Hakkında: Türkiye’nin gözbebeği İstanbul… Dünyanın en köklü şehirlerinden biri olan ve yine dünyanın merkezi sayılan İstanbul’un dillere destan güzelliğini anlamaya sayfalar dahi yetmez. Marmara Bölgesi’nde yer alan Avrupa ve Asya Kıtası’nı birbirine bağlayan İstanbul, kültür, sanat, ekonomi, ticaret ve turizm merkezidir. Buradan da İstanbul’da yapılacak şeylerin ne denli fazla olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.
Türkiye’nin kalbi olan İstanbul, aynı zamanda ülkedeki en kalabalık şehirdir. Bu açıdan gelmiş bir metropol niteliğindedir. İstanbul’un nüfusu 2019 yılı verilerine göre 15,52 milyondur. Tarihi ve kültürel açıdan fazlasıyla zengin bir değerler bütününe sahip olan İstanbul gezip görülecek yerler açısından da fazlasıyla tatminkar! Peki, İstanbul’da ne yapılır? Gelin bu soruyu en doğru şekilde cevaplayalım!
Kullanılan kartlar:
Şehir içi ulaşım: İstanbul oldukça gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. Hatta Türkiye’nin en gelişmiş toplu taşıma ağının İstanbul’da olduğunu söyleyebilirim. Şehirde hemen her yere toplu taşıma vasıtalarıyla ulaşabilirsiniz. İstanbul şehir içi ulaşım ili ilgili en net bilgiyi burada bulabilirsiniz!
İkonik gezi noktaları: İstanbul’un ikonik veya simgesel noktaları saymakla bitmez; lakin sizler için bir şeyler yapalım! İstanbul’un en ikonik noktaları: Ayasofya, Topkapı Sarayı, Galata Kulesi, Kız Kulesi, Sultanahmet Camii, Gülhane Parkı, Süleymaniye, Dolmabahçe Sarayı, Ortaköy Camii…
Pazar günü ne yapılır?
İstanbul’da Pazar günü için en ideal aktivitelerin başında hiç şüphesiz Pazar kahvaltısı geliyor. Zira şehirde doğa içinde, boğazda, manzarada, açık büfe, serpme derken kahvaltı için pek çok alternatif bulunuyor. İstanbul’daki kahvaltı seçeneklerinizi görmek ister misiniz? O halde durmayın, tıklayın!
Kahvaltının yanı sıra Pazar günü, İstanbul’un meşhur Adaları’na gidebilir, bisiklet veya yürüyüş turlarına katılabilir ya da Şile, Ağva ve Polonezköy gibi noktalarda doğayla baş başa zaman geçirebilirsiniz. Son olarak Sarıyer, Tarabya, Üsküdar, Kadıköy – Moda, Caddebostan, Beykoz, Beylerbeyi, Bebek, Kuruçeşme ve Çengelköy gibi İstanbul Boğazı’nın en meşhur sahillerinde yürüyüşe çıkabilirsiniz.
Bir günde ne yapılır?
İstanbul’da bir gün size asla yetmeyecektir ama bir gününüzü Tarihi Yarımada’yı dolaşarak ya da Kuzguncuk, Moda, Üsküdar ve Kadıköy gibi Anadolu Yakası semtlerini; Balat, Karaköy, Cihangir gibi Avrupa Yakası’nın en meşhur semtlerini keşfederek geçirebilirsiniz. Bunun yanı sıra Boğaz’da bir tekne turuna katılabilir veya Eminönü’nde balık ekmek yedikten sonra Mısır Çarşı’nı gezebilirsiniz. İstanbul’da dolu dolu bir gün için oldukça fazla seçeneğiniz var… Dilerseniz İstanbul’da bir günde ne yapılacağına yazımızı okuduktan sonra kendiniz verin!
Burası Neresi? İstanbul’u simgeleyen en önemli ve en değerli yapılardan biri olan Ayasofya, yıllara meydan okuyan mimarisi ve tarihi önemiyle mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir yer. Uzun yıllardır müze işleviyle, her yıl yerli ve yabancı milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen Ayasofya, 24 Temmuz 2020 itibariyle, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın girişimiyle müze statüsünden alınarak camiye dönüştürülmüştür. Tüm ülkede büyük bir sevinçle karşılanan bu haber sonrası, milyonlar bu muazzam yapıyı görmek için Ayasofya’ya akın etmiştir.
Neden Gitmeliyim? Resmi adı Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi olan yapı, ilk olarak, 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından bir bazilika, katedral olarak İstanbul’un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiştir. 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han tarafından camiye dönüştürülen Ayasofya’nın yapısı bozulmamış ve hatta azami titizlikle korunmuştur. Yapı içerisinde bulunan insan figürü içeren mozaikler tahrip edilmemiş; içermeyenler ise olduğu gibi bırakılmıştır.
Lakin cami içerisinde bu tip figürler eşliğinde ibadet edilemeyeceği için mozaikler ince bir sıvayla kaplanmış ve bu sayede yüzyıllarca doğal ve yapay tahribattan korunmuştur. 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülen Ayasofya, o dönem tadilata alınmış ve mozaikler sıva altından çıkarılıp tekrar gün yüzüne çıkarılmıştır. Ayasofya son olarak 2020 Temmuzunda cami statüsüne alınmıştır.
Cami içindeki mozaikler günümüzde de büyük bir titizlikle korunmaya devam ediyor. Başka dinlere mensup insanlar tarafından da ziyaret edilebilen Ayasofya’yı sizler de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Velhasıl İstanbul’da yapılacak şeyler nelerdir diye merak edenlere, ilk cevabımız ‘‘Ayasofya’yı ziyaret etmek!’’ olacaktır. Üstelik bu kez giriş ücreti vermenize gerek yok!
Burası Neresi? Büyük Kostantin 330 yılında başkentini Roma’dan İstanbul’a taşırken birçok kurum ve yapısını da burada uyarlayıp, Haliç’in kenarındaki yükseltileri tepe ilan etmesiyle yedi tepe oluşmuştur. Bu nedenle aslında yedi tepe üzerine kurulan İstanbul değil, Roma’dır. Siz de Sultanahmet, Nuruosmaniye – Çemberlitaş, Süleymaniye – Beyazıt, Koca Mustafa Paşa, Fatih Cami, Yavuz Selim Cami ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Cami tepelerini gezerek Roma’dan İstanbul’a uzanan bir tarihe tanıklık edebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Bizantion antik şehrinin kurulduğu birinci tepe, Sarayburnu ile başlayıp; Ayasofya, Sultan Ahmet Camii ve Topkapı Sarayı’nın bulunduğu alanları kapsar. Eminönü’nün doğusunda Bab-ı Ali’den itibaren uzanan oldukça derin bir vadi ile ikiye ayrılmış olan İkinci tepede, Nuruosmaniye Camii, Kapalıçarşı ve Çemberlitaş Sütunu bulunur. Üçüncü tepe, günümüzde İstanbul Üniversitesi ana binaları bulunduğu alan olup; güneyinde Bayezid Camii, kuzeyinde Süleymaniye Camii, güney yamaçlarında Kumkapı ve Langa’ya ev sahipliği yapar.
Etekleri kuzeyde Haliç’e keskin, güneyde ise Aksaray’a daha yumuşak eğimle inen dördüncü tepeye önce Havariyyun Kilisesi sonra Fatih Camii inşa edilmiştir. Beşinci ve altıncı tepeler, batıda Haliç kıyısındaki Balat’a uzanan bir vadi ile ayrılıp; Beşinci tepede, Yavuz Selim Camii bulunur. Yumuşak eğimli etekleri, savunma surlarının dışına taşan altıncı tepede, Edirnekapı ve Ayvansaray yer alır.
Aksaray’dan Theodosius Surları ve Marmara Denizi’ne kadar uzanan Yedinci tepe ise Bizans zamanında Xerolophos ya da “Kurutepe” olarak bilinmektedir. Bu geniş tepenin zirveleri Topkapı, Aksaray ve Yedikule’de üçgen bir şekilde zuhur etmektedir. Türkiye’nin en değerli tarihi yapılarına ev sahipliği yapan bu yedi tepeyi mutlaka gezmelisiniz. Velhasıl Yedi Tepe İstanbul harika bir tur için sizleri bekliyor!
Burası Neresi? Moğolların Azize Meryem Kilisesi ya da Kanlı Kilise olarak anılan yapı, İstanbul’un fethinden sonra kubbeli kiliseler arasında camiye çevrilmeyen tek kilise olma özelliğine sahiptir. Kanlı Kilise, Fatih semtinde yüksek duvarların arkasında, Tevkii Cafer Mektebi Sokak’ta yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? Kilise ilk olarak, Bizans imparatoru Maurikios‘un kızı prenses Sopatra ve arkadaşı Eustolia tarafından 7. yüzyılın başlarında, İstanbul’un beşinci tepesinde bir manastır olarak kurulmuştur. Sonrasında, şehrin Bizanslılar tarafından yeniden ele geçirilişinin ardından 1261’de, Georgios Akropolites’in kayınpederi ve VIII. Mihail’in dayısı İsaakios Doukas, aynı yerde tek katlı basit bir manastır inşa ettirmiştir.
Son olarak İmparator VIII. Mihail’in gayrimeşru kızı ve Moğol İlhanlı hükümdarı Abak Han’ın karısı olan Maria Despina Palaiologina, kocasının ölümünün ardından İstanbul’a dönmüş ve günümüzdeki haliyle Kanlı Kilise’yi yaptırmıştır. Kanlı Kilise bu tarihten itibaren ”Moğolların” lakabını almış ve bu şekilde anılmaya başlamıştır.
Yaşadığı dönemin en güzel kadını olarak anlatılan Bizans Prensesi Maria’nın, masalları aratmayan hikayesi, kırmızı tuğlalı şatoya benzer bu kiliseyle adeta taçlanmıştır. Maria, İstanbul’da sarayda, babası ve üvey annesiyle birlikte yaşayıp giderken, fakir bir genç olan Carlos’a aşık olur. Maria Carlos ile yine saraydan kaçtığı bir gün tanışmıştır. Lakin bu iki aşık, tam da kaçacakları gün İstanbul’da bir ayakkabı fabrikasında çıkan yangın sebebiyle birbirlerine kavuşamadan ayrılmıştır.
Zira Galata’ya bile sıçrayan bu yangın esnasında Carlos ölmüş, Maria ise yüzündeki yanıklarla birlikte hayatta kalmıştır. Yüzünün yarısı yanan ve bir gözünü kaybeden Maria, uzun bir müddet tedavi görmüş ve sonunda eski güzelliğine kavuşmuştur. Üstelik kaybettiği gözün yerine yeni bir göz bile konulmuştur. Maria, sonrasında babasının isteği üzerine Moğol Hükümdarı Hülagü ile evlendirilmek üzere bozkıra gönderilmiştir. Lakin Hülagü Han Maria henüz yoldayken vefat etmiş yerine oğlu geçmiştir.
Bu sebeple Hülagü’nün oğluyla evlendirilen Maria, kısa süre sonra tekrar dul kalmıştır. Zira Hülagü’nün oğlu da beklenmeyen bir şekilde hayata veda etmiştir. Bu olaydan sonra Maria büyük bir mirasla birlikte Bizans’a geri gönderilmiştir. Sevgilisini, annesini, gözünü, gençliğini ve mutluluğunu kaybeden, zorla evlendirilerek bozkırlara gönderilen Maria, İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde kendisini dine verip; varlığını Tanrı’ya ve İsa’ya adayarak yaşamın anlamını bulmaya çalışmıştır.
Maria, Moğolistan’da da misyonerlik faaliyetleri yürüterek Hristiyanlığı yaymaya çalışmış; kadın ve çocuklarla yakından ilgilenmiştir. Yaptığı iyilikler ve hayır çalışmaları sonucu Doğu’nun Meryem’i ya da Moğolların Meryem’i olarak anılmaya başlanmıştır.
Burası Neresi? Mimar Sinan’ın en oranlı ve göz alıcı bezeklerle yaptığı, Rüstem Paşa Cami, küçük olmasına rağmen içindeki çinileriyle son derece dikkat çekici bir mimariye sahiptir. Ve hatta 2003 yılında Avrupa’daki en güzel cami seçilmiştir. Rüstem Paşa Camii Fatih ilçesi, Tahtakale semtinde, Hasırcılar Çarşısı içinde yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? 1563 yılında yapımı tamamlanan cami, Kanuni Sultan Süleyman‘ın hem sadrazamı hem de kızı Mihrimah Sultan’ın kocası olan Damat Rüstem Paşa’ya ithafen Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Dikdörtgen bir plana sahip olan cami, merkezi kubbe kemerlerle, dört fil ayağına ve sütunlara oturtulmuştur. Sonrasında önüne kemerler, sütunlar ve ahşap çatılı, saçaklı bir kısım eklenmiştir.
Kubbe eteklerine kadar her tarafı çinilerle kaplı olan Rüstem Paşa Camii üzerindeki lale motifli çiniler oldukça dikkat çekicidir. Zira lale motifli bu çiniler, Osmanlı çini sanatının en başarılı örneklerinden sayılmaktadır. Ayrıca son cemaat yeri altı sütunla beş kısma ayrılmış olan caminin sağında binaya bitişik tek şeref eli bir minaresi bulunmaktadır. Caminin şadırvanı ise sol tarafta yer almaktadır.
Burası Neresi? İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en ünlü caddesi olan İstiklal, Beyoğlu ilçesinde, Tünel ile Taksim Meydanı arasında 1.400 metre boyunca uzanan bir caddedir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren popülaritesini koruyarak varlığını sürdüren İstiklal Caddesi, İstanbul’a geldiğinizde rotanızı ilk çevirmeniz gereken yerlerden biridir.
Neden Gitmeliyim? Paralelinde uzanan Tarlabaşı Bulvarıyla beraber Beyoğlu’nun ana eksenini oluşturan İstiklal Caddesi, ticari ve sosyal yönden fazlasıyla hareketlidir. Bizans Dönemi’nde Pera ismiyle anılan cadde, Osmanlı Dönemi’yle birlikte hareketlilik kazanmıştır. Öyle ki Osmanlı’nın yükseliş devrinde İtalya, İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi yabancı ülkelerin vatandaşları, caddenin ticari kapasitesini de fark ederek, buraya akın etmiştir.
Osmanlı Dönemi’nde Cadde-i Kebir adıyla anılan cadde, Cumhuriyet’in ilanıyla İstiklal Caddesi adını almış ve bu şekilde günümüze kadar gelmiştir. Bugün içerisinde, kafelerden barlara, mağazalardan butiklere, restoranlardan büfelere, sinema salonlarından gece kulüplerine kadar birçok etkinlik alanı bulunan İstiklal Caddesi, 24 saat boyunca hareketli ve canlı bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla günün her saati gidilebilir.
Caddeye ulaşım için Taksim Meydanı’ndan yürüyebilir veya İstiklal dolmuşlarına binebilirsiniz. Diğer bir seçenek olarak Şişhane – Taksim arasında çalışan tarihi füniküleri hattını kullanabilirsiniz.
Mimari açıdan adeta bir açık hava müzesini andıran İstiklal Caddesi’nde; Salt Beyoğlu, Borusan Kültür ve Sanat Merkezi, Atlas Pasajı, Aznavur ve Halep pasajları, Terkos Pasajı, Saint Antuan Kilisesi, Aya Triada Beyoğlu Rum Ortodoks Kilisesi, Çiçek Pasajı ve Elhamra Han gibi görülmeye değer bir dizi tarihi yapı bulunmaktadır.
Kaçırmayın! İstiklal’e gitmişken ıslak hamburger, kestane kebap ve süt mısır gibi sokak lezzetlerinin tadına bakmayı unutmayın!
Burası Neresi? İstanbul Boğazı kıyısında, Sarıyer ilçesi, Emirgan – İstinye semtleri arasında yer alan Emirgan Korusu, İstanbul’un simgesi rengarenk lalelerin süslediği yemyeşil korulardan biridir. Uluslararası platformda İstanbul’un sembolü haline gelen laleler, her yıl Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bir festival kapsamında sergileniyor. “İstanbul Lalesiyle Buluşuyor” sloganıyla 2005 yılından beri düzenlenen İstanbul Lale Festivali’nin kutlandığı en popüler mekanların başında tabi ki Emirgan Korusu geliyor. Emirgan Korusu aynı zamanda İstanbul’da görülmesi gereken yerlerden biri!
Neden Gitmeliyim? Nisan ayından itibaren rengarenk lalelerle süslenen Emirgan Korusu’na sizler de mutlaka bahar aylarında gitmeli, bu harika manzarayı yakından görmelisiniz! 47,2 hektarlık bir alan üzerinde sırtlar ve yamaçlar üstüne yayılan ve çevresi duvarlarla çevrilmiş durumda olan Emirgan Korusu, 17. Yüzyılda, IV. Murad tarafından İranlı Emir Güne Han’a armağan edilmiştir.
Önceleri Feridun Bahçeleri olarak anılan koru, birkaç kez el değiştirmiş en sonunda 1940 yılında dönemin İstanbul belediye başkanı Lütfi Kırdar’ın uğraşları sonucu kamulaştırılıp parka dönüştürülmüş ve halka açılmıştır.
Kaçırmayın! Her yıl nisan ayında Lale Festivali’ne ev sahipliği yapan koru, özellikle hafta sonları dolup taşıyor. Koruda aynı zamanda Sarı Köşk, Beyaz Köşk ve Pembe Köşk olmak üzere üç tarihi konak bulunmakta olup; konakların her biri belediyeye ait restoran olarak hizmet veriyor.
Burası Neresi? İstanbul Anadolu Yakası’nda yapılacak şeyler nelerdir, denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Kuzguncuk olur. Zira nostalji kokan bu kent, tarihi atmosferi ve renkli konaklarıyla gören herkesi kendisine hayran bırakıyor. Kuzguncuk, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde, Paşalimanı ile Beylerbeyi arasında yer alıyor. Boğaziçi kıyılarına açılan bir vadi içinde gelişen Kuzguncuk, Asya kesimindeki ilk Musevi yerleşim bölgesi olarak bilinip; 17. Yüzyıl kaynaklarında bir Musevi köyü olarak anılıyordu.
Neden Gitmeliyim? Yıllar içerisinde dokusunu bozmamayı başaran Kuzguncuk, Arnavut kaldırımlı sokakları, rengarenk cumbalı evleri, tarihi kahvehaneleri ve kilise gibi antik yapılarıyla İstanbul’un en ünlü semtlerinden biri oluyor. Dolayısıyla sizler de mutlaka Kuzguncuk’a gitmeli bu harika semtte dolaşarak, nostaljik ve huzur dolu bir yolculuğa çıkmalısınız! Güzelliğiyle dizi ve filmlerin en popüler setlerinden biri olan semtte, meşhur Ekmek Teknesi dizisinin çekildiği fırını, Perihan Abla sokağını ve daha fazlasını yakından görme şansı elde edebilirsiniz.
Kaçırmayın! Bunun yanı sıra Kuzguncuk Üryanizade Camii, Marko Paşa Köşkü, Cemil Molla Köşkü, Fethi Ahmet Paşa Yalısı, Fethi Paşa Korusu, Nakkaştepe Millet Bahçesi, Kuzguncuk Bostanı, Kuzguncuk Bet Yaakov Sinagogu, Haigos Panteleimon Kilisesi ve Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi gibi tarihi ve turistik yerleri mutlaka ziyaret edin! Dolayısıyla sizler de İstanbul’da yapılacak şeyler listenize Kuzguncuk’un nostaljik sokaklarını dolaşmayı mutlaka ekleyin.
Burası Neresi? İstanbul’un tarih kokan semtlerinden bir diğeri de tarihi konakları ve nostaljik sokaklarıyla Balat… İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı bir semt olan Balat, Haliç kıyısında, Ayvansaray ile Fener arasında yer alıyor.
Surlardaki Blaherna Sarayı’na yakınlığından dolayı Rumca saray anlamına gelen ‘Palation’ kelimesinden gelen Balat adıyla anılan semt, eskiden İspanya’dan gelen Yahudilerin yaşadığı meşhur bir Yahudi Mahallesi olarak biliniyordu. Lakin yüzyıllarca yalnızca Yahudilerin değil; Müslüman ve Hristiyan halkın da iç içe yaşadığı Balat, bu zenginliğini mimari dokusuna yansıtmayı da başarmıştır.
Neden Gitmeliyim? Tarihi sokakları ve cumbalı evleriyle gören herkesi kendisine hayran bırakan Balat, eski İstanbul diye tabir edilen bölgede, şehir surlarının içindeki konumuyla UNESCO Dünya Kültür Mirası kapsamında korunan bir semttir. Günümüzde şehir içinde oldukça meşhur bir gezi noktası olan bu nostaljik semtte, konsept kafelerden, salaş restoranlara, meyhanelerden, mütevazı butiklere kadar vakit geçirebilecek pek çok etkinlik noktası bulunuyor.
Özellikle meyhaneleriyle de ünlü olan Balat, meşhur Agora Meyhanesi’ne ev sahipliği yapıyor. Agora Meyhanesi tüm İstanbul’da oldukça meşhur bir müessese olarak birçok müdavime sahip! Bunun yanı sıra Balat’ta; Cibali Tütün Fabrikası, Balat Ahrida Sinagogu, Cibali Şerefiye Sokak, Orhan Kemal Evi, Gül Camii, Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi, Cibali Ayakapı Hamamı, Aya Yorgi Kilisesi ve Yıldırım Caddesi gibi görülmesi geren yerler bulunuyor.
Kaçırmayın! Yukarıda bahsettiğim yerlerin arasına; Dimitri Kantemir Müzesi – Merdivenli Mektep Sokak, Fener Rum Erkek Lisesi, Meryem Ana Kanlı Kilise, Kiremit Caddesi, Balat Kültür Evi, Demir Kilise-Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, Tahta Minare Cami, Merdivenli Yokuşu, Çıfıt Çarşısı, Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi, Fethiye Camii ve Müzesi’ni de ekleyebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un en eski çarşılarından biri olan Mısır Çarşısı, Eminönü’nde Yeni Camii’nin arkasında ve Çiçek Pazarı’nın yanında yer alıyor. Önceden Yeni Çarşı veya Valide Çarşısı olarak anılan çarşı, rivayete göre Mısır’dan alınan vergilerle inşa edildiği için 18. yüzyıldan bu yana Mısır Çarşısı olarak anılıyor.
Çarşının ilk olarak; 1660 yılında III. Murat’ın annesi olan Safiye Turhan Sultan tarafından Hassa baş mimarı Kazım Ağa’ya yaptırıldığı biliniyor. 1691 ve 1940’ta iki büyük yangın tehlikesini atlatan Mısır Çarşısı, son olarak son olarak 2013 – 2018 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Neden Gitmeliyim? Geçmişten bugüne aktarlarıyla meşhur olan çarşıda, günümüzde hala; tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünler satılıyor. Bunun yanı sıra şarküteri ürünleri, kuruyemiş, esanslar, kurutulmuş meyve, paşmina, seramik, tekstil, altın, gümüş, lokum ve bunun gibi değişik gıda ürünlerinin satıldığı dükkanlar da çarşı içinde hizmet veriyor.
Mısır Çarşısı’nda, turizm şirketlerinin ve ünlü konukların kendileri için tahsis edilmiş dilimlerde ve hatta akşam saatlerinde ziyaretçilere kapalı bir şekilde alışveriş yapabilmesi için kiralamaya yönelik özel bir imkan sunuluyor. Kiralamaya ek olarak dileyen herkes için kokteyl, yemek ve gösteri gibi etkinlikler de çarşı içerisinde düzenlenebiliyor.
Kaçırmayın! İstanbul’un hakkını tam anlamıyla vermek için Mısır Çarşısı’na mutlaka gitmelisiniz. Çarşıda dilediğiniz gibi alışveriş yapabilir, tarihi atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un Kadıköy ilçesinde Cadde Bostan kıyıları boyunca uzanan aynı isimli Cadde Bostan Sahili, şehrin en popüler kıyılarından birini teşkil ediyor. Yemyeşil alanlarıyla İstanbullular için bir nefes alanı olan Cadde Bostan Sahili, özellikle hafta sonları müthiş bir kalabalıkla dolup taşıyor.
Sahilde kimileri yürüyüş ve koşu yapıyor, kimileri bisiklet ve paten sürüyor kimileri ise sadece çimlere uzanıp kitap okumayı tercih ediyor. Zira sahilde bu etkinliklerin her biri için özel alanlar bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Bunların yanı sıra basketbol, voleybol ve tenis sahaları, kafeler, tuvalet ve mescit noktaları da sahil içinde bulunan imkanlardan birkaçı… günün 24 saati açık olan Cadde Bostan Sahili’nin muhteşem deniz manzarasını kaçırmayın! Velhasıl İstanbul’da yapılacak şeyler arasına bu yemyeşil sahilde bir yürüyüşe çıkmayı mutlaka ekleyin!
Burası Neresi? İstanbul’un en popüler sahillerinden bir diğeri yine Kadıköy’de Küçük Moda mevkiinde yer alan Moda Sahili! Özellikle gençlerin uğrak yerlerinden biri olan Moda Sahili, yeşil alanları, etkinlik noktaları ve muazzam manzarasıyla dikkat çekiyor.
Neden Gitmeliyim? İnsanlar genel anlamda; bisiklet sürmek, evcil hayvanlarını gezdirmek, çimlere uzanıp kitap okumak, piknik yapmak, kayalıklara oturup Marmara’yı izlemek, paten kaymak, yürüyüş veya koşu yapmak için Moda Sahili’ni tercih ediyor. Sahil içerisinde, basketbol sahasından, çocuk oyun parklarına, spor aletleri ünitelerinden, oturma alanlarına, yemyeşil çimlerden, büfelere, tuvalet gibi imkanlardan mescitlere kadar pek çok hizmet noktası bulunuyor.
Kaçırmayın! Moda Sahili’ne Kadıköy İskelesi’nden yürüyerek ulaşılabiliyor. Ayrıca sahilin hemen yakınında açık otopark alanı bulunuyor. İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri olan bu sahili listenize mutlaka ekleyin!
Burası Neresi? İstanbul’un meşhur surları zamana karşı direnmeye devam ederken aynı zamanda şehrin en çok turist çeken noktaları arasında yer alıyor. Şehri çevreleyen tarihi surların, Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’nde, 5. Yüzyılda inşa edildiği biliniyor. Zaman içerisinde dört kez elden geçirilip, onarılan surların son yapımı MS 408’den sonraya tekamül ediyor.
Zira İstanbul surlarının II. Theodosius (408-450) Dönemi’nde Sarayburnu’ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray’a, Marmara kıyısı boyunca Yedikule’ye, Yedikule’den Topkapı’ya, Topkapı’dan ise yine Ayvansaray’a kadar uzandığı biliniyor.
Neden Gitmeliyim? Haliç surları 5,5 km, kara surları 7,5 km, Marmara surları 9 km olmak üzere toplam 22 kilometrelik bir uzunluğa sahip olan İstanbul surlarının tarihteki öneminin ne denli büyük olduğunu anlamak zor değil! Çünkü tarihte defalarca kez kuşatılan İstanbul’u koruyan yegane unsuru bu surlar oluşturuyordu. Hatta bu surların yıkılmasının imkansız olduğu ve İstanbul’un asla fethedilemeyeceği söyleniyordu.
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul kuşatmak için 1 ay boyunca mücadele verdiği ve yıkmaya çalıştığı bu surlar her türlü topa tüfeğe karşı sağlamlığını koruyordu. Neticede İstanbul fethedildi lakin surların büyük bir kısmı yıkılmadan varlığını sürdürmeye devam ediyor. Dünya tarihi açısından da oldukça değerli olan İstanbul surlarını mutlaka ziyaret etmelisiniz!
Kaçırmayın! İstanbul surlarının belirgin özelliklerinden biri de sahip olduğu tarihi kapılardır. Surlarda, aralarında Topkapı, Edirnekapı, Yenikapı ve Yedikulekapı’nın da bulunduğu toplam 50 tarihi kapı ve 300 burç bulunuyor. Surların en popüler olanları ise Galata Surları, Tarihi Topkapı Surları, Haliç Surları ve Edirnekapı Surları olarak sıralandırılabilir. Haliç, Kara ve Marmara Surları’nı keşfedin, Haliç Surları’nın yaşayan tek kapısı olan Cibali’nin eğri kapısının hikayesini öğrenin!
Burası Neresi? Toplam 537 metrelik rakımı ile İstanbul’un en yüksek noktası olan Aydos Tepesi, Anadolu yakasında, Kartal, Pendik, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinde yer alıyor. Aydos Tepesi, adını, yapımı Roma ve Bizans Dönemi’ne dayanan Aydos Kalesi’nden alıyor. Aydos Kalesi, günümüzde Sultanbeyli ilçesinin sınırları içerisinde bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Aydos Tepesi yakınlarında ek olarak Aydos Ormanı Mesire Alanı ve Aydos Göleti’nin de içerisinde yer aldığı büyük bir doğal alan bulunuyor. Tepede Bizans Dönemi’ne ait bir takım tarihi kalıntılar yer alıyor. İmara açılmamış olan tepede, büfe veya kafeterya gibi imkanlar mevcut değil. Dolayısıyla yiyecek içecek gibi her türlü ihtiyacınızı en yakın marketten temin etmeniz gerekiyor.
Aydos Tepesi’nden İstanbul Anadolu Yakası’nın büyük bir kısmı görülebiliyor. Yılın ilk karının düştüğü bu tepeye çıkıp, manzaranın ve tertemiz havanın tadını kesinlikle çıkarmalısınız! Sonrasında dilerseniz Aydos Göleti kıyısında veya mesire alanında piknik yapabilir, doğa yürüyüşüne çıkabilir veya bisiklet sürebilirsiniz.
Burası Neresi? Fenerbahçe Burnu, Kadıköy ilçesinden Marmara Denizi’ne uzanan bir burun iken, Fenerbahçe Yat Limanı’nın inşa edilmesiyle birlikte karayla bağlantısı kesilerek bir adaya dönüştürülmüştür. Bundan dolayı Fenerbahçe Adası olarak da anılmaktadır. Ada, sonraları, su döngüsünü engellemeyecek şekilde 1 araç ve 1 de yaya köprüsüyle ana karaya yeniden bağlanmıştır.
Neden Gitmeliyim? Günümüzde ada üzerinde, Fenerbahçe Feneri, Fenerbahçe Parkı ve Fenerbahçe Spor Kulübü Konukevi gibi tesisler yer almaktadır. Fenerbahçe Burnu’na veya adasına toplu taşıma vasıtalarıyla ulaşmak için Fenerbahçe – Kadıköy ring hattını kullanabilirsiniz. Fenerbahçe Parkı’nda, baharın gelişi, çınar ağaçları, serviler ve erguvanların çiçeklenmesiyle müjdeleniyor. Rengarenk ve yemyeşil bitki örtüsüyle süslenen Fenerbahçe Burnu’nu mutlaka baharda ziyaret edin!
Burası Neresi? 15. yüzyıldan beri varlığını sürdüren Sahaflar Çarşısı, İstanbul’un Fatih ilçesinde Fesçiler Kapısı ile Beyazıt Meydanı arasında, İstanbul Üniversitesi’nin arkasında yer alıyor. 1460 yılında bir alanda toplanan Sahaflar günümüzde de geçerliliğini koruyor.
Neden Gitmeliyim? Sahaflar Çarşısı’nda eski basım romanlar, hikayeler, masal kitapları, şiir kitapları, antolojiler ve ansiklopediler gibi pek çok kaynağı bir arada bulmak mümkün. 1950’de meydana gelen yangın sonucu zarar gören Sahaflar Çarşısı’nda bulunan değerli el yazmalarının çoğu maalesef küle çevrilmiştir. Sonrasında bütün tahribatı giderilen çarşının içindeki kitapçıların her biri kamulaştırılıp güvence altına alınmıştır. Sahaflar Çarşısı’nda bugün toplam 23 farklı kitapçı hizmet vermektedir.
Kitapçıların tam ortasında ise Osmanlı’ya matbaayı kazandıran isim olan İbrahim Müteferrika’ya ait bir büst bulunmaktadır. İstanbul’un tarihi dokusunu yansıtan eski kitaplar ve el yazma eserler arasında, mis gibi kitap kokusunu derinden hissedeceğiniz Sahaflar Çarşısı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İstanbul’da Beyazıt dışında da gidip görebileceğiniz sahaflar mevcut. Bunlar ”Beşiktaş’taki Diyojen Sahaf ve Rüştü Kitabevi ve Sahafiye, Beyoğlu Sahaflar Çarşısı, Sahaf Turkuaz, Bakırköy Sahaflar Çarşısı, Kadıköy’deki Akmak Pasajı ve Sarıyer’deki Sahaf Altın” olarak sıralanabilir.
Burası Neresi? Diğer adıyla Aşiyan Müzesi, Türk edebiyatının en önemli ediplerinden biri olan Tevfik Fikret’in 1906 – 1915 yılları arasında yaşadığı evden oluşmaktadır. Ev, eşi Nazime Hanım’dan İstanbul Belediyesi tarafından satın alınarak, 1945 yılında Edebiyat-ı Cedide Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Başlarda Edebiyat-ı Cedide Müzesi olarak anılsa da Tevfik Fikret’in mezarının 1961’de buraya nakledilmesiyle müzenin adı Aşiyan Müzesi olarak değiştirilmiştir. Tevfik Fikret yaşadığı bu evi tamamıyla kendisi planlamış ve çizmiş, adını da Farsça ‘‘Yuva’’ anlamına gelen ‘’Aşiyan’’ olarak belirlemiştir. Bundan dolayı müze, Aşiyan Evi adıyla da anılmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Müzede, Tevfik Fikret ve ailesine ait hususi eşyalar, Edebiyat-ı Cedide koleksiyonları, Abdülhak Hamit Tarhan ve Şair Nigar’a ait eserler ve eşyalar sergilenmektedir. Bahçeli, üç katlı beyaz ahşap bir konak olan Aşiyan Müzesi, 2010 – 2012 yılları arasında restorasyona alınmış, 14 Aralık 2012’de yeniden ziyarete açılmıştır. O gün bugündür hem edebiyat severler hem de turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen müzede sergilenen parçalar oldukça dikkat çekicidir.
Bunlardan biri Tevfik Fikret’in ”Sokrates’in penceresi” adını verdiği mutfakta bulunan penceredir. Müzede daha pek çok bölüm bulunmakta olup; bunlar Salon, Edebiyat-ı Cedide Bölümü, Abdülhak Hamit Tarhan Bölümü, Şair Nigar Bölümü, Çalışma odası, Yatak ve Yemek odası olarak sıralanabilir.
Müzenin girişinde yer alan Salon bölümünde Şair Tevfik Fikret’in orijinal eşyaları ve balmumu heykelinin yanı sıra Osmanlı Halifesi Şehzade Abdülmecid Efendi’nin Tevfik Fikret’in Sis adlı şiirinden etkilenerek yaptığı Sis tablosu ile Tevfik Fikret’e ait olan “Krizantemli Vazo” ve “Nazime Hanım Bebek Sırtlarında” adlı tablolar sergilenmektedir. Bu bölümde Fikret’in babası ve oğlu Haluk’a ait fotoğrafların bulunduğu bir köşe de yer almaktadır.
Kaçırmayın! Tamamını ücretsiz olarak gezebileceğiniz Tevfik Fikret’in Aşiyan Evi’ne gelmişken, yakınlarda bulunan kabristanlıkta ünlü şairlerimizin kabirlerini de ziyaret edebilirsiniz. Aşiyan Müzesi’ne ulaşmak için İETT otobüslerini kullanabilirsiniz.
Burası Neresi? Dünyanın hem en büyük hem de en eski çarşılarından biri olan Kapalıçarşı, İstanbul’un Fatih ilçesinde, Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alıyor. Yıl içerisinde ortalama 91 milyon turist tarafından ziyaret edilen Kapalıçarşı, bu oranla dünyanın en çok turist çeken noktalarından biri olma özelliğine sahiptir.
Kapalıçarşı’da yaklaşık 4 bin dükkan ve 14 han hizmet vermektedir. Çarşının inşasına Fatih Sultan Mehmet Han’ın isteği üzerine 1461 yılında başlanmış; asıl büyük çarşı ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiştir.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kapalıçarşı’dan şöyle bahsetmiştir: “…İstanbul’un kalabalık ve seçme yerinde, Osmanoğulları’nın büyük hazinesidir ki güya kahkaha kalesidir. Bütün sefere gidenlerin, vezirlerin ve âyanın malları buradadır ki yeraltında nice yüz demir kapılı mahzenleri vardır… Doğuya açılan kuyumcular kapısı vardır ki bu kapı üzerinde kanatlarını açmış korkunç bir kuş sureti vardır… Bu sureti kapıya nakşetmekteki amaç şuydu: Kazanç denilen şey havaya uçan vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bezistanda kâr edebilirsin!”
Neden Gitmeliyim? Kapalı Çarşı’ya giriş için 22 ayrı kapı bulunmaktadır. Bunlardan en büyükleri Beyazıt, Çarşıkapı, Çuhacıhan, Kuyumcular, Mahmutpaşa, Nuruosmaniye, Örücüler, Sepetçihan, Takkeciler, Tavukpazarı ve Zenneciler olup; en çok kullanılan kapılar ise Beyazıt ve Nuruosmaniye kapılarıdır. Çarşı iki ana cadde boyunca uzanmaktadır. Bunlardan ilki Sandal Bedesteni’ne ev sahipliği yapan Kalpakçılar Caddesi olup; Nuruosmaniye ve Beyazıt kapılarını birbirine bağlamaktadır.
İkincisi ise içinde Şark Kahvesi ve Kapalıçarşı’da esnafın sabah işe başlamadan önce beraber dua ettikleri iki alandan birinin bulunduğu Yağlıkçılar Caddesi’dir. Cadde, Çarşıkapı ve Örücüler kapılarını birbirine bağlamaktadır. Kapalıçarşı’da her sokak esnaf gruplarına göre ayrılmıştır. Bundan ötürü sokak isimleri Hasırcılar, Kilitçiler, İpekçiler, Sarraflar, Kürkçüler, Varakçılar, Yorgancılar, Aynacılar, Çuhacılar, Terlikçiler, Fesçiler ve Kaşıkçılar gibi meslek gruplarından oluşmaktadır.
Kapalıçarşı içerisinde Sandal Bedesteni ve Cevahir Bedesteni (İç Bedesten) gibi alanlar bulunmaktadır. Eski Türkçede Bezzazistan olarak anılan ve içinde bez satılan yer anlamına gelen Bedesten, günümüzde; kumaş, mücevher, silah ve benzeri değerli eşyaların satıldığı kapalı çarşı anlamında genel bir terim olarak kullanılmaktadır.
Kapalıçarşı’nın en ünlü hanı ise Nuruosmaniye kapısının girişinde sağdan ikinci sokağın sonunda bulunan Zincirli Han’dır. Bu tarihi han, turistlerin bolca fotoğraf çekip, vakit geçirdiği popüler noktalardan biridir. Kapalıçarşı’nın en meşhur ürünlerinin başında ise çiniler, kumaşlar, halı ve kilimler, antikalar ve deriler gelmektedir. Kapalıçarşı’nın tümünü gezebilmek için 2 – 3 saatinizi ayırmalısınız!
Burası Neresi? İstanbul’un ilk Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, 1491 yılında, II. Bayezid döneminde, Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane (Semai) Mehmed Dede tarafından kurulmuştur. İskender Paşa’nın Galata sırtlarındaki av köşkü üzerinde kurulan Mevlevihane, Beyoğlu semtinde Yüksekkaldırım’a inen yokuşun başında yer almaktadır.
Türk kültürüne etkileri büyük olan Mevlevihaneler, yüzyıllar boyunca musiki ile bilimi bir arada kaynaştıran kurumlardan biri olmuştur. Öyle ki mevlevihanelerde toplanan birçok kişi, güzel sanatların her bir dalında öğrenim görmüş; alanlarında kendilerinden söz ettirmeyi başarmışlardır.
Neden Gitmeliyim? 1925 yılına kadar faaliyetlerine devam eden Galata Mevlevihanesi, Sultan III. Mustafa zamanında bir yangın faciası atlatmış; yine aynı sultan tarafından bugünkü haliyle yeniden inşa ettirilmiştir. 1975 yılından bu yana müze olarak hizmet veren Galata Mevlevihanesi, semahane, derviş hücreleri, şeyh dairesi, hünkar mahfili, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, muvakkithane, mutfak, türbeler ve hazine gibi bölümlerden oluşmaktadır. Galata Mevlevihanesi sekizgen planlı yapısıyla 18. yüzyıl Barok mimarisinin en güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir.
Kaçırmayın! Türk musiki aletleri ile Mevlevi kültürüne ait eserlerin sergilendiği müzede; kronolojik sırayla divan şairlerinin divanları ve mevlevihanede yetişmiş olan İsmail Ankaravî, Şeyh Galib, Esrar, Fasih Dedeler ile Şair Leylâ Hanım’a ait el yazması eserler yer almaktadır. Devrinin kültürünü ve sanatını en iyi yansıtan kurumlardan biri olan Galata Mevlevihanesi, diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz!
Burası Neresi? İstanbul’un en güzel köşelerinden biri olan Heybeliada’da yapılacak pek çok şey var! Lakin bunlar arasında en popüleri şüphesiz Değirmenburnu Tabiat Parkı… Adanın kuzeybatısında, İstanbul’a bakan burnunda bulunan tarihi yel değirmeni dolayısıyla Değirmenburnu adıyla anılan park, hem piknik ve mangal gibi haftasonu etkinlikleri için hem de plajda denize girip güneşlenmek için harika bir yer!
Neden Gitmeliyim? İstanbul’a bakarak yüzüp, ada vapurlarının geçişlerini izleyebileceğiniz Değirmenburnu Tabiat Parkı’nda çok farklı deneyimler sizleri bekliyor. Değirmenburnu Parkı, bir tarafı İstanbul’a, diğer tarafı Kaşık Adası’na bakan bir yarımada üzerinde yer alıyor. Çam ağaçlarıyla kaplı bu alan aynı zamanda İstanbul manzarasını önünüze seren Değirmentepe’ye de ev sahipliği yapıyor.
Ayrıca park içerisinde kahvaltı ve ızgara gibi seçenekleriyle hizmet veren bir restoran bulunuyor. Piknik yapacaklar için özel semaver ve hamak gibi imkanlar da parkta mevcut. Bunun yanı sıra dileyenler 20 TL karşılığında mangal kiralayabiliyor. Park alanına giriş kişi başı 7 TL olup; tuvalet giriş ücreti ise 1 TL civarında seyrediyor. Değirmenburnu Plajı için de ayrı bir giriş ücreti talep ediliyor.
Kaçırmayın! Adanın iskeleye en yakın ve giriş ücreti en uygun plajlarından biri olan Değirmenburnu Halk plajı ücreti, 2019 itibariyle kişi başı 30 TL olup; duş-kabin, şezlong ve şemsiye gibi hizmetler ücrete dahil ediliyor. Ayrıca dışarıdan yiyecek ve içecek getirilmesine izin veriliyor. İstanbul’a yakın denize girebileceğiniz en güzel plajlardan biri olan Değirmenburnu Halk Plajı’na mutlaka gidin ve buz gibi suyun tadını çıkarın! İstanbul’dan Heybeliada’ya nasıl gidebilirim, diye merak ediyorsanız tıklayın…
Burası Neresi? Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Mısırlı Abbas Halim Paşa’nın kızı Rukiye Hanıma yüz görümlüğü olarak hediye ettiği Mihrabat Korusu, Anadolu Yakası’nın en eşsiz manzarasına ev sahipliği yapan yemyeşil bir koru! Bilindiği üzere İstanbul’da pek çok koru bulunuyor. Bunlar arasında en dikkat çekenlerden biri olan Mihrabat Korusu, muhteşem Boğaz manzarası ve ağaçlarla, rengarenk çiçeklerle dolu tabiatıyla gören herkesi kendisine hayran bırakıyor.
Neden Gitmeliyim? Hiçbir ücret vermeden girip, gezebileceğiniz koruda; piknik alanları, restoran ve kafeterya gibi işletmeler, çocuk parkları, basketbol ve voleybol sahaları, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve manzaraya karşı dizilmiş oturma alanları bulunuyor. 200 dönümlük bir arazi üzerinde yer alan koruda, düğün, nişan, mezuniyet töreni, sünnet, kına gibi büyük ölçekli organizasyonlar düzenlenebiliyor. Bu organizasyonlar için koruda iki ayrı davet alanı hizmet veriyor. Mihrabat Korusu aynı zamanda meşhur hafta sonu kahvaltılarıyla oldukça popüler!
Kaçırmayın! İstanbulluların Pazar kahvaltısı için tercih ettikleri en meşhur yerlerden biri olan koruda, yeşil ve mavinin eşsiz buluşmasının yarattığı huzurlu ambiyans içinde dinlendirici bir gün geçirilebiliyor. Dolayısıyla 200 çeşidin bulunduğu açık büfe kahvaltısıyla Mihrabat’ın, İstanbul’daki en meşhur kahvaltı mekanlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Mihrabat Korusu’nda serpe kahvaltı ücret yaklaşık 110 TL.
Burası Neresi? İstanbul’un en meşhur tepelerinden biri olan Büyük Çamlıca Tepesi, aynı zamanda şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinin başında geliyor. Çamlıca Tepesi’nde Boğaz’ın muazzam manzarasını seyretmek ise İstanbul Anadolu Yakası’nda yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen aktivite oluyor! Büyük Çamlıca Tepesi, Anadolu Yakası’nda Üsküdar ilçesi içerisinde, Kısıklı mevkii ile Çengelköy ve Bekar deresi arasında, denizden 268 metre yükseklikte yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Nurbaba Tekkesi (Bektaşi) ve TV verici kulelerine ev sahipliği yapan tepe, aynı zamanda yakınında bulunan ve cumhuriyet tarihinin en büyük camisi olan Büyük Çamlıca Camisi’yle de oldukça meşhur! Yemyeşil bir alana sahip olan Çamlıca Tepesi’nden İstanbul Boğazı, Adalar, Haliç ve Avrupa Yakası’nın eşsiz manzaraları seyredilebiliyor. Ayrıca özellikle Eylül ve Ekim aylarında göçmen kuşların uğrak noktası olan Çamlıca Tepesi, İstanbul’da göçmen kuşların en net ve uzun süreli olarak gözlemlenebileceği tek yer olma özelliğine sahip.
Kaçırmayın! Tepede vakit geçirebileceğiniz pek çok alan mevcut. Bu alanlar Çamlıca Sosyal Tesisleri, restoran ve kafeler, çocuk oyun alanları, yürüyüş yolları, bisiklet ve koşu parkurları, büfeler, seyir noktaları ve oturma alanları bulunuyor. Dolayısıyla tıpkı Mihrabat Korusu gibi Çamlıca Tepesi’nde de kahvaltı yapılabilirken; Boğaz manzarası karşısında akşam yemeği yenilebiliyor. Çay ile kahve eşliğinde manzaranın keyfini sürmek ise gerçekten bir başka zevk veriyor!
Çamlıca Tepesi’ne ulaşım için ilk olarak Üsküdar’a gelmeniz şart! Üsküdar’a geldikten sonra 11A, 11D, 11E, 11F, 11G, 11K, 11L, 11P, 11ST, 11V, 11Y, 11ÜS, 320, 9A, 9Ç, 9ÜD ve 9Ş numaralı otobüs hatlarını kullanarak Çamlıca Tepesi’ne ulaşım sağlayabilirsiniz. Lakin Çamlıca durağından indikten sonra tepeye biraz yürümeniz gerekiyor.
Burası Neresi? Adalarda mimoza gezintisine çıkmak için en uygun mevsim İlkbahar. Sizler de denizin ferahlatıcı havasıyla bütünleşip görsel bir şölen yaratan mimozaların manzarasını izleyebilmek için İlkbahar’da yönünüzü Adalara çevirin! Türkiye’de ağırlıklı olarak iki tür mimoza bulunmakta olup; biri İzmir mimozası, diğeri ise Ada mimozası olarak bilinmektedir. Ada mimozası mis gibi kokusuyla bilinmektedir.
Neden Gitmeliyim? İstanbul’un adalarında oldukça meşhur olan mimoza çiçekleri, baharın gelişini müjdeleyen en güzel manzarayı oluşturmaktadır. Mimozaların eşsiz güzelliğini görmek ve muazzam fotoğraf kareleri yakalamak için sırasıyla Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedef Adası’nı ziyaret edebilirsiniz. İstanbul’un çeşitli noktalarından hareket eden vapurlarla adaların her birine ulaşım sağlayabilirsiniz. Ada vapurlarının hareket noktaları ve saatleri hakkında bilgi almak için diye tıklayın…
Burası Neresi? Büyükada’da bulunan Aya Yorgi Tepesi, adını aynı isimli tarihi bir yapı olan Aya Yorgi Kilisesi’nden alıyor. Söz konusu tepe, Yüce Tepe adıyla da anılmakta olup; denizden 204 metre yükseklikte yer alıyor. Aya Yorgi Kilisesi’nin, nam-ı diğer Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı’nın ilk olarak 1751’de inşa edildiği biliniyor.
M.S. 3. Yüzyılda, Hristiyan olduğu için öldürülen Kapadokyalı Aziz Georgios’un (Aya Yorgos-Aya Yorgi) adını alan bu iki katlı, kiremit örtülü küçük yapı “Eski Kilise” olarak anılıyor. Tepede, çan kulesinin hemen arkasındaki kesme taştan yapılma bölüm olan yeni Aya Yorgi Kilisesi’nin 1905 yılında inşa edilip; 1909 yılında ziyarete açıldığı biliniyor.
Neden Gitmeliyim? Hristiyanlar tarafından, İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes’teki Meryem Ana’nın Evi ile birlikte Türkiye’deki iki hac noktasından biri kabul edilen Aya Yorgi Kilisesi, bundan ötürü özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde ziyaretçi akınına uğruyor. Dileklerin gerçek olduğu yer olarak anılan Aya Yorgi Kilisesi, bu özelliğinden ötürü de bu tarihlerde sıklıkla ziyaret ediliyor. İnanca göre kilise tepesini yalın ayak ve konuşmadan çıkarsanız dileğiniz gerçek olabilir.
Bir diğer inanç ise tepede bulunan çalılara ip bağlayıp bir makara ipi aça aça yolu kat etmeniz halinde kısmetiniz açıldığı yönünde. İpi kiliseye kadar koparmadan çıkarabilenlerin ise dileklerinin gerçek olacağına inanılıyor. İplerin renklerine göre birer anlamı bulunup; kırmızı ip aşk, beyaz ip ise huzur ve sağlık anlamına geliyor. Ayrıca mum yakıp dileğinizi bir kağıda yazdıktan sonra dilek kutusuna da atabilirsiniz. Hayaliniz gerçekleştiğinde şeker dağıtmanız veya yağ bağışlamanız gerekebilir.
Henüz elektriğin olmadığı dönemlerde kiliseye kandiller için yağ bağışlanırmış. Bu gelenek günümüzde, kiliseye ayçiçeği veya zeytinyağı bağışlanmasına dönüşmüş. Bağışlanan tüm yağların kilise tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığını da belirtmeden geçmeyelim. Bu arada mumlarda da her bir renk özel bir anlam taşıyor.
Örneğin turuncu mum okulda başarılı olmanızı, kırmızı mum aradığınız aşkı bulmanızı, mavi mum ise kariyer basamaklarını üçer-beşer tırmanmanızı sağlıyor. Hastalıklara şifa için beyaz, bebek sahibi olmak için ise mor renkli mumlar yakılıyor.
Kaçırmayın! Özellikle 23 Nisan’da gidin ve sahilden tepeye tırmanarak dilek dileyen, adak adayan binlerce insana katılarak renkli anlara tanık olun.
Burası Neresi? Hz. Yuşa Türbesi, İstanbul Beykoz ilçesinde, Anadolu Kavağı mevkiinde bulunan aynı isimli Yuşa Tepesi üzerinde yer alıyor. Hz. Yuşa’nın (M.Ö. 1082 – 972) Musa Peygamber ile birlikte Mecmeul-Bayreyn’e (Boğaziçi) gelmiş olduğu ve vefat ederek bu tepeye gömüldüğü rivayet ediliyor.
Çeşitli kaynaklarda Hz. Musa’nın vefatından sonra, Yuşa’nın peygamber olarak görevlendirildiği, Hristiyanların ve Yahudilerin ona ”Yeşu” adıyla hitap ettiğinden bahsediliyor. Hz. Yuşa Türbesi’ni ziyaret edenler, burada adakta bulunup; dilek diliyor. Zira Yuşa’nın hikmetlerinden birinin de bu olduğu düşünülüyor
Neden Gitmeliyim? Beykoz’un üst kesimlerinde Yuşa Tepesi üzerinde bulunan Hz. Yuşa Türbesi özellikle dini günlerde yoğun ilgi görüyor. Karadeniz ve Marmara’ya bakan bir tepede bulunan türbe, uzunluğuyla sizi şaşırtacaktır. Bunun hakkında iki rivayet var. Birincisi, Hz. Yuşa vefat ettiği yere gömülmüş fakat tam yeri tespit edilememiş. Bundan dolayı mezarı uzun tutulmuş. İkinci rivayet ise eski insanların yapılarıyla ilgili. Hz. Yuşa’nın boyu uzun olduğu için mezarı da bu kadar büyükmüş.
Burası Neresi? Peygamber Efendimizin “El İzinin” bulunduğu kilise olarak tüm Müslümanlarca bilinen Tur-i Sina Kilisesi’nin tarihi 14. yüzyılın ilk yarısına kadar uzanmaktadır. Tur-i Sina Kilisesi’nin, Aya Yani Kilisesi Ruhani Kurulu’nun 1986 tarihli yazısına göre Osmanlı padişahlarından biri ola Yavuz Sultan Selim’in emriyle inşa edildiği bilinmektedir.
Neden Gitmeliyim? Yine aynı yazıda, kilise kapısının üstündeki el tasvirinin Hz. Muhammed’in elini temsil ettiği şifahen belirtilmiştir. Üstelik İslami kaynaklar da bu hususu teyit etmektedir. Tur-i Sina Manastırı, Papaz Bahira ve Papaz Nestura tarafından gördükleri alametler neticesinde Hz. Muhammed’e (S.A.V) peygamberliğini müjdeledikleri manastır olma özelliğine sahiptir. Sizler de Balat’ta bulunan Hz. Muhammed’in eli ile koruma altına alınan kiliseyi gezerek hikayesini öğrenin!
Burası Neresi? Eskiden Azize Kurtarıcı Hora Kilisesi adıyla Orta Çağ Rum Ortodoks kilisesi olarak faaliyetini sürdürmüş olan Kariye, İstanbul’un fethinden sonra camiye dönüştürülmüştür. 1945 yılına kadar cami olarak işlevini sürdüren Kariye, bu tarih itibariyle müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Kariye, 2019 yılında Danıştay kararnamesiyle tekrar camiye dönüştürülmüş, Eylül 2020’de ise ibadete açılmıştır. Lakin müze işlevini de sürdürmeye devam etmektedir. Ayasofya’nın ardından bu yıl ibadete açılan Kariye Camii, konum olarak da Ayasofya’ya oldukça yakındır.
Neden Gitmeliyim? Kariye içerisinde bulunan freskler ve mozaiklerle tarihi açıdan oldukça değerli bir yapıdır. Freskler ve mozaikler halen korunmaya devam etmektedir. Yalnızca ibadet esnasında, tıpkı Ayasofya Camii’nde olduğu gibi ibadet mozaik ve freskler perdeyle kapatılmaktadır. Tarihi eserlerin kapatılması için bir dakika içerisinde açılıp kapanan elektronik raylı sistem perdelerin kullanılması planlanıyor.
Kaçırmayın! Camiye dönüştürülmesiyle girişlerin artık ücretli olmadığı Kariye’yi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Zira İstanbul Avrupa Yakası’nda yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen şeylerden biri de Kariye Camii’ni ziyaret etmek oluyor! Sizler de Kariye’yi gezerek mozaiklerde yer alan Maria Palailogos’un hikayesine ortak olabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un sessiz sokakları nerelerdir? Bu sorunun cevabı için yanınıza görseldeki kitabı alıp, bir an evvel yola koyulmalısınız. Murat Yalçın tarafından hazırlanan kitapta 101 farklı yazarın 100 farklı sokakla ilgili yazıları bulunuyor. Yazarlar arasında; Adalet Ağaoğlu, Filiz Özdem, Oğuz Demiralp, Adnan Binyazar, Füruzan, Orhan Duru, Adnan Özyalçıner, Gültekin Emre, Osman Çakmakçı, Ahmet Güntan, Güneş Karabuda, Oya Uysal ve Ahmet Oktay gibi önemli isimler yer alıyor. İstanbul’un sessiz sokaklarını keşfedin hatta bu kitaptan yardım alabilirsiniz. Kitap hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? Küçük Ayasofya, 527 – 536 yılları arasında, Bizans (Doğu Roma) İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından, Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla inşa ettirilmiştir. Kilise, Sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye dönüştürülmüştür.
İstanbul’daki en eski Bizans Dönemi yapısı olduğu bilinen Küçük Ayasofya, sekiz köşeli ana kubbesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca Küçük Ayasofya’nın bahçesinin güneyinde 24 odalı geniş bir bahçesi ve ortasında şadırvanı olan Hüseyin Ağa Medresesi yer alıyor.
Kaçırmayın! İstanbul’da bir papaya zorunlu ikamet yeri olan Küçük Ayasofya’nın İtalya ve Almanya‘da birer kopyaları bulunuyor. İstanbul’un kıyısında Fatih’te yer alan cami ve avlusu tarihi kokusuyla ziyaretçilerini bekliyor.
Burası Neresi? Hüseyin Rahmi Gürpınar, Cumhuriyet Dönemi’nin en önemli yazarlarından, romancı ve gazetecilerinden biridir. 1864 yılında İstanbul’da doğan yazar, 1944 yılında, yine İstanbul’da Heybeliada’daki köşkünde hayata gözlerini yummuştur. Hayatının son dönemlerini Marmara Denizi’ne bakan bir tepede yer alan köşkünde geçiren Hüseyin Rahmi’nin yaşadığı bu tarihi ev ölümünden seneler sonra müzeye çevrilmiştir.
Neden Gitmeliyim? Köşkün müzeye çevrilmesi Adalar Belediyesi’nin desteğiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sağlanmış ve müze 2000 yılı itibariyle ziyarete açılmıştır. Müzede, Hüseyin Rahmi Gürpınar`ın kendi yaptığı el işlerinin de bulunduğu eşyalar, kitaplar ve dönemin mobilyalarının, fotoğraflarının ve diğer eşyaların yanı sıra yazarın ilginç hatıra eşyaları sergilenmektedir.
Kaçırmayın! 1944 yılında savaşın en zor günlerinde bu konakta vefat eden edebiyatımızın önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Heybeliada’da yer alan müzeye çevrilmiş evini ziyaret edin.
Burası Neresi? Eşsiz Haliç manzarasıyla İstanbul’un en meşhur tepelerinden biri olan Pierre Loti Tepesi, Eyüp ilçesinde, Merkez Mahallesi mevkiinde yer alıyor. Adını 1876 yılında İstanbul’a gelerek buraya yerleşen ve bu tepedeki bir kıraathaneye sık sık gelmesiyle bilinen Fransız roman yazarı Pierre Loti’den alıyor. Asıl adı Louis Marie Julien Viaud olan yazarın Pierre Loti isminin 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söyleniyor.
Neden Gitmeliyim? Pierre Loti Tepesi, İstanbul’da yerli be yabancı turistler tarafından en sık ziyaret edilen yerlerin başında geliyor. Zira bu harikulade tepe popülaritesiyle birçok dizi ve filme sahne olmuş. Tepe içerisinde; Tarihi Kahve, Aziyade Restaurant, Yeşil Cafe, Nargilevi, 7 ayrı konaktan oluşan 67 oda ve 115 yataklı Turquhouse Hotel ile birlikte Haliç manzaralı 1400 kişi kapasiteli açık bahçe alanı bulunuyor.
Bu bahçeden tüm Haliç net bir şekilde seyredilebiliyor. Özellikle hafta sonları burada yer bulmak oldukça zor! Zira Pierre Loti hem hafta sonu kahvaltıları için hem Haliç’e karşı çay kahve keyfi yapmak için hem de akşam yemeği gibi etkinlikler için yoğun olarak tercih ediliyor.
Kaçırmayın! Tepeye ulaşım TF2 Eyüp – Pierre Loti teleferik hattı üzerinden sağlanıyor. Bunun dışında ulaşım için özel araç ve toplu taşıma gibi seçenekler de mevcut.
Burası Neresi? İstanbulluların en sevdiği yolların başında, Beşiktaş ile Ortaköy arasındaki ağaçlarla çevrili o harika yol geliyor! Yol boyunca malikaneler, saraylar, nice tarihi yapılar ve Atatürk portreleri sizlere eşlik ediyor. Ortaköy Camii’nden başlayan yolun üzerinde Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı ve Parkı, Ihlamur Kasrı, Deniz Müzesi, Beşiktaş İskelesi – Barbaros Hayrettin Paşa ve Çırağan Sarayı gibi özel ve önemli yapılar bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Yürüyünce insana huzur veren atmosferi, mistik ve tarih kokan havasıyla oldukça popüler bir rotayı teşkil eden bu yola araçla gitmek pek mantıklı değil! Zira hem bu atmosferi deneyimlemek hem de trafiğe yakalanmamak için mutlaka yürüyün… Ortaköy – Beşiktaş arasındaki bu ağaçlı yolu yürüyerek 15 dakikada, bisikletle ise 5 dakikada bitirebilirsiniz.
Burası Neresi? Çelik Gülersoy Vakfı’nın 1990’da kurduğu İstanbul Kitaplığı Topkapı Sarayı’na yakın bir mevkide, Sultanahmet, Soğukçeşme Sokak’ta yer almaktadır. İstanbul Kitaplığı “Dünya tarihi İstanbul tarihi bilmeden yazılmaz” diyen Çelik Gülersoy tarafından yine kendi cümleleriyle “İsterim ki bu kütüphane de bu bilinci kazanacak kuşakların yetişmesinde bir nebze yararlı olsun” düşüncesiyle kurulmuştur.
Neden Gitmeliyim? Kütüphanede, 500’ü nadir bulunan eser olmak üzere, pek çok dilde yazılmış 14 binden fazla eser yer almaktadır. İstanbul’a dair en zengin koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapan kütüphanede başta gravürler olmak üzere; çok sayıda görsel malzeme de mevcut. İki katlı bir binada hizmet veren İstanbul Kitaplığı’nın zemin katında dergiler ve kitaplar; üst katında ise nadide eserler bulunmaktadır. Ayasofya’nın kuzeyiyle, Topkapı Sarayı’nın dış duvarları arasında kalan kitaplıkta, adından da anlaşılacağı üzere yalnızca İstanbul’la ilgili eserler yer almaktadır.
Kaçırmayın! Kütüphanede İstanbul ile ilgili çıkan yeni yayınlar da düzenli olarak takip edilirken; İstanbul, gün yüzüne çıkmamış, semtlere göre tasnif edilmiş binlerce fotoğrafla anlatılmaktadır. Dolayısıyla İstanbul’u yakından tanımak, bu kadim şehrin tarihine dair her şeyi öğrenmek için İstanbul Kitaplığı’nı mutlaka ziyaret edin!
Burası Neresi? İstanbul’un göbeği Beşiktaş ilçesinde yer alan tarihi Yıldız Parkı; doğal güzelliklerin tarih ve kültürle birleştiği harika bir park! Dolayısıyla hem doğa turu hem de kültür turu atmak için biçilmiş kaftan! Adını, 19. yüzyıl başlarında III. Selim tarafından inşa ettirilen ilk köşk olan Yıldız Kasrı’ndan alan Yıldız Parkı’nın bir girişi Çırağan Caddesi üzerinde, diğer girişi ise Palanga Caddesi’nde yer alıyor. Parka ulaşmak için otobüse binecek olanların Çırağan durağında inmeleri gerekiyor.
Neden Gitmeliyim? Osmanlı Dönemi’nden kalan, dünyanın her yerinden toplanmış büyük bir çiçek, bitki ve ağaç parkı eşliğinde güzel bir bahçe kompleksinden oluşan park, ayrıca Boğaz’ın panoramik manzarasına ev sahipliği yapıyor. Yıldız Parkı’nın içinde bulunan Malta Köşkü ve Çadır Köşkü özellikle hafta sonu kahvaltı keyfi için tercih edilen mekanlar arasında yer alıyor. Hafta sonları sabah saatlerinde buraların dolup taştığını rahatlıkla söyleyebilirim. Parkı ziyaret edebilmek için herhangi bir gün veya süre kısıtlaması bulunmuyor.
Burası Neresi? Maçka Demokrasi Parkı; Dolmabahçe, Maçka, Nişantaşı ve Harbiye arasında oldukça geniş bir alanda yer alıyor. Kadırgalar Vadisi olarak da anılan alan üzerine kurulu olan Maçka Parkı’nda ciğerlerinize bol oksijeni doya doya çekebilirsiniz. Özellikle şehirden fazla uzaklaşmadan hafta sonu doğa içinde dinlendirici anlar yaşamak isteyenler için Maçka Demokrasi Parkı, hem yakın hem de oldukça ideal bir alternatif olacaktır!
Neden Gitmeliyim? Park içerisinde vakit geçirebileceğiniz yemyeşil çim alanlar, oturma alanları ve oyun parkları, havuz kenarları, yürüyüş ve bisiklet parkurları bulunuyor. Beşiktaş ilçesindeki, Vişnezade otobüs durağından yürüyerek parka ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? 280 yıllık bir geçmişe sahip olan Taksim Meydanı, İstanbul’un merkezi ve kalbi konumundadır. Taksim Meydanı, çevresindeki, oteller, restoranlar, kafeler, lokantalar, mağazalar ve eğlence merkezleriyle İstanbul’un en büyük turistik çekim merkezidir. Zira İstanbul’a gezmeye gelen hemen herkesin Taksim’de çekilmiş en az bir fotoğrafı bulunur.
Neden Gitmeliyim? Cumhuriyet Dönemi’yle birlikte resmen bir meydan haline getirilen Taksim’de tarih boyunca pek çok siyasi ve toplumsal olay gerçekleşmiştir. 2013 yılında zuhur eden Gezi Parkı olayları bunlardan yalnızca biridir. Meydandaki araç trafiğini 2013’te tamamlanan Taksim Yayalaştırma Projesi ile kısmen yer altına indirilmiştir. Meşhur Cumhuriyet Anıtı’na ev sahipliği yapan Taksim Meydanı çevresinde Taksim Sarnıcı, Su Kaskatları, Ayyıldız Apartmanı, eski Kristal Gazinosu, bugün otel olarak kullanılan Talimhane gibi yapılar bulunuyor. İstanbul’da yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri olan ve günün her saati müthiş bir kalabalıkla dolup taşan Taksim Meydanı’nı mutlaka görmelisiniz.
Burası Neresi? Klasik Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan Süleymaniye Camii, İstanbul’da, Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından, 1551 – 1557 yılları arasında inşa edilmiştir. Günümüze dek İstanbul’da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine rağmen duvarlarında en ufak bir çatlak bile oluşmayan cami, Mimar Sinan’ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilir. Süleymaniye Camii, kütüphane, medreseler, hastane, hamam, sıbyan mektebi, imaret, hazire ve dükkanlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.
Neden Gitmeliyim? Süleymaniye Külliyesi, Fatih külliyesinden sonra ikinci büyük Osmanlı külliyesi olma özelliğine sahiptir. Külliye İstanbul yarımadasının ortasında; Haliç, Marmara, Topkapı Sarayı ve Boğaziçi’ni gören en yüksek tepesinde inşa edilmiştir. Süleymaniye’de, Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul’un fethinden sonraki dördüncü padişah oluşunu simgeleyen dört minare bulunmaktadır. Dört minaredeki on şerefinin de yine Kanuni’nin Osmanlı tarihi genelindeki onuncu padişah oluşunu simgeler.
“En güzel mabedi olsun diye en son dinin / Budur öz şekli hayal ettiği mimarinin” dizeleriyle Yahya Kemal, Süleymaniye’yi en güzel şekilde betimlemiştir. 400 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan bu görkemli cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın gücünü gösteren en önemli simgedir. 3200 kilo altın harcanan külliyenin inşasında 713’ü Müslüman, toplam 3 bin 523 işçi çalışmış ve cami yapımı 7 yıl sürmüştür. Külliye içerisinde ayrıca Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Mimar Sinan’a ait türbeler bulunmaktadır.
Dikkat! Süleymaniye Camii ziyaretinizi gerçekleştirmeden önce dikkat etmeniz gereken birkaç husus bulunmaktadır. Bu hususları öğrenmek ve ziyaretinizi planlamak için tıklayın.
Burası Neresi? İstanbul’un simgesel yapılarından biri olan Galata Kulesi, Avrupa yakasında yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen etkinliklerin başında geliyor. 528 yılında inşa edilen Galata Kulesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde, Bereketzade mevkiinde yer alıyor. 62 metre yüksekliğiyle, İstanbul Boğazı’nı ve Haliç’i 360 derecelik açıyla panoramik olarak görebilen kule, 2013 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi içerisinde yer alıyor.
Galata’nın ilk olarak Bizans İmparatoru Anastasius tarafından, fener kulesi olarak inşa ettirilmiştir. Sonrasında Latin Haçlılar tarafından yıkılan kule, 1348 yılında Cenevizlilerin uğraşlarıyla yığma taş kullanarak görkemli bir kule şeklinde yeniden inşa edilmiş; Galata surlarıyla birleştirilmiştir. Yapılan bu kuleye Cenevizliler tarafından İsa’nın Kulesi (Tower of Christ) adı verilmiştir.
Hemen her yüzyılda restore edilerek onarılan Galata Kulesi, İstanbul’un fethinden sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1494 – 1566 yılları arasında kule; 16. yüzyıla kadar hapishane; 18. yüzyıla kadar Osmanlı Askeri Bandosu binası; 19. yüzyıla kadar ise rasathane ve yangın gözleme kulesi olarak kullanılmıştır.
Galata Kulesi, 1638 tarihinde Hezarfen Ahmet Çelebi’nin meşhur uçma denemesini gerçekleştirdiği yer olarak büyük bir yankı uyandırmıştır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde anlatıldığına göre Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi yaptığı kanatlarla Galata Kulesi’nden Üsküdar sahiline başarılı bir şekilde uçmayı başarmıştır. Derler ki; Galata Kulesi’ne kiminle çıkarsan onunla evlenirsin! Yıllardır Galata Kulesi’yle ilgili bu gibi pek çok efsane anlatılagelir.
Efsanelerden en meşhuru ve en bilineni Kız Kulesi ile Galata arasında geçen bir hikayedir. Hikaye bu ya, Kız Kulesi ve Galata ilk görüşte birbirlerine aşık olmuş. Ancak arada Boğaz’ın olması, ikisinin bir araya gelmesini imkansız hale getirmiş. Dolayısıyla zarif Kız Kulesi ile kudretli Galata, hislerinin karşılıklı olup olmadığını bir türlü anlayamamış. Bu iki aşığın derdine derman olabilecek tek kişi Hezarfen Ahmet Çelebi’ymiş.
Galata Kulesi, Avrupa Yakası’ndan Anadolu’ya doğru süzülmek için üzerine çıktığı sırada Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kulağına aşkının adını fısıldamış ve yazdığı şiirleri ona ulaştırmasını istemiş. Hezarfen de bu isteğe kayıtsız kalamamış ve havada süzülürken mektupları Kız Kulesi’ne doğru bırakmış. Sevgisinin karşılıksız olmadığını anlayan Kız Kulesi, mektupları aldıktan sonra giderek daha da güzelleşmeye başlayınca Galata da aşkının tek taraflı olmadığına karar vermiş. O gün bugündür bu iki görkemli yapı aşklarını uzaktan uzağa yaşamaya devam etmiş.
Kaçırmayın! Galata Kulesi’nde seyir teraslarının yanı sıra restoran ve kafe gibi vakit geçirebileceğiniz etkinlik noktaları bulunmaktadır. Galata ile ilgili daha fazla bilgi almak için sizler için özenle hazırlanan Galata Kulesi Tarihi, Nerede Olduğu ve Giriş Ücretleri Hakkında Detaylı Bilgiler başlıklı içeriğimizi mutlaka okuyun!
Burası Neresi? İstanbul’un en gözde yapılarından biri de tabi ki Kız Kulesi… Her yıl, yerli ve yabancı milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen Kız Kulesi, Türkiye’nin de en önemli tarihi yapılarının başında geliyor. Kız Kulesi özellikle İstanbul’u simgelemesi açısından önem arz ediyor. Üsküdar ilçesinde, Salacak’ın 150-200 metre açıklarında konumlanan Kız Kulesi’nin ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, M.Ö. 341 yıllarında yapıldığı tahmin ediliyor.
Eskiden Damalis ve Leandros gibi adlarla anılan Kız Kulesi, Bizans Dönemi’nde “küçük kale” anlamına gelen Arcla adıyla da anılmıştır. Damalis’in dönemin Atina kralı Kharis’in karısının ismi olduğu ve kendisinin ölünce Kız Kulesi kıyılarına gömüldüğü söyleniyor. Yıl içerisinde çeşitli süreçlerden geçip yenilenen kimi zaman yeniden inşa edilen Kız Kulesi, ticari gemilerden vergi toplama, savunma, fener, 1830’daki kolera salgınında karantina hastanesi ve radyo istasyonu gibi pek çok farklı işlevde kullanılmıştır.
Neden Gitmeliyim? Kulenin bir turizm işletmesine dönüştürülmesi ise 1995 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte Turizm Bakanlığı tarafından 49 yıllığına Hamoğlu Holding işletmesine devredilen Kız Kulesi, aslına uygun olarak restore edilmiş ve 2000 yılında tarihinde ilk defa ziyarete açılmıştır. O gün bugündür gecesi ayrı gündüzü ayrı bir güzellikte varlığını sürdürmektedir. Kız Kulesi hakkında çok eski dönemlerden beri birçok efsane ve rivayet anlatılagelmiştir.
Bunlar arasında en çok bilineni “Hero ve Leandros”un ölümsüz aşk hikayesidir. Hikaye aynen alıntılanmıştır: ‘‘Zamanında Üsküdar sırtlarında Tanrıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hikayede adı geçen Hero, genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerindendir. Hero, Kulede kumrulara bakmakla görevlidir. Her yıl ilkbaharda, doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde törenler yapılır, aşkı bulamayanlar, hayal ettikleri sevgililerine kavuşabilmek için Afrodit’e yakarırlar.
Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros da bu törene katılmak için tapınağa gelir ve Hero’yla karşılaşır. İki genç ilk görüşte birbirine aşık olur. Ancak arada büyük bir engel vardır. Hero, bir rahibedir ve evlenmesi yasaktır. Oysa Leandros, ne pahasına olursa olsun Hero’ya kavuşmak istemektedir. Bir gece kıyıdan Kule’ye bakarken, Kız Kulesi’nin tepesinde bir ateşin yandığını görür…’’ Hikayenin devamı için tıklayın…
Kız Kulesi ile ilgili anlatılan efsanelerden bir diğeri de hemen herkesin duyduğu ‘Yılanlı Hikaye’dir. Rivayete göre: ‘‘Bizans imparatorunun bir kızı olur. İmparator buna çok sevinir ve kızının doğum gününü, ülkesinde bayram ilan eder. Her yıl, prensesin doğum günü bayramı görkemli bir şekilde kutlanır. İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini ister.
Fakat bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öleceğini kehanet eder. Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Böylece yıllar geçer. İmparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir.’’ Hikayenin devamı için tıklayın…
Kaçırmayın! Kız Kulesi’ne geçiş için binmeniz gereken teknelerin hareket saatleri ve ücretleriyle ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? Boğaz’ın en zarif saraylarından biri olan Dolmabahçe, Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan Dolmabahçe Caddesi ile İstanbul Boğazı arasında yer almaktadır. 1843 yılında inşasına başlanan Dolmabahçe Sarayı’nın yapımı, 13 yıl sonra 1856 yılında tamamlanmıştır. Sarayın yapıldığı dönem, Osmanlı hükümdarlarından Sultan Abdülmecid Dönemi’ne (1839 – 1861) denk gelmektedir. 110 bin metrekarelik bir alan üzerinde yer alan Dolmabahçe Sarayı, Boğaz’a nazır konumu, muazzam mimarisi ve Kuzguncuk’u karşısına alan muhteşem manzarasıyla gören herkesi büyülüyor.
Neden Gitmeliyim? Dolmabahçe Sarayı mimari plan anlamında, yeniye ve moderniteye doğru açılışı simgeleyen önemli bir yapıdır. Dolayısıyla Osmanlı toplumu için Dolmabahçe’nin anlamı bir saray yapısı olmaktan fazlasını ifade ediyordu. Avrupa saraylarının anıtsal boyutlarına öykünerek inşa edilen Dolmabahçe Sarayı, büyük bir orta yapıyla iki kanatlı bir plandan oluşuyor. Saray mimarisi genel anlamda, Fransız Baroku, Alman Rokokosu, İngiliz Neo Klasisizmi ve İtalyan Rönesansı’nın bir karışımına sahip.
Dolmabahçe Sarayı, Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak hizmet vermiştir. Saray, 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk’ün öldüğü yer olması hasebiyle de tarihi anlamda ayrı bir öneme sahiptir. Cumhuriyet tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Sarayın ana yapıları; Harem, Mabeyn, Saat Kulesi ve Dolmabahçe Camii’nden oluşmaktadır. 1910’lu yıllarda elektrik ve kalorifer sistemine geçen sarayda 285 oda ve 46 adet salon, 6 hamam ve 68 tuvalet bulunmaktadır. Mabeyn merdivenlerinin korkulukları, kristallerle süslenmiştir.
Kaçırmayın! Mabeyndeki Taht Salonu’nda bulunan 36 metrelik kubbeden sarkan dört tonluk ve yedi yüz elli ampullü kristal avize, salona Avrupai bir hava katmakta olup; söz konusu görkemli avize Kraliçe Victoria tarafından hediye edilmiştir. Günümüzde müze olarak hizmet veren Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret etmek, İstanbul’da yapılacak şeyler arasına mutlaka eklenmelidir. Zira Dolmabahçe’yi görmeden İstanbul’u gezmiş sayılmazsınız!
Burası Neresi? İstanbul’un en güzel ve en keyif dolu rotalarından birini de Ortaköy – Kuruçeşme – Arnavutköy – Bebek – Rumeli Hisarı hattı oluşturuyor. Hat boyunca vapur seferleri düzenlendiği gibi tüm hat yürüyüşle de gezilebiliyor. Ortaköy – Kuruçeşme – Arnavutköy – Bebek – Rumeli Hisarı hattını yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüşle gezip bitirebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Yürüyüş esnasında, İstanbul’un en güzel parklarından Bebek Parkı ve Kuruçeşme Parkı’nda mola verebilir, Bebek’in meşhur mini dondurmacısında, lezzetli ve buz gibi bir dondurma yiyebilir veya meşhur Bebek Kahvesi’nde sıcacık çay ya da kahve içebilirsiniz. Anadolu Hisarı, Kandilli, Bebek ve Arnavutköy arası denizin verdiği huzurla boğaz turu da yapabilirsiniz.
Anadolu Hisarı ve Bebek arası vapur seferleri haftanın yedi günü 07.40 sularında başlayıp; akşam 19.40 sularına kadar devam ediyor. Vapur seferleriyle ve ücret tarifesiyle ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? Türkiye turu atmanın en kısa ve kolay hali: Miniatürk! İstanbul’un en popüler turizm merkezlerinden biri olan Miniatürk, 2 Mayıs 2003 tarihinde ziyarete açılmıştır. O gün bugündür, yerli ve yabancı milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen Miniatürk, Haliç kıyısında, eski bir park alanında kurulmuştur. 60 bin metrekarelik geniş bir alana yayılan Miniatürk, dünyanın en geniş alana kurulmuş minyatür parkı olma ayrıcalığına sahiptir.
Neden Gitmeliyim? Nitelikli bir açık hava müzesi niteliği taşıyan bu park, “Büyük Ülkenin Küçük Bir Modeli” sloganıyla yola çıkmıştır. Minatürk’te bilinirliğine, dönemini temsil yeteneğine ve maketi yapılabilirliğine göre binlerce tarihi eser arasından seçilen 122 mimari eser sergilenmektedir. Alanda, bu mimari eserlerin 1/25 oranına küçültülmüş minyatür modelleri yer almaktadır. Ayrıca dünyada bir ilk olarak eserlerin yanında sesli rehberlik sistemi bulunmaktadır.
Alanda ayrıca; Panorama Zafer Müzesi ve Kristal İstanbul Müzesi bulunup; çocuk oyun alanı, go-card, kumandalı tekne, trambolin, 500 araçlık büyük bir otopark ve bütün alanı boydan boya gezdiren Miniaturk Express tren gibi hizmetler yer almaktadır. Minatürk’te genel çerçevesiyle İstanbul, Anadolu ve Yurt dışı eserleri sergilenmektedir.
Bu eserlerin en popülerleri arasında; Topkapı Sarayı, Sadullah Paşa Yalısı, Sultan Ahmed Camii, Ayasofya Camii, Haseki Hürrem Sultan Hamamı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Dolmabahçe Sarayı, Hıdiv Kasrı, Beylerbeyi Sarayı, Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi, Kayseri Döner Kümbet ve Pamukkale gibi minyatürler bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Ayrıca; Peri Bacaları, Halilürrahman Camii ve Balıklı Göl, Bursa Yeşil Türbe, Adana Taş Köprü, Antalya Yivli Minare Camii, Mersin Kız Kalesi, İshak Paşa Sarayı, Erzurum Çifte Minareli Medrese, Konya Alaeddin Camii, Mevlana Türbesi, Sivas Gök Medrese, Efes Celsus Kütüphanesi, Zeus Sunağı, Mostar Köprüsü, Kubbetü’s Sahre, Ecyad Kalesi ve Atatürk’ün Evi de Miniatürk’te görülmeye değer yapılar arasında!
Burası Neresi? İstanbul’da yapılacak şeyler arasında olmazsa olmazlardan biri de Kadıköy – Beşiktaş arası düzenlenen vapurlarına binmek! Boğazın tadını çıkarıp keyfini çıkarabileceğiniz, martılara simit atıp, harika fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz vapur seferine mutlaka katılmalı, bu şahane deneyimi yaşamalısınız.
Kaçırmayın! Kadıköy ile Beşiktaş arası vapurlarla yolculuk süresi ortalama 20 dakika sürmektedir. Vapur seferleri her on dakikada bir düzenlenmekte olup; ilk vapur 06.45, son vapur ise 23.00 sularında hareket etmektedir. Kadıköy – Beşiktaş vapuru ücreti ise tam bilet İstanbulkart ile 4 TL, Öğrenci bileti 1.70 TL, indirimli bilet ise 2.50 TL’dir. Seferler hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? İstanbul’u simgeleyen yapılardan biri olan Topkapı Sarayı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda, Bizans akropolü üzerinde kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmed Han tarafından 1478 yılında inşa ettirilen Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinin neredeyse 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılmıştır.
Şöyle ki Topkapı, Abdülmecid’in Dolmabahçe Sarayı’nı inşa ettirdiği tarihe kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve padişahların resmi ikametgahı olarak hizmet vermiştir. İlk yapılışında 700 bin metrekarelik geniş bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80 bin metrekaredir.
Neden Gitmeliyim? Saray halkının Dolmabahçe ve Yıldız Sarayı gibi diğer saraylarda yaşamaya başlaması ile birlikte boşaltılan Topkapı, hiçbir zaman önemini kaybetmemiş, zaman içerisinde çeşitli restorasyon çalışmalarıyla onarılmıştır. Sarayda özellikle Ramazan ayı içerisinde padişah ve ailesi tarafından ziyaret edilen Kutsal emanetlerin bulunduğu Hırka-i Saadet Dairesi’ne ayrı bir önem verilmektedir. Topkapı Sarayı’nın ilk defa, bir müze gibi ziyarete açılması Abdülmecid’in o dönemin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyaların göstermesiyle gerçekleşir.
Bu olaydan sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancılara göstermek bir gelenek haline gelir. Saraya Abdülaziz zamanında, ampir üslupta camekanlı vitrinler yaptırılır ve hazinedeki eski eserler vitrinler içinde yabancılara gösterilir. Topkapı Sarayı Hazine-i Hümayun’un II. Abdülhamid’in tahttan indirildiği sıralarda, Salı ve Pazar günleri halkın ziyaretine açılması düşünülmüş; ancak gerçekleştirilememiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 3 Nisan 1924 tarihinde halkın ziyaretine açılan Topkapı Sarayı, o gün bugündür müze işleviyle hizmet vermeye devam etmektedir. Kara tarafından Fatih Sultan Mehmed’in yaptırdığı Sûr-ı Sultani, deniz tarafından ise Bizans surları ile şehirden ayrılan Topkapı, çeşitli kara kapıları, deniz kapıları ve saray içerisindeki değişik yerlere açılan kapılara sahiptir. Sarayın asıl anıtsal girişi ise Ayasofya’nın arkasında bulunan ve kelime olarak Saltanat Kapısı anlamına gelen Bâb-ı Hümayun’dur.
Devletin yönetim merkezi, eğitim kurumu ve padişahın ikametgahı olması sebebiyle iki ayrı bölüme ayrılan Topkapı Sarayı, birinci ve ikinci avludaki hizmet yapılarından oluşan Birun ile iç örgütlenmeyle ilgili yapılardan oluşan Enderun’dan oluşmaktadır. Sarayda genel anlamda; “Bâb-ı Hümâyun”, “Bâbüsselâm” ve “Bâbüssaâde” adlı üç ana kapı; dört avlu, Harem, Hasbahçe (Gülhane) gibi alanlar bulunmaktadır.
Topkapı müzesinde Hazineler, Kutsal Emanetler, Saatler, Padişah Portreleri, Padişah Elbiseleri ve Silah gibi değerli parçalar sergilenmekte olup; III. Ahmed Kütüphanesi, Arz Odası, Köşkler (Bağdat, Revan, Mustafa Paşa Köşkü) ve Mutfaklar bölümü ziyaret edilebilmektedir.
Harem Dairesi’ni görmek için ayrıca bir giriş yapmak gerekmektedir. Topkapı Sarayı Müzesi’nin girişi olan Bab-ı Hümayun’a, Sultanahmet Meydanı’na vardıktan sonra Ayasofya Camii’nin sol yanından yukarı doğru devam eden yolu takip ederek ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Üsküdar – Eminönü arası düzenlenen vapur seferlerine binmek İstanbul’da yapılacak şeyler arasında başta geliyor. Boğazın tadını çıkarıp, keyfini sürebileceğiniz; martılara simit atıp, harika fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz ve tabi ki Kız Kulesi’nin eşsiz manzarasını seyredebileceğiniz Üsküdar – Eminönü arası vapur seferlerine mutlaka katılmalı, bu harika yolculuğu mutlaka deneyimlerinizin arasına eklemelisiniz.
Neden Gitmeliyim? Üsküdar ile Eminönü arası vapur yolculuğu 15 ile 20 dakika arasında sürüyor. Üsküdar – Karaköy – Eminönü vapur hattı; tam bilet, İstanbulkart ile 3.65 TL, Öğrenci bileti 1.70 TL, indirimli bilet ise 2.50 TL olarak ücretlendiriliyor. Üsküdar – Eminönü vapur seferleri, haftanın yedi günü, her sabah 06.30’da başlayıp; akşam 22.00 sularına kadar devam ediyor. Daha fazlasıyla ilgili bilgi almak için buraya tıklamanız yeterli!
Burası Neresi? İstanbul’un en muhteşem ve en meşhur adası: Büyükada! Büyükada, İstanbul’un açıklarında bulunan ve Prens Adaları olarak adlandırılan adaların en büyüğüdür. Eski Yunancada da adı kelime olarak prens anlamına gelen ”Prinkipos” olan ada, çok eski dönemlerden itibaren İstanbullar için popüler bir sayfiye alanı ve günlük gezinti yeri olmuştur. Köşklerle, özenli ve zevkli yapılarla donatılmış olan Büyükada, tarihi ve doğal güzellikleriyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden biridir.
Neden Gitmeliyim? Dolayısıyla Adada gezip görülmesi gereken pek çok yer bulunuyor. Tüm bu yerlerle ilgili detaylı bilgi almak için ”Büyükada’da Gezilecek Yerler Listesi | En Muhteşem 33 Yer” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Yazımızı okuduktan sonra bu harika yerleri bisikletle gezmek ve adada harika bir bisiklet turuna çıkmak için can atacaksınız! Büyükada’ya İstanbul’un Kadıköy gibi pek çok iskelesinden vapur seferleri düzenleniyor.
Haftanın yedi günü, belirli saatlerde düzenlenen vapur seferlerine katılarak adaya ulaşabilirsiniz. Kadıköy – Büyükada vapurlarının sefer saatleri hakkında bilgi almak için tıklayın. Büyükada vapur ücretleri tam 10 TL; öğrenci ise 5 TL civarında seyrediyor. Büyükada’da bisiklet kiralama ücretleri; hafta içi saatlik 15 TL, günlük 25 TL; hafta sonu saatlik 15 TL – 20 TL, günlük 30 TL – 50 TL arasında değişiyor.
Burası Neresi? İstanbul’un en ilgi çeken yapılarından biri olan Anemas Zindanları, mutlaka yakından görmeniz gereken bir yer! Surların Haliç’e yakın tarafına inşa edilmiş olan zindanlar, Haliç Köprüsü’nün aşağısında, Ya Vedüd Camii’nin çaprazında yer almaktadır. Tekfur Sarayı olarak da bilinen Blakhernai Saray kompleksinin bir parçası olan Anemas Zindanları, Roma döneminden İstanbul’a kalan tek yer altı zindanı olma ayrıcalığına sahiptir. Zindanlar yer altı tünelleri, labirente benzer sarnıçları ve son derece dar biçimdeki işkence odalarıyla bilinmektedir.
Neden Gitmeliyim? Anemas Zindanları’nın ve bağlı olduğu Blaherna Sarayı’nın (Blakhernai) ne zaman yapıldığına dair net bir bilgi bulunmamakla birlikte; her iki yapının da inşasının 10. Veya 11. Yüzyıllarda tamamlandığı tahmin ediliyor. Anemas Zindanları’nın adını, Arap asıllı Romalı bir asker olan Mikhael Anemas’tan aldığı söylentiler arasındadır. Rivayete göre Mikhael Anemas, Roma İmparatoru Aleksios’a suikast hazırlıkları yaparken yakalanmış ve burada ağır işkenceler görmüştür.
Anemas’ın gözlerine mil çekilip kör edilmesine, imparatorun kızı Prenses Anna’nın mani olduğu da söylenir. Anemas Zindanları’nın en dikkat çeken bölgesi 40 odalar adı verilen işkence çukurlarıdır. Mahkumların ölene dek içlerinden çıkamayacakları kadar dar ve derin çukurlardan oluşan bu işkence odalarına, konuşturulmak istenen köleler ya da çok ağır suçlar işleyen mahkumların kapatıldığı düşünülüyor.
Hatta bazı kaynaklarda Komnenos ve Paleologos hanedanlarına mensup pek çok imparatorun ve prensin dahi bu zindanlara kapatıldığından bahsediliyor. Sultan I. Murat’ın oğlu Şehzade Savcı Bey’in de bir dönem bu zindanlarda kapalı tutulduğu söylentiler arasında. Bir efsaneye göre Anemas Zindanları o dönemde bile yerin 7 kat altına kadar uzanabiliyordu.
Anemas Zindanları’nın gizli tünellerinin, Blakhernai Sarayı’na bağlandığı; hatta Sultanahmet Meydanı’ndaki Ayasofya’ya kadar uzandığı ve tüm Konstantinopolis’i bir örümcek ağı misali sarmaladığı düşünülüyor. Bu görüş henüz kanıtlamamış olsa da birçok bilim insanı, tarihçi ve arkeolog, hem Roma hem de Osmanlı döneminde İstanbul’da yer altı yolları olduğu konusunda hemfikir.
Kaçırmayın! Oldukça tüyler ürpertici bir yer olan Anemas Zindanları, sahip olduğu atmosfer dolayısıyla pek çok sinema filmine ve dizilere mekan olmuş; Cüneyt Arkın’ın ünlü filmlerinden bir kısmı burada çekilmiştir. Şuan restorasyon çalışması altında olan Anemas Zindanları’nın yıl sonuna kadar müze ve sergi alanı fonksiyonuyla hizmete açılması bekleniyor.
Burası Neresi? Şehrin siluetinin önemli birer parçası olan tarihi hisarları gezmek, İstanbul yapılacak şeyler denildiğinde muhakkak ki ilk sıralarda yer almalıdır. İstanbul’da bilindiği üzere Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı olmak üzere iki hisar ön plandadır. İstanbul’un tarihi güzelliklerinin başında gelen ve Boğaz’ın incisi olan bu hisarlar, her yıl, yerli ve yabancı milyonlarca turist tarafından ziyaret edilir.
Neden Gitmeliyim? Anadolu Hisarı, Beykoz ilçesinde, Rumeli Hisarı’nın hemen karşısında, Boğaz’ın en dar bölgesinde yer almaktadır. Güzelcehisar ve Yenicehisar olarak da adlandırılan Anadolu Hisarı, 1395 yılında, Yıldırım Beyazıt tarafından İstanbul Boğazı’ndaki geçişleri kontrol etmek amacıyla yaptırılmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nden bu yana turistik bir mekan olarak kullanılan hisar, günümüzde de bu işlevini sürdürmektedir. Dışarıdan görüp, inceleyebileceğiniz Anadolu Hisarı’na giriş için özel izin gerekmektedir.
Gel gelelim Rumeli Hisarı’na… İstanbul’un en meşhur hisarı olan Rumeli, Boğazkesen Hisarı olarak da anılmaktadır. Sarıyer ilçesinde, Anadolu Hisarı’nın tam karşısında bulunan Rumeli Hisarı, İstanbul’un fethinden önce Fatih Sultan Mehmet tarafından boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek amacıyla inşa ettirilmiştir. Rumeli Hisarı, günümüzde müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılmakta olup; uzun yıllar Rumeli Hisarı Konserleri’ne ev sahipliği yapmıştır.
Lakin bu konserler, tarihi Boğazkesen Mescidi yerinde bulunan platform ve tiyatro alanında yapıldığı için ortaya çıkacak etkilerin sarnıca zarar verebileceği, bu durumun da tarihi ve kültürel olarak arz eden yapı açısından olumsuzluklar doğuracağı gerekçesiyle hukuki olarak yasaklanmıştır. Bunun yanı sıra hisar çevresinde pek çok kafe ve restoran bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Rumeli Hisarı’na girişler ücretli olup; 2020 itibariyle kişi başı 18 TL olarak ücretlendirilmektedir. Müzekart sahipleri hisarı yılda iki kez ücretsiz olarak ziyaret edebilmektedir. Dikkat: Aşağıda verilen bilgiler Rumeli Hisarı için geçerlidir!
Burası Neresi? İstanbul Bienali’ni kısaca; İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından iki yılda bir düzenlenen çağdaş sanat etkinliği olarak tanımlayabiliriz. İstanbul Bienali, 1987’ye kadar Uluslararası İstanbul Festivali bünyesinde gerçekleştirilen plastik sanat sergileri adı altında düzenleniyordu. Bu tarihten itibaren Bienal olarak değişti. Farklı kültürlerden sanatçı ve sanat izleyicileri arasında iletişim kurmak ve şehrin değişen dünya üzerindeki konumunun tekrar değerlendirilmesi sağlamak amacıyla ortaya çıkan İstanbul Bienali, dokuzuncu seferine kadar sürekli tarihi mekanlarda gerçekleştirilmiştir.
Lakin İstanbul’un tarihi mekanlarının seçilmiş olmasının bienale turizm tanıtımı havası verdiği ve bu durumun sanatçılar için bir kısıtlama yarattığı yönündeki görüşlerden ötürü Bienal için 2005’ten bu yana şehrin daha canlı ve yaşanan mekanları seçilmeye başlanmıştır.
Neden Gitmeliyim? Bugün en prestijli bienallerden biri olarak kabul edilen İstanbul Bienali ile güncel sanatın yeni eğilimleri bir araya getirilerek izleyiciye sunuluyor. Bunun yanı sıra bienal, yurt içi ve yurt dışındaki sanat çevreleri, sanatçı, küratör ve eleştirmenler arasında uluslararası bir kültür ağının kurulmasında da büyük bir rol oynuyor. Bienal kapsamında sergiler, eş zamanlı çeviri düzeninde uygulanan paneller, konferans ve atölye çalışmaları gibi pek çok etkinlik insanlarla buluşturuluyor.
Sanatsever herkesin, iki yılda bir düzenlenen İstanbul Bienali’ne mutlaka katılması gerekiyor. Zira buradaki sergiler birbirinden muhteşem başyapıtlara ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla İstanbul’da yapılacak şeyler arasına, bienale katılmayı ve bu sayede sanatsal bir deneyim yaşamayı kesinlikle ekleyin!
Kaçırmayın! İstanbul Bienali, her iki yılda bir şehrin farklı bölgelerinde çeşitli sergiler halinde gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla web sitesinden etkinlik takvimini ve sergileri takip etmek gerekiyor. Etkinlik takvimi için aşağıdaki linke tıklamanız yeterli!
Burası Neresi? Atatürk Arboretumu Belgrad Ormanı’nın güneydoğu yönünde, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi mevkiinde yer alıyor. Her ne kadar üniversiteye ait bir yapı olsa da halk tarafından haftanın altı günü ziyaret edilebiliyor. İstanbul’da yapılacak şeyler listesinde, bini aşkın bitki türüne sahip bu cennet bahçesi açık ara farkla öne geçmeyi başarıyor.
Neden Gitmeliyim? Ağaçların, çimlerin, odunsu bitkiler ve renk renk çiçeklerin bir araya geldiği Atatürk Arboretumu, adeta capcanlı açık hava bitki müzesi niteliği taşıyor diyebiliriz. Ayrıca özellikle çocuklu ailelerin burada eğitici ve de keyifli vakit geçirmesi son derece mümkün! Atatürk Arboretumu’na ulaşmak için; Bahçeköy’den Kemerburgaz Yolu’nu takip etmeniz gerekiyor.
Burası Neresi? Resmi adıyla Cemil Topuzlu Harbiye Açık Hava Sahnesi, uzun yıllardır konserlere, tiyatro oyunlarına ve aklınıza gelebilecek her türlü sanatsal gösteriye ev sahipliği yapan bir kültür merkezidir. Merkez, şehircilik uzmanı Henri Prost’un, 1930’larda İstanbul için hazırladığı imar planıyla birlikte inşa edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından işletilmekte olan Harbiye Açık Hava Sahnesi, her yıl içerisine gerçekleştirilen yaz konserleri ile tüm ülkede tanınıp, biliniyor.
Neden Gitmeliyim? Açık hava sahnesinde, Türkiye’nin ileri gelen sanatçılarının konserleri düzenleniyor. 4 binin üzerinde koltuk kapasitesine sahip olan merkezde, dinleyiciler açık havada, Harbiye esintisi eşliğinde konserlerin tadını çıkarıyor. Az önce de belirttiğimiz gibi Harbiye’de her yaz düzenli aralıklarla bir dizi konser programı gerçekleştiriliyor. Açık Hava Sahnesi’nde konser veren sanatçılar arasında Kenan Doğulu, Mabel Matiz, Mustafa Sandal, Yalın, Edis, Sıla, Yıldız Tilbe, Ebru Gündeş, Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve Tarkan gibi popüler isimler yer alıyor.
Velhasıl eğer yaz aylarına İstanbul’a yolunuz düşerse, ‘‘İstanbul’da Ne Yapılır?’’ sorusuna cevap olarak Harbiye’de eğlenceli bir konsere mutlaka katılın! Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde düzenlenen etkinlikleri Biletix sitesinden takip edebilir; biletinizi internet üzerinden satın alabilirsiniz. Tüm bunları yapmak için tıklayın!
Burası Neresi? 1994’te Yılmaz Erdoğan ve Necati Akpınar tarafından hizmete açılmış olan Beşiktaş Kültür Merkezi, adından da anlaşılacağı üzere Avrupa Yakası’nda, Beşiktaş’ın göbeğinde yer alıyor. Bugüne kadar sayısız gösteri ve konsere ev sahipliği yapmış olan ve kısaca BKM olarak adlandırılan merkez, Bir Demet Tiyatro gibi ekran klasiklerinin doğduğu yer olarak tüm şehirde ve hatta ülkede oldukça meşhur!
Neden Gitmeliyim? Çok Güzel Hareketler Bunlar, Komedi Dükkanı, Arkadaşım Hoş Geldin, Tolgshow ve Güldür Güldür Show gibi ekranlarda yüz binlerce seyirci tarafından takip edilen gösterileri yerinde izlemek isterseniz Beşiktaş Kültür Merkezi’ne gitmelisiniz. Zira BKM, bu gibi daha pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Gitmeden evvel tabi ki bilet almanız gerekiyor. biletinizi internet üzerinden satın almak için Biletix web sitesini takip edebilirsiniz.
Beşiktaş Kültür Merkezi aynı anda çok sayıda tiyatro oyununa, konserlere, stand-up gösterilerine ve bunların yanı sıra özel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Etkinlik takvimi merkezin resmi web sitesinde bulunuyor. Daha fazla bilgi almak ve etkinlik takvimine ulaşmak için tıklayın! Sözün kısası İstanbul’da ne yapılır, sorusuna bir diğer cevap tabi ki Beşiktaş Kültür Merkezi’nde bir etkinliğe katılmak olacak!
Burası Neresi? 80 yıllık bir geçmişe sahip olan Süreyya Binası, Kadıköy ilçesinde, Bahariye Caddesi üzerinde yer alıyor. İlk olarak, eski İstanbul milletvekillerinden Süreyya İlmen (Süreyya Paşa) tarafından yaptırılıp 6 Mart 1927 tarihinde açılan bina, uzun bir süre sinema salonu olarak hizmet vermiştir. 2005’te, Kadıköy Belediyesi tarafından 49 yıllığına kiralanan bina aslına uygun restore edilip operaya dönüştürülmüş ve 27 Ekim 2007 tarihinde resmen açılmıştır.
Neden Gitmeliyim? O gün bugündür opera salonu olarak hizmet vermeye devam ediyor. 2007’de Ahmed Adnan Saygun‘un ”Yunus Emre Oratoryosu” ile kapılarını bir kez daha sanata, sanatçıya ve sanatseverlere açan Süreyya Operası, 80 yıl aradan sonra Süreyya İlmen Paşa’nın “Kadıköy’de Opera” hayalini gerçekleştirmiş oldu. 570 kişilik kapasiteye sahip olan Süreyya Operası’nda günümüzde; müzikal, tiyatro oyunu, opera gösterisi, bale gösterisi ve tek kişilik gösterimleri gibi pek çok etkinlik düzenleniyor. Operada gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olan etkinlikleri kurumun resmi web sitesinden takip edebilir, online bilet alabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul, Avrupa Yakası’nın en popüler ilçelerinden biri olan Beyoğlu, turistlerin uğramadan geçmedikleri yegane yerdir! Beyoğlu, Pera da denilen Tünel – Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi ve ona açılan sokakların belirlediği alanı kapsamaktadır. Kuzeyden Şişli, kuzeybatıdan Kağıthane, doğudan Beşiktaş ve İstanbul Boğazı, güneyden ve batıdan Haliç ile çevrelenmiş olan Beyoğlu, tarihi sokakları, hanları, pasajları, konakları ve köşkleri ile İstanbul’da fotoğraf çekilebilecek en güzel noktalardan birini teşkil ediyor. Sizler de İstanbul’a gelmişken Beyoğlu’nu mutlaka ziyaret etmeli ve burada harika bir instagram fotoğrafı çekmelisiniz!
Burası Neresi? İstanbul’un en büyük Katolik kilisesi olan St. Antuan Katolik Kilisesi, Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi üzerinde Galatasaray Lisesi’nden, Tünel’e doğru giderken sol tarafta kalıyor. Kilisenin inşasına, 1906 yılında eskisinin yerinde başlanmış ve 1912 yılında Aziz Antuan’ın na’şının Padova Bazilikasındaki yerine taşınmasının yıl dönümünde kutsanarak açılmıştır.
Neden Gitmeliyim? Kırmızı tuğla taşlarla örülmüş olan kilise İtalyan Neogotik üslubunda, betonarme olarak İstanbul doğumlu İtalyan Mimar Giulio Mongeri tarafından inşa edilmiştir. Mimari yapısıyla görenlerde hayranlık uyandıran Aziz Antuan Katolik Kilisesi, İstanbul’da fotoğraf çekmek için en farklı ve en popüler yerlerden biridir!
Burası Neresi? İstanbul’da mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri olan Gülhane Parkı, tarihi açıdan oldukça önemli bir parktır. Gülhane Parkı, İstanbul’un Fatih ilçesinin Eminönü semtinde Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kullanılan Gülhane Parkı’nın içinde bir koru ve gül bahçeleri bulunuyordu.
Neden Gitmeliyim? Gülhane Parkı’nın tarih açısından en büyük önemi; Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk somut adımı olan Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yer olmasıdır. Tanzimat Fermanı, Sultan Abdülmecit döneminde 3 Kasım 1839’da Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı’nda okunmuştur. Park, bu olaydan sonra Gülhane Hatt-ı Hümayunu olarak da anılmaya başlanmıştır.
Kaçırmayın! Günümüzde turistik anlamda İstanbul’un göz bebeği konumunda olan Gülhane Parkı, yıl içerisinde milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği parkta mükemmel fotoğraf kareleri yakalanabiliyor! Zira yemyeşil bitki örtüsünün yanı sıra rengarenk çiçeklerle süslenen park görenleri büyülüyor.
Geçmişte hayvanat bahçesi ve konser alanı olarak da kullanılan Gülhane Parkı; günümüzde Tanzimat Müzesi, Bizans devrine ait Aziz Pavlus Yetimhanesi ve parkın sonundaki Gotlar Sütunu’na sahip. Ölümsüz şair Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiirine de konu olmuştur.
Burası Neresi? Türkiye’nin ilk modern sanat müzesi olan İstanbul Modern, Eczacıbaşı ailesinin öncülüğünde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından kurulmuş; 11 Aralık 2004’te ziyarete açılmıştır. Karaköy limanında, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile Tophane-i Amire arasında yer almaktadır.
2003 yılında düzenlenen 8. Uluslararası İstanbul Bienali’ne ev sahipliği yapmış olan İstanbul Modern, resimden heykele, enstalasyondan video gösterimlerine kadar uzanan ve fotoğraf, tasarım, mimari, yeni medya ve sinema gibi farklı disiplinlerden yapıtların oluşturduğu geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.
Neden Gitmeliyim? Süreli ve sürekli sergi salonları, kütüphane, fotoğraf galerisi, eğitim ve sosyal programları, sinema, mağaza ve kafesiyle kültürel faaliyetlerini sürdürmeye devam eden İstanbul Modern’i mutlaka ziyaret edin zira burada instagram gibi sosyal medya hesaplarınızda paylaşabileceğiniz harika kareler yakalayacağınızdan eminim! Üstelik İstanbul Modern, Perşembe günleri Türkiye’de ikamet eden ziyaretçilere ücretsiz!
Kaçırmayın! Bunun yanı sıra Salı günleri saat 14.00 – 17.00 arası 18 – 25 yaşındaki, Türkiye’de ikamet eden gençlere de ücretsiz… Ayrıca ek olarak Sinema gösterim ücretleri 20 TL olup; İstanbul Modern üyelerine ücretsizdir. Müze giriş ücretine bir adet sinema giriş kuponu dahildir. Son olarak; Müzekart sahipleri yılda iki kez müzeye ücretsiz olarak girebiliyor.
Burası Neresi? Madame Tussauds, Dünyanın en ünlü Balmumu Heykel Müzesi markası olarak 250 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk olarak Londra‘da açılan müze zamanla dünyanın çeşitli noktalarına yayılmayı başarmıştır. Madame Tussauds İstanbul ise müzenin 21. şubesi olarak 2016 yılında ziyarete açılmıştır. Müzik, spor, bilim ve kültür, VIP party, tarih ve liderler olmak üzere toplam 5 farklı bölümden oluşan Madame Tussauds İstanbul, zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor.
Neden Gitmeliyim? Örneğin Müzik bölümünde, hem ülkemizin hem de dünyanın büyük başarı yakalamış sanatçılarına ait heykeller sergileniyor. Gerçekleriyle tıpatıp aynı olan bu balmumu heykeller arasında en popülerleri; Rihanna, Beyonce, Zeki Müren, MFÖ, Barış Manço, Lady Gaga ve Madonna gibi isimlere ait.
Spor bölümünde Maria Sharapova, Rafael Nadal, Neymar, Lionel Messi, Arda Turan ve Hidayet Türkoğlu gibi önemli isimlere ait heykeller bulunuyor. Bilim ve Sanat bölümünde Leonardo Da Vinci, Mozart, Einstein, Steve Jobs ve Yaşar Kemal gibi isimler; VIP Party bölümünde ise Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Demet Akbağ, Julia Roberts, Johhny Depp, Brad Pitt, Angelina Jolie gibi isimlerin heykelleri sergileniyor.
Kaçırmayın! Son olarak Tarih ve Liderler bölümünde ise Mustafa Kemal Atatürk, Mevlana Celaleddin Rumi, Fatih Sultan Mehmet ve Mimar Sinan gibi önemli şahsiyetlerin balmumu heykelleri bulunuyor. Velhasıl İstanbul’da fotoğraf çekilebilecek yerler nerelerdir diye merak edenlere Madame Tussauds’u öneriyorum. Çünkü burada harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz!
Burası Neresi? Asıl adı Bazilika Sarnıcı olsa da suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak anılagelmiştir. Ayasofya’nın güneybatısında bulunan Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un en görkemli yapılarından biridir. Sarnıç, 527 – 565 yılları arasında, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından inşa ettirilmiştir.
Yerebatan Sarnıcı, uzunluğu 140 metre, genişliği ise 70 metre olup; dikdörtgen biçimindeki bir alanı kaplayan dev bir yapıdır. Öyle ki toplam 9.800 metrekarelik geniş bir alanı kaplamakta olup; yaklaşık 100 bin ton su depolama kapasitesine sahiptir.
Neden Gitmeliyim? İçerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunan sarnıca 52 basamaklı taş bir merdiven vasıtasıyla inilmektedir. Dünya çapında bir popülerliğe sahip olan Yerebatan Sarnıcı, Dan Brown’un Cehennem adlı romanına da konu olmuş bir yerdir.
Halihazırda müze olarak kullanılan sarnıçta, yıl içerisinde hem ulusal hem de uluslararası birçok etkinlik düzenlenmektedir. Yerebatan Sarnıcı, Medusa Başı ile oldukça meşhurdur. Sarnıcın kuzeybatı köşesinde iki sütunun altında kaide olarak kullanılan iki Medusa Başı bulunmakta olup; bu heykeller Roma Dönemi’nin estetiğini yansıtmaktadır.
Bir Efsane!
Medusa başlarının nereden alınıp buraya getirildiği bilinmemekle birlikte; araştırmacılar, sarnıcın inşası sırasında salt sütun kaidesi olarak kullanılması amacıyla getirildiklerini düşünüyor. Buna rağmen Medusa Başı ile ilgili halk arasında bir efsane yıllardır dilden dile yayılarak günümüzde de anlatılıyor. Bu efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarları olan üç Gorgona’dan biridir.
Bu üç kız kardeşten yılan başlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme yeteneğine sahiptir. Bundan dolayı o dönemde büyük yapılar ve özel yerleri korumak adına insanları korkutmak için Gorgona resim ve heykelleri kullanıldığı tahmin edilmektedir. İnanca göre Yerebatan Sarnıcı’na Medusa başının konulması da bu yüzdendir.
Kaçırmayın! Farklı ve ürkütücü atmosferiyle gören herkesi kendisine hayran bırakıp, tüyleri ürperten Yerebatan Sarnıcı, fotoğraf çekmek için fazlasıyla ideal!
Burası Neresi? İstanbul’un sembolik yapılarından biri olan Sultanahmet Camii, fotoğraf için fazlasıyla ideal bir mekan! Tarihi açıdan önemli bir mimari yapı olan Sultanahmet Camii, 1609 – 1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından inşa ettirilmiştir. Mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa olan cami, mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği; yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi yine mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için özellikle yabancılar tarafından “Mavi Camii (Blue Mosque)” olarak adlandırılmıştır.
Neden Gitmeliyim? İstanbul’daki en büyük eserlerden biri olan Sultan Ahmet Camii, külliye bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sübyan mektebi, imarethane ve kiralık odalar gibi kimisi günümüze kadar gelmeyi başarmış bölümlerden oluşmaktadır. İstanbul’daki tarihi yarımada üzerinde yer alan Sultan Ahmet, görkemli yapısı ve mavi mimarisiyle turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Camiye gelen yerli ve yabancı pek çok turistin burada harika fotoğraf kareleri yakaladığını söyleyebilirim! Son olarak camiye girmeden evvel ibadete açık durumda olması nedeniyle ziyaret sırasında belirli kurallara uymak gerekiyor. Bu kurallar genel anlamda ibadete uygun kıyafetlerden oluşuyor. Örneğin cami içine ayakkabıyla girilmesine izin verilmediği gibi kadınların başörtüsü takması gerekiyor. Cami ayrıca Cuma namazı esnasında ziyarete kapatılıyor.
Kaçırmayın! Sultanahmet Camii’ne ulaşmak için Taksim – Beyazıt otobüslerine veya Eminönü tramvayına binebilir, Sultanahmet durağında inebilirsiniz. Anadolu yakasından ulaşım sağlayacakların öncesinde Üsküdar’dan Eminönü’ne hareket eden vapurlara binmesi gerekiyor.
Burası Neresi? Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üzerinde yer alan Çiçek Pasajı, İstanbul’un en bilinen yerlerinden biridir. Ve dolayısıyla yıl içerisinde yerli ve yabancı binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. Çiçek Pasajı, 1876 yılında, Büyük Beyoğlu Yangını sonucu yok olan Naum Tiyatrosu’nun bulunduğu arsaya inşa edilmiştir.
Hem İstiklal Caddesi’ne hem de Tiyatro Sokağı’na açıldığı için pasaj niteliğinde olan Çiçek Pasajı’nda ilk yapıldığı tarihte; 24 dükkan ve 18 lüks daire bulunuyordu. Bu dükkanların en meşhurları ve en önemlileri, o dönemler Maison Parret ve Vallaury’nin pastanesi, Nakumara’nın Japon mağazası, Dulas’ın Natürel çiçekçisi, Schumacher’in hamur işleriyle ünlü fırını, Yorgo’nun meyhanesi, Keserciyan’ın terzihanesi, Acemyan’ın tütüncü dükkanı ve Hristo’nun kafesi olarak sıralanabilir.
Neden Gitmeliyim? 2005 yılında restore edilerek yenilenen pasaj, Beyoğlu’nun en süslü binalarından birini teşkil ediyor. Girişle birlikte 3 katlı bir yapıya sahip olan pasajın, özellikle cephesinde kullanılan karyaditler ile en üst katın orta bölümünde yer alan aslan ve insan başları oldukça ilgi çekicidir. Günümüzde içerisinde restoranların ve meyhanelerin hizmet verdiği Çiçek Pasajı, fotoğraf için de harika bir durak olacaktır!
Burası Neresi? 19. yüzyıl Osmanlı sivil mimarisinin özgün örnekleriyle donatılmış olan Ortaköy Meydanı, açık hava müzesi niteliği taşıyor, diyebiliriz. Zira başta İstanbul’un simgesel yapılarından biri olan Ortaköy Camii olmak üzere Damat İbrahim Paşa Çeşmesi Hamidiye Çeşmesi (Saka Çeşmesi) Ortaköy Hamamı ve Ayios Fokas Kilisesi gibi pek çok tarihi yapı meydan ve çevresinde konumlanıyor. Meydanda, kestane kebap, mısır veya çay gibi sokak lezzetlerini tadabileceğiniz seyyar satıcılar, kafeler ve restoranlar bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Ortaköy Camii’nin ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün eşsiz manzaralarını sunan Ortaköy Meydanı, bu harika manzarayı ölümsüzleştirip bir fotoğraf karesi yakalamak için biçilmiş kaftan! Sizler de bu meydana gelerek Boğaz’a, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne ve de Ortaköy Camii’ne nazır güzel bir fotoğraf çektirmeli; bu manzarayı herkesle paylaşmalısınız!
Burası Neresi? İstanbul’un gözde semtlerinden biri olan Karaköy, tarih kokan atmosferiyle mükemmel fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz bir güzelliğe sahip! Zira Karaköy sokaklarında birbirinden eşsiz mekanları fon olarak kullanıp, instagram gibi mecralarda paylaşabileceğiniz harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Bunun için Karaköy sokaklarından Kılıçali Paşa Mescidi Sokak, Barlar Sokağı, Yuva Sokak, Mumhane Caddesi, Fransız Geçidi, Hoca Tahsin Caddesi, meşhur ”Sorry, not sorry” duvar yazısının eski bir minibüsün üzerine yazılı olduğu Murakıp Sokak ve şemsiyelerle donatılmış Morjo gibi Karaköy’ün popüler cadde ve sokaklarını tercih edebilirsiniz.
Son olarak yeşil ağırlıklı dekorasyonu, üst katındaki salıncağı ve kapısının önündeki bisikletiyle İnstagramda fenomen haline gelen Fil Cafe’yi de unutmayın derim! Anadolu Yakası’ndan Karaköy’e ulaşmak için Üsküdar – Eminönü – Karaköy Vapur hattından yararlanabilirsiniz.
Burası Neresi? Merdivenli çıkmaz sokak olarak bilinen Cezayir Sokağı veya diğer adıyla Cezayir Çıkmazı, Beyoğlu ile Tophane semtlerini birbirine bağlayan yaya yolu niteliği taşıyor. Cezayir Sokağı, Beyoğlu’nda, Galatasaray Lisesi’nin hemen arka kısmında yer alıyor.
2003 yılının son aylarında, sokaktaki binaların birçoğunu satın alan bir şirket tarafından kısmen düzenlenen ve restore edilen Cezayir Çıkmazı, Fransız Sokağı adı ile tanıtıldığı için o tarihten bu yana bazıları tarafından bu isimle anılıyor.
Neden Gitmeliyim? Cezayir Sokağı, tamamen merdivenden oluşan yapısı ve yol boyunca dizilmiş rengarenk restoran ve kafeleriyle İstanbul’da fotoğraf çekilebilecek yerler arasına girmeye hak ediyor. Zira söz konusu sokağın bir dönem İnstagramda bir fenomen haline geldiğini söyleyebilirim!
Burası Neresi? İstanbul’un Şişli ilçesinde Nişantaşı semtinde bulunan La Patisserie Lune, şirin dekorasyonu ve iç mimarisiyle fotoğraflarınız için harika bir fon oluşturacak. Zira instagram gibi sosyal mecralarda da oldukça popüler olan bu mekanda harika kareler yakalayabilirsiniz. Gelmişken bu şirin pastanenin birbirinden lezzetli dilim pastaları, cupcake, tuzlu pastaları ve makaron gibi özel spesiyallerinin tadına bakmayı unutmayın!
Burası Neresi? İstanbul’un Hasköy semtinde, Haliç kıyısında yer alan Rahmi M. Koç Müzesi, Türkiye’de sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine adanmış ilk önemli müze olma ayrıcalığına sahiptir. Müze, adından da az çok anlaşılacağı üzere iş adamı Rahmi Koç’un desteği ile 1994 yılında ziyarete açılmıştır. Lenger hane, Tersane ve dış mekan sergi alanı olmak üzere üç ana bölümden oluşan Rahmi Koç Müzesi’nde sık sık konserler ve özel sergiler gibi organizasyonlar düzenlenmektedir.
Neden Gitmeliyim? Müzede, Mustafa Kemal’in kıymetli eşyalarının bulunduğu Atatürk Bölümü, Bilimin tarihindeki koleksiyonlar, Raylı hatların gelişimini yansıtan Demir Yolu Ulaşımı, Denizcilik, Fenerbahçe Vapuru Havacılık Kara Yolu Ulaşımı (1800’lerden günümüze yolculuk), Buharlı ve dizel motorlar, Modeller ve Oyuncaklar, Özel Koleksiyonlar, İletişim araçları ve Farklı içerik barındıran koleksiyonların yer aldığı bölümler bulunmaktadır. Birbirinden farklı pek çok değerli parçanın sergilendiği müzede fotoğraf çekimleri için özel uygulamalar bulunuyor.
Rahmi M. Koç Müzesi, düğün/nişan fotoğraflarına sunduğu renkli atmosfer ile alternatif getiriyor. Örneğin; 5 kişiden oluşan bir özel gün fotoğraf paketi ile (Gelin – damat – fotoğrafçı – 2 kişi) 600 TL ödeyerek müzeye girip, fotoğraf çekimi yapılabiliyor. Fotoğraflar müzede sergilenen koleksiyonların oluşturduğu fonla gerçekleştiriliyor. Hatta kimi parçaların içerisine girilip, çekim yapılabiliyor.
İçine girilebilen objeler: Fenerbahçe Vapuru, Moda Tramvayı, Atlı Tramvay, Littorina Mototren, DC-3 Uçak. Askeriyeye ait objelerden (Denizaltı, helikopter, vb.) oluşuyor. Diğerlerinin sadece önlerinde fotoğraf çekimine izin veriliyor. Özel gün fotoğraf çekimlerinde, Cumartesi ve Pazar günleri için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Detaylı bilgi ve rezervasyon için aşağıdaki numarayı arayabilirsiniz.
Müzede kurumsal çekimlere de izin veriliyor. Müzenin kapalı olduğu Pazartesi günleri gerçekleştirilebilen fotoğraf çekimleri ve profesyonel fotoğraf çalışmaları için her biri orijinal ve tarihi açıdan değerli olan birbirinden farklı müze bölümleri fon olarak kullanılabiliyor. Ticari kurumsal çekimler ve ücretler hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? TCDD’ye ait eski bir ana tren istasyonu olan Haydarpaşa Garı, İstanbul’u simgeleyen tarihi yapılardan biridir. Haydarpaşa, Kadıköy ilçesinde, boğaza nazır bir konumda, Rasimpaşa mevkiinde yer alıyor. 1908 yılında Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak hizmete giren gar, uzun bir süre İstanbul – Haydarpaşa – Ankara demir yolunun başlangıç noktasını teşkil etmiştir.
Lakin 28 Kasım 2010 tarihinde çatısında çıkan ağır yangından dolayı çatısı çöken ve 4. katı kullanılamaz hale gelen Haydarpaşa, 19 Haziran 2013 günü tren seferlerine tamamen kapatılmıştır. Günümüzde geçici olarak hizmete kapalı olsa da Kadıköy İskelesi’nden veya vapurdan bile bu harika ve görkemli yapıyı fotoğraflamak mümkün!
Burası Neresi? Son yıllarda özellikle gençlerin gözde mekanlarından biri olan Kubbe İstanbul, muhteşem manzarası sayesinde harika fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz bir yer. Kubbe İstanbul, Eminönü’deki Sağır Han’ın çatısında, üzeri betonlarla kapatılan tarihi yapıyı elleriyle kazıyıp gün yüzüne çıkartmayı başaran Harun Reşit Göktaş sayesinde kurulmuş bir kültür ve sanat merkezidir.
Neden Gitmeliyim? Merkezin içerisinde çay odası, çalışma ofisi, kütüphane, müzik stüdyosu, geleneksel halı ve kilim odası ile etkinlik odası gibi bölümler bulunuyor. Kubbe İstanbul Kültür ve sanat merkezinin bütün pencerelerinden ve çatısından görülebilen İstanbul manzarası gören herkesi kendisine hayran bırakıyor. Kubbe İstanbul’a girmek ve fotoğraf çektirmek için kişi başı 100 TL ücret vermek gerekiyor. Bu arada fiyata içecek dahil ediliyor. Ulaşımı oldukça kolay bir konumda yer alan Kubbe İstanbul’a nasıl gidebileceğinizi buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Burası Neresi? Araştırma, sergi, yayın, web ve dijitalleştirme projeleri; söyleşi, konferans, gösterim ve atölye gibi kamu programları gerçekleştiren bir kültür kurumu olan Salt Galata’nın İstanbul’un yanı sıra Ankara’da da bir şubesi bulunuyor. Salt Galata, sanat, mimarlık ve tasarım pratikleriyle sosyal ve ekonomik tarih incelemeleri gibi disiplinlerle ilgileniyor.
Neden Gitmeliyim? Bankalar Caddesi’nde bulunan ve Alexandre Vallauri tarafından tasarlanmış; 1892 ile 1999 yılları arasında Osmanlı Bankası’nın genel müdürlük binası kullanılan binada hizmet veriyor. Kurumda sergi, program ve özel etkinlik mekanlarıyla kapsamlı arşiv ve yayın koleksiyonlarını bir araya getiren SALT Araştırma gibi bölümler bulunuyor. Harika bir mimariye ve dekorasyona sahip olan Salt Galata sanat ve kültüre sağladığı katkının yanı sıra muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz bir yer!
Burası Neresi? Rıhtımındaki iki arslan heykelinden dolayı “Arslanlı Yalı” ismiyle de anılan Sait Halim Paşa Yalısı, 19. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilmiş tarihi bir yapıdır. Neo-klasik tarzda inşa edilmiş olan yalı, adını, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın dört oğlundan biri olan Prens Mehmet Abdülhalim Paşa’nın oğlu Said Halim Paşa’dan almıştır.
Neden Gitmeliyim? 2005 yılında bir turizm firması tarafından 49 yıllığına kiralanan Sait Halim Paşa Yalısı, günümüzde düğün, nişan ve mezuniyet gibi çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Yalıda ayrıca yılın belirli dönemlerinde Pazar kahvaltısı, Açık hava sineması, Anneler günü brunchı ve Sevgililer günü yemeği gibi bir dizi etkinlik düzenleniyor.
Anlaşılacağı üzere genellikle kalabalık organizasyonlara ev sahipliği yapan Sait Halim Paşa Yalısı’nı etkinlik takvimine göre ziyaret edebilirsiniz. Bu görkemli ve bir o kadar estetik bir görünüme sahip olan yalıda birbirinden harika fotoğraflar çekebilir, sosyal medyada paylaşıp hatırı sayılır bir kitle yakalayabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’daki en büyük Rum Ortodoks yapısı olan Aya Triada Kilisesi, Taksim Meydanı’na bakan; ancak girişi İstiklal Caddesi Meşelik Sokak’tan olan tarihi bir yapıdır. Adını Hristiyanlıktaki kutsal üçlü tasvirinden alan Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, 1879 yılında inşa edilmiştir. 19. Yüzyılda Rum Mezarlığı olarak kullanılan alana inşa edilen kilisenin mimari Vasilaki Efendi’dir.
Neden Gitmeliyim? Yunan hacı biçiminde bir plana sahip olan kilisede, merkezi kubbe ve narteksin iki yanında iki çan kulesi bulunmaktadır. Kilise girişinde 5 kemerden oluşan sütunlu bir portikle karşılaşılır. Sultan Abdülaziz döneminde verilen izinle inşasına başlanan kilisenin kurşun kaplı büyük kubbesi, Tanzimat sonrasında gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarına tanınan hakların bir göstergesi olarak kabul edilir. Özellikle kubbesiyle dikkat çeken Aya Triada Kilisesi, mistik ve gotik atmosferiyle sizleri kendisine hayran bırakacak. Ve dolayısıyla burayı fotoğraflamadan dönmek istemeyeceksiniz!
Burası Neresi? Çırağan Sarayı, Beşiktaş ilçesinde, Ortaköy ile Beşiktaş arasındaki Çırağan Caddesi üzerinde bulunan tarihi bir saraydır. 18. yüzyılda Beşiktaş kıyılarını süsleyen denize nazır saraylar ve bahçeler ile birlikte Lale Devri diye bilinen ‘Çiçek ve Müzik Aşkı’ döneminin en önemli simgelerinden biri olan Çırağan Sarayı, 17. yüzyılda “Kazancıoğlu Bahçeleri” diye biliniyordu.
Yalı ilk olarak III. Ahmed’in buradaki mülkünü gözde Vezir-i Azam’ı İbrahim Paşa’ya hediye etmesi ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından eşi Fatma Sultan (III. Ahmed’in kızı) için inşa ettirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Sonrasında burada Çırağan Şenlikleri denilen meş’ale şenliklerini düzenlemelerinden dolayı saray, Farsçada ışık anlamına gelen ‘Çırağan’ ismiyle anılmaya başlanmıştır.
Neden Gitmeliyim? 1987 yılında otel olarak kullanılmak amacıyla restorasyonuna başlanmış, uzun süren tasarım ve tadilat çalışmaları sonrasında 1990 yılında “Çırağan Sarayı Oteli”; 1992 yılında ise Tarihi Saray açıldı. Saray’da bundan sonra yapılan restorasyon 20 Nisan 2006’da bitirildi ve Saray süitleri tamamen yenilendi. Günümüzde sarayda düğün, nişan ve mezuniyet törenleri gibi büyük çaplı organizasyonlar düzenleniyor. Saray içerisinde restoran, bar, otel, masaj ve spa salonları gibi alanlar bulunuyor. Velhasıl Çırağan Sarayı görkemli mimarisi fotoğraflarınız için muhteşem bir fon olacak!
Burası Neresi? İstanbul Boğazı kıyısında, Çengelköy’de yer alan Türk Silahlı Kuvvetlerine subay ve Kara Harp Okuluna kaynak teşkil edecek öğrenci yetiştirildiği bir liseydi. Lisenin ilk kuruluşu 1845 tarihine denk gelmektedir. Lakin 2016 Türkiye askeri darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kapsamındaki Kanun Hükmündeki Kararname ile 31 Temmuz 2016 tarihinde diğer askeri okullarla birlikte Kuleli Askeri Lisesi de kapatılmıştır. Tarihi lisenin yakın zamanda müzeye dönüştürülmesi planlanıyor. Muazzam bir mimariye sahip olan Kuleli Askeri Lisesi, İstanbul’da fotoğraf çekilecek yerler arasına mutlaka eklenmeli! Zira burada harika kareler yakalayabilirsiniz.
Burası Neresi? Yukarıda da detaylıca bahsettiğim İstanbul’un meşhur vapurları fotoğraf için en makul yerlerden biri olacak! İster Kadıköy’den Beşiktaş’a giden ister Eminönü’nden Üsküdar’a giden, ister de Boğaz turları yapan vapurlar olsun her birinde harika fotoğraf kareleri yakalayacağınızdan emin olabilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Martıların uçuşunu, Kız Kulesi’nin zarifliğini, İstanbul silüetinin inanılmaz manzarasını, Boğaz’ın mavisini, görkemli köprüleri ve kıyıdaki yalıları, köşkleri ve de tarihi yapıları fotoğraflayarak, sosyal medya hesaplarınızda yayınlayabilirsiniz. Çekeceğiniz mu fotoğraflar İstanbul’a dair en güzel anların ölümsüzleştirilmesi ile sizlere ömürlük hatıra kalacak! İstanbul şehir hattında hizmet veren vapurların hareket saatleri, güzergahları ve de ücret tarifeleri hakkında bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? İstanbul’un Kağıthane ilçesinin Emniyetevleri Mahallesi’nde bulunan Sapphire, 261 metre anten yüksekliğiyle Avrupa’nın Shard London Bridge’den sonra en yüksek 17. binasıdır. Diğer adıyla Sapphire of İstanbul, Türkiye’de inşa edilmiş Galatasaray Türk Telekom Stadının yanındaki Skyland’dan sonra en yüksek 2. Gökdeleni olarak, İstanbul’un çoğu yerinden görülebilmektedir. Konut, alışveriş ve eğlence merkezi olan Sapphire, 10 katı zemin altı olmak üzere toplam 66 kattan oluşuyor.
Neden Gitmeliyim? ”Alışılmışın çok üzerinde bir İstanbul manzarası!” sloganıyla hizmet veren seyir terası ise gerçekten görülmeye şayan! Binanın 54. Katında yer alan seyir terasında “Vista Cafe & Bistro”, 10 dakika süren ve şehrin en güzel eserlerini ekrana yansıtan simülasyonda helikopter turu yapan 4D sinema ve green screen ile kostümlü fotoğraf çekimlerinin yapıldığı ve evlilik teklifi, nişan, düğün, doğum günü gibi organizasyonlarda; Jimmy jip, robot camera ve dijital camera çekim hizmetleri sunan Showtime Pictures adlı bir bölüm bulunuyor. Sapphire seyir terasının giriş ücretleri ise talep edilen hizmetlere göre değişiklik gösteriyor.
Burası Neresi? İstanbul’da özellikle Moda, Karaköy ve Cihangir’de giderek yükselen bir ”Street art” akımından söz etmek gerekir. Hem sokakta hem Instagram’da son yıllarda fazlasıyla revaçta olan Street Art, kelime olarak sokak sanatı, duvar resimleri anlamında kullanılıyor. Sanatçıların emek vererek şehrin duvarlarına çizdiği resimler herkesin ilgisini çekmeyi başarmış durumda! Dolayısıyla sizlerde Moda’da, Cihangir’de veya Karaköy’de ve hatta Balat’ta bu tip duvar resimlerini kesinlikle yakından görmeli ve harika bir fotoğraf karesi yakalamalısınız!
Burası Neresi? Türkiye’deki ilk temalı park olan İstanbul Tema Park isimli Vialand, İstanbul’da çocuklarla yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen eğlence merkezlerinden biridir. Rengarenk bir ortamda, ailecek eğlenip ve adrenalin dolu bir gün geçirebileceğiniz Vialand, yeni adıyla İsfanbul, Eyüpsultan ve Gaziosmanpaşa ilçeleri arasında yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Vialand olarak bilinen İsfanbul; özellikle çocukların ilgisini çekebilecek tema park, açık hava sahnesi ve safari gibi pek çok farklı bölümü bünyesinde barındırıyor. Bunların dışında oldukça büyük bir alan üzerinde hizmet veren tema parkının içerisinde, restoran ve kafelerden, sinema salonlarına kadar bir dizi etkinlik noktası bulunuyor. Aile etkinliklerinin dışında, yetişkinlere de hitap eden Vialand’da Korkusuzlara Eğlence temasıyla hizmet veren farklı eğlenceler de bulunuyor.
Kaçırmayın! Girişlerin ücretli olduğu parkta yalnızca jungle, safari ya da zindan gibi temalı alanları gidecekler için giriş ücreti değişiklik gösteriyor. Kimi zaman dönemsel olarak kampanyalar da düzenleniyor. Vialand’ın ücret tarifesi ve kampanyaları hakkında bilgi almak için aşağıda verdiğim web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde yer alan ve Forum İstanbul içerisinde hizmet veren Sea Life Akvaryum, Türkiye’nin en büyük akvaryumu olma ayrıcalığına sahip! İstanbul Sea Life Akvaryum, 80 metrelik cam sualtı gözlem tünelini ve 8 bin metrekarelik geniş alanıyla, aynı zamanda dünyanın da en büyük akvaryumları arasında gösteriliyor. Çocukların büyük ilgi gösterdiği Sea Life, 2009 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Oldukça eğlenceli ola bu akvaryumu, İstanbul’da çocukla yapılacak şeyler listenize gönül rahatlığıyla ekleyebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Sea Life Akvaryum’da; Okyanus Odası, Vatoz Koyu, Kaplumbağa Odası, Kaplumbağa Hastanesi, Kaya Havuzları, Denizanası topluluğu, Tropik Resifler ve Yağmur Ormanı gibi özel tematik bölümler bulunuyor. Ayrıca Avustralya ve Kore’den sonra ilk kez Türkiye’de uygulanan ”Resim Akvaryum” adlı bölümde, çocuklar için birbirinden eğlenceli atölye çalışmaları ve hikaye – masal anlatımlı etkinlikler düzenleniyor.
Kaçırmayın! Çocukların yanı sıra yetişkinlerin de ilgisini çekmeyi başaran İstanbul Sea Life Akvaryum, Avrupa’nın en geniş köpekbalığı ailesine ev sahipliği yapıyor. Akvaryumda, 15 farklı türden toplam 61 adet köpekbalığı yaşıyor. denizin vahşi canlılarını yakından gözlemlemenin verdiği keyif ise bambaşka!
Burası Neresi? Kidzania,21 ülkede ve aralarında Londra gibi metropollerin bulunduğu 27 şehirde faaliyet gösteren köklü bir eğlence parkıdır. Kidzania’nın İstanbul’daki şubesi, konum olarak Üsküdar ilçesinde, Acıbadem mevkiinde yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Çocukların kişisel gelişimi dikkate alınarak düzenlenen ve tasarlanan, ”Eğlen, öğren, keşfet” sloganıyla yola çıkan Kidzania’da, çocuklar hep birlikte yepyeni şeyler öğrenirken; bir yandan da doya doya eğleniyor. İstanbul’da ailecek çoluk çocuk vakit geçirebilecek en mükemmel yerlerden biri olan Kidzania’da çocukların farklı meslek gruplar hakkında bilgi sahibi olması ve çeşitli oyunlarla bu meslekleri deneyimlemesi sağlanıyor.
Kaçırmayın! Kidzania, çocuklara özel eğitim programları içeren atölyeler ve günlük etkinlikler düzenleniyor. Ayrıca parkın içerisinde yeme -içme benzeri ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz restoran ve kafe gibi pek çok özel alan bulunuyor.
Burası Neresi? Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en büyük tematik akvaryumu olan İstanbul Akvaryum, konum itibariyle İstanbul’da alışveriş denildiğinde akla ilk gelen seçeneklerden biri olan Aqua Florya Alışveriş ve Yaşam Merkezi içerisinde yer alıyor. 1 Nisan 2011 tarihinde İstanbullular ile buluşmuş ve o gün bugündür popülaritesini ve kalitesini kaybetmeden hizmet vermeye devam etmiştir.
Neden Gitmeliyim? Aqua Florya Alışveriş ve Yaşam Merkezi, yeme içme, sinema ve özel organizasyonlar gibi birçok ihtiyacınıza hizmet veren bir yaşam merkezi olmasının yanı sıra akvaryumuyla da özellikle çocuklar için bir cennet! Öyle ki Akvaryum’da köpekbalıkları ile 30 dakikalık dalış tecrübesi gibi ekstrem deneyimler elde edilebiliyor. İstanbul Akvaryum, Karadeniz’den Pasifik’e uzanan toplam 17 tema bölümü ve 1 adet yağmur ormanından oluşuyor. Bunun yanı sıra akvaryum içerisinde interaktif oyunlar, uygun dekoratif unsurlar, filmler ve alan hakkında detaylı bilgilerin verildiği görsel grafikler bulunuyor.
Akvaryumda; yedi dakika boyunca su altında kalabilen Gentoo Penguenleri, dinozorlardan beri günümüze gelen nadir balık türlerinden biri olan Rus mersinleri, zehirli deniz canlıları olan anemonların içinde yaşayabilen nadir balıklardan biri olan palyaço balıkları, akvaryumun en büyük canlısı olan Limon Köpekbalığı, sürüler halinde dolaşan ve kan kokusunu 2 kilometre uzaktan algılayabilen kırmızı karınlı piranalar gibi ilginç türler yaşıyor.
Kaçırmayın! İstanbul Akvaryum’u ziyaretçilerine; dünyanın en tehlikeli canlılarından biri olan 2,5 metrelik tehlikeli anakonda, vatozlar, piranalar, Köpek balıkları ve daha pek çok ilginç deniz ve kara canlısını da bir arada görme imkanı sağlıyor. Avrupa Yakası’nda Bakırköy ilçesi sınırları içinde bulunan İstanbul Akvaryum’a otobüs, minibüs, metrobüs ve tramvay gibi vasıtalarla kolayca ulaşılabiliyor.
Burası Neresi? İstanbul Kelebek Çiftliği, İstanbul’da ailecek yapılacak şeyler veya gidilecek yerler arayanlar için oldukça uygun bir seçenek olacaktır. 2014 yılından bu yana, Anadolu yakası Beykoz ilçesi içinde hizmet vermeye devam eden Kelebek Çiftliği, Türkiye’de bir ilk olarak ortaya çıkmıştır. Kelebek Çiftliği’nde, Asya, Malezya, Filipinler ve Güney Amerika’dan özel olarak getirtilen ve oldukça nadir bulunan 20 kelebek türü yaşıyor.
Neden gitmeliyim? Rengarenk Kelebeklere yaşam alanı olan İstanbul Kelebek Çiftliği, yemyeşil ağaçların ve çiçeklerle taçlandığı harika bir yer! Kelebeklerin korunması adına her ayrıntının düşünülmüş olduğu çiftlikte, öyle ki örümcekler kelebeklere zarar veremesin diye bıldırcınlar besleniyor. Çocuklara doğa – hayvan sevgisinin ve koruma bilincinin aşılanması için oldukça faydalı bir kurum olan İstanbul Kelebek Çiftliği’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ayrıca gitmişken, kelebeklerin doğumundan ölümüne kadar olan tüm sürecin gösterildiği belgesel gösterimlerine katılabilirsiniz.
Kaçırmayın! İstanbul Kelebek Çiftliği’nde, hafta sonu kahvaltı servisi veriliyor. Dolayısıyla İstanbul’da doğal kahvaltı yeri arayışındaysanız burayı tercih edebilirsiniz. Ayrıca geziniz esnasında, arka bahçede yer alan Obur Tırtıl Cafe’de dinlenip, çay kahve içebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul Oyuncak Müzesi, 23 Nisan 2005 tarihinde Türk Edebiyatı dünyasının önde gelen şairlerinden biri olan Sunay Akın tarafından kurulmuştur. Müze, İstanbul Anadolu Yakası’nda Kadıköy ilçesi, Göztepe mevkiinde yer almaktadır. Birbirinden farklı ve ilginç oyuncakların oluşturduğu zengin bir koleksiyonun sergilendiği İstanbul Oyuncak Müzesi’ni kesinlikle ziyaret edin ve İstanbul’da yapılacak şeyler arasına mutlaka ekleyin!
Neden Gitmeliyim? 1700’lü yıllardan başlayıp günümüzün oyuncaklarına kadar birbirinden farklı bir dizi oyuncağın sergilendiği müze, bizzat Sunay Akın tarafından 20 yıl boyunca 40’tan fazla ülkeden satın alınan oyuncaklara yer veriliyor. Kadıköy’de Beş katlı tarihi bir konakta hizmet veren müze 7’den 70’e herkese hitap etmeyi başarıyor. Çünkü müzede yetişkinler de kendi çocukluğunuza dair pek çok oyuncağı bir arada görebiliyor. Türkiye’nin oyuncak müzesi olma ayrıcalığına sahip olan İstanbul Oyuncak Müzesi’nin, günümüzde Gaziantep ve Antalya’da da şubesi bulunuyor.
Kaçırmayın! İstanbul Oyuncak Müzesi’ne ulaşımda otobüs ve metro gibi toplu taşıma vasıtalar kullanılabiliyor. Bunun için Kadıköy – Rıhtım mevkiinden hareket eden 10B, 10S, 14Ç, 17, 17L, 19F, 19M, 19S nolu halk otobüslerinden birine binmeniz gerekiyor. Tütüncü Mehmet Efendi Camii durağında inip; kısa bir yürüyüş mesafesinden sonra İstanbul Oyuncak Müzesi’ne ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Forum İstanbul içinde yer alan Legoland Discovery Centre, 30 Temmuz 2015 tarihinde hizmete açılmıştır. Çocuklar için özel tasarlanan Legoland, 3 – 10 yaş aralığındaki minikler için düzenlenmiş eğitici bir eğlence merkezi olarak hizmet veriyor. Çocuklara özel diyorum; çünkü Legoland, 18 yaşından büyük yetişkinlerin, yanlarında 14 yaşından küçük çocuklar olmadan giremediği nadir yerlerden biri!
Neden Gitmeliyim? Yaklaşık 2 milyon Lego parçasının bulunduğu Legoland; 2 Lego-Ride ve 15 farklı oyun alanından oluşuyor. Oyun alanlarında çocuklar bir yandan yaratıcılıklarını ortaya koyup bilinçleniyor diğer yandan eğlencenin tadını çıkarıyor. Legoland Discovery Centre, çocukların eğlenerek öğrenmesi için özel olarak oluşturulmuş ‘Krallık Macerası’ ve ‘Space Missions’ gibi özel temalı oyunların yanında Lego Master Builder Workshop gibi birçok atölyeye ev sahipliği yapıyor.
Kaçırmayın! Legoland’ın en dikkat çekici bölümlerinden biri olan Miniland’da çocuklar; Sultanahmet Camii, Ayasofya, Galata Kulesi, Topkapı, Dolmabahçe Sarayı ve Kız Kulesi gibi İstanbul’un simgesel yapılarının Lego halini inceleyip; bu tarihi yapılar hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar.
Burası Neresi? Moipark, İkitelli mevkiinde bulunan Mall of İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi içerisinde hizmet veriyor. Birbirinden eğlenceli temaların etrafında şekillenen oyuncaklarla, renkli ve eğlenceli bir park olan Moipark, Avrupa’daki en büyük kapalı eğlence parklarından biri olma özelliğine sahip! Dolayısıyla İstanbul’da çocukla yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri de Moipark oluyor.
Neden Gitmeliyim? Çocuklarınızla eğlenceli bir hafta sonu planı yapmak istiyorsanız, Moipark sizin için en uygun seçeneklerden biri olacaktır. Çünkü eğlence dolu bu parkta; dev salıncaklardan, eğlence tünellerine, adrenalin seviyesi yüksek oyunlardan, canlı sahne şovlarına, süper hızlı oyuncaklardan, Türkiye’nin ilk korku oteline kadar aklınıza gelebilecek her şey var! Moipark İki katlı, 12 bin metrekarelik bir alandan oluşuyor.
Parkın birinci katı 10 yaş ve üzeri çocuklar için; ikinci katı ise 10 ile 4 yaş arası çocuklar için düzenlenmiş durumda. Ayrıca dileyenler için park içerisinde bulunan özel konsept parti alanlarında doğum günü organizasyonları düzenleyebiliyor.
Kaçırmayın! Moipark’ta bulunan oyuncaklara binebilmek için girişte ücretsiz olarak verilen ‘Moi Fun Card’ adlı kart kullanılıyor. Lakin kartı kullanmak için bineceğiniz oyuncaklara göre istediğiniz miktarda, para vererek kredi yükletmeniz gerekiyor.
Burası Neresi? İstanbul’da yapılacak şeyler nelerdir? Tabi ki önce Eminönü’nde balık – ekmek yemek! İstanbul’un Tarihi yarımada olarak bilinen kısımda, Haliç’in batısında yer alan Eminönü, İstanbul’un en önemli semtlerinden biridir ve Fatih ilçesine bağlıdır. Ayrıca Harem – Sirkeci feribot hattı ve Üsküdar – Eminönü vapurları burada bulunmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Turistik açıdan İstanbul’un önemli cazibe merkezlerinden biri olan ve her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen Eminönü’nün en meşhuru tabi ki balık – ekmeğidir. Balıkçı teknelerinden gelen enfes ızgara kokusunu takip edin ve taptaze balıkların tadına bakın! Bunun yanı sıra seyyar turşuculardan turşu suyu alıp içebilir, seyyar lokmacılarda tatlı mı tatlı lokmaların tadına bakabilirsiniz.
Kaçırmayın! Eminönü’ne gelmişken listemde de yer alan Rüstem Paşa Camii, Galata Kulesi, Galata Köprüsü, Mısır Çarşısı, Tarihi Sirkeci Tren Garı, Türkiye İş Bankası Müzesi, Eminönü Meydanı ve Yeni Camii gibi turistik noktaları ziyaret etmeyi unutmayın!
Burası Neresi? Yukarıda da bahsettiğim meşhur Taksim Meydanı’na gitmişken çevrede bulunan lokantalardan gelen mis gibi kokuları hemen fark edeceksiniz. Islak hamburgeriyle meşhur olan Taksim’de leziz hamburgerleri dilerseniz oturarak dilerseniz ayakta atıştırmalık olarak tüketebilirsiniz. Üstelik fiyatları da oldukça uygun! Ayrıca bir ıslak hamburgerler doyamayacağınız için 2 – 3 tane birden almanızı tavsiye ediyorum! Meydanı çevreleyen lokantaların ve fast-food dükkanlarının haftanın yedi günü, 24 saat boyunca hizmet verdiğini de belirtmeden geçmeyelim!
Burası Neresi? Yine yukarıda, ücretsiz aktiviteler başlığı altında bahsettiğim Pierre Loti Tepesi, müthiş manzarasının yanı sıra sıcacık salebiyle de oldukça meşhur. Özellikle kış aylarında tercih edilen sıcacık salebin tadına bakmayı unutmayın! Salebinizi yanınıza alın, arkanızı yaslanın ve muhteşem Haliç manzarasının keyfini çıkarın!
Burası Neresi? Tarihi bir işletme olan Sultanahmet Köftecisi, 1920 yılında, Mehmet Seracettin Efendi tarafından açılmıştır. Halen faaliyette olan Tarihi Sultanahmet Köftecisi, Türkiye’nin en eski ticari işletmeleri arasında 48. sırada yer almaktadır. Türkiye’de adı en çok taklit edilen marka olma ayrıcalığına sahiptir. İstanbul’un en meşhur lezzet noktalarından biri olan Sultanahmet Köftecisi, baharatsız köftesi, irmik helvası ve piyazdan oluşan klasik menüsüyle oldukça popülerdir.
Neden Gitmeliyim? 2010 yılından itibaren franchise yoluyla yurt geneline açılan köftecinin, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de de bir şubesi bulunmaktadır. Bakü’de iki ayrı şube; yurt içinde ise 14 ayrı şube ile hizmet veren restoran, İstanbul Kültür Üniversitesi 6. Aile İşletmeleri Kongresi’nde, 100 yılı dolduran aile işletmeleri arasında “Uzun Ömürlü – Köklü İşletme” ödülünü almaya hak kazanmıştır.
Tarihi Sultanahmet Köftecisi’nde; özenle seçilen etlere hiçbir baharat kullanılmadan, çok az miktarda ekmek, tuz ve soğan katılarak yoğrulan ve mangal ateşinde pişirilen köftelerin lezzetine bayılacaksınız! Lakin ne kadar erken giderseniz o kadar iyi olacaktır. Zira özellikle hafta sonları restoranın önünde uzun kuyruklar oluşabiliyor.
Düşünün ki restoran, tarihinde ilk kez 20 Mart 2020’de Türkiye’deki koronavirüs pandemisi nedeniyle kapanmış; kapıya ise “100 yıllık serüvenimizde ilk kez sizlerden ayrı kalacağız” ifadeleri kullanıldığı bir not asılmıştır. Sultanahmet Köfteci’nin zengin menüsünü görmek için tıklayın!
Burası Neresi? İstanbul Anadolu Yakası’nda yapılacak şeyler arasına mutlaka eklemeniz gereken şeylerden biri de Salacak mevkiinde Üsküdar Sahili’nde, Kız Kulesi manzarası eşliğinde simit ve çay keyfi yapmak olacaktır! Zira bu zevki kaçırmak istemezsiniz. Üstelik çok ekonomik bir aktivite olan simit – çay için tek yapmanız gereken Üsküdar Sahili’ne gitmek; sonrasında seyyar simitçilerden simit almak ve son olarak Kız Kulesi’nin hemen karşısında yer alan kafeye giderek sıcacık bir çay ısmarlamak!
Burası Neresi? İstanbul’un Beykoz ilçesinin ünlü bir semti olan Kanlıca, Çubuklu ile Anadolu Hisarı arasında yer almaktadır. Konum itibariyle tam olarak; Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün Anadolu yakasındaki ayağının kuzey tarafında bulunmaktadır. Kanlıca yoğurdu ile meşhurdur. Dolayısıyla İstanbul’a gelip de Kanlıca yoğurdunun tadına bakmadan dönmek olmaz!
Neden Gitmeliyim? Kanlıca yoğurdu, sahilde Çınaraltı’nda, üzerine pudra şekeri konularak yenilir. Yoğurdun en önemli özelliği ve bu kadar meşhur olmasında ki sebep; yoğurt yapımında kullanılan süt tozu ve üzerine konulan pudra şekeridir. Buralara kadar gelmişken ”Hıdiv Kasrı, Mihrabat Korusu, Gazi İskender Paşa Camii ve Tarihi İsmailağa Kahvesi” gibi turistik yerleri gezmeyi unutmayın!
Burası Neresi? Ortaköy’ün kumpiriyle meşhur olduğunu hemen herkes bilir… Kumpir konusunda ünü sınırları aşan Ortaköy’de metrekare başında 2-3 kumpirci düştüğü için mekan bulmakta zorlanmayacaksınız. Nitekim Ortaköy’deki mekanların hemen hepsi kumpir konusundaki hünerlerini sergilemekte oldukça iddialı!
Burası Neresi? İstiklal Caddesi’ne gelmişken sokak lezzetlerinin en meşhurlarından midye ve kokoreç yemeden dönmeyin derim! Üstelik Türkiye’nin en meşhur midyecisi ola Midyeci Ahmet’in bir şubesi İstiklal Caddesi’nde hizmet veriyor. Tabi yer bulmak pek kolay olmuyor. Zira özellikle hafta sonları kapısında uzun kuyruklar oluşabiliyor. Alternatif olarak cadde boyunca pek çok seyyar sokak satıcıları sizleri bekliyor diyebilirim! İstiklal’de gece geç saatlere kadar midye, kokoreç, mısır ve kestane gibi lezzetleri bulabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un belki de en bilinen mekanlarından biri olan Tarihi Sarıyer Börekçisi, 125 sene önce, 1895 yılında, Sarıyer’de kurulmuştur. Lezzetinden ve de kalitesinden hiç ödün vermeden bugünlere dek gelmeyi başaran tarihi börekçi, neredeyse üç asırdır İstanbulluların gözdesi!
Neden Gitmeliyim? Tarihi Sarıyer Börekçisi, misyon olarak unutulmaya yüz tutmuş Türk, Osmanlı ve Balkan mutfağının unlu mamullerini hem Türkiye’ye hem de tüm dünyaya hatırlatma ve yeniden tanıtma amacıyla hizmet veriyor. Sarıyer Börekçisi’nin İstanbul içinde, Bahçeşehir, Ataşehir – Gümrük, Güngören, Yenikapı, Maltepe, Kartal, Levent, Yeni Sahra, Küçükyalı ve Erenköy’de şubesi bulunuyor. Tarihi Sarıyer Börekçisi’nde, böreğin kilogramı 45 – 48 TL, porsiyonu ise ortalama 12 – 15 TL civarında seyrediyor.
Burası Neresi? Tarihi Çınaraltı, mütevazı bir aile çay bahçesi olarak, Üsküdar ilçesinde, Çengelköy semtinde hizmet veriyor. 1994 yılından bu yana ziyarete açık olan Tarihi Çınaraltı Aile Çay Bahçesi, günün her saati misafirlerini ağırlıyor. Boğaz’da uygun fiyatlı kahvaltı mekanı arayanlar için de ideal bir yer olan Tarihi Çınaraltı, boğaza sıfır, muazzam bir manzaraya ev sahipliği yapıyor.
Neden Gitmeliyim? Üstelik bu fiyatlarla böyle bir konumda başka bir yerde kahvaltı yapabilmek epey zor! Rize’den getirtilen taptaze ve organik tavşankanı demleme çayıyla müşterilerine enfes bir çay ve Boğaz keyfi yaşatan mekanda kahvaltı tabağı servisi de hem gözünüze hem de damağınıza hitap edecek! Tarihi Çınaraltı Aile Çay Bahçesi’nde; kahvaltı tabağı 25 TL, sahanda yumurta 8 TL ve kaşar peynirli yumurta gibi çeşitler 10 ila 13 TL arasında; omlet çeşitleri 8 ila 13 TL; menemen çeşitleri ise 10 ila 16 TL arasında ücretlendiriliyor.
Burası Neresi? Vefa Bozacısı, İstanbul’un en meşhurlarından biridir. Tarihi bir işletme olan Vefa Bozacısı, 1876 yılından bu yana hizmet vermekte olup; Osmanlı’dan Cumhuriyet’in kuruluşuna ve dünya savaşlarına tanıklık etmiştir. Konum olarak, Unkapanı Manifaturacılar Çarşısının başında, Vefa Lisesinin köşesinde yer almaktadır. Vefa Bozacısı’nın Malatya‘da da bir şubesi bulunmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Köklü bir aile işletmesi olan Vefa Bozacısı, bugün aynı ailenin 4. nesli tarafından işletilmektedir. Her şey Hacı Sadık Bey ve İbrahim Bey adlı iki kardeşin Osmanlı – Rus savaşı sıralarında Prizren’den (Kosova) gelip Zeyrek taraflarında yaptıkları salep, şıra ve bozaları satmalarıyla başlamıştır. Bozada, farklı bir tarif uygulayan Hacı Sadık Bey’in koyu kıvamlı, açık sarı renkli ve çok hafif ekşimsi lezzeti tüm İstanbul’da beğenilmiştir. Vefa Bozacısı’nda bugün aynı tarif hiç değişmeyen lezzetiyle uygulanmaktadır.
Burası Neresi? İstanbul’da nerede dondurma yenir, sorusuna verilebilecek en doğru cevap Bebek olacaktır. Zira Bebek’te birbirinden lezzetli dondurmalarıyla meşhur olan pek çok işletme bulunuyor. Bu mekanların en bilineni ise hiç şüphesiz Bebek Mini Dondurma’dır. 1968 yılından bu yana Bebek’te hizmet veren Mini Dondurma, tamamıyla organik ve doğal ürünlerle üretim yapıyor. Haftanın yedi günü 09.00 ile gece 03.00 saatleri arasında hizmet veren Mini Dondurma, kendisine has gül lokumlu ve naneli dondurmasıyla biliniyor. Mini Dondurma’da, iki top dondurma ücreti 20 TL.
Burası Neresi? İstanbul’un en meşhur kuru fasulyecilerinden biri olan Erzincanlı Ali Baba, 1960’lı yıllardan bu yana hizmet veriyor. Tarihi Süleymaniyeli Kuru Fasulyeci olarak da bilinen restoranın kuru fasulyesi öve öve bitirilemiyor. Erzincanlı Ali Baba’nın kuru fasulyenin en önemli özelliği bakır kazanda pişmesi ve pişirildikten sonra kömür ateşinde dinlendirilmesidir. Bu yöntemle enfes bir lezzete sahip olan restoranın mutfağındaki tüm ürünler doğal olup; Erzincan’dan özel olarak getirtilmektedir. Kuru fasulyenin ücreti ise 16 TL‘den başlıyor. Erzincanlı Ali Baba’nın menüsünü görmek için tıklayın!
Burası Neresi? İstanbul Boğazı’nın kuzey kıyısında, Beykoz ilçesinde yer alan Anadolu Kavağı, turistik bir balıkçı kasabasıdır. İstanbul’un kalabalığından ve şehrin yorucu hayatından bunalan herkes için güzel bir kaçış noktasıdır. Anadolu Kavağı, Marmara Denizi ile Karadeniz’in bağlantı noktasına hakim bir konumda bulunan Doğu Roma döneminden kalma Yoros Kalesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Anadolu Kavağı’na eski konakları, çiçeklerle donatılmış Arnavut kaldırımlı sokakları, yemyeşil doğası ve mis gibi boğaz havasıyla gören herkesi kendisine hayran bırakmaktadır. Kasabanın en meşhur özelliklerinden biri de sahip olduğu balıkçı lokantalarıdır. Zira balıkçılarda tap taze deniz ürünleri ister ızgarada ister tavada pişirilip, misafirlere sunulmaktadır. Dolayısıyla Anadolu Kavağı’na gitmişken balık yemeden dönmeyin derim!
Kaçırmayın! Anadolu Kavağı’na ulaşmak için Sarıyer’den vapurlara binebilir veya yazın hafta içi günde bir, hafta sonları günde üç defa; kışın ise hafta içi iki defa Eminönü’nden hareket eden Özel Gezi Vapuru seferlerine katılabilirsiniz.
Bunun yanı sıra yaz sezonu boyunca, her hafta cumartesi günleri Bostancı’dan kalkan ve akşam 20.00‘de Anadolu Kavağı’na gelerek 22.00’de geri dönen, Mehtap Gezisi adı verilen canlı müzikli vapur seferlerine de katılabilirsiniz. Son olarak Kavacık’tan hareket ederek Kanlıca-Çubuklu-Paşabahçe-Beykoz güzergahını takip eden 15A nolu halk otobüsüne binebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’da yamaç paraşütü yapılabilen neredeyse tek adres Çatalca’da yer alan Ormanlı Köyü’dür. Adı gibi ormanla içi içe, deniz kıyısında harika bir köy olan Ormanlı’da 2000 yılından bu yana İkarus Sportif Havacılık tarafından yamaç paraşütü eğitimleri veriliyor. Atlayışlar Ormanlı Köyü’nün arka kısmında, kara yolu ile sahili birbirinden ayıran yamaçtan sahile doğru yapılıyor.
Ormanlı, 30-40 metre yükseklikteki kum duvarlar ve rüzgar sayesinde yamaç paraşütü için harika bir ortama ev sahipliği yapıyor. Zira kum duvarların yumuşak oluşu paraşütçüler için tehlikeyi en aza indiriyor. Çatalca Ormanlı’da yamaç paraşütü yapmak için en uygun dönem Nisan – Ekim ayları arası oluyor.
Burası Neresi? Karşılıklı iki takımın çeşitli senaryolara bağlı kalarak birbirlerine karşı oynadıkları bir grup oyunu olan paintball, kelime olarak boya topu anlamına geliyor. Oyuncular paintball tabancalarıyla fırlatılan içi suda çözünür boya dolu jelatin kapsüller ile rakiplerini vurarak oyunu almaya çalışıyor. Paintball teknolojisi; silahlı kuvvetler, polis güçleri ve paramiliter güvenlik kurumları tarafından da eğitim amaçlı kullanılıyor.
Neden Gitmeliyim? Oldukça eğlenceli bir oyun olan paintball, ne kadar kalabalık olursanız o kadar zevkli oluyor diyebilirim. Zira asker kostümü giyip, başınıza kask takarak korunabiliyor, savaş stratejisi uygulayarak rakiplerinizi yenebiliyorsunuz. İstanbul’da hem Avrupa Yakası hem de Anadolu Yakası’nda paintball için uygun yerler bulunuyor. Bazı işletmeleri sizler için telefon numaralarıyla birlikte aşağıya sıraladım:
Burası Neresi? ATV Safari, Polonezköy’de hizmet veren bir ekstrem spor merkezidir. Özellikle hafta sonarı yoğun rağbet gören merkezde, doğayla baş başa bir gün geçirirken ATV safarisiyle adrenalin solu eğlenceli anlar yaşayabiliyorsunuz. Üstelik burada daha önce hiç ATV kullanmamış kişilere özel eğitmenler tarafından eğitimler veriliyor. Bunun yanı sıra ATV safarileri gruplar eşliğinde gerçekleştiriliyor.
Neden Gitmeliyim? Özel parkurlarda gerçekleştirilen safariler için rehberler de bulunuyor. Profesyonel ATV eğitmenleri isteyene özel güvenli sürüş ve off-road kullanım teknikleri eğitimi veriyor. Bu eğitimlere katılmak için 16 yaşından büyük olmak gerekiyor. Eğitim sonrası, yaklaşık bir saat süren bir safari turuna çıkılıyor. Turlar haftanın yedi günü devam ediyor. Ayrıca merkezde, yeme – içme ihtiyacınızı giderebileceğiniz bir restoran hizmet veriyor. ATV biniş ücretleri 99 TL‘den başlıyor. Lakin gitmeden evvel mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız. Rezervasyon için tıklayın!
Burası Neresi? Performans ve rekreasyon amaçlı kürek etkinliklerin düzenlendiği bir kulüp olan Vira Kürek, kürek sporunun ve denizciliğin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla hizmet veriyor. Kulüp, Haliç kıyısında, tarihi elektrik santraline kömür taşıyan gemilerin yanaştığı bir asırlık rıhtımdaki Vira Kayıkhane içerisinde yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? 2 bin metrekarelik alana yerleşmiş, 65 metrelik tarihi rıhtımı ve 28 metrelik iskelesi bulunan Vira Kürek Kulübü, her amaca ve seviyeye uygun kürek etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Bireysel ve kurumsal kürek eğitimlerinin de düzenlendiği kulüp, aynı zamanda üniversite ve liselerdeki kürek etkinliklerine de destek oluyor. Etkinliklere katılım için kürek seviyesi ya da kulübe üye olup olmama durumu önem arz etmiyor. Dolayısıyla hangi seviye olup olması fark etmeksizin dileyen herkes etkinliklere katılım sağlayabiliyor. Vira Kürek Kulübü’nün etkinlik takvimini buradan takip edebilirsiniz.
Kaçırmayın! Vira Kürek’te, Kürek Sporu ile ilk defa tanışacak olanlar için başlangıç seviyesi eğitimi yani ‘‘Temel Kürek Eğitimi’’ veriliyor. Temel Kürek Eğitimi toplam 6 saatlik bir dilimden oluşup; tüm dersler bir eğitmen eşliğinde denize çıkılarak ve 60’şar dakika olarak gerçekleştiriliyor. Bu eğitimde başarılı olan kursiyerler; Temel Kürek Eğitimi Katılım belgesi almaya hak kazanıp; Ferdi Lisans alarak resmi yarışlara dahi katılabiliyor.
İstanbul’da ve yakın çevresinde kamping gibi doğa aktiviteleri gerçekleştirebileceğiniz yerler bulunuyor. Tüm bu yerleri derlediğimiz ve oldukça ayrıntılı olan İstanbul Kamp Yerleri – İstanbul’da Kamp Yapılacak En İyi 50 Yer! ve İstanbul’a Yakın En İyi 93 Kamp Alanı başlıklı yazılarımı okuyarak bu konu hakkındaki en doğru ve en detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Doğasıyla, tertemiz havasıyla ve plajlarıyla İstanbul’un en gözde ilçelerinden biri olan Şile, Marmara Bölgesi’nin kuzeydoğusunda, Batı Karadeniz kıyısında yer alıyor. Şile, Türkiye’de yaz turizminin popüler noktalarından biri olarak özellikle İstanbullular için ideal ve yakın bir tatil merkezidir. Dolayısıyla İstanbul’da yazın ne yapılır, sorusuna verilebilecek ilk cevaplardan biri Şile olacaktır. Zira burada denizin, güneşin ve kumsalın tadını çıkarabileceğiniz gibi yemyeşil doğanın içinde, ağaçların gölgesinde serinleyebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Bunun yanı sıra tarihi yapıları ve kültürel varlığıyla dikkat çeken ilçede gezip görülmesi gereken pek çok yer bulunuyor. Tüm bu yerler hakkında bilgi almak için Şile Gezilecek Yerler Listesi | 27 Farklı Turistik Nokta ve Şile’nin Tarihi Yerleri | 11 Güzel Rota başlıklı yazılarımızı okuyabilir, kendinize harika bir tatil planı çıkarabilirsiniz.
Gelmişken Şile bezleriyle ünlü olan ilçede bezlerin tanıtımı için her yıl, yaz aylarında düzenlenen festivallere katılma şansı elde edebilir ve hatta alışveriş yapabilirsiniz. Çünkü Şile bezi, elbiselerden, gömleklere, sofra örtülerinden, nevresimlere kadar pek çok alanda kullanılıyor.
Kaçırmayın! Şile, İstanbul’a yakın yazlık beldelerden biri olduğu için Haziran ile Eylül arasını kapsayan yaz sezonunu seyahat için tercih edebilirsiniz. İstanbul’dan Şile’ye nasıl gidilir sorusunun cevabı için tıklayın: Şile’ye Nasıl Gidilir? Otobüs Bileti Fiyatları ve Seferler!
Burası Neresi? Şile’ye bağlı bir tatil beldesi olan Ağva, İstanbul’a yakın gezilecek yerler arasında en çok tercih edilenlerden biridir. Kelime olarak Latincede ”iki dere arasına kurulmuş köy” anlamına gelen Ağva, ismiyle müsemma Göksu ve Yeşilçay nehirlerinin ortasına kurulmuştur. Dolayısıyla Ağva, muhteşem bir doğal güzelliğe sahiptir. Zira nehirleri, yemyeşil ormanları ile Ağva’ya bayılacaksınız!
Neden Gitmeliyim? Kalabalıktan kaçıp şehrin hengamesinden kurtulmak için en ideal yerlerden biri olan Ağva; nehirleri, plajları, koyları ve tüm doğa güzellikleriyle sizleri bekliyor. Ağva özellikle hafta sonları, İstanbul’dan günübirlik kaçamak yapmak isteyenlerle dolup taşıyor. Bunun yanı sıra belde, denizi, kumu ve güneşiyle yaz tatili için de biçilmiş kaftan! Dolayısıyla Ağva seyahatinizi Haziran – Eylül ayları arasında gerçekleştirerek, şehirden fazla uzaklaşmadan dinlendirici bir tatil yapabilirsiniz.
Gelmişken Ağva’nın turistik yerlerini de ziyaret etmeyi unutmayın: Ağva’da Gezilecek Yerler – Ağva En İyi 27 Nokta! ve Ağva’nın Tarihi Yerleri | 5 Görülesi Yer… Ağva’da en meşhurlarından biri hiç kuşkusuz, nehir kıyısında yer alan kahvaltı mekanlarıdır. Zira insanlar sırf kahvaltı etmek için bile hafta sonu bu şirin beldeyi tercih ediyor. Ağva Restoranları hakkında bilgi almak için linke tıklamanız yeterli!
Kaçırmayın! İstanbul’dan Ağva’ya nasıl ulaşabilirim diye merak ediyorsanız, Şile – Ağva’ya Nasıl Gidilir? Otobüs Bileti Fiyatları ve Seferler başlıklı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Burası Neresi? Kilyos, resmi adıyla Kumköy, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda, Boğazın kuzeyinde, Karadeniz kıyısında yer alan bir yerleşimdir. Sarıyer ilçesine bağlı olan Kilyos, İstanbul’un popüler yazlık alanlarından biridir. Zira temiz denizi, kumsalları, koy ve plajlarıyla yaz ayları için oldukça cazip bir turizm merkezidir. Bundan dolayı her yaz İstanbulluların akına uğrayan Kilyos, şehir dışından da binlerce turistin uğrak noktası oluyor.
Neden Gitmeliyim? İstanbul’da yazın sıcağından bunalan, denize girip ferahlamak ve güneşlenmek isteyen hemen herkesin ilk tercihlerinden biri Kilyos oluyor. Dolayısıyla İstanbul’da yazın ne yapılır diye merak ediyorsanız Kilyos’a gitmek gibi bir seçeneğiniz mevcut! Üstelik burada otel, pansiyon ve butik otel gibi konaklayabileceğiniz yerler bulunuyor.
İstanbul’a yakın en güzel plajlar arasında yer alan Kilyos plajları; güneşlenme terasları, kumsalları, çim alanları, Kite board, wind surf, katamaran, beach volley ve beach soccer gibi plaj aktiviteleri, restoran, cafe ve bar hizmetleriyle ihtiyacınız olan her imkana sahip! Hatta plajlarda, yaz boyu ünlü isimlerin sahne aldığı çeşitli konserler ve rengarenk festivaller düzenleniyor. Son olarak Kilyos denizinin deniz sörfü için de oldukça ideal olduğunu söylemeden geçmeyelim.
Burası Neresi? Riva Deresi’nin Karadeniz’e döküldüğü yerde kurulmuş olan Riva, İstanbul ilinin Beykoz ilçesine bağlı bir mahalledir. Resmi adı Çayağzı olan Riva, yaz aylarının en popüler noktalarından birini teşkil ediyor. Zira Riva’da hem denize girip güneşlenebileceğiniz plaj ve koylar hem de gezip görebileceğiniz tarihi ve turistik yerler bulunuyor. İstanbulluların hafta sonu kaçış noktalarından biri olan Riva aynı zamanda yemyeşil doğasıyla da dikkat çekiyor. Riva’ya ulaşım için Beykoz’dan hareket eden 137 numaralı İETT otobüslerine binebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un meşhur adaları, yıllar içinde Prens Adaları, Ruh Adaları, Evliya Adaları, Papaz Adaları, İstanbul Adaları ya da Kızıl Adalar gibi pek çok isimle anılmıştır. Ancak en bilinen adı Prens Adaları’dır. Tarihi kaynaklara göre Doğu Roma İmparatorluğu’nda adalar sadece sürgün yeri olarak kullanmış; özellikle imparator ailesinden birçok kişi, bu adalara sürgün edilip, manastırlara hapsedilmiştir. Sürgün edilenler imparator ailesinden olduğu için adalar “Prens Adaları’’ olarak adlandırılmıştır.
Neden Gitmeliyim? Toplamda 9 adadan oluşan Prens Adaları arasında yalnızca; Büyükada, Kınalıada, Heybeliada ve Burgazada’da yerleşim bulunmaktadır. İçerisinde yerleşim bulunmayan diğer adalar Kaşıkadası, Yassıada, Sedef Adası, Sivriada ve Tavşanadası’dır. Eskiden sürgün yeri olarak kullanılsa da günümüzde popüler birer sayfiye alanı olan Prens Adaları, İstanbul’un en çok ziyaret edilen yerleri arasında başta geliyor. Özellikle yaz aylarında ziyaret eden turistlerin sayısı ikiye ve hatta üçe katlanıyor. Adaların her birinde deniz, kum ve güneş üçlüsünün tadını çıkarabileceğiniz plajlar ve gezebileceğiniz tarihi ve turistik yerler bulunuyor.
Kaçırmayın! İstanbul’dan Adalara hemen her gün vapur seferleri düzenleniyor. Şehir Hatları vapurları, her gün karşılıklı olarak Kabataş-Kadıköy-Kınalıada-Burgazada-Heybeliada-Büyükada güzergahında hareket ediyor. Bunun yanı sıra yine İstanbul Deniz Otobüsleri ve diğer özel işletme vapurlarla da adalara sık sık turlar düzenleniyor.
Dikkat! İstanbul’da hem adalarda hem de Kilyos, Şile ve Ağva gibi İstanbul’a bağlı çeşitli tatil noktalarında denize girip, ferahlayabileceğiniz plajlar bulunuyor. Aralarında Florya Menekşe Plajı ve Yeşilköy Çiroz Plajı gibi popüler plajların yer aldığı daha nice plaj ve beach hakkında detaylı bilgi almak için sizler için özenle hazırladığımız İstanbul ve Yakınında Denize Girilecek Yerler – 2020 Yılı için 99 En Güzel Plaj Rotaları başlıklı içeriğimizi mutlaka okuyun!
Burası Neresi? İstanbul’un en eski sayfiyelerinden biri olan Kumburgaz, eski popülerliğini yitirmiş olsa da hala gidip, görülmeye değer bir yer. Zira bulunduğu bölgedeki en güzel kumsala ev sahipliği yapan Kumburgaz, 8 kilometrelik bir sahil şeridine ev sahipliği yapıyor. Kumburgaz konum olarak, Avrupa Yakası’nda, Büyükçekmece ilçesinde, Marmara Denizi kıyısında yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Ayrıca Kumburgaz’da Tarihi Mimar Sinan Köprüsü ve Hanım Çiftliği gibi gezip görülecek pek çok turistik yer bulunuyor. Velhasıl Kumburgaz’a gitme planını, İstanbul’da yazın yapılacak şeyler arasına mutlaka ekleyin! Kumburgaz’a toplu taşıma ile ulaşmak için metrobüs hattını kullanıp, son durak olan Beylikdüzü durağında inmelisiniz. Sonrasında Silivri otobüslerine binip, Kumburgaz’da inebilirsiniz. Özel araç ile E-5 ya da TEM otoyolunu kullanarak beldeye ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’da yazın gidebileceğiniz yerlerden biri de Poyrazköy! Şehrin karmaşasından uzakta, sakin bir gün geçirmek ve kafa dinlemek için harika bir seçenek olan Poyrazköy, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Beykoz ilçesinde, 14 kilometrelik bir orman yolunun sonunda yer almaktadır. Poyrazköy, şirin mi şirin bir balıkçı kasabası olmasının yanı sıra sevimli bir plaja da ev sahipliği yapmaktadır. Dolayısıyla Poyrazköy’de de deniz, kum ve güneş üçlüsünün keyfini çıkartabilirsiniz. Poyrazköy’e ulaşmak için Kavacık’tan hareket eden 135 numaralı Poyrazköy – Kavacık İETT otobüslerine binebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’da kışın yapılacak şeyler arıyorsanız buz patenini tercih edebilirsiniz. Zira şehrin pek çok noktasında buz pateni yapabileceğiniz yerler bulunuyor ve bu yerlerin bir kısmı aslında yaz – kış demeden hizmet veriyor. Aşağıda buz pateni yapabileceğiniz yerleri ve iletişim bilgilerini sizler için listeledim:
Dikkat! İstanbul’da kayak merkezi maalesef yok lakin yakın çevresinde pek çok kayak merkezi bulunuyor. Bunlar arasında en popüler olanları Bursa’da yer alan Uludağ Kayak Merkezi, Kocaeli’de yer alan Kartepe Kayak Merkezi ve Bolu’daki Kartalkaya Kayak Merkezi’dir. İstanbul’a oldukça yakın olan bu kayak merkezleri, kış sezonu boyunca hafta sonu için harika birer rota olacak!
İstanbul ile Uludağ Kayak Merkezi arasında 190 kilometre (2,5 saat); Kartepe Kayak Merkezi ile arasında 140 kilometre (2 saat); Kartalkaya Kayak Merkezi’yle arasında 295 kilometre (3, 5 saat) mesafe bulunmaktadır.
Burası Neresi? İstanbul’da sevgiliyle yapılacak şeyler denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Sevda Tepesi’dir. Adı üstünde güzel ve bir o kadar hüzünlü bir aşk hikayesine konu olan Sevda Tepesi, muhteşem manzarasıyla görenleri büyülüyor. Sevda Tepesi, Anadolu Hisarı’nın yakınlarında, Ömürtepe Yokuşu mevkiinde yer alıyor.
Bir Hikaye!
Gel gelelim aşk hikayesine! Rivayete göre genç ve yakışıklı fakat fakir bir genç, güzeller güzeli bir kıza aşık olur. Oğlan ne kadar fakirse kız da o kadar sengin bir aileye mensuptur. İki genç birbirlerine ölesiye aşık oldukları için evlenmeye karar verirler. Lakin kızın ailesi buna müsaade etmez ve kızı başkasıyla evlendirmeye çalışırlar. Bir türlü kavuşamayan bu iki aşık en sonunda Sevda Tepesi’nde birlikte intihar ederler. Ve yine bu tepeye gömülürler.
Burası Neresi? Kız Kulesi ile ilgili yukarıda ayrıntılı bilgi verdiğim için burada yalnızca romantik akşam yemeğinden bahsedeceğim. İstanbul’da sevgililer gününde yapılacak en güzel şeylerden biri muhakkak ki Kız Kulesi’nde sevgilinizle romantik bir akşam yemeği olacaktır.
Neden Gitmeliyim? Kız Kulesi’nde akşam saat 20.15’den itibaren, dünya mutfağının seçme lezzetlerinden oluşan menüleri, mistik atmosferine uygun klasikleşmiş romantik yerli ve yabancı canlı müzik eşliğinde akşam yemeği hizmeti veriliyor. Akşam yemeklerinde iki farklı ve çok seçenekli menüler servis ediliyor. Menü fiyatları 275 TL ve 325 TL arasında değişiyor.
Dilerseniz Kız Kulesi’nin en üst katında yer alan Kuledebar’da da geceyi geçirebilirsiniz. Muhteşem manzara karşısında şarabınızı yudumlarken sevgilinizle romantik anlar yaşayabilirsiniz. Lakin gitmeden evvel mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız. 20.15 ila 00.30 saatleri arasında hizmet veren Kuledebar’da iki kişiye özel bir menü paketi bulunuyor. Menü fiyatı ise 375 TL. Online rezervasyon yaptırmak için tıklayın!
Burası Neresi? Derler ki; ”Galata Kulesi’ne kiminle çıkarsan onunla evlenirsin!” Yalnızca bu cümle için bile gidilir Galata’ya… Sevgilinizle İstanbul’da yapılacak aktiviteler arasına mutlaka eklemeniz gereken Galata Kulesi’nin sahip olduğu şahane manzara eşliğinde romantik bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. İstanbul’da büyüleyici boğaz manzarasına sahip en güzel restoranlardan birine ev sahipliği yapan Galata Kulesi hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: Galata Kulesi Tarihi, Nerede Olduğu ve Giriş Ücretleri Hakkında Detaylı Bilgiler…
Dikkat! İstanbul’da sevgilinizle romantik bir akşam yiyebileceğiniz diğer restoranlar hakkında bilgi almak ve harika bir sevgililer günü geçirmek için tıklayın: Sevgililer Günü’ne Özel İstanbul’un En Romantik ve Manzaralı 15 Restoranı…
Burası Neresi? Ihlamur ağaçlarının oluşturduğu muhteşem görüntü ve kokusuyla Hıdiv Kasrı mutlaka görülmesi gereken yerlerden! Hıdiv Kasrı, İstanbul’un Beykoz ilçesinde, Çubuklu’da yer alıyor. Yapının, Mısır’ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından 1907 yılında, İtalyan mimar Delfo Seminati’ye yaptırıldığı biliniyor. Günümüzde restoran ve sosyal tesis olarak kullanılan Hıdiv Kasrı, aynı zamanda İstanbul ‘un en büyük gül bahçelerinden birine ev sahipliği yapıyor.
Burası Neresi? “Vaktin belirlendiği mekan” anlamına gelen Muvakkithane, küçük çaplı astronomik çalışmaların yapıldığı ve muvakkitlerin namaz vaktini ve saati tespit ettikleri bir yerdir. Muvakkit ise güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimselere verilen addır.
Kaçırmayın! İstanbul’da; Beylerbeyi, Dolmabahçe Sarayı, Yeni Camii (Fatih), Ayasofya Camii, Emirgan Hamid-i Evvel Camii, Şehzade Camii (Fatih), Yavuz Sultan Selim Camii, Sultanahmet Camii, Nusretiye Camii (Beyoğlu), Teşvikiye Camii, Beyazıt Camii, Galata Mevlevihanesi ve Süleymaniye Camii gibi önemli noktalarda muvakkithaneler bulunmaktadır. Muvakkithaneleri ziyaret etmeden evvel Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanını mutlaka okuyun!
Burası Neresi? Osmanlı mutasavvıfı, filozofu ve kazaskeri olan Şeyh Bedreddin, kendi ismiyle anılan ve hem dini hem de siyasi bir ayaklanma olan Şeyh Bedreddin İsyanının lideridir. İslâm tasavvufunun Vahdet-i Vücud okuluna mensup olan Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedrettin’in mezarı Cağaloğlu’nda II. Mahmud Türbesi’nin haziresinde bulunuyor. Serez’de idam edilen Şeyh Bedrettin’in naaşı 1961 yılında özel bir kararnameyle buraya defnedilmiş.
Burası Neresi? Halvdan’ın Ayasofya’nın ikinci katında bulunan mermer korkuluğun üzerine yazdığı “Halvdan buradaydı” yazısı 900 yıl boyunca dikkat çekmeden günümüze kadar ulaşmış. Yıllar önce şehrimize gelmiş Viking Savaşçısı Halvdan’ın izlerini mutlaka görmelisiniz.
Burası Neresi? Viyana’da dökme demirden yapılan Sveti Stefan Kilisesi diğer adıyla ”Demir Kilise’’, İstanbul’da montajı yapılan tek kilise olma özelliğine sahip. Fener mahallesinde, Haliç’in tam kıyısında yer alan kilise, üç kubbeli haç biçimindeki planı ve dış cephesinde bulunan muhteşem süslemeleriyle dikkat çekiyor.
Ayrıca kilise narteksinin üzerinde 40 metrelik bir çan kulesi yer alıyor. Geçmişi çok eskilere dayanan Demir Kilise, bugün halen Bulgar inancının sembolü olmaya devam ediyor. Görkemli ve parıltılı bir mimariye sahip olan Demir Kilise’yi mutlaka yakından görmelisiniz!
Burası Neresi? 1430 yılı bilinen en eski İstanbul haritasında Cerrahpaşa tarafında bulunan Arcadius sütunu görülmektedir. Günümüzde Koca Mustafa Paşa evlerinin arasına sıkışıp kalmışsa da hala görülmeye değer yerler arasında olduğunu söyleyebiliriz.
Burası Neresi? Tahtakale bölgesi ve Mercan yokuşunda bulunan İstanbul’un kültürel miraslarından Osmanlı hanlarını ziyaret edin. Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nden kalma muazzam tarihi hanları, İstanbul’da yapılacaklar listenize mutlaka ekleyin! Genel olarak İstanbul’un tarihi yarımada bölgesinde bulunan tarihi hanlar arasında; Zincirli Han, Büyük Valide Han, Tarihi Kürkçü Han, Evliya Hanı, Kızıl Han, Vezir Hanı, Koçulu Han, Tarihi Sofçu Han, Rüstem Paşa Kurşunlu Han mutlaka görmeniz gerekenlerin başında geliyor.
Burası Neresi? Boğazın en güzel yeri Mihrabat Korusuna çıkın, Kanlıca’da yoğurt yiyin, küçük meydanda bulunan Mimar Sinan eseri camiyi, İskender Paşa Cami’sini ve muvakkithanesini ziyaret edin! Bunların yanı sıra, Üsküdar’ın Salacak Sahili, Sarıyer, Tarabya, Bebek ve Beşiktaş gibi Boğaz hattında bulunan popüler noktalara gidebilirsiniz.
Burası Neresi? “Bal deposu” olarak adlandırılan ve iki imparatorluk gören Tahtakale Balkapanı Hanı ve altındaki Bizanslılardan kalan sarnıcı görün. Bir efsaneye göre buradan Ayasofya’ya giden gizli bir yol bile bulunuyor.
Burası Neresi? İki usta tarafından 30 yılda tamamlandığı söylenen ikonastasion ve Hz. İsa’nın kırbaçlandığı sütunu görün. Kilisedeki İsa’nın Kudüs’te zincirlenerek kırbaçlandığına inanılan Hristiyanlığa ait bir taş, kutsal emanet olarak yer alıyor. Kilisenin Hıristiyan şehit Aya Yorgi’ye ithaf edildiği biliniyor.
Her yıl Yunanistan ve diğer Ortodoks ülkelerinden hacılar tarafından ziyaret edilen Fener Rum Patrikhanesi’nin arkasında Patrikhane ve Patrikhane Kütüphanesi ofisleri bulunuyor. Fener Rum Patrikhanesi veya diğer adıyla Aya Yorgi Rum Patrikhanesi Kilisesi, dışardan etkileyici bir görüntüye sahip olmasa da iç dizaynıyla gören herkesi büyülüyor.
Burası Neresi? Bizans tekniği ve stiliyle yapılmış tuğra Ayasofya’da bulunuyor. Tuğra, dış narteks ana giriş kapısının sağındaki duvarda sergileniyor.
Burası Neresi? Kanlıca, Anadolu Hisarı, Rumeli Hisarı, Yeniköy, Salacak gibi Boğaziçi semtlerinin sakin sokaklarında huzurlu yürüyüşler yapabilirsiniz.
Burası Neresi? Ortodoksların İstanbul’daki en kutsal kilisesi aynı zamanda Müslümanlar tarafından da rağbet görüyor. Her zaman ziyarete açık olan kilisenin ayazmasında yazan “Yalnız yüzünüzü değil, günahlarınızı da yıkayınız” ibaresi tersten okunduğunda da aynı anlama geliyor.
Burası Neresi? İstanbul’un en meşhur semtlerinden olsalar bile artık son zamanlarını yaşayan Vefa, Süleymaniye ve Küçük Pazar semtlerini mutlaka ziyaret edin.
Burası Neresi? Semt kahveleri de bir yerin kültürünü anlamak için mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Özellikle Erol Taş Kahvesi ve Kadırga Havuzlu Kahvesi günümüz kalabalık kafelerinden sıkılanların mutlaka gitmesi gereken yerlerden.
Burası Neresi? Galata’da doğan Fransız şair Andre Chenier, siyasi tercihleri nedeniyle 1972’de Paris’te idam edildi. Chenier’in idamından 70 yıl sonra doğduğu binaya 1 kat eklenerek Osmanlı Bankası’nın ilk binası kuruldu. Sokağın adı da buradan geliyor. Siz de bu sokakta Chenier’in izlerine rastlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Kıyıda köşede gizlenmiş olan esnaf lokantalarını birçok lezzetli yemek çeşidiyle ve farklı atmosferiyle en az bir kere de olsa görmeniz gerek.
Ne Zaman? Boğazın en güzel zamanları erguvan zamanları olan Nisan-Mayıs aylarıdır. Siz de Dilenci Vapuru’yla bu doğal güzelliği görmek için mutlaka yolculuk etmelisiniz. Dilenci Vapuru, Şehir Hatlarının nostaljik vapurları ile pek çok duraktan yolcu alıp yolcu bırakılarak yaptıkları bir Boğaz turu vapurudur. Vapurların durakları Eminönü, Beşiktaş, Üsküdar, Kanlıca, Sarıyer, Rumeli Kavağı ve Anadolu Kavağı olup; bu Boğaz Turu’nun bilet ücreti ise 25 TL.
Burası Neresi? Türk ve İslam sanatı eserlerini topluca kapsayan ilk Türk müze özelliğine sahip Türk İslam Eserleri Müzesi’nin eşsiz koleksiyonunu görmeli, manzarasını izleyebileceğiniz terasında çay içmeli ve İbrahim Paşa Sarayı’nı mutlaka gezmelisiniz.
Burası Neresi? Adını Türk romancı ve şair Ahmet Hamdi Tanpınar’dan alan kütüphane Gülhane’de bulunuyor. Siz de kitap okumak için burayı tercih edebilirsiniz.
Burası Neresi? Dünyanın başlangıç noktasını görmek için Greenwich’e gitmenize gerek yok! Başlangıç noktası önceden Sultanahmet’ti. Siz de ülkemizde yer alan başlangıç noktasını yakından görebilirsiniz.
Burası Neresi? Dünyanın en eski üniversitesi ne Oxford ne Cambridge, dünyadaki ilk üniversite bunlardan 300 yıl önce kurulmuş Konstantinopolis Üniversitesi. Konstantinopolis, Magnura Sarayı’nın çatısı altında 850 yılında eğitime başlamış, günümüzde sadece temelleriyle de olsa hala ayakta. Siz de dünyanın ilk üniversitesini Sultanahmet’e gidip görebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? 1902’den beri Moda’da hizmet veren Yeni Moda Eczanesi’ne giderek 115 yıllık bir geçmişe tanıklık edin.
Burası Neresi? II. Abdülhamid’in terzisinin 1884 yılında Kalamış’ta aldığı arazinin içine 4 tane köşk yapılmış. Günümüzde sadece bir tanesi ayakta ve o da restoran olarak kullanılıyor. Kalamış’ta yer alan görkemli kafelerin bir zamanlar ailelere ev sahipliği yaptığını unutmayın.
Burası Neresi? İki tepeyi birbirine bağlayan Valens Kemerleri’nde yürüyüş yapın, yanındaki Kadınlar Pazarı’nı gezin.
Burası Neresi? Saraçhane’de yer alan, İstanbul’un tek burma minareli camisi olma niteliğini taşıyan cami, 1540 yılında yapılmış. Şehzade Parkı’nın içinde, Şehzade Camii’nin hemen önünde bulunan caminin Ayios Poliektos Kilisesi’nden derlendiği tahmin ediliyor.
Burası Neresi? Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük ahşap binası olma özelliğine sahip Rum Yetimhanesi’nin içine girmek yasak olsa da dış görüntüsüyle bile oldukça etkileyici bu binayı mutlaka görmelisiniz. Rum Yetimhanesi, İstanbul’da Büyükada’da yer alıyor.
Burası Neresi? Polonyalı özgürlük şairi Adam Mıckıewıcza’nın sürgün nedeniyle geldiği İstanbul’da yaşadığı ev, ölümünün 100. yılında müze olarak ziyarete açılmış. Şairin hayatı, eserleri, İstanbul’da geçirdiği yıllara ait fotoğrafları ve Polonya özgürlük mücadelesine ait belge ve fotoğrafları burada sergileniyor. Bu ulusal şairi siz de mutlaka tanıyın.
Burası Neresi? Boğazın denize dik inen sokaklarını ve Çağdaş Yunan şairi Kavafis’in büyüdüğü sokakları ziyaret edin. Sokaklar tarihi bir nitelik taşıyor.
Burası Neresi? En güzel gün batımı izleyeceğiniz yerlerden biri şüphesiz Salacak. Siz de Kız Kulesi’nin karşısında yerinizi alın ve muhteşem manzaraya karşı güneşin batışını seyredin.
Burası Neresi? Burgazada gezilecek ve görülecek yerleriyle birçok güzelliğe sahip. Siz de bu doğa harikası yerde yürüyüşler yapın, edebiyatımızın değerli ismi Sait Faik Abasıyanık’ın evini ziyaret edin.
Burası Neresi? Cihangir Camii; Beyoğlu Pürtelaş Mahallesi, Cihangir yokuşunda yer alıyor. Karşısında Üsküdar ve Kadıköy, sol tarafında İstanbul Boğazı, önünde Marmara Denizi, sağında Topkapı Sarayı ve Haliç bulunan Cihangir Camisi’nin manzarasından İstanbul’u mutlaka izlemelisiniz.
Burası Neresi? Semt adını Revan (Erivan) Emiri Emir Güne’den alıyor. 4. Murat şehri savaşmadan teslim eden Emir Güne’ye burada çok geniş araziler bağışlamış.
Burası Neresi? Tarihiyle, kültürüyle, doğa güzellikleriyle birçok efsaneye konu olan İstanbul’u gezerek tanımanın yanı sıra onu kitaplardan, yazarların kaleminden okuyarak da öğrenin.
Burası Neresi? Stalin’le girdiği iktidar mücadelesini kaybeden Troçki, İstanbul’a sürgüne gönderilir ve olası bir suikasta kurban gitmekten korktuğu için en güvenli yer olarak gördüğü Büyükada’daki bu evde bir dönem yaşar. Troçki’nin güvenli alan olarak gördüğü bu yeri mutlaka ziyaret edin.
Burası Neresi? Özellikle Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” eserinde bahsettiği 17 tılsımlı sütunu keşfedin.
Burası Neresi? Ayasofya, ilk yapıldığında günümüzdeki görünümünde değildi. Bu görünümü zamanla oldu. Temel sorunu acele yapılan inşaat faaliyeti ve yanlış statik hesabı olan yapı, 6. yüzyılda sadece 5 yılda bitmiş oldukça büyük bir yapıdır. Kiliseyi yaptıran Justinianos, bu ihtişamlı yapıyı kısa sürede bitirmeleri için mimarlara baskı yapar.
Binanın hafifletilmesi gerekir ve bu nedenle Rodos’tan özel bir çamur getirtilir. Bu çamurla tuğla imalatı yapılır. Tuğlalar ve derzleri kurumadan kubbe inşaatına geçilir ve kubbenin basıncıyla kuruyan tuğlalar zamanla yapının yanlardan açılmasına neden olur. Bu sebeple kubbe defalarca çatlamış ya da çökmüştür.
Burası Neresi? Sultanahmet’te bulunan dikilitaş dünyada; Londra, Paris, İstanbul, Roma olmak üzere sadece birkaç başkentte bulunuyor.
Burası Neresi? Sultanahmet Meydanı’nın sonunda Nakilbent Sokağı’ndan aşağıya indiğinizde Hipodromun devasa duvarlarını görebilirsiniz.
Burası Neresi? Boğazın eşsiz manzarasına karşı sevdiklerinizle birlikte keyifli bir akşam geçirin.
Burası Neresi? Özellikle Kuru Kahveci Mehmet Efendi‘nin Türk kahvelerini mutlaka deneyin.
Burası Neresi? Şehir kurulduğundan beri İstanbullular için temel gıda maddesi olan deniz ürünlerinin tadına bakmak ve Haliç’te eğlenceli vakit geçirmek için balık tutabilirsiniz.
Burası Neresi? Kadıköy’ün simgesi haline gelmiş boğa heykelinin önünde buluşmakta adeta bir gelenek halini almış durumda.
Burası Neresi? Binlerce insanın desteklediği bu renkli maratona en az 1 kere de olsa katılın.
Neden Gitmeliyim? Muhteşem boğaz manzarası karşısında çay içip, kitap okuyabilirsiniz.
Burası Neresi? Ayasofya’da bulunan şadırvan demir şebekelerinin dantel gibi görüntüsü ve üzerinde yazan “Biz her şeyi sudan yarattık” yazısı ile eşsiz bir görüntü oluşturuyor.
Burası Neresi? Olağanüstü koleksiyonu ve eşsiz manzarasıyla mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden.
Burası Neresi? Birçok antikacının olduğu, üst katında çok güzel karyatid heykellerin yer aldığı pasaj oldukça dar olduğu için duvarları aynalıdır. Günümüzde yozlaşsa da hala Beyoğlu’nun mücevher kutusu olma niteliğine sahip.
Burası Neresi? İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet’in türbesini ziyaret edin!
Bunun için İstanbul’da Gezilecek Yerler Listesi | En Güzel 210 Yer! başlıklı içeriğimizi kesinlikle okumanız gerekiyor.
Burası Neresi? Osmanlı döneminin en önemli yapılarından olan tarihi hamamları ziyaret edin.
***İstanbul’da yapılacak şeyler listesi burada sona eriyor. Uzun uzadıya her şeyi bir arada vermeye çalıştığım içeriğim ile ilgili fikirlerinizi beğendiğiniz veya beğenmediğiniz noktaları yorum yaparak benimle paylaşabilirsiniz. Bu sayede içeriğimi geliştirmemi sağlayabilirsiniz! İstanbul ile ilgili diğer içeriklerimize ayrıca bakmak isterseniz:
Stuttgart nerede? & Hangi ülkede? Stuttgart, Neckar Nehri üzerinde, tarihi Swabia'da yeşillikler içinde bir alanda…
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Yorumları Gör
Elinize sağlık sayenizde istanbulu tanıdık valla :) şuan istanbuldayım ben ve buradakş yerler'den 5 6 yeri gezme imkanı bulabildim gerçekten baya uzak bu söyledikleriniz yerler birbirlerine :) keşke yakınlığa göre listeleseymişsiniz .. ama harika bir yazı olmuş teşekkürler gerçekten.
Eliniza sağlık güzel bir yazı olmuş , istanbul hakkında detaylı bir bilgi sunmuşsunuz baya bir işimize yaradı gerçekten :) emeğinize elinize sağlık tekrardan
Selamlar
Emaar Square'ın içini gezminizi öneririm içinde canlı akvaryum olması insanı gerçekten cezbediyor , mutlaka gezilmesi gereken yerlerde olmasın gerektiğini düşünüyorum.
Zahmet edip bu kadar bilgiyipaylaştığınız için emeği geçenlere çok teşekkür ederim.Bir yer de naçizane ben söylemek isterm Fethi Paşa Korusu
Merhaba Ramazan bey
İlginiz için teşekkür ederiz , en kısa sürede bahsettiğinzi yeri listemize ekleyeceğiz.
Teşekkürler.