Pamukkale hakkında: Denizli’ye bağlı bir ilçe olan Pamukkale, Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Çürüksu Çayı’nın doğduğu bölgede, şehir merkezinin 22 kilometre kuzeyinde yer almaktadır. Hem tarihi hem de kültürel anlamda oldukça ilgi çekici bir yer olan Pamukkale, bembeyaz travertenleriyle tüm dünyada oldukça popüler bir turizm merkezidir.
Pamukkale, eski adıyla Akköy, Antik Çağ’dan itibaren pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Dolayısıyla ilçede, antik kentlerden, ören yerlerine, tarihi kiliselerden, arkeolojik kalıntılara kadar birçok değerli yapı mevcuttur.
Özellikle, 1988 yılından itibaren UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Hierapolis Antik Kenti ve Tiyatrosu ile meşhur olan Pamukkale’de Antik Kleopatra Havuzu, Laodikeia Antik Kenti ve St. Philippe Martyrion Kilisesi gibi ikonik yerler bulunmaktadır.
Şifalı termal sularıyla da meşhur olan ve Türkiye’nin beyaz cenneti olarak bilinen ilçe, Pamukkale travertenlerinin yanı sıra Karahayıt Kaplıcası gibi kaynaklara da ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın en prestijli seyahat dergilerine manşet olan Pamukkale’de gezilecek yerler listemiz sizlerle!
Kaç günde gezilir: Pamukkale gezinizi bir günde tamamlayabilir, tüm ilçeyi bir günde gezip bitirebilirsiniz!
Ziyaret için en uygun zaman: Şifalı suları, antik kentleri, kültür ve kaplıca turizmi ile meşhur olan Pamukkale, elverişli iklimi sayesinde yılın her dönemi ziyaret edilebilir bir yerdir. Lakin kış ayları daha serin ve yağışlı olacağından ilçeye seyahat etmek için en ideal dönem yaz sezonu veya bahar ayları olacaktır.
Müze kartı: Tarihi açıdan köklü bir yerleşim olan Pamukkale, yukarıda da bahsedildiği gibi antik kentleri ve müzeleriyle dikkat çekmektedir. İlçede bulunan tarihi yerlere, Türkiye’nin hemen hemen her şehrinde geçerli olan Müzekart ve Müzekart+ ile ücretsiz veya indirimli olarak girmek mümkündür. Dolayısıyla Kültür Bakanlığı’na ait olan bu müze kartları, Pamukkale’de de fazlasıyla işinize yarayacaktır.
Havalimanı/şehir merkezi ulaşımı: Pamukkale’ye havayolu üzerinden ulaşmak için Denizli Havalimanı’nı kullanabilirsiniz. Havalimanından Pamukkale’ye nasıl ulaşabileceğinizi öğrenmek için Denizli Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Ulaşım Rehberi‘mizi okuyabilir, gerekli tüm bilgilere erişebilirsiniz.
Ne Yenir: Çiğ Dolma, Kuyu Kebabı, Börülce Böreği, Yen Böreği, Yaprak Sarma, Denizli Kebabı ve Keşkek gibi lezzetlerin tadına mutlaka bakmalısınız. ”Denizli Yöresel Yemekleri | 20 Süper Lezzet” başlıklı içeriğimizi inceleyerek Denizli yöresine ait olan bu lezzetlerle ilgili daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Burası Neresi? Türkiye’nin beyaz cenneti Pamukkale Travertenleri, Denizli’nin ve hatta tüm Ege’nin en çok ziyaret edilen turizm merkezidir. Zira bembeyaz travertenler, yıl içerisinde yerli ve yabancı 1 milyondan fazla turist tarafından ziyaret ediliyor. Dünyanın sekizinci harikası olarak anılan ve 1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Travertenler, Pamukkale’de gezilecek yerler arasında başta geliyor.
Neden Gitmeliyim? Denizli şehir merkezinin 20 kilometre kuzeyinde yer alan Pamukkale Travertenleri, Kadı Deresi civarındaki Domuzçukuru’ndan başlayıp, kuzeydeki Nekropol’de son mezarlığın yanındaki Çaltık Deresine kadar uzanan geniş bir alanda konumlanıyor.
Bölgede bulunan doğal termal su kaynağının etkisiyle meydana gelen çökme sonucu oluştuğu bilinen travertenlerin uzunlukları 3 kilometre olup; yükseklikleri 50 metre civarında seyrediyor. Travertenler 17 farklı termal su kaynağından beslenip; travertenlerdeki suyun sıcaklığı yıl boyunca 33 ile 35 derece arasında değişiyor.
400 bin yıl önce bir dizi depremle de oluşabileceği düşünülen Pamukkale Travertenleri, Büyük Menderes havzasındaki harika görüntüsüyle insanları şaşkınlığa uğratıyor. Öyle ki yabancı turistler arasında yapılan anketler sonucunda Pamukkale, Kapadokya ile birlikte Türkiye’de en çok ziyaret edilmek istenen yer olarak öne çıkıyor.
Teraslı tepeleriyle birlikte ülkemizin en fotojenik bölgelerinden biri olan Pamukkale travertenleri, Antik Çağ’dan bu yana şifalı sularıyla da biliniyor. Travertenlerin şifalı suyunun, romatizmal hastalıklara, kalp rahatsızlıklarına, sindirim, solunum, dolaşım ve deri hastalıklarına iyi geldiği düşünülüyor.
Dolayısıyla Pamukkale, sağlık turizmi alanında da oldukça popüler! Pamukkale Travertenleriyle ilgili çok eski dönemlerden itibaren anlatılagelen pek çok efsane halk arasında dilden dile dolanarak bu zamana kadar gelmiştir. Bu efsaneler aşağıda alıntılanarak verilmiştir:
”Pamukkale’de, eski adıyla Hierapolis’te Endymion adlı, oldukça yakışıklı bir çoban yaşarmış. Ay Tanrıçası Selene’ye aşık olan Endymion, bugün travertenlerin olduğu bölgede sevgilisi Selene’ye kavuşmuş. Rivayet bu ya, kavuşmanın verdiği aşk sarhoşluğuyla işini gücünü bırakan, ineklerini sağmayı bile unutan Endymion, bir de bakmış ki ineklerden boşalan sütler, bugün ki bembeyaz travertenleri oluşturmuş.
Bir diğer hikaye ise şöyle: Bir zamanlar Hierapolis’te çirkin mi çirkin bir Çoban kızı yaşarmış. Bu kız o kadar çirkinmiş ki aynalara bakamıyor, her gün bu yüzden ağlıyormuş.
Bir gün bu duruma daha fazla dayanamayacağını düşünen ve intihar etmeye karar veren Çoban kızı, -kendisini bugün travertenlerin bulunduğu bölge olan- Hierapolis’in sularına bırakmış. O sırada yoldan geçen atlı bir prens, suda boğulmak üzere olan Çoban kızını fark etmiş ve onu kurtarmış.
Bu duruma çok öfkelenen Çoban kızı, prense kendisini kurtardığı için kızmış. Prens ise şöyle demiş: ‘‘Bu kadar güzel bir kızın neden kendisini öldürmek istediğini anlayamıyorum.’’ Bu cevap karşısında şaşkına dönen kız, sudaki yansımasına bakınca çok şaşırmış. Zira şifalı olan Hierapolis suları, Çoban kızını, dünyalar güzeli bir peri kızına dönüştürmüş.”
Burası Neresi? Pamukkale’nin yıldızı Antik Kleopatra Havuzu, 2.500 yıllık köklü bir tarihe sahiptir. Travertenlerin yukarı kısmında, Hierapolis Antik Kenti sınırları içerisinde yer alan antik termal havuz, Pamukkale’nin yıldızı olduğu gibi Denizli’nin simgeleşmiş turizm merkezlerinden biri olarak da dikkat çekiyor.
Yerli ve yabancı milyonlarca turistin dikkatini çeken Kleopatra Havuzu, adını tahmin edeceğiniz üzere Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan alıyor. Peki, Kleopatra ile Pamukkale arasında nasıl bir bağlantı var? Şöyle ki çeşitli söylencelerde Kleopatra’nın bu antik havuzda yüzdüğünden bahsediliyor.
Neden Gitmeliyim? Havuzun, M.S. 692 yılındaki depremde, sütunların yıkılması ve termal suyun birikmesiyle birlikte doğal yollarla oluştuğu tahmin ediliyor. Yılın dört mevsimi 36 derece su sıcaklığına sahip olan Kleopatra Havuzu, doğal termal bir kaynaktan besleniyor. Bundan dolayı termal suyun şifalı olduğuna inanılıyor.
Havuzun, kalp ve damar hastalıkları, romatizma, deri, felç ve sinir hastalıkları gibi daha pek çok rahatsızlığa şifa olduğu söyleniyor. Suyun kaynağından içilmesi halinde ise mide ve bağırsak rahatsızlıklarına şifa olduğuna inanılıyor.
Dört mevsim yüzme olanağı sunan Kleopatra Havuzu’na giren turistler, sıcaklığın yüksek olduğu yaz aylarında bile havuzun insanı içine çektiği ve psikolojik olarak rahatlattığını söylüyor.
Antik kalıntılar ve tarihi sütunlar arasında harika bir yüzme deneyimi yaşayabileceğiniz Kleopatra Havuzu, yaz aylarında, sezon boyunca günde ortalama 2.500 kişi tarafından ziyaret ediliyor. Bu rakam kış sezonunda 400’e kadar düşebiliyor.
Antik Kleopatra Havuzu’na özel araçla ulaşım, D – 585 karayolu üzerinden sağlanıyor. D – 585 karayolunun kuzey istikametine doğru devam edip, yol boyunca sıralanan Pamukkale/ Hierapolis tabelalarını takip ederek havuza ulaşılıyor. Bunun yanı sıra Denizli Otogarı’ndan hareket eden Pamukkale minibüsleri gibi toplu taşıma vasıtalarıyla da havuza ulaşmak mümkün.
Kleopatra Havuzu’nda yüzmek için talep edilen ücret yetişkinler için 32 TL, 7 – 12 yaş arası çocuklar için 13 TL olup; 0 – 6 yaş arası çocuklar için ücret talep edilmiyor. Lakin söz konusu havuz, Hierapolis Ören Yeri içerisinde yer aldığı için kente girişte de ayrı bir ödeme yapmak gerekiyor.
Hierapolis Antik Kenti giriş ücreti ise 80 TL. Dolayısıyla toplamda 112 TL ödeyerek, hem antik kenti gezip dolaşabiliyor hem de Kleopatra Havuzu’nda yüzebiliyorsunuz. Termal havuzda yüzmek değil de yalnızca havuzu görmek ve fotoğraf çekmek için ayrıca bir ödeme yapmaya gerek kalmıyor. Son olarak: Müzekart + veya Müzekart’a sahip olanlar, Hierapolis Antik Kenti’ni yılda iki kez ücretsiz olarak ziyaret edebiliyor.
Burası Neresi? 1988 yılında, Pamukkale Travertenleri ile birlikte UNESCO Dünya Mirasları listesine alınan ve Denizli’nin en önemli tarihi miraslarından biri olan Hierapolis Antik Kenti’nin, İ.Ö. 2. yüzyılda, Bergama Krallarından biri olan II. Eumenes tarafından kurulduğu bilinmektedir.
Adını Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Hiera’dan alan Hierapolis, var olduğu yıllar boyunca, deprem bölgesinde bulunmasından dolayı sürekli yıkılıp yeniden inşa edilmiş bir kenttir. Bu ilgi çekici kent, Pamukkale’de gezilecek yerler listesine eklenmeli ve mutlaka ziyaret edilmelidir.
Neden Gitmeliyim? Antik kentte, günümüze kadar gelmeyi başaran yapıların hemen hepsi İ.S. 60 yıllarında gerçekleşen büyük depremden sonra inşa edilmiş tarihi yapılardır. İ.S. 60 yılından önceki Helenistik niteliğini maalesef kaybeden şehir, tipik bir Roma kenti görünümünü alarak ızgara planlı inşa edilmiştir.
İ.S. 80 yıllarında Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Aziz Philip’in burada öldürülmesiyle kenti, İ.S. 4. yüzyıldan itibaren Hristiyanlığın merkezi haline gelmiş; Roma Dönemi’ni takip eden Bizans Dönemi’nde de önemli bir merkez olmaya devam etmiştir. Kente Bizans Dönemi’nde, Aziz Philip anısına, Martyrium olarak adlandırılan sekizgen kilise inşa edilmiş; bu kiliseyle birlikte önemi daha da artan şehir Metropolis unvanı almıştır.
Bu vakalar esnasında altın çağını yaşayan Hierapolis Antik Kenti, İ.S. 7 yüzyılda gerçekleşen büyük depremle tahrip olmuş ve kent kimliğini kaybetmiş; 12. yüzyılda ise maalesef küçük bir kasaba haline gelmiştir. İ.S. 13. yüzyılda Selçukluların egemenliğine altına giren Hierapolis Antik Kenti, 14. yüzyıldaki depremden sonra tamamen kaderine terkedilmiştir.
İki anıtsal kapısı bulunan Hierapolis Antik Kenti, yaklaşık 1 kilometre uzunluğundaki ana cadde ile ikiye bölünür. Caddenin her iki tarafında da revaklar, kamu binaları, dükkanlar ve atölyeler yer almaktadır. Kent, Güneybatı Anadolu’nun en büyük nekropolüne ev sahipliği yapmaktadır.
Nekropoller, kent surlarının dışında, kentin kuzey, güney ve doğu yönünde bulunmaktadır. Kentteki en önemli yapılar; Hamam – Bazilika, Latrina, Hierapolis Antik Tiyatro, Apollon Tapınağı, Plutonium, Su Kanalları, Nymphaeumlar, Kiliseler (Aziz Philip Martyriumu ve Aziz Philip Kilisesi) ve Büyük Hamam Kompleksi’dir.
Burası Neresi? Hierapolis Antik Tiyatrosu, Roma Dönemi’nden kalma en başarılı barok stil eserlerden biridir. 1800 yıllık bir geçmişe sahip olan antik tiyatro, Yunancada ‘Kutsal Şehir’ anlamına gelen Hierapolis Antik Kenti’nin sınırları içerisinde yer almaktadır.
Mimari özellikleri, dekorasyonu ve kabartmalarıyla adeta bir açık hava müzesi olan antik tiyatroda, tiyatronun inşasında da büyük bir rolü olan Roma İmparatoru Septimius Severus ve eşi Julia’ya ait kabartmalar gibi pek çok önemli eser bulunmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Tüm bu özellikleriyle Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir yapı olan antik tiyatro, Pamukkale’de gezilecek yerler arasında fazlasıyla popüler! Hierapolis Antik Tiyatrosu, asırlara meydan okuyarak, dimdik ayakta kalmayı başarmış devasa bir yapıdır. M.S. 60 yılındaki büyük depremin ardından yapımına başlanan tiyatro binasının inşası, M.S. 206 yılında İmparator Severus döneminde tamamlanmıştır.
Tiyatro Cavea’sında 8 merdivenle 7 bölüme ayrılmış 50 oturma sırası; Cavea’nın tam ortasında ise krallık locası ve orkestrayı çevreleyen 3.66 metre yüksekliğinde bir sahne bulunmaktadır. Sahne ön duvarında 5 kapı ve altı niş bulunup; bunların önünde üzerleri istiridye kabuğu şeklinde motiflerle dekore edilmiş 10 adet sütun yer almaktadır.
Geceleri aydınlatılarak harika bir görünüme bürünen tiyatronun sahip olduğu kabartmalı frizlerde; Apollon ve Artemis’in doğuşu, dini ayin sahneler, Dionysos, Satyr ve Menad’lardan oluşan eğlence sahneleri, Marsyas ve Apollon arasında geçen müzik yarışması, tanrılar ile devler arasındaki savaşlar, Hades’in tanrıça Persephone’yi yer altına kaçırması gibi mitolojik konular tasvir edilmektedir.
Ayrıca frizlerde Hierapolis kenti için yapılan sportif yarış sahneleri ve arşitravın kral kapısı üstünde İmparator Septimus Severus’un taç giyme merasimi gibi pek çok önemli olayın da tasvirine yer verilmiştir. Farklı stillerle sahip olan bu kabartmaların değişik dönemlerde farklı ustalar tarafından yapıldıkları tahmin edilmektedir.
Kabartmalı frizlerle süslenen Tiyatro sahnesi bu özelliğiyle Perge, Side ve Nyssa tiyatrolarıyla benzerlik göstermektedir. Türkiye’nin en popüler tarihi yapılarından biri olan Hierapolis Antik Tiyatro’yu kesinlikle yakından görmeli, burada birbirinden harika fotoğraflar çekmelisiniz!
Tek başına tiyatroya girişler ücretsiz olsa da Hierapolis Antik Kenti’ne girişler kişi başı 80 TL olarak ücretlendirilmektedir. Dolayısıyla Hierapolis Antik Tiyatrosu’nu görmek için öncelikle kente giriş ücretinin ödenmesi gerekmektedir.
Burası Neresi? Laodikeia Antik Kenti, M.Ö. III. yüzyılın ortalarında, Helenistik dönemde, Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Seleukos Kralı II. Antiokhos tarafından karısı Laodike’ye ithafen kurulan Antik Kent, Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesinden birine ev sahipliği yapmaktadır.
Bu açıdan oldukça önem arz eden antik kent, Erken Bizans Dönemi’nde metropollük seviyesinde bir dini merkeze dönüşmüştür. Denizli şehir merkezinin 6 kilometre kadar kuzeyinde konumlanan Laodikeia Antik Kenti, Pamukkale’nin sahip olduğu en önemli değerlerden biridir.
Neden Gitmeliyim? Yıllar boyunca pek çok kazı çalışmasının yapıldığı Laodikeia Antik Kenti’nde, Erken Kalkolitik Dönem’e (Bakır Çağı, M.Ö. 5500’den M.S. 7. yüzyıla) kadar kesintisiz bir şekilde yerleşimin olduğu saptanmıştır. Bundan dolayı kent içerisinde her biri birbirinden değerli olan bir dizi arkeolojik kalıntı bulunmaktadır.
Laodikeia Antik Kenti, 5 kilometrekarelik alana yayılan ve dört tarafı Nekropollerle çevrili olan bir yerleşimdir. Kentin içinde; Anadolu coğrafyasının en büyük stadyumu, 4 adet hamam kompleksi, 2adet tiyatro, 5 adet agora, 5adet Nymphaeum, 2adet anıtsal giriş kapısı, bir Bouleuterion, tapınaklar, Latrina, Peristylli evler, kiliseler ve anıtsal caddeler bulunmaktadır.
Bu yapıların birçoğu günümüze kadar varlığını sürdürebilmiştir. Hristiyan alemi için önemli bir yere sahip olan Laodikeia Antik Kenti ev sahipliği yaptığı, aynı adlı Laodikeia Kilisesi dolayısıyla M.S. 4. yüzyıldan itibaren Kutsal Hac Merkezi olarak kabul edilmiş ve bu sebeple her yıl yoğun olarak ziyaret edilmiştir.
Kentin en önemli yapılarından biri olan Laodikeia Kilisesi’nin adı Hristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil’de de geçmektedir. Kilise, Büyük Constantinus döneminde (M.S. 306 – 337), M.S. 313 yılında Hıristiyanlığın serbest olduğunu ilan eden Milano Fermanı sonrası inşa edilmiştir.
Antik şehirde, kilise dışında da görülmeye değer kalıntılar mevcuttur. Örneğin kentin sütunlu caddesinin doğusunda, küçük tiyatro ile Nymphaeum arasında bulunan Zeus Tapınağı, Roma Dönemi’nden kalma Anıtsal Çeşme, 20 bin kişilik büyük tiyatro ve 350 metre uzunluğu, 60 metre genişliğiyle Anadolu’nun en büyük stadyumundan geriye kalanlar görülmeye değer kalıntılardan birkaçıdır.
Pamukkale gezilecek yerler denildiğinde akla ilk gelenlerden biri olan Laodikeia Antik Kenti’ne ulaşmak için Denizli Otogarı’ndan haftanın yedi günü, belirli aralıklarla hareket eden Korucuk minibüslerine binebilirsiniz. Bunun dışında şehir merkezinden hareket eden 7/1 numaralı Denizli Merkez – Valilik Hattı belediye otobüsünü ya da Denizli Merkez – Valilik Hattı 35 numaralı belediye otobüsünü tercih edebilirsiniz.
Burası Neresi? Pamukkale’de gezilecek yerler listemizde, sıradaki durağımız Hierapolis Antik Kenti sınırları içerisinde yer alan ve kentin en önemli yapılarından biri olan St. Philippe Martyrion Kilisesi! St. Philippe Martyrion Kilisesi Pamukkale ilçesinde bulunan en eski ve en önemli kalıntılardan biridir.
Neden Gitmeliyim? Hierapolis Antik Kenti’nin kuzeyindeki bir tepe üzerinde konumlanan kilise, adını İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Philippe’den almıştır. Çeşitli kaynaklara göre St. Philippe, M.S. 80’li yıllarda Hıristiyanlığı yaymak için Hierapolis’e gelmiş; lakin amacına ulaşamadan öldürülmüştür. Bu olay sonrası, kilisenin M.S. 4. yüzyılın sonu 5. yüzyılın başlarında Aziz Philippe’in anısına yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Kaçırmayın! Kesin olmamakla birlikte St. Philippe’in mezarının da kilise yakınlarında bulunduğu düşünülmektedir. Hierapolis’in en değerli tarihi kalıntılarından biri olan St. Philippe Martyrion Kilisesi’ni kesinlikle ziyaret etmeli, bu tarihi atmosferi solumalısınız!
Burası Neresi? Hierapolis Antik Kenti’nin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı’nın düzenlenmesiyle ortaya çıkan Hierapolis Arkeoloji Müzesi, 1984 yılından bu yana halka açık olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Arkeoloji Müzesi’nde, Hierapolis’te gerçekleştirilen arkeolojik kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkartılan eserler sergileniyor. Müzede sergilenen eserler arasında ayrıca Laodikeia, Colossai, Tripolis, Lycos (Çürüksu) Vadisi ve Attuda gibi antik kentlerde bulunan önemli parçalar da yer alıyor.
Bunun yanı sıra müzede, Denizli dışında yer alan Caria, Pisidya ve Lidya bölgelerindeki kalıntıların da bir kısmına yer veriliyor. Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nin en önemli bölümünü, Beycesultan Höyüğü’nden çıkartılan ve Tunç Çağı’nın en güzel örneklerini teşkil eden arkeolojik buluntuların sergilendiği alan oluşturuyor.
Neden Gitmeliyim? Antik Roma Hamamı içerisindeki üç kapalı mekandan ve Gymnasium olarak bilinen açık alanlardan oluşan Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nde ayrıca bir kütüphane bulunuyor. Müze kütüphanesi binanın doğu bitişiğinde yer alıyor. Müzenin kapalı alanları; Heykeller ve Lahitler Salonu, Küçük Buluntular Salonu ve Tiyatro Buluntuları Salonu olarak üç farklı bölümden oluşuyor.
Heykeller ve Lahitler Salonu’nda, Hierapolis ve Laodikeia kazılarından elde edilen lahitler, heykeller, mezar taşları, mimari sütun, paye başlıkları ve yazıtlar sergilenmekte olup; eserler arasında özellikle Yunan ve Hellenistik orijinallerine bağlı kalarak yapılmış Roma dönemine ait Tyche, Dionysos, Pan, Asklepios, İsis Rahibesi ve Demeter heykelleri gibi parçalar öne çıkıyor.
Arkeoloji Müzesi’nin en önemli parçalarından biri olan Maximillan’ın lahdi ile Laodikeia kentinde ortaya çıkan Sidemara tipi lahit ve Arrius Apuleius Aurelianus’a ait olduğu düşünülen bir yazıt da yine bu salonda sergileniyor. Küçük Buluntular Salonu Denizli ve çevresindeki antik yerleşimlerden elde edilen eserlere ev sahipliği yapıyor.
Salonda adından da anlaşılacağı üzere, M.Ö. 6 binli yıllardan itibaren pek çok uygarlığa damgasını vuran küçük buluntular sergileniyor. Kronolojik olarak düzenlenip sergilenen buluntular, idoller, pişmiş toprak testi, tören (libasyon) kapları ve taş eserlerden oluşup; bunlar arasında özellikle Frig, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait adak kapları, pişmiş toprak kandiller, kolyeler, cam kapları, yüzük, küpe ve bilezik gibi madeni takılar dikkat çekiyor.
Tiyatro Buluntuları Salonu ise Hierapolis Antik Tiyatrosu’nun sahne binasının fasadını süsleyen eserlere ev sahipliği yapıyor. Söz konusu eserler restore edilmiş halleriyle teşhir ediliyor. Müzenin açık alanlarında ise daha çok mermer ve taş eserler sergileniyor.
Salonun en ilgi çeken parçaları; Apollon ile Artemis’e ait mitolojik kabartmalar, Roma İmparatoru Septimus Severus’un taç giyme törenine ait kabartmalar, Dionysos’un eğlence alayları, Persephone’nin Hades tarafından yeraltına kaçırılmasına ait friz, Kral Attalos ve Eumenes’in büst heykelleri, Apollon, Leto, Artemis, Hades ile ilgili heykeller ve sfenkslerden oluşuyor. Ayrıca Tanrıça Hierapolis’in taç giyme töreni ve tiyatroyla ilgili meclis kararlarını anlatan yazıtlar da burada bulunuyor.
Burası Neresi? Pamukkale gezilecek yerler arasında öne çıkan ve ilçedeki en önemli kültür merkezlerinden biri olan Halıcı Ahmet Urkay Etnografya Müzesi, 2 binden fazla eserin sergilendiği nitelikli bir müzedir. Peki, Ahmet Urkay kimdir? ‘‘Denizli’nin Tavas ilçesinde 1938 yılında dünyaya gelen Ahmet Urkay, ilköğrenimini Nikfer bölgesinde tamamlar. Genç yaşta iş hayatına atılan Urkay, ilk olarak halı dokumacılığı ve ticareti ile ilgilenmeye başlar.
Uzun bir müddet bu alanda ilerlemeye çalışan Ahmet Urkay, bir süre sonra 1966 yılında Marmaris’e giderek, turizm işletmeciliğiyle de ilgilenmeye başlar. Halı ticaretinin yanında turizm sektörüne de al atan Ahmet Urkay, küçük yaşta başladığı ticaret hayatına büyük bir gayretle devam eder.
Yıllar geçtikçe önemli bir iş insanı haline gelen Urkay, Türkiye’nin çeşitli yerlerine okullar yaptırarak eğitime ne denli önem verdiğini kanıtlar. Eğitim ve öğrenimin yanı sıra kültürel değerlere de sahip çıkılması gerektiğine inanan Ahmet Urkay, 1995 yılında koleksiyonerlik belgesi alır ve dünyanın çeşitli yerlerine seyahat eder ve gittiği yerlerden kültür varlıkları toplayıp, biriktirmeye başlar.’’
Neden Gitmeliyim? Ahmet Urkay, 2005’te Marmaris’te adını taşıyan özel bir müze kurar. Kurduğu müzeyi, 2016 yılında Denizli’ye taşır ve böylece Pamukkale’nin en önemli müzelerinden biri kurulmuş olur.
Ahmet Urkay’ın kişisel çabası ile halkın hizmetine sunulan Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Türkiye’nin ve Denizli coğrafyasının sahip olduğu değerleri olabilecek en fazla kişiyle paylaşmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için verdiği çabayı günümüzde de devam ettirmektedir.
Kaçırmayın! Karahayıt Mahallesi’nde bulunan Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde, 19. yüzyıla ait bir at arabası, antik gramofonlar, çini sobalar, çeşme aynaları, eski el dövmesi ibrikler, eski zaman halıları, ocak taşları, işlemeli eski kapılar ve bunun gibi daha pek çok önemli eser sergilenmektedir.
Burası Neresi? Pamukkale’de mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri olan Karahayıt Kaplıcaları, Pamukkale’nin 5 kilometre kuzeyinde, aynı isimli Karahayıt kasabasında yer almaktadır. Karahayıt kaplıcaları, doğal kaynak açısından Pamukkale travertenleriyle benzerlik gösterse de Karahayıt sularının sıcaklık derecesi daha yüksek olup; karbondioksit oranı daha azdır.
Kaplıcalar, üç farklı doğal kaynaktan beslenmektedir. Kalsiyum ve sülfat gibi mineral açısından oldukça zengin bir maden suyuna sahip olan Karahayıt Kaplıcaları’nın ayrıca pek çok derde şifa olduğu bilinmektedir.
Denizli’de oldukça popüler olan Karahayıt Kaplıcaları, kolay ulaşılabilir bir lokasyonda yer aldığı için başta yöre halkı olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok turist tarafından ilgi görmektedir. Ayrıca kaplıcalarda, ev tipi pansiyonlardan butik otellere, apartmanlardan beş yıldızlı otellere kadar birçok konaklama tesisi mevcuttur.
Neden Gitmeliyim? Karahayıt Kaplıcaları, Pamukkale kaplıcası ile neredeyse aynı özelliklere sahip olup, aynı etkiyi göstermektedir. Yılın dört mevsimi 60 derecelik ısısıyla kendine özgü kırmızı renkli termal suyu ve termal çamuru ile birlikte zengin minerallere sahip eşsiz bir sağlık kaynağıdır.
Karahayıt sularının; mide, karaciğer, bağırsak, safra yolu enfeksiyonları, hipostenik dispepsiler, safra kesesi ve safra yolları iltihapları, böbrek taşı, obezite ve diyabet gibi rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir. Hatta bu, Ege Üniversitesi Hidroklimatoloji Enstitüsü’nün hazırladığı raporla belgelenmiştir.
Karahayıt Kaplıcaları’nda bulunan turistik tesisler, kırmızı su ve termal çamur sayesinde, hastalık ve sağlık sorunlarına şifa bulmak isteyen binlerce kişi tarafından, her yıl, yoğun ilgi görmektedir. Termal kaynağın şifa olduğu diğer hastalıklar ise şunlardır:
Karahayıt Kaplıcaları’nın şifalı kırmızı suyundan sabun, şampuan krem, maske ve kolonya gibi birçok doğal ürün yapılıp, satılıyor. İnternet üzerinde de satışı yapılan tüm ürünleri yakından incelemek ve alışveriş yapmak için tıklayın!
Burası Neresi? Pamukkale Travertenleri’nin girişinde yer alan Kocaçukur Natural Park Havuzu, kısa adıyla Pamukkale Natural Park, Pamukkale’de gezilecek yerler arasında oldukça popülerdir. Park içerisinde; iki adet yüzme havuzu, yapay bir göl, bir adet çocuk havuzu ve çamur havuzu gibi hizmet alanları bulunmaktadır. Pamukkale’nin şifalı sularıyla beslenen Natural Park, 10 bin metrekarelik geniş bir alana yayılmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Pamukkale Kocaçukur Natural Park, görsel güzelliğiyle de şehrin en yeni cazibe merkezlerinden biri olarak yediden yetmişe herkese hitap eden bir eğlence merkezidir. Parkın en çok ilgi gören yeri, termal su ile beslenen çamur havuzudur. Çamur havuzunda yapılan çamur banyosu ise özellikle yabancı turistler tarafından yoğun rağbet görmektedir.
Natural Park’ta havuzların yanı sıra; kafeterya, restoran, soyunma kabinleri, jakuzi, suni gölet ve 5 bin metrekareye yayılan geniş bir yeşillik alan bulunmaktadır. Suni gölette kano ve deniz bisikleti turları düzenlenmekte olup; 15 dakikası 7 TL üzerinden ücretlendirilmektedir. Tur fiyatları sezondan sezona değişiklik gösterebilmektedir.
Ayrıca parkın kafeteryasında, yaz sezonu boyunca her akşam canlı müzik dinletisi gibi eğlenceli programlar düzenlenmektedir. Gündüzleri yüzme havuzunda veya çamur banyosunda şifa bulup, eğlenirken; geceleri canlı müzik eşliğinde doğal ortamın tadını çıkarmak için Kocaçukur Natural Park’a kesinlikle uğramalısınız!
Kaçırmayın! Denizli Otogarı’ndan haftanın yedi günü belirli aralıklarla hareket eden Karahayıt – Pamukkale minibüslerine binerek yaklaşık 15 – 20 dakikada Kocaçukur Natural Park’a ulaşabilirsiniz. Özel araç ile seyahat edenlerin Denizli şehir merkezinden Ankara Bulvarı’na çıkmaları ve Develi güzergahını takip etmeleri gerekmektedir. Tabelaları dikkate alıp yola devam ederek, yaklaşık 20 dakikada Pamukkale Travertenleri’ne ve de Kocaçukur Natural Park Havuzu’na ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Denizli’ye bağlı bir ilçe olan ve bembeyaz travertenleriyle bilinen Pamukkale, Denizli denildiğinde akla ilk yerlerden biridir. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Çürüksu Çayı’nın doğduğu bölgede yer alan Pamukkale, eski adıyla Akköy, şehir merkezinin 22 kilometre kuzeyinde konumlanmaktadır.
Pamukkale’nin güneyinde Tavas ilçesi, batısında Buldan, Sarayköy ve Merkez Efendi, doğusunda ise Çal ve Honaz ilçeleri bulunmaktadır. Ayrıca Pamukkale, nüfus itibariyle şehrin en büyük ilçesi olma özelliğine sahiptir.
Neden Gitmeliyim? Pamukkale, hem tarihi hem de kültürel anlamda oldukça ilgi çekici bir yerdir. Üstelik Türkiye’nin en popüler turizm merkezlerinden biri olma ayrıcalığına sahiptir. Zira söz konusu ilçe, kalsiyum oksit içeren termal suların oluşturduğu bembeyaz travertenleri ile Dünya’nın sayılı doğa harikaları arasında gösterilir ve Dünya’nın sekizinci harikası olarak anılır.
Bembeyaz travertenleri ve şifalı kaplıcalarının yanı sıra Antik Çağ’dan itibaren önemli medeniyetlere yerleşim alanı olan Pamukkale, her alanda fazlasıyla renkli bir çeşitliliğe sahiptir. Öyle ki travertenlerin bulunduğu alan ve Hierapolis Antik Kenti ile birlikte, 1988 yılından bunu yana UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ndeki yerini korumaktadır.
Antik kentlere, tarihi kalıntılara ve şifalara sulara sahip olan Pamukkale, doğal güzellikleri ile son derece cazip bir turizm cennetidir. Ayrıca doğa içinde gerçekleştirilen pek çok aktiviteye imkan veren ilçe, bisiklet parkurları, doğa yürüyüşü ve trekking rotaları ile doğa severlerin uğrak noktalarından biridir.
Pamukkale’de yılın hemen her dönemi yamaç paraşütü, dağcılık ve mağaracılık gibi ekstrem spor aktiviteleri gerçekleştirilmekte ve hatta bu gibi etkinlikler üzerine festivaller düzenlenmektedir.
Kaçırmayın! Pamukkale’ye gidildiğinde keşfedilmesi gereken ilk nokta, ilçe merkezidir. Çeşitli etkinlik alanlarıyla dolu olan Pamukkale ilçe merkezinde vakit geçirebilmek için pek çok seçenek mevcut. Caddeleri, sokakları, parkları, kafeleri, restoranları, mağazaları ve dükkanlarıyla Pamukkale ilçe merkezi sizleri bekliyor!
Burası Neresi? Denizli’nin en meşhur turizm merkezlerinden biri olan Yeşildere Şelalesi, son zamanlarda popülaritesini giderek arttırmaya devam ediyor. Şelale, konum itibariyle Denizli şehir merkezi ile Pamukkale yolunda; şehir merkezine 40 kilometre, Pamukkale’ye ise 22 kilometre mesafede yer alıyor. Yeşildere Şelalesi, Ağlayankaya Şelalesi adıyla da anılıyor. Ağlayankaya adı, şelalenin üzerinde yer alan ve ağlayan bir kayayı andıran doğal bir kayadan ileri geliyor.
Neden Gitmeliyim? Yeşilliğin bol olduğu doğasıyla, çevresinde kümes hayvanlarının ve alabalıklarının yetiştirildiği bir yer olan Yeşildere Şelalesi, 55 metrelik bir yükseklikten aşağı dökülüyor. Şelalenin döküldüğü zemin sünger görünümünde kayalar ile kaplı olup; bu kayaların üzerinde zümrüt yeşilinde yosunlar bulunuyor.
Dolayısıyla Yeşildere adı da buradan geliyor. Zira yemyeşil bir manzara sizleri bekliyor. Çevresi yüzlerce yıl yaşamış heybetli çınar ağaçlarıyla süslü olan şelale, tam anlamıyla bir tabiat harikasıdır. Ayrıca Yeşildere Şelalesi’nin çevresinde yürüyüş parkurları, piknik alanları ve Hoca’nın Yeri adlı bir dinlenme tesisi yer alıyor.
Taptaze alabalıklarıyla meşhur olan Hoca’nın Yeri, her cebe uygun ekonomik bir restoran olarak, özellikle hafta sonları tıklım tıklım dolup taşıyor. Hoca’nın Yeri, şelale çevresinde bulunan tek restoran olup; şelale yakınlarında da bunun dışında herhangi bir tesis bulunmuyor. Restoranın mutfağında taptaze alabalıklar, kiremitte ve ızgara olmak üzere iki farklı şekilde servis ediliyor. Balığın yanı sıra kiremitte köfte ve tavuk gibi seçenekler de menüde bulunuyor.
Kaçırmayın! Bunların dışında, Yeşildere Şelalesi ve çevresinde, trekking, avcılık, jeep safari, piknik, doğa yürüyüşü ve olta balıkçılığı gibi aktiviteler gerçekleştirilebilmektedir. Aynı zamanda muazzam bir manzaraya sahip olan Yeşildere Şelalesi’nin fotoğraf çekmek için harika bir destinasyon olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Son olarak Yeşildere Şelalesi ve çevresinin, Türkiye’nin en güzel kamp alanlarından birini teşkil ettiğini de söylemeden geçmeyelim!
Burası Neresi? Güney Şelalesi, Cindere Dağı yamaçlarında toplanan suların dere yatağında birleşip, coşkun bir şekilde akmasıyla oluşan doğa harikası bir şelaledir. Şelale ve çevresi, milli park olarak tescillenerek, devlet tarafından koruma altına alınmıştır.
Güney Şelalesi, milli park olmasının yanı sıra; I. Derece SİT Alanı’dır. İçerisinde barındırdığı doğal güzellikleri, gürül gürül akan şelalesi ve eşsiz florasıyla dikkat çeken Güney Şelalesi Milli Parkı, muhteşem manzarasıyla Pamukkale’ye gelmişken uğramanız gereken yerlerin başında geliyor.
Neden Gitmeliyim? Güney Şelalesi, 20 metre yükseklikten aşağıya doğru coşkun bir şekilde akarak, döküldüğü noktada kalker basamaklar ve çeşitli doğal yapılar oluşturmuştur. Bu oluşumda şelalenin kireçli suyunun payı da büyüktür. Ayrıca söz konusu su damlaları bununla da yetinmemiş ve bir Damlataş mağarasının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Aynı sular, Damlataş mağarasının içinde bir gölet de oluşturmuştur.
Güney Şelalesi, tüm bu güzellikleriyle Türkiye’nin doğa harikaları sıralamasında 23. sırada gösteriliyor. 2013 yılında heyelan sebebiyle çöken ve onarım çalışmaları sonucu yeniden eski formuna kavuşturulan şelalenin çevresinde, ziyaretçilerin vakit geçirebilecekleri restoran ve kafeterya gibi yeme – içme tesisleri ile lavabo – tuvalet ve mescit gibi hizmet noktaları bulunuyor.
Ayrıca şelalenin yakınlarında Tripolis Antik Kenti ve Büyük Menderes Nehri gibi turizm merkezleri yer alıyor. Dünyadaki ender güzelliklerden birine sahip olan Güney Şelalesi Milli Parkı, doğa ve manzara fotoğrafçılığı için de biçilmiş kaftan!
Kaçırmayın! Aynı zamanda burada, trekking, piknik, kamp ve doğa yürüyüşü gibi birbirinden eğlenceli pek çok aktiviteyi gerçekleştirmek mümkün. Üstelik Pamukkale’deki en güzel kamp alanlarından birinin Güney Şelalesi Milli Parkı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Güney ilçesine 3 kilometre; Denizli şehir merkezine ise 70 kilometre mesafede bulunan Güney Şelalesi Milli Parkı’na özel araç kiralayarak ya da toplu taşıma vasıtalarıyla ulaşılabiliyor.
Burası Neresi? Ankara – Denizli karayolu üzerinde, Denizli şehir merkezine 30 kilometre mesafede Honaz ilçesi, Kaklık Kasabası’nda bulunan Kaklık Mağarası, Pamukkale’ye gelmişken ziyaret edilmesi gereken duraklardan biridir. Damlataşı, sarkıtlar ve dikitlerle donatılmış bir mağara olan Kaklık, yapısı itibariyle Pamukkale’de bulunan travertenlerle benzerlik göstermektedir.
Halk arasında, Küçük Pamukkale veya Mağara Pamukkale olarak da anılan mağaranın bu şekilde anılmasının sebebi; sahip olduğu traverten basamaklarıyla eşine az rastlanır bir güzelliğe ev sahipliği yapıyor olması… Ayrıca mağaranın hemen yanında, sazlıkların arasında, yer altından kaynayarak çıkan ve kanallar içinde akan sular, yöre halkınca ‘Kokar Hamam Pınarı’ olarak adlandırılır.
Neden Gitmeliyim? İçerisinde termal su kaynağı bulunan Kaklık Mağarası’nın suları renksiz, berrak ve kükürt kokulu bir yapıya sahiptir. Bu suyun egzama ve sedef hastalığı gibi bazı cilt rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Doğrudan gün alan, sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkilerin gelişmesiyle farklı bir görünüm kazanan mağara, Türkiye’nin en güzel mağaralarından biridir.
Mağaranın içini donatan bu bitkiler aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alarak muhteşem bir manzara meydana çıkarır. Tüm bu özellikleriyle her yıl yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği Kaklık Mağarası’nın çevresinde; yüzme havuzu, seyir alanları, kafeteryalar, restoranlar, kameriyeler, piknik alanları ve bir de küçük bir amfi tiyatro bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Dolayısıyla mağara çevresinde de vakit geçirebilecek alanlar mevcuttur. Kaklık Mağarası ve çevresindeki tesisler 2002 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir. Özellikle yaz sezonunda, gün içerisinde 1200’den fazla turistin uğradığı Kaklık Mağarası’nda, bu oran hafta sonları 5 bini geçmektedir. Kaklık Mağarası’nı sizler de Pamukkale gezilecek yerler listenize ekleyin!
Burası Neresi? Honaz Dağı, 2528 metrelik zirvesiyle Ege Bölgesinin en yüksek noktasını teşkil etmektedir. Denizli’nin güneydoğusu boyunca uzanan bir dağ olan Honaz, aynı zamanda, Ege ve Akdeniz bölgelerini birbirinden ayıran doğal bir sınırdır. Honaz Dağı 1995 yılında milli park ilan edilmiş ve devlet tarafından koruma altına alınmıştır.
Milli park sınırları içerisinde; Ksenephon’a göre Frigya’nın 6 büyük şehrinden biri olan Colossae Antik Kenti bulunmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, park içerisinde, milattan önceki yıllara tarihlenen bir dizi kaya mezarı yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? Honaz Dağı Milli Parkı, yemyeşil doğasıyla gören herkesi kendisine hayran bırakan muhteşem bir turizm cennetidir. Bugüne dek pek çok bilimsel çalışmaya ev sahipliği yapmış olan dağda, şimdiye dek 964 bitki türüne rastlanmıştır. Bunlar arasında; Ballıbaba, Sığırkuyruğu ve Safran’ın dünyada sadece Honaz Dağı’nda yetiştiği bilinmektedir.
Honaz Dağı, yaban hayatı ve fauna açısından da oldukça zengindir. Dağda; yaban domuzu, dağ keçisi, tilki ve porsuk gibi hayvan türleri ile halk arasında Dağ Anası olarak bilinen çok zehirli bir yılan türü yaşamaktadır.
Honaz Dağı Milli Parkı, Dünyada ilk kez gerçekleştirilmiş olan I. Dünya Hava Oyunları’na ev sahipliği yapmış olmasıyla da oldukça popülerdir. Zira Honaz, yükselti ve eğim açısından ekstrem sporlar için fazlasıyla uygundur.
Bu sporlar arasında; yamaç paraşütü, delta (yelken) kanat ve paraşüt gibi hava sporları oldukça revaçtadır. Ayrıca Honaz Dağı, kayağa elverişli yapısıyla kış sporları için de uygun bir bölgedir.
Trekking ve dağcılık faaliyetleri için de biçilmiş kaftan olan Milli park içerisinde; piknik alanları, çocuk oyun parkları, otopark, tuvalet, çeşme, mescit, kamp alanları, konaklama tesisleri, büfe – market, kameriyeler, yürüyüş parkurları ve dinlenme alanları gibi pek çok hizmet noktası bulunmaktadır.
Dolayısıyla Honaz’da, yamaç paraşütü ve delta kanat gibi ekstrem sporların yanı sıra; çadırlı kampçılık, dağ bisikleti, doğa yürüyüşü, fotoğrafçılık, yaban hayatı gözlemciliği, meditasyon, piknik ve trekking gibi aktiviteler de gerçekleştirilmektedir.
Pamukkale’de Hierapolis Antik Kenti ve Tiyatrosu, St. Philippe Martyrion Kilisesi, Antik Kleopatra Çeşmesi ve Laodikeia Antik Kenti gibi her biri birbirinden önemli pek çok tarihi yer ve antik yapı bulunuyor. tüm bu yerlerle ve Pamukkale’nin tarih, arkeoloji ve kültürel anlamdaki zenginliği hakkında bilgi sahibi olmak için mutlaka okuyun: Pamukkale’nin Tarihi Yerleri | 5 Özel Tarihi Nokta!
Burası Neresi? Türkiye’nin en popüler tatil köylerinden biri olan Kuşadası, Aydın’a bağlı bir ilçedir. Kuzeyde İzmir, doğuda ve güneyde Söke ilçesi, batıda ise Ege Denizi ile çevrili olan Kuşadası, Aydın’a 70 kilometre; Pamukkale’ye ise 190 kilometre mesafe konumlanmaktadır.
Kolay ulaşılabilir bir lokasyonda bulunan ilçeye, Pamukkale’den yola çıkıldığı takdirde yaklaşık 2,5 saatte ulaşmak mümkündür. Dolayısıyla Pamukkale’ye gelmişken, denizi havası almak ve de dinlendirici bir yaz tatili yapmak için Kuşadası’na gidebilirsiniz! Ulaşım için Denizli Otogarı’ndan, Aydın – Kuşadası otobüslerine binebilirsiniz veya özel bir araç kiralayabilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Kuşadası, Ege Bölgesi’nin en güzel tatil merkezlerinden biri olarak her yıl, yaz sezonun açılmasıyla birlikte, yerli ve yabancı binlerce turistin akınına uğruyor. Efes, Meryemana, Milet, Didim, Pamukkale, Marmaris, Bodrum gibi önemli turistik merkezlere yakın olması da bu denli tercih edilmesinin sebeplerinden biridir.
Kuşadası, yat limanı, plajları, otelleri, motelleri, kamping, tatil köyleri ve eğlence mekanlarıyla dolu dolu bir tatil için her türlü imkana sahiptir. Doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle de dikkat çeken Kuşadası’nda turistik yerlerin sayısı da oldukça fazladır.
Kaçırmayın! Kuşadası’na gitmişken; Kuşadası Milli Parkı, Güvercinada Kalesi, Kaleiçi, Necati Korkmaz Mikro Minyatür Müzesi, Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi, Efes Antik Kenti, F. Özel Arabul Kültür Merkezi ve Kent Müzesi, Meryem Ana Evi, Zeus Mağarası, İçmeler Koyu, Sevda Tepesi ve Kurşunlu Manastırı gibi turistik yerler ve birbirinden güzel bir dizi plaj sizleri bekliyor.
Tüm bu yerlerle ve daha fazlasıyla ilgili bilgi almak için ”Kuşadası Gezilecek Yerler Listesi | En Efsane 40 Yer ve Kuşadası’nın Tarihi Yerleri | 10 Tarihi Nokta” başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz.
Burası Neresi? Aydın’ın bir diğer ilçesi olan Didim, Pamukkale’ye yakın gezilecek yerler arasında başta geliyor. Didim, hem yaz turizmi hem doğa turizmi hem de tarihi geçmişi açısından Ege’nin en popüler yerlerinden biri teşkil ediyor. Bir yarımada üzerinde yer alan Didim’in, doğusunda Muğla, Güllük Körfezi ve Akbük Koyu, batısında ve güneyinde Ege Denizi, kuzeyinde ise Bafa Gölü ve Menderes Nehri bulunuyor.
Eskiden Yenihisar olarak anılan ilçe, Didim adını Didyma Antik Kenti’nden alıyor. Kuşadası’na 70 kilometre, Bodrum‘a ise 110 kilometre mesafede yer alan ilçe, popüler tatil merkezlerine de yakın olmasıyla büyük bir avantaja sahip. Didim, tatil merkezlerinin yanı sıra bölgedeki en popüler turizm merkezlerine de yakın bir konumda yer alıyor.
Bunlardan biri de Pamukkale… Pamukkale ile Didim arasında ortalama 220 kilometre mesafe bulunup; Pamukkale’den yola çıkıldığında, yaklaşık 2,5 – 3 saatlik bir yolculuk sonrası ilçeye ulaşılabiliyor. Ulaşım için Denizli Otogarı’ndan hareket eden otobüslere binebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Kökleri Neolitik Dönem’e kadar uzanan Didim, bir yerleşim olarak; Mikenler, Giritliler, Aka kolonileri, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı İmparatorluğu gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Dolayısıyla tarihi açıdan zengin bir çeşitliliğe sahip olan Didim, Antik Dönem’in pek çok yerleşim yerine, günlük turlarla gidilip gezilebilecek uzaklıkta yer alıyor.
Bunlardan en önemlisi ise Milet… Antik Çağ’ın filozoflar kenti olarak bir döneme damgasını vuran Milet, Didim’e sadece 20 kilometre mesafede bulunuyor. Çeşitli kaynaklarda; Antik Çağ’ın yedi bilgesinden biri olan Tales, filozof ve tarihçi Hekaitos, dünyanın ilk haritasını yapan Anaksimandros ile şehir plancısı ve mimar Hippodamos’un Milet’te yaşadığı söyleniyor.
Bunların yanı sıra plajları, koyları ve kumsallarıyla da dikkat çeken Didim, Ege’nin dünyaca ünlü plajlarından biri olan Altınkum Plajı’na ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla Didim’de dolu dolu bir seyahat sizleri bekliyor.
Kaçırmayın! Didim’de gezip görmeniz gereken yerler, başta Altınkum ve Milet Antik Kenti olmak üzere; Akbük, Milet Müzesi, Tavşanburnu Tabiat Parkı, Bafa Gölü Tabiat Parkı, Saplı Ada, Culin Mağarası, Cennet Koyu ve Çam Boğazı, Didyma Antik Kenti, Faustina Hamamı ve İlyas Bey Camii’nden oluşuyor. Didim’in turizm zenginliği hakkında en doğru ve en detaylı bilgiye ulaşmak için mutlaka okuyun: Didim’in Tarihi Yerleri | 10 Tarihi Nokta ve Didim Gezilecek Yerler Listesi | 75 Görülesi Yer…
Burası Neresi? Muğla’nın Ula ilçesine bağlı bir tatil beldesi olan Akyaka, Marmaris ile Muğla’nın arasında, Gökova Körfezi’nin doğu ucunda yer alıyor. Akyaka, tatilini sessiz, sakin bir ortamda, huzur içinde geçirmek ve kafa dinlemek isteyenler için birebirdir. Zira bakir koyları, el değmemiş doğası ve tertemiz deniziyle sakin bir balıkçı kasabası olan Akyaka yeşile ve maviye doyabileceğiniz harika bir yer!
Akyaka, konum açısından da büyük bir avantaja sahip; çünkü Marmaris, Didim, Kuşadası, Bodrum gibi pek çok tatil yerine ve Pamukkale gibi turizm merkezlerine yakın bir lokasyonda yer alıyor. Pamukkale ile Akyaka arasında 180 kilometre mesafe bulunuyor ve iki güzergah arasındaki yolculuk yalnızca 2,5 saat sürüyor.
Neden Gitmeliyim? Antik çağlardan beri üzerinde yerleşim olduğuna inanılan Akyaka, tarihi zenginliği ve doğal güzellikleriyle oldukça yeterli bir yerleşimdir. Lakin beldenin tüm ülkede popülerleşmesi, 1970’li yıllarda başlamıştır. 1980’li yıllara gelindiğinde turizm açısından büyük bir patlama yaşayan Akyaka, o gün bugündür Ege Bölgesi’nin en popüler tatil beldelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.
Bu şirin tatil beldesi, Kadın Azmağı adıyla da bilinen Azmak Irmağı ve Çınar Plajı ile öne çıkıyor. Ayrıca beldeden, Sedir Adası’na düzenli aralıklarla deniz yolu ile gidiş gelişli seferler düzenleniyor. Bunların yanı sıra Akyaka’da, sörf, su sporları, kano, dağ bisikleti, trekking ve kamp gibi birbirinden eğlenceli bir dizi aktivite gerçekleştirilebiliyor.
Kaçırmayın! Gezginlerin gözdesi olan Akyaka’nın kamp alanları dışında motel, otel, pansiyon ve bungalov gibi pek çok konaklama imkanının da mevcut olduğunu belirtmeden geçmeyelim.
Bunun yanı sıra Akyaka’ya gelmişken; ”Çınar Plajı, Akyaka Plajı, Sedir Adası, Değirmenbükü Koyu, Akbük Koyu, Küfre Koyu, Idyma Antik Kenti, Akçapınar Köyü ve Sakartepe Seyir Terası” gibi gezip görülmesi gereken birçok yer sizleri bekliyor. Bu yerlerle ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayın: ”Akyaka’nın Tarihi Yerleri | Ziyaret Edilecek 4 Turistik Yer ve Akyaka’da Gezilecek Yerler | 15 Görülesi Yer”
Burası Neresi? Muğla’nın en gözde ilçelerinden biri olan Marmaris, şehir merkezinin 55 kilometre güneyinde yer alıyor. Ege kıyılarındaki en büyük tatil merkezi olan Marmaris, hem bu özelliği hem de doğal güzelliğinin verdiği ayrıcalıkla Türkiye’nin en gözde tatil yerlerinin başında geliyor.
Öyle ki Marmaris, yaz sezonu boyunca, yerli ve yabancı milyonlarca turistin uğrak noktası oluyor. Buradan da anlaşılacağı üzere Marmaris seyahati için en ideal dönem Haziran ile Eylül arasını kapsayan yaz sezonu oluyor.
Neden Gitmeliyim? Türkiye’nin güneybatısında, Ege deniziyle Akdeniz’in kesiştiği noktada yer alan Marmaris’e gitmek için onlarca sebep sıralanabilir. Söz konusu ilçe, çam ağaçlarıyla dolu ormanları, yemyeşil tepeleri, upuzun sahil şeridi, el değmemiş koyları, plajları, marinaları ve antik kentleriyle gerçekten de görülmeye değer!
Yazın denize girip serinlemek ve güneşlenip eğlenmek için en uygun ve en ideal yerlerden biri olan Marmaris, turizm anlamında da beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Marmaris’te gezip görülmesi gereken pek çok yer bulunuyor.
Bunların başında; ”İçmeler Plajı, Kleopatra Adası, Uzunyalı Plajı, Bördübet Koyu, Hafsa Sultan Kervansarayı, Kızkumu Plajı, Boncuk Koyu, Marmaris Kalesi, Turunç Halk Plajı, Baca Mağarası, Halıcı Ahmet Urkay Müzesi Marmaris Müzesi, Amos Antik Kenti ve Eski Çarşı” geliyor.
Dolayısıyla Marmaris’i gezip bitirmek için iki – üç günlük bir tatil yeterli oluyor. Daha fazlası için ”Marmaris Gezilecek Yerler Listesi | 28 Harika Nokta ve Marmaris Tarihi Yerler | 20 Tarihi Yer” başlıklı yazılarımıza göz gezdirebilirsiniz.
Kaçırmayın! Bunların yanında, Marmaris’e gelmişken, Ege ve Akdeniz mutfağının yanı sıra Hint, Çin ve İngiliz mutfağı gibi dünya lezzetlerinin tadına bakabilirsiniz. Ayrıca oldukça renkli ve hareketli bir gece hayatına sahip olan Marmaris’te akşamları müzik ve dansın tadını çıkarabilirsiniz. Marmaris’in gece hayatı hakkında detaylı bilgi almak için mutlaka okuyun: Marmaris Gece Hayatı…
Burası Neresi? Kemer, Antalya’nın en popüler ilçelerinden biridir. Ayrıca ülke turizmi için önemli bir turizm merkezi olan ilçe, Akdeniz kıyısında eşsiz bir konuma sahiptir. Antalya’nın 43 kilometre güneybatısında yer alan Kemer’in kuzey sınırını Batı Torosların etekleri oluşturmaktadır.
İçerisinde bulunan antik kentler, plajlar, turizm tesisleri ve eğlence mekanları sayesinde her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapan Kemer, Pamukkale’ye de oldukça yakındır. Dolayısıyla Pamukkale’ye yakın gezilecek yerler listenize sizler de Kemer’i mutlaka ekleyin! Pamukkale ilçe merkezinin yaklaşık 270 kilometre güneydoğusunda yer alan Kemer’e ortalama 3 saatlik bir yolculukla ulaşmak mümkündür.
Neden Gitmeliyim? 45 bin civarında kişinin ikamet ettiği ilçede, bu oran yaz aylarında ikiye katlanmaktadır. Zira söz konusu ilçe doğal güzelliği, tarihi zenginliği ve yaz turizmi ile oldukça popülerdir. Uzun zamandır çeşitli arkeolojik kazı çalışmalara kaynak oluşturan Kemer’in M.Ö. 690 yılına kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Bölgenin en eski yerleşimi, Kemer’e 15 kilometre mesafede bulunan Phaselis Antik Kenti’dir. I. Oleios tarafından kurulan bir liman kenti olan Phaselis, en iyi dönemlerinde, bölgenin en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Kemer’de Phaselis Antik Kenti gibi gezip görülmesi gereken daha pek çok yer mevcut.
Başta Likya Yolu, Paris II Batığı ve Yanartaş olmak üzere; Folklorik Yörük Parkı Açık Hava Müzesi, Ayışığı Parkı, Phaselis Koyu, Olympos Teleferik, Göynük Kanyonu ve Kesme Boğazı Kanyonu gibi bir dizi turistik cennet sizleri beklemekte! Bu yerlerle ilgili bilgi almak için ”Kemer Gezilecek Yerler Listesi | En Harika 41 Rota! ve Kemer’in Tarihi Yerleri | 7 Görülecek Yer!” başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz.
Kaçırmayın! Kemer’de konaklamak için otel, pansiyon, apart, butik otel ve kamping gibi pek çok seçenek mevcuttur. Gelmişken Akdeniz mutfağının en nefis yemeklerinin pişirildiği Kemer’in yöresel lezzetlerinin tadına bakmayı unutmayın! Ayrıca ilçenin gece hayatıyla ilgili her türlü bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: Kemer Gece Hayatı | En Güzel 14 Mekan…
Burası Neresi? 17 Ekim 2015 tarihinde hizmete açılan Denizli Teleferik, 1.500 metrelik uzunluğuyla Ege Bölgesi’nin en uzun teleferiği olma ayrıcalığına sahiptir. 6 dakikalık bir yolculukla 300 metre rakımdan, 1500 metrelik rakıma çıkan teleferik, özellikle son yıllarda Denizli’nin turizm potansiyelini ikiye katlamış ve şehre yeni bir soluk getirmiştir. Teleferik seferleri alt istasyon (biniş istasyonu) ile Bağbaşı Yaylası arasında gerçekleştirilmektedir.
Neden Gitmeliyim? Yağmur, kar, tipi gibi her türlü hava koşulunda çalışabilecek şekilde tasarlanan Denizli Teleferik, her biri 8 kişilik olan 24 adet kabinle hizmet vermektedir. Günde 7 – 8 bin kişiyi ağırlama kapasitesine sahip olan teleferik, saatte 1.000 kişiyi taşıyabilmektedir.
Popülaritesini her geçen gün iyiden iyiye arttıran Denizli Teleferik, kuruluşunun üzerinden üç yıl geçmiş olmasına rağmen 2018 yılına kadar 2 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Yılın 365 günü hizmet veren teleferik, dört mevsim cazibe merkezi haline gelmiş; yazın sıcaktan bunalanların, kışın ise kar görmek isteyenlerin uğrak noktalarından biri olmuştur.
Denizlilerin sosyal yaşantılarına renk katmak ve doğa ile iç içe vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla hayata geçirilen bu proje, kısa sürede Denizli’yi yayla turizminde bir marka haline getirmeyi başarmıştır. Zira teleferiğin ulaştığı nokta doğa harikası bir yayla olan Bağbaşı Yaylası’dır. Teleferik projesiyle birlikte, Bağbaşı Yaylası da nitelikli bir yaşam merkezine ve tesise dönüştürülmüştür.
Kaçırmayın! Tesis içerisinde; 30 adet bungalov ev, kıl çadırı, restoran ve kafeler, piknik alanı, 10 adet yöresel ürün satış merkezi, büfeler, mescit ve çadırlı kamp alanları bulunmaktadır. Denizli Terminali’ ne 9 kilometre, Denizli Tren Garı’ a 9,5 kilometre, Çardak Havalimanı’na ise 70 kilometre mesafede yer alan Bağbaşı Yaylası’na teleferik dışında; otobüs, taksi veya özel araçlarla ulaşılabilmektedir.
Tabi yaylaya ulaşımın en keyifli yolu teleferiktir. 6 dakika boyunca Denizli’nin müthiş manzarasının seyredildiği teleferik yolculuğunun sonunda yeryüzünün cennet köşelerinden birine ulaşılır. Konaklama imkanları, sosyal alanları, oyun parkları ve eğlence mekanlarıyla ziyaretçilerini en iyi şekilde ağırlayan Bağbaşı Yaylası, gören herkesi büyüleyen bir doğal güzelliğe sahiptir.
Özellikle yaz aylarında yayla havası alıp, biraz olsun serinlemek isteyenler tarafından yoğun rağbet gören Bağbaşı Yaylası’na gidenler, teleferiğin önünde uzun kuyruklar oluşturmaktadır. Teleferiğin, yayla istikametine doğru hareket ettiği alt biniş istasyonuna ulaşım, Yeniyol güzergahında çalışan ve Gökpınar istikametine giden minibüslerle sağlanmaktadır.
Bağbaşı Yaylası’ndan teleferiğe binmek isteyenler ise 130 ve 131 numaralı Büyükşehir Belediye otobüslerini kullanarak yayladaki üst biniş istasyonuna ulaşabilirler. Teleferiğe biniş için gerekli olan biletler, Denizli Teleferik Alt İstasyonu’ndaki dijital bilet sistemi kullanılan gişelerden temin edilmektedir. Online bilet satışı hizmeti henüz verilmemektedir.
Denizli Teleferik’te, kredi kartı geçerli olmayıp; hatalı biletler değiştirilmektedir. Teleferik kabinlerine bebek arabası ve bisikletlerin alınmasına izin verilmekte olup; bisikletlerden öğle saatlerine kadar ücret alınmamaktadır. Pamukkale ile Denizli arasında 30 kilometre mesafe bulunup; yolculuk ortalama 35 – 40 dakika sürmektedir.
Burası Neresi? Kısa tabiriyle Denizli Kayak Merkezi, Tavas ilçesinin Nikfer Mahallesi sınırları içerisindeki Bozdağ mevkiinde yer alıyor. Kayak Merkezi, başta Ege ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafından ziyaret ediliyor.
Bozdağ Kayak Merkezi, diğer adıyla Denizli Belediyesi Kayak Merkezi, henüz yeni bir tesis olmasına rağmen sunduğu imkanlar, ulaşım kolaylığı ve kar kalitesi sayesinde, kısa sürede adından söz ettirmeyi başarmıştır. Öyle ki kayak merkezi her gün onlarca tur otobüsünü evinde ağırlıyor.
Neden Gitmeliyim? Ege’nin en büyük kayak merkezi olma ayrıcalığına sahip olan tesis, özellikle hafta sonları 5 bin civarında turistin uğrak noktası oluyor. Kayak merkezi içerisinde; Kayak odası, saatte 2.700 kişi kapasiteli 2 telesiyej ve 1 teleski, sosyal tesisler, yürüyen bant, otopark ve acemi, orta seviye ve profesyoneller için 12 kilometre uzunluğunda 3 kayak pisti gibi imkanlar bulunmakla birlikte; ücretsiz kayak kursu ve özel ders gibi hizmetler veriliyor.
Kayak pistlerinin en uzunu 1700 metre, ikincisi 1500 metre, üçüncüsü ise 700 metre uzunluğa sahip. Topografik yapısı ve kar özellikleriyle kayak yapmak için büyük avantaj sağlayan Nikfer Bozdağ, snowboard gibi kış sporları için de gayet uygun!
Bunun yanı sıra merkezin, I. Etap Kayak Alanı’nda, 487 hektar olup, 3.950 metre uzunluğunda ve toplam 2700 kişi/saat kapasiteli 3 adet mekanik tesis hattı bulunuyor. Günübirlik hizmet alanlarına da ev sahipliği yapan Nikfer Bozdağ Kayak Merkezi’nde maalesef konaklama tesisi bulunmuyor. Konaklama için Denizli merkezdeki otellerden yararlanabilirsiniz.
Kaçırmayın! Mevsim koşullarına göre yılda yaklaşık 3,5 ay boyunca kayak yapılabilen tesiste kış sezonu Kasım ayı itibariyle açılıyor. Denizli merkezine 85 kilometre mesafede, 2.420 metre yükseklikte yer alan kayak merkezine ulaşmak için Denizli Otogarı’ndan hareket eden Nikfer Bozdağ Kayak Merkezi servislerine binebilirsiniz. Daha fazla bilgi almak için tıklayın!
Burası Neresi? Adını çocukluğumuzun en sevilen ve en bilinen karakterinden alan Keloğlan Mağarası, Denizli’nin Acıpayam ilçesinde, Denizli – Antalya karayoluna 3 kilometre mesafede, Dodurga Mahallesi sınırları içerisinde bulunuyor.
Keloğlan Mağarası, 1990’lı yıllara kadar yalnızca çobanların bildiği atıl bir mağara olarak kimsenin dikkatini çekmemiş olsa da Dodurga halkının çabaları neticesinde hak ettiği değere kavuşmuş ve 2003 yılında turizme kazandırılmıştır.
Neden Gitmeliyim? Türkiye’de turizme açık olan 14 mağaradan biri olan Keloğlan Mağarası’nın yalnızca 145 metrelik alanı gezilebilmektedir. Alanda, geniş ve aydınlatılmış bir parkur bulunduğu için mağarayı rahatça gezmek mümkündür. Ayrıca mağaranın içi güvenlik kameraları tarafından izlenmektedir.
Sarkıt, dikit ve sütunlardan oluşan mağara, bol çatlaklı, odacıklı, girintili ve çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Mağaranın odacıkları insanların girebileceği büyüklüktedir. Mağarada bugüne dek pek çok arkeolojik kazı gerçekleştirilmiş; bizon, zebra, kurt benzeri hayvanlara ait iskelet ve kemikler gibi birçok önemli kalıntı ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu kalıntılar mağaranın içinde sergilenmektedir.
Bir Hikaye! Keloğlan Mağarası ile ilgili bir efsane uzun yıllardan beri yöre hakkı arasında anlatılagelmiştir. Anlatılan efsaneye göre yörede yaşayan kel bir çoban saçı olmadığı için sevdiği kızla evlenememiş. Buna çok üzülen kel çoban kendini bu mağaraya kapatmış. Günlerce burada kalan çoban, uzun bir süre sonra mağaradan çıktığında artık kel değilmiş.
Efsane bu ya bizim kel çoban gitmiş, yerine sırma saçlı biri gelmiş. Çoban hemen köyüne geri dönmüş ve sevdiği kızla evlenmiş. O günden sonra kel çobanın hikayesini duyan ve aynı durumda olanlar bu mağaraya akın etmiş. Günümüzde de saçı olmayanlar veya dökülenler tarafından yoğun ilgi gören mağara bundan ötürü Keloğlan adını almıştır.
Kaçırmayın! Şifa bulmak isteyenlerin yanı sıra yabancı turistlerin de ilgisini çeken Keloğlan Mağarası, Pamukkale’ye gelmişken mutlaka uğramanız gereken bir yer! Pamukkale’nin 92 kilometre güneyinde bulunan Keloğlan Mağarası’na ortalama 1 saatte ulaşılabilmektedir.
İzmir, Denizli ve Antalya karayolu üzerinde yer alan Keloğlan Mağarası’na özel araç ile ulaşım oldukça kolaydır. Ayrıca haftanın yedi günü belirli aralıklarla Denizli Otogarı’ndan hareket eden Dodurga minibüsleriyle de mağaraya ulaşmak mümkündür.
Burası Neresi? Denizli, Aydın ve Muğla’nın sınırları arasında bulunan İnceğiz Kanyonu, eşsiz manzarasıyla Türkiye’nin en muhteşem doğa güzelliklerinden biridir. İnceğiz Kanyonu’nun uzunluğu 6 kilometre, yüksekliği ise 380 metre olup; derinliği 50 metre civarındadır.
Bu oran yaz aylarında 30 metreye kadar düşmektedir. İnceğiz’in kökleri, Antik çağlara kadar uzanmaktadır. Ve hatta kanyon üzerinde M.Ö. 5. yüzyıla ait Pers mezarlıkları bulunmaktadır. Bundan dolayı İnceğiz Kanyonu ve bulunduğu bölge, SİT alanı ilan edilmiş ve devlet tarafından koruma altına alınmıştır.
Neden Gitmeliyim? Arapapıştı Kanyonu olarak da anılan İnceğiz’in neden bu adı aldığına dair bugüne dek pek çok hikaye anlatılagelmiştir. Anlatılanlar arasında en meşhur olan hikaye şöyledir: Bir rivayete göre Araplar bu kanyonun güzelliği karşısında büyülenmiştir ve çok şaşırmışlardır. Bu nedenle de kanyon Türkçede argo bir söylem olan Arapapıştı adını almıştır.
Kanyon üzerinde Kemer Barajı yer almaktadır. Baraj sulama amaçlı kullanıldığı için özellikle yaz mevsiminde kanyon suları çekilir. Dolayısıyla kanyonu en güzel haliyle görmek isteyenlerin, sonbahar veya ilkbahar aylarını tercih etmesi daha doğru olacaktır. İnceğiz Kanyonu’nda sık sık tekne turları düzenlenir.
Tur tekneleri Kemer iskelesinden hareket etmektedir. Sizler de tekne turlarına katılarak tüm kanyonu gezebilir, bu harika manzaraya yakından şahit olabilirsiniz. Ayrıca kanyon çevresinde kamp, trekking, doğa fotoğrafçılığı ve doğa yürüyüşü gibi pek çok aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz.
Kaçırmayın! Bunun yanı sıra kanyonun tepesinde bulunan ve Arapapıştı Kanyonu Seyir Tepesi olarak adlandırılan tepeden bu güzel manzarayı en iyi açıyla seyredebilirsiniz.
Pamukkale’ye yakın gezilecek yerlerden biri olan İnceğiz Kanyonu’nu mutlaka ziyaret etmeli ve burada birbirinden harika fotoğraflar çekmelisiniz. Pamukkale ile arasında 120 kilometre mesafe bulunan İnceğiz Kanyonu’na aşağı yukarı 1,5 ile 2 saatlik bir yolculuk sonrası kolayca ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Ege, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri arasında kalan ve Göller Yöresi olarak adlandırılan bölgede, Burdur Gölleri Havzası içinde yer alan Salda Gölü, Türkiye’nin en popüler turizm merkezlerinden biridir. Salda Gölü, Türkiye’nin Maldivleri olarak anılır. Zira görüntü itibariyle tıpkı Maldivler’in sahillerine benzer.
Ekosistem bütünlüğünü en başarılı şekilde yansıtan göllerden biri olan Salda, 185 metre derinliğe sahiptir. Bu özelliğiyle Türkiye’nin en derin gölleri arasında üçüncü sıradadır. Turkuaz renkli suyu, beyaz kayaları ve bembeyaz kumuyla eşsiz bir manzaraya sahip olan Salda Gölü, Pamukkale’ye gelmişken ziyaret edebileceğiniz en nadide yerlerden biridir.
Pamukkale ile Salda Gölü arasında 99 kilometre mesafe bulunup; yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürmektedir. Türkiye genelinde Pamukkale ve Salda’yı içeren gezi turları düzenlenmektedir. Dolayısıyla dileyenler bu turlara katılarak hem Pamukkale’yi hem de bu harika gölü ziyaret edebilir.
Neden Gitmeliyim? Pamukkale’ye yakın gezilecek yerler listenize Türkiye’nin en güzel göllerinden biri olan Salda’yı kesinlikle eklemelisiniz! Burdur’un Yeşilova ilçesinin 4 kilometre kuzeybatısında konumlanan Salda Gölü, beyaz kayaya benzeyen kıyılarıyla Mars gezegenin yapı özelliklerine sahiptir.
Yapılan araştırmalar sonucu Mars’ta bir zamanlar suyun var olduğu lakin sonradan buharlaşarak yok olup, geriye bu kayaç yapıların kalmış olduğu saptanmıştır. Dünyada bu tip kayaç oluşumlarına yalnızca iki yerde rastlanmakta olup; bunlardan biri Salda Gölü, diğeri ise Kanada’da bulunan bir yerdir.
Halen devam eden araştırmalarda göldeki kayaç tipi ile Mars’taki kayaçlar tam anlamıyla eşleşirse, Salda Gölü dünya dışı yaşamın ilk kanıtı olacaktır. Bu açıdan oldukça merak uyandırıcı bir yer olan Salda, her yıl, yerli ve yabancı milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir.
Yaz aylarında su seviyesi azalan göl içerisinde yedi adet beyaz ada ortaya çıkmaktadır. Adaların oluşturduğu bu harika manzarayı kesinlikle kaçırmamalısınız. Ayrıca gelmişken göl çevresinde bisiklet turuna çıkabilir veya keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bunun yanı sıra Salda’da çadır kurup kamp yapabilir, gölde yüzerek suyun ve bu eşsiz atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.
Fakat yüzme bilmeyenlerin dikkatli olması oldukça önemli; zira göl suyu birden derinleşmektedir. Bundan ötürü göl üzerinde, yalnızca Doğanbaba Halk Plajı ve Yeşilova Belediyesi Halk Plajı’nda suyu girilmesine izin verilmektedir. Adı geçen plajların her ikisinde de can kurtaran ekipleri bulunmaktadır.
Salda Gölü, 2019 yılı itibariyle devlet tarafından koruma altına alınmıştır. Dolayısıyla göl kıyılarında herhangi bir yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemektedir. Buna karşın; Beyaz Adalar Bölgesi ve Yeşilova Halk Plajı bölgesi olmak üzere iki ayrı bölümden oluşan gölün her iki bölümünde de kafeler, büfeler ve restoranlar yer almaktadır.
Son yıllarda, ülkemizdeki en popüler turizm noktalarından biri haline gelen Salda Gölü yılın belirli dönemlerinde, özellikle de yaz aylarında fazlasıyla kalabalık olabiliyor.
Kalabalıktan kaçmak ve daha sakin bir dönemde gölü ziyaret etmek için bayram tatilleri ve de hafta sonlarından uzak durup, Eylül gibi bahar aylarını tercih edebilirsiniz. Burdur’un doğa harikası yerlerinin tümüyle ilgili her şeyi ”Burdur’da Gezilecek Yerler | 29 Doğa Harikası” başlıklı yazımızla öğrenebilirsiniz.
Burası Neresi? Eskişehir, Konya, Isparta, Denizli, Uşak ve Kütahya ile çevrelenmiş olan Afyon, kaplıcaları, doğal güzellikleri, kendine has kültürü ve tarihi ile ülkemizin önemli şehirlerinden biridir. Resmi adı Afyonkarahisar olan şehir, Batı Anadolu’da tüm yolların birleştiği kavşak noktasıdır.
Bu açıdan oldukça önemli bir konuma sahiptir. Kaplıca turizmi açısından Türkiye’nin iddialı şehirlerinden biri olan Afyon, ”Termalin Başkenti” olarak anılmaktadır. Pamukkale’ye de oldukça yakın olan Afyon’a mutlaka uğramalı ve şehrin şifalı sularından sizler de faydalanmalısınız. Pamukkale ile arasında 225 kilometre mesafe bulunan Afyonkarahisar’a ortalama 2,5 saatte ulaşabilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Afyon’un şifalı sularıyla beslenen termallerin ünü ülke sınırlarını aşmıştır. Afyon’daki en ünlü termal kaplıcaların başında; Sandıklı Hüdai Kaplıcaları, Gazlıgöl Termal Kaplıcaları, Heybeli Kaplıcası, Ömer Kaplıcaları ve Gecek Kaplıcası gelmektedir.
Bu kaplıcalardaki şifalı termal suların; kronik bel ağısı, kemik iltihabı, kas iltihabı, kemik erimesi, travmalar, romatizmal hastalıklar, dolaşım sistemi sendromları, ekzemalar, ekzema seboreikler, çocuk ekzemaları, psoriazisler, artroz çeşitlerinde, romatit arterit, spondilartrit, ankilopoetita, fibrozitis, selülits gibi rahatsızlıklara ve her türlü cilt sorununa iyi geldiği bilinmektedir.
Kaçırmayın! Afyon’da kaplıcaların yanı sıra gezip görebileceğiniz turistik yerler de mevcut. Başta, Afyonkarahisar Kalesi, İscehisar Peri Bacaları, Afyon Arkeoloji Müzesi, Sultan Divani Mevlevihanesi, Afyon Kent Ormanı, Akdağ Tabiat Parkı, Eber Gölü ve Buzluk Mağarası olmak üzere pek çok yer sizleri bekliyor.
Tüm bu yerlerle ilgili daha fazla bilgi almak adına ”Afyon’da Gezilecek Yerler Listesi | 32 Şahane Rota!, Afyon’un Tarihi Yerleri | 21 Tarihi Nokta ve Afyon’da Ne Yapılır & Mutlaka Yapılması Gereken 30 Aktivite” başlıklı yazılarımızı mutlaka okuyun!
Burası Neresi? Ege’nin İncisi olarak tüm dünyaca bilinen İzmir, Pamukkale’ye gelmişken uğrayabileceğiniz en şahane duraklardan biridir. Türkiye’de hem yaz turizmi hem doğa hem de tarih ve kültür turizmi açısından fazlasıyla donanımlı olan İzmir, sahip olduğu nitelikler sayesinde, milyonlarca turist tarafından her yıl ziyaret edilmektedir.
İzmir, aynı zamanda ülkemizdeki en büyük üçüncü şehir olma ayrıcalığına sahiptir. Ayrıca Dünya çapında ünlü iş merkezleri, uluslararası etkinlikleri ve meşhur fuarıyla metropol kent olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Neden Gitmeliyim? Bunların yanı sıra İzmir, Türkiye’nin yaz turizmine yön veren; Çeşme, Alaçatı, Foça ve Dikili ile Urla, Mordoğan, Gümüldür, Özdere, Sığacık ve Seferihisar gibi tatil beldelerine ev sahipliği yapmaktadır. Maya takviminin ön gördüğü 2012 kıyametiyle tüm dünyada sükse yaratan Şirince Köyü de şehrin en popüler turistik yerlerindendir.
Zira, o dönem gündeme bomba gibi düşen olayda, Maya takvimine göre kıyamet 2012 yılında gerçekleşecek ve dünya üzerinde bir tek Şirince Köyü bundan etkilenmeyecek gibi bir söylenti ortaya atılmıştır. İzmir’de saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok turistik yer bulunmaktadır.
Kökleri 8 – 9 bin yıl öncesine kadar dayanan şehirde, antik kentlerden, kalelere, ören yerlerinden, tapınaklara kadar pek çok arkeolojik yapı mevcuttur. Bunların dışında şehir, doğal güzellikleriyle de fazlasıyla tatmin edici bir potansiyele sahiptir.
Kaçırmayın! İzmir’de başta, Konak Meydanı ve Saat Kulesi, Kordon boyu, Tarihi Asansör, Bostanlı Yaya Köprüsü ve Gün Batımı Terası, Efes Antik Kenti, Alsancak, Bergama ve Tarihi Kemeraltı Çarşısı gibi ikonik yerler olmak üzere bir dizi turizm noktası sizleri bekliyor.
İzmir’in turistik zenginliğini en doğru ve en detaylı haliyle görmek için tıklayın: İzmir Gezilecek Yerler Listesi | Görülmesi Gereken En Popüler 105 Nokta!, İzmir’in Tarihi Yerleri | 85 Tarihi Nokta ve İzmir’de Ne Yapılır | Yapılacak En Renkli 110 Aktivite…
Ege denizi kıyısında konumlanan İzmir ile Pamukkale arasında ortalama 240 kilometre mesafe bulunuyor. Yolculuk ise yaklaşık 2,5 – 3 saat sürüyor. Bu süre ulaşımda tercih edeceğiniz vasıtaya göre azalıp, artabiliyor.
Burası Neresi? Sıradaki durağımız güllerin şehri Isparta! Isparta, Türkiye’nin güneybatısında, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyindeki Göller Yöresi’nde bulunan şirin mi şirin bir şehrimizdir. Batıda Burdur, kuzeyde Afyonkarahisar, doğuda Konya, güneyde ise Antalya ile sınır komşusu olan şehir, Pamukkale’ye de oldukça yakındır. Öyle ki Pamukkale ile Isparta arasında 175 kilometre mesafe bulunmakta olup; yolculuk süresi yalnızca 2 saattir.
Neden Gitmeliyim? El dokuması halıları, lavanta bahçeleri ve gül yetiştiriciliğiyle tüm ülkede ve hatta sınırların dışında da meşhur olan Isparta, turistik yerleriyle de öne çıkmaktadır. Şehirde gezip görülmesi gereken pek çok yer mevcuttur.
Yerleşim tarihi Paleolitik döneme kadar uzanan Isparta, Frigler, Lidyalılar, Persler, Makedonlar, Seleukos, Bergama Krallığı, Roma, Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı devleti gibi pek çok medeniyete kucak açmıştır.
Bu nedenle renkli bir tarihi zenginliğe sahip olan şehirde; Sığırlık Kalesi, Uluborlu Kalesi, Eğirdir Kalesi, Adada Antik Kenti, Antiocheia Antik Kenti ve Antiocheia Su Kemerleri, Dündar Bey Medresesi, Kutlubey Ulu Camii, Ertokuş Medresesi, Men Tapınağı, Firdevs Bey Bedesteni, Aya Baniya Kilisesi ve Ayastefanos Kilisesi gibi tarihi açıdan değerli yerler bulunmaktadır. Isparta, kültürel ve tarihi zenginliğinin yanı sıra doğal güzellikleriyle de ön plana çıkmaktadır.
Isparta’da Eğirdir Gölü, Gölcük Gölü, Kovada Gölü, Beyşehir Gölü, Burdur Gölü, Kızıldağ Milli Parkı, Kovada Gölü Milli Parkı, Lavanta Vadisi, Yazılı Kanyon, Yaka Kanyonu, Zindan Mağarası, Ayı İni Mağarası, Peynir İni Mağarası, Kapıkaya Mağarası, Dedegöl Dağı, Tota Yaylaları ve İçmeleri, Gelincik Dağı ve Davraz Kayak Merkezi gibi pek çok doğal güzellik sizleri bekliyor!
Kaçırmayın! Dolayısıyla Pamukkale’ye gelmişken lavanta ve gül bahçeleriyle gören herkesi büyüleyen Isparta’ya da mutlaka uğrayın! Tüm bu yerlerle ilgili daha fazla bilgi almak için Isparta’nın Doğa Harikası Gezilecek 46 Yeri!, Isparta’nın Merak Edilen 18 Turistik Tarihi Yeri ve Isparta’da Ne Yapılır? Yapılacak Heyecan Verici 33 Aktivite başlıklı yazılarımızı kesinlikle okumalısınız!
Pamukkale’nin gece hayatıyla ilgili detaylı bir yazı sizler için hazırlanıyor. Henüz hazırlanma aşamasında olan Pamukkale Gece Hayatı rehberimiz, çok yakında, burada sizlerle olacak yalnızca beklemede kalın! Beklerden bu süreyi ”Denizli Gece Hayatı ve En Eğlenceli 12 Mekan” başlıklı yazımızı okuyarak değerlendirebilir, bu sayede, Pamukkale’nin gece hayatıyla ilgili de fikir sahibi olabilirsiniz.
”Pamukkale’den ne alınır ve Pamukkale’de nerede alışveriş yapılır?” gibi sorularınızı ayrıntılı bir şekilde cevapladığımız bir içerik hazırlıyoruz. Merak edilen her şeyi bir arada vereceğimiz Pamukkale’de Alışveriş rehberimiz çok yakında, burada, sizlerle olacak! Şimdilik yalnızca beklemede kalın…
Pamukkale’de yapılacak şeyler saymakla bitmiyor! Fakat merak etmeyin; zira biz hiç üşenmedik ve sizler için kapsamlı ve bir o kadar da detaylı bir yazı hazırladık. Pamukkale’de yapılması gereken en eğlenceli ve en unutulmaz şeyleri listelediğimiz bu harika içeriğimizi mutlaka okuyun! ”Pamukkale’de Yapılacak Şeyler | En Keyifli 30 Aktivite!” başlıklı yazımız, Pamukkale seyahatinizi en iyi şekilde planlamanızı sağlayacak!
Denizli’de şehir içi ulaşım genel anlamda toplu taşıma vasıtalarıyla sağlanmaktadır. Dolayısıyla Pamukkale için de durum aynıdır. Toplu taşıma vasıtalarında Denizli Kart adı verilen manyetik bir ulaşım kartı kullanılmaktadır.
Pamukkale’de hizmet veren belediye halk otobüsleri, minibüs ve dolmuş gibi toplu taşıma vasıtalarının bir kısmında bu kart geçerli olduğu gibi bir kısmı nakit ile yolcu kabul etmektedir. Bunun yanı sıra taksi veya kiralık özel araç gibi seçenekler de Pamukkale içi ulaşımda yoğun olarak kullanılmaktadır.
Denizli Kart ile ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayın! Pamukkale’den çevre ilçelere, illere, havaalanına ve Denizli şehir merkezine minibüs, dolmuş, belediye otobüsleri ve Pamukkale turizm seferleri ile ulaşmak mümkündür.
Bunun yanı sıra yukarıda da belirtildiği gibi taksi ve özel araç kiralama gibi seçenekler de imkan dahilindedir. Pamukkale’nin şehir içi ulaşım olanaklarıyla ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
*** Pamukkale’de gezilecek yerler listemiz burada sona eriyor. Yazımızla ilgili öneri ve görüşlerinizi aşağıdaki yorum kutucuğuna yazarak bizlere ulaştırabilir, bu sayede içeriğimizi geliştirmemizi sağlayabilirsiniz. Dolayısıyla yorumlarınızı dört gözle bekliyoruz! Pamukkale ile ilgili diğer içeriklerimize ayrıca bakmak isterseniz:
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…