Şehir Hakkında; Kapadokya’nın kalbi Nevşehir, doğuda Kayseri, batıda Aksaray ve Niğde, kuzeydoğuda Yozgat ile komşudur. Osmanlı zamanında ”Muşkara” ismiyle bilinen ve bir köy olan Nevşehir, 18. yüzyılda ”yeni şehir” anlamına gelen bugünkü ismini almıştır. Anadolu’nun masal kenti olarak adlandırılan bu bölge, köklü bir tarihi geçmişe sahip olup, içerisinde barındırdığı taş dokusu, sıcak hava balonları, kiliseleri, açık hava müzeleri ve daha fazlası ile olağanüstü bir yerdir. Hem Nevşehir hem de Kapadokya’da yer alan bu yerleri, Nevşehir’de gezilecek yerler listesinde bulabilir ve bölgeyi daha yakından tanıma şansı elde edebilirsiniz.
Kaç Günde Gezilir; Nevşehir’i ortalama 3 günde gezebilmeniz mümkün.
Ziyaret Etmek İçin En İyi Zaman; Nevşehir’i ilkbahar ve sonbahar aylarında ziyaret etmek oldukça idealdir.
Müze Kartları; Türkiye’nin birçok şehrinde geçerli olan Müzekart, Kültür Bakanlığı’na bağlı tüm müzelerde ve birçok yerde ücretsiz giriş yapma imkanı tanıyor.
Havalimanı Merkez Ulaşım; Bu konu hakkında daha detaylı bilgi için Ulaşım Rehberi adlı yazımıza göz atabilirsiniz.
Ne Yenir; Nevşehir’in meşhur tatları arasında; testi kebabı, ayva dolması, soğanlama, köftür, Nevşehir tavası ve sızgıt yer alıyor. Daha detaylı bilgiye ulaşmak adına Nevşehir’in yöresel yemekleri adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Burası neresi? Nevşehir merkeze bağlı Eski Mahalle’de yer alan Nevşehir Kalesi’nin, tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmiyor. Ancak sağlam bir bazalt kaya üzerinde kurulu olan kalenin, 12. yüzyılda Selçuklular Dönemi’nde Bağdat Kervan Yolu’nun korunması amacıyla inşa edildiği tahmin ediliyor. Osmanlı Dönemi’nde Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından onarılan Nevşehir Kalesi, Cumhuriyet Dönemi’nde ise burçlarla desteklenerek yeniden restore edilmiş. Moloz ve kesme taşlardan inşa edilen kalenin sur duvarlarının, hala sapa sağlam ayakta durduğunu belirtmeliyiz. Ovaya hakim bir yerde bulunan kalenin, her ne kadar Kervan Yolu’nun korunması amacıyla inşa edildiği düşünülse de, yapı olarak Bizans mimarisine ait olduğuna dair görüşler de vardır.
Neden gitmeliyim? Bir rivayete göre; savaş sırasında su ihtiyacının giderilebilmesi için, kalenin içinden ovaya açılan bir tünelin olduğuna ancak günümüze gelene kadar kapandığına inanılıyor. Üçüncü derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen Nevşehir Kalesi’nde, çevresindeki 11 mahalleyi de içine alacak şekilde kazı çalışmaları yapılmış ve bu çalışmaların sonucunda bir yeraltı şehri bulunmuş. Hz. İsa’nın göğe yükselişini betimleyen fresklerin ve Ortodokslar açısından önemli olan tarihi bir kilisenin bulunduğu bu yeraltı şehrinde, 5. ve 6. yüzyıla ait kayadan oyma manastırlar da yer alıyor.
Burası neresi? Nevşehir’in birçok bölümünde peri bacası bulunsa da, en sık ve en eski peri bacalarının Kapadokya’da bulunduğunu belirtelim. Kapadokya gezilecek yerler yazımızda her ne kadar bahsetmiş olsak dahi, Nevşehir’de gezilecek yerler listesinde yer vermemek olmazdı. Hem Kapadokya’nın hem de Nevşehir’in en önemli simgesi olarak bilinen peri bacaları, doğal oluşumları sayesinde resmen gelenleri büyülüyor ve hayrete düşürüyor. Şimdi gelin, bu peri bacaları nasıl oluşmuş hep birlikte öğrenelim!
Peri Bacalarının Oluşumu; Bundan tam 10 milyon yıl önce, Kapadokya bölgesi iç deniz, Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı ise aktif yanardağlarmış. Bu yanardağların zamanla püskürttüğü lav ve küller, iç denizi, gölleri ve akarsuları kurutmuş ve kuruyan zeminin üzerinde bir tüf tabakası oluşturmuş. Volkan külü, kil, kumtaşı ve bazalt içeren kayaçlardan oluşan bu tabaka, rüzgar ve sellerin etkisiyle zamanla değişime uğramış. Kuvvetlenen sel suları, bitki örtüsünün azlığı ve tüf tabakasının zayıflığından dolayı, sert kayaları aşındırmaya devam etmiş. Sel sularına karşı çıkamayan kayalar çatlayıp kopmuş ve alt kısımlarında ise derin dalgalı vadiler oluşturmuş. Sel sularının aşındırmasından kendini koruyan kayalar, bu sayede şapkalı ve konik gövdeli peri bacalarının oluşmasını sağlamış.
Oluşumundan bu yana birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan peri bacalarının içleri, Paleolitik dönemde oyulmaya başlamış. Bu dönemden sonra burada Hititlerin yaşadığını ve 3.yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun bakısından kaçan Hristiyanların, hem ibadethane hem sığınak hem de ev olarak burayı kulandığını söylemeliyiz. Her dönem biraz daha oyulup biraz daha genişletilen peri bacalarının, kilise olarak kullanıldığı zamanlarda içlerine dönemi yansıtan fresklerin bile işlendiğini belirtmeliyiz.
Neden gitmeliyim? Buraya geldiğiniz zaman, sadece şapkalı peri bacalarını değil aynı zamanda mantar biçimli, sütunlu ve sivri peri bacalarını da göreceksiniz. Genellikle renkleri gri ve beyaz olan peri bacalarının, milyonluk yaşlarına rağmen hala ayakta durmasına çok şaşıracağınız da bir gerçek! Ayrıca sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde peri bacalarının oluşumuna benzeyen şekiller olsa da, hiçbir yerde bu kadar yoğununu göremezsiniz. Dünyanın 7 harikasından biri olarak gösterilmesinin nedenini şimdi daha iyi anlıyorsunuz, değil mi? 🙂
Burası neresi? İki büyük, bir küçük peri bacasından oluşan Üç Güzeller, bölgenin bir diğer sembolik yapısıdır. Bölgede en çok fotoğraf çekilen yerlerin başında gelen bu Üç Güzeller, hem görüntüsü hem de hakkında anlatılan efsaneleri ile yerli ve yabancı pek çok turistin ilgisini çekiyor. Diğer peri bacalarından farklı bir görüntüye sahip olması, en dikkat çekici özelliğidir. Nitekim özel günler için çekim yapıldığını ve özellikle gün batımında harika fotoğrafların ortaya çıktığını söylemeden geçmeyelim.
Neden gitmeliyim? Kırmızı kayalardan oluşan silüeti, arkasında yer alan Erciyes Dağı’nın manzarası ve gece aydınlatmasının vermiş olduğu o canlılık hissi ile muazzam bir yerdir. Üç Güzeller’e gelin ve muhteşem fotoğraflar yakalamanın yanı sıra hakkında anlatılan efsaneleri dinleyin. Anneanne, dede, baba ve kucağında çocuğunu tutan hamile bir annenin taşa dönüşmüş bedenlerini anlatan bir hikaye mi yoksa buruk aşkların hikayesi mi… Yöre halkından rica edin, sonrasını onlara bırakın! Ancak o anı beklemeye dayanamayanlar için biz biraz bahsedelim…
Efsaneler; Kapadokya’daki Kralın güzel kızı, birgün bir çobana sevdalanır ve Kral buna engel olmaya çalışır. Ancak tüm bu engellemelere rağmen prenses gizlice çobana kaçar ve evlenirler. Bir zaman sonra bir çocukları olunca, yollara düşerler. Amaç Kralın küs kalbini yumuşatmaktır. Ama unuttukları bir şey vardı. Kralın öfkesi ve kini öyle büyük ki daha onlar saraydan içeri girmeden askerleri üstüne salar. Artık kaçamayacaklarını bilen prenses Allah’a dua eder. Duası kabul olur ve o sırada ise hepsi taşa dönüşür. İşte anlatılan bu efsaneye göre; en önde duran taş çobanın, ortadaki çocuğun, arkadaki ise prensesin bedenine aittir. Bu anlatılan acı hikayeden dolayı burası kutsal gösterilip, çocuğu olmayan ailelerin uğrak noktası olmuş. Hatta gelenler peri bacalarının yan tarafındaki yokuştan tam 7 kez inip çıkarak, dua ederlermiş. Hikayenin etkisi midir bilinmez ama birçoğunun da çocuğu olduğuna inanılıyor.
Bir diğer hikayeye gelicek olursak; perilerin ve insanların arkadaşlığı ile kavuşamayan aşkın hikayesidir. Kapadokya’da yaşayan kötü devler, insanları korkutmak adına dağların üzerinden alevler üfleyerek evlerini yakarmış. Üç Güzeller bölgesinden geçen perilerin başı da bu duruma şahit olmuş ve perileri toplamış. Daha sonra dağların tepesinden getirdikleri karlarla ateşi söndürmüşler. Bu iyiliğin karşısında insanlar perilerle dost olmuş ve komşu olarak yaşamaya başlamış. Bu macera sırasında, Kralın oğlu Revan ve perilerin başının kızı Gülperi de birbirine sevdalanmış. Ancak insanlar bu aşka engel olmak istemiş ve perilere savaş açmış. Perilerin başı ise savaşmayıp gitmeyi tercih etmiş. Giderken de develer insanlara zarar vermesin diye, kızını dahil tüm perileri ak güvercine çevirmiş. Bir yanda aşkı tarafından terk edildiğini sanan Revan’ın penceresi önünden ayrılmayıp avuçlarında ısınan Gülperi… Diğer yanda da ölene kadar pencerenin önünde Gülperi’nin dönmesini bekleyen Revan…
Burası neresi? Nevşehir’de ilk müze açma fikri, Merkez Kütüphane Müdürü Hamit Özalp’in çabalarına aittir. Bunun üzerine, 1963-1964 yılları arasında çevreden topladığı tarihi eserleri, kütüphanenin bir odasında depolamıştır. Daha sonra Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin bir parçası olan Aş Evi ile Sübyan Mektebi, 1966 tarihinde Kültür Bakanlığı’na devredilerek restore edilmiş ve 1967 tarihinde Nevşehir Müzesi olarak hizmete açılmış. Kültür Sitesi’nde yer alan şimdiki yerine ise 1987 yılında taşınan müze, arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
Müzenin bölümleri; Müzenin girişinde Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın bir heykeli, heykelin hemen arkasındaki girişte ise küpler, lahitler ve taş heykeller yer alıyor. Giriş katında; Kapadokya bölgesinde bulunan hayvan fosilleri ve kemikleri sergilenirken, alt katında; arkeolojik eserler sergileniyor. Ait olduğu döneme göre kategorize edilip, kronolojik bir sırayla sergilenen bu eserler arasında; Frig, Urartu, Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine ve İran, Mezopotamya ve Kıbrıs kökenlerine ait birçok eser yer alıyor.
Bunun yanı sıra, Civelek Mağarası’ndan çıkan eserler, Neolitik döneme ve Eski Tunç Çağı’na ait eserler de sergileniyor. Müzenin etnografik bölümünde ise; eski bir dokuma tezgahı, saklama kapları, ahşap mobilyaların olduğu bir oturma odası, eski bir gramofon yer alıyor. Nevşehir’in tarihini keşfetmek, kültürel yapısını öğrenmek, antik döneme ait eserleri yakından görmek ve şehri daha iyi tanımak için oldukça ideal bir müzedir.
Burası neresi? Nevşehir ile Kırşehir’i birbirine bağlayan yolda yer alan Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi, bir diğer adıyla Hacı Bektaş Müzesi, Nevşehir’e 45 km uzaklıktaki Hacıbektaş ilçesinde konumlanıyor. İlçenin isminin, Horasanlı ve 13. yüzyıl İslam düşünürü olan Hacı Bektaş Veli’den geldiğini belirtmeliyiz. Hristiyan keşiflerin ve filozofların öğretileri ile tarih boyunca ilim yayan bölge, İslam tarihinin en büyük düşünürlerinden olan Hacı Bektaş Veli’yi de himayesinde barındırmasıyla oldukça büyük bir önem taşıyor.
Anadolu Selçukluların en kötü zamanlarında bölgeye gelen Hacı Bektaş Veli, Türklerin birleşmesini ve yaşam tarzlarının İslam inancına göre şekillenmesi için büyük çaba göstermiş. Bu çabaları üzerine bir okul kurmuş ve burada öğrenci yetiştirmiş. Hacı Bektaş Veli tarafından 13. yüzyılda kurulan Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi, tarihsel bir yapı olarak değil, Bektaşiliğin dünyaya yayılmaya başladığı merkez olarak da fazlasıyla dikkat çekiyor. Bunun devamında onarılıp eklemeler yapılan külliye, 1964 yılında Etnografya Müzesi biçiminde düzenlenmiş ve hizmete açılmış.
Bu külliye sadece mimari ve sanatı ile değil, aynı zamanda Bektaşilerin günlük hayatta kullandıkları eşyalar, hat örnekleri ve el yazmaları ile de oldukça rağbet görüyor. Nadar Avlusu, Dergah Avlusu ve Hazret Avlusu olmak üzere üç ayrı avludan oluşan müze, Pir Evi’nin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş. Birinci avlu olan Nadar Avlusu, ”Altın Avlu” anlamına geliyor ve Osmanlı mimarisi tarzında yapılan Çatal Kapı’dan içeri giriliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1963 yılında onarılan kapı, üzerinde bir kitabeye yer veriyor. Bu kapıdan girildiğinde, gelen yolcuları ağırlamak ve ihtiyaçlarını karşılamak için yapıldığı görülüyor. Misafirlerin ağırlandığı Mihman Evi, ahırlardan oluşan At Evi, kilere bağlı Aş Evi ve Ekmek Evi gibi yapıları da içerisinde barındırıyor. Bu avluda en dikkat çeken yapı ise Feyzi Baba Çeşmesi, bir diğer adıyla da bilinen Üçler Çeşmesi‘dir.
Dergah Avlusu bölümüne geldiğinizde; 1906-1908 yılları arasında Beyrut Valisi’nin eşi tarafından yaptırılan kare havuz, ilk göze çarpan yapıdır. Havuzun duvarında üçgen bir alınlık ve onun üzerinde 12 bölüme ayrılmış Hüseyni Tacı ile 12 mısralı bir kitabe yer alıyor. Aslanlı Çeşme, Dergah Cami, Dergah Kiler, Meydan Evi, Aş Evi, Mihman Evi ve Dedebaba Köşkleri de bu avlunun dikkat çeken yapıları arasındadır. Ayrıca Aslanlı Çeşme’nin suyundan içmeden buradan gidilmediğini de ekleyelim. Hazret Avlusu bölümüne geldiğinizde; ilk olarak sizi Atatürk rölyefi karşılıyor. Girişin karşısında Hacı Bektaş Veli Türbesi, doğusunda Balım Sultan Türbesi ve dergah çalışanlarının mezarları yer alıyor. Hacı Bektaş Veli Türbesi’nde; Hacı Bektaş Veli’nin sandukası ve çilehane bulunuyor. Unutmadan, türbenin kapısından geçerken eşiklere basmamanız gerektiğini belirtelim. Çünkü türbeyi yapan kişinin, bu eşiklerin altında yattığı biliniyor.
Son olarak Kırklar Kapısı’ndan geçtiğinizde Kırklar Meydanı’na ulaştığınızı ve burada Güvenç Abdal ve ailesinin 3 sandukası ve diğer erenlerin mezarları ile karşılaştığınızı belirtelim. Aynı zamanda Hacı Bektaş Veli Türbesi’ne geldiğinizde, Delikli Taş Mağarası’na uğramadan dönmemelisiniz. Burada bazı ritüellerin gerçekleştirildiğini ve dilek dilenip dua edildiğini bilmelisiniz. Ayrıca Delikli Taş’ın yer aldığı tepeye yakın Zemzem Çeşmesi’nin de suyunun şifalı olduğuna ve birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Delikli Taş’ın girişinde ise; birçok ozanın heykelleri, Sivas Madımak Otel’in anısına yapılan Ozanlar Anıtı, amfi tiyatro önünde İnsanlık Anıtı ve İz Bırakanlar Mezarlığı yer alıyor.
Burası neresi? Hacıbektaş ilçesinde yer alan Atatürk Evi, 19. yüzyılda kerpiç arasına hatıl atılarak inşa edilmiş. Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi sonrasında Ankara’ya dönerken buraya gelmiş ve bu evde bir gece konaklamış. Bunun üzerine, 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmiş ve Atatürk Evi Müzesi olarak hizmete açılmış. Müzede; Atatürk’ün kişisel eşyaları ve birçok belge yer alıyor.
Burası neresi? Göreme’nin tarihi açıdan en önemli yeri olan Göreme Açık Hava Müzesi, kaya içine oyulmuş manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, mutfaklar ve yaşam alanlarından oluşuyor. Bu bölge ilk olarak Aziz Basil tarafından 4. yüzyılda dini eğitim ve düşünce merkezi olarak kurulmuş ve Aziz Basil’in fikirleri ve dini eğitim sistemi burada öğretilmeye başlanmış.
Buraya geldiğinizde ilk etapta, müzenin girişinde yer alan Rahibeler Manastırı, kız öğrencilerin eğitim gördüğü yer, sizleri karşılıyor. Yedi katlı büyük bir kompleks olan bu manastırın içerisinde; yemekhane, mutfak, şapel ve kilise yer alıyor. Birbirine tünellerle bağlanmış katlardan sadece ilk iki katı gezilebiliyor. Hemen karşısında yer alan Rahipler Manastırı, erkek öğrencilerin eğitim gördüğü yer, çok katlıdır ve katlar arasındaki doğal yıkıntılar nedeniyle, sadece içerisindeki birkaç oda gezilebiliyor. Bunların dışında, Aziz Basil için özel inşa edilmiş bir şapel yer alıyor ve bu şapelin narteks bölümünde önemli kişilerin gömüldüğü bir mezarlık bulunuyor.
Aziz Basil Şapeli’nden sonraki durağınız Elmalı Kilise oluyor. Kiliseye bir tünelden geçerek ulaşabilir ya da biraz daha yürüyerek arka tarafından giriş sağlayabilirsiniz. Çok büyük bir kilise olmasa dahi, mimarisi ve süslemeleri ile kesinlikle görülmeye değer bir noktadır. Özellikle içerisindeki fresklerin hala capcanlı durmasına ve bozulmamış olmasına çok şaşıracaksınız. Mısırlı olan ve Hristiyan inancı nedeniyle babası tarafından öldürüldüğü için şehit sayılan Azize Barbara adına yapılan Azize Barbara Kilisesi, bir sonraki adres. Kaya üzerine boyama tekniği ile yapılan çeşitli freskler oldukça göze çarpıyor. İsmini ejderha ile savaşan Aziz George tasvirinden alan Yılanlı Kilise’den bahsedelim şimdi. Duvarda yer alan yeşil ejderha figürü yılana benzetildiği için bu ismi alan kilise, küçük ve tamamlanamadan yarım kalmış.
Kiliselerden sonra mutfak ve kiler olarak kullanılan bir yere geliyorsunuz. Burasının aslında bir eğitim merkezi olduğunu içerisindeki bölümlerden çok rahat bir şekilde anlayabilirsiniz. Ayrıca şarap mahzeni ve yemekhane gibi noktaları da yakından göreceksiniz. Bu noktalardan sonra Karanlık Kilise’ye geliyorsunuz. Kubbeli ve dört sütunlu bir kilise olan Karanlık Kilise, dini açıdan önemli olan bazı olayların sahnelendiği fresklerle süslüdür. İçerisinde mezar bölümleri olan Azize Katherina Şapeli, bölgenin en büyük ve en eski kaya kilisesi olan Tokalı Kilisesi ve iki sütunlu ve dört kubbeli olan Çarıklı Kilise’yi de unutmamalısınız.
Neden gitmeliyim? UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne giren Göreme Açık Hava Müzesi, gördüğünüz gibi birçok sayıda kiliseyi, manastırı, şapeli ve yemekhaneyi bünyesinde barındırıyor. Müzeyi kendiniz gezebileceğiniz gibi bir rehber ile de gezebilirsiniz ve hatta bir rehber ile gezmenizin daha yararlı olacağının da altını çizelim. Bu sayede, kiliseler hakkında daha detaylı bilgiye ulaşacak, resimleri daha detaylı inceleyecek ve her süslemeyi her detayı daha iyi öğreneceksiniz. Ayrıca Hristiyanlığın tarihini, gelişim sürecini, Hz. İsa’nın hayatının canlandırılmasını ve daha birçok dini olayın tasvirine de tanıklık edeceksiniz.
Burası neresi? Ürgüp’e 10 km mesafedeki Mustafapaşa’da bulunan Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, bir diğer adıyla da bilinen Bebek Müzesi, Sibel Radiye Kül tarafından açılmıştır. Türkiye’nin ilk el yapımı bebek müzesi olmasıyla dikkat çeken müzede, yaklaşık 3 bin adet el yapımı bebek yer alıyor. Bu el yapımı bebeklerin ayrı bir özelliği de bulunuyor. Neredeyse her biri bir tarihi yansıtıyor! Bu bebekler sadece efsane ve destanları anlatmıyor, aynı zamanda Cumhuriyet dönemine kadar uzanıyor.
Neden gitmeliyim? Yunus Emre, Mevlana, Nasreddin Hoca, Aşık Veysel, Dede Korkut, Hacı Bektaşi Veli, Köroğlu, Koca Yusuf ve Osmanlı padişahları gibi daha pek çok tarihte iz bırakmış isimlerin bu müzede dekore edildiğini söylemeliyiz. Tarihimizi çok güzel bir şekilde yansıtmasından dolayı, her yıl yerli ve yabancı birçok turist tarafından rağbet görüyor. Ayrıca müzenin bir kısmı butik otel ve cafe olarak da kullanıldığı için, geldiğiniz zaman diğer ihtiyaçlarınızı da karşılayabiliyorsunuz. Bunun dışında kukla, taş bebek, ahşap boyama ve resim atölyeleri de müzenin içerisinde bulunuyor.
Burası neresi? Ortahisar beldesinin Cumhuriyet Meydanı’nda yer alan Ortahisar Etnografya Müzesi, bir diğer adıyla da bilinen Ortahisar Kültür Müzesi, 1916 yılında inşa edilmiş ve çok uzun bir süre 12 odalı bir otel olarak hizmet vermiş. Günümüzde etnografya müzesi olarak hizmet veren bu yerde, Kapadokya yöresine ait yaşam biçimi mankenlerle canlandırılarak bizlere anlatılıyor. Üstelik Kapadokya’nın kültür ve tarihi de tanıtılıyor.
Neden gitmeliyim? Bölgenin ilk etnografya müzesi olma özelliğini taşıyan Ortahisar Etnografya Müzesi’nde; Türk hamamı, kına gecesi, Kağnı arabası, seyyar berber, pekmez ve ekmek yapımı gibi bizlere özgü yaşantılarımızdan karaleri yakından görecek ve bir nostalji yaşayacaksınız. Aynı zamanda müzenin içerisinde, her yıl 27 Nisan tarihinde oda orkestrası konserinin gerçekleştiğini de belirtmeliyiz. Böylece hem müzeyi gezmiş hem de güzel bir konsere tanıklık etmiş olacaksınız.
Burası neresi? Galip Körükçü tarafından açılan Avanos Saç Müzesi, sadece Türkiye’de değil, aynı zamanda dünyada da tek saç müzesi olma özelliğine sahip. Bir internet sitesinde, dünyanın en ilginç 15 müzesi listesinde 6.sırada yer alan müze, 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na da girmiştir. Kayalardan oyulmuş ve birbiri içinde geçişli bir mağarada konumlanan müzede, 16 bini aşkın kadın saçı yer alıyor. Müzeyi ziyaret edenlerden çoğu, ‘ben de bırakıyım’ diyerek bir tutam saçı keserek buraya bırakıyor. Hatta bazıları sadece saçlarını değil, bir dahaki gelişlerinde kendi saçlarını hemen bulmak için, isim ve telefon bilgilerini gerekirse vesikalığını bırakıyor.
Kimisine bu saç müzesi hayranlık oluştururken kimisine de çok ilginç gelebilir. Ancak müzenin hikayesinden herkesin etkileneceği çok aşikar. Hikayeye göre; çömlek ustası Galip Körükçü’nün atölyesine, birgün Fransız bir turist kadın gelir. Bir tesadüfle başlayan bu tanışma zamanla aralarında bir duygusal bağ oluşturur. Ancak bu bağ oluştuktan 3 ay sonra, kadın ülkesine geri dönmek zorunda kalır. Galip ise bir anı olarak ondan bir tutam saç bırakmasını ister. Bunun üzerine bu saçı, atölyesinin duvarına asar ve hikayeyi öğrenen her kadın bir akım başlatarak bunu devam ettirir. Böylelikle atölye, zamanla müzeye dönüşür.
Neden gitmeliyim? Galip Körükçü, her yıl bu saç demetlerinden 20 tanesini rastgele seçerek bir çekiliş yapar ve bu şanlı kişileri Kapadokya’ya davet eder. Üstelik davet ettiği bu kişilerin tüm masraflarını kendi karşılar. Çömlek yapmayı öğretir veya at sırtında vadi de dolaştırır. Böyle bir imkandan kim faydalanmak istemez ki? Nevşehir gezilecek yerler listenize bu noktayı kesinlikle ekleyin ve Kapadokya çekilişini kazanmaya bakın! 🙂
Kaçırmayın! Ayrıca müzenin içerisi sadece saçlardan ibaret değil. Kapadokya’yı hatırlatacak el emeği ile yapılmış hediyelik eşyaların bulunduğunu da bilmelisiniz. Bu hediyelik eşyalardan kendinize uygun olanı seçerken ya da sevdiklerinize küçük hediyeler alırken, peçete ve mendillerle donatılmış bir dilek ağacıyla karşılaşacaksınız. E buraya kadar gelmişken, bir peçeteye dileğinizi yazarak, ağaca asmaya ne dersiniz? Belki kabul olur!
Uyarı! Müzede; insanların kişisel bilgileri ve resimleri olduğu için, fotoğraf çekilmesi yasak!
Burası neresi? Avanos ilçesinin 5-6 km güneyinde konumlanan Zelve Açık Hava Müzesi, son derece geniş bir vadiye yayılmıştır. Zelve Vadisi içerisinde yer alan bu müze, aynı zamanda Paşabağları’na da 1 km uzaklıktadır. Müzenin girişinde bulunan ücretli otoparka aracınızı park ederek, eğer aracınızla geliyorsanız, geziye başlayabilirsiniz. Hemen girişte ise, gözleme yapan ve hediyelik eşya satan dükkanlarla karşılacaksınız. Esnafla sohbet edebilir ve güzel gözlemelerinin tadına bakıp, sevdiklerinize ya da kendinize hediyeler alabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Bölgede birçok kaya kilisesi ve yerleşim yeri bulunmasının yanı sıra bir adet de cami bulunuyor. Çok eski tarihlerde bir köy olan bu bölge, erozyon nedeniyle zamanla açık hava müzesine dönüştüğü için, içerisinde pek çok tarihi yapıyı göreceksiniz. Örneğin; manastır, kilise, tünel, değirmen ve bunun gibi daha birçok yapı… Aynı zamanda trekking yaparak vadiyi dolaşabilir ve açık hava müzesinin tadını çıkarabilirsiniz. Unutmadan, müzede yer alan Üzümlü ve Balıklı Kilise, Değirmen, Kutsal Hac Kilisesi, Tünel, Manastır ve Direkli Kilise’yi de ziyaret edin!
Burası neresi? Ürgüp’ün Temenni Tepesi’nde konumlanan Ürgüp Müzesi, tek kubbeli bir yapıya sahiptir. 1965 yılından itibaren müzede sergilenmeye değer eserler toplanmaya başlanmış ve belediye tarafından tahsis edilen binanın inşaat çalışmalarına ise 1968 yılında başlanmış. 1971 yılında hizmete açılan Ürgüp Müzesi, arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki bölümden oluşuyor.
Müzenin bölümleri; Müzenin giriş merdivenlerinde; taş ve pişmiş topraktan elde edilen eserler, giriş kısmında; Mustafapaşa kasabasından elde edilen mamut dişi fosilleri, teşhir salonunda; Acıgöl ve çevresinden elde edilen deniz mahsulü fosilleri yer alıyor. Bunların dışında, Helenistik, Eski Tunç Çağı, Bizans ve Roma dönemlerine ait el yapımı eşyalar, metal, cam, seramik eserler, sergileniyor. Ek olarak; Roma, Bizans, Osmanlı, Grek ve Beylikler dönemlerine ait gümüş ve bronz sikke ve madalyalar da yer alıyor.
Etnografya bölümünde ise; yakın döneme ait eserlerin yer aldığını göreceksiniz. Yörenin yaşantısına ve kültürüne tanıklık edeceğiniz eşyaların sergilendiği müzede; maden, cam, taş, fener, dokuma, seramik, gümüş takılar, kitap, kemer, el yazması, lamba, silah, kıyafet, nargile, kılıç, ferman, mutfak aletleri, tabanca ve mühür gibi eserler bulunuyor.
Burası neresi? Sadece bölgede değil, aynı zamanda dünyada da bir ilk olan Güray Müze, kayaya oyularak yapılmış bir müzedir. Türkiye’nin ilk seramik müzesi olma özelliği taşıyan bu müzede, yaklaşık 5 bin yıllık eserler sergileniyor. Zaman zaman konserlere, sema ayinlerine ve seminerlere ev sahipliği yapan müze, ilk çağdan günümüze kadar gelen çömlek çalışmalarının nasıl şekillendiğini ve ne tür farklılıklar gösterdiğini bizlere sunuyor.
Müzenin bölümleri; Üç farklı bölümden oluşan müzenin birinci bölümü, Antik Eserler Salonu olarak adlandırılıyor ve ilk çağdan günümüze kadar gelen çömlek ve seramiklerin orijinallerine yer veriyor. İkinci bölüm, Modern Eserler Salonu olarak adlandırılıyor ve son yüzyıla ait önemli sanatçıların seramik eserlerine yer veriyor. Üçüncü bölümde ise; seramik çalışmaları, fotoğraf, resim ve heykel gibi sanatların örnekleri yer alıyor. Ayrıca bu bölümde; kütüphane, sergi salonu, cafe, müzik köşesi ve şömineli dinlenme salonu da bulunuyor.
Burası neresi? Göreme’ye 2 km uzaklıkta yer alan Göreme Panorama Manzara İzleme Noktası, Güvercinlik Vadisi’nin bitişinde, Salkım Tepesi’nde konumlanıyor. Göreme-Uçhisar yolu üzerinden rahatlıkla ulaşım sağlayacağınız bu yerde, Uçhisar Kalesi, nazar ve çömleklerle süslenmiş ağaçları ve Erciyes Dağı’nın manzarasını görebiliyorsunuz.
Neden gitmeliyim? Muhteşem manzaraya tanıklık edeceğiniz bu noktada, harika çekimler yapacağınız çok aşikar. Özellikle gün batımında ortaya çıkan o renk cümbüşüne hayran olacak ve kesinlikle unutamayacağınız birgün geçireceksiniz. Çevresinde yer alan hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapabilir ya da Göreme Panorama Cafe’de bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Hem manzarayı doya doya seyredebilir hem de ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz.
Burası neresi? Ürgüp’ün tam merkezinde yer alan Temenni Tepesi, 80 metre yüksekliğe sahip olup, şehrin panoramasını gözler önüne serer. Ürgüp’ün her yerinden görülen bu tepe, ismini zirvedeki türbede dilek dilenip çaput bağlanmasından dolayı almıştır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1140 metre olan Temenni Tepesi, 30 metrelik kaya duvarlardan oluşuyor. Ayrıca 80-100 metre uzunluğundaki bir tünelden geçerek ulaşacağınız bir seyir balkonuna sahiptir. Her zaman rüzgarlı olan bu tepeden, hem Ürgüp’ün manzarasını hem de Erciyes’in zirvesini görebiliyorsunuz.
Neden gitmeliyim? Temenni Tepesi’ne çıktığınızda, göreceğiniz manzaranın yanı sıra içerisinde yer alan çay bahçesinde oturup soluklanabilir ve bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Bu özelliklerinin dışında, Temenni Tepesi’ndeki tarihi kalıntılardan bahsedelim biraz. Antik Çağ zamanında kutsal sayılan yerlerden biri olan tepeye, insanlar gömülmek için can atarlarmış. Hatta o kadar yarış halindelermiş ki, iki kişilik mezarlar beş kişi sığabilecek şekilde ayarlanmış. İşte tepede bu taka mezarlarına göreceksiniz. Aynı zamanda taka mezarlarının dışında ise, tepede iki adet kümbet yer alıyor.
Burası neresi? Göreme’de bulunan Sunset View Point, hem Nevşehir hem de Kapadokya’nın en güzel manzara noktalarından biri sayılır. Gün doğumu ya da gün batımı… Ne zaman isterseniz gelin. Her şekilde harika manzaraya tanıklık edeceksiniz. Geldiğiniz zaman, neden en popüler izleme noktalarından biri olduğunu daha iyi anlayacaksınız! 🙂
Neden gitmeliyim? Özellikle gün doğumunda, oldukça erken saatlerde geldiğinizde, balonların kalkışını yakalayacak ve olağanüstü manzaraya tanıklık edeceksiniz. İster balonlara katılıp havaya yükselenlerden olun, ister bu atmosferi fotoğraflamaya koyulun! Ancak tahmin edersiniz ki, bu atmosferi ve bu heyecanı fotoğraflamaktansa bizzat yaşamak daha keyifli olacaktır.
Burası neresi? Avanos’ta yer alan Avanos Asma Köprü, bir diğer adıyla da bilinen Sallanan Tahta Köprü, Kızılırmak üzerine kuruludur. Çelik halatlarla tutturulduğu ve yerle çok az temas ettiği için, üzerinde yürürken sallanır. Hatta bu nedenden dolayı, yerel halk tarafından bu ismi almıştır. Özellikle üzerinden birden fazla kişi geçtiğinde, daha fazla sallanır ve sizlere hem keyifli dakikalar hem de farklı bir deneyim sunar.
Neden gitmeliyim? Köprünün sağında ve solunda yer alan korkuluklarda pek çok asma kilit yer alıyor. Bu asma kilitler, sevgileri ömür boyu sürsün diye çiftler tarafından asılır ve anahtarları nehre atılır. Bu tarz inançlara inanıyorsanız, gelip siz de bir asma kilit asmalısınız! Bunun dışında, köprünün etrafındaki yeşilliğe bayılacak ve suyun üzerinde yüzen ördekler ile huzur dolu olacaksınız.
Burası neresi? Taş Köprü, ilk olarak Abdülhamit Döneminde Avanoslu Kurena Arif Bey’in katkılarıyla yapımına başlanmış olup, 1990 yılında Macar ustalar tarafından tamamlanmış. Köprünün ayakları ise Türk ustalar tarafından yapılmıştır. Köprüde kullanılan Avanos taşlarının ise, bir zarar görmeden bugüne kadar geldiğinin altını çizmekte fayda var. Ayrıca Taş Köprü, zamanla değişime uğrayarak, yenilenmiş ve genişletilmiştir. Tarihi dokusu ile kültürümüzü ve değerlerimizi yansıtan bu köprü, resmen tarihi bir eser konumundadır.
Burası neresi? 2000’li yılların unutulmaz dizisi Asmalı Konak’ı hatırlayanlar burada mı? Sanırım bilmeyen veya hatırlamayan yoktur bu diziyi. 7’den 70′ herkesin sevdiği, bölümlerini merakla beklediği ve büyük bir heyecanla izlediği bir diziydi Asmalı Konak. Bilmeyenler hemen bir ufak araştırma, bilenler de geçmişe doğru bir yolculuk yapsın. Bizde anlatmaya devam edelim. 🙂 İşte neredeyse herkesin bildiği bu dizi, bölgenin en turistik yerlerinden biridir.
Neden gitmeliyim? Ürgüp’te iki farklı konakta çekilen Asmalı Konak, yerli ve yabancı pek çok turist tarafından yoğun ilgi görüyor. İlk konak; Mustafapaşa beldesinde, Ürgüp’e 5 km uzaklıkta yer alıyor ve günümüzde ”Old Greek House” olarak hem restoran hem de otel olarak hizmet veriyor. İkinci konak ise; Ürgüp’e 800 metre uzaklıkta yer alıyor ve günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzenin dışında ATV logosu ve dizi ile ilgili bilgilerin yer aldığı bir heykel bulunuyor. İçerisinde ise; dizinin çekildiği odalar, avlu ve oyuncuların kullandığı eşyalar yer alıyor.
Kaçırmayın! İkinci konağa geldiğinizde, hem müzeyi gezebilir hem de avluda yer alan çay bahçesinde dinlenebilirsiniz. İsterseniz ilk konağa gelebilir ve hem konaklama hem de yeme ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Burası neresi? Bölgenin en meşhur özelliklerinden biri de kuşkusuz el yapımı şaraplarıdır. Kaliteli ve nefis şarapların tadına bakmak için, yolunuzu Turasan Şarap Mahzeni’ne çevirmelisiniz. Sektörde adını çokça kez duyuran Hasan Turasan’ın çalışmaları ile bu yer günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.
Neden gitmeliyim? Personellerin sıcakkanlı olması ve fiyatların oldukça uygun olması ziyaretçilerin beğenilerini fazlasıyla yerine getiren bir yerdir. Geldiğinizde, sadece şarapların tadına bakmayacaksınız aynı zamanda şarapların nasıl üretildiğini de öğreneceksiniz. Her bütçeye hitap eden bu kaliteli ve lezzetli şaraplardan, mutlaka eve dönmeden satın almalısınız.
Burası neresi? Nevşehir-Avanos ilçeleri arasında yer alan Göreme Milli Parkı, yaklaşık 40 kilometrelik bir alanı kapsıyor. Her yıl binlerce turisti ağırlayan park, köklü bir tarihi geçmişe sahip olmasının yanı sıra mükemmel bir doğal güzelliği de bünyesinde barındırıyor. Göreme Milli Parkı’nın içerisinde; manastır, kilise, şapel ve şarap yapımı mekanlar bulunuyor. Geçmiş tarihten izler taşıyan bu park, Göreme Açık Hava Müzesi, Zelve Ören Yeri, Ürgüp, Ortahisar, Çavuşin ve Avcılar gibi daha birçok yapıya ev sahipliği yapıyor.
Neden gitmeliyim? Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Karlık Kilisesi, Aziz Theodore Kilisesi, Karain Güvercinlikleri ve Soğanlı Arkeolojik Alanı olmak üzere yedi bölümle birlikte Göreme Milli Parkı, UNESCO tarafından 1985 yılında Dünya Miras Listesi’ne girmiştir. Parkı ziyaret ettiğinizde, tarihe ayna tutan bu yerleri yakından keşfedecek ve birçok şey öğreneceksiniz. Ayrıca sadece öğrenmekle kalmayacak, birçok farklı aktiviteye de katılacaksınız. Örneğin; at ya da safari turuna çıkabilir, balon turuna katılabilir veya parkı gezebilirsiniz. Zevkinize göre birini tercih edin ve tatilin keyfini doyasıya yaşayın!
Burası neresi? Mevsime ve hava koşullarına göre değişen, gün ışığı ile kırmızı gül rengine bürünen kayalardan ismini alan Güllüdere Vadisi, peri bacalarının en güzel seyredildiği yerlerden birisidir. Yaklaşık 4 kilometrelik bir alana yayılan vadi, aynı zamanda en popüler trekking bölgelerinden birisidir. İçerisinde birçok kilise, manastır ve yerleşim yerine ev sahipliği yapması da, ayrı bir özelliğidir. Çavuşin Köyü ile Göreme arasında konumlanan Güllüdere Vadisi, yer verdiği bu tarihi yapılarıyla oldukça rağbet görüyor diyebiliriz.
Neden gitmeliyim? İçerisinde 5 adet kiliseye yer veren Güllüdere Vadisi, iki kola bölünüyor. ”Güllüdere I” olarak anılan koldan yürürken, birçok keşiş hücresiyle karşılaşıyorsunuz. Yaklaşık 10 dakika boyunca yürüdükten sonra Yovakim – Anna Kilisesi’ne ulaşıyorsunuz. Devamında çok fazla yürümenize gerek kalmadan da Direkli (Sütunlu) Kilise’ye ulaşmış oluyorsunuz. ”Güllüdere II” olarak adlandırılan ikinci kolda ise; Ayvalı, Haçlı Kilise ve Üç Haçlı Kilise’yi görüyorsunuz. Üzüm bağları ve kayısı ağaçlarının arasından geçerek ulaştığınız Üç Haçlı Kilisesi, ismini tavandaki oymadan yapılmış üç haç motifinden almıştır. Haç motifleri ve freskleriyle görülmeye değer bir kilisedir.
Kayadan oyulmuş ve birbirine geçitle bağlanmış iki şapelden oluşan Ayvalı Kilise, dini motif ve freskleriyle adından sıkça söz ettiriyor. Hz. Meryem’in ailesinden ismini alan Yovakim – Anna Kilisesi, çok ender bir freske sahip olmasıyla oldukça popülerdir. Ayvalı Kilise ile bu kilisenin kapıları demir kapıyla kapalıdır. Gezmek istediğiniz takdirde, Nevşehir Müze Müdürlüğü’ne haber vermeniz gerektiğini belirtelim. Bir yamaç üzerine inşa edilen Haçlı Kilisesi, (Aziz Agathangelus Kilisesi) freskleri ile bir kez olsun kesinlikle ziyaret edilmeli. Sütunları ve kemerleri ile fazlasıyla iyi oyulmuş olan Sütunlu Kilisesi, 4 sütun üzerine oturtulmuştur ve 11. yüzyıla aittir.
Burası neresi? Tarihi kaynaklarda ismi ”Peristremma” olan Ihlara Vadisi, Aksaray’ın Güzelyurt ilçesinde yer alıyor. Nevşehir’e 100 km uzaklıkta konumlanan Ihlara Vadisi, dünyadaki diğer kanyonlar arasında ayrı bir öneme sahiptir. Uzunluğu 18 km, derinliği 150 metre, genişliği ise 200 metre olan vadi, içerisinde binlerce yaşam alanı bulunduruyor ve dünyanın en büyük kanyonu olma özelliğini taşıyor. Vadiyi şekillendiren ve hayat veren Melendiz Çayı’nın, vadinin ana kaynağı olduğunu belirtelim. Peki oluşumunu merak ediyor musunuz? Kısaca bahsedelim. Hasan Dağı lav püskürterek volkanik bir katman oluşturuyor ve zamanla meydana gelen seller, rüzgarlar ve Melendiz Çayı’yla bu volkanik katman aşınmaya uğruyor. Yerin tabanı derin bir şekilde oyuluyor ve karşımıza kanyon görünümündeki Ihlara Vadisi’ni çıkarıyor.
Neden gitmeliyim? Ihlara Vadisi’nin jeolojik oluşumunun yanı sıra bir diğer dikkat çeken özelliği de doğasıdır. Derin ve dar vadinin tabanındaki suyun kenarında yer alan yeşillik, ayrı bir hava katıyor. Vadinin çevresinde bozkır ve cılız bitki örtüsü hakimken, vadinin yamaçlarında ise zengin ve oldukça yeşil bir atmosfer hakimdir. Bu doğal güzelliği yakından görmek için ister düzenlenen tur aracıyla ister özel aracınızla kolaylıkla ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Ancak vadiye geldiğinizde işler biraz değişiyor. Tam olarak 397 basamak merdiven inmeniz gerekiyor, vadinin temeline ulaşmak için. Evet her ne kadar yorucu olsa da, Melendiz Çayı’nın olduğu kısma ulaştığınızda, buna değeceğini anlayacaksınız. Hem alandaki dinlenme noktalarında dinlenerek de kendinize geleceksiniz.
Kaçırmayın! Vadinin içerisinde yer alan, Sümbüllü Kilise, Ağaçaltı Kilisesi, Yılanlı Kilise, Eğritaş Kilisesi, Karanlıkkale Kilisesi, Pürenliseki Kilisesi ve Kokar Kilise’yi mutlaka ziyaret edin!
Uyarı! Vadinin girişinde yer alan büfeden ihtiyaçlarınızı alın! Çünkü vadiye doğru indikçe, herhangi bir büfeye rastlamayacaksınız.
Burası neresi? Göreme’de yer alan Aşk Vadisi, zorlu bir yürüyüş sonrası ulaşacağınız bir rotadır. İki farklı yoldan gidebileceğiniz vadiye, araçla gidilmesinin zor olacağını da belirtmeliyiz. Özellikle doğa yürüyüşü yapmayı sevenlerin durak noktası olan vadiye, ya Göreme-Avanos yolundan ya da Uçhisar-Göreme yolundan birini tercih ederek ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Uçhisar-Göreme yolunu tercih edecekseniz, yürüyüş sırasında ”Bağıltepe” tabelasını görmeniz gerektiğinin altını çizelim. Zaten Aşk Vadisi’nin bir diğer adının Bağıltepe Vadisi olduğunu unutmamakta fayda var!
Neden gitmeliyim? Uzunluğu 4900 metre olan Aşk Vadisi, mükemmel manzarasıyla insanı resmen büyülüyor diyebiliriz. En önemli özelliklerinden biri, farklı boyutlardaki ve farklı renklerdeki peri bacalarının manzarasını görmenizi sağlamasıdır. Aşıklar Vadisi olarak da bilinen bu vadi, aynı zamanda efsanelere konu olmuş hikayesiyle de sizleri mest edecek. Peri bacalarını kuş bakışı görmek, o büyüleyici manzaraya tanıklık etmek, doğa yürüyüşü yapmak ve doğayla iç içe olmak… Muhteşem bir gün sizi bekliyor!
Burası neresi? Nevşehir ve Göreme Milli Parkı içerisinde yer alan Paşabağı Vadisi, bir diğer adıyla da bilinen Rahipler Vadisi, bölgenin en karakteristik alanı olarak biliniyor. İki farklı yoldan gidebileceğiniz vadiye, ya Avanos-Çavuşin yolundan ya da Avanos-Ürgüp yolundan birini tercih ederek ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Her yıl yerli ve yabancı pek çok turistin akınına uğrayan vadi, bir o kadar geniş ve refahtır. Geçmiş tarihlerde bölgede keşişler inzivaya çekildiği için, vadinin bir diğer adı da ”Keşişler Vadisi” olarak biliniyor.
Neden gitmeliyim? Yine peri bacalarının manzarasını seyredebileceğiniz en güzel noktalardan biridir bu vadi. Develerin üzerinde gezintiye çıkan pek çok turistle karşılacağınızı da belirterek, belki de sizde onlardan biri olabilirsiniz. Vadinin girişinde yer alan hediyelik eşyalardan, sevdiklerinize hediyeler alabilir veya kendinizi şımartabilirsiniz. Aynı zamanda etrafta yer alan çay ocaklarından da yeme-içme ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
Burası neresi? Göreme ve Uçhisar arasında kalan Güvercinlik Vadisi, Kapadokya’nın en meşhur ve en güzel yerlerinden biridir. Yine harika manzaraya tanıklık eden vadi, ismini burada yetiştirilen güvercinlerden alır. Güvercin yetiştirilmesinin asıl sebebinin ise, güvercin gübrelerinin üzüm yetiştiriciliğinde kullanılması ve çok daha fazla kaliteli olması yönündeki rivayetlerdir. Sadece tarımda değil, aynı zamanda kilise duvarlarındaki fresklerin sağlam kalabilmesi için bu gübrelerin kullanıldığı da bir gerçektir.
Neden gitmeliyim? Günümüzde hala güvercinlerin bol bol yer aldığı vadi, içerisindeki şelale, küçük meyvelikler ve manzarası ile resmen gelenleri hayrete düşürüyor. Ayrıca vadide bir dilek ağacı, nazar ağacı, yer alıyor ve birçok ziyaretçi önünde fotoğraf çekilmeyi ihmal etmiyor. Tabii ki sadece fotoğraf çekildiğini düşünmeyin. Birçok kişi dileklerinin gerçek olacağına inandığı için, ağaca nazar boncuğu takar ve bir dilek tutar. Aynı zamanda bu ağacın çevresinde hediyelik eşya satan birçok satıcı da yer alıyor. Hemen karşısında yer alan cafelerde soluklanıp bir şeyler içebilir ya da çanak çömlek yapılışını izleyebilir veya kendiniz de bir tane yapabilirsiniz.
Burası neresi? Avanos’ta yer alan Devrent Vadisi, gün batımı renklerinin kayalara yansımasından dolayı ”Pembe Vadi” olarak adlandırılırken, masalsı bir görünüme sahip olduğu için de ”Hayal Vadisi” olarak biliniyor. Vadiye gelmek istediğinizde, ya Avanos-Ürgüp yolundan ya da Paşabağı-Zelve yolundan birini tercih ederek ulaşım sağlayabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Yukarıda listelediğimiz çoğu noktadan peri bacalarının manzarasını çok rahat bir şekilde görebileceğinizi söylemiştik. Ancak bu vadiden peri bacalarının görüntüsü öyle bir denk gelmiş ki, sanki her biri farklı karakterlere bürünmüş. Deveyi, foku, kuşu, atı, tavşanı, Meryem Ana’yı andıran bu peri bacalarını görmek istemez misiniz? Geldiğinizde kim bilir peri bacalarının neye benzediğini düşeneceksiniz. Tamamen sizin hayal gücünüze bağlı ve bununla sınırlı! 🙂 Boşuna Hayal Vadisi ismini almamış, öyle değil mi? Ayrıca Asmalı Konak dizisinin arka planında, çoğunlukla bu vadinin kullanıldığını da ek bilgi olarak verelim.
Kaçırmayın! Vadinin girişindeki hediyelik eşya dükkanlarından dilediğinizi satın alabilirsiniz.
Burası neresi? Göreme Açık Hava Müzesi’nin arasında kalan Zemi Vadisi, trekking bölgesi olduğu için doğa severler tarafından fazlasıyla ilgi görüyor. İsmini, vadi içinden geçen Zemi Deresi’nden alan Zemi Vadisi, trekking bölgesi olduğu için olduka yumuşak bir zemine sahiptir. Diğer vadilerden bu özelliği ile ayrıldığını ve yürüyüş yaparken asla zorlanmayacağınızı ekleyelim.
Neden gitmeliyim? Vadi girişinde yer alan hediyelik eşya satıcılarından sevdiklerinize ya da kendinize güzel hediyeler satın alabilirsiniz. Vadinin içerisine doğru ilerledikçe de birbirinden farklı meyve ağaçlarıyla karşılaşacak ve bu renk cümbüşüne tanıklık edeceksiniz. Daha da ilerlediğinizde, Görkündere Kilisesi, Saklı Kilise, Sarnıç Kilisesi ve El-Nazar Kilisesi ile karşılaşacaksınız.
Burası neresi? Çavuşin Köyü ve Ortahisar arasında yer alan Kızılçukur Vadisi, bir diğer adıyla da bilinen Kızıl Vadi, kızıl rengindeki tüf kayalarıyla muazzam bir görüntüye hakimdir. Zaten isminin bu kayalardan aldığını belirtmekte fayda var. Özellikle gün batımında geldiğiniz zaman, bu olağanüstü manzara karşısında kendinizden geçecek ve belki de romantik anlar yaşayacaksınız. Kızıl renkli kayalara, gün batımının yansıdığını kafanızda canlandırın ve sonrasında vadinin tamamen kızıl rengine büründüğünü hayal edin. Harika fotoğrafların ortaya çıktığını tahmin edebilirsiniz!
Neden gitmeliyim? Yürüyüş bölgesi olan vadide, Üzümlü Kilise, Direkli Kilise, Haçlı Kilise ve Anna Johachim Kilisesi yer alıyor. Dilerseniz bu kiliselere tek tek giderek, güzel vakit geçirebilirsiniz. Aynı zamanda yorulduğunuzda mola vermek için ya da bir şeyler yemek içmek için, vadide yer alan Kızıl Vadi Restaurant’tan faydalanabilirsiniz.
Burası neresi? Bölgenin en uzun süre kullanılmış yerleşim yeri olan Zelve Vadisi, aynı zamanda en eski yerleşim yeridir. Hristiyanlığın ilk yayılmaya başladığı bir yer olan vadi, Hristiyanlık döneminin ardından 1950’li yıllara kadar köy olarak kullanılmıştır. İnsanlar bir süre buradaki kaya evler içerisinde yaşamış ancak bir zaman sonra taşınmışlardır. Bu kaya evleri ile bir hayli dikkat çeken Zelve Vadisi içerisinde, daha birçok manastır, kilise ve yerleşim yeri bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Vadinin giriş kısmında, birçok konser ve etkinliğin düzenlendiğini belirterek, belki buraya geldiğiniz zaman birine denk gelebileceğinizi söyleyelim. Ayrıca Paşabağı Vadisi’ne oldukça yakın bir konumda olduğu için, gelmişken oraya da gitmenizi tavsiye ediyoruz. Son olarak içerisindeki Zelve Açık Hava Müzesi’ni ziyaret etmeyi unutmamalısınız! Bu müze hakkında detaylı bilgiyi zaten yukarıda öğrendiniz, öyle değil mi? 🙂
Burası neresi? Diğer vadilere göre daha az bilinen Soğanlı Vadisi, kubbeli kaya kiliseleri ile mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Kayseri sınırındaki Yeşilhisar ilçesine bağlı bir mahallede yer alan vadi, 25 kilometrelik bir alana sahiptir. İçerisinde 15 kilise yer alıyor ve yaklaşık 50’ye yakın kilisenin de kayıp olduğu düşünülüyor. Vadinin en önemli özelliğinden biri de, bez bebeklerin ortaya çıktığı yer olmasıdır.
Neden gitmeliyim? Vadinin kuzeyinde bulunan Kubbeli Kilise, bölgenin en meşhur ve en özel yerlerindendir. Dev bir peri bacasının işlenmesiyle kilise haline gelen bu yer, kayalara oyulmuş tünelleri, merdivenleri ve koridorları ile oldukça gizemlidir. Bunun dışında, Tokalı Kilise, Karabaş Kilisesi ve Saklı Kilise’yi de gezinize dahil etmeyi unutmamanız gerekiyor.
Burası neresi? Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa beldesinin batısında, Ayvalı’nın kuzeyinde yer alan Gomeda Vadisi, ismini Gomeda Harabelerinden alır. Vadiye doğru yürürken, kelebekler ve dalları dolmuş meyve ağaçları eşliğinde Bey Deresi ile karşılaşacaksınız. Bunun devamında ise, tüneller ve içi zifiri karanlık mağaralar ile birlikte Gomeda Vadisi’ne ulaşacaksınız. Doğa tutkunları ve macera severlerin bir numaralı adresi olan bu vadide, aynı zamanda güvercinliklere de rastlayacaksınız.
Neden gitmeliyim? Buraya kadar gelmişken, vadinin biraz dışarısında kalan Üzengi İçmecesi’nden mutlaka tatmalısınız. Bu kaynak suyunun, safra kesesine, sindirime, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor. Bunun dışında, Alakara Kilisesi, Yeraltı Şehri, Kaya Kemer ve Aziz Basilios Kilisesi’ne de görmeden dönmemelisiniz!
Burası neresi? Kapadokya’nın en özel yerlerinden biri olan Pancarlık Vadisi, bu listenin olmazsa olmazı. Yürüyüş ve kamp için oldukça uygun olan bu vadi, spor tutkunlarının ve doğa severlerin genelde vazgeçilmez adresidir. Ürgüp-Mustafapaşa yolu arasında kalan Pancarlık Vadisi, Ortahisar’a ve Ürgüp’e oldukça yakın bir mesafede yer alıyor.
Neden gitmeliyim? Bu vadiye geldiğinizde; çiçekler arasında doğa yürüyüşleri yapacağınız gibi ATV Safari’ye bile katılabilirsiniz. Ayrıca vadiye çok yakın olan at çiftliğine giderek değişik aktiveye de imza atabilirsiniz. Bunun dışında Pancarlık, Kepez, Ala ve Sarıca Kiliseleri’ni de görmeden dönmeyin deriz!
Burası neresi? Kapadokya’nın en büyük yeraltı şehri olan Derinkuyu Yeraltı Şehri, Roma İmparatorluğu’nun zulmünden kaçan Hristiyanların saklanıp yaşadığı bir bölgedir. Nevşehir’e 33 km uzaklıkta konumlanan yeraltı şehri, tam 8 kattan oluşuyor. Yeraltı şehrinin en üst katı olan birinci kat; ahır, mutfak, şaraphane ve oturma odalarından oluşuyor. İkinci katta; oturma odaları, erzak depoları, mutfak ve ahır yer alıyor. Üçüncü katta; Misyoner Okulu, haç şeklinde bir kilise, günah çıkarma alanları ve mezarlık gibi alanlar yer alıyor. Dördüncü katta; zindan, sığınma yerleri, havalandırma kanalları, su kuyuları, sarnıçlar ve mezarlıklar bulunuyor.
Dördüncü kattan merdivenle inilerek ulaşılan beşinci kat, yeraltı şehrini birleştiren bir dağıtım merkezi olup, üçüncü kattan gelen tünel sahanlık ve havalandırma bacasıyla sonlanır. Bu havalandırma bacasından sonra bir tünel başlıyor ve bu tünel de altıncı katı oluşturuyor. Beşinci kattan itibaren alt katlara indiğinizde, biraz zorluk yaşayacağınızı da belirtelim. Yeraltı şehrinin en geniş kısmı olan yedinci katta; büyük bir toplantı odası, mezarlık, su kuyusu ve kilise yer alıyor. Son olarak sekizinci katta ise; küçük bir oda bulunuyor.
Uyarı! Turnikelerden geçerek içeriye doğru yol aldığınızda, dar tünellerden geçeceğinizi, ilerledikçe ışığın kararacağını ve sadece loş ışıklarla aydınlatılacağını bilmelisiniz. Katları dolaşırken geçeceğiniz tünel ve kapıların darlığından dolayı, bazen zorlanacağınızı da bilmelisiniz. Hatta bazen emeklemek zorunda bile kalabilirsiniz! Bu yüzden klostrofobisi olanları şimdiden uyaralım!
Burası neresi? Nevşehir’e 21 km uzaklıktaki Kaymaklı Kasabası’nda yer alan Kaymaklı Yeraltı Şehri, birçok uygarlığın izlerini bünyesinde taşıyor. Hem tarihi hem de büyüleyici atmosferi ile birçok turist tarafından rağbet gören bu yer, Kapadokya’nın en önemli yeraltı şehirlerinden sadece biridir. Kaymaklı Yeraltı Şehri, yine 8 kattan oluşsa da, sadece 4 katını gezebiliyorsunuz.
Yeraltı şehrinin ilk katının ahır olarak kullanıldığını hemen söyleyelim. İkinci katında; kilise, vaftiz taşları, sürgü taşı ve mezarlık yer alıyor. Ayrıca Derinkuyu Yeraltı Şehri ile Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin birbirlerine bağlanmalarını sağlayan bir tünel olduğunu ve bu tünelin yaklaşık 10 km uzunluğunda olduğunu da hemen ekleyelim. Üçüncü katta; şarap mahzenleri, un ve buğdayın saklandığı alan, şıra haneler ve yemek alanı yer alıyor. Son olarak dördüncü kata, dar bir tünelden girerek ulaşıyorsunuz. İçerisinde; tandır, erzak deposu ve mutfak alanı yer alıyor.
Uyarı! Girişlerin kırmızı oklarla, çıkışların ise mavi oklarla gösterildiği bu yeraltı şehrinde kaybolmanıza imkan yok! Ayrıca havalandırma sistemi ile hiçbir zorluk yaşamayacağınızın da altını çizelim.
Burası neresi? Kapadokya’nın en son keşfedilen yeraltı şehri olan Mazı Yeraltı Şehri, ismini yer aldığı köyden alır. Yeraltı şehri, 1995 yılında tesadüfen bir çoban tarafından keşfedilmiş ve daha sonra arkeologların yaptığı kazılarla ortaya çıkmıştır. Köyün batı dik yamacında yer alan Mazı Yeraltı Şehri, erken Roma dönemi eserlerinden olup, çevresinde birçok kaya mezarı ve kilise bulunur. Yine 8 katlı olan yeraltı şehrine, 4 ayrı yerden giriş yapılabiliyor.
Neden gitmeliyim? Girişin kapatılmasını sağlayan sürgü taşı, Mazı Yeraltı Şehri’nin önemli özelliklerinden biridir. Ayrıca diğer yeraltı şehirlerinde olduğu gibi, burada da giriş katı ahırlara ayrılmıştır. Ancak ahırın ortasında yer alan kayadan oyulmuş yalaklar ve bu yerleşkelerin fazlalığı, diğer yeraltı şehirlerinden ayıran özelliğidir. Ahırdan sonra sizleri şıra hane ve biraz daha ilerledikçe bir kilise karşılıyor. Diğer yeraltı şehirlerinde de olduğu gibi içerisinde; depolar, oturma alanları ve mahzenler yer alıyor. Sadece burada banyo olarak kullanılmış mekanlara rastlıyorsunuz.
Burası neresi? Aksaray’ın Güzelyurt ilçesindeki Gaziemir Köyü’nde yer alan Gaziemir Yeraltı Şehri, Nevşehir’e 55 km mesafede yer alıyor. 2006 yılında tesadüfen bulunan yeraltı şehri, temizlenerek 2007 yılında hizmete açılmıştır. Gaziemir Yeraltı Şehri, diğer yeraltı şehirlerden farklı olarak korunmak amacıyla değil, konaklamak amacıyla yapılmıştır. Aynı zamanda yeraltı şehrinin kervansaray olarak kullanılması, hem bölgede hem de dünyada bir ilk olmuştur.
Neden gitmeliyim? Oldukça büyük bir alana yayılan yeraltı şehri, diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak geniş ve girişleri fazlasıyla rahattır. İçerisinde; iki kilise, şıra hane, birçok şarap küpü, erzak depoları, küçüklü büyüklü ocaklar, tandırlar, mutfak, hamam ve dinleme mekanları yer alıyor.
Burası neresi? Katlar arasında iletişim sağlayan uzun ve dar deliklerle inşa edilen Özkonak Yeraltı Şehri, Avanos’un Özkonak Kasabası’nın doğusunda yer alıyor. Avanos’a 14 km uzaklıkta yer alan yeraltı şehrinde; hava bacaları, şıra hane, su kuyusu ve sürgü taşları bulunuyor. Dört katlı inşa edilen yeraltı şehri, 1972 yılında ziyarete açılmıştır ancak henüz tamamı temizlenmemiştir.
Neden gitmeliyim? Giriş yine ahırlara ayrılmış ve alt katlara indikçe daire şeklindeki odalar kiler ve saklanma amaçlı kullanılmıştır. Ayrıca içerisinde; 8 kuyu, 3 havalandırma, 4 mezar, testilerin olduğu şarap ve su depoları yer alıyor. Şehrin en alt katına sadece tek bir kişinin sığabileceği bir tünelden giriş yapılıyor. Bu katın ise, hapishane olarak yapıldığını söylemekte fayda var.
Burası neresi? Nevşehir’in Acıgöl ilçesinin 10 km kuzeyinde, Tatlarin Kasabası’nın Kale Tepesi’nde yer alan Tatlarin Yeraltı Şehri, 1975 yılında keşfedilmiş ve bir kısmı temizlenerek 1991 yılında hizmete açılmıştır. Günümüzde sadece iki katı gezilebilen yeraltı şehrine, 15 metre uzunluğunda bir tünelden giriş yapılıyor. Giriş yapılan salonun sağ tarafındaki yerin zindan olarak kullanıldığı, bir sonraki alanında kiler, mutfak olarak kullanıldığı tahmin ediliyor. İkinci girişinde yer alan ahırın, daha önceleri erzak deposu olarak kullanıldığı tabandaki 5 adet ambardan anlaşılıyor.
Neden gitmeliyim? İçerisinde iki adet kilise yer alan yeraltı şehrinin, bir ayrı özelliği ise tuvaletlerin olmasıdır. Ayrıca içerisindeki mutfakların, erzak depoların, ahırların geniş tutulması ne derece kalabalık olduğunun kanıtıdır. Yapılan araştırmalara göre, bu yeraltı şehrinin sivil yerleşimden ziyade daha çok askeri ve dini amaçlı kullanıldığı anlaşılmıştır.
Burası neresi? Özlüce Köyü merkezinde yer alan Özlüce Yeraltı Şehri, Nevşehir-Derinkuyu yolu üzerindeki Kaymaklı Kasabası’nın 6 km batısında konumlanıyor. Hem jeolojik olarak hem de mimari olarak farklılık gösteren yeraltı şehri, değişik renkteki tüflerden oluşmuştur. Şehre girdiğinizde karşınıza çıkan ana mekan, yeraltı şehrinin en geniş alanıdır. İki bölümden oluşan bu yerin sağ tarafında erzak depoları, sol tarafında ise oturma odaları yer alıyor. Yan tarafta ise hücre tipindeki odalar ve tuzaklar yer alıyor.
Burası neresi? Manastır Vadisi’nin girişinde yer alan Güzelyurt Yeraltı Şehri, Bizans döneminden kalma bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Girişte bir ahır yer alıyor ve bu kısımdan merdivenle üst kata çıkılıyor. Bu katta ise gözetleme alanı bulunuyor. Ancak bu kısımdan sonra, su akıntısı nedeniyle, ilerlemek pek mümkün değil.
Bölgede yaklaşık 150-200 tane yeraltı şehrinin bulunduğunu söylemeliyiz. Evet doğru duydunuz. 🙂 Ancak bunların hepsini Nevşehir’de gezilecek yerler listesinde yer vermemiz doğru olmazdı. Bu nedenle en popülerlerini sizler için derledik. Sizin yapmanız gereken şey ise, gezi rotanıza bu yerleri dahil etmek ve keyifli bir yolculuğa çıkmak!
Burası neresi? Mustafapaşa’nın 5 km güneydoğusunda, Damsa Çayı üzerinde yer alan Damsa Baraj Gölü, Ürgüp’e 17 km mesafede konumlanıyor. Sulama amacıyla 1965-1971 yılları arasında yapılmış olan baraj, 1.390 hektarlık bir alana sulama hizmeti veriyor. Bölgenin en gözde piknik ve mesire alanları arasında yer alan Damsa Baraj Gölü, çam ağaçları arasında oturup, tam kafa dinlemelik bir yerdir. Çevresinde piknik yapabileceğiniz gibi gölde balıkta tutabilirsiniz.
Burası neresi? Kapadokya’nın en büyük ilçelerinden biri olan Ürgüp, Nevşehir’e 20 km uzaklıkta yer alıyor. Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip olan Ürgüp, birçok farklı medeniyeti bünyesinde barındırmış. İçi oyulmuş kayaların üzerine yapılan taş ev konakları ile bir hayli meşhur olan bu yer, hem hareketli hem de oldukça kalabalıktır. Herkese hitap eden restoranları, şarap evleri ve kayadan oyma barları ile gece hayatı da fazlasıyla renklidir.
Neden gitmeliyim? Ürgüp’ün içerisinde yer alan cafeler, oteller ve dükkanlar da oldukça rağbet görüyor. Neden mi? Eski evlerden oluşan pansiyonlar ya da mağara oteller söz konusu olduğu için tabii ki! E buraya kadar gelmişken, konaklamanızı da tavsiye ederiz. Eğer Ürgüp’te nereyi gezeriz diye düşünürseniz, hemen sizin için birkaç öneride bulunalım. Üç Güzeller, Kızılçukur Vadisi, Gomeda Vadisi, Mazı Yeraltı Şehri, Ürgüp Müzesi, Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, Temenni Tepesi, Kadı Kalesi ve Altıkapı Türbesi, Taşkınpaşa Külliyesi, Hallaç Manastırı ve Sarıhan Kervansarayı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Burası neresi? Ürgüp’ün 5 km batısında, Nevşehir’in 12 km doğusunda kalan Göreme, Kapadokya’nın kalbi desek yanlış söylemiş sayılmayız. Kaç yüzyıl geçse de, günümüzde hala gizemini koruyan Göreme, 6.yüzyılda ”Korama” olarak adlandırılıyormuş. Zaman geçtikçe Matiana, Maccan ve Avcılar gibi isimler takılmış ancak günümüze Göreme olarak gelmiş. Eşsiz manzarası ve tarihi yapılarıyla sizleri büyülecek olan bu yer, birçok noktası ile UNESCO Dünya Mirasları arasına girmiştir.
Neden gitmeliyim? Peri bacaları arasında balonların yükselişini en güzel seyredebileceğiniz yerlerden olan Göreme, etrafı vadilerle çevrili olup, kilise ve mezar gibi daha pek çok tarihi kalıntıya sahiptir. Buraya geldiğinizde; Göreme Açık Hava Müzesi, Güvercinlik Vadisi, Zemi Vadisi, Paşabağ Vadisi, Güllüdere Vadisi, Aşk Vadisi gibi yerlerin yanı sıra kilise ve şapellerini mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ayrıca butik otellerinde kesinlikle kalmalısınız. Kayalara oyularak yapılmış odalarına hayran olmamak elde değil!
Burası neresi? Nevşehir ve Kapadokya’nın en zengin bölgelerinden biri olan Ortahisar, Nevşehir-Ürgüp karayolunun 5 kilometresinde yer alıyor. Ürgüp, Göreme ve Ortahisar birbirlerine oldukça yakın bir konumda yer aldığı için, otomatik olarak hepsini ziyaret etmiş oluyorsunuz. Ayrım yapmadan, öncesi ve sonrası olmadan, istediğiniz yerden başlayarak gezinizi tamamlayabileceğinizi unutmayın! 🙂
Neden gitmeliyim? Ortahisar’a geldiğinizde; Soğuk Hava Depoları, Ortahisar Kalesi, İshak Kalesi, Ortahisar Etnografya Müzesi, Hallaç Manastırı, Üzümlü Kilise, Cambazlı Kilise ve Pancarlık Vadisi’ni ziyaret etmelisiniz. Tüm bunların yanı sıra daha pek çok kilise, manastır ve kalelere ev sahipliği yaptığının da altını çizelim.
Burası neresi? Nevşehir’e 18 km mesafede yer alan Avanos, Aksaray-Kayseri kervan yolu üzerinde konumlanıyor. Bölgenin şirin mi şirin bir ilçesi olan Avanos, Kızılırmak Nehri’nin iki yakasına kuruludur. Sırtını dağa yaslayan Avanos, dar sokakları, yığma taşlarla yapılmış tarihi evleri ile gelenleri resmen büyülüyor. Hem tarihi hem de doğal güzelliği ile sizleri mest edecek bu yer, güneşin en güzel battığı yerlerden biri olabilir. Tarihi M.Ö 2 binli yıllara kadar uzanan Avanos, Hititler döneminde Zu-vinasa olarak anılırken, bazı tarihçilere göre de Nenassa olarak anılıyordu. Antik Yunan ve Bizans çağlarında ise Venessa olarak adlandırılan bu yer, Osmanlı belgelerinde ise Enes ve Evenez olarak bahsediliyor.
Neden gitmeliyim? Halıcılık ve çanak çömlek gibi el sanatlarının meşhur olduğu Avanos’a geldiğinizde; Çanak Atölyeleri, Paşabağı Vadisi, Zelve Vadisi, Özkonak Yeraltı Şehri, Lahit Mezar, Dereyamanlı Kilise, Saruhan Kervansaray, Güllüdere Kilisesi, Çeç Tümülüsü, Belha Manastırı, Tarihi Avanos Evleri ve daha pek çok yapıyı mutlaka görmelisiniz.
Burası neresi? Nevşehir’in 6 km doğusunda, Ürgüp’ün 12 km batısında, Avanos’un ise 10 km güneyinde yer alan Uçhisar, Pers döneminde Kral Yolu, Selçuklu döneminde ise İpek Yolu üzerinde kurulmuş. Devasa bir kayanın eteklerinde yer alan Uçhisar, kayadan oyma evleri, tarihi sokakları, vadileri, tandır evi, şıra hane, görkemli kalesi ve daha birçok yapısıyla kesinlikle görülmeye değer bir yerdir. Tarihi çok eskilere dayanan Uçhisar, aynı zamanda bölgenin çok eski yerleşim yerlerinden biridir. Birçok farklı medeniyete ev sahipliği yaptığı için, bu toplulukların izlerini taşımasına şaşırmamak gerek.
Neden gitmeliyim? Halk tarafından ”Kapadokya’nın gözü” olarak adlandırılan Uçhisar Kalesi, geldiğinizde ilk görmeniz gereken yapıdır. Hristiyanları gizlenme ve savunma sığınayı olan bu görkemli kale, Selçuklular zamanında gözetleme kulesi olarak kullanılmış. Aynı zamanda kalenin, iki peri bacasının siluetini yansıttığını ve büyüğüne ”Ağanın Kalesi”, küçüğüne de ”Çavuşun Kalesi” denildiğini söyleyelim. Erciyes Dağı ve Hasan Dağı’nın manzarası ile birlikte Kapadokya’nın panoramik manzarasını kim seyretmek istemez ki? O zaman adres belli. Bu kaleden sonra da, Tığraz Kalesi, Kuran Kalesi, Karakale, Güvercinlik Vadisi, Göreme Milli Parkı ve Cevizli gibi daha pek çok yapıyı da listeye eklemelisiniz.
Burası neresi? Bölgenin en eski tarihi geçmişe sahip olan köyü Çavuşin, Göreme-Avanos yolu üzerinde olup, Göreme’ye 2 km uzaklıkta yer alır. Oldukça küçük bir yerleşim yeri olan Çavuşin Köyü, çok az kişi tarafından bilinse de mutlaka görülmesi gereken yerlerin arasındadır. Trekking bölgesi olmasıyla dikkat çeken Çavuşin’de, aynı zamanda at, ATV ve balon turlarının da yapıldığını belirtelim.
Neden gitmeliyim? Farklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığı için, tarihi birçok esintiyi yakından hissedecek ve bu kalıntılara hayranlık duyacaksınız. İçerisindeki kilise ve manastırların her birini ayrı ayrı gezmeli ve pek çok şeyi daha kapsamlı öğrenmelisiniz. Her ne kadar kiliseleri ile popüler olsa da, halk tarafından yapılan el işi seramikler de kesinlikle görülmeyi hak ediyor. Gelin ve birçok farklı deneyimi burada yaşayın! İster çadırda, ister karavanda, ister kaya ve mağara otellerde konaklayın! Sonrasını keyfinize bırakın… Bol bol aktivitelere katılın ve dolu dolu bir tatil yaşayın!
Burası neresi? Antik dönemde ismi ”Sinasos” olan Mustafapaşa, eski bir Rum köyüdür. Nevşehir’e 25 km, Ürgüp’e ise 6 km mesafede yer alan Mustafapaşa, bölgenin en doğal kalmış yerlerinden biri olmasıyla dikkat çekiyor. Tarih açısından oldukça zengin olan Mustafapaşa, diğer turistik noktalara göre geri planda kalsa da, içerisinde yer verdiği yapılarıyla adını duyurmaktan vazgeçmiyor.
Neden gitmeliyim? Mustafapaşa’da yaklaşık 93 ev, 30’a yakın kilise ve şapel yer alıyor. Keşfetmek istediğinizde; Chez İsmail, Mehmet Şakirpaşa Medresesi, Aziz Nikolaos Manastırı, Konstantin Helana Kilsesi, Aziz Vasilyos Kilisesi, Aziz Basil Şapeli, Saklı Vadi, Aziz Grigorios Kilisesi, Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, Gomeda Vadisi, Asmalı Konak ve Maraşoğlu Köprüsü’ne uğramalısınız.
Burası neresi? Orta Anadolu Bölgesi’nde yer alan Aksaray, tarihi İpek Yolu’nun en önemli merkezlerinden birisidir. Anadolu’nun tam kalbinde bulunan Aksaray, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptığı için köklü bir tarihi geçmişi bünyesinde barındırıyor. Nevşehir’in hemen yanı başında konumlanan Aksaray, kiliseleri, yeraltı şehirleri, camileri, antik kentleri ile birlikte doğal güzelliğiyle ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Neden gitmeliyim? Aksaray’ı ziyaret ettiğinizde; Ihlara Vadisi, Eğri Minare, Acemhöyük, Sümbüllü Kilise, Güzelyurt Evleri, Aksaray Zinciriye Medresesi, Aksaray Müzesi, Nora Antik Kenti, Hasan Dağı, Ziga Kaplıcaları ve Manastır Vadisi’ne uğramalısınız. Daha detaylı bilgi için Aksaray gezilecek yerler ya da Aksaray tarihi yerler adlı yazılarımıza göz atabilirsiniz.
*Nevşehir Aksaray arası mesafe 77 km’dir.
Burası neresi? İç Anadolu Bölgesi’nin güneydoğusunda, Orta Kızılırmak Bölümü’nde bulunan Niğde, 10 bin yıllık derin bir tarihi geçmişe sahiptir. Antik çağda ismi Nahita veya Nakita olarak bilinen Niğde, birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu sayede de köklü kültürel geçmişi ile ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Aynı zamanda Kapadokya bölgesi içerisinde konumlanan Niğde, ören yerleri, doğal güzelikleri, dağ ve kültür turizmi ile oldukça popüler noktalardan biridir.
Neden gitmeliyim? Niğde’ye geldiğinizde; Kuş Kayası ve Kaya Mezarları, Göllüdağ Ören Yeri, Tyana Ören Yeri, Göltepe Kestel Ören Yeri, Köşk Höyük, Kavlaktepe Yeraltı Şehri, Çinili Göl, Kayardı Bağları, Cımbar Vadisi, Eski Gümüş Manastırı, Niğde Kalesi, Alaaddin Cami, Constantinus ve Helena Kilisesi, Roma Havuzu, Niğde Müzesi, Çiftehan ve Narlı Göl Kaplıcaları’na uğramalısınız. Daha detaylı bilgi için ya Niğde’de gezilecek yerler ya da Niğde’nin tarihi yerler adlı yazımıza göz atabilmeniz mümkün.
*Nevşehir Niğde arası mesafe 81 km’dir.
Burası neresi? İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Yozgat, pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen Yozgat, aynı zamanda zengin bir tarihi geçmişe sahiptir. Birçok farklı kültüre bir arada yer veren şehir, kaplıcaları, müzeleri ve yeşil alanları ile bir kez de olsa mutlaka ziyaret edilmeli.
Neden gitmeliyim? Buraya geldiğinizde; Yozgat Saat Kulesi, Basilica Therma, Yozgat Müzesi, Çapanoğlu Cami, Kerkenes Harabeleri, Karslıoğlu Konağı, Karabıyık Köprüsü, Akdağmadeni Ormanları, Behramşah Kalesi, Yozgat Çamlığı Milli Parkı ve Yozgat Sarıkaya Kaplıcaları’nın popüler noktalar olduğunu belirtelim. Daha kapsamlı bilgiye ulaşmak isterseniz, Yozgat’ta gezilecek yerler listesi veya Yozgat’ın tarihi yerler listesine göz atabilirsiniz.
*Nevşehir Yozgat arası mesafe 162 km’dir.
Burası neresi? Erciyes Dağı’nın eteklerinde kurulan, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Kayseri, tarih boyunca pek çok farklı uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. İç Anadolu Bölgesi’nin en büyük üçüncü şehri olan Kayseri, aynı zamanda Türkiye’nin en kalabalık on dördüncü şehri olma özelliğini taşıyor. Tarihi İpek Yolu’nun üzerinden geçen şehir, yaklaşık 6 bin yıllık tarihi bir geçmişe sahiptir. Sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda dünyanın da en eski şehirleri arasında yer alan Kayseri, bölgenin en gelişmiş şehirleri arasındadır.
Neden gitmeliyim? Mimar Sinan’ın memleketi olan şehirde; hanlar, medreseler, camiler, kervansaraylar, müzeler, tabiat ve doğal güzellikler bir hayli çoktur. Buraya geldiğinizde; Kayseri Kalesi, Kayseri Arkeoloji Müzesi, Hunat Hatun Külliyesi, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi, Kayseri Atatürk Müzesi, Soğanlı Harabeleri, Erciyes Dağı, Ali Dağı Yeraltı Şehri, Kapuzbaşı Şelaleleri ve Sultan Sazlığı Milli Parkı’nın popüler noktalar olduğunu hemen ekleyelim. Daha detaylı bilgiye ulaşmak için, Kayseri gezilecek yerler listesini inceleyebilirsiniz.
*Nevşehir Kayseri arası mesafe 80 km’dir.
Burası neresi? İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Kırşehir, Hititler dönemine kadar uzanan bir tarihi geçmişe sahiptir. İmparator I. Justinianos zamanında, ”Justinianopolis” ismiyle anılan şehir, daha sonraki zamanlarda ise Türklerin kırın ortasında yükselmesiyle ”Kır Şehri” adını almıştır. Zamanla Kırşehir halini alan şehre, halk arasında hala Kır Şehri deniliyor. Kapadokya bölgesinin kuzeyinde kalan Kırşehir, birçok medeniyeti de bünyesinde barındırmıştır.
Neden gitmeliyim? Bu topraklarda yetişen ozanlar, aşıklar, mutasavvıflar ve yazarlar ile turizmin gözdesi olan Kırşehir, gezilecek birçok güzelliğe sahiptir. Geldiğinizde; Mucur Yeraltı Şehri, Ahi Evran Cami ve Türbesi, Cacabey Cami ve Türbesi, Çağırkan Kalehöyük, Üç Ayak Kilisesi, Seyfe Gölü, Kırşehir Kaplıcaları ve Terme Termal Turizm Merkezi’ni ziyaret etmelisiniz. Daha detaylı bilgi için, Kırşehir gezilecek yerler listesini veyahut Kırşehir tarihi yerler listesini inceleyebilirsiniz.
*Nevşehir Kırşehir arası mesafe 93 km’dir.
Burası neresi? Bonus olarak Kapadokya’dan bahsetmezsek olmazdı sanırım, öyle değil mi? Nevşehir, Kayseri, Niğde, Aksaray ve Kırşehir illerini bünyesinde barındıran Kapadokya, doğal oluşumları, jeolojik yapısı, yeraltı şehirleri ve olağanüstü manzarasıyla adeta peri masalı gibi bir yerdir. Gün doğarken sıcak hava balonlarının kalkışını seyretmek ya da onlardan birinin içinde olmak, sizi o kadar iyi hissettirecek ki… Özellikle bölgenin her neresinde olursanız olun, her zaman harika manzaraya tanıklık edecek ve her dakika fotoğraflamak isteyeceksiniz. ”Güzel Atlar Ülkesi” olarak bilinen Kapadokya, hem tarihi hem sanatı hem de kültürü ile bize emanet edilen bir mirastır.
Neden gitmeliyim? Tarihinin, yani aslında oluşumunun, 60 milyon öncesine kadar dayandığına inanabiliyor musunuz? Yukarıda da bunlara değindiğimiz gibi, Kapadokya bir iç denizken, Erciyes, Hasan ve Güllü Dağı ise aktif yanardağlarmış. Bu aktif yanardağların püskürttüğü lavlarla oluşan tabakaları, yağmur ve rüzgarlar aşındırmış ve zamanla farklı oluşumları ortaya çıkarmış. Doğal oluşumlarla meydana gelen bu bölgenin, Paleolitik döneme kadar uzanan bir tarihe dayandığını ve birçok farklı medeniyete ev sahipliği yaptığını da belirtmeliyiz. Özellikle Roma döneminde Hristiyanların kaçıp saklanması için harika noktalar olan peri bacaları, mağaralar, kayalara oyulmuş yeraltı şehirleri ve kiliseleri ile olağanüstü bir yerdir.
Kaçırmayın! Bu yapıların günümüze kadar hiç bozulmadan gelmesine şaşıracak ve daha sayamadığımız kadar pek çok yapıyı içerisinde barındırmasına hayret edeceksiniz. Özellikle yapacağınız birbirinden farklı aktivitelere doyamayacaksınız. ATV ya da motor kiralayarak safari turuna çıkabilir, balon turlarına katılıp farklı deneyim yaşayabilir, dağ bisikletine binerek hem macera hem de heyecanlı bir gün geçirebilirsiniz. Tüm bu listede bahsettiğimiz yerlerin hepsine gidebilir ve daha sayamadığımız ve yer veremediğimiz pek çok yeri de kendiniz keşfedebilirsiniz. Daha detaylı bilgi için de Kapadokya gezilecek yerler adlı yazımıza göz atmanızı tavsiye ediyoruz. Ayrıca Kapadokya gece hayatı, Kapadokya alışveriş rehberi, Kapadokya yöresel yemekleri adlı yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.
Nevşehir’e geldiğinizde ilk olarak güzel yiyeceklerinden satın almanız gerektiğini belirtelim ve saymaya başlayalım. Yöreye özgü tandır halkası, kabak çekirdeği ve tabii ki meşhur şarapları… Tandırı Ürgüp’te Gülay Hanım’dan, kabak çekirdeğini Avanos’ta Kavruk Kuruyemişçi’den, şarabı da Uçhisar’da Kocabağ veya Ürgüp’te Turasan Şarap Mahzenin’den satın alabilirsiniz. Bunların dışında, pek çok seramik atölyesi ve kayadan oyma el yapımı satış mağazalarından, seramik işlerden küçük hediyelik eşyalara kadar pek çok şeyi satın alabilirsiniz. Dokuma yelekler, çantalar, kilimler ve halıları da unutmayınız!
Bu konu hakkında daha detaylı bilgiye, Nevşehir’in tarihi yerleri adlı yazımızda ulaşabilirsiniz.
Yerli ve yabancı pek çok turistin vazgeçilmez durağı olan Nevşehir’de gece hayatı, son zamanlarda daha hareketli olmaya başlamış ve gelişmiştir. Sizler için birkaç öneride bulunacak olursak; mağara içine kurulu olan Uranos Sarıkaya, çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir yerdir ve ilk olarak burayı tercih edebilirsiniz. Türk gecelerinin düzenlendiği ve müzik eşliğinde dans edebileceğiniz yerlerden olan Uranos Cafe veya Yaşar Baba’yı tercih edebilirsiniz. Asım’ın Yeri ve Mahzen Şarap Evi’ni de gezinize dahil edebilir ve lezzetli yemeklerin yanında kaliteli şarapların tadını da çıkarabilirsiniz. Ayrıca sanatçıları ağırlayan ünlü bir klüp olan Prokopi Plus’u ya da canlı müzik veya konserlerin yapıldığı One Way Cafe’yi de düşünebilirsiniz.
Nevşehir şehir içi ulaşımda; dolmuş, minibüs, otobüs ve taksi ulaşım araçlarını kullanabilirsiniz. Bunun dışında, özel aracınızla gelebilir ya da buradan bir özel araç kiralayabilirsiniz. Ayrıca bisiklet ya da ATV kiralayabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…