Şehir Hakkında; Gerek tarihi yapıları gerekse sahip olduğu doğal güzellikler ile bir bütün oluşturan Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerini kapsıyor olup daha aza indirgersek Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve etrafından meydana geliyor. Bu masal diyarı bölge olan Kapadokya’da yapılacak şeyler hakkında detaylı bilgi almak için yazımızın devamını okumaya devam edin;
Kullanılan kartlar; Müzekart edinerek şehirde birçok gezi noktasını avantajlı şekilde ziyaret edebilirsiniz.
Şehir İçi Ulaşım; Kapadokya’da gezebileceğiniz tüm yerler birbirine oldukça yakın olduğu için kendinize ait araç ile yada araba kiralayarak ulaşım sağlamanız öneriliyor. Eğer yoksa da ATV veya motor da kiralayabilirken dağ bisikleti de kullanmanız mümkün.
Dolmuş ve taksi gibi araçlarda mevcut elbette ki. Her yarım saatte veya bir saatte bir kalkan dolmuşların fiyatı ise 3 ile 6 TL arasında değişmekte. Saat 19:00 saatinde bu seferin son bulduğunu da belirtelim.
İkonik gezi noktaları; Kayaların oyulması ile inşa edilen harikulade yapılar olan kilise ve manastırların yer aldığı Göreme Açık Hava Müzesi, gece ışıltısını izleyebileceğiniz bir zirve olan Uçhisar Kalesi, yürüyüşler yapabileceğiniz Aşk Vadisi, Nevşehir’in sembollerinden 3 Kız Kardeşler Peri Bacaları, yerlatı şehirlerinden; Derinkuyu, Kaymaklı, Tatlarini, Özkonak, Özlüce, Mucur ve sığdıramayacağım sayıda hemen hemen her yer ikonik gezi noktası olarak gösterilebilir.
Pazar günü ne yapılır; Kayalardan oyularak yapılan restoranların teraslarında hazırlanan otantik bir kahvaltı ve akıl almaz manzara eşliğinde güne başlayarak akabinde Göreme Milli Parkı’na gidebilirsiniz. Gün içerisinde balon, atv veya jeep safari turlarından birini sıkıştırabilirsiniz tadından yenmez. 🙂
Burası Neresi? Persçe Güzel Atlat Ülkesi anlamına gelmekte olan Kapadokya, bundan tam 60 sene evvel Hasandağı ile Güllüdağı’dan püsküren lav ve küllerin meydana getirdiği yumuşak tabakaların milyonlarca yıl içerisinde yağmur ve rüzgar gibi doğal olayların aşındırması neticesinde oluşmuştur. Halk arasında Peri Bacaları olarak adlandırılan bu yapılar hem o dönemlerde hemde günümüzde hala insanların barındığı alanlardır.
Peri Bacaları’nın bu oluşumları devam ederken tarih içerisinde insanlar bunların içerisine ev ve Hristiyanlık inancının yayıldığı kiliseleri oymuşlardır. Bu yapıları ise freskler ile süsleyerek göze hitap eden harika yerler inşa etmişlerdir. Bu sayede binlerce senelik medeniyetleri günümüze dek gelmelerine olanak sağlamışlardır.
Geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler buranın günümüzde kendine has bir görüntüye sahip olmasına imkan vermiştir. Dünya üzerinde nadir görülen bu evler, her sene yerli ve yabancı olmak üzere pek çok misafiri ağırlıyor. Bu evlerden bazıları otel veya restoran olarak faaliyet göstermektedir. Böylelikle yarattığı otantik atmosferde daha ilgi çekici hale getirmektedir.
Evler yamaç ve kayaların oyulması veyahut kesme taşlar kullanılarak yapılmış olup bölgede kullanılan tek malzeme taştır. Volkanik bir yapıya sahip olması sebebiyle ocaklardan çıkarılan taşlar yumuşak yapıda olduğu için oldukça kolay şekilde işlenebilmekte fakat hava ile temas ettiği takdirde sertleşerek sağlam bir yapı malzemesine dönüşüyor.
Hal böyle olunca kullanılan taş malzemesinin bolluğu ve işlenebilirliğinin rahatlığı sebebiyle bu yere has bir mimari üslup ortaya çıkmıştır. Kafanızı çevirdiğiniz an rastlayacağınız her bir çeşme veya dinsel merkezin konumlandığı meydanları saran sokaklardan meydana gelen mahalleler yerleşim alanının tüm özelliğini gözler önüne seriyor.
Bu sokaklar topografik özelliklere uygun ve insanların beraberinde yüklü hayvanların geçebilecekleri büyüklüklere sahiptir. Bazısı sokaklardan taşan saçaklar kapalı, sıcak ve değişim gösteren yapıları simgeler. Sokaklar yer yer değişkenlik göstermekle beraber kimi zaman ahşap payandalı veya taş konsollu çıkmalar kullanarak yada bahçe, avlu duvarları ile sınırlandırılmıştır.
Evlerin planları, odaların bir sofa etrafına sıralanmasıyla oluşmaktadır. Oda, şekli, büyüklüğü ve nitelikleri ile çok az değişkenlikler gösteren bir biçimde oluşmaktadır. Odalar arasındaki sofalar ise her eve göre farklılık gösteriyor. İçleri kemerli ve tonozlu mimari hakim olup avlular ve evin kapıları ahşap yapı kullanılarak yapılmıştır.
Birçok sayıda oda, mutfak, tandır, tandır ve kiler yer alıyor. Misafir odalarındaki nişlere sıva atılmış biçimde üzere boyalı bezemeler mevcuttur. Olmazsa olmazı taş şömineler, merdivenler, dekoratif nişler, yöresel kilimler, sedirler ve objeler evi asıl oluşturan malzemelerdir.
Burası Neresi? Attığınız her bir adımda yaşanmışlığı iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Tarih içerisinde İpek Yolu ile beraber önem kazanarak bu önemi günümüze taşıyabilmiş olan ender yerlerden biridir. Hitit İmparatorluğunun ardından Asurlar ve Frigyalılar tarafından yönetilen bölge her bir medeniyetin izlerini bünyesinde barındırmaktadır.
Pers işgalinden sonra egemenlik kurmuşlar olup adını da burada Pers dilinde güzel atlar ülkesi anlamına gelen bu ismi almıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender’in Perslere açtığı savaşı kazandıktan sonra burası Romalılara geçmiştir. Kayaların oyularak evler haline gelmesi de bu devirde yaşanıyor tam olarak.
Romalıların baskılarından kaçan Hristiyan halkı Anadolu sığınağı haline dönüşmüş olup, özellikle dini yayma amacıyla da kullanılmıştır. 12. yüzyılda Selçukluların hükmü altına giren bu yer, Osmanlıya katılarak ardından ülkemizin turizm açısından en başlarda gelmektedir.
Yağmur, sel ve rüzgar gibi doğal olayların meydana getirdiği tüflerden meydana gelen yapıların aşınması sonucu koni şeklindeki yapılardır. Kule görünümdeki bu yapıların en tepe kısımlarında kaya blokları bulunuyor.
Kapadokya’yı Kapadokya yapan yegane özelliği kuşkusuz peri bacaları olup, oluşumlarına neden olan şeyler coğrafik yapısında yer alan aktif volkanlardır. Bundan yaklaşık olarak 60 sene öncesine dayanan tarihi ile 3. Jeolojik döneme dayanan Torosların yükselmesi ve kuzeyde yer alan Anadolu fayının sıkıştırmasıyla bölgede yanardağlar hareketlenmiştir.
Üzerinde karın eksik olmadığı Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı bundan tam tamına 10 milyon yıl önce kadar lav püskürtmeye başlamışlardır. Ardından Kapadokya Bölgesi’nde yapılan araştırmalar ile kazırlar sırasında deniz canlıların fosillerine de rastlanmıştır. Bu durum ise bir iç deniz olduğuna işaret ediyor.
Yanardağlardan 10 milyon yıl önce Üst Miyosen ile başlayarak, 2 milyon yıl önce ise Pliosen’e dek püsküren bu lavlar platolardan doğru inerek iç denizi, göl ve akarsuları kurutmuştur. Kuruyan bu alan üzerinde 100-150 metre kalınlığa ulaşan tüf tabakası meydana gelmiştir.
Meydana gelen bu tabakaların içerisinde; volkan külü, kumtaşı, bazalt ve kil kayaçları olduğu için bazı noktalar sert bazı alanlar da lav birikintileri mevcuttur. Tabakalar ise dönem içerisinde Kızılırmak’ın buradan geçmesiyle vadilerin eteklerine inan sel ve rüzgarların etki etmesiyle değişkenlik göstermiştir.
Bitki örtüsünün çok az oluşu ve tüf tabakasından geçen güçlü sel suları akmış, sert kayaların arasında yol açmıştır. Bu sular ile çatlayıp kopmuş altın noktalardaysa derin vadiler bırakmışlardır.
Denilen o ki; belirli bir dönem önce Göreme’nin köylerinden biride çok çalışkan biri yaşarmış. Peri bacalarının gölgelik ettiği bağlardan üzümler bol bol yetişmekte, peri bacalarının içerisinde oyduğu yumurtasız kalmazmış.
Ömrünü çalışmış olan bu adam son dönemlerinde hasat zamanı tarlasına erken gitmek istemiş fakat gücü olmadığından peri bacalarının yamacında yığılıp kalmıştır. Bir yandan içinden yel savurursa, kuşlar diderse nice olur emeğim diyerek söylenirmiş.
Bu şekilde üzülüp dururken, peri bacalarının içerisinde ellerinde meşaleler ile peri bacalarının çıkageldiğini görmüştür. Bu periler adamın tarlasında ekinleri ve bağları toplamışlardır. Adam bir rüya gördüğünü sanmış ancak bu kadar çalışkan olmasından dolayısı ile o günden sonra periler hep yardımına gelmişlerdir.
Burası Neresi? Kızılırmak kıyısına konuşlanan Avanos, doğa gezileri içerisine eklenmesi gereken turistik noktalardan biridir. Yavaş yavaş akan suyun üzerinde kaz ve ördekleri görmek mümkün. Nehrin kenarında yer alan yürüyüş noktaları ve bu alanları saran ağaçların sonbahar mevsiminde büründüğü sarı-renkli yaprakları ile yarattığı görüntü görülmeye değer.
Su seviyesinin yükselmesiyle sallanan köprünün altında gondol ile geziler düzenlenmektedir. Irmak üzerindeki bu köprü 1973 senesinde inşa edilen 2 metre genişliğe ve 180 metre uzunluğa sahip köprü, demir ayaklar üzerinde ahşap malzeme kullanılarak yapılmıştır.
Yalnızca yaya olarak kullanılabilen bu köprü ülkemizin ikinci asma köprüsü olma niteliğine sahip. Kızılırmak üzerinde kalan kısmı yürüyüş esnasında sallandığı için adını Sallanan Köprü olarak almıştır.
Burası Neresi? Ürgüp tarih boyunca bünyesinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup bu sayede yaşanmışlığı had safhada olan bir bölgemizdir. Tarihinin Taş Devri’ne dayandığı bilinen yer, Bizans zamanında Osiana, Hagios Prokopios, Selçuklular’da Başhisar, Osmanlılara gelindiğinde Burgut Kalesi ve Cumhuriyetin ilanından sonra da Ürgüp isimleri ile anılmıştır.
Ürgüp’ün tam ortasında konumlanan Temenni Tepesi, 80 metre yüksekliği ile şehrin muhteşem manzarasını ayaklarınızın altına seriyor adeta. Ürgüp’ün her bir noktasından görünen bu tepenin ismi doruk noktasındaki türbede dilek dilenip çaput bağlanmasından ötürü almıştır.
Denizden 1140 metre olup güney, batı ve doğu yamaçlarından yaklaşık olarak 30 metre boylarındaki kaya duvarlarından meydana geliyor. Seyir balkonuna ulaşmak için kayalardan oyularak yapılmış olan 80-100 metre uzunluğa sahip tünelden geçilmesi gerekiyor.
Sürekli olarak rüzgar alan tepeye çıktığınızda bütün Ürgüp’ü görecek ve hatta hava koşullarına bağlı olarak eğer açıksa Erciyes zirvesini dahi görebiliyorsunuz. Burada yer alan çay bahçesinde mola vererek dilerseniz leziz gözlemelerinden yiyebilir dilerseniz de bir şeyler içebilirsiniz. İçeri alanda yer alan Ürgüp fotoğraflarını da incelemeyi es geçmeyin!
Popüler Fransız gezgin Felix Maire Charles Texier tepeye bir tuval yerleştirerek Kadı Kalesi ve Yunak Mahallesi’nin resimlerini çizmiştir. Sizde tam bu noktadan gözlemleyebilme imkanına sahipken buraya gelince yapılması gereken şeyler arasına Temenni Tepesi’ne çıkmayı ekleyin!
Burada yer alan tarihi buluntulardan hatta daha özele indirgersek taka mezarlardan yola çıkara, tepenin Antik Çağ’da da kutsal bir yer olarak kullanıldığı ve insanların buraya gömülmesi için birbirleri ile yarış içinde oldukları anlaşılmıştır.
Taka mezar; kayaya oldukça derin olarak kazılıyor olup daha fazla insan gömülebilmesi adına raf şeklinde oyuntular yapılmasıdır. Bu mezarlar en fazla beş kişi kadar alabiliyor. Tepede yalnızca bu kişiler için yapılmış olan mezar değil iki adette kümbet yer alıyor.
Tepenin tam giriş bölümünün sağında yer alan kümbet esasında bir türbe olarak inşa edilmiş. Yanında ise bir de mezar bulunuyor. Kılıçarslan Gazi Türbesi ve Anıt Mezarları olarak isimlendirilmiş olan bu türbenin öyküsü Anadolu Selçuklu Dönemine uzanıyor.
Taht kavgaları ve Moğol baskınlarından kaçıp Ürgüp’e gelen Sultan IV. Rüknettin Kılıçarslan ve akabinde başka yıllarda ise III. Alaeddin Keykubat burada yakalanarak öldürülmüşlerdir. Kılıçarslan’ın öldürülmesi hakkında; Araslan kayalıklarında yakalanmış fakat sultan oluşu nedeniyle kan akıtılmaması gerektiği için yay kirişiyle boğularak olduğu söyleniyor.
13. yüzyılda öldürülen sultan Kılıçaslan türbede, mezarda ise III. Alaeddin Keykubat’ın yattığı söyleniyor. Fakat bu mezarlar anıt niteliği taşıyor olup naaşları Konya’ya götürülerek gömülmüştür. Ölmesinden kısa bir süre önce kadar burada yaşam sürmüş olan sultanları temsil eden mezarlar, Sultan Abdülmecid döneminde Kayseri Valisi Muhammed Vecihi tarafından türbeye dönüştürülmüştür.
Eski kaynaklara göre türbenin kuzey yönünde yer alan kaya kitlesi Ürgüp’teki asıl kale olup Bereku-Bergut olarak isimlendirilmiştir. Temenni Tepesi’ndeki bir diğer kümbet ise tepenin tam orta noktasında yer alıyor. Kümbet, 1855 senesinde buralı olmayan ancak saraydan sürülen Tahsin Ağa tarafından yaptırılmış ve uzun bir dönemse Tahsinağa Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermiştir.
Anadolu’da bulunan en eski kütüphanelerden biri olma özelliğine sahip olan bu kütüphane 1952 senesinde ilçede başka bir binaya taşınmıştır. Tepenin güney ucunda yer alan bir diğer kalıntıda Aziz Yeorgios Kilisesi’dir. Kaleden dünümüze pek bir şey kalmamış. Duvarları yıkılan yapının yalnızca oyularak yapılan salonugörebilmektedir.
Burası Neresi? Birbirinden renkli balonların gökyüzüne çıkışının izlenebildiği ünlü noktası olan Güvercinlik Vadisi, Kapadokya‘da yapılacak şeyler listenizde kesinlikle yer almalı. Her sene yerlisi yabancısı pek çok kişinin buraya gelmesi ile dolup taşan bölgede masal diyarlarına dalabileceğiniz harika bir nokta.
Doğası ve tarihi ile sizleri bir hayli etkileyecek olan vadi, güvercinler ile özdeşleşen bir öyküye sahip. Baktığınız her noktada bir tarihi hissedeceğiniz Güvercinlik, manzara seyri veya konaklama için tercih edilebilir.
Denilene göre; 9. yüzyılda başlayan güvercin besleyiciliği ile burada gerçekleştirilen üzüm yetiştiriciliğinde güvercin gübresinin iyi geldiği anlaşılmıştır. Bu sebepten dolayı günümüzde de görebileceğiniz oyma yuvalar, tarım işçiliğinin verimini artırmak gayesiyle yapılmıştır.
Tabi yalnızca tarımda değil bunun yanı sıra kilise duvarlarını renklendiren çizim ve şekillerin renklerini muhafaza etmek, fresklerin sağlam kalmasını sağlamak içinde gübrenin verimli olduğu söylenmektedir. Bugün hala farklı güvercin vadilerini gördükçe yüzünüzde tebessümler oluşabilir. Meydana getirdiği manzarası ile Güvercinlik Vadisi siz ziyaretçilerini bekliyor.
Kaçırmayın! 4 kilometre uzunluğa sahip olan bu vadide yürüyüş yapmak isterseniz Orta seviyede zorlu bir parkurda yürüyüş yapabilirsiniz.
Burası Neresi? Kapadokya’nın muhteşem manzarasına ev sahipliği yapan Uçhisar Kalesi, bölgede yer alan en yüksek tepe olup M.Ö. 17. yüzyılda Roma İmparatorluğu hakimiyeti altına giren bölgedeki kale Hristiyan rahiplerin çalışmaları ile manastır, kilise, hücre ve mahzenler inşa edilmiştir.
Bizans Dönemi’nden beridir günümüze kadar gelmiş olan yapı savunma ve sığınma amacı ile yapılmıştır. Belirli bir zaman sonra Türklerin Anadolu’ya gelmeye başlanması ile Uçhisar’da nüfus yoğunluğu oluşmaya başlamıştır. Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nde de koruma ve sığınma merkezi olarak faaliyet göstermiştir.
II. Beyazıt döneminde egemenliği altına girmiş olan Uçhisar’ın nüfus sayımı ilk olarak 1530 senesinden 1960’lı senelere kadar 3 bin kişiden meydana gelmiş ve yayılmaya devam etmiştir.
Bulunduğu konum itibari ile İpek Yolu ve Perslerin Kral Yolu olarak kullandıkları stratejik bir bölgedir. Yeraltındaki gibi gizli yol, oda mahzen, tünel, sığınak ve mezar bulunuyor olup şehir merkezine 7 kilometre mesafedeki Uçhisar Kalesi’nin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Gün batımı saatlerinde izleyebileceğiniz en özel manzaraya sahip olup Göreme Milli Parkı, Avanos, Güvercinlik Vadisi, Ortahisar Kalesi ve Hasan Dağları’nı kapsayan harikulade bir görüntü sunuyor.
Burası Neresi? Kızılçukur Vadisi içerisinde bulunan seyir teraslarından gün batımını izleyerek Kapadokya’da mutlaka yapmanız gereken şeylerden birini tamamlamış oluyorsunuz. Güneşin batmasıyla ışık vadiye yansıyor olup renkler her dakika değişkenlik göstererek hızlı olarak kızıl görüntüye kavuşmasını sağlıyor.
Çukur biçimindeki vadiyi meydana getiren volkanik çökme, demir oksitlenmesi neticesinde rengi kızıla çalıyor olup tüf kayalar üstü açık bir mağaranın sarkıtlarına benzer şeklinde vadiyi kaplamakta.
Neden Gitmeliyim? Popüler kızıl rengi ile Göreme Milli Parkı’nın ortasında konumlanan Kızılçukur Vadisi, Kapadoya’da gerçekleştirebileceğiniz doğa yürüyüşleri ve trekking sporları için parkurları bünyesinde barındırıyor. Bu parkur Çavuşini Köyü’ne dek 5 kilometre kadar uzanıyor olup yaklaşık olarak 1 buçuk 2 saat kadar sürmektedir.
Size kattıkları bitti mi? Cevap veriyorum asla! Burayı ziyaret ettiğiniz takdirde bölgedeki en iyi peri bacaları manzarasını gün batımı eşliğinde izleyebileceğiniz harikulade seyir alanlarına sahip. Fotoğraf çekmeyi sevenler içinde birebir nokta.
Birçok kilisenin yer almasıyla burada gezerken geçmiş zamanların yaşam tarzlarına yakından şahit olacaksınız. Aralarında en popülerleri; Direkli Kilise, Üzümlü Kilise ve Haçlı Kilise’dir.
İçlerine girerseniz göz dolduran fresklere rastlayacak ve bugüne dek kendini korumayı başarmış olan Üzümlü Kilisesi’ni göreceksiniz. Yürüyüş yaptığınız sırada pek çok güvercinlik göreceksiniz. Doğanın bir armağanı olan bu bölgeyi tepeden izlendiğinde çok daha etkileyici bulacaksınız.
Vadinin içerisinde hoş bir restoran faaliyet göstermekte olup bu restoranda çömlek yemekleri, kayısı yahni gibi yöreye ait yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Sabah saatlerinde ise kahvaltısını denemenizi öneririm. Vadinin tam girişince konumlanan büfelerden yanınıza lazım olabilecek ihtiyaçlarınızı temin edebilirsiniz.
Kapadokya’nın merkezinde konulanan Kızılçukur Vadisi, Ürgüp ilçesinin bir köyü olan Çavuşini’nde yer alıyor. Nevşehir’den hareketle Ürgüp’e doğru yol alırken Üç Güzeller Köyü’nü geçtikten 4 kilometre sonra ilerlediğinizde önünüze çıkan kavşaktan sağa doğru dönün. Buradan düz devam ettiğinizde vadiye ulaşım sağlayacaksınız.
Kaçırmayın! Gün batımının yaklaşmasıyla birlikte insanlar seyir teraslarında yanlarına şaraplarını alıp hazır şekilde bekliyorlar. Bu ikiliyi denemenizi şiddetle tavsiye ederiz. Tadına tat katacağına eminiz!
Burası Neresi? Her sene ağırladığı binlerce turistin mutlaka ziyaret ettiği Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi, içinde bulundurduğu eserler bakımından pek çok ilklere sahiptir. Bölgenin tarihi ve kültürel izlerini yansıtan müzelerden biri olup ülkemizin ilk el yapımı bebek müzesi olma niteliğini taşımakta olup özel müze olarak tarihe geçmiştir.
Ürgüp’te yer alan Mustafapaşa kasabası, eski dönemlerdeki adı ile Sinasos’ta bazı yapılar restore edilerek bazıları ise hala enkaz altında bulunan tarih ile bütünleşmiş olan bir bölgedir.
Burada bulunan 170 senelik konak için bile gelinebilir. Ancak yanında bir de müze olmasının artısı da var. Kültür Bakanlığı’na bağlı olan bu müze Sanat ve Tarih Müzesi olmakla beraber Bebek Müzesi olarak da biliniyor.
Sibel Radiye Kül Bebek Müzesi’nin kurucusu olup küçük yaştan itibaren kitlerden bebekler yaptığı biliniyor. Zamanın ilerlemesi ile birlikte dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştır. Oluşturduğu bebek koleksiyonların hepsi el yapımı bez bebeklerden meydana geliyor.
Zaman içerisinde tematik bebeklerin yapımına başlamış ve bebekler ile dolu kocaman bir koleksiyon yaratmıştır. Bu bebekleri yaptığı kitre malzemesi, Anadolu’da kırsal noktalarda yetişmekte olan yabani bitkilerden el edilmekte. Bitkinin öz suyu olan kitre, havada katılaşıyor. Yapışması zor olan bu madde, beyaz ve krem renklerde bulunuyor.
Müze içerisinde toplamda 3 bin tane el yapımı bebek yer alıyor olup popüler olmasına sebep olan şey ise bu bebeklerin tarihi anlatmalarına yönelik bir müze oluşu. Aynı zamanda dünyanın dört bir yerinden de el yapımı bebekler hediye ediliyor.
Neden Gitmeliyim? Sadece efsane ve destanları değil Cumhuriyet Dönemi’ne dek olan zamanları anlatıyor. Sunduğu görsel güzelliğin yanında bu tarihi ve kültürel anlatımlar sayesinde ziyaret edilmeyi hak ediyor. Üstelik dünyanın her yerinden hediye edilen bebekler olduğundan bahsetmiştim. Bu bebeklerde dünya tarihi hakkında bilgiler veriyor.
Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Mevlana, Aşık Veysel, Dede Korkut, Hacı Bektaşi Veli, Cihan Pehlivanı Koca Yusuf ve Köroğlu gibi önemli isimler dekorlu anlatımlar ile sunulmaktadır. Aynı zamanda Osmanlı padişahları, saray kadınları ve esnafların resimlerini de görmeniz mümkün.
Müzenin bir bölümü otel ve kafeden meydana geliyor. Burası sizlere daha nasıl hizmet versin? Bez bebekleri, bebeklerin tarihi anlatımları, konaklama imkanı ve kafesi ile tam bir hizmet sunuyor. Özellikle terasına çıkıp bir şeyler yudumlarken veya yöresel bir kahvaltı eşliğinde muhteşem manzaraya karşı güne başlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Kapadokya’nın bir kasabası olan Ortahisar’ın yerleşim tarihi 11. yüzyılda başlamıştır. Bölgede yer alan en büyük peri bacası ile popüler olup Orta Asya’dan göçlerin başladığı zamanlarda Horasan’dan gelen Özbek Türklerinden Hibe Dede ve beraberinde sekiz kardeşi Nevşehir’e gelerek Ortahisar Kalesi’ne dokuz ev inşa etmişlerdir.
Bu aileler günümüzdeki Ortahisar kabasını kuran ve ilk yerleşim yapan kişilerdir. Kasabada hüküm süren medeniyetler sırasıyla; M.Ö. 1500’de Etiler, M.Ö. 1200’lerde Frigyalılar, M.Ö. 657 yıllarında Likyalılar ve M.Ö. 27 dönemlerinde Roma ve Persler iken M.S. 4-10. yüzyıllarda Bizans egemenliği altına girmiştir. 1071 senesinde gerçekleşen Malazgirt Savaşı’nın sonucunda ise Türklere geçmiş.
1916 senesinde kasaba olma niteliğine sahip olan Ortahisar, tarih içerisinde ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden izler taşıması sebebiyle de oldukça geniş bir tarih ve kültür yelpazesi bulunuyor. Kapadokya’da turizm sektörüne ilk adım atan yer olma özelliğini de elinde bulunduruyor ayrıca.
Konumlandığı kasabanın adını alan Ortahisar Kalesi, şehrin en büyük peri bacası olarak nitelendirilmiş. Babil kulesine benzer şekilde yükseliyor olup dünyadaki pek çok katlı yerleşimlerin ilklerinden ve ayrıca İpek Yolu kervanlarının en sık gidilen yerlerinden. Üç farklı dik vadiler ile sarılmış olan kale, savaşların yoğun olarak yaşandığı eski zamanlarda korunma gayesiyle ilk olarak Etiler tarafından oyulmuştur.
Akabinde Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı dönemlerinde de sığınak olarak kullanılmıştır. İlk yerleşimin burada yaşanması ancak nüfusun artmasıyla birlikte eteklerine doğru basamaklar şeklinde inecek şekilde iki karlı evler inşa edilmiştir.
1470 senesinde Fatih Sultan Mehmet’in verdiği emir ile Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Kalenin doğu yönünde görülen küçük Ortahisar Kalesi adındaki İshak Paşa Kalesi’nin de Ortahisar Kalesi’nin ele geçirilmesi ile ilgili olduğu söylenmekte.
Dinelen o ki; Fatih Sultan Mehmet, Karaman sorununu halletmesi üzerine İshak Paşa’yı buraya gönderiyor. Buraya ulaşır ulaşmaz Temenni Tepesi adı verilen Ürgüp Kalesi’ni almak ister. Ardından Ortahisar Kalesi’nin fethine geçer ancak halk İshak Paşa’ya karşı burayı koruyarak kalenin giriş çıkışlarını büyük değirmen taşlarıyla kapatırlar.
Kaleye bir türlü giremeyeceğini anladığı sırada yerin altında tüneller kazmaya başlamış ve bu tüneller vasıtasıyla da kaleyi fethetmiştir. Kalenin girişindeki katran kuyusunun fetih esnasında açıldığı söyleniyor.
Uçhisar Kalesi ile kıyaslandığında daha küçük olduğunu söylemek mümkün. Ancak daha dik başlı ve yüksekte konumlanıyor olup gelen yabancı misafirler şato adını vermişlerdir. 1200 metre rakıma ve 86 metre yüksekliğe sahip olan kale içinde birbiri ile bağlı tünel, oda ve koridorlar oyulmuştur.
Neden Gitmeliyim? Tepeye merdivenler ile çıkmak oldukça zordur. Ancak doyumsuz manzaraya ulaştığınız zaman her şeyi unutacaksınız. Ürgüp, Avanos ve Göreme’yi oturup keyifle kuşbakışı olarak izleyebileceğiniz kafelere de sahip.
Nevşehir’in Ürgüp ilçesine bağlı olan Ortahisar, merkez ilçeye 15 kilometre kadar uzaklıktadır. Kaleye gitmek için Ürgüp’ten ve Göreme’den kalkan minibüslere binebilirsiniz. Eğer özel aracınız ile gelecekseniz de Ortahisar Tepebaşı Meydanı’na aracınızı park ederek buradan yaya olarak devam edebilirsiniz.
Burası Neresi? 1985 senesinde Dünya Mirasları listesine giren ve girdiği yıldan bu yana çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayan Göreme Milli Parkı, volkanik yapıya sahip olduğundan ötürü oldukça dik yamaçlara sahiptir. Parktaki bazı noktalar volkanik yapılarda olduğundan ilgi çekicidir.
Geriye kalan yapılarsa Bizans yapıları olması sebebiyle milli parkın hem tarihi hemde doğal güzelliği ile popüleritesi artmıştır. Yaygın olarak plato, ova, küçük dağ bitkileri, yüksek tepeler, alüvyonlar ile dolan dere ve ırmak vadileri, drenaj havzaları ve erozyonlu vadileri birbirinden ayrıştıran düzlüklerden meydana gelmektedir.
Erciyes ve Hasan Dağı’nın büyük volkanik konileri, Kızılırmak Vadisi ve bazı yerleri bazalt ile örtülü tüf yatakları hakimdir. Volkanik tüflerden meydana gelen ve dikkat çekici görüntüsü ile Bizans Kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihini yansıtması bakımından önemlidir.
Değil ülkemizin tüm dünyanın hayran olarak baktığı milli park, böyle değerli olunca haliyle herhangi bir yapılanmaya sınırlandırmalar konulmuştur. İçerisinde sahip olduğu eserlerin korunmasına yönelik kuralların çıkartılarak Kültür, Turizm, Orman ve Tarım Bakanlıkları tarafından sağlanmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Bir taraftan peri bacaları öbür taraftan bu peri bacalarının içerisindeki frekeskler ile süslenmiş kiliseler. Göreme Milli Parkı içerisinde; Göreme Açık Hava Müzesi, Zelve Ören Yeri, Ürgüp, Ortahisar ve Uçhisar yerleşimleriyle Çavuşin ve Avcılar’da yer alıyor.
Burada gezebileceğiniz ilk duraklardan biri Göreme Açık Hava Müzesi olup, Hristiyanlığın yayılması için kullanılan merkezde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Elmalı Kilise, Tokalı Kilise, Çarıklı Kilise, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise ve Azize Catherine, Azize Barbara, Aziz Basil Şapellerini ziyaret edebilirsiniz.
Müzenin hemen yanındaki yoldan başlayarak Kermit Tepesi’ne kadar uzanan Zami Vadisi’nde harika bir yürüyüş sizleri bekliyor. bu yürüyüşünüz esnasında diğer kiliseleri de göreceksiniz. Esas adı Aya Lonnes olan Saklı Kilise, Sarnıç Kilisesi, El Nazar ve Görkündere Kiliselerinin freksleri ile gözleriniz kamaşacak.
Kapadokya’nın en önemli yeri olan Göreme, merkeze 10 kilometre mesafede yer alıyor. Buraya kendi aracınız ile gelecekseniz Nevşehir – Uçhisar yönünü takip ederek 20 dakikada ulaşım sağlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra pek çok otobüs firması seferler düzenlemektedirler.
Kaçırmayın! Göreme Milli Parkı içerisindeki Güvercinlik, Güllüdere, Bağlıdere, Kızılçukur, Meskendir vadilerini de ziyaret ederek gün batımını izlemeyi kaçırmayın! Güzel yürüyüşler yaparak buranın tadını çıkartabilirsiniz.
Burası Neresi? Kapadokya’nın güney yönünde Aksaray sınırları içerisinde yer alan Ihlara Vadisi, bundan asırlar önce Hasan Dağı’ndan püsküren lavların sonucunda volkanik bir katman meydana getirmeye başlıyor. Zaman içerisinde sel, rüzgar ve Melendiz Çayı’nın etkisiyle bu volkanik katmana etki ederek aşınmaya uğruyor.
Tabanı derin biçimlerde oyulan ve bölge bölge 120 metre derinliklere sahip olan Ihlara Vadisi, 14 kilometre uzunluğundadır. Toplamda 397 basamak kullanarak inilen bu vadide huzur bulacaksınız adeta.
Hasan Dağı ile beraberinde bozkırdan vadi yolu takip edilerek inilen vadi, Ihlara Köyü’nden başlayarak Selime’de son bulmakta. Yürüyüş rotası Selimiye’ye gelmeden Belisırma Köyü’ne çıkılmakta. Böylelikle yaklaşık olarak 14 kilometre kadardır.
Melendiz Çayı’nın iki tarafı da yürüyüş yapmak için elverişli olup, isterseniz bu noktaya geri dönebileceğiniz gibi Belisırma Köyü’nde bitirmezseniz vadinin içinden Selime’ye kadar da gidebilirsiniz. Bu da yaklaşık olarak 5 saat kadar sürmektedir.
Yürüyüş sırasında size eşlik eden Melendiz Çayı, ilk çağlarda Kapadokya ırmağı anlamına gelen Potamus Kapadukus denmekteymiş. Seneler boyu vadiye yarenlik eden bu çay, vadi boyunca menderesler çizerek toplamda 18 kilometrelik bir uzunluğa sahip oluyor. Selimiye, Yaprakhisar, Belisırma köylerine uğrayarak Aksaray yakınında Uluırmak ismini alarak Tuz Gölü ile buluşuyor.
Ihlara’nın bitki örtüsü içerisinde süzülerek akan çay bahar ve kış aylarında en yüksek su seviyesine ulaşıyor. Melendiz’in yanında şifalı su kaynakları da mevcut. Vadinin bitimine yakın bir noktada Ziga Kaplıcası bulunuyor olup banyo kürleri kadın hastalıklarına ve romatizmaya iyi geldiği bilinirken içme kürü ise karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak hastalıklarına iyi geliyor.
Neden Gitmeliyim? Vadi içerisinde ceviz, badem, çamfıstığı olmak üzere bağlar, bahçeler ve daha pek çok bitki bulunuyor. Melendiz Çayı ile birleşerek adeta müzik dinletesi gibi gelen kuşların cıvıltısı da güzelliğine güzellik katıyor. Çayın içerisinde sazanlar ve alabalıkları yaşıyor olup olta balıkçılığı yapabilirsiniz yada etrafında bulunan restoranlarda yiyebilirsiniz.
Ayrıca burada tam tamına 105 dini yapı yer alıyor. Hristiyanlığın ilk zamanlarında rahiplerin dinlenmek için çekildikleri sarp kayalar arası, belirli zamanlarda savaştan kaçanlar için bir sığınak olmuştur.
Kayaların oyulmasıyla birlikte birbirine bağlanarak inşa edilen kilise, manastır ve barınaklar gezmekle bitmeyen bir şehir gibi. Yürüyüş esnasında yer yer daralan yeraltı kiliseleri karşınıza çıkacak. Önceki zamanlarda meydana gelen çöküntüler neticesinde 105 yapının 14’ü günümüze kadar ulaşabilmiş durumda.
Kayaların oyulması ile meydana getirilen bu kiliselerin üç katı bulunuyor. Hemen hemen hepsinin ilk katları Melendiz Çayı’nın getirmiş olduğu alüvyonlar sebebi ile gezilemiyor. Hristiyanlık için oldukça mühim olan bu vadi kiliseleri, en az vadi kadar köklü bir tarihe sahip.
4. yüzyıldan 11. yüzyıla dek devam eden tarihi, 11. yüzyılda Selçuklular tarafından alınmasıyla kilise yapımına izin verilmemiştir. Fakat yinede önceleri inşa edilmiş olan yapılarda ibadet edilmesine karşı durulmamıştır.
Burası Neresi? Kapadokya’da gezilecek yerlerin içinde popüler bir durak olan Asmalı Konak, 2002 ve 2003 senelerinde Aslı Konak dizisinin yayınlanması üzerine oldukça popüler olmuştur.
Dizinin bitmesiyle insanlar buraya yoğun gelmesine olanak sağlamıştır. Her ne kadar dizinin konusu izleyiciler tarafından sevilse de buna Ürgüp’ün marikulade manzarası da eşlik edince daha bir anlam katmıştır.
Dizinin çekimlerinin gerçekleştirildiği konak, 1882 senesinde inşa edilmiş olup 1997 senesinde ise otel ve restoran olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu yıla dek ev olarak kullanılan konağın duvarlarında hala yöresel izleri görebilirsiniz.
Buraya gelince bir hatıra fotoğrafı çekilin mutlaka! Yapılacak şeyler listesine eklemeniz gereken konak, göz alıcı manzaraya ev sahipliği yapan avlu ve sıcak odaları ile kendinizi asla yabancı gibi hissetmeyeceksiniz.
Bir aile işletmesi olan Old Greek House, bölgedeki en iyi otel ve restoranlardan bir tanesidir. Toplamda iki kattan meydana gelen konağın üst katında 15 oda ve 32 yatak kapasitesi bulunuyor olup pek çok ziyaretçiyi misafir ediyor.
Aynı zamanda kocaman bir teras ve avluya sahip olan Asmalı Konak’ın odalarında yöresel süslemeler hakimdir. Geçmişe şöyle bir dalmak ve farklı bir deneyim yaşamak için burayı ziyaret etmenizi öneririm.
Hemen girişte restoran bulunuyor olup masalar avluya ve özel yemek odalarına doğru yayılıyor. Yemeklerin hepsi işletmenin sahibi olan Emine Hanım ve ekibi tarafından yapılmakta.
Menüsü içerisinde bölgeye özgü mantı, ev baklavası, yaprak sarması, sütlaç ve çömlekte kuru fasulye gibi lezzetli yemekleri yer alıyor. Gelmeden önce rezervasyon yaptırmanız gerekmekte.
Burası Neresi? Tarihi eski zamanlara dayanan Kapadokya’nın yeraltı şehirleri, güvenlik sebebi ile inşa edilmiş. Burada yaşayan insanlar hayatta kalmak gayesiyle yerin altına sığınak yapmakta bulmuşlar çareyi. Doğanın güzelliği, insanların ise dayanışması ile meydana gelen bu şehirler gizemli atmosferi ile görenleri büyülüyor.
Burada yer alan yeraltı şehirlerinin fazlaca olup yaklaşık 200 kadardır. M.Ö. 4. yüzyıl ile 8. yüzyıla dayandığı hususunda iki görüş bulunuyor. Esasen Hititler döneminden birçok buluntuya rastlanmış olup şehirlerin ne denli eski bir tarihe dayandığı ortaya çıkıyor. Büyüklü küçüklü olan bu şehirler, bulundukça özüne sadık kalınarak onarılmış ve ziyarete açılmıştır. Kapadokya’da ki en büyük yeraltı şehri Derinkuyu’dur.
Tarihi konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamayan Derinkuyu’nun M.Ö. 3 binli yıllarda Proto Hitit dönemlerinde yerleşilen Kapadokya yeraltı şehirlerinin Bizans döneminde sık olarak kullanıldığı varsayılıyor.
Buranın ziyaretine açık olmayan kısımlardan bir tanesinde rastlanan ve Roma dönemine tarihlenen mermer kartal heykeli bu düşünceyi kanıtlıyor adeta. 1071 senesinde gerçekleşen Malazgirt Savaşı ile Türklerin eline geçmiştir.
Asur Kolonilerinin izlerini yansıtan Derinkuyu’da II. yüzyılda Roma baskısından kaçarak Mezopotamya üzerinden Kayseri ve oradan Kapadokya’ya gelen ilk Hristiyanların yaşamlarını sürdürdükleri biliniyor.
1830 senesine dek Derinkuyu’da ki yer üstünde herhangi bir yerleşim alanı mevcut değilmiş. Bir rastlantı sonucunda 1963 senesinde keşfedilen ve 1967 senesinde ise hizmete açılan yeraltı şehrinin adı 60-70 metre derinliklerindeki 52 içe suyu kuyusundan almıştır.
O zamandan bu yana dek 4 kilometrelik bir alanın sadece yarısı temizlenerek 8 katı ziyarete açılmıştır. Burayı gezmeden önce 50 metre derine kadar dar tünellerden geçerek inildiğini de söylemek gerekiyor.
Dar bir geçit ile giriş yapıyor ve girdikten 5 metre sonra kadar ilk kata ulaşıyorsunuz. En üst katta; ahır, mutfak, şaraphane ve oturma odalar bulunuyor olup o tarihlerde yapılan işçilik karşısında hayrete düşecek ve derin düşüncelere dalacaksınız. Zira baktığınızda buranın nasıl oyulduğu ve hava kanallarının en tepeden aşağıya kadar nasıl yapılabildiği hususunda kafanız oldukça karışacak.
İkinci kata geldiğinizde karşınıza oturma odaları, erzak depoları, mutfak ve bitiminde ahır olarak kullanılan bir bölmeyi göreceksiniz. Yeraltı şehrinin her bir katına inip havalandırma sağlayan havalandırma boşluklarının merkezi üçüncü katta Derinkuyu’yu yeraltı şehirlerinden ayrıştıran bir Misyoner Okulu’da burada yer alıyor.
Şehrin ortak toplanma noktası olan bu kat haç biçimindeki kilise, günah çıkarma alanları, mezarlık gibi noktalar mevcut. 9 kilometrelik bir tünelin ucu için Kaymaklı Yeraltı şehri başta olmak üzere, diğer yeraltı şehirlerine açılan kapı olduğu söylentiler arasında.
Dördüncü kata geldiğiniz sırada eski dönem kapısında meşaleli muhafızların derinliği zindan bulunuyor. Güvenlik amacıyla yapıldığı söylediğimiz sığınaklarda bu katta. Yine diğer katlarda görebileceğiniz havalandırma kanalları, su kuyuları, sarnıç ve mezarlıkları da burada görebilirsiniz.
Dördüncü katı beşinci kata bağlayan noktada şehri kavuşturan dağıtım merkezi, üçüncü kattaki tünel sahanlık ve havalandırma bacası ile sonlanıyor olup havalandırma bacasından sonra yedinci kata inan bir diğer tünel başlıyor. Bu da altıncı katı meydana getiriyor.
Tünelin üzere oyularak beş odacık inşa edilmiş olup odalardan iki tanesinin kapısı diğer geri kalan üç tanesinin ise tünel girişlerini gözetleyen kontrol odaları olduğu düşünülüyor. Artık alt kata doğru inişlerde zorlanmalar başlıyor yavaştan. Burada insanın zar zor geçebileceği dar tüneller başlıyor.
Yedinci kata geldiğinizde yeraltı şehrinin en büyük noktasını göreceksiniz. Toplantı odası, mezarlık, su kuyusu ve kilise var. Ve buradan devam edilerek son kat olan sekizinci kata ulaşılıyor. Yalnız bu şehir için daha hiç bir şey. Yolu ancak yarılıyorsunuz denilebilir.
Burası Neresi? Kapadokya’da ki peri bacalarının en güzel şekillerde görünebileceği ünlü yerlerden biri olan Zelve Vadisi Ören Yeri ve Açık Hava Müzesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Avanos ve Göreme arasında konumlanan Zelve’de peri bacalarına oldukça sık şekilde rastlanmaktadır.
M.Ö. 8. ve 13. yüzyıllara ait yaşamlara dair pek çok ize rastlanmış olup gerek doğal yollar ile gerekse insan gücü ile oyularak yapılmış olan pek çok sayıda manastır, kilise, yerleşim yeri ve peri bacalarına rastlayacaksınız.
Sadece peri bacaları değil aynı zamanda hoş manzarası ile ziyaretçilerin ilgi odağı haline dönüşmüş. Kapadokya’ya gidince yapılması gereken önemli yerlerden biridir. Peri bacaları arasında keyifle yürüyüş yaparak, bu benzersiz güzelliğin tadını çıkartabilirsiniz.
Burayı gezebilmeniz için 3-4 saat kadar ayırmanız gerekiyor. Toplamda 15 adet kilisenin bulunduğu Zelve Vadisi içerisinde en önemlileri; Üzümlü ve Balıklı Kilise, Geyikli Kilise, Değirmen, Kutsal Haç Kilisesi, Tünel, Manastır ve Direkli Kilise ilk sırada geliyor.
Üç vadiden meydana gelen bu yerde bir de kesme taşlar kullanılarak yapılmış oyma cami mevcut. İkinci vadide ise eski zamanlarda kullanılmış olan yaşam noktaları, halk tarafından kullanılan mutfak gibi bölümler yer alıyor. Üçüncü ve son vadide ise çok fazla yerleşim noktası ve kilise var.
Vadi girişinde gelenlerin ihtiyaçlarınızı karşılamaları için bir büfe var. Gözleme yada tost seçeneklerinin mevcut.
Burası Neresi? Kayseri’nin önemli turizm merkezinden biri olan Soğanlı Vadisi, dikkat çekici coğrafik yapısı ile aynı zamanda Hristiyanlık mezhebi için oldukça önemli kiliseleri ile popülerdir. Bundan milyonlarca sene önce Hasan ve Erciyes Dağı volkanlarından püsküren lav ve küllerin oluşturduğu Kapadokya peri bacaları, tüf vadileri ve kaya yerleşim alanları ile ünlü.
Bu oluşumlardan önemli olan bir tanesi de Soğanlı Vadisi’dir. Turizm merkezi haline dönüşen vadi, Akköy Baraj Gölü’nden başlayarak vadi içerisine dek uzanmakta. Bir dönem iki yüz kadar kilise yer alıyor olup bir bölümünde freskler ile süslenmiş olan Geyikli, Tahtalı, Kubbeli, Saklı, Yılanlı, Karabaş, Tokalı ve Ballık kiliseler ziyaret edilmekte.
Neden Gitmeliyim? Vadinin giriş kısmında üç restoran ve iki de pansiyon konumlanıyor. Diğer bögelerde ki gibi yöreye ait bez bebekleri burada görebilirsiniz. Alabildiğine yeşil ve dar olan bu vadinin eteklerine doğru yayılan Tek Nefli Arkaik, Aziz Nikolaos, Kırk Martir, Ayı, Mikhael, Oniki Havari, Aziz Eustathios ve Saray kiliseleri ile Haralam Manastırı görülmeye değer yerlerden.
Erdemli Köyü’ne 1 kilometre uzaklıkta yer alan Karaönür ve 2 kilometre uzaklıkta yer alan Gülbayır Köyü’ndeki Kesteliç kaya yerleşim yerlerini gözlemleyip fotoğraflayabilirsiniz. Yine bir diğer güzel köylerden Güzelöz Köyü’ndeki Haç, Mistikan, Aziz Basileus, Ortaköy Aziz Georgios, Panagia, Mikhael, Aziz Stratilates, Aziz Eustathios, Ortaköy Azize Barbara gibi kilise ve kaya kiliseleri ziyaret edilebilir.
Burası Neresi? Kültürümüzün önemli unsurlarından olan Mevleviliğin harikulade semazen gösterisinin yapıldığı büyülü atmosferi deneyimlemeden dönmeyin! Semazenbaşının önderliğinde gerçekleştirilen sema gösterilerinde usta semazenler ve Mevlevi müzisyenler eşliğinde ruhani bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
Dans ve kostümleri ile sizleri buradan alıp farklı bir atmosfere taşıyan sema gösterileri oldukça derin anlamlar içeriyor. Bir semazenbaşı, beş semazen ve beş müzisyen ile yapılan sema gösterileri, 50 dakika kadar sürüyor.
Göster sonunda peri bacalarının oluşumu ve Kapadokya ile ilgili 10 dakikalık bir slayt gösterisi de izletiliyor ayrıca. Gösterilen daha açık bir şekilde anlaşılması adına girişte gelen kişilere farklı dillerde kitapçıklar dağıtılıyor.
Ve gösterinin en sonunda ise loğusa şerbeti veriliyor. Standart olarak katılabileceğiniz bir program için kişi başı 170 TL ödeme yapmanız gerekiyor. Nakit ödeme yaparsanız da 20 TL kadar indirim sağlanmakta.
Burası Neresi? Kapadokya’ya gidip de meşhur Türk gecelerine katılmadan döndüğünüzü düşünemiyorum… Gözünüzü alamayacağınız güzellikte şovlar ve damaklarınızı çatlatacak yöresel yemekler ile yaklaşık olarak üç saate kadar zaman ayırabileceğiniz keyifli bir gece geçirebilirsiniz.
Kayalardan oyulan büyük restoranlarda düzenlenen Türk gecesi gösterilerinde; fasıl müzikleri, oryantal dans, farklı yörelerin folklor dansları, set menü yemekleri ve sınırsız alkollü ve alkolsüz içecekler ve çok eğlenceli diğer sürpriz karşılayacak sizleri.
Bu programı yemekli veya yemeksiz olarak seçebiliyorsunuz. Yaz veya kış fark etmeksizin gidebileceğiniz program kışın 20:00 yaz aylarında ise 20:30’da başlıyor. Ayıca kış aylarında yemeksiz programlar 20:30, yaz aylarında ise 21:00’de başlamaktadır.
Burası Neresi? Göreme’ye 2 kilometre mesafede yer alan Göreme Panorama Manzara İzleme Noktası, buraya geldiğiniz de kendinize bırakmak isteyeceğiniz anılardan biridir. Göreme Uçhisar güzergahı üzerinde Güvercinlik Vadisi’nin bitiş noktasında konumlanıyor.
3917 metre yüksekliğe sahip olan Erciyes Dağı ve güvercinlikler ile bezenmiş vadinin muhteşem doğasını gözler önüne seren fotoğraf noktalardan biridir. İsterseniz eski döneme ait kıyafetler giyerek de fotoğraf çekilme şansına sahipsiniz. Kendiniz ve sevdikleriniz içinde hediyelik eşya satan dükkanlara girip hediye almayı ihmal etmeyin!
Uçhisar’a gelmeden önce karşılaşacağınız bu tepede manzara izleme noktası yer alıyor. Hemen hemen her yerde göreceğiniz nazar boncuklu ve çömlekler ile süslenmiş olan ağaçların yer aldığı harikulade görüntü tam olarak burada bulunuyor olup, Güvercinlik Vadisi’nden Uçhisar Kalesi’ne değin görebileceğiniz bir alan.
Burası önceki devirlerde aşıkların buluştukları bir yermiş. Güvercinlerin gagalarında küçücük kağıtlar ile birlikte uçtukları dahi söyleniyor. Buradaki dilek ağacı ise aşıkların evlilik dileklerinde bulunarak çaput bağlarlarmış. O zaman bu zamana gelen misafirler de dilek tutup ağaca bağlamadan dönmez olmuş.
Tüm turların durakları arasında yer alan ve Kapadokya’yı ziyaret edenlerin ziyaret etmeden dönmediği Salkım Tepesi’nde tabi ki Göreme Panorama Cafe mevcut. Közde yaptıkları bol köpüklü Türk kahvesini içerek keyfinize keyif katabilirsiniz. Eğer karnınız açsa serpme kahvaltı, menemen veya gözlemeyi tercih edebilirsiniz. Tertemiz olan bu mekanda servis hızı olup fiyatların normal olduğunu belirtelim.
Burası Neresi? Nevşehir’e 13 kilometre mesafede yer alan Göreme kasabasındaki Sunset Point diğer bilinen adı ile Sunset Tepesi, gün batımı veya gün doğumunu hangisini tercih ederseniz edin izleyebileceğiniz en güzel manzaraya sahip.
Hangisi için gelirseniz gelin erkenden gelerek yer kapmanız da fayda var. Zira oldukça kalabalık olması sebebiyle yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Gezinizde buraya vakit ayırarak gelip hem doyumsuz göz banyosu yapmak hemde fotoğraf çekilmenizi öneririm. Göğe yükselen balonların havada süzülmesini izlemek ve iyi bir arka plan yaratmak için en doğru adres.
Burası Neresi? Mistik ve rengarenk bir fotoğraf çekimi için halı ve kilimler ile bezeli bir han bulunuyor. Burası seneler evvel onarılarak halı mağazasına çevrilmiş olan 450 yıllık bir belediye hanıdır. Duvarlarından tutun tabanlara kadar eski dokuma halılar ile döşenmiş olan mekandaki halılar Anadolu motiflerini yansıtan renkli mi renkli harika bir fotoğraf arka planı oluşturuyor. Buraya gelmeden önce rezervasyon yaptırmanız gerektiğini belirtmem gerekiyor.
Burası Neresi? Türkiye’nin ön plana çıkan turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya, her sene binlerce yerli ve yabancı turisti en kusursuz şekilde ağırlıyor. Nedir burayı bu kadar eşsiz bir yer yapan diyecek olursanız. Kuşkusuz doğanın var ettiği muhteşem yer yüzü şekillerinin balon turu yaparak havadan izlenilme olanağı tanınmasıdır.
Havada adeta bir kuş misali süzülen rengarenk balonlardayken kendinize bir masal dünyasına girmiş gibi hissediyorsunuz. İlk olarak 1984 senesinde Raks isimli bir firma tarafından düzenlenmiş olup turizm değil reklam amacı gütmekteymiş.
Akabinde THK 1985 ve 1986 senelerin sıcak havanlı balonları satın almasıyla beraber yavaş yavaş kültürümüze giriş yapmaya başlamıştır. Turizm gayesiyle, Bilge Ezel ve Hasan Ezel kardeşler Camel Tour ismi ile 1988 senesinde başlamışlardır. Bu kardeşlerin yaptıkları çalışmalar neticesinde gün be gün gelişmeye devam etmiş.
Standart 22-28-40 kişilik balon sepetlerinden hariç olarak en küçük olan 4+1, orta boy olan 14+1 alternatiflerine de sahip. Küçük boydaki bir balon turu lüks uçuş kategorisine giriyor olup toplamda 1,5 saat kadar sürüyor. Haliyle fiyatları da diğer turlara kıyasla daha fazladır. 15 kişilik kapasiteye sahip orta boy uçuşlar ise küçük uçuşa oranla daha makuldür.
En yaygın olan uçuş tipi ise 21-40 kişilik olan büyük sepetli uçuşlardır. Bir saat süren bu uçuşların süresi duruma göre 45 dakikaya kadar düşebildiği gibi 90 dakikaya kadar da çıkmaktadır. Balon turu firmaları bazı dönemlerde kampanyalar yapıyor. Bunları takip ederseniz indirimli bir turdan yararlanabilirsiniz.
Sabah erken saatlerde başlayan turlar, rüzgarın hızının en az olduğu zamanlardır. Tabi buna birde güneşin doğusu eklendi mi keyfe diyecek yok!
Kemerlerinizin bağlı kalması oldukça önemli bir husus olup şapka, gözlük gibi kişisel eşyalarınızın uçma ihtimalini göz önünde bulundurarak dikkatli olun. Yaz ayında dahi olsanız sabahın erken saatinde yapıldığı için hava serin olmakta. Yanınıza bir şeyler getirmeniz de yarar var.
Kapaodokya’da 20’yi aşkın balon firması mevcut. Bunlar arasında önerebileceklerimiz; Kapadokya Balloons, İstanbul Balloons, Atmosfer Balloons, Rainbow Balloons, Kapadokya, Kaya Balloons, Royal Balloons ve Butterfly Balloons bulunuyor.
Burası Neresi? Havanın kararmasıyla birlikte Zelve Vadisi’nde harika bir ışık gösterisi yapılıyor. Zelve Mapping adındaki firma, bölgenin jeolojik yapısı hakkında detaylı bilgi verdiği ve süreçlerini anlattığı şeyleri muhteşem bir ışık ve ses gösterisi ile misafirlerine aktarmakta. Beş kişi ve üzeri gruplar için organize edilen bu etkinliği vadiye yansıtılmış biçimde izlemek inanın çok farklı bir deneyim.
Burası Neresi? Klasik bir Anadolu köyü olan Yeşilyurt, Kocabağ Şarapları’na adını vermiştir. Bağın adı arazinin büyük olmasından ve toplanılan ürünün bol olmasından geliyor. Etrafı üzüm bağları ile sarılı olan 150 hanelik köy, kendisi küçük ancak en büyük şarap merkezlerinden biri olma niteliğine sahiptir.
Tam tamına üç kuşaktır köyde yaşam süren Kocabağ ailesinin şaraplarını ürettikleri merkezide burada. Toplam 64 dekar büyüklükteki bağlarda yetiştirdikleri Narince, Emir, Kalecik Karası ve Öküzgözü üzümlerinin yanı sıra anlaşmalı bağcılıkla Boğazkere ve Cabernet Sauvignon üzümlerini de işlemektedirler.
Modern koşullarda 600 ton üretim kapasitesi ile hizmet veren Kocabağ Şarapları, dünya üzerindeki diğerleri ile kıyaslanan Kocabağ Şarapları’nın ağızda bıraktığı tat oldukça kalitelidir. Tüm bu sır üretimindeki gizli noktalarda saklı. Üzümler dalından koparılınca hemen işlenmeye başlıyor.
Gravite yönetimi ile parçalanmadan şarap yapılıyor. Kayalardan oyulan kavlarda dört mevsim kalabilen şaraplar, 14-15 derecelik ısıda işlenerek 7-8 ay boyunca gelişiyor. Yeşilyurt Köyü’nün altına kazılan tünel depolar, yeraltı şehirlerine benziyor.
1927 senesinde iki katlı bir evin bahçesinde başlayan Kocabağ Şarapları’nın tarihi, köydeki bağların sahibi ve kurucusu olan Mehmet Erdoğan’ın elde ettiği fazla ürünü değerlendirmek istemesi ve kızının ısrarları üzerine şarap üretimine başlamışlardır.
100 senelik yadigar evin bahçesine kayalar oyularak 150 ton depolama kapasiteli bir şaraphane çevrilmiştir. 1986 senesine dek şarap üretmemiş ancak bağlarındaki üzümleri satmaya devam etmiş. Bu seneden itibaren babalarının vefat etmesi üzerine geriye kalan üç kardeş yarım kalan şarapçılığı tekrardan yapmaya başlamışlardır.
Öküzgüzü, Narince, Boğazkere, Emir üzümlerinden elde edilen şaraplar ile markaları ile ilk üretimlerini yapmışlardır. O günden itibaren üretimleri her geçen gün daha fazla artırarak uluslararası şarapçılık yarışmalarında 6 altın, 17 gümüş madalya kazanmışlar. Türkiye’nin en iyi ilk beş şarap üreticisi olan Kocabağ, Emir Şarabı ülkemizin en iyi Emir beyaz şarabı seçilmiştir.
20 TL’den başlayarak 85 TL’ye kadar yükselen şarap fiyatları her bütçe ve ağız tadına uygun şekildedir. Kocabağ Şarapları kırmızı üzümden Öküzgözü – Boğazkere, Kocabağ, Kalecik Karası, Avanos türündeki beyaz üzümden Emir şaraplarını sunmaktadır. Tadımlar için Uçhisar’da yer alan kayadan oyma mahzenlerin üst katı kullanılıyor.
Güvercinlik Vadisi’ne karşı şaraplarınızı tadarken, yerli ve yabancı seçeneklerini seçebiliyorsunuz. Kırmızı Kalecik Karası ve beyaz Misli şaraplarını tatmanızı tavsiye edeceğim. Bu şarapları büyük şehirlerdeki Metro marketlerinin raflarında bulabilirsiniz.
Burası Neresi? Bağbozumu, senelerden beridir toprağın bizlere verdiği nimetlere duyulan bir minnetin göstergesi olarak çalgı çengiler ile kutlanmaktadır. Tüm bağbozumları için öteden beri üzümlerin gelin olduğu düğün denirmiş.
Bu durum Kapadokya’da bağcılık ve bağbozumunun çok eski dönemlerde, Hititer zamanında başlamıştır. Ardından burada yaşam sürmüş olan medeniyetlerden Frigler, Persler ve Helenistik dönemde de devam etmiştir.
Kapadokya’da üzümün böylesine bir tarihi olup bölgenin az yağışlı olması kayısı ve üzüm meyvelerinin lezzetinin aromasının içerisinde kalmasını sağlıyor. Meyvelerin kurutulması ile oldukça değerli olup saray mutfaklarından padişah sofralarına kadar gidiyor.
3 bin 700 senelik geçmişi ile Kapadokya’daki bağcılık bugün de modern tarım ile devam etmektedir. İlk olarak şarap akabinde pekmez ve pestil ürünleri elde ediliyor. Kapadokya Ürgüp Bağbozumu Festivali, Türkiye’nin en büyük mahsüllerini kutlamak adına düzenleniyor.
Her sene üzümlerin olgunlaşması ile eylülün ikinci haftası düzenlenen Bağbozumu Festivali, Ürgüp Belediyesi tarafından gerçekleştiriliyor. Bölgedeki başlıca geçim kaynaklarından olan üzüme duyulan saygı ve elde edilen ürünleri tanıtılması amacıyla yapılan bir kültürel organizasyondur.
Şarap seven kişilerin buradaki önemli günü olan festivalde şaraba doyacaksınız. Festival mehteran gösterile ile başlıyor olup ünlü kişilerce verilen konserler, yapılan yarışma ve panellerden oluşuyor.
Bağlardan elde edilen binlerce üzün dağıtılmakta olup kırmızı olsun yeşil olsun üzümler ile sarınmış dekorları göreceksiniz. Turlar eşliğinde gelinen festivalde her geçen gün katılım sayısı artmakta.
İki gün boyunca devam eden festivalin birinci gününde, belediye başkanı, milletvekili ve halkın katıldıkları yürüyüş ile başlıyor. Mehteran takımı da Ürgüp Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyen bu kortej eşliğinde marşlar çalıyorlar. Meydana gelindiğinde yürüyüş son bularak burada yöresel halk oyunları, üzüm ikramları ve akşamları popüler sanatçıların konserleri ile taçlanıyor.
İkinci gün ise eğlence kaldığı yerden devam ediyor. Üzüm bağları arasında yılın üzüm güzeli dahi seçilip, en güzel üzüm yarışması ile gözleri bağlı olarak üzüm yeme yarışması yapılıyor. Mağaralardan yapılan mahzenlerin kendi doğal ısısı ile olgunlaşan şarapların tadımlarının yapıldığı festivalde doyasıya eğlenecek ve unutulamayacak bir deneyim yaşayacaksınız.
Burası Neresi? Eylül ayının gelmesiyle birlikte burada gerçekleşen festivaller art arda sıralanıyor. Bunlardan biri olan Salcano Bisiklet Festivali’de bu ayda düzenleniyor olup bu festivalde zaman karşı yarışan yarışmacıların eleme turları dörtlü gruplar halinde 800-900 metrelik kısa parkurlarda gerçekleştiriliyor.
Her iki gruptan iki kişi ise bir üst tura çıkıyor. Yarışma gereği ise son dört kişi kalana dek bu yarışmalar devam ediyor. Bireysel olarak yapılıyor olup ilk yarışma etabında 4,5 kilometrelik bir parkur ile başlıyorlar. Akabinde 35 kilometrelik Güvercinlik Vadisi, Aşk Vadisi ve Avanos arasındaki rotada yapılmakta.
Eğer bisiklet sürmeyi seviyor ve bu spora karşı ilgi duyuyorsanız yada kendinize farklı bir deneyim yaşatmak isterseniz uluslararası bisiklet birliğine bağlı olarak düzenlenen Kapadokya Salcano Bisiklet Festivali’ne katılabilirsiniz. Hem öyle ki burada topladığınız puanlar ile olimpiyatlara kadar gidebilirsiniz.
Sadece bir eğlence olmaktan çıkıp, yarış hissiyatını hissedebileceğiniz bir platforma dönüşüyor. Bu festivalde topladığınız puanlar ilk etapta yurt içinde ardından uluslararası derecelerinizi belirliyor. Bu sebepten ötürü çeşitli ülkelerin yarışmacıları da katılım gösteriyorlar.
Festival kapsamında UCI programında Class 3 adındaki cross-country eliminatör yarışmaları da gerçekleştiriliyor. Parkur 700 metreden aşağı doğru inmekte olan basamak, kaldırım taşları, ani iniş ve tahta bariyerler gibi suni olarak yapılmış engellerden meydana geliyor. Her elemede dört yarışmacı yarışıyor olup bir ve ikinci olan yarışmacılar bir üst tura çıkmaya hak kazanıyor.
Dağ bisikleti yarışlar üç gün boyunca sürüyor olup UCI programı dahilinde S1 kategori yarışlarında sırası ile; bireysel cross country, Olimpik cross country, noktadan noktaya cross country parkurları yapılıyor.
Burası Neresi? Kendinize göre eğlencenin tadına varabileceğiniz pek çok festival bulunuyor burada. Bisiklet yarışları, yemek ve şarap tadımları, konser etkinlikleri, sergiler ve çok daha fazlası. Keyfinize göre seçebileceğiniz festivallerden biri de Cappadox Festivali’dir. Kendinize göre bir aktivite seçerek keyfini çıkartabilirsiniz.
Pek çok sanatçının katılımı ile misafirlerin kulakların pası siliniyor olup canlı müziğe doyacak ve sanatçıların eserleri arasında gezerken bambaşka yolculuklara çıkacaksınız. Bölgenin eşsiz güzellikleri içinde sanat sergisinde gezecek, gastronomi etkinlikleri kapsamında yöresel lezzetler tadabilir ve kurulan stantlarda şefleri birbirinden lezzetli yemekleri yaparken izleyebilirsiniz.
Dilediğiniz yemeği alarak piknik alanlarında afiyetle yiyeceksiniz. Belirlenen saat ve yerde doğa yürüyüşü için buluşarak Aşk Vadisi’nden Güvercinlik Vadisi’ne dek yürüyüşler gerçekleştirebilirsiniz. Yapılan doğa yürüyüşlerine katılacak ve geldiğinize memnun olarak ayrılacaksınız! Bunun yanında Kapadokya’nın eşsiz manzarasına karşı yoga ve meditasyon seanslarına da katılabilirsiniz.
Burası Neresi? Bölgedeki en popüler otellerden biri olan Argos in Cappadocia içerisinde yer alan Seki Restaurant, geniş menü yelpazesine sahip olup ayrıca sunduğu benzersiz manzarası ile gidilmeyi son derece hak eden adreslerden.
Uçhisar’da konumlanan ve yapımında taş kullanılan bu işletmenin sağladığı otantik görünüm ve şık mimarisi ile gelenleri kendine hayran bırakıyor. Yani yanızca karnınızı değil ruhunuzu da doyuracaksınız burada.
Buraya gelince çömlekte 44 saat boyunca pişirilen peynirli ve konfi şeftalili kuzu kol ile kuzu incik gibi özel lezzetleri deneyebilirsiniz. Yiyenin son derece memnun kaldığı yemeklerinden sizde tatmalısınız!
Burası Neresi? Uçhisar’daki bir diğer önemli restoran ise The Plum Restaurant’tır. Her mevsim gelen misafirlerin geldikleri mekan, Türk ve Avrupa mutfağına ait yemekleri tüm kalitesi ve lezzeti ile sunuyor sizlere. Ayrıca menüsünde vegan, vejetaryen ve Müslüman müşterilere olarak yemekler bulunduruyor.
En beğenilen yemekler arasında; steak, penne arabiata, kereviz çorbası gibi çeşitli damak tatlarına hitap eden tatlar barındırıyor. Ayıca çocuklu ailelerin keyifle vakit geçirebilecekleri alanlar mevcut olup peri bacası manzarası ile de göz dolduruyor.
Burası Neresi? Bölgenin yöresel yemeklerinden tadımlamak için çok fazla tercih edilen Saklı Konak Restaurant, birbirinden hünerli aşçıların yaptıkları yemekler buraya gelenlerin mutlu ayrılmasına sebep oluyor.
Ön plana çıkan lezzetler arasında; testi kebabı, kuru fasulye, mevsim salatası gibi yemekler yer alıyor. Özel pişirme teknikleri ile farklı bir üslup katılıyor olup damak çatlatıyor adeta. Menüde yemekler odun ateşinde ve toprak kaplarda pişirilerek sunuluyor.
Burası Neresi? Kapadokya’ya geleyim ancak daha ekonomik bir yerde yemek yiyeyim diye düşünürseniz, otantik atmosferi ve sıcak mekanı ile size harika bir alternatif olacak Büyük Adana Kebap sizleri bekliyor. Bölgenin eşsiz manzarasına sahip olan restoranın menüsünden çeşitli kebaplardan oluşuyor. Lezzetli bir yemeğin akabinde sıcak bir çay yudumlayarak Kapadokya’nın güzel manzarasını izleyebilirsiniz.
Burası Neresi? Kapadokya’daki en önemli yapılardan olan mağaralar, en dikkat çekici yerlerden biri olup haliyle birçok otel, kafe ve restoranların faaliyet gösterdikleri yerlerdir. Eğer sizde bu deneyimi yaşamak isterseniz de Omurca Art Cafe’yi tercih edebilirsiniz. Kafe olarak faaliyet gösterse de yemekleri de oldukça başarılı. Özellikle de vejetaryani vegan, helal menüsü ve glutensiz alternatifleri ile sizleri bir hayli etkileyecek.
Burası Neresi? Zengin kahvaltı alternatifleri ile oldukça leziz bir sunum yapan No:10 Restaurant, burada yer alan otellerden Elika Otel’in bünyesinde olup akşam yemekleri içinde tercih edilebilir. Mimari dekorasyonu ile göz doldururken kendisine özgü olan Elika köftesi ve kale tavuğu ile de midenizi şenlendiriyor.
Burası Neresi? Şarap konusunda oldukça başarılı olan Kapadokya, durum böyle olunca da bölgede hizmet veren restoranların menüsünde birbirinden lezzetli şarap seçenekleri yer alıyor. İşte bu mekanlardan birisi de Elai Restaurant’tır. Kapadokya’nın ilk gurme restoranı olma niteliğine sahip olup, Türk, Fransız ve Orta Doğu mutfaklarının harmanlanması ile ortaya harika bir menü çıkarmışlardır.
Eski bir köy kahvesinin onarılması ile inşa edilmiş kaliteli hizmet veren bir mekandır. Buradan Erciyes, Kızıl Vadi ve Güvercinlik Vadisi’ni izleyebileceğiniz yerde, patlıcan beğendili şaşlık kebabı, iç pilavlı kuzu tandır, Lübnan kibbesi ve portakallı ördek oldukça lezzetli yemekler yiyebilirsiniz.
Burası Neresi? Ahırın onarılması ile restorana dönüştürülen Topdeck Cave Restaurant sabit bir menüsü olmaması ile dikkat çekiyor. Mutfakta taze hangi yemek varsa o pişiriyor o gün. Bir küçük tüyodan müptelası olacağınız tatlıları. Özellikle sütlaç ve ayva tatlısı ön plana çıkıyor olup saat 18:00’da açılıyor ve yalnızca akşam yemeği veriliyor.
Burası Neresi? Özel yapılan çalışmalar kapsamında günün istediğiniz her saatinde yapabileceğiniz yamaç paraşütü, ister konakladığınız otelde iterseniz bir tur ile yapabilirsiniz. Kapadokya’nın kalbi olarak nitelendirilen Göreme ile Avanos yolu arasındaki Çavuşin’i pistine gidilerek uçuş için gerekli hazırlıklar yapılıyor. Özel geliştirilen vinç sistemi ile yerden tam 850 metre yüksekliğe çıkarak harika güzellikteki manzaranın tadını çıkartabiliyorsunuz.
Rüzgar hızının 30 kilometreden fazla olmaması gerekirken istediğiniz her an yamaç paraşütü yapabilirsiniz. Tabi yağış ve kar yağışı olmaması da gerekiyor. Özellikle de kasım, aralık ve ocak aylarının hem soğuk hem de karlı olabileceği düşünüldüğünde uçuşlar yapılamamaktadır.
Ancak buradaki pistin son derece uygun oluşu yamaç paraşütü yapmanıza engel değildir. Kar yağdığı zamanlarda beyazların altına gizlenen harikulade Kapadokya manzarası karşısında büyüleneceksiniz.
Uçuşun süresi toplamda 10 ile 20 dakika arasında değişmektedir. izler için adrenalin dolu uçuşların gerçekleştirildiği yamaç paraşütü akrobasi uçuşları olduğu sırada süremiz 10-13 dakika, akrobasi uçuşları istemez iseniz 15 dakikanın üzerine kadar çıkılmaktadır.
Burası Neresi? Kapadokya’nın tadını çıkartabileceğiniz bir diğer aktivitelerden biri de ATV turu yapmaktadır. Benzeriz manzaraya sahip bölgenin büyüklü küçüklü topraklı parkurlarında yaşayacağınız bu macera tercih edebileceğiniz bir alternatif olarak karşınıza çıkıyor.
Korkusuzca binebileceğiniz dört tekerli motorları sürerken çamurlu, sulu vadiler ve kafanızı çevirdiğiniz her bir noktanın müthiş manzarası ile heyecan dolu bir sürüş süreci yaşayacaksınız. Bu araçları kullanmanız için ne bir sürüş deneyimine ne de ehliyete ihtiyacınız yok. Hemen hemen herkesin sürebileceği kolaylıktadır.
Tura başlamadan önce kısa bir bilgilendirmeden sonra birkaç metre kadar deneme sürüşü yapıp kendinize bırakıyorsunuz doğanın kucağına. Adrenalin dolu bir macera için günün her saatini tercih edebilirsiniz. Yalnız en yoğun olan saat gün batımıdır.
Kapadokya 1 Saat ATV Turu kapsamında; Kılıçlar Vadisi, Güllüdere Vadisi, Kızılçukur Vadisi, Çavuşin Kasabası olup süresi 1 saat ve fiyatı ise 140 TL’dir.
Süresi: 1 Saat Fiyat: 140 TL
Kapadokya 2 Saat ATV Turu; Kılıçlar Vadisi, Güllüdere Vadisi, Kızılçukur Vadisi, Çavuşin Kasabası, Aşk Vadisi dahilinde olup süresi 2 saat ve fiyatı ise 200 TL’dir.
Burası Neresi? 1980 senelerinden bu yana turizmin hareketlenmesi ile canlanan atlı safari turu, ilk olarak Uzakdoğu ve Avrupa olmak üzere yerli ve yabancı turistlerin en çok tercih ettiği aktivitelerden biridir. Kapadokya’yı keşfetmek için katılabileceğiniz turlardan biri olup binmek için herhangi bir deneyime sahip olmanıza gerek yok.
Ata ilk kez biniyor olsanız dahi profesyonel olarak hizmet vermekte olan ve güvenliği sağlayan at safari turuna başlamadan önce kısa bir bilgilendirme yapılması akabinde başlanıyor. Çocuğunuz veya kardeşiniz varsa onuda bindirebilirsiniz.
Turu düzenleyen tüm firmalar neredeyse aynı yol üzerinde ilerliyorlar. Yinede bazı paket ve çeşitli hizmetlere göre istisnalar olabilir elbetteki. Konakladığınız yerden alınarak turun düzenlendiği noktaya geliyor ve yapılması gereken işlemler yapılıyor.
Tura çıkacağınız at çiftliği başlangıç noktası olup ilk etapta atınızı seçerek başlıyorsunuz. Anadolu, İngiliz veya Arap atlarından hangi birini seçmek istiyorsanız aralarından kendinize yakın bulduğunuz birini seçin. Bu geziler için özel olarak eğitildikleri için herhangi bir harekette bulunmuyorlar.
Yerli Kovboy adı verilen tur rehberinin önderliğinde belirlenmiş olan vadilerde gezintiye çıkıyorsunuz. Araçlar ile girilemeyen patika yollar, peri bacalarının yamaçları ve yeşil bağların yer aldığı köyleri at sırtında daha rahat gezip göreceksiniz.
Yalnızca at turları için değil popüler Kapadokya kahvaltıları içinde tercih edebilirsiniz. Organik olarak hazırlanan kahvaltılar bahar ve yaz ayları için oldukça ideal bir seçenek. Lezzetli bir kahvaltının ardından at ile bir tura çıkabilirsiniz.
Burası Neresi? Kaldığınız otelden alınarak yine tur bitiminde buraya geri bırakılıyorsunuz. Tur kapsamında şampanya ikramı yapılmakta olup turun bitimindeki vadi manzarasında yapılıyor. Turlar sunset saatlerinde daha yoğun olarak düzenleniyor.
Toz duman eşliğinde yapacağınız tur araçları dört kişiliktir. Sizin kendi araçlarınız ile ulaşım sağlayamadığınız bölgelere gidiliyor olup manzara noktalarında vereceğiniz molalar sırasında harika fotoğraflar çekilme fırsatınız oluyor.
Tur rotasında vadi, kilise ve Kapadokya bölgeleri yer alıyor. Özellikle de gün batımında buraya gelecekseniz ekstra olarak zaman tanınıyor. Bunun haricinde balonlar eşliğinde sunrise tur istekleri oluyor.
Böyle olunca sabah erken saatte henüz gün ağarmadan otelinizden alınıyor ve balonların kakış yaptığı alana götürülüyorsunuz. Balonların altından geçerken istediğiniz kadar fotoğraf çekilin!
En çok 6 kişinin katıldığı bu turlarda araçlara 4 ile 6 kişi arasında değişmek üzere kişi binebiliyor. Eğer grup şeklinde geliyorsanız özel bir tur programı ayarlanıyor. Aile veya arkadaş grupları için tek bir jeep ayarlanarak bir arada olma imkanı sağlanıyor.
Hospital Manastırı, Güllü Dere Vadisi Panorama Pancarlık Vadisi, Göreme Görçeli Vadisi, Ortahisar Panorama, Güvercinlik Vadisi (Nazar Ağacı), İbrahimpaşa Köyü ve Çevresi yer alıyor.
2 ve 3 saat arasında değişen jeep safari turlarının standart seçeneği 2 saattir. Ancak yemekli ve 4 saatlik turlarda mevcut. Ayrıca müzelere giriş yapabileceğiniz yada öğlen yemek programının olduğu turlar yer alıyor.
Bir kişi için 200 TL ödemeniz gerekiyor.
Burası Neresi? Klasik Araba Turu ülkemizde son birkaç yıldır Kapadokya’da yapılıyor olup bölgeye yeni bir soluk getirmiştir. Çin, Rus ve yerli turistlerin yoğun olarak tercih ettiği turda klasik araçlar kullanılarak fotoğraf çekimleri gerçekleştirilmekte.
Kiralamak istediğiniz araba ve arabanın rengini seçtikten sonra bir sonraki gün gün doğarken otelinizden alınarak belirlediğiniz arabanın yanına getiriliyorsunuz. Buraya geldiğinizde araçlarınız hali hazırda şoförleri ile sizleri bekliyor olacak.
İlk olarak Kızıl Çukur Vadisi’ne gelerek burada balon turu yapacaklar için pek çok balonun hazırlandığı alanı göreceksiniz. Gün henüz doğmadan hazırlanmaya başlanan balonlar çok değil az bir vakit içerisinde muhteşem görüntüye ev sahipliği yapacaklar.
Binmeseniz dahi o saatte burada olmanız muhteşem fotoğraflar çekmenize yarayabilir. Bunun içinde şoförünüz sizi gerekli noktaya götürecektir. Peri bacaları ve balonların bulunduğu alanlara park edilerek sizi burada serbest bırakıyorlar.
Sizler hazırlıklarınızı yaparak günde yavaş yavaş doğmaya başlıyor ve balonlar gökyüzüne doğru yükseliyor. Tam o esnada klasik araç turuna başlıyorsunuz. Sizler birbirinden renkli ve güzel fotoğraflar çekilirken üzerinizden balonar geçiyor.
Doğum günü ve evlilik teklifi gibi farklı özel gün kutlamaları içinde tercih ediliyor. Talep yoğun olduğu için pek çok klasik araba yan yana dizilmiş şekilde olup uzaktan baktığınızda tam bir görsel şölen meydana getiriyor.
Burada yapılan çekimlerin ardından 45 dakikalık bir süre sonra araca biniliyor. 10 dakika uzaklıkta yer alan Aşk Vadisi’ne geçiliyor. Burada yine balonları görebileceğiniz noktada duruluyor. Bir manzara noktası da mevcut olan alanda fotoğraf çekimi için salıoncaklarda bulunuyor.
Burası Neresi? Göreme etrafında 3-4 saatlik yürüyüş turları yapılıyor olup deneyimli rehberler eşliğinde düzenlenmektedir. Genel olarak Göreme çevresinde yer alan vadiler tercih ediliyor ancak uzak noktalara araçlar ile gidilerek yürüyüş turlarına başlanıyor.
Göreme Milli Parkı başlangıç noktası olarak belirlenirken gerek Bizans mimari yapıları gerekse inanç tarihine ışık tutan sanat çalışmalarını görebileceğiniz uygun noktalardandır. Doğa ve kültürün birbiri ile iç içe geçmesiyle ortaya çıkan benzersiz ortamlar yürüyüş rotaları olarak belirlenmiş.
En kısa parkur 4 kilometre kadar ve orta zorluktadır. Her yürüyüş parkurunda çeşitli dönemlere ait, bugüne kadar gelebilmiş, kayaların oyulması ile inşa edilen kilise, şapel, manastır, şarap üretim yerleri, depo, kale ve manzara izleme alanları mevcut. İnişli çıkışı bir araziye sahip olması ile bir takım geçişler zor olsa da gördüklerinize değeceğine emin olabilirsiniz.
Bir diğer seçenek ise Soğanlı Vadisi’dir. Bu güzergah üzerinde birbirinden farklı birçok kiliseyi görebileceksiniz. buradan devam ederek Romalıların Sobesos Hamamı’nı ve Keşlik Manastırı’nı ziyaret edebilir, araç ile ulaşabileceğiniz Muratpaşa Kasabası ve Uçhisar Panorama’ya gidebilirsiniz. Bu yol üzerinde mola vermek ve yemek yemek için restoran ve kafeler mevcut.
Güllüdere Vadisi bir başka güzergah olup, 4 kilometrelik bir alana yayılıyor. Ayrıca en sık tercih edilen trekking vadisidir. Göz alıcı yeşilliğin içerisinde peri bacaları, kayısı ve badem ağaçları eşliğinde Bozdağ’ın yamaçlarında muhteşem Kızılçukur manzarasına tanık olacaksınız.
Buradaki dolunay yürüyüşleri en popüler olanıdır. Her sene nisan ve ekim aylarında Moonlight Cappadocia adındaki yürüyüş noktaları düzenleniyor. Tur Royal Balloon önünde toplanarak 20:30 saatlerinde başlıyor. Transfer araçları ile Güllüdere Vadisi’ne gidilerek yürüyüşe başlanıyor.
Bir saat kadar süren yürüyüş sonrasında Haçlı Kilise’ye gidiliyor ve burada mola veriliyor. Akabinde Kolonlu Kilise’ye gidilip müzik beraberinde ikram ediliyor. Buradan 40 dakika kadar yürünerek Kızıl Vadi’ye ulaşım sağlanıyor. Saat 24:00 sularında ise dönüş yoluna geçiliyor.
Son seçenek ise Güvercinlik Vadisi’dir. Burada yer alan kırmızı levhaların yönlendirmeleri ile parkurda ilerleniyor. Bu sebeple burada illa bir firma ile yürüyüş yapmanız gerekmiyor. Uçhisar – Göreme otoyolu üzerindeki 4 kilometrelik parkurda 2 saat kadar vakit geçiriyorsunuz. Dinlenmek adına restoran ve kafeler yer alıyor olup manzara ve tarihi yerleri ile de sizleri hayli etkileyecek.
Yürüyüş yapacağınız vadilerin toprak yapısının yumuşak ve engebeli oluşu nedeniyle kaygan olmayan ve bileğinizi saran bir ayakkabı giymeniz gerekiyor. Yanınıza kesinlik bir su almalısınız. Tepeniz dolunay olup aydınlık bir etki yaratsa da yanınıza el feneri veya tepe lambası almanız da yarar olduğunu da belirtelim.
Burası Neresi? Nevşehir benzersiz vadileri arasında yoga organizasyonları düzenlenmektedir. Yoga yapmayı seviyorsanız otantik atmosferinin etkisi ile değişik deneyimler yaşamanıza sebep olacak. Alın yanınıza yoga matınızı ve kendinize bir vadiyi seçin. Bu şekilde yapabileceğiniz gibi her sene yapılan Cappadox Festivali’ne de katılabilirsiniz. Günün her saati yapabileceğiniz gibi gün doğumunu tercih etmeniz ayrı bir keyif katacaktır. Gün doğmadan önce başlayan program tam bir buçuk saat sürüyor olup zihnen arınacaksınız.
Gün doğumu saatlerine yoga yapılacak alana transfer, yoganın gerçekleştirilmesi, yöresel kahvaltı, dinlenme ve hazırlık süreci, Aşk Vadisi’nde doğayı tanıma yürüyüşü, öğle yemeği, Özel Kültür Müze’ye gidiş, gün batımında yoga transferi ardından yoga ve programın bitişi.
Tur hakkında; Sabah saat 09:00-:09:30 saatlerinde tur firması tarafından konakladığınız otelden alınarak tura başlanıyor. Ve tura başlanıyor olup Kapadokya’nın çatısı olarak nitelendirilen Uçhisar Kalesi’nden 360 derecelik bir manzara keşfine çıkacaksınız. Deneyimli rehberler eşliğinde kaleyi gezerken bölge hakkında tarihi bilgiler veriyor olacak.
Buradan hareketle Göreme Açık Hava Müzesi’ne devam ediyor. 1985 senesinde UNESCO Dünya Mirasları arasında yer alan açık hava müzesindeki kaya kiliseleri, şapelleri ve manastırlarıyla görülmeye değer muhteşem yapılardan. Tarihin başlangıcı olan zamanlardan rahip, misyoner ve keşişlerin mesken tuttuğu bu bölgeye hayran kalacaksınız.
Akabinde üçüncü durak olan Aşk Vadisi’ne yol alıyorsunuz. Buram buram aşk havasını hissedeceğiniz sırada fotoğraf çekilin mutlaka. Çavuşini Köyü rotasına geldiğinizde göreceğiniz Antik Yunan izlerinde eski kiliseleri ve yamaçtaki evlerin sağladığı manzarayı izleyebilirsiniz.
Kapadokya’da üç başlı peri bacalarının en çok görüldüğü Paşabağ, Hasan Dağ ve Güllü Dağ’dan püsküren lavların bu bölgenin coğrafyaya kattığı güzelliklerinin meydana gelme öyküsünü rehberiniz tarafından en güzel anlatım ile dinleyeceksiniz. Burada bir öğle yemeği molası vererek yöresel lezzetlerin tadına bakın.
En heyecanlı tur rotası Avanos olup M.Ö. 2 binli yıllarda Hititler ile başlayan bu çanak çömlek işlerinin merkezi noktası olan bölgede kafanızı nereye çevirirseniz çevirin bir sürü hediyelik eşya görecekseniz. Kendiniz ve sevdikleriniz için bir hatıra almayı ihmal etmeyin! İlçe merkezinde bulunan dükkanlarda çömlek yapma evrelerini izleyecek ardından sizde deneyeceksiniz.
Buradan sonra Devrent’e geçerek şekillerinin neye benzediğini tahmin ederek hayal dünyasına dalacağınız kaya parçalarını inceleyebilirsiniz. Son olarak buradan da Ürgüp’e geçerek Üç Güzeller peri bacalarını yakından inceleyebilirsiniz. Ünlü fotoğraf çekilme noktası olan bölgede poz vermeden dönmeyin!
Üzüm bağları ve üzümleri ile ünlü olan Kapadokya’da kendine özgü şaraplar üretilmekte olup küçüklü büyüklü pek çok üretim noktası bulunuyor. Buraları gezerek hem tadım yapabilir hem de satın alabilirsiniz. Artık tur burada son buluyor ve şirket tarafından otelinizi geri bırakılıyorsunuz.
Kırmızı Turu organize eden firmaya göre değişken olup fiyatlar aşağı yukarı 350 TL ile 500 TL arasındadır. Ayrıca grup olarak katıldığınızda indirim de yapılıyor. 0-6 yaş çocuklara ücretsiz. Sabah saat 09:00 sularında başlayarak akşam 17:00 saatlerinde bitiyor.
Tur hakkında; İlk durak Göreme Panorama olup, gözünüzün alabildiğince olan vadileri bir banka oturarak saatlerce izleyebilirsiniz. Yanınıza telefon veya fotoğraf makinesi neyi alacaksanız alın fark etmez şarjlarını fullemeyi ihmal etmeyin! Zira bol bol fotoğraf çekeceğiniz aşikar.
En rahat izleme alanı olan bu yerde Kapadokya’yı ziyaret eden herkesin fotoğrafı var mutlaka. Yanınızda deneyimli rehber size eşlik ediyor olup bölgenin meydana gelmesi hakkında bilgi veriyor.
Ardından ikinci durak olan Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne gidiliyor. Eğer klostrofobiniz varsa buranın tam 55 metre ve 8 katlı olduğunu belirtelim. Şehrin alt katlarına indikçe o dönem koşullarında yapılan harika mimari ve mühendislik karşısında büyüleneceksiniz.
Havalandırması, değirmen taşları, su kuyuları, okul, kilise, ahır gibi kısımları ile yer altının plazası olarak düşünün burayı. Seneler evvel pek çok kişinin aynı zamanda yaşayabileceği bu yerde tarihi bir yolculuk yapacak ve karşılaştığınız her bölümde farklı heyecanlar yaşayacaksınız.
Adeta bir açık hava müzesi olma özelliğine sahip olan Ihlara Vadisi, sadece bizlerin değil tüm dünyanın kabul gördüğü bir doğa harikası. Derin vadiye birçok merdiveni inerek ulaşıyor olup 10. ve 13. yüzyıldan bu güne kadar gelen kiliselerden Ağaçaltı Kilisesi’ne uğrayarak Melendiz Nehri kıyısından Belisırma Köyü’ne yürüyeceksiniz.
Toplamda 3,5 kilometrelik bir uzunluktaki vadide bir saat kadar yürüyeceksiniz. Vadi içerisinde akan çayın sesinin ile huzur bulacak mevsimine denk gelirseniz de dalından sarkan meyvelerden yiyebilirsiniz. Ardından merdivenleri geri çıkmayacak direkt olarak Belisırma Köyü’nde çıkış yapabileceksiniz.
Bu yorucu yürüyüşün akabinde nehir kenarında bir yemek molası vereceksiniz. Nehir üzerindeki barakalarda yemeğinizi yerken ayaklarınızı da suya sokarak rahatlayabilirsiniz. Yemeği bitirdikten sonra eski Selime Manastırı’na gidiyorsunuz. Katedral olarak adlandırılan bu manastırda, misyonerler okulu ve kilise gibi yaşam alanlarını göreceksiniz.
Sonrasında Yaprakhisar Köyü’ne giderek günümüze sağlam şekilde ulaşmış olan peri bacalarını yakından inceleyerek fotoğraflar çekilebilirsiniz. Uçhisar bölgesindeki ünlü vadilerden Güvercinlik Vadisi, burada gezip görebileceğiniz en önemli yerlerden. Bu kaya oluşumlarının arasında yürürken bir masal dünyasına dalacaksınız.
Bölgedeki en meşhur aktivitelerinden onyx taşlarının işlendiği atölyelerde rehberinizden gerekli tüm bilgileri edindikten sonra tur sona eriyor ve saat 18:30 sularında otelinize geri bırakılıyorsunuz. 0-6 yaş arası ücretsiz olup yeşil tur fiyatı 350 TL’den başlıyor.
Tur hakkında; Turun başlangıç noktası Mustafapaşa Köyü olan bir Rum Kasabası olup burada yer alan Ortadoks ve Hristiyanların tarihine ışık tutan köydeki medrese, kilise, Yunan konakları ve pek çok yapıyı inceleyebilirsiniz.
İkinci durak ise muhteşem freskler ile süslenmiş olan Keşlik Manastırı olacak. Eşi benzeri az olan bu duvardaki resimleri rehberinizin eşliği ile yakından inceledikten sonra Şahinefendi Sobesos kazı alanına hareket ediliyor.
Buradaki kazı alanı 10 senedir sürüyor olup arkeologlar tarafından kazı çalışmaları yapılıyor ve bölgenin tarihi ve uygarlıklarına kadar izlere rastlanmaktadır. Elde edilen mezarlar, bazilika ve mozaik taşları ile Roman hamamlarını görebilirsiniz.
Dördüncü durak olan ünlü Soğanlı Vadisi’ne giderek gerek günümüz gerekse geçmişe dair önemli bilgiler edinebilirsiniz. Kapadokya’daki en büyük üçüncü keşiş merkezi olan Soğanlı, aynı Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi bir yürüyüş rotası bulunmaktadır.
Burada gezerken birden çok kiliseyi görebilecek olup öncesinde bir öğle yemeği yeniyor tabi. Yemeğin ardından yerel kadınların yaptıkları meşhur oyuncak bebekleri görerek hediye olarak satın alabilirsiniz.
Buradan sonra en popüler yeraltı şehirlerinden biri olan Kaymaklı Yeraltı Şehri’ne giderek yerin altına kazılan dar tüneller ve merdivenlerden indikçe tarihe bir adım daha yaklaşacaksınız. Rehberinizin anlatımları ile daha da heyecanlı hale gelecek olan mavi turun son durağıdır burası.
Tur firmanız tarafından konakladığınız otele geri bırakılıyorsunuz. Fiyatlar 300 ile 350 arasında değişim gösteriyor olup 0 – 6 yaş arası çocuklara ücretsizdir. Eğer grup halinde katılırsanız gerekli indirimler yapılmaktadır.
**Sizler için hazırlamış olduğumuz yapılacak listesi burada son buluyor. Yazımızda Kapadokya’da yapılacak şeyler hakkında elimizden geldiğince bilgi vermeye çalıştık. Sizde deneyim ve önerilerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz. İlginizi çekebileceğini düşündüğümüz diğer yazılar;
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…