İtalya’nın farklı bölgelerine dağılmış görülmeye değer birçok önemli tarihi nokta bulunuyor. Muhteşem katedrallerden sanat galerilerine, çeşmelerden anıtlara kadar görmeniz gereken en önemli durakları İtalya tarihi yerler listemizde sizin için bir araya getirdik…
İtalya’nın tarihi hakkında; İtalya’nın tarihi iki önemli dilimden oluşur. Bu bölümlerden ilki MÖ 27 ile MS 476 yılları arasında bölgede hüküm süren Roma İmparatorluğu dönemidir. Şehirdeki tarihi eserlerin ve yapıların birçoğu da özellikle Roma dönemine aittir. Diğer önemli kısım ise II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan çağdaş demokratik cumhuriyet dönemidir.
Bu iki dönem arasında kalan 1500 yıllık dönem ise bölgenin bozulmalar yaşadığı dönem olsa da muhteşem bir sanat gelişimine tanıklık edilen Rönesans gibi çok önemli bir olayın ortaya çıktığı bir zaman dilimi olmuştur. Bu da İtalya’nın özellikle sanatsal açıdan dünyanın en önde gelen ve en geniş koleksiyonlara sahip olan ülkelerden biri olmasını sağlamıştır.
İtalya’nın en ünlüleri; Roma’daki Eğik Pisa Kulesi, Colosseum, Puglia’daki Trulli Evleri, Floransa’daki Floransa Katedrali, Napoli’deki Pompei, İtalya’daki en ünlü tarihi yerler arasında bulunuyor.
İtalya gezi tavsiyesi; İtalya, dünyanın tarihi açıdan en iyi korunmuş 5 ülkesinden biri olduğundan dolayı görülecek tarihi yerler bakımından çok zengindir ve oldukça geniş bir zaman dilimi ayrılması gerekmektedir. Özellikle Roma, Floransa, Venedik, Bologna gibi şehirleri için ayıracağınız zamanın fazla olmasına dikkat etmelisiniz.
İtalya ile ilgili bütün yazılarımıza ulaşmak için: İtalya gezi rehberi
Müzekart; İtalya’da bulunduğunuz şehirlerde hangi kartlarla indirimler ve avantajlar kazanabileceğinizi görmek isterseniz o şehirle ilgili gezi rehberi sayfasını ziyaret edebilir ve gezinizle ilgili faydalı bilgiler edinebilirsiniz.
Burası neresi? Kolezyum, sadece Roma’nın en önemli tarihi yerleri arasında olmayıp aynı zamanda Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak da kabul edilmektedir. İtalya’daki bu tarihi anıt, neredeyse 2.000 yıllık tarihi ile ziyaretçilere Antik Roma İmparatorluğu’nun izlerini sürme olanağı sunmaktadır. Yapı, sahip olduğu tarihi özellikleri ile 1980 senesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
MS 72 ile MS 80 yılları arasında inşa edilen Kolezyum, Roma’nın en büyük amfitiyatrosu unvanını kolayca almıştır. Yapının inşası İmparator Vespasian zamanında başlamış, tamamlanması ise oğlu Titus döneminde gerçekleşmiştir. 57 metre yüksekliğe ve 156 metre genişliğe sahiptir. 50.000 kişinin aynı anda bulunabildiği yapı, gladyatör savaşları da dahil olmak üzere Roma dünyasının en önemli gösterilerine ev sahipliği yapmıştır.
Gerçekleştirilen gösterilerde toplamda 500.000’den fazla insanın ve 1 milyondan fazla vahşi hayvanın öldüğü tahmin ediliyor. 6. yüzyıla kadar 500 yıldan fazla bir süre oyunların ve gösterilerin gerçekleştiği yapı, depremler, yağmalamalar, bombalamalar ve 2. Dünya Savaşı ile zararlar görmüştür.
Neden gitmeliyim? Kolezyum ziyaret edilmeden ne Roma gezisi tam geçekleştirilmiş ne de İtalya’nın tarihi yerleri tamamlanmış sayılabilir. Bu nedenle bir İtalya turuna çıktıysanız mutlaka Roma’ya uğramalı ve bu antik gösteri alanında zaman geçirmelisiniz.
Kaçırmayın! Bu muhteşem yapıyı ziyaret ettiğinizde Konstantin Kemeri, Hypogeum ve Bronz Haçı gördüğünüzden emin olmalısınız.
Burası neresi? 13. yüzyıldan kalma tarih dolu bu yapı, Floransa’nın güç merkezi olarak kabul edilmekteydi. Medici Hanedanı’nın ikametgahı olan bina, Floranca Cumhuriyeti’ni yöneten Kent Konseyi’nin de eviydi. 1320’de tamamlanan saray, bugün hala şehrin siyasi bir organı olarak işlevini yerine getirmeye devam etmektedir.
Palazzo Vecchio, Signoria Meydanı’nda bulunması nedeniyle Palazzo della Signoria olarak da bilinmektedir. Medicilerin Pitti Sarayı’na taşınmasıyla birlikte yapı aynı zamanda Eski Saray olarak da adlandırılmıştır.
Sarayın birinci katında Giorgi Vasari tarafından tasarlanmış muazzam freskler görülmektedir. Michelozzo tarafından tasarlanan avlu da hayli ilgi çekicidir. Binanın zemin katındaki Beşyüzler Salonu ile ikinci katındaki Elementler Odası, Leylaklar Odası ve Zambaklar Odası gibi yerlerde çok önemli sanat eserlerini inceleyebileceğiniz yerlerdir. Eleonora di Toledo’nun Odalarında ise asil kadınların resimlerinin olduğu bir sergi bulunmaktadır.
Dileyen ziyaretçiler sarayın başlı başına bir sanat eseri olan çan kulesine de tırmanabilir. Bunun için ziyaretçilerin 233 adet basamağı çıkmayı göze almaları gerekmektedir ancak çan kulesinin tepesindeki muhteşem manzaranın buna kesinlikle değdiğini belirtmeliyiz.
Neden gitmeliyim? Palazzo Vecchio, Floransa’nın siyasi tarihinin en hareketli dönemlerine şahitlik etmiş önemli bir tarihi eserdir. Aynı zamanda günümüzde çok özel eserlerin de sergilenmesi burasını daha cazip bir ziyaret noktası haline getirmektedir.
Burası neresi? Arno Nehri’nin hemen karşısında, Oltrarno semtinde bulunan Pitti Sarayı, İtalya’nın en önemli mimari ve tarihi mücevherlerinden biridir. Saray Medicilere karşı olan bankacı rakibi Luca Pitti’nin isteğiyle 1457 senesinde yapılmıştır ancak saray trajik bir şekilde 1549’da Mediciler tarafından satın alındı ve hanedanın Floransa’daki üçüncü sarayı oldu.
Mediciler zamanında saray genişletildi ve içinde 8 adet sanat galerisi yerleştirildi. Saraydaki en önemli müze olarak Palatine Galerisi kabul ediliyor. Galeri içinde Raphael, Titian, Botticelli gibi Avrupalı ve İtalyan ressamların 500’den fazla tablosu sergileniyor. Royal Apartments kısmında ise üç farklı mimari döneme ait izler ve mobilyalar görülebilir. Aynı zamanda Porselen Müzesi kraliyet ailesinin kullanmış olduğu masa porselenlerinden oluşan etkileyici bir koleksiyonu görme fırsatı sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Sahip olduğu muhteşem tarihi koleksiyonlar nedeniyle Pitti Müzesi, Floransa’ya gelenler için görülmesi bir zorunluluk olan önemli mimari eserlerden biridir.
Kaçırmayın! Saraya ait Giardino di Boboli ismi verilen bahçe de zaman geçirilmesi ve dikkatle incelenmesi gereken yerlerden biridir.
Burası neresi? Eğik Kuleler, Bologna tarihi yerler listenize dahil etmeniz gereken, şehrin simge yapılarından biridir. Orta Çağ’da Bologna şehrinde bu tarz kulelerden 100’ün üzerinde olduğu bilinmektedir ancak günümüze bunlardan sadece 22 tanesi ulaşabilmiştir ve bunların en ünlüleri kesinlikle şehir merkezinde bulunan İki Kule’dir.
Kuleler 12. yüzyılda inşa edilmiştir ve Asinelli ile Garisenda kulelerinden oluşuyor. Bu kulelerden Asinelli 97, Garisenda ise 48 metrelik yüksekliğe sahiptir. Kulelerin dikkat çeken bir diğer önemli özelliği ise 3,97 derece eğime sahip olan Pisa Kulesi’nden daha eğimli olmalarıdır: 4 derece.
Neden gitmeliyim? Tarihi dokusuyla ve heybetli görüntüsüyle ziyaretçilerin aşık olduğu bu sade ama güzel kuleler, aynı zamanda muhteşem Bologna manzaraları da sunuyor. Eğer 498 basamak tırmanmayı göze alabilirseniz siz de bu manzaraların tadını çıkarabilirsiniz.
Burası neresi? UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Caserta Kraliyet Sarayı, Napoli’nin en önemli tarihi eserleri arasında bulunmaktadır. Saray Bourbon Hanedanı üyelerinden Kral VII. Charles tarafından yaptırılarak Napoli krallarının ana ikametgahı olarak kullanılmıştır. Sarayda toplamda 1200’den fazla oda bulunmaktadır ve büyüklüğü ile 18. yüzyılda Avrupa’nın en büyüklerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Mermerlerle çevrili etkileyici Onur Merdiveni’nden içeri girilmektedir. Sarayın iç kısmındaki özellikle altınlarla dolu taht odası ziyaretçileri kendisine hayran bırakmaktadır. Dış kısımda ise boylu boyunca uzanan muazzam havuzları ve heykelleri ile şaşırtıcı derecedeki bahçeleri de görülmeye değerdir.
Neden gitmeliyim? Muhteşem bahçeler ve iç kısımda başta taht odası olmak üzere birbirinden etkileyici ziyaret noktaları ile Caserta Kraliyet Sarayı’na mutlaka İtalya tarihi yerler listenizde yer vermelisiniz.
Burası neresi? Arena di Verona, Kuzey İtalya kısmında bulunan Verona şehrindeki en önemli simgesel tarihi yerler arasında bulunuyor. Roma tarzında inşa edilmiş olan tiyatro 30.000 kişilik kapasiteye sahiptir. MS 30’lu yıllarda yapıldığı düşünülen yapı, İtalya’daki en iyi korunmuş antik yapılardan biri olarak kabul ediliyor. İnşa edildiği zaman 3 katlı kemerleri bulunan yapının 2 katmanı günümüze ulaşabilmiştir.
2000 yıllık tarihi boyunca pek çok farklı gösteriye ev sahipliği yapan arena, son 100 yıldır dünyanın en önemli opera gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Daha yakın zamanlarda arenada Pink Floyd, Elton John, Rod Steawert gibi çok önemli sanatçılar da konserler vermiştir.
Neden gitmeliyim? Çok önemli bir Roma tiyatrosu olan yapı, mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden biridir. Operaya meraklı kişiler için ise 3 ay süren opera sezonunda birbirinden etkileyici performanslar izlenebilmektedir.
Burası neresi? İtalya’nın Pufla bölesinde bulunan Alberobello kasabası, başta Trulli evleri sayesinde 1996 yılında UNESCO Dünya Mirası Sit Alanı olarak tescillenmiştir. Sıra dışı yapılarıyla dikkat çeken Trulli evleri hala İtalya’nın en meşhur tarihi yerleri arasında yer almaktadır. Bu evlerin geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Kireçtaşı kullanılarak, konik çatılı ve ve kubbeli bir şekilde yapılan Trulli evlerinin, yerel yöneticilerin vergi uygulamalarından kurtulabilmek için halkın bir nevi zorunluluktan ortaya çıkardığı yapılar olduğu ifade edilmektedir. Görevliler bölgedeki çatıların sayısına göre vergi aldıkları için, halk da çatısı sökülebildiği için bu tarz evler yapmaya yönelmiştir. Kasabanın üç ana bölgesinde yaklaşık 2.000 Trulli evi bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Trulli bölgesi adeta bir peri masalını andırıyor ve birçok insan bu evleri görmek adına buraya günübirlik geziler düzenliyor. Bu çok güzel bir seçenek olmasına karşın bize göre Trulli evlerinin güzelliği özellikle geceleri ortaya çıkıyor.
Burası neresi? Pantheon, Roma’da en iyi korunan anıtsal mimari eserler arasında bulunuyor. Yapı, ilk olarak Roma’nın bütün tanrılarına adanmış bir tapınak olarak MÖ 27 senesinde yapılmıştır. MS 120 yılında bir yangında yok olmasının ardından İmparator Hadrian tarafından yeniden inşa edilmiştir. MS 7. yüzyılda ise Santa Maria ismiyle bir Hristiyan kilisesi olarak ibadete açılmış olsa da gene de etkileyici Roma yapısını korumaktadır.
Anıt, etkileyici unsurları ile mimarlık ve mühendislik tarihi açısından bir başyapıt olarak kabul edilmektedir. Dikdörtgen bir forma sahip ön yüzündeki 18 dev sütun ilk göze çarpan noktasıdır. 7 metre yüksekliğindeki bronz kapı, girişi korumaktadır. Duvarlarda tanrıların antik heykellerinin bulunduğu nişler yer almaktadır. Sahip olduğu boyutlar ile yapı muhteşem bir akustiğe sahiptir. Kubbenin tepesindeki Oculus ismi verilen açıklık ise güneş ışınlarının günün farklı saatlerinde yapının farklı noktalarına düşmesine imkan sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Matematiksel, mimari ve mühendislik açısından pek çok önemli unsura sahip bu muhteşem yapı, Roma’nın ve İtalya’nın en meşhur tarihi yerleri arasında bulunmaktadır ve mutlaka görülmesi gerekmektedir.
Burası neresi? İtalya’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunan eğik Pisa Kulesi, dünya çapında büyük bir üne sahip önemli bir duraktır. “Torre pendente di Pisa” olarak da bilinen Pisa Kulesi’nin bulunduğu Piazza del Duomo, Floransa’dan kısa bir tren yolculuğu mesafesinde yer almaktadır.
Süslü beyaz mermerle yapılmış kulenin yüksekliği 56 metredir ve ilk olarak inşasına 12. yüzyılın sonlarında başlandı. Kulenin inşa amacı aslen Pisa Katedrali için bağımsız bir çan kulesi yapılmasıydı. İnşaattan kısa bir süre işçiler zeminin bir bataklık olduğunu anladılar ve kule yavaş yavaş eğilmeye başladı. Eğilmenin inşaatın 3. katında başladığı düşünülmektedir. Bu eğilme nedeniyle kulenin inşası bir süre durdurulmuş ve ancak 1360 senesinde kulenin yapımı tamamlanabilmiştir. Kule üst üste bindirilmiş 6 yuvarlak kattan oluşmaktadır.
1990 senesinde kulenin eğikliği 5,5 dereceyi bulmuştu ve bu tarihte kule kapatılmış, kulenin ayakta kalabilmesi için pek çok mimari ve mühendislik çalışmaları yürütülmüştür. Kule, yaklaşık 10 yıllık bir bakım ve yenilenme çalışmalarının ardından tekrar halka açılmıştır. Kule, çeşitli ilgi çekici özelliklerinin yanı sıra Gelileo’nun özellikle yer çekimi deneyleri için bir oyun alanı olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Sahip olduğu bu sıra dışı özellikleri nedeniyle yapı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Aslında bir mimari hata olmasına karşın, bu hatanın çok iyi değerlendirilmesi ile belki de yıkılacak olan tarihi bir yapı, günümüzde Pisa’nın ve Floransa’nın en ikonik binaları arasında yer almayı başarmıştır. Yeniden ziyarete açılan kulenin tepesine tırmanarak şehrin karşı konulamaz manzarasının tadını çıkarmak için bu önemli yeri siz de mutlaka gezi listenize dahil etmelisiniz. Kulenin tepesine çıkmak için 300 basamağı göze almak gerektiğini de belirtmeliyiz.
Kaçırmayın! Pisa Kulesi çevresinde görebileceğiniz Duomo di Pisa, Vaftizhane, Anıt Mezarlık, Duomo Müzesi, Sinopie Müzesi gibi önemli tarihi yerleri de mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Sant’Angelo Kalesi, İtalya’ya gelen herkes tarafından görülen bir yer olmasa da kesinlikle görülmeye değer bir kale olduğunu belirtmeliyiz. Yapımına MS 135 senesinde başlanan kalenin tamamlanması, MS 139 yılında İmparator Hadrian tarafından gerçekleşmiştir. İmparator tamamlanan kalenin, kendisi ve ailesi için bir türbe olmasını istemiştir.
Kalenin adının bir rüyadan geldiği rivayet edilmektedir. Söylentiye göre 590 yılında Papa I. Gregory, rüyasında kalenin tepesinde bulunan bir meleğin, şehri büyük bir salgından koruduğunu görmüştür. Böylece kalenin adının Angel Michael’den geldiği söylenmektedir.
Neden gitmeliyim? 58 odadan oluşan kalenin bir zamanlar hapishane olarak da kullanıldığı bilinmektedir. Kaleye ulaşım için kullanılan “Melekler Köprüsü” ise görülmeye değer noktalardandır. Kalenin içinde 1901 senesinde oluşturulan “Museo Nazionaledi Castel Sant’Angelo” isminde bir de müze bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Birçok noktadan oldukça fotojenik bir yapı olan kale, aynı zamanda teras kısmından Roma’nın enfes manzaralarını da sunmaktadır.
Burası neresi? Milano Dükü Francesco Sforza tarafından 15. yüzyılda yaptırılan Sforzesco Kalesi, 16. ve 17. yüzyıllarda genişletilmiş ve zamanla Avrupa’daki en büyük kalelerden biri haline gelmiştir. Kale, günümüzde çok geniş bir sanat koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır. Bu koleksiyon içinde Antik Sanat Müzesi, Müzik Aletleri Müzesi ve Resim Galerisi yer almaktadır. Özellikle Resim Galerisi çok ilgi çekicidir ve Michelangelo’nun yarım kalan son eseri olan “Rondanini Pieta” başta olmak üzere Andrea Mantegna, Giovanni Bellini, Filippo Lippi ve Correggio gibi çok önemli Rönesans sanatçılarının eserlerine sahiptir.
Kale içinde aynı zamanda Milano Arkeoloji Müzesi, Mısır Müzesi, Antik Mobilya ve Ahşap Heykel Müzesi gibi görülmesi gereken farklı noktalar da ziyaretçiler için çok keyifli bir gezi deneyimi sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Sforzesco Kalesi, köklü tarihi geçmişiyle ve içinde bulunan çeşitli konulardaki etkileyici koleksiyonlarla ziyaretçilere tarihte keyifli bir yolculuğa çıkma olanağı da sunmaktadır.
Burası neresi? Puglia’nın simgelerinden biri olarak kabul edilen Monte Kalesi, 13. yüzyılda inşa edilmiştir. Kalenin inşası Roma İmparatoru II. Frederick tarafından başlatılmıştır ve kale sekizgen bir plana sahiptir. Kale, bir platonun ortasında bir taç gibi yükselen, oldukça gizemli bir kale benzeri yapıdır. Yapı, 1996 senesinde mimarisi, matematiksel mükemmelliği ve astronomik özellikleri ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Monte, ne tam bir kale ne tam bir saray değildir ancak mükemmel bir mimari yapı olduğu kesin. Kalenin sekiz köşesinin her birinde bir kule bulunuyor. Kalede İslami, Orta Çağ, Klasik Antik dönemlerinin mimari unsurlarına izlere rastlamak mümkündür. İç kısımda iki katlı bir avlu bulunuyor ve katları birbirine bağlayan spiral merdivenlerle kenarlardaki odalara çıkılıyor.
Neden gitmeliyim? Pek çok farklı kültüre ait mimari unsurların bir arada bulunduğu bu güzel yapı, ulaşım açısından biraz zor olsa da (günde 6 otobüs seferi bulunuyor) geniş vakti olanlar için kesinlikle zaman kaybı olmayacak kadar güzel bir mimari eserdir.
Burası neresi? İtalya’nın en ünlü köprüleri arasında bulunan Rialto Köprüsü, Büyük Kanal üzerinde görülebilecek dört köprünün en eskisidir. Köprü sayesinde San Marco ve San Polo bölgeleri birbirine bağlanmaktadır. Köprünün adı 900 yıllık bir geçmişe sahip gıda pazarı olan Rialto Pazarı’ndan gelmektedir. Köprünün inşa edilme amacı da tüccarların mallarını pazara daha kolay bir şekilde getirmesiydi.
Köprünün inşa edildiği 1173 yılında halkın büyük kanalı geçebilmesi için Venedik merkezinden kullanılabilecek tek yerdi ve 1850’li yıllara kadar da alternatifi yoktu. Bu tarihi yapı yıllar içinde birkaç defa yeniden inşa edilmek durumunda kaldı. Bu ilk köprü Nicolò Barattieri isimli bir mimar tarafından ahşap bir duba köprü olarak inşa edilmiştir.
Günümüzdeki mevcut köprü ise 1591 senesinde tamamlanmıştır. O zamanın şartlarında farklı bir tasarıma sahip olması nedeniyle çok fazla dayanamayacağı düşünülen köprü, zamana meydan okuyarak günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Köprünün alt kirişinin uzunluğu 25 metre, genişliği de 20 metredir. Köprünün inşa edildiği zemin yumuşak alüvyonlu toprak olduğu için taş kemerin desteklenmesi için her bir payandanın altına 6.000 ahşap kazık çakıldı. Şu anki köprü Antonio de Ponte isimli çok fazla tanınmayan bir mimar tarafından inşa edildi. Kendisi düzenlenen tasarım yarışmasında Michelangelo’yu bile geride bıraktı.
Köprünün iki tarafı dükkanlarla dizilidir ve köprü etrafındaki gayrimenkuller bölgenin en pahalıları arasında yer almaktadır. Bu etkileyici köprüyü ziyaret etmek için en ideal zaman ise kalabalığın çekildiği ve günün battığı akşam saatleridir.
Neden gitmeliyim? Venedik’in en eski köprüsü olan Rialto Köprüsü, hala aktif olarak kullanılmaktadır ve Venedik kentinde görebileceğiniz Büyük Kanal üzerindeki etkileyici bir taş kemerli köprüdür. Köprü, sahip olduğu etkileyici atmosferi ile ziyaretçileri kendisine hayran bırakıyor.
Burası neresi? Ponte Vecchio, İtalya’nın en eşsiz ve ünlü simgesel yapılarından biridir. 1345 senesinde inşa edilen Vecchio Köprüsü, 2. Dünya Savaşı sonrası Floransa’da ayakta kalmayı başarmış tek köprüdür. Köprünün, Nazilerin elinden kurtulmasının nedeni ise Hitler’in bu köprüyü olan hayranlığıydı ve bu nedenle köprünün her iki tarafındaki binaları yıkmasına karşın köprüyü o haliyle bırakmıştır.
Köprü, üç kemer üzerine inşa edilmiştir. Söylentiye göre Pitti Sarayı’ndan Uffizi Galerisi’ne gidişi kolaylaştırmak amacıyla yapılmıştır. Köprü üzerindeki dükkanlar sayesinde adeta Arno Nehri üzerinde asılı duran evlere benziyor. Geçmişte kent merkezindeki alanlar çok değerli olduğu için köprünün üzeri çeşitli dükkanlar eklenerek değerlendirilmiş ve bir alışveriş merkezi olarak kullanılmıştır. Dükkanlar ilk olarak kasap dükkanı olarak kullanılmış ancak aristokratlar gelen kokulardan rahatsız olunca kasapların yerine kuyumcu dükkanları açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Nazilerin gazabından bile kurtulabilecek kadar güzel bir yapıya sahip olan Ponte Vecchio, Floransa’ya gelenlerin görmeden ayrılmaması gereken tarihi bir köprüdür. Köprüyü görmek için herhangi bir ücret ödemeye gerek olmaması da bu muhteşem güzelliği görmek için geçerli sebeplerden biri.
Kaçırmayın! Arno Nehri üzerinde alternatif manzaralar keşfetmek için Ponte Vecchio’nun hemen karşısındaki Santa Trinita Köprüsü’nü de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Okumanızı tavsiye ediyoruz: Floransa’da görülmesi gereken yerler
Burası neresi? Barok mimarinin İtalya’daki en güzel örneklerinden biri olan Trevi Çeşmesi, “İtalya’nın tarihi yerleri nerelerdir?” sorusuna yanıt arayan maceracılar için görmeden ülkeden ayrılmaması gereken bir eserdir. Çeşmenin yüksekliği 26 metre ve genişliği 49 metredir. Çeşmeyi önemli kılan tarihi detaylardan biri ise Roma’nın en önemli antik su kaynaklarından biri olan Acqua Vergine Su Kemeri’nin üzerine inşa edilmiş olmasıdır.
Çeşmenin inşa edildiği noktada daha önce daha mütevazı ve küçük bir çeşme bulunmaktaydı. 1629 senesinde şehre daha heybetli ve güzel bir çeşme kazandırmak amacıyla inşasına başlanan yapının tamamlanması ise 1762 senesinde gerçekleşmiştir. Çeşmenin tasarımı Nicola Salvi isimli mimar tarafından, tamamlanması ise 4 heykeltıraş ile Guiseppe Pannini tarafından gerçekleştirilmiştir.
Neden gitmeliyim? Trevi Çeşmesi İtalya’nın en popüler tarihi yerleri arasında bulunduğundan, İtalya’ya gelmişseniz kesinlikle bu önemli eseri görmeniz gerekiyor. Çeşme, sahip olduğu boyutlar sayesinde Roma’nın en büyük Barok çeşmesi olma özelliğine de sahiptir ve bu nedenle de görülmeyi hak ediyor.
Trevi Çeşmesi Efsanesi: 1954 yılında çekilen “Three Coins in The Fountain” isimli filmle birlikte Trevi Çeşmesi’ne dair bir de efsane ortaya çıkmış oldu. Efsaneye göre çeşmeye bir bozuk para atan Roma’ya yeniden gelecek, iki bozuk para atan çekici bir İtalyana gönlünü kaptıracak, üç bozuk para atan ise bu kişiyle evlenecektir. Bu efsane nedeniyle çeşmeye her yıl milyonlarca insan bozuk para atmakta ve yılda çeşmeden 1 milyon Avro civarında bir para toplanmaktadır. Toplanan paralar ihtiyaç sahipleri için yemek hizmeti veren bölgesel bir hayır kurumuna bağışlanıyor.
Burası neresi? Floransa, mimari açıdan pek çok nefes kesen esere ev sahipliği yapıyor ve Floransa’da görülebilecek en önemli tarihi eserler arasında Floransa Duomosu da bulunuyor. Duomo, piskoposun bulunduğu bir katedral ya da Katolik kilisesi için kullanılan İtalyanca bir kelimedir.
Katedral, Santa Maria del Fiore onuruna inşa edilmiştir. Katedralin inşa edildiği yerde daha önce 7. yüzyıldan kalma bir kilise olan Santa Reparata Kilisesi bulunmaktaydı. Yerine inşa edilen bu yapı, Gotik mimari unsurlara göre planlanmış ve inşa edilmiştir.
1296’da inşasına başlanan Floransa Katedrali, Arnolfo di Cambio tarafından 30.000 kişinin ibadet edebilmesi amacıyla tasarlanmıştır. Katedralin tamamı baştan sona etkileyici olsa da esas nefes kesen kısmı kubbesidir. Kubbe, katedralden bağımsız olarak 1417 senesinde Flippo Brunelleschi tarafından inşa edilmiştir. Mimar, 52 metrelik bu devasa kubbenin çökmemesi için kenarlardan desteklemiştir. Katedralin tamamlanması 142 yıl sürmüştür. Katedralin yapılmasında görev almış bu iki mimarın heykelleri kilisede görülebilmektedir.
Kilisenin 1334 senesinde Giotto di Bondone tarafından tasarlanmış olan çan kulesi, 7 çana sahiptir ve bu çanlar farklı geometrik şekillerden yapılmıştır. Kilisenin iç kısmında da muhteşem detaylar bulunuyor. 1443’te Paolo Uccello tarafından yapılan saat, Giorgio Vasari tarafından ortaya konan Kıyamet Günü isimli muazzam freskler görülebilecek güzellikler arasındadır.
Katedralin sol cephesinde bir adet boynuzlu büyük bir öküz başı bulunuyor. Rivayete göre işçilerden biri, katedrale komşu evlerden birindeki terzinin karısıyla ilişkisi olmuştur. Durum ortaya çıkınca terzi karısıyla işçiyi mahkemeye vermiştir. İşçi de aldatılan terziye içinde bulunduğu durumu hatırlatmak amacıyla bu inek başını yerleştirmiştir. Tabi ki bu sadece söylentiden ibarettir ve ağır basan bir diğer ihtimal ise inşaat sırasında çok ağır malzemelerinde taşınmasında yardımcı olan hayvanlara işçilerin saygısını göstermek için bu öküz başını koymuş olmalarıdır.
Neden gitmeliyim? Muhteşem mimariye sahip Floransa Katedrali’nin 463 basamakla çıkılan tepesinden karşılaşacağınız nefes kesen manzara burayı cazip kılan detaylardandır. Buradan bütün şehri görebilecek ve Floransa’nın mimari güzelliğine hayran kalacaksınız. Dilerseniz Giotto’nun Çan Kulesi‘nden de hem şehrin hem katedralin güzelliğini seyredebilirsiniz. Göreceğiniz uzun kuyruk sizi korkutmasın çünkü sıra oldukça hızlı bir şekilde ilerliyor.
Burası neresi? Vatikan şehrindeki Aziz Petrus Bazilikası, İtalya topraklarında olmamasına karşın İtalya gezisi esnasında mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Aziz Petrus Bazilikası 16. yüzyılda inşa edilmiştir ve yapıldığı yerin, Aziz Petrus’un mezar yeri olarak işaret ettiği yer olduğuna inanıldığı için kutsal bir nokta olarak kabul edilmektedir. 15.000 metrekareden daha büyük bir alana sahip olan bazilikada aynı anda 20.000 civarında kişi misafir edilebilmektedir.
Günümüzdeki mevcut bazilika, çeşitli papaların döneminde farklı mimarların katkısıyla son halini almıştır ve Rönesans mimarisinin Vatikan’daki en güzel örneklerinden biridir. Bazilikanın dikkat çeken mimari unsuru, Michelangelo’nun yapmış olduğu kubbedir (La Cupola) ve bazilikanın bu bölümü Brunelleschi tarafından tasarlanmış olan Floransa Katedrali’nin kubbesinden esinlenilerek ortaya çıkarılmıştır. Bazilikanın iç kısmında da başta Michelangelo ve Bernini olmak üzere çeşitli sanatçılar tarafından tasarlanmış birçok tarihi eser göreceksiniz.
Neden gitmeliyim? Aziz Petrus Meydanı’na bakan bazilika, 550 basamak çıkmayı göze alan ziyaretçilere, kubbesinden muhteşem bir manzaranın tadını çıkarma şansı sunuyor. Tabi dileyenler için bu basamakların bir kısmını es geçmek adına asansör de kullanılabilir. Tabi her şeyden önce dünyanın en kutsal ve en büyük Katolik yapılarından biri olması nedeniyle burası çok önemli bir dini ve tarihi eser niteliği taşımaktadır.
Burası neresi? Roma’nın gölgesinde kalan Ravenna, bir süre Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş önemli bir şehirdi. Bu nedenle şehirde başta San Vitale Bazilikası olmak üzere baştan çıkarıcı muhteşem kiliseler görmek mümkündür.
6. yüzyılda inşa edilen San Vitale Bazilikası’nın iç kısmındaki İncil’den çeşitli bölümlerin tasvir edilen mozaikler neredeyse her yerini kaplamaktadır. Kilise MS 547 yılında Piskopos Maximian tarafından kutsanarak Hristiyanlığın ilk yüzyıllarında şehid olan San Vitale’ye ithaf edilmiştir. Sekizgen formda inşa edilmiş olan bazilika, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Ravenna, diğer şehirlerin gölgesinde kalmış olsa da özellikle San Vitale, mutlaka görülmesi gereken kilise yapılarından biridir ve İtalya’daki önemli kiliseler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? San Francesco d’Assisi Bazilikası, ufuk çizgisine hükmeden etkileyici İtalyan yapıları arasında bulunuyor. Hristiyan dünyası için çok önemli isimlerden biri olan Aziz Francis, 1181 ile 1226 yılları arasında Assisi kasabasında yaşamıştır. İtalya’nın önemli Hristiyan haclarından biri olarak kabul edilen bazilikaya defnedilmiştir ve burası UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunmaktadır.
Yapımına 1228 senesinde başlanan bazilika, iki kilise ve bir mahzenden oluşuyor. Bazilikada Gotik ve Romanesk unsurlara sıklıkla rastlanmaktadır. Bazilika içinde Cimabue ve Giotto gibi Geç Ortaçağ ressamlarının muhteşem freskleri görülebilir. Eserlerden bazıları 1997 senesinde meydana gelen depremde zarar görse de büyük oranda restore edilmiştir. Bu eserlerin bulunduğu bölüm alt kilise olarak adlandırılmaktadır ve hacılar için ayrılmıştır. Kilisenin bir de din adamları için üst kilise kısmı bulunmaktadır ve burada ise Gotik tarzıyla İtalya’nın saygın ressamları arasında yer alan Cimabue’nin eserleri yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Dünyanın birçok yerinden insanlar, kendisini Hristiyanlığı yoksulluk içinde yaşamayı tercih etmiş olan Aziz Francis’in olağanüstü yaşamını kutlamak amacıyla buraya gelmektedir. Siz de Hristiyanlığın tarihi için çok önemli bu kişiyi daha iyi tanımak isterseniz Assisi’ye gelmeli ve bu güzel bazilikayı ziyaret etmelisiniz. Burayı ziyaret ederek bazı önemli sanatçıların ortaya sunduğu etkileyici freskleri inceleyebilir ve benzersiz bir kültürel gezinin tadını çıkarabilirsiniz.
Kaçırmayın! Kiliseye görmeye geldiğinizde Assisi kasabasının Arnavut kaldırımlı ara sokaklarında dolaşarak kasabanın Orta Çağ havasını mutlaka solumalısınız. İki Orta Çağ kalesi arasında etkileyici bir meydana sahip olan kasabada bir de Roma Amfitiyatrosu ve bir tapınak da görülmesi gereken noktalar arasında bulunuyor.
Burası neresi? Venedik’te mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden biri olan San Marco Bazilikası, 828 ile 832 yılları arasında inşa edilmiştir. İlk yapılan bazilika, bir yangın sonucu tahrip olmuş ve bugünkü görülen kilise 1063 senesinde inşa edilmiştir. Venedik’in zenginliğinin ve gücünün sembolü olan kilise, 1807 senesinde Venedik’in resmi katedrali olmuştur.
Bazilika, Avrupa‘daki ve dünyadaki en güzel kiliselerden biri olarak kabul edilmektedir ve yapıyı görünce bu övgüyü ne kadar hak ettiğini kendi gözlerinizle göreceksiniz. Katedralin hemen yan kısmında Doge Sarayı yer alıyor ve kilise Venedik’in resmi kilisesi olana kadar sarayın şapeli olan varlığını sürdürmüştür.
Neden gitmeliyim? Karmaşık bir tasarımı ve etkileyici kubbesi ile ünlü olan San Marco Bazilikası, 8.000 metrekarelik mozaikleriyle de görülmeyi hak ediyor. Kilisede bulunan en eski mozaiklerin geçmişi 11. yüzyıla kadar uzanıyor. 2.000 fazla değerli taşla süslenmiş altın sunağın bulunduğu Peygamber Kümbeti de görülmeye değer yerlerden biridir. Katedrali bu denli değerli kılan en önemli şey ise Venedik’teki dini yaşamın merkezi olmasıdır ve şehrin zenginliğini yansıtmasıdır.
Okumanızı tavsiye ediyoruz: Venedik gezilecek yerler
Burası neresi? Milano’nun tam kalbinde yer alan Milano Katedrali, şehrin simge yapılarından biridir. Yaklaşık 519 yılda tamamlanan bu devasa Gotik yapının inşasına 1386 senesinde başlanmıştır. 40.000 kişilik büyük bir kapasiteye sahip olan Milano Katedrali, İtalya kiliseleri içinde en büyük, Avrupa’da ise ikinci büyük kilise olma özelliğine sahiptir.
Neden gitmeliyim? Bu etkileyici mimari yapıyı görmeden, Milano gezisi tamamlanmış sayılmaz. Büyüklüğü ve konumu göz önüne alındığında Milano Katedrali’ni gözden kaçırmanız zaten neredeyse imkansız. Özellikle muhteşem dış cephesi ziyaretçileri kendisine hayran bıraktığı için içini görmeseniz bile en azından dış cephesini hayran bir şekilde izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Buna karşın Milano’ya gelenler için en iyi deneyimlerden birinin katedralin çatısına çıkıp manzarayı seyretmek olduğunu da belirtmeliyiz. Sadece manzara değil, çatının kendisi de oldukça etkileyicidir. Çatıdaki süslü kuleler ve heykeller çatıya bambaşka bir hava katmıştır ve bu teras neredeyse çatının tamamını kaplamaktadır.
Burası neresi? 1280 yılında inşa edilmiş olan Santca Croce Bazilikası, merkezi yerlere uzak olsa da vakti bol olanlar için İtalya tarihi yerler listesine eklenmesi gereken noktalardan biridir. Bu antik bazilikanın en önemli özelliği ise dünyanın en büyük fresk, heykel koleksiyonlarından ve mezarlarından birine sahip olmasıdır.
Santa Croce’de öne çıkanlar arasında Giotto’nun Bardi Şapeli ve Peruzzi Şapeli’ndeki freskler yer alıyor. Ayrıca öğrencileri Taddeo ve Agnolo Gaddi’nin freskleri de dikkat çekmektedir. Bunlar iyi korunmuş ve yenilenmiş bir şekilde günümüze ulaşmayı başarmıştır.
Neden gitmeliyim? Bahsettiğimiz üzere Santa Croce Bazilikası hayli büyük bir mezara sahiptir ve bu mezarda Dante, Galileo, Ghiberti, Machiavelli, Michelangelo gibi önemli isimlerin mezarlarını görebilirsiniz.
Burası neresi? Piazza Maggiore’ye hakim cephesiyle dikkat çeken San Petronio Bazilikası, Bologna’nın en büyük ve en önemli ibadethanelerinden biridir. 1390 senesinde Antonio di Vincenzo’nun tasarımıyla inşasına başlanan yapı, 100 yıl geçmesine karşın tamamlanamamış ve şu anki haliyle farklı bir şekilde bitirilmiştir. Bu nedenle bazilikanın alt kısmı kırmızı ve beyaz mermer, üst kısmı ise kahverengi tuğla ile yapılmıştır.
Kilisenin iç mekanında Gotik unsurlar ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Yükselen kemerli tavan ve kırmızı mermer sütunlar ise öne çıkan diğer mimari unsurlardır. Kilisede 22 şapel ve 3 nefin yanı sıra İtalyan Orta Çağ ve Rönesans sanatçılarına ait birçok heykel ve tablo da dikkat çekmektedir. Zeminde bulunan kakma eser ise dünyanın en uzun
Neden gitmeliyim? Dünyanın en büyük 10 kilisesinden biri olan San Petronio, 60 metre genişliğe, 13 metre uzunluğa ve 45 metre yüksekliğe sahiptir. Gerek ebatları gerekse mimari güzelliği ile Bologna’daki görülmeye değer önemli noktalardan biridir. Bologna’nın çatılarını görmek ve muhteşem manzaranın tadını çıkarmak için çan kulesinin terasına çıkmayı ihmal etmeyin.
Kaçırmayın! Kilisenin hemen arkasında bulunan küçük kiliseyi ziyaret etmeyi, çoğu kişinin gözünden kaçan Çocuklu Bir Madonna, Saint Ambrose ve Saint Petronius’a ait heykelleri incelemeyi unutmayın.
Burası neresi? 4. yüzyıla inşa edilmiş olan Aziz John Lateran Bazilikası, Vaftzici Yahya ve Evangelist Yahya’yı onurlandırmak amacıyla inşa edilmiştir. I. Konstantin tarafından yaptırılan Roma’daki bu önemli dini yapı, şehrin en önemli ibadethanelerinden biridir ve Roma Katolik inancının ana kilisesi olarak kabul edilir.
Papanın resmi konutu olan kilisenin içinde Barok ve Neoklasik unsurlara rastlanmaktadır. Tavanlardan zemine kadar uzanan mozaikler, devasa heykeller ve freskler kilise içinde göze çarpan başlıca noktalardır. Katedral binası yaşanan bazı felaketler nedeniyle tarihi boyunca birkaç defa yeniden inşa edilmiş ancak yapının aslına sadık kalınmıştır.
Neden gitmeliyim? Basilica di San Giovanni Roma’daki ve Avrupa’daki en güzel katedral binalarından biri olarak kabul edilmektedir ve “İtalya’nın tarihi yerleri nerelerdir?” diye merak edenler için Roma’da mutlaka görülmesi gereken binalardan biridir.
Burası neresi? Toskana bölgesinin Siena şehrindeki Siena Katedrali, 13. yüzyıldan kalma bir Orta Çağ kilisesidir. Katedralin inşası 1215 ile 1263 yılları arasında gerçekleşmiştir. Katedral, Gotik ve Romanesk mimarisinin klasik örneklerinden biridir.
Katedralin içinde Donatello, Michelangelo ve Bernini’nin birçok eseri bulunmaktadır. Çizgili siyah beyaz mermer sütunlarla çok etkileyici bir görünüme sahip olan katedral, içindeki sanat eserleri ile de adeta bir sanat galerisini andırıyor. Katedralin içindeyken muhteşem freskli tavanları ile harika mozaiklerle bezeli zemini de incelediğinizden emin olmalısınız.
Neden gitmeliyim? Siena Katedrali’ni ziyarete geldiğinizde sadece muazzam bir dini yapı görmekle kalmayacaksınız. Aynı zamanda sizi çok etkileyecek birbirinden değerli sanat eserlerini de görebileceksiniz.
Kaçırmayın! Katedrale gelmişken muazzam Piccolomini Kütüphanesi’ni ve Aziz John Baptist Kilisesi’ni de mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Dünya’daki en önemli arkeolojik alanlardan biri olan Pompei, İtalya’nın antik kentleri içinde de çok özel bir yere sahiptir. Pompei şehrinin tarihi MS 79 yılına uzanmaktadır ve o tarihte patlayan Vezüv Yanardağı, diri diri gömülen insanlarla birlikte yok olan çok büyük çaplı bütün bir şehri kapsamaktadır. Bu antik şehir, Amalfi Sahili ile Napoli arasında bir noktada bulunmaktadır ve bu devasa şehirde yok olmadan önce 12.000 civarında insan yaşadığı tahmin edilmektedir.
Antik şehrin keşfedilmesi 18. yüzyılda bir harita mühendisi tarafından gerçekleşmiştir ve o tarihe kadar şehir bir kül yığının altında gizli kalmıştır. Günümüzde gerçekleştirilen araştırmalar sayesinde Pompeii halkının sıra dışı yaşamları hakkında birçok şey gün yüzüne çıkmıştır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilen bu geniş sit alanı içinde şehre ait tapınakların, hamamların, evlerin ve daha birçok yapının kalıntılarını inceleyebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? İtalya’nın trajik bir şekilde yok olan şehri Pompei ve şehir halkıyla ilgili çeşitli bilgiler edinmek için bu antik kenti mutlaka İtalya tarihi yerler listenize dahil etmelisiniz. Ziyaretiniz esnasında Pompei halkının birden fazla dil konuştuğu, dünyanın çok uzak bölgeleri ile ticari bağlantılarının olduğu ve hatta dünyadaki ilk restoranların bu şehirde kurulduğu gibi çok detaylı bilgileri edinebileceksiniz.
Kaçırmayın! Pompei’den daha önce lavlar altında kalmasından dolayı halkın kaçmasına olanak bulamayan Herculaneum, çok büyük olmamasına karşın cesetlerin ve şehir kalıntılarının daha sağlam bir şekilde günümüze gelmesi nedeniyle es geçilmemesi gereken yerlerden biridir.
Burası neresi? Roma’ya gelip de Roma Forumu’nu keşfetmezseniz olmaz. Yüzyıllar boyunca Roma İmparatorluğu’nun kalbi olan forum, ana meydanı çevreleyen bütün önemli devlet binalarına ve tapınaklara ev sahipliği yapmış önemli bir antik bölgedir. O dönemin en önemli adamlarının heykelleriyle süslenmiş bu alan, şehrin ticari, siyasi ve kültürel etkinlikleri için bir merkez, bir meydan görevi görmekteydi.
Roma Forumu Palatine Tepesi’nin hemen bitişiğinde yer alıyor ve tarihi yerler arasında yürüyerek dolaşma imkanına sahip olabiliyorsunuz. Bölge, 2000 yıllık Roma İmparatorluğu’nun en önemli noktası konumunda bulunmaktaydı. Eğer Gladyatör ve Spartaküs gibi Roma temalı filmleri izlediyseniz birçok önemli sahnelerin bu tarihi bölge etrafında toplandığını görmüşsünüzdür.
Bölgeyi ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yapılar arasında MS 70 yılına ait muhteşem Titus Kemeri, Maxentius Bazilikası, Septimius Severus Kemeri ve Capitol Tepesi’ne kadar uzanan Via Sacra sayılabilir. Forum bölgesi, aynı zamanda dünyadaki en eski kanalizasyon sistemlerinden birine sahip olması nedeniyle mühendislik açısından da çok özel bir yere sahiptir.
Neden gitmeliyim? Tarihi kaynaklara göre Roma İmparatorluğu’nun yükselişi ve çöküşü bu bölgede gerçekleşmiştir. Bu nedenle Roma Forumu’nu ziyaret ederek Roma İmparatorluğu’nun tarihini, nasıl kurulduğunu ve nasıl çöktüğünü anlama şansına sahip olabilirsiniz.
Kaçırmayın! Roma Forumu’nun bulunduğu bölge Palatine Tepesi’ne ve Kolezyum’a çok yakın bir konumda bulunduğundan ziyaretiniz esnasında bu üç bölgeyi de keşfetmenizi öneriyoruz. Bu arkeolojik bölgeleri anlamlı bir şekilde keşfetmek için ise en az yarım gününüzü ayırmanız gerektiğini belirtelim.
Burası neresi? Etna Dağı üzerinde, İyon Denizi’ne nazır bulunan Taormina Antik Yunan Tiyatrosu, Sicilya’nın ve İtalya’nın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biridir. Sicilya Adası’nın ikinci büyük tiyatrosu olan yapı, MÖ 3. yüzyılda Yunanlılar tarafından çeşitli sahne sanatlarını sergilemek amacıyla inşa edilmiştir.
Tiyatro, ilk inşa edildiği zaman yaklaşık 5.000 seyirciyi ağırlayacak bir kapasiteye sahipti. Yunanlılardan sonra bölgede hakimiyet kuran Romalılar, tiyatronun üzerine eklemeler yaparak daha büyük bir hale getirdiler. Roma döneminde oyunların yanı sıra gladyatör savaşları da burada yapılırdı. Günümüzde de bu muhteşem mekan bazı konser ve gösteriler için amacına uygun bir şekilde kullanılmaya devam etmektedir.
Neden gitmeliyim? Taormina Tiyatrosu, hem büyüklüğü hem de mimari güzelliği ile İtalya’nın en önemli tarihi yapıları arasında bulunuyor. Yapı, aynı zamanda ziyaretçilere sunduğu muhteşem İyonya Denizi manzarası ile çok keyif veren bir gezi yapma imkanı sunuyor.
Burası neresi? Basilicata ve Puglia sınırında bulunan Matera, İtalya’nın keşfedilmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunuyor. Sassi kelimesi “eski” anlamına gelmektedir ve Sassi di Matera, Paleolitik mağara evlerinden oluşan bir antik kenti tanımlamaktadır. Tarihi on binlerce yıl öncesine dayanan şehir, günümüze çok az değişiklikle ulaşmayı başarmış çok önemli bir tarihi yürüyüş alanıdır. Şehrin bu kadar az değişikliğe uğraması nedeniyle Mel Gibson’un The Passion of The Christ filminin ana sahneleri de burada çekilmiştir.
Sassi Matera’nın sokaklarında dolaşmak için geniş bir zaman dilimi ayırmanız gerekir. Bu ara sokakların birçok sadece yayalara açıktır ve araç ya da scooterler için oldukça dardır. Sokaklardaki mağara evlerinden bir kısmı günümüzde otel veya pansiyon olarak kullanılmaktadır.
1950’li yıllarda atıl bir durumda olan ve salgın hastalık nedeniyle hükümet tarafından tahliye edilmesi istenen bölge, kısa bir süre içinde muhteşem bir değişim geçirerek hem 1993 senesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş, hem de 2019 senesinde Avrupa Kültür Başkenti olarak ilan edilmiştir. Bölgenin bu kadar önemli olmasının önemli nedenlerinden biri de Ürdün’deki ünlü Petra yerleşiminden sonra dünyadaki en uzun süreli ikinci yerleşim yeri olmasıdır.
Neden gitmeliyim? Bir yamaç üzerine inşa edilmesi nedeniyle Sassi di Matera ziyaretçilere farklı noktalardan birçok güzel manzara görme olanağı sunuyor. Özellikle Convento di Sant’Agostino, Belvedere Piazzetta Pascoli ve Belvedere Luigi Gurrigghio’dan görülen manzaralar en güzelleridir. Mağara evlerinin tarihi dokusu da ziyaretçileri cezbeden şeylerden biridir.
Burası neresi? Tivoli’de bulunan Hadrian’ın Villası, Roma döneminden kalma, önemli bir villa kompleksidir ve oldukça iyi korunmuştur. Villa, 2. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir ve İmparator Hadrian’ın hükümdarlığının son yıllarında Roma’nın güç merkezi konumunda bulunmaktaydı.
Villa kompleksi yaklaşık 250 dönümlük bir alana yayılıyor ve toplamda 30 civarındaki yapıdan oluşmaktadır. Binaların dışında sütunlu büyük yüzme havuzu, kütüphane, kışla, bahçeler, çeşmeler ve tiyatro gibi çeşitli antik kalıntılar da bulunmaktadır. Bütün bunlar ilgi çekici olmasına karşın, Hadrian’ın kişisel tuvaletinin de bulunduğu özel sığınağı villa kompleksinin en özel kısmı olarak kabul edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Pompei’nin yaklaşık 3 katı büyüklüğünde olan bu antik kent, Roma’nın ve dünyanın en önemli liderlerinden kabul edilen Hadrian’ın gücünü ve yaşamını daha iyi anlamak için iyi bir fırsattır. Birçok noktasında imparatorun kendisinin tasarladığı mozaik ve heykellerin bulunduğu villa, 1999 senesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir.
Burası neresi? İtalya’daki sanat tarihini yakından incelemek isteyenler için uğranması gereken yerlerin başında Accademia Galerisi geliyor. 1700’lerde kurulan galeri, yan tarafında bulunan Güzel Sanatlar Akademisi’nin bir parçası olarak kurulmuştur ve bir zamanlar Aziz Matta Hastanesi’ne ait olan bir alanda bulunmaktadır.
Accademia Galerisi’nin duvarlarında çok önemli sanatçılara ait pek çok sanat eseri sergilenmektedir. Bu eserler arasında Michelangelo’nun “Davut Heykeli” başta olmak üzere Rönesans döneminin en önemli sanatçılarından Bartolomeo Cristofori, Sandro Botticelli gibi sanatçıların da eserleri görülebilmektedir.
Binada görülmesi gereken önemli yerler arasında Colossus Salonu, 40 adet önemli müzik enstrümanının sergilendiği Müzik Enstrümanları Müzesi, Hall of the Prisoners(Mahkumlar Salonu) gibi çok önemli salonlar da bulunuyor ve ziyaretçiler bu yerleri gezerken tabiri caizse sanat içinde boğuluyor.
Neden gitmeliyim? Michelangelo’nun Davut Heykeli dünyaca üne sahiptir ve Accademia Galeri içinde görülebilmektedir. Aynı zamanda çok daha fazla sanat eserini incelemek ve sanat tarihi içinde doyumsuz bir keşfe çıkmak için bu müzeyi mutlaka Floransa gezilecek yerler listenize dahil etmelisiniz.
Burası neresi? Vatikan Müzeleri, dünyadaki en önemli sanat eserlerinden ve tarihi eserlerden oluşan muhteşem bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır ve İtalya müzeleri içinde mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Yapı ilk inşa edildiğinde papalık sarayları için kullanılmaktaydı. Papa II. Julius’un Laocoön ve Oğulları isimli heykeli 1506’da sergilemesinin ardından yapı bir sanat galeri olma yolunda ilk adımı atmıştır.
Zamanla hızlı bir şekilde büyüyen Vatikan Müzeleri içinde günümüzde 20.000’i halka açık bir şekilde ziyaret edilebilen toplamda 70.000 civarında sanat eseri bulunmaktadır. Son 500 yıl içinde kompleks sadece sanat eseri yönünden çoğalmakla kalmamış papalar tarafından eklenen binalar ve müzeler ile günümüzde 9 farklı binadan oluşmaktadır.
Vatikan Müzeleri içinde Pio-Clementine Müzesi içindeki örnek heykel koleksiyonundan Raphael’in Raphael Odaları’nda sergilenen etkileyici fresklerine kadar, çeşitli tarihi dönemlere ışık tutan oldukça geniş bir tarihi eser yelpazesine yer verilmektedir. Burada sanat eserlerinin yanı sıra Spiral Merdiven, Sistine Şapeli, Çam Kozalağı Avlusu gibi görmeniz gereken birçok önemli cazibe noktası da bulunuyor. Sistine Şapeli Michelangelo tarafından 1508-1512 yılları arasında ortaya çıkarılmış muhteşem bir eserdir.
Neden gitmeliyim? Vatikan Müzeleri yaklaşık bir gününüzü ayırmanız gereken muhteşem bir sanat koleksiyona ve çok önemli mimari unsurlara sahiptir. Bu nedenle bu önemli müzeyi kesinlikle İtalya tarihi yerler listenize dahil etmeniz gerekiyor.
Burası neresi? Oldukça popüler olan Kapitolin Müzesleri, Roma’da tarihi bir müze grubudur. İki büyük binadan oluşan müze kompleksi, bu yolculuğuna 1471 senesinde, Papa IV. Sixtus’un önemli bir bronz heykel koleksiyonunu Roma halkına bağışlamasıyla başlamıştır.
Günümüzde müze Roma sanatını yakından tanımak isteyenler için çok değerli bir hazinedir ve müze, kalıcı sergilerin yanı sıra geçici sergilere de ev sahipliği yapmaktadır. Müzeyi tarihi açıdan önemli kılan detaylardan biri ise 15. yüzyılda kapılarını halka açan dünyadaki ilk müze olmasıdır.
Neden gitmeliyim? Günümüzde Capitoline Müzeleri, çok geniş bir Romanesk resim ve heykel koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Sahip olduğu etkileyici sanat eserleri nedeniyle Roma’daki Vatikan Müzeleri’nden sonra mutlaka görülmesi gereken diğer önemli müze kompleksidir.
Burası neresi? İtalya’nın ünlü tarihi yerleri arasında bulunan Uffizi Galerisi, ülkenin en fazla ziyaret edilen müzelerinin başında gelmektedir. Yapımına 1560 yılında başlanan bina 1581 yılında tamamlanmıştır ve o yıllarda Pitti Sarayı‘nın resmi işlerinin yapılması amacıyla kullanılmıştır.
Yılda 2 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilen sanat galerisi içinde dünyanın en önemli resim koleksiyonlarından birinin yanı sıra çok özel sanat ve heykel bulunuyor. Müzede bulunan eserler Leonardo da Vinci, Caravaggio, Michelangelo, Giotto, Botticelli gibi sanat dünyasının en önemli sanatçıları tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Müzede görülebilecek en önemli eserler arasında Boticelli’nin Birth of Venüs, Titian’ın Venus of Urbino, Leonardo Da Vinci’nin The Annuncation, Michelangelo’nun Holy Family isimli eserleri bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Birçok insan kilometrelerce yolu sadece bu galerideki sanat eserlerini görmek için kat etmektedir. Uffizi Galerisi, çeşitli sanat dallarını seviyorsanız, kesinlikle zaman ayırmanız gereken yerlerden biridir. Eğer yolunuz Floransa’ya da düşerse bu güzel galeriyi ziyaret edebilir ve sanat tarihi içinde özel bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Burası neresi? Kolezyum’un 1 km kadar kuzeybatısına düşen Venezzia Meydanı, Roma’nın en ünlü meydanları arasında bulunuyor. Roma’ya gelenlerin mutlaka uğraması gereken yerlerden biri olan meydandaki en önemli detayların başında ise Emanuele II Anıtı yer almaktadır. Meydanın tarihi 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve ismini de aynı isimdeki Venedik Sarayı’ndan almıştır.
Neden gitmeliyim? Venezia Meydanı, çevresindeki muhteşem tarihi noktalar ve yapılar sebebiyle tarih tutkunları için merkez kabul edilebilecek bir yerdir. Meydandaki cafe ve restoranlar ise ziyaretçilerin keyifli bir şekilde vakit geçirmelerine olanak sağlamaktadır.
Burası neresi? San Marco Meydanı, Venedik’in kalbi olarak kabul edilen en önemli meydanıdır. Burası şehrin en sosyal olduğu, en hareketli noktasıdır ve Venedik’te kesinlikle zaman ayrılması gereken yerlerden biridir. Meydan şehrin en ünlü kafelerini, en tarihi binalarını ve en etkileyici manzaralarını sunmaktadır.
Meydana geldiğinizde doğu kısma baktığınızda muhteşem San Marco Bazilikası başta olmak üzere etkileyici mimari yapıları görebileceksiniz. Ayrıca meydandaki Aziz Mark’ın Çan Kulesi de dikkat etmeye değer bir tarihi yapıdır. Çan Kulesi’nin en tepesine asansörle çıkarak şehrin ve denizin panoramik manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Muhteşem tarihi yapıların arasında kaybolmak ve kafelerde keyifle bir şeyler yiyip içmek isterseniz Venedik’te kesinlikle San Marco Meydanı’nı çok seveceksiniz. Özellikle Caffe Florian ve Caffe Quadri uğrayabileceğiniz en popüler mekanların başında gelmektedir.
Burası neresi? Navona Meydanı’nın tarihi MÖ 86 senesine dayanmaktadır ve ilk olarak İmparator Domitian’ın isteği ile bir spor stadyumu olarak inşa edilmiştir. Daha sonra oval bir hale getirilen bölge, meydan olarak varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
Üç muhteşem çeşmenin yanı sıra Bernini heykelleri ile burası güzel zaman geçirmek isteyenler için çok keyifli bir açık hava kafesi görevi görmektedir. Çeşmeler arasında en dikkat çekeni de şüphesiz 1651’de yapılmış olan Fontana dei Quattro Fiumi’dir. Çeşmenin dört köşesi dünyadaki en önemli nehirleri temsil etmektedir: Nil, Plata, Tuna ve Ganj.
Neden gitmeliyim? Bernini Çeşmesi’nin bulunduğu bu meydan, aynı zamanda hareketli v eğlenceli sokak sanatçılarına da ev sahipliği yaptığından Roma’nın ve İtalya’nın en keyifli, en canlı ve tarihi meydanlarından biridir.
Kaçırmayın! Meydana geldiğinizde hemen köşede bulunan Frigidarium Gelateria‘yı mutlaka ziyaret etmenizi ve mükemmel kıvamdaki dondurmaların tadını çıkarmanızı da öneriyoruz.
Burası neresi? Bu tarihi meydan, 14. yüzyıldan bu yana Floransa’nın siyasi merkezi olarak bilinmektedir. Halk meydanı, Uffizi Galerisi, Neptün Çeşmesi, Michelangelo ve Donatello’nun çeşitli heykellerinin kopyası gibi çok önemli sanatsal ve tarihi noktalara da ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Meydanda bulunan en önemli ve tarihi yapı olan Vecchio Sarayı, bu meydanı mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri haline getirmektedir.
Burası neresi? Campo Meydanı, sadece Siena’nın fantastik cazibe merkezlerinden biri değil, aynı zamanda İtalya’daki en tanınmış şehir meydanlarından biridir. Meydan olağanüstü bir tarihi dokuya sahiptir ve şirin restoranlara, keyifli kafelere ev sahipliği yapmaktadır. Meydana geldiğinizde bir Aperol veya kahve alarak bu güzel ortamın keyfini kolay bir şekilde sürebilirsiniz.
Campo Meydanı çevresinde Siena’nın en güzel manzaralarını seyredebileceğiniz çeşitli alternatif noktalar bulunuyor. Birincisi ve en önemlisi meydanla birlikte anılan Palazzo Pubblico’dur. Sonra ise belediye binası ve 102 metre yüksekliğe sahip Torre del Mangia’dır. Etkileyici Fonte Gia çeşmesi de meydanın simgesel yapıları arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Campo Meydanı’nı cazip kılan en önemli detaylardan biri balıksırtı tuğla döşeme ve beyaz mermer çizgilerle dokuz bölüme ayrılmış olan Palazzo Publico’dur. Bu dokuz bölümün Dokuzlar Konseyi’ni temsil ettiği iddia edilmektedir. Bu muazzam saray, Dokuzlar Konseyi için 1297-1308 yılları arasında inşa edilmiştir ve ünlü meydanın zarif ve simetrik fonundaki başrol oyuncusudur.
Meydan sadece bu güzel saraydan ibaret olmayıp, keyifle vakit geçirmek isteyenler için muhteşem bir buluşma ve eğlenme yeri olması nedeniyle de Siena’nın ve İtalya’nın en önemli meydanları arasında gösterilmektedir.
Kaçırmayın! Siena’daki bu meşhur meydan, aynı zamanda 2 Temmuz ve 16 Ağustos’ta yılda iki defa gerçekleşen Palio di Siena ismi verilen at yarışlarıyla da ünlüdür ve ziyaretinizi bu tarihlere denk getirirseniz sizin için unutamayacağınız bir anı olacaktır.
Burası neresi? Cinque Terre’ye bağlı beş kasaba, İtalyan Rivierası olarak tam bir mücevher niteliği taşımaktadır. Bu beş kasaba bir bütün olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş tarihi bir bölgedir. Beş kasabadaki renkli tarihi binalar, Cenova’nın yaklaşık 100 kilometre güney kısmından itibaren Akdeniz boyunca arz-ı endam eder. Kasabalar hem yürüyüş yolları hem de tren hattı ile birbirine bağlanır.
Manarola, bu beş kasabadan en meşhur ve en eskilerinden biridir. Diğer dört antik köyün ismi ise Riomaggiore, Vernazza, Corniglia ve Monterosso al Mare’dir. Beş köyün her birbirinin ziyaretçileri kendisine hayran bırakacak farklı yönleri olsa da Manarola, sunduğu muhteşem manzaralar ile diğer dördünden bir tık ayrılmaktadır. Bu nedenle bu köylerin hepsine ayıracak vaktiniz yoksa Manarola’ya öncelik tanımanız gerekiyor.
Neden gitmeliyim? Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında, tekneyle ziyaret etmenin çok keyifli olan Cinque Terre, sokaklarında dolaşabileceğiniz, birbirinden güzel fotoğraflar çekebileceğiniz çok özel bir gezi noktasıdır. Bu bağlamda bu köyleri ülkemizdeki Ege sahilinde bulunan köylere de benzetebiliriz. Tabi buraya geldiğinizde büyük bir insan seliyle karşılaşacağınız için bölgeden soğumanız da muhtemel. Bu nedenle özellikle yaz aylarında ve bilhassa Paskalya tatiline denk gelen zamanlarda Cinque Terre’ye gelmenizi pek önermiyoruz.
Burası neresi? Roma’nın hemen kuzeyindeki Viterbo’da bulunan Civita di Bagnoregio, keşfedilmesi gereken gizli kalmış hazinelerden biridir. Onu bu kadar özel kılan şey ise çevresindeki erozyon olaylarından dolayı adeta bir ada gibi oluşan konumudur ve bu nedenle köyde yaşayan 12 kişi tarafından La Citta Che Moure yani “Ölen Kasaba” olarak bilinir.
Köye geçiş için tek yol köprüyü kullanmaktır ve bunun için belli bir ücret talep edilmektedir. Bunun amacı ise köyün içinde bulunan kırılgan doğanın zarar görmemesi ve köyün daimi kalmasını sağlamaktadır. Köye gelenler tarihi dokuyu yakından hissetmenin yanı sıra büyüleyici “Eutrüsk Koridoru”nu da görebilmektedir. Ayrıca Aziz Bonaventure Mağarası, antik zeytin presi ve Aziz Donato Kilisesi gibi yerlerde kesinlikle görülmeye değerdir.
Neden gitmeliyim? Bu köy, İtalya’da Orta Çağ döneminden nispeten değişikliğe uğramadan gelmeyi başaran nadir yerleşim yerlerinden biridir ve Roma’ya gelenler için günübirlik bir gezi için mükemmel bir tarihi noktadır.
Bizden şimdilik bu kadar… Şimdiye kadar kaleme alınmış en geniş İtalya tarihi yerler yazısını sizlere sunmuş olsak da İtalya’da daha görülmesi gereken pek çok tarihi nokta olduğunu söyleyebiliriz. Eğer listemizde olmasını istediğiniz yerler olursa fikirlerinizi bize yorum kısmından yazarak yazımıza katkıda bulunabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…