Gitmeden önce hap niteliğinde bilgiler;
Şehir Hakkında; İspanya’nın başkenti Madrid, 6.5 milyon nüfusuyla Avrupa’nın kozmopolit kentlerinden biridir. Zarif bulvarları ve bakımlı parklarıyla ünlü kent, İspanyol sanatçıların eserleri de dahil olmak üzere Avrupa sanatının zenginlikleriyle doludur. Günün 24 saati canlı kalan şehir merkezinde, gideceğiniz her yer yürüme mesafesindedir. Barselona ile yarışan şehrin daha fazla çeşitlilik, daha iyi yemek ve daha ucuz gezi rotaları oluşturmanızda faydalı olacağını belirtelim. Şehir hakkında daha detaylı bilgi için Madrid gezi rehberi…
Ortalama Gezi Süresi; Madrid’de, gezmeden yeme içmeye yapacağınız çok fazla şey var. Minimum, 3-4 gün ayırmanız tatmin edici bir gezinin kapılarını aralayacaktır.
Gidilecek En İyi Zaman; Hava sıcaklıklarından dolayı en konforlu ziyaretler, Mart-Haziran ve Eylül-Ekim aylarında yapılanlardır.
Müze Kartları; Madrid’in başlıca simge yapılarına ve müzelerine ücretsiz giriş imkanı sunan “Madrid Card”, şehrin resmi turist kartıdır. Ziyaretçilere şehrin en popüler 50 müze ve anıtına giriş imkanı sunan kart, aynı zamanda çok sayıda aktivite ve restoranda indirim imkanı sağlar.
*Dilersen, Calle Montera 32’de bulunan Puerta del Sol ile Gran Via arasında bulunan Civitatis Tours & Tickets mağazasından satın alabilirsin…
Havalimanı / Merkez Ulaşımı; Madrid Havalimanı’ndan (Barajas Havalimanı) şehir merkezine ulaşım otobüs, taksi, metro ve tren ile sağlanmaktadır. En hızlı yolculuğu 8 numaralı metro ile 22 dakika da yapabilirsiniz. En konforlu yolculuk ise elbette ki taksi. Tren ile tek yön yolculuk 27 dakika sürüyor. Otobüs ile ulaşım ise diğer seçeneklere göre biraz daha uzun sürer.
Şehir içi Ulaşım; Madrid toplu taşıma araçları kapsamlı, güvenli, hızlı ve temiz olup şehrin pek çok noktasına kolaylıkla ulaşım sağlamanıza yardımcıdır. Şehirde 13 metro hattı, 170’den fazla otobüs, 3 tramvay hattı ve 10 hattan oluşan tren yer almaktadır. Madrid’in turistik yerlerine en kolay ulaşım sağlayabileceğiniz araç metro. Pek çok merkezden geçen metro hattı, hem İspanyol halkının hem de şehre gelen turistlerin sıklıkla kullandığı ulaşım araçlarından. Daha detaylı bilgi için Madrid Ulaşım Rehberi…
Ulaşım; Madrid’e en ucuz uçak biletini Pegasus Havayolları firmasının, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı kalkışlı seferlerinden birinde bulabilirsiniz. THY ve Pegasus Havayolları firması, her gün Madrid’e seferler düzenler. Uçak yolculuğu 4 saat 30 dakika sürmektedir. Uçak bileti fiyatları kış sezonu daha uygunken, sezonun yoğun olduğu yaz mevsiminde daha yüksek olmaktadır.
Ulaşım Kartları; Şehirde kullanabileceğiniz kartlar içerisinde, 10 yıl boyunca geçerli olan ve farklı bilet türleriyle birlikte kullanılabilen Tarjeta Transporte Publico kartı geliyor. Kartı Madrid Metrosundaki ‘’Metro Ligero’’ bilet makinelerinden satın alabilirsiniz.
Kullanabileceğiniz Yardımcı Uygulamalar;
Toplu taşıma uygulaması- EMT Android ve İOS
Metrom Nerede? – Madrid Metro Android ve İOS
Mutfak ve Restoran- El Tenedor Android ve İOS
Turistik Yerler- Guia Madrid 5 D Android ve İOS
İstanbul-Madrid Saat Farkı; Madrid saati Türkiye’den iki saat geridedir.
Madrid’de Ne Yenir; İspanyol omleti olarak tarif edebileceğimiz tortilla, Madrid’de mutlaka denemeniz gereken yemekler arasındadır. Kızarmış hamur tatlısı churros, çoğu Avrupa ülkesinde ünlü. Ancak Madrid’dekinin tadına doyum olmuyor desek yeridir. Et ve nohut yahnisi olarak bilinen Cocido Madrileno, şehrin geleneksel lezzetlerinden biri. Madrid’in nefis lezzetleri hakkında daha detaylı bilgi için Madrid yeme içme rehberi…
Restoran Bahşiş Oran; Madrid restoranlarında bahşiş isteğe bağlıdır. Memnuniyet düzeyine göre hesap tutarının %5-15’İ bahşiş için uygundur.
Burası Neresi? Şehirde devlet törenlerinin, resmi ziyafetlerin ve diğer devlet işlerinin gerçekleştiği yer olan Madrid Kraliyet Sarayı’nın tarihi 18. yüzyıla dayanıyor. Günümüzde kraliyet ailesinin ikametgahı olmasa da bugün ve geçmişte Kraliyet ailesinin resmi konutu olmuş. Saray, tamamen granit ve beyaz Colmenar taşından inşa edilmiş. Philip V tarafından yaptırılan Kraliyet Sarayı, yemyeşil bahçelere bakan dik bir yamaç üzerinde yükseliyor. Görkemli Neoklasik cephesinde, heykeltıraş Bernini’nin Paris’teki Louvre Müzesi için tasarladığı çizimlere dayanan İyonik sütunlar yer alıyor. Binanın korkulukları ise İspanyol krallara ait heykellerle döşeli.
Neden Gitmeliyim? Madrid Kraliyet Sarayı’nın iç dekorasyonu zamanın farklı sanatsal stillerine göre değişime uğramış. Yine de birçok kişi tarafından Avrupa’nın en iyi saraylarından biri olarak gösterilmektedir. Sarayın içerisinde ziyarete açık, Kraliyet Cephaneliği ve Kraliyet Eczanesi bulunmaktadır. Cephanelik, Viyana imparatorluğu ile birlikte düşünüldüğünde 15. yüzyıldan günümüze pek çok zırh ve şövalye kıyafeti barındırmaktadır.
En dikkat çekici parçaları arasında ise Museo del Prado’nın ünlü atlı portresinde tasvir edilen cephanelik ve araçlar geliyor. Eczane bölümünde, Kraliyet Ailesi’ne verilen reçetelerin saklandığı dolaplar, şifalı bitkiler, kapları, şişeleri ve fotoğrafları sergilenmektedir.
Diğer yandan saray içinde Velazquez ve Goya’nın özel eserleri, taht odası, ziyafet salonu ve özel kraliyet daireleri ziyarete açık. Kraliyet bahçelerinin yer aldığı batı kısımda çeşmeler ve heykeller arasında huzurlu bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Yapmadan Dönme! Seyahat zamanınıza denk gelirse, her ayın ilk Çarşambası gerçekleşen muhafız değişimini izlemenizi tavsiye ederiz.
Nasıl Ulaşırım? Metro- Pera (L2, L5, R), Plaza de España (L2, L3, L10)
Burası neresi? Gran Via boyunca uzanan daha ilgi çekici binaların arasında, Gran Via’nın güney ucunu simgeleyen, 1905 senesinde inşa edilmiş, Fransız tasarımına sahip muhteşem Metropolis binası yer alıyor. Binanın kubbesinin üzerindeki kanatlı zafer heykeli 1975 senesinde eklenmiştir ve en iyi Calle de Alcala veya Plaza de la Cibeles’ten görülmektedir.
Neden gitmeliyim? Özellikle ışıklandırıldığında muhteşem bir görünüme sahip olan Metropolis Binası, Madrid’in en güzel binalarından biridir ve Madrid’e gelenler tarafından kesinlikle görülmesi gereken bir yapıdır.
Burası neresi? Kibele Sarayı, Madrid’de tarihi öneme sahip, 2 binadan oluşan etkileyici bir komplekstir. Yapı, şu anda hem Madrid Kent Konseyi’ne hem de halka hizmet veren CentroCentro kültür merkezine ev sahipliği yapıyor. Başlangıçta şehrin posta ve telefon iletişim merkezi olarak kullanılan saray, Buen Retiro’nun eski bahçelerini de kullanarak hala çeşitli etkinliklere ve sergilere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Neden gitmeliyim? Açık modernist mimari yapısıyla Kibele Sarayı, şehrin idari ve siyasi işlerinin organize edildiği bir yer olması ile Madrid’deki en ikonik yerlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu arada 6. katta bulunan Terraza Cibeles ise şehrin silüetini seyrederken bir şeyler içmek ve atıştırmak için değerlendirebileceğiniz mükemmel bir yerdir.
Burası neresi? Puerta de Alcala, 1778 senesinde tamamlanan 19,5 metre yüksekliğe sahip neoklasik granit ve kireçtaşından yapılmış bir kapıdır. Burası geçmişte Madrid’e giren ve çıkan mal akışının kontrol edilmesi amacıyla kullanılmaktaydı. Bu kapıyı ziyaret ettiğinizde kendinizi tarih dolu bir atmosfer içinde bulacaksınız ve yıllar önce kapıya isabet etmiş bir parça top şarapnelinin izini hala görmeniz mümkün.
Başlangıçta duvarlar ve kapı tuğla, harç ve sıkıştırılmış topraktan yapılmıştı. Kral III. Charles tarafından tarafından görevlendirilen Francesco Sabatini’den süs detaylarına sahip anıtsal bir kapı dikmesi istenmiştir. Kapıyı yakından incelediğinizde, her iki tarafının da benzersiz bir tasarıma sahip olduğunu görebilirsiniz. Bir tarafta spor müsabakalarında kazanılmış kupalar, diğer tarafı ise kraliyet armasıdır.
Neden gitmeliyim? Kapı, Madrid şehir merkezinden arabayla yaklaşık 10 dakikalık kısa bir mesafede bulunmaktadır ve bu nedenle kapıya ulaşım hayli kolay olmaktadır. Kapı, yüzyıllar boyunca birçok tarihi etkinliğe ev sahipliği yapmıştır ve günümüzde hala popüler bir etkinlik alanı olarak kullanılmaktadır. Kapı, yıllar içinde yıpranmış ve 2001 yılında yenilenmiştir.
Burası neresi? Resmi olarak Madrid Atocha Tren İstasyonu olarak bilinen bu yapı, tarihi ihtişamı modern bir işlevsellik ile birleştiren bir ulaşım merkezidir. Madrid’de ziyaret edilecek en popüler yerlerden biri olan Atocha İstasyonu, yalnızca büyük bir tren istasyonu değil, aynı zamanda bir mimari harika ve hareketli bir etkinlik merkezidir. Madrid’in en büyük tren istasyonu olan bina, yolculuk öncesi dinlenmek için mükemmel bir yerdir.
19. yüzyılda inşa edilen orijinal tren istasyonu binası, Viktorya dönemi mimarisinin muhteşem örneklerinden biridir. Londra’daki Crystal Palace’yi anımsatan demir ve cam tasarımı, içinde yemyeşil tropikal bir bahçe barındırarak sakin ve benzersiz bir ortam yaratıyor. Bahçe hem gezginler hem de şehrin sakinleri için oldukça hoş bir vahadır ve şehrin gürültüsünden ve karmaşasından huzurlu bir kaçış sunuyor.
Neden gitmeliyim? Madrid’i çok sayıda yurt içi ve yurt dışı destinasyona bağlayan bu istasyon sizi gitmek istediğiniz yere götürebilecek önemli bir araçtır. Şehri keşfetmek için mutlaka uğramanız gereken artellerden biri olan Atocha Tren İstasyonu mimari yapısı ve huzur dolu iklimi nedeniyle de sizi kendisinehayran bırakmayı başaracaktır.
Burası neresi? Kültür tutkunları için, bir zamanlar İspanya’nın en önemli aristokrat ailelerinden birine ev sahipliği yapan, bu 18. yüzyıldan kalma No-klasik tarzdaki Liria Sarayı’nı ziyaret etmek kelimenin tam anlamıyla bir zorunluluktur. Ziyaretçiler dilerse yaklaşık 1 saatlik rehberli saray turuyla bu ekileyici sarayı daha yakından tanıma şansına sahip olmaktadır.
Liria Sarayı, sadece sarayın güzelliği ve sizi geçmişe götüren tarihi mobilyaları nedeniyle değil, aynı zamanda içindeki önemli kültürel eserler açısından da görülmeye değer. Alba ailesi, birçoğu Goya, Velazquez ve El Greco gibi önemli İspanyol sanatçıların eserlerini içeren geniş bir sanat koleksiyonuyla da ün yapmıştı.
Neden gitmeliyim? Buraya gelerek muhteşem heykeller ve etkileyici duvar koleksiyonuna adım atın. Önemli İspanyol belgeleriyle dolu kütüphaneyi, hatta ünlü İspanyol yazarın kaleme aldığı Don Kişot’un ilk kopyasını ve Kristof Colomb’un el yazısıyla yazılmış belgelerini inceleyin.
Burası neresi? Avrupa Puertası, Madrid silüetinin en ünlü parçalarından biridir. Bu iki bina, konumlarıyla kolaylıkla fark edilebildiği için “Avrupa’ya Açılan Kapı” olarak adlandırılmıştır. 377 fit yüksekliğe sahip olan yapı, iki eğik kuleden oluşmakta ve bu özelliği ile dikkat çekmektedir ve eğimli yapısı ile adeta yerçekimine meydan okumaktadır.
Binaların inşasına 1990 senesinde John Burgee Architects New York Studio tarafından ortaya çıkarılan tasarım ile başlandı ve 1995 senesinde tamamlandı. Her binada üç adet bodrum katı, bir zemin kat, bir ekipman katı ve toplamda 12.900 m² genişliğe sahip 24 ofis katı bulunuyor.
Ayrıca binanın üst katında bir de helikopter pisti bulunmaktadır. Binanın üst katlarına ulaşımı sağlayan sekiz asansör hizmet vermektedir ve binanın eğiminden dolayı dördü ancak 13. kata kadar ulaşabilmektedir. Binanın cephelerinde cam ve aluminyum paslanmaz çelik malzeme kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? “Gate of Europe” olarak da adlandırılan yapı, sıradışı mimarisi ile farklı mimarilere ilgi duyan ziyaretçiler için hayli etkileyici ziyaret noktalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Burası Neresi? MÖ 2. yüzyıldan kalma bir antik Mısır tapınağı olan Debod Tapınağı, Mısır devleti tarafından İspanya’ya bağışlanmış bir tarihi yapıdır. Parque del Oeste’deki, Plaza de Espana’nın batısında yer alan bu tarihi yapı, önceden Mısır’da yer alırken sökülmüş ve İspanya’ya taşınmış.
1960 yılında Asvan Büyük Barajı’nın inşası ve bunun sonucunda çeşitli anıt ve arkeolojik alanlara yönelik tehdit nedeniyle UNESCO, bu zengin tarihi mirası kurtarmak için uluslararası çağrıda bulundu. Ebu Simbel tapınaklarını kurtaran İspanya’ya sağladığı yardıma teşekkür için İspanya’ya bağışlandı.
20 Temmuz 1972’de ziyarete açılan Debod, günümüzde halk tarafından sevilen yeşillik alan Oeste Park’ı içerisinde yer alır. Kraliyet Sarayı ve Plaza Espana Meydanı parkta yer alırken tapınağa girişler ise ücretsiz.
Nasıl Ulaşırım? Metro ile hat 3 ve hat 10’u kullanarak, Plaza de España veya Ventura Rodríguez istasyonlarında inebilirsiniz.
Burası neresi? Bu büyülü anıtsal yapı, Retiro Parkı içinde bulunmasına rağmen hem bizim hem de sizlerin Madrid gezilecek yerler listenizde özel olarak anılması gereken yerlerden biridir. Hem yerli halk hem de turistler için severek ziyaret edilen yerlerden biri olan saray, tamamen cam ve metalden yapılmıştır.
Başlangıçta, 1887 yılında düzenlenen Filipin Adaları Flora Sergisi için tropikal bitkileri barındıracak devasa bir sera olarak planlanan bina, günümüzde birçok geçici sergiye ev sahipliği yapan Reina Sofia Müzesi’nin genel merkezlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Yıllar içinde yıpranan yapı, 1975 senesinde, onu orijinal görünümüne kavuşturan çok kapsamlı bir onarımdan geçmiştir.
Neden gitmeliyim? Halka açık sergiler sırasında flora ve faunanın cazibesini sergilemek için en iyi yerlerden biri olan Palacio de Cristal, etkileyici mimarisi ile şehirdeki favori yerlerden biri olmaya aday.
Burası neresi? Kraliyet Sarayı’nın arkasındaki Manzanares Nehri kıyısında yer alan 18. yüzyıldan kalma bu küçük şapel, çoğunlukla ziyaretçilerin gözünden kaçabiliyor. Madrid’in başlıca sanat hazinelerinden biri olan Francesco Goya tarafından boyanmış tonozlardaki ve tavandaki freskler oldukça etkileyicidir. Bu freskler sanatçının kariyeriynde bir dönüm noktası oluşturmuştur ve modern resmin öncüsü olarak kabul edilmekteidr.
Goya’nın en güzel eserleri arasında bulunan bu freskler, Aziz Anthony’nin gerçekleştirdiği mucizeyi anlatırken, aynı zamanda Madrid’deki günlük yaşamdan sahneleri de tasvir ediyor. Freskler, Goya’nın sanatsal üslubundaki cesareti ve devrim niteliğindeki resim tekniklerini ortaya koyuyor. Şapel aynı zamanda her yıl 13 Haziran günü Padualı Aziz Anthony onuruna düzenlenen bir festivale de ev sahipliği yapıyor. Bununla birlikte sanatçılar için burayı bir birleşme ve hac yeri haline getiren iç mekandır.
Neden gitmeliyim? Şapel, şu anda Ulusal Anıt olarak belirlenmiştir ve fresklerin korunması amacıyla dini törenlere kapalıdır. Eğer bu muhteşem freskleri merak ediyorsanız Madrid gezilecek yerler listenizde bu küçük şapele de mutlaka yer verin.
Burası neresi? Aziz Francis Kraliyet Kilisesi, mimari güzellikleriyle tanınan bir dini yapıdır. Bazilika, 1761 senesinde III. Carlos tarafından bir Fransisken manastırı için inşa edilmiş bir ibadethanedir. Kilise, Roma’da Campitelli’deki Santa Maria Kilisesi’nin mimari planını da modellemiş olan Francisco Sabatini tarafından tamamlandı. Mermer ve altın şapellerin yer aldığı ve muhteşem bir tablo koleksiyonuna ev sahipliği yapan binanın güzel mimarisi sizi kendisine hayran bırakacak.
Şehrin en önemli ibadethanelerinden biri olan bu kilise, 33 metre çapında ve 55 metre yükseklikteki kubbesi ile İspanya’nın en büyük kubbesi sahip olma gibi çeşitli önemli özellikleriyle bilinmektedir. Bu güzel kubbe Fray Francisco Cabezas tarafından yaratılmıştır. Kubbenin yanı sıra çok sayıda havari, peygamber ve azizlerin göz yanılsaması tasvirlerinin çarpıcı vitray pencereler de hayran kalınabilecek süslemelerdendir.
Neden gitmeliyim? Binanın her bir yeri ayrı bir güzelliğe ve mimari özelliklere sahiptir. Goya’nın freskleri Madrid’de görmeniz gereken önemli hazinelerden biridir ve bu nedenle bu güzel bazilikayı görmenizi tavsiye ediyoruz. Bunun yanı sıra her biri çok sayıda sanat eseri ve süslü oyma pervazlarla dolu bir minyatür müzesi içeren muhteşem şapelleri görmek için de bu etkileyici bazilikaya zaman ayırmalısınız.
Burası neresi? III. Felipe tarafından kurulmuş olan bu barok kilise, yalnızca ayin için açılıyor ancak muhteşem freskleri nedeniyle kesinlikle görülmeye değerdir. Kilise 17. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir ve bitişiğindeki binayla birlikte başlangıçta Madrid’e gelmiş olan Portekizli göçmenler için bir sığınak ve hastane olarak kullanılmıştır.
Barok tarzda inşa edilen kilise mimar Pedro Sanchez tarafından tasarlanmıştır. Kilisenin tamamını kaplayan freskler sayesinde iç mekan oldukça dikkat çekicidir. Çeşitli dönemlerde ortaya çıkarılmış olan bu eserler Luca Giardonu’nun da aralarında bulunduğu birçok sanatçının eseridir.
Neden gitmeliyim? Estetik görünüşü ile bu muhteşem kilises, dini yapıları incelemekten hoşlananlar için es geçilmemesi gereken duraklardan biridir.
Burası neresi? Madrid’deki en eski kiliselerden olan Iglesia de San Gines, Plaza Mayor’un kuzey kısmına düşüyor. 14. yüzyılda inşa edilen yapı, çeşitli badireler atlatarak günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Günümüzde bulunan bina 1645 yılında inşa edilmiş ancak 1824’te çıkan bir yangından dolayı büyük oranda yenilenmek durumunda kalmıştır.
Iglesia de San Gines, yüzyıllar boyunca Madrid yaşamının merkezinde durmuştur. 1085 senesinde Hristiyanların gelişi öncesinde, daha sonra Calle del Arenal olarak adlandırılacak olan dere kenarında bir topluluğun yaşadığı ve kendi kiliselerinin bu kilisenin yerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Önemli isimlerin evlendiği ya da vaftiz edildiği Iglesia de San Gines, Madrid’in en eski kiliselerinden biri olması nedeniyle tarihi açıdan büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle Madrid’in tarihi yerleri listesinde önemli bir yere sahip olan bu dini yapıyı mutlaka görmelisiniz.
Burası neresi? Eski bir caminin yerine inşa edilen Almudena Katedrali, Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında yer alıyor. Katedralin inşası 1883 senesinde başlamış ve 100 yıla yakın bir sürede tamamlanabilmiştir. Katedral, 1993 senesinde Papa II. John Paul’un İspanya’ya gerçekleştirdiği gezilerden biri sırasında kutsandı. Kilise, Madrid’in koruyucu azizi Almudena Meryem Ana’ya adanmıştır. Kral VI. Felipe ve Kraliçe Letizia Ortiz 2004 yılında bu dini yapıda evlenmiştir.
Neden gitmeliyim? Dini atmosferinin yanı sıra etkileyici bir mimari yapı olan Almudena Katedrali, özellikle fotoğraf çekmek isteyen ziyaretçiler için görülmeye değer yerlerden biridir.
Burası Neresi? Madrid’in en önemli gezi noktası olan Prado Müzesi, kentin en ünlü ve en büyük müzesi. İspanyol ve dünya sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yapan müzede, sanatın ve tarihin aralanıyor. Thyssen-Bornemisza Müzesi ve Museo Reina Sofía ile birlikte Prado, Madrid’in Altın Sanat Üçgeni’ni oluşturuyor. 7 bin 600’den fazla resim ve 1000’den fazla heykelin yer aldığı müze koleksiyonu, Paris’teki Louvre koleksiyonuna rakip olarak görülüyor. 12. yüzyıldan 19. yüzyıl başlarına kadarki süreçte yaratılan sanat eserleri, koleksiyonun en ünlü şaheserlerini oluşturuyor. Francisco de Goya’nın 140 karanlık eseri de Prado Müzesi’nde sergilenen eserler arasında.
Neden Gitmeliyim? 3 katlı müze binasının 100’den fazla odasında 2.300 parça koleksiyon mevcut. Prado’nun en ünlü tablosu ise Las Mennias, 1656 yılında Velazquez tarafından tasarlanan IV. Felipe’nin İspanyol kraliyet ailesine ait muhteşem tablo. İspanyol ressamların yanı sıra İtalyan, Flaman, Fransız, İngiliz, Alman tablolarının yanı sıra Neoklasik İtalyan heykelleri de görebilmeniz mümkün.
Dünyaca ünlü ressamlar Rembrandt, Dürer, Titian, Murillo, Velazquez ve Goya’nın tablolarına hayran kalacağınızdan emin olabilirsiniz. Müzenin tamamını dolaşmak uzun zaman alacaktır. (Ortalama 3 saat.)
Fazla zamanınız yok ve mutlaka görülmesi gereken eserleri ziyaret etmek istiyorsanız;
Diego Velázquez- Las Meninas ( Oda12)
Antonello da Messina- Bir Melek tarafından desteklenen Ölü İsa (Oda56b)
Francisco Goya- Giyinik Maja – (Oda 36)
Francisco Goya’nın- İnfazlar (Oda 64)
Hieronymus bosch – Dünyevi Lokum Bahçesi- (Oda 56)
Francisco de Zurbarán- Tanrı’nın Kuzusu ( Oda 10a )
Orazio Lomi de Gentileschi- Musa’nın Bulgusu (Oda 26)
Raphael- Kardinal (Oda 49)
Titian- İmparator Charles V.
Faydalı Öneri! gitmeden önce müzenin internet sayfasından bilet satın alarak, girişteki kuyrukta beklememenizi tavsiye ederiz.
Burası neresi? Museo de America, Amerika kıtasının farklı kültür ve medeniyetlerine dair muhteşem bir keşif sunan büyüleyici bir yerdir. Güzel Moncloa-Aravaca bölgesinde yer alan müzenin koleksiyonu yüzyıllar öncesine dek uzanıyor ve Kuzey, Orta ve Güney Amerika’dan gelen yerli sanat eserleri ve kültürel mirastan oluşan zengin duvar halılarını sergiliyor.
1941 senesinde kurulan Museo de America, Kolomb öncesi sanat ve tekstil ürünlerinden etnografik sergilere kadar geniş ve eklektik bir dizi nesneye ev sahipliği yapıyor. Müze aynı zamanda sömürge dönemi dini sanatını ve sömürge dönemindeki kültürlerin birleşimini yansıtan nesneleri içeren sergileriyle Avrupa sömürgeciliğinin Amerika kıtası üzerindeki etkisine de vurgu yapıyor.
Neden gitmeliyim? Burası aynı zamanda ziyaretöçilerin Amerika kıtasının kültürlerinin inanılmaz çeşitliliğini ve karmaşıklığını taktir etmelerine olanak tanıyan önemli bir eğitim kaynağı olarak hizmet etmektedir. Madrid’in en gözde turistik yerleri arasında bulunan müzede ziyaretçiler, çeşitli yerli halkların gelenekleri, ritüelleri ve günlük yaşamları hakkında fikir veren karmaşık çömleklere, tören maskelerine, kumaşlara ve heykellere hayran kalabilirler.
Burası neresi? Cerralbolu Marquis’in aristokrat ailesine ait, saraydan müzeye dönüştürülen Cerralbo Müzesi’nde 19. yüzyıl Madrid’inde zaman yolculuğu yapmanın keyfini çıkarın. Yeterince konuşulmasa da saray, mimarisi ve İspanyol sanatıyla ilgili Madrid müzeleri söz konusu olduğunda Cerralbo Müzesi gerçek bir gizli mücevherdir.
Sarayın içerisinde, her biri 19. yüzyıldan kalma mobilya ve dekoratif unsurlarla dekore edilmiş farklı odaların yanı sıra aile üyelerinin İspanya ve Avrupa’da geçirdikleri yıllar boyunca elde ettikleri harika bir sanat koleksiyonu da bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Evin içindeki enfes porselen parçalarından duvar halılarına, saatlerden çizimlere, cam objelerden diğer unsurlara kadar her şey Cerralbo Müzesi’ni büyün kültür ve sanat severler için büyüleyici bir yer haline getiriyor. Siz de sarayı ziyaret ederek, geçici sanat sergilerinden saraydaki özel rehberli turlara, konserlere ve daha fazlasına kadar müzede yaklaşan kültür etkinliklerini değerlendirebilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’in altın sanat üçgeninden biri olan Thyssen Bornemisza Müzesi, sanatseverler için gerçek bir cennettir. 13. yüzyıldan 20. yüzyıl sonlarına kadar uzanan sanat tarihi hakkında benzersiz bir keşif olanağı sunan müzede, Dürer Raphael, Titian, Rembrandt, Cezanne, Van Gogh gibi büyük ustaların başyapıtları sergileniyor.
Toplamda bin eserden oluşan sanat koleksiyonunda Rönesans, Barok, Ekspresyonizm ve 20. yüzyıl sanatının pek çok örneğini göreceğinizden emin olabilirsiniz. Batı sanatının tarihini gözler önüne seren Thyssen Bornemisza Müzesi, başlangıçta özel iken günümüzde tüm İspanyol ulusuna adanmış bir koleksiyona sahiptir.
Neden Gitmeliyim? 3 kattan oluşan müze binasının zemin katında 20. yüzyılın kübizm ve pop sanatına ait Picasso, Braque ve Juan Gris’in tablolarını gözlemlerken birinci katında; 28 numaralı odada Gainsborough ve 31 numaralı odada ise Goya’ya ait sanat eserlerini gözlemleyebilirsiniz. 32 numaralı oda istinasız her resmi inceleyebileceğiniz tabloların sergilendiği ve Van Gogh’a ait başyapıtların bulunduğu nokta.
İkinci katta ise 13 ve 14. yüzyılların İtalyan, Alman ve Flaman kültürüne ait dini tabloları sergilenir. Müzeyi önemli kılan özelliklerinden biri de diğer Avrupa müzelerinde bulunmayan 19. yüzyıl Amerikan resim koleksiyonunun yer alması.
Öneriler; Bazı geçici sergiler dışında flaşsız fotoğraf çekimine izin vardır.
12 yaşın altındaki çocuklara bir yetişkin eşlik etmelidir.
Müze binasında evcil hayvanlara izin verilmemektedir.
Burası neresi? Prado Müzesi’nde çok önemli sanat eserlerini gördükten sonra Velazquez Teknoloji Müzesi’ni ziyaret bunları olabildiğince gerçek bir şekilde deneyimlemenin zamanı gelmiş demektir. Buraya gelenler birden fazla projektörün çalışmasıyla sanatın gözlerinin önünde canlandırıldığına şahitlik edebiliyor.
Neden gitmeliyim? Ziyaretçilerin yaşadığı deneyimin iyileştirilmesi amacıyla güzel bir müziğin yanı sıra Velazquez’in ünlü parçalarından birini çizdiği sanat odasına adım atmış gibi hissedebilir ve bu eserlerin bazılarının arkasındaki hikayeyi mümkün olan en etkileşimli şekilde öğrenebilirsiniz.
Burası neresi? Madrid yakınlarındaki Delicias mahallesine geldiğinizde bütün Avrupa’daki en büyük tarihi demiryolu eserleri koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Demiryolu Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. 19. yüzyıldan kalma bir tren istasyonu olan bölge, Madrid’in en eski tren istasyonu olarak biliniyor ve yerel halk buradan İspanya ve hatta Portekiz’deki çeşitli varış noktalarına ulaşım sağlayabiliyor.
Neden gitmeliyim? Demiryolu Müzesi’nin, geçmişi çok eskilere dayanan bu ulaşım aracının merceğinden size İspanya’nın tarihi hakkında benzersiz ilginç bir şeyler öğreteceğinden emin olabilirsiniz. Demiryolu Müzesi’nde gerçek trenleri, vagonları ve istasyonun ve trenlerin en güzel zamanlarında nasıl göründüğünü gösteren fotoğrafları da görebilirsiniz.
Aklınızda bulunsun! İspanya’nın zengin demiryolu tarihi hakkında tonlarca bilgi edineceğiniz Demiryolu Tarihi Arşivlerine ve içindeki Demiryolu Kütüphanesi’ne göz atmayı ihmal etmeyin.
Burası neresi? Tarihteki önemli şahsiyetlerden ünlülere, Kraliyet ailesi üyelerine ve ünlü sporculara kadar Balmumu Müzesi’nde birçok kişinin balmumundan heykeline rastlayabilirsiniz. 400’ün üzerinde farklı balmumu figürü, ses ve görüntü efektleriyle birlikte sergileniyor.
Balmumu figürleri muhteşem detaylı çalışmalar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. Siz de bu eserleri incelerken, bu alışılmadık sanat eserlerinin ardındaki sanatı ve zanaatı takdir edebilir ve bir yandan da selfie çekmek için en sevdiğiniz figürü belirleyebilirsiniz. Cesareti olan ziyaretçiler ise en ürkütücü balmumu figürleriyle dolu etkileyici bir deneyim sunan Korku Treni’ni deneyimleyebilir.
Neden gitmeliyim? Balmumu Müzesi, Madrid gezi planınıza ekleyebileceğiniz, şehrin tarihi ve sanat müzeleri turu arasına girebilecek eğlenceli yerlerden biridir. İçinde Buzzlightyear gibi kurgusal karakterler ve çizgi film karakterlerinin de olduğu müze hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap edecek mükemmel bir karışım sunuyor.
Burası Neresi? 1903 yılında Lazara Galdiano’nun karısının ikametgahı üzerine inşa edilen Lazaro Galdiano Müzesi, ünlü sanatçının koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Müze içerisinde tarih öncesi dönemden 19. yüzyıla kadar gelen önemli şaheserler sergilenmektedir. Koleksiyonun başlıca nesneleri içerisinde mücevherler, küçük bronzlar, seramik ve gümüş ögeler yer alır.
Müzede sergilenen tablolar ise Bosch, Goya, George Romney, Velazquez gibi usta sanatçılara ait. 20. yüzyılın başlarında müzeye çevrilen İtalyan mimarili taş konak iki kattan oluşuyor. Yer alan muazzam koleksiyon dışında 20 binlik kitap arşivine sahip bir kütüphane de mevcut.
Kaçırılmaması gerekenler; Müze içerisinde Goya’nın ‘’Cadılar Sabbath’’ Hieronymus Bosch’un John Meditasyon’da Baptist ve Lope de Vega tarafından yazılmış mektuplar ile ortaçağa ait el yazmaları mutlaka incelenmelidir.
Burası neresi? Ulusal Romantizm Müzesi, 19. yüzyılın en önemli sanatsal akımlarından olan Romantizm temalı muhteşem bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Müze, tarihi 1776 senesine dayanan ve 19. yüzyıldan kalma muhteşem dekor ve mobilyalara ev sahipliği yapan Palacio del Marqués de Matallana isimli sarayda bulunuyor.
Eklektik tarzdaki koleksiyonda mücevherler, seramikler, mobilyalar ve porselen bebekler gibi çeşitli nesneler yer alıyor. Müzenin öne çıkan unsurları arasında 19. yüzyıla tarihlenen tablolar, Goya gibi ustaların eserleri sayesinde olağanüstü kalitesiyle öne çıkıyor.
Müzede aynı zamanda caddeler ve çeşmelerle 18. yüzyıl resmi Fransız tarzında düzenlenmiş olan muhteşem bir Manolya Bahçesi de dikkat çekiyor. Ziyaretçiler bahçedeki kafede kahve eşliğinde kek yiyebilmektedir. Çağdaş Sanat Müzesi’ne sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Ulusal Romantizm Müzesi de Madrid’e gelenlerin ziyaret etmesi gereken müzelerden biridir.
Neden gitmeliyim? 19. yüzyılın Madrid’ini zihninizde canlandırmak istiyorsanız bu keyifli sanat dolu müzeyi Madrid gezilecek yerler listenize dahil edebilirsiniz.
Burası neresi? Ulusal Arkeoloji Müzesi, 1867 senesinde Kraliçe II. Isabella tarafından kurulmuştur. Müzede tarih öncesi çağlardan 19. yüzyıla kadar zengin bir eser koleksiyonu sergileniyor. Sergiler arasında arkeolojik buluntular, etnografik unsurlar, antik çağlardan dekoratif sanat örnekleri ve antik madeni paralar yer alıyor.
Müzedeki kalıcı koleksiyonun öne çıkanları arasında Mısır mumyaları, Roma ve İslami arkeolojik buluntular, Visigotik kronlar ve Mudejar seramikleri görmeye değerdir. Koleksiyonun en değerli eşyalarından biri ise Elche Hanımı’nın Büstü ve Zamora’dan gelen fildişi çömlektir.
Neden gitmeliyim? Paha biçilemeyen birçok özel parça, Ulusal Arkeoloji Müzesi’ni Madrid’deki en önemli müzelerden biri haline getirmiştir.
Buras neresi? İllüzyon Müzesi’nde dünyanızın altüst olmasına hazır olun! Gerçeklik algınızı çarpıtacak ya da neye baktığınızı tekrar tekrar sorgulamanıza neden olacak akıl almaz deneyimler sunan İllüzyon Müzesi, Madrid’in en iyi turistik mekanları listesine mükemmel bir eklentidir.
Buraya geldiğinizde her şeyin baş aşağı olduğu ve hiçbir sınırın olmadığı Sonsuzluk Odası’na adım atmak bir zorunluluktur. Anti-Yerçekimi Odasında ise yer çekimini test edebilir ve mistik Vortex Tüneli’nde ise yürürken başınızın dönmemesine çabalayabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? 15’ten fazla farklı sergiye ev sahipliği yapan İllüzyon Müzesi, ziyaretçilerine keşfedecek birçok farklı şey sunuyor ve görsel illüzyonun büyülü dünyasında yolculuğa çıkma imkanı sağlıyor.
Burası Neresi? İspanya’nın ulusal müzelerinden biri olan Reina Sofia Müzesi, 1992 yılında açılmış 20. yüzyıl sanatının muhteşem örneklerinin sergilendiği Madrid gezi noktalarından biri. Müzede yer alan 20 bine yakın sanat eserinin birçoğu yakınındaki Prado Müzesi’nden aktarıldı. 3 katlı müze binası 18. yüzyıldan kalma bir hastaneden çevrilmiş.
Yüzyıllar sonra müzenin devam eden büyümesi ve popülaritesindeki artış sebebiyle müze kompleksi 300 bin metrekareden daha fazla genişletillmiş. Reina Sofia’nın eşsiz koleksiyonu yalnızca müze binası içerisinde sınırlı olmamakla birlikte Madrid’in, Retiro Parkı’nda iki ayrı sergi alanına sahip.
Neden Gitmeliyim? Ağırlıklı olarak İspanyol sanatına adanan müzenin en ünlü usta sanatçıları arasında Pablo Picasso ve Salvador Dali yer alıyor.
Müzenin en ünlü şaheseri ise Picasso’nun, Guernica tablosudur. Tablonun oldukça sürükleyici bir hikayesi de var. Picasso’nun isteğine göre tablo İspanya’da demokrasi kurulana kadar sergilenmedi. Önce Paris sergisi sonra New York galerilerinde sergilenen tablo nihayet demokrasinin kurulmasıyla önce Prado Müzesi’nde ardından Reina Sofia’da sergilendi. 1992 yılından bugüne ise tablo Reina Sofia’da yerini koruyor.
Guernica dışında Picasso’nun daha birçok eserine ev sahipliği yapan müzede; Salvador Dali’nin, Cadaques’teki Manzaralar tablosu ve Francis Bacon’un ‘’Yatan Figür’’ tablosu da rağbet gören şaheserler arasında. Atocha Tren İstasyonu’na çok yakın mesafede konumlanan müze içerisinde hediyelik eşya satın alabileceğiniz güzel bir mağaza da mevcut. Müzeyi gezmek epey uzun zaman alacağı için ziyaretçiler düşünülmüş ve hemen bitişiğine iki leziz restoran açılmış. Madrid’in nefis yemeklerini Arzabal ve NuBel restoranlarında deneyebilirsiniz.
Burası Neresi? İspanya’nın denizcilik tarihini yaymak ve ulusal denizcilik bilincini geliştirmek için kurulmuş Museo Naval (Deniz Müzesi), 15. yüzyıldan günümüze donanmanın gelişimini gözler önüne seriyor. 1932 yılında kurulan müzede yer alan koleksiyonun kökeni Kraliyet Donanması Gözlemevi ve çok sayıda özel bağışa dayanıyor. Müze içerisinde Christopher Columbus’un Bahamalar’a ilk seferinin amiral gemisi olan Santa Maria’nın bir modelini bulacaksınız.
Müzenin diğer bölümlerinde ise topçular, figür başları, pusulalar, silahlar ve üniformalar sergileniyor. Önemli İspanyol denizcilerinin portrelerinin, savaş resimlerinin ve 1500 yılında yürütülen Amerika’nın şimdiye kadar yapmış olduğu ilk grafiği olan birçok navigasyon haritası yer alıyor.
Müzede açıklamalar çoğunlukla İspanyolca olup dilerseniz her şeyi İngilizce açıklayan bir sesli rehber cihazı kiralayabilirsiniz. Müzede yer alan hediyelik eşya mağazası da oldukça güzel ürünlerin makul fiyatlarda satışlarını sunuyor.
İpuçları; Müzede yalnızca eşyaları incelemek isterseniz 1 saat içinde gezmeniz mümkün. Çeşitli sergilere bakmak ve zaman harcamak istiyorsanız bu gezi 2-3 saati bulacaktır. Giriş ücreti olmayan Deniz Müzesi’ne ziyaretçiler genellikle 3-5€ arasında bağışlar yapar. Kimlik ile girmek ise zorunludur.
Burası Neresi? Ünlü İspanyol sanatçı Joaquin Sorolla’nın çalışmalarının yer aldığı sanat müzesi Museo Sorolla, ünlü sanatçının geçmişte yaşadığı ev üzerine kurulmuştur. Güzel bir bahçeyle çevrili, hoş küçük saray geleneksel dekorasyonunu korumaktadır. Müze, binayı devlete bırakarak kocasının anısına bir müze oluşturulması için bağışta bulunan genç sanatçının dul eşi sorumluluğunda 1932 yılında açıldı.
Koleksiyon içerisinde Sorolla’nın kendisine ait eserler ve yaşamı boyunca değer gösterdiği nesnelerden oluşuyor. 1200’den fazla parça ile Sorolla’nın kendisi tarafından boyanmış tabloları gözlemleyebileceğiniz müzede heykel, seramik parçaları, mücevherler, kişisel nesneler ve eski fotoğraflar bulunmaktadır.
Burası neresi? Paseo de la Castellana’da bulunan Ulusal Doğa Bilimleri Müzesi, 1771 senesinde Kral III. Charles tarafından kurulmuştur. Tarih boyunca birçok kere ismi değiştirilmiştir. 200 yılı aşkın bir süredir varlığın sürdüren koleksiyon, türünün dünyadaki en eski örneklerinden biridir.
Müze yenileme çalışmalarının ardından günümüze ayak uydurmuş ve daha modern bir görünüme kavuşmuştur. Çalışmalar 1982 senesinde mimar Fernande de la Torriente yönetimi altında başlamış ancak kendisinin ölümünün ardından 1886 yılında Emilio Boixy Merino tarafından sürdürülmüştür.
Neden gitmeliyim? Ulusal Doğa Bilimleri Müzesi, doğal dünyanın çeşitliliği hakkında daha eksiksiz bir bilgi edinmeyi arzulayan ziyaretçiler için muhteşem bir hazinedir. Dinozor iskeletleri, kayalar ve mineraller ile irili ufaklı hayvan fosilleri gibi kalıcı sergilerle ailecek gidilebilecek yerlerden biridir.
Burası Neresi? Madrid’in kalbinde, tarihi bölgede yer alan Plaza Mayor, 15. yüzyıl sonunda dönemin en popüler pazarına ev sahipliği yapan Plaza del Arrabal’ın üzerine inşa edilmiş. 1580 yılında ise Juan de Herrera tarafından yeniden modellenmiş. Plaza Mayor üzerine ilk inşa edilen bina ise Real Casa de la Panaderia fırını. Uzun yıllar boğa güreşleri, dramatik gösteriler ve şövalye turnuvaları için hizmet eden meydan, toplamda 9 girişten oluşuyor.
Meydanın dokuz girişinden en ünlüsü ise Arco de Cuchilleros. Kemer, 1790 yılındaki yıkıcı yangından sonra meydanı kapatmaya ve dokuz kemeri yükseltmeye karar veren mimar Juan Villanueva’nın çalışması. Diğer bir ünlü meydan Puerta del Sol’a yalnızca bir sokak uzaklıkta yer alan meydan çevresi, 3 katlı ve 237 pencereli kültür ve belediye binası ile çevrilidir. Meydanın tam orta noktasında ise 1616 yılında yaptırılan Kral Philips III. ait atlı bronz bir heykel yer alır.
Neden Gitmeliyim? Bugün Madrid’in önemli bir buluşma noktası olmaya devam eden Plaza Mayor, Arnavut kaldırımları, açık hava kafeleri ve oyun salonlarının gölgesi altında popüler bir turistik nokta. Burada dolaşmak veya kafelerde oturmak hem turistler için hem de halk için yapılacak en keyifli şeylerden biri.
Nasıl Ulaşırım? 2 numaralı metro ile Sol İstasyon’dan ulaşabilirsiniz.
Burası neresi? Iglesia de San Andres’in arka tarafındaki keyifli bir alan olan Plaza de la Paja, sizi bir zamanlar Madrid’in Müslüman mahallesini oluşturan ara sokaklara doğru götürüyor. 12. ve 13. yüzyıllarda şehrin ana pazarı bu meydanda yer alıyordu. Meydanın tepesinde Capilla del Obispo yer alırken, alt kısmında yani kuzey tarafında duvarlarla çevrilmiş 18. yüzyıldan kalma, huzurlu bir bahçe olan Jardin del Principe Anglona yer alıyor.
Neden gitmeliyim? Eski Madrid bölgesinde dolaşırken isteseniz de istemeseniz de Plaza de la Paja’ya yolunuz düşüyor. Siz de bu güzel şanstan faydalanın ve oturun, rahatlayın ve sessiz tarihte içkinizi yudumlayarak Madrid’i daha detaylı keşfetmenin keyfini çıkarın.
Burası neresi? Plaza de Oriente Madrid’in kalbinde yer alan güzel ve tarihi bir meydandır. Bir tarafta muhteşem Kraliyet Sarayı, diğer tarafta ise Kraliyet Tiyatrosu ile çevrilidir. Burası adeta şehrin ortasındaki bir vahadır ve meydan çeşitli heykellere, çeşmelere ve gür yeşilliklere sahip, titizlikle düzenlenmiş muhteşem bahçelere sahiptir.
Neden gitmeliyim? Zarif bahçeleri, görkemli heykelleri ve Kral VI. Philip’e adanmış merkezi anıtıyla meydan, İspanya’nın zengin kraliyet tarihine muhteşem bir bakış sunuyor ve hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için popüler bir buluşma noktası olarak hizmet veriyor. Buraya gelenler patikalarda yürüyüş yaparak etkileyici mimariye hayran kalabilmekte ve Kraliyet Sarayı’nı görkemli cephesinin panoramik manzarasını seyre dalabilmektedir.
Burası neresi? Madrid’in kötü şöhrete sahip gece hayatını gezmek isteyenler için Malasana semtindeki Plaza Dos de Mayo başlangıç için muhteşem bir seçenektir. Akşamın erken saatlerinden itibaren öğrenciler, yerli halk ve partiye gidenlerin meydanda toplanıp bir kadeh şarap veya bira içtiğini göreceksiniz.
Meydan oldukça zengin bir tarihe sahiptir ve orjinal olarak burada 1808 senesinde Monteleon Topçu Kışlası bulunmaktaydı. Kışla 60 yıl sonra peyzajlı bir park ve bahçeye dönüştürülerek halkın kullanımına açıldı. Meydanın en etkileyici yeri ise, 1800’lerin başında Fransız ordusuna karşı savaşta hayatını kaybeden iki asker olan Daoiz ve Valarde’ye adanmış olan büyük kemerdir.
Neden gitmeliyim? Siz de akşam birkaç arkadaşınızı yanınıza alarak buz gibi soğuk biralar eşliğinde Plaza Dos de Mayo’da canlı ve muhteşem bir gece geçirebilirsiniz. Ayrıca meydanın çevresinde çeşitli barlar, restoranlar ve mağazalar da bulunmaktadır. Bu da meydan ve çevresini genç yerel halkın ve şehri ziyarete gelenlerin favori mekanlarından biri haline getirmektedir.
Burası neresi? Geçmişi 12. yüzyıla dayanan ve o dönemler Yahudiler tarafından bir yerleşim yeri olarak kullanılan Lavapies, şehirleşme faaliyetleri kapsamında 17. yüzyılda şehir merkezine dahil edilmiş bir bölgedir. Burası günümüzde de göçmenlerin buluşma noktalarından biridir ve bu durun Lavapies’i çeşitli kültürlerin kesiştiği bir bölge haline getirmektedir.
Milenyum öncesinde birçok gecekondu yapının bulunduğu bölge, 1997 senesinde Avrupa Birliği’nin de desteklediği proje ile yeni bir yapılanmaya gitmiştir. Günümüzde burada halan 30.000’e yakın insan yaşamaktadır. Her ne kadar bölge fiziki olarak yenilense de buranın sakinleri tarafından eskiden olduğu gibi Manolos ya da Manolas olarak bilinmeye devam etmektedir.
Neden gitmeliyim? Etnik açıdan büyük bir çeşitliliğe sahip bu mahalle günümüzde çok sayıda egzotik mutfağı, çeşitli dini tapınakları, kendi halinde dernekleri, sanat galerileri, tiyatroları vs. ile çok iyi besleniyor. Bu da şehir merkezinden bir taş atımı uzaklıktaki Lavapies’i ziyaretçiler için Madrid’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri haline getiriyor.
Burası Neresi? Madrid’in en ünlü meydanlarından biri olan Plaza de Cibeles, Calle de Alcala’nın kesişim noktasında Prado Müzesi’nin bitişiğinde yer alır. Çarpıcı mimarisi ve çekici gezi noktalarıyla turistler için bir gezi noktası olan Cibeles Meydanı, Madrid Belediye Binası ve Roma tanrıçası Cybele’ye ait olan doğurganlığı temsil eden heykelli bir çeşmeye sahip. Real Madrid ve İspanyol Milli takımı bir şampiyonluk kazandığında, Cibeles’te sonlanan bir geçit töreni düzenleniyor ve oyunculardan biri takımın bayrağını Cybele’ye bağlıyor. Bu bir gelenek haline gelmiş.
Neden Gitmeliyim? Şuanda Madrid Belediye Binası’nın bulunduğu eskiden Cibeles Sarayı olarak anılan bina, harika mimarisiyle turistlerin ilgisini çeker ve şehrin panoramik manzarasını sunan gözlem güvertesi de dahil olmak üzere bazı noktaları ziyarete açıktır. Cüzi bir ücret karşılığında dolaşabileceğiniz saray şuan tadilatta olduğu için ziyaretlere kapalı.
Nasıl Ulaşırım? Plaza de Cibeles’e metro aracılığıyla Banco de Espana metro istasyonundan ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’in en ünlü merkez meydanlarından biri olan Puerta del Sol, aynı zamanda şehrin simgesel yapılarına da ev sahipliği yapıyor. İspanya’nın ana meydanı diyebileceğimiz alan, 15. yüzyılda şehir surlarının kapılarından biriydi. 1857-1862 yılları arasında ise Lucio del Valle, Juan Rivera ve Jose Morer tarafından yeniden tasarlandı ve bugünkü halini aldı. Venedik’teki San Marco Meydanı’na benzer özellikler gösteren Puerta del Sol, yeni yıl kutlamalarının yapıldığı bir toplantı alanı aynı zamanda…
Puerta del Sol’da 1931 yılında 2. Cumhuriyet’in ilanı ve 2011’de İspanyol demokrasisi için büyük bir gösteri olan 15-M Hareketi gibi çeşitli önemli olaylar gerçekleşti.
Neden Gitmeliyim? Meydanda Casa de Correos’un hemen dışında, İspanya’nın 6 ulusal yolunun resmi başlangıç noktası olarak kabul edilen ‘’kilometre sıfır’’ taş levhası görülür. 1950 yılında meydana kaldırımına yerleştirilen taş zaman içinde okunmaz hale gelmiş bu sebeple de 2009 yılında yeni ve daha parlak bir taş ile değiştirilmiş.
Madrid’in en ünlü simgesine ev sahipliği yapan meydan ortaçağda şehrin sembolü olan ayılar ve ormanlarda yer alan çilek ağaçlarını konu alan El Oso y el Madroño (ayı ve çilek ağacı heykeli) yer alır. 1967 yılında inşa edilen heykel, Madrid halkı ve turistler için popüler bir buluşma noktası olmuştur.
Real Casa de Correos (Postanenin Evi), olarak anılan ve 1962’den beri meydanın en önemli simgesi olarak gösterilen saat, İspanyolların yeni yıl geleneğine göre yeni yıl arifesinde on iki üzümün yenilmesini temsil ediyor.
Nasıl Ulaşırım? Plaza Mayor’a 350 metre mesafedeki meydana, metro ile 1.2 ve 3. Hatları kullanarak, ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Gran Via’nın batı ucunda yer alan popüler turistik meydanlardan bir diğeri olan Plaza de Espana, şehrin en önemli gökdelenlerinden ikisine oldukça yakın bir konumdadır. Meydanın tam orta noktasında kendisi ile aynı tarihte inşa edilen Miguel de Cervantes’e ait bir anıt yer alıyor. Cervanstes Anıt’ı, Don Kişot ve Sancho Panza heykelinin önünde arkasındaki gökdelenler Torre de Madrid ve Edificio Espana ile birlikte İspanyol başkentinin en iyi manzaralarından birini oluşturan dikdörtgen biçimli bir gölet yer alır. Şuanda tadilatta olan meydanın 2021 yılında yeniden açılması bekleniyor.
Nasıl Ulaşırım? Plazanın doğu köşesinde 2, 3 ve 10 numaralı metro hatlar ile hizmet veren Plaza de Espana metro istasyonu yer almaktadır.
Burası Neresi? Başkentin merkezinde 1866 yılında açılan Callao Meydanı, İspanya-Peru arasındaki Callao savaşına adanarak isimlendirilmiş. Puerto del Sol ve Plaza Mayor’dan sonra yakınlardaki üçüncü buluşma noktası olup, şehrin en canlı noktalarından biridir. 21. yüzyılda yeniden tasarlanan meydan, Avrupa’nın daha sakin meydanlarına nazaran Tokyo ve New York’u anımsatan canlılığa ve modern binalara ev sahipliği yapar.
Yılda yaklaşık 113 milyon insanın geçtiği meydan, 2005 yılında tamamen yayalaştırıldı. Meydan etrafını çevreleyen Callao Sinema Binası, Press Palace ve Carrion Binası alanın simgelerinden biri. 1933 yılında inşa edilen 14 katlı Carrion Binası, inşa edildiği dönemde şehrin en yüksek binalarından biriydi. Üzerinde yer alan Schweppes reklam panosu ise şehrin en tanınmış sembollerinden biri haline geldi.
Binanın retro mimarisi ise hem benzersiz hem de ilgi çekicidir. Meydan etrafında yer alan kafeler ve restoranlar ise şehrin en kaliteli işletmeleri arasında gösterilir. Her daim kalabalık olan Callao Square, Madrid’in gençleri için de en büyük buluşma noktası.
Burası Neresi? Madrid’in en popüler meydanlarından bir diğeri olan Plaza Santa Ana yemek, gece hayatı ve kültür merkezidir. 1810 yılında inşa edilmiş meydanını doğu ucunda Teatro Espanol, karşı ucunda Me Reina Victoria Otel, hemen çıkışında Flamenko Villa Rosa ve yakınında İspanya Parlamentosu bulunmaktadır. Aynı zamanda Calderon de la Barca ve Federico Garcia Lorca’nın heykelleri yer almaktadır. Meydan, Bonaparte döneminde yıkılmış olan Santa Ana Manastırı’nın yerine kurulmuştur. Plaza Mayor ve Puerta del Sol’a ise birkaç dakikalık yürüme mesafesindedir. Madrid’in en canlı ve hareketli alanlarından biri olan tapas barlar, teras kafeler, pub ve restoranlar da meydan çevresinde bulunmaktadır.
Meydanın doğusunda yer alan tiyatro binası Teatro Espanol, İspanya’nın en önemli yazarlarının tiyatro oyunlarının sahnelendiği tarihi binadır. Batıda yer alan 1916 yılında inşa edilmiş Reina Victoria Oteli tasarımı ve mimarisiyle göz doldururken Me Reina Victoria otelin çatı katında yer alan şahane bir bar. Madrid’e keyifli bir akşam için tercih edebileceğiniz ve unutulmaz bir gün batımı manzarası seyredebilmek için uğramanızı tavsiye ederiz. Meydanın çok yakınında yer alan İspanya Parlamentosu’na Cuma ve Cumartesi günleri rehberli turlar düzenlenmektedir.
Burası Neresi? Madrid’in en ünlü parkı olarak gösterebileceğimiz Parque del Buen Retiro, 1700’lü yıllardan bugüne şehrin en özel bahçelerine ev sahipliği yapmaktadır. Kraliyet ailesi için bir sığınak olarak yaratılan park, hem yerli halkın hem de turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği gezi noktalarından biri. Parkın tam orta noktasında oldukça büyük bir yapay göl bulunuyor. Burada ördek ve kuşları gözlemleyebilir, birkaç Euro karşılığında kayık kiralayarak göl üzerinde gezilirsiniz… 1634 ve 1636 yılları arasında mimar Cristobal de Agullera tarafından inşa edilen bu muazzam göl, Buen Retiro Sarayı bahçesinin kalbiydi.
Neden Gitmeliyim? Gölet üzerinde Casita del Pescador ismiyle anılan küçük bir ev bulunuyor. Parkın daha az rağbet gören girişlerinden birinde yer alan bu küçük anıt, kısa bir yürüyüşün ardından görebileceğiniz güzel bir yapıdır. Diğer yandan park içerisinde yer alan oyun parkları, çocuklu aileler için keyifli bir ortam sunuyor.
Park’ta mutlaka görmeniz gereken ikonik yapılar arasında Palacio de Cristal yer almaktadır. Madrid’in en önemli gezi noktalarından biri olarak gösterilen Kristal Sarayı’nın tamamı camdan yapılmış. Tamamen cam panellerden oluşan ve güneş ışığını direkt alan bina içerisinde etkileyici sanat sergileri de yer alır. Bina çevresi de kurbağalar ve ördeklere ev sahipliği yapan küçük bir göl ile çevrilidir. Sarayı ziyaret ettikten sonra tam da bu noktada harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Yapmadan Dönme! Bunların yanı sıra park içerisinde eşsiz güzellikle kapalı bahçeler yer alır. Jardines de Cecilio Rodríguez ismiyle bilinen, labirent benzeri çalıları ve ağaçları takip ederek bu güzel bahçeleri gözlemleme şansı elde edebilirsiniz. Bu bahçelere dair çok özel bir özellik var ki oda tavus kuşlarının yaşıyor olması. Madrid’e Mayıs ayında seyahat etmeyi düşünüyorsanız Retiro Park içerisindeki La Rosaleda isimli gül bahçelerini ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Bu dönemde 4 binden fazla gül çiçek açar ve sizleri bir masalın içerisine sürükler.
Burası Neresi? İspanya Kraliyet Sarayı’nın (Palacio Real) kuzey cephesinde yer alan Sabatini Bahçeleri, 2.54 hektarlık bir alanı kaplayan muazzam güzelliklerdir. 1978 yılında Kral I. Juan Carlos tarafından halka açılan bahçeler, Kraliyet Sarayı’nın tasarımına büyük katkıda bulunan İtalyan mimar Francesco Sabatini’yi onurlandırmak amaçlı bu ismi almıştır. Ancak bahçeler Sabatini tarafından değil başka bir peyzaj mimari tarafından tasarlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Neoklasik tarzda düzenlenen park etkileyici bir havuz, çeşmeler, heykeller ve yeşillikler ile üç terasa ayrılmıştır. Madrid gezilecek noktaları görmek bir hayli yorucu olacaktır ve dinlendirici bir mola için şehirde akla gelen ilk nokta Sabatini Bahçeleri. Parkı yaz aylarında ziyaret edecekseniz, canlı müzik ve çeşitli kültürel etkinliklerle karşılaşabileceğiniz bilgisini de verelim.
Nasıl Ulaşırım? Madrid’e 1 saat uzaklıkta yer alan La Pedriza, özellikle dağ tırmanışçılarının sıklıkla ziyaret ettiği bir doğal güzelliktir. Sierra de Guadarrama Milli Parkı’nda yer alan bu kayalar kütlesi, harika ambiyansıyla güneşli günlerde macera severlerin ziyaret ettiği bir gezi noktasıdır. Özellikle turistik dönemlerde şehrin kalabalığından bir doğa kaçışına ihtiyaç duyduğunuz anda hızlı bir kararla çokta uzakta olmayan La Pedriza’ya ulaşabilirsiniz.
Burada dağ keçileri, şahinler, kır çiçekleri ve ormanlarla kaplı park, yakınındaki küçük bir köy olan Manzanares El Real’den başlıyor. Burada dağın dibinde başlayan 1.717 metre yüksekliğindeki Yelmo’ya ulaşabilmek için 45 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekmektedir. Zirveye giden yol kırmızı ve beyaz çizgilerle işaretlenmiş ve tabelalarla tarif edilmiş. Zirveye tırmanmayı düşünüyorsanız yanınıza bol miktarda su ve yiyecek bir şeyler de almanızı tavsiye ederiz.
Nasıl Ulaşırım? Madrid şehrinin merkezinden 724 numaralı otobüs binerek 45 dakika da parka varabilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’in en büyük parkı olarak tarif edebileceğimiz Casa de Campo, Kraliyete ait avlanma alanı olarak 1519 yılında inşa edilmiş. İspanya’da Cumhuriyet’in ilanına kadar kraliyet ailesi tarafından kullanılan park sonradan devlet tarafından Madrid halkına bağışlandı. O tarihten beri ise halka açık bir park olarak ziyaretlere açıldı. ‘’Madrid’in akciğerleri’’ olarak anılan bu yeşillik alan bisikletçilerin, yürüyüşçülerin sıklıkla uğradığı bir gezi noktası.
Neden Gitmeliyim? Park üzerinde yapay bir havuz, tenis kortları ve yüzme havuzunun yanı sıra bir hayvanat bahçesi ve Parque de Atracciones isimli eğlence parkı bulunuyor. Park içerisinde muhteşem manzaralara tanıklık edebileceğiniz bir de teleferik var. Özellikle hafta sonları, parkı Madridli aileler ziyaret eder.
Parkta piknik yapmak, güzel havanın tadını çıkartmak ve etraftaki yaban hayatı gözlemlemek oldukça meşhurdur. Parkta yer alan hayvanat bahçesinde dünyanın pek çok kıtasından getirilen 3 bine yakın hayvan ve büyük bir akvaryum bulunmaktadır. Akvaryumda ailenizle birlikte yunusları gözlemleyebilirsiniz.
Nasıl Ulaşırım? 5 ve 10 numaralı metro hatlarıyla Casa de Campo istasyonunda inerek parka ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Dünyaca ünlü Prado Müzesi’nin yanında başkentin en keyifli gezi noktalarından biri olan Kraliyet Botanik Bahçesi, 5 binden fazla çiçek ve bitki türüne ev sahipliği yapan muazzam bir yer. 1755 yılında Fernando VI tarafından Manzanares nehrinin yanında kurulan bahçeye 19. yüzyılın başında Avrupa’nın önemli bahçelerinden getirilen bir dizi bitki türü ekildi ve dünyadaki sayılı bahçeler arasına girdi.
Bahçenin ilk kullanım amacı yetiştirilen bitkilerin tıpta kullanılmasıydı. Sonraları halka açık bir dinlenme noktası haline geldi. Bahar ve yaz aylarında ziyaretlerin arttığı bahçenin içerisinde geçici sergilerin yapıldığı köşkten geçerken, Felipe Gonzalez’in bağışladığı bonsai ağaçları gibi bazı özel koleksiyonlar yer alır.
Burası neresi? 1784 yılında Osuna Dükü ve Düşesi tarafından Madrid’in eteklerinde inşa edilen El Capricho, şehrin en güzel ancak daha az bilinen parklarından biridir. Park yazar Moratin ve ressam Goya gibi 18. yüzyılın önemli sanatçıları, düşünürleri ve boğa güreşiçilerinin uğrak yeri olmuştur. Zengin botanik bahçeleri ve harika heykellerle övünen park, bir malikane, orkestra, labirent ve küçük bir göle ev sahipliği yapıyor.
Düşesin ölümünden sonra park, 1974 senesinde Madrid Belediye Meclisi tarafından satın alınana ve eski ihtişamına kavuşturulana kadar ihmal edildi ve bakıma muhtaç bir hale geldi. Parktaki yenileme çalışmaları 1999 yılında tamamlandı ve park yeniden halkın kullanımına açıldı.
Parktaki bir diğer mücevher ise İspanya İç Savaşı’ndan kalma Merkez Cumhuriyet Ordusu’nun karargahı olarak kullanılmış bir sığınaktır. 2000 m²’lik bir alana sahip olan bu sığınak yerin 15 metre altında yer alıyor. 1937 yılında inşa edilmiş olan bu alan, askerleri 100 kg’a kadar olan bombalardan koruyabiliyordu ve ağaçlarla gizlenmiş olması nedeniyle iyi bir saklanma yeri görevi görmekteydi.
Neden gitmeliyim? Madrid’de daha sakin ama huzur verici ve yeşil bir ziyaret noktası arıyorsanız El Capricho Parkı’nı mutlaka Madrid gezilecek yerler listenize eklemelisiniz.
Burası Neresi? 1992 yılında Madrid’in kültür başkenti seçilmesinin ardından açılan belediye parkı Juan Carlos Parkı, 160 hektarlık alan üzerine kurulu bir gezi noktası. Oldukça büyük bir göl ve nehre ev sahipliği yapan park, özellikle çocuklu ailelerin uğrak noktalarından biri. Birden fazla aktivite yapabileceğiniz parkta ücretsiz bisikletlerden alabilir, dağ bisikleti gezilerine katılabilir, kano kursları ve balıkçılık aktivitelerinde bulunabilirsiniz. Parkta yer alan nehir kıyısında yer alan çimenlik alanda birçok piknik masası bulunuyor. Aynı zamanda her yıl düzenli olarak ‘’MetroRock Festivali’’ de bu noktada bulunuyor.
Nasıl Ulaşırım? 5 ve 8 numaralı metro hatlarını kullanarak El Capricho İstasyonu üzerinden parka ulaşabilirsiniz.
Burası neresi? Manzanares Nehri kıyısında geniş bir halka açık park olan Rio Parkı, çeşitli bitki ve hayvanlara ev sahipliği yapan şehrin güzel yeşil alanlarından biridir. Parkta bulunan 17 oyun alanı sayesinde burası şehir sakinleri ve özellikle de çocuklu aileler için muhteşem bir buluşma noktası görevi üstlenmektedir.
Neden gitmeliyim? Madrid Rio Park, aynı zamanda sergiler, müzik festivalleri ve canlı tiyatro gibi birçok kültürel etkinliğe de ev sahipliği yapmaktadır. Siz de güneşli bir gün malzemelerinizi alıp, parkta eğlenceli bir öğleden sonrapikniğinin tadını çıkarabilirsiniz.
Burası Neresi? İspanyol Film Akademisi’nin 25. Yıldönümünü kutlamak amaçlı kurulan Şöhret Kaldırımı, Plaza Callao ve Plaza Espana arasındaki Gran Via Caddesi’ni kaplar. Ünlü İspanyol artislerinin isimleriyle süslenen plakalardan oluşmuştur. Los Angeles’taki ünlü Hollywood Bulvarı’ndaki gibi her kategorideki her aday için farklı bir yıldızla süslenmiştir.
Her yıl bir veya iki plak eklenecek olarak planlanan kaldırıma henüz yeni bir plak eklenmedi. Turistik bir nokta olan Madrid Şöhret Kaldırımı, şehre gelen turistlerin mutlaka uğrayıp fotoğraf çektirdiği gezi noktaları arasında gösteriliyor.
Burası neresi? Edebiyat ya da felsefe, görsel sanatlar ya da güzel sanatlar, bilim ya da sahne sanatları olsun, Circulo de Bellas Artes, yenilikçi bütün yeteneklere kollarını açan önemli bir sanat merkezidir. Burası 1880 senesinde resmi olarak “Güzel Sanatları Koruma ve Kamu Yararı Koruma Merkezi” olarak ilan edilmesinin ardından büyük bir üne kavuşmuştur.
Neden gitmeliyim? Bellas Artes’in çatısından Madrid şehrinin büyüleyici panoramik manzarasının tadını çıkarabilir ve çatı restoranında otantik yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.
Burası neresi? Bu çağdaş sanat merkezi, şehir merkezinin güneyinde büyüleyici ve oldukça geniş, çok amaçlı kullanılan bir alandır. Eski Arganzuela canlı hayvan pazarı ve mezbahanın dönüştürülmüş binalarında bulunan Matadero Madrid, yaklaşık 150 m²’lik bir alanı kaplar ve son teknoloji drama, müzik ve dans performanlarının yanı sıra moda, edebiyat ve sinema üzerine sergilere ev sahipliği yapar.
Alanın inşaası 1908 senesinde başlamıştır ve kırmızı tuğlalı neo-Mudejar dış cephesiyle hayranlık uyandıracak bir mimari şaheserdir. 2005 yılında binanın kültürel etkinlikler için hizmet vermesi kararlaştırılmıştır. Yapı, tam olarak Madrid’in Legazpi semtindeki Arangzuela bölgesinde yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Dinamik bir alan ve peyzajlı nehir kıyısına yakınlığı, Matadero Madrid’i gezmek için turistik olmayan bir cabine noktası haline getiriyor. Burası avangart tiyatroyu veya muhteşem sergileri görmek için muhteşem bir fırsattır.
Burası Neresi? Madrid’in kuzeyinde Sanchinarro Mahallesi’nde yer alan Edificio Mirador, oldukça büyük bir postmodern yapıdır. Şehirde yer alan 6 katlı apartmanlara nazaran farklı bir hayal gücüyle tasarlanmış bina, adeta bir LEGO projesi gibi yükseliyor. 21 katlı, 208 metre yüksekliğindeki apartman; Hollanda mimarisi ve MVRDV tarafından tasarlanarak, 2005 yılında inşa edildi.
Yer aldığı mahallenin tek düzeliğinden bir kaçış olarak düşünülen bina çevresi de şehrin ihtiyaç duyduğu açık alanı korumaktadır. Binanın boyandığı gri, siyah ve beyaz renkler her ayrı bloğu temsil ederken, apartman üzerindeki bloklar sosyal grupları ve yaşam tarzlarını birleştirmeyi hedefliyor. Bu değişik mimari yapıyı görmek isterseniz otobüs ile Alcalde Moreno Torres ve Herrera-Moreno Torres otobüs duraklarında inmeniz yeterli olacaktır.
Burası neresi? Bu olağanüstü yapı, Madrid’deki en göz alıcı yapılardan biri olacak göze çarpıyor. Yerin üzerinde asılı duruyormuş hissi uyandıran tuğla yapının tepesinde paslanmış demirden yapılmış ilgi çekici bir zirve yer alıyor. Bitişik bir duvarda, neredeyse dört kat yüksekliğinde yemyeşil dikey bir yeşillik duvarı olan asma bahçe bulunuyor.
Caixaforum’da sergi salonlarının yanı sıra, 322 kişilik bir oditoryum ve çeşitli çok amaçlı konferans salonlarını kapsayan 2.000 m²’nin üzerinde bir alan bulunuyor. Merkez içinde aynı zamanda bir cafe, kitapçı ve bir de restoran hizmet vermektedir.
Neden gitmeliyim? Binanın içerisinde paslanmaz çelikle kaplı ve yüksek tavanlı dört kat sergi alanı bulunuyor. Burada gerçekleştirilen sergiler her zaman göz atmaya değer fotoğraf, çağdaş resim ve multimedya gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Siz de bu eserleri incelemek ve bu sıradışı mimari yapıyı daha yakından görmek isterseniz mutlaka Caixaforum’a mutlaka zaman ayırın.
Burası neresi? Kraliyet Tiyatrosu, Teatro Real ya da çok ünlü olduğu şekilde El Real, Madrid’de ziyaret edilebilecek büyüleyici binalardan biridir. Bütün Avrupa’nın en iyi tiyatrolarından biri olarak kabul edil edilen El Real’de müzik, dans ve tiyatro dünyasının en önemli isimleri sahne alıyor. Yaklaşık 2.000 kişi kapasiteli bu kültür merkezi, aynı zamanda gezginlere farklı dillerde keyifli rehberli turlara katılma fırsatı da sunuyor.
Neden gitmeliyim? Tiyatroda bir tur için rezervasyon yaptırabilir ve ses tur, personel eşliğinde rehberli tur, sahne arkası ve teknoloji turu veya her yapımın kostümlerden provalara ve sunumlara kadar sunumunu nasıl uyguladığını görmek için perde arkası turu seçeneklerinden biri tercih ederek unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Burası Neresi? Bir Madrid geleneği olan La Latina’da bira içmeye ne dersin? Şehrin en güzel ve en hareketli semtlerinden biri olan La Latina; tapas barları, restoranları ve pazarlarıyla ünlü! Semtin gecesi gündüzü ayrı renkli geçiyor. Plaza de la Cebada, Plaza de los Carros, Plaza de la Paja en ünlü meydanlarından. Orta Çağ’dan fırlamış görünümüyle, zarif kiliseleri ve güzel küçük butikleriyle turistler tarafından da rağbet gören La Latina’nın şehrin en eski semti ve çok kültürlü Madrid’in kalbi olduğu biliniyor.
Neden Gitmeliyim? El Rastro ismini verdikleri bit pazarı ise şehrin en önemli alışveriş noktalarından biri. Toplamda iki mahalleyi kapsayan pazarda, İspanyolların sıklıkla kullandığı simgesel eşyaları ve birbirinden güzel kıyafetleri bulabilirsiniz. Pazarda yer alan tezgah sahipleri ise hem çok mütevazi hem de pazarlık yapmaya açık insanlar. Buradan sevdiklerinize hediyelik eşya da satın alabilirsiniz.
Yapmadan dönme! Şehrin en eğlenceli gezi noktalarından biri olan La Latina’da keyifli bir alışverişin ardından bir tapas bar’a uğrayıp geleneksel tapaslardan tatmayı ve bir bira içmeyi de ihmal etmeyin!
Burası neresi? Madrid’in en yeni turistik mekanlarından biri olan Swwet Space, Instagram’da görülmeye değer fotoğraf çekimleri yapmak, çeşitli temalı odalar ve düzinelerce atıştırmalıklarla dolu modaya uygun bir şekilde tasarlanmış bir alanın tadını çıkarabileceğiniz farklı bir ziyaret noktasıdır.
Buraya geldiğinizde duyularınızı cezbedecek muhteşem lolipop şelalesi ve pamuk şeker palmiye ağaçlarını izleyebilirsiniz. Ya da beyaz top çukuruna atlayarak, muhteşem kaleydoskop sanatını ve aklınızı harekete geçirecek diğer harika etkinlikleri deneyimleyebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Milkshake, dondurmalı sandviç, marshmallow ve çok daha fazlasını tatma olanağı sunan Sweet Space, atıştırmalıkların şekerli dünyasında yolculuğa çıkmak isteyenler için bulunmaz bir fırsat. Özellikle arkadaş grupları için Sweet Space Madrid’in ziyaret edilmesi gereken popüler yerleri arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Madrid’de bir tur çılgınlığı yapıp Las Ventas’ın boğa güreşi arenasını keşfetmemek, muhteşem bir pizzayı elinizde tutup da bir lokma yememek gibidir. Bir boğa güreşi izlemek, her ne kadar kulağa ürkütücü gelse de İspanya’nın geleneklerini ve yaşam şeklini anlamak için Madrid’de yapılacak en önemli şeylerden biridir. Resmi olarak Plaza de Toros de Las Ventas şeklinde isimlendirilen arena, yaklaşık 25.000 kişinin aynı anda güreşleri izlemesine olanak sunmaktadır.
Madrid’in simgesel yerlerden biri olan Las Ventas’ta ayrıca bir müze ve sırasıyla Madrid ve Meksika’nın patronları Virgen de la Paloma ve Virgen de Guadalupe’ye adanmış bir şapel de bulunmaktadır. Ayrıca Las Ventas’taki boğa güreşi alanı dünyanın en ölümcül arenalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Las Ventas turuna çıkarak şapeli ve boğa güreşi alanının önemli noktalarını inceleyebilir, Madrid’in bu önemli kültürel ögesini daha iyi tanıyabilirsiniz.
Burası Neresi? Bundan 100 yılı aşkın süre önce Plaza Mayor’ın çıkışında kurulan bu etkileyici mimarideki pazar, Mercado San Miguel ismiyle anılıyor. Madrid’de turistler için popüler bir durak ve gıda pazarı olarak kurulmuş. 2009 yılında Madrid’in ilk gastronomi pazarı seçilen ve Los Austrias’da yer alan San Miguel Pazarı, yılda 10 milyon ziyaretçi ağırlıyor. Şehrin gastronomi tapınağı olarak gösterilen pazarda; ülkenin en iyi şaraplarına, Akdeniz pirincine, Bask Ülkesi’nden getirilen özel peynirlere ve her gün yenilenen tazecik deniz ürünlerine rastlayabilirsiniz.
Pazarın eğlenceli bir gezi noktası olmasının sebebi ise sunulan yiyeceklerin yanı sıra canlı ve eğlenceli bir atmosfere sahip olmasıdır. Etkileyici mimariye sahip güzel süslü camlar ve dökme demirden yapılmış, 20. yüzyıldan kalma bir bina içerisinde yer alıyor. Burada ülkenin en ünlü yiyeceği olan onlarca çeşitte tapası, 30 farklı satıcı tezgahında bulabilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Diğer yandan pazarda yer alan yiyeceklerin oldukça taze oluşu ve fiyatların oldukça makul oluşu da ziyaretçi sayısını her geçen gün arttırıyor. İspanyollar pazarı, haftalık market alışverişlerini yapacak bir yer olarak değil de, sevdikleriyle birlikte hafta sonları buluşmak ve yemek yemek için güzel bir nokta olarak kullanıyor. Akşam yemeği saatinde pazara uğrarsanız tapas ve şarabın tadını çıkartan, keyifli turistlerle dolu bir atmosfer görebilirsiniz.
Küçük bir öneri! Özellikle iş çıkışı saatleri ve tatil günlerinde çok kalabalık olduğunu belirtelim.Kalabalıktan kaçmak isterseniz ziyaret için en iyi zaman açılıştan sonraki saatler oluyor.
Burası neresi? Ulusal Müzik Oditoryumu, Madrid’in ana müzik salonu olarak görev yapıyor ve yapı içinde 2 konser salonu bulunuyor. Bu salonlar akşama kadar günde en fazla 4 konsere ev sahipliği yapıyor.
Oditoryumun salonlarında, diğer birçok prestijli ulusal müzik grubunun yanı sıra İspanyol Ulusal Orkestrası ve Korosu ile İspanyol Ulusal Gençlik Orkestrası’nın genel merkezi olduğundan klasik konserlerin gerçekleşmesini de bekleyebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Siz de Ulusal Müzik Oditoryumu’na giderek bir bilet alabilir ve gerçekleştirilecek olan konserlerle harika zamanlar geçirebilirsiniz.
Burası neresi? Bu eski sinemada birkaç €’luk bir pazarlık karşılığında dünyanın dört bir yanından klasik Holywood ve modern film gösterimleri gerçekleştiriliyor. Binanın çalkantılı geçmişi, İspanya İç Savaşı esnasında bombalanmasına neden olmuştur ancak günümüzde İspanya Kültür Bakanlığı’nın bir parçası olarak eski filmleri restore eden ve koruyan bir kurum olan Filmoteca Espanola’ya ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Sisnema sanatı açısından oldukça önemli yerlerden biri olan Cine Dore, oldukça bakımlı binası ile çok cüzi bir ücret karşılığında farklı bir sinema deneyimi yaşama imkanı sunuyor.
Burası Neresi? Madrid’in elit semtlerinden biri olan Barrio de Salamanca, 19. yüzyılda Kraliçe II. Isabella’nın yönetimi altında oluşturulmuş. Yapıldığı dönemde, Madrid’in aristokrasi ve burjuva sınıfı için düzenlenen semt, günümüzde de başkentin en lüks semtlerinden biri olarak gösterilir.
Özenle tasarlanmış binaları, sembolik sokakları, yüksek kaliteli mağazaları, çok sayıda lüks restoranı ve kafesiyle görenlerin beğenisini topluyor. Güzel mimariler ve güzel kafeler içerisinde keyifli bir gezinti ve alışveriş yapabileceğiniz Salamanca semti, Madrid’de görebileceğiniz keyifli gezi noktalarındandır.
Burası neresi? Edebiyat Mahallesi, Madrid’in en keyifli ve en havalı mahallelerinden biridir. İspanyol edebiyatının dev isimlerinden ve ünlü Don Kişot’un yazarı Miguel de Cervantes’in yaşadığı yerdi. Mahalle günümüzde eksantirik bar ve restoranlarla doludur ve ziyarete gelenler burada birçok ünlü edebi alıntıları görme şansına sahip olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Cervantes’in gömülü olduğu San Sebastian Kilisesi ve Lope de Vega Evi Müzesi başta olmak üzere burada edebiyata dair birbirinden önemli noktaları ziyaret edebilir ve İspanyol Edebiyatı ile haşır neşir olma fırsatını yakalayabilirsiniz.
Burası Neresi? 1969 yılında Casa de Campo’da açılan Madrid Eğlence Parkı, çocuklarınızla birlikte eğlence dolu saatler geçirebileceğiniz aktivite alanlarından biri. Parkta 7 yaş ve altı çocuklar için harika bir oyun alanı, 8-12 yaş arası çocuklar için ise apayrı bir park alanı bulunuyor. Diğer yandan yetişkinlerle birlikte girebileceğiniz aktivite alanları da mevcut.
Giriş bileti satın aldıktan sonra Parque de Atracciones Madrid’de çoğu etkinlik ücretsiz ve sınırsız sayıda katılabiliyorsunuz. Temalı parklar bir hayli dikkat çekerken parkın tüm turistler tarafından en beğenilen oyuncağı Roller Coaster. Park içerisinde farklı deneyimler sunan 4D sinema ve benzersiz bir simülatör deneyimi de mevcut. Parkın kendine ait ücretsiz bir otoparkı da bulunmaktadır.
Burası neresi? Madrid şehir merkezinden 30 dakikalık mesafede bulunan Parque Warner, biraz rahatlamak ve eğlenmek isteyen çocuklar ve yetişkinler için Madrid’de gidilmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Burası özellikle ekim ayında zombi istilasına uğramış bir tema parkına dönüşüyor ve ziyaretçilerin eğlencelerine korku dolu bir katman eklemesini sağlıyor.
Park içinde eğlencenin sınırlarını zorlamak isterseniz Hollywood Bulvarı’ndaki Karikatür Köyü’ne ve Eski Batı Bölgesi’ne kadar farklı temalara sahip alanlarda yürüyebilirsiniz. Başka türlü eğlenceler için de müzikallerden çizgi film karakterlerinin gösterilerine kadar sunulan eğlenceli gösterilere göz atabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Eğlence durakları, gösteriler ve harika yemeklerle dolu olan Warner Parkı, özellikle çocuklarla seyahat ediyorsanız, biraz zaman geçirmek için Madrid’de uğrayabileceğiniz ideal yerlerden biridir. Buraya gelerek çocuk gezintilerinin, birkaç serinletici su eğlencesinin ve tabi ki orta derece zorluktaki rollercoasterların iyi bir karışımının tadını çıkarabilirsiniz.
Burası Neresi? Bernabeu Stadyumu şehrin en önemli gezi noktalarından biridir. 1947 yılında 80 bin kişilik kapasitesiyle açılan stadyum, Real Madrid futbol takımının evi olarak bilinir. İspanya’nın en büyük 2., Madrid’in ise en büyük stadyumu olan Santiago Bernabeu, dünyanın en ünlü statlarından biridir.
Neden gitmeliyim? Özellikle erkek çocuklarının merakla gezmek istediği bu stadyumda UEFA Şampiyonlar Ligi finalleri tamı tamına 4 kere oynandı. 1982 yılında ise FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan ilk stadyum oldu. Yeni yapılacak revizyon ile stadyumun yüksekliği 10 metre daha arttılarak bir çatının daha ekleneceği biliniyor. Revize çalışmalarının 2023 yılında biteceği de açıklanmış.
Yapmadan Dönme! Milli takım maçlarının ve Real Madrid’in en sahipliği yaptığı maçların oynandığı stadyumda, takıma ait bir de müze bulunuyor. Dünyaca ünlü Real Madrid futbol takımına ait koleksiyonun yer aldığı stadyum müzesinde; takımın Avrupa kupalarını, UEFA kupalarını ve daha fazlasını gözlemleme şansı elde edecekseniz. Madrid’de çocuklarınızla birlikte gezebileceğiniz bu devasa stadyumun atmosferini yakından görmenin gezinize keyif katacağından emin olabilirsiniz.
*Santiago Bernabeu Stadyumu Turu
Burası Neresi? 1770 yılında açılan ve İspanya’nın en büyük hayvanat bahçelerinden birinde yer alan Madrid Hayvanat Bahçesi Akvaryum’u, Parques Reunidos tarafından açılmış. Dünyada az sayıdaki dev pandalardan birkaçına ev sahipliği yapan birkaç hayvanat bahçesinden biri olan hayvanat bahçesi, Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği ile Dünya Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği üyesidir.
500 farklı türden 6 binden fazla hayvana ev sahipliği yapan hayvanat bahçesi Madrid’de çocukla beraber gezilecek en iyi noktalardan biri olarak gösterilir. Yunus şovlarının yapıldığı ve deniz memelilerinin yaşadığı bir akvaryum da var. Çocuklar için oldukça eğlenceli bir gezi noktası olan Zoo Aquarium de Madrid; yunus, papağan ve fok şovlarıyla heyecan verici saatler vaat ediyor. Bütün bahçeyi gezmek 4-5 saatinizi alacaktır ve bu saatler boyunca kaplanlar, su aygırları, zürafalar ve maymunlarla dolu eğlenceli bir gün sizleri bekliyor olacak.
Burası neresi? Kuzey Kutbu’ndan Amazon’a kadar farklı iklimleri taklit eden sıcaklık ayarlı odaları bulunan Faunia içinde 152 farklı türden 1.200 civarında hayvanı keşfetmek mümkün olabiliyor. Madrid’in tam ortasında foklardan tukanlara, penguenlerden lemurlara ve çok fazla hayvanın doğal ortamındaki yaşamına tanıklık edebiliyorsunuz.
Eğer Madrid’e çocuğunuzla gelmişseniz, onları bütün güvenlik önlemlerini alarak ve sahadaki bir eğitmenle birlikte kaya tırmanışına, farklı kayalara ve tırmanma duvarına getirebilirsiniz. Faunia Hayvanat Bahçesi içindeki tırmanma rotaları, çelik halatla iniş turları ve çocuklar için başka eğlenceler sunan çok keyifli bir macera parkı olan Faunia Ventura da oldukça ilgi çekicidir.
Neden gitmeliyim? Türünün benzeri olmayan ve benzersiz bir hayvanat bahçesi deneyimi sunan Faunia’da farklı dünya ekosistemleri ve iklimleriyle etkileşim içinde eğlenceli bir gün geçirebilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’de gece turu yapabileceğiniz yerler arasında Gran Via Caddesi akla gelen ilk yerlerden biri. Başkentin en popüler ve en işlek caddesini her yıl 10 milyondan fazla insan ziyaret eder. Şehirde en çok aranan markalara ait mağazalar, açık hava alışveriş merkezleri, muazzam güzellikteki bar ve kafeleri burada bulabilirsiniz.
Halkın en sık tercih ettiği alışveriş caddesi olan Gran Via, gece gündüz hareketli ve kalabalık olmasıyla ünlüdür. Pek çok çeşit sunan Primark, Zara, H&M, Pull and Bear gibi tanınmış alışveriş mağazalarının yanı sıra diğer caddelerden en büyük farkı sinema, tiyatro ve opera etkinliklerine katılabileceğiniz pek çok salon ile çevrili olması.
Madrid gece hayatı denince akla gelen caddenin 24 saat canlı kaldığı biliniyor. Cadde üzerinde yer alan simge yapılar içerisinde Metropolis Binası, Madrid’in ilk gökdeleni olan Telefonica Binası, Capitol, Callo Meydanı gibi önemli noktalar yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Güzel bir alışveriş sonrası akşamınızı da burada geçirmek isterseniz cadde, turistlerin tapas ve kokteyl için uğrayabilecekleri pek çok bara ev sahipliği yapar. Muhteşem Gran Via manzarasını seyredebileceğiniz teras barlar, Tartán Roof ve IBEROSTAR Las Letras Gran Via akşamları keyifli saatler geçirebileceğiniz mekanlar arasındadır.
Burası Neresi? Madrid’in en eski mahallelerinden biri olan Los Austrias kiliseler, saraylar ve anıtlarla kaplı şehrin en turistik noktalarından biri. Çok sayıda tarihi yapıya ev sahipliği yapan mahallede dikkat çekici yapılardan biri Almudena Katedrali iken bir diğeri Plaza Mayor’dur. Madrid’in en önemli anıtlarından biri olan Kraliyet Sarayı, Plaza de Oriente, Kraliyet Tiyatrosu, Sabatini Bahçeleri de bu bölgede yer alır.
Madrid’in leziz yemeklerini deneyimleyebileceğiniz ünlü Madrid restoranlarına da Los Austrias üzerinden ulaşabilirsiniz. La Bola Taberna, Casa Ciriaco İspanya mutfağının temel taşlarını oluşturan pek çok yemeği tatma şansı elde edebileceğiniz mekanlar. Canınız daha eğlenceli bir yerlere gitmek istiyor ve İspanyol dansının ritmine kapılmak istiyorsanız ise Corral de la Moreria’ya uğramanızı tavsiye ederiz.
Burası Neresi? Madrid geziniz sırasında mutlaka uğramanız gereken semtlerden bir diğeri de Huertas. Şehirde gece gezmelerinin vazgeçilmezi olan semt, ev sahipliği yaptığı barlar ve restoranlar ile ünlüdür. Diğer yandan bölgede sıklıkla etkinlik düzenlenen Kraliyet Tiyatrosu da yer almaktadır. Şehirdeki ünlü yazarların ikametgahı olarak bilinen bölge özellikle de gece hayatıyla ünlü. Sol Meydanı’nın bitişiğinde yer alan semt, taslar ve muhteşem restoranlarla kaplı Plaza de Santa Ana’ya ev sahipliği yapar.
Madrid’de akşam yemeği saat 21:00-23:00 saatleri arasında yendiği için bu saatlerde bölge oldukça kalabalıktır. Yemekten sonra daha hareketli bir gece hayatı arayışındaysanız, en ünlü teras bar ise ME Hotel’deki çatı terastır. Daha hızlı bir gece geçirmek isterseniz şehrin en iyi DJ’lerinin sahne aldığı El Cuerpo del Disco ve canlı müzik dinletilerinin yapıldığı Cafe Central önerilerimiz arasındadır. Şehirdeki en iyi Flamenko danslarını ise yine Huertas’taki Cardamomo’da izleyebilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’in eğlence dolu gezi noktalarından biri olan Chueca, yüksek enerjili atmosferi ve canlı gece hayatıyla ünlü semtlerden biridir. Madrid’in kalbinde yer alan bölge sanat ve tarih anlamında da oldukça turistik bir yerdir. Oldukça küçük bir bölge olmasına rağmen pek çok bar ve kulübe ev sahipliği yapan semtte İspanya’nın tarihini ve kültürünü anlata pek çok müzeye de rastlayabilirsiniz.
Gündüzleri müzeleri ve kültürel anıtları ziyaret edebilir, akşam saatlerinde ise barlar, restoranlar ve pek çok eğlence arayışındaki turistin gittiği kumarhaneye uğrayabilirsiniz.
Burası Neresi? İspanya’nın en görkemli şehirlerinden biri olan Toledo, Rio Tajo’ya bakan vadide muhteşem bir konumda yer almaktadır. Orta Çağ’dan fırlamış görünümüyle hayranlık uyandıran şehirde bir zamanlar Hrisyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler birlikte yaşıyordu. Bu sebeple de Toledo ‘’üç kültür şehri’’ olarak anılmış.
1986 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne alınan şehirde 10. yüzyıldan kalma muhteşem yapılar yer alır. Cristo de la Luz Cami, 3 kültür döneminden kalma 10. Yıl tarihi yapısıdır. 14. yüzyılda kurulan Sefarad Müzesi, ve 1226 yılında inşa edildiği bilinen katedral görmeniz gereken yerler arasındadır.
Nasıl Ulaşırım? Başkentin yoğunluğundan ve gürültüsünden birkaç saatliğine de olsa uzaklaşmak için ziyaret edebileceğiniz Toledo’ya 1 saatlik araba yolculuğunun ardından ulaşabilirsiniz. En hızlı ulaşım sağlayabileceğiniz yol ise tren ile ulaşımdır. Madrid’den hızlı tren aracılığıyla 33 dakika kadar kısa bir sürede, bu etkileyici orta çağ şehrine ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Madrid’in kuzeybatısında şehre 1 saat uzaklıkta yer alan Segovia, Madrid yakınındaki gezilecek yerlerden biridir. Eski İspanyol şehirlerinin ruhunu koruyan bu kent, UNESCO tarafından 1985 yılında koruma altına alınmış. Şehrin simgesi haline gelmiş su kemeri, Roma İmparatorluğu’ndan ülkeye kalmış nadide miraslardan biridir. Bu kemer 17 kilometrelik bir alanı kaplar ve 166 kemerden oluşur. Bölgede diğer görmeniz gereken yerler; bir dönemler sanatçıların sığınağı haline gelen Canonjıas Mahallesi, ünlü sanatçı Antonio Machado Evi, şehrin en ilginç Romanesk kiliselerine ev sahipliği yapan Caballeros Mahallesi’dir.
Nasıl Ulaşırım? Şehre 1 saatlik araba yolculuğu sonrası varabileceğiniz gibi hızlı tren ile 30 dakika kadar kısa bir sürede ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası neresi? Madrid’e 45 kilometre mesafede yer alan San Lorenzo de Escorial kasabasında yer alan ve halk arasında ‘’El Escorial’’ olarak bilinen turistik bir gezi noktası bulunuyor. Kasabada 16. yüzyıldan kalma bir kraliyet sarayı ve manastır yer alıyor. İspanya krallarının pek çoğunun yaşamında önemli bir yere sahip olan El Escorial, İspanya’daki Rönesans döneminde inşa edilmiş tartışmasız en iddialı anıt olarak bilinir.
1563 yılında İspanya Kralı II. Philip’in babası, Kutsal Roma İmparatoru Charles V. İçin bir mezar anıtı yapmaya karar vermesinden sonra inşası başladı ve 1584 yılında inşaat sona erdi. Kompleks içerisinde saray, manastır ve sonradan eklenen bir de kütüphane yer alıyor.
Neden gitmeliyim? El Escorial’ın dış mimarisi ise oldukça dikkat çekici ve hayranlık veren bir görünüme sahip. Escorial’ın büyüleyici iç mimarisi ise 16 ve 17. yüzyıllarda birçok önemli İspanyol ve İtalyan mimar tarafından tasarlanmış. Freskler üzerinde yer alan renkli tavan resimleri , ana cephede yer alan San Lorenzo heykeli ve bazilikanın cephesindeki Eski Ahit Krallarının atlı heykeli görülmeye değer güzellikler içerisinde.
İspanya’nın en çok ziyaret edilen turistik noktaları arasında giren Escorial UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmiş, Rönesans’ın en eksiksiz ve etkileyici anıtı olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir.
Nasıl ulaşırım? Madrid Sol Tren İstasyonu üzerinden El Escorial’a her gün tren seferleri düzenlenmektedir. (Banliyö Hattı C8) Yarım saat süren bir yolculuğun ardından El Escorial’daki tren istasyonuna varacaksınız. Buradan 10 dakikalık bir yürüyüşle, anıt komplekse ulaşım sağlayabilirsiniz.
Otobüs ile seyahat etmek isterseniz Madrid Moncloa otobüs durağından kalkan 664 ve 661 numaralı otobüse binmeniz gerekecektir.
Burası Neresi? İspanya’nın güneyinde Madrid’e 42 kilometre mesafede yer alan Aranjuez, başkentten sonra bölgenin en büyük ve en kalabalık semtidir. Aranjuez Kraliyet Malikanesi olarak da anılan yer kültürel peyzajı sebebiyle 2001 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi. Yüzyıllar boyunca İspanya kralları ve kraliçeleri bahar aylarını Aranjuez Sarayı’nda geçirirdi. Orta Çağ’da önem kazanmaya başlayan bölgede tarihi öncesi zamandan beri yerleşimler olduğu ve pek çok medeniyetin yaşam sürdüğü biliniyor.
İspanya’nın en önemli tarih merkezinde mutlaka görmeniz gereken yerler içinde ise Aranjuez Kraliyet Sarayı, Aranjuez Bahçeleri, Ticaret ve Şövalyeler Evi, Zanaat Sanatları Müzesi, Çiftlik Evi, Alpajes Kilisesi, Medinaceli Sarayı ve Silvela Sarayı gibi önemli tarihi noktalar yer alıyor.
Burası Neresi? Madrid yakınlarındaki en turistik kasaba olan Alcala de Henares, ülke tarihinin en önemli yerleşim yerlerinden biridir. Başkente yalnızca 30 kilometre mesafede yer alan şehir, İspanya’nın en önemli üniversitelerinden biri olan Compluntense Üniversitesi’ne ev sahipliği yapar. Şehir Cardinal Jimenez de Cisneros tarafından 16. yüzyılın başlarında planlanan dünyanın ilk üniversite şehri olarak bilinir.
Neden Gitmeliyim? Madrid çevresindeki gezilecek yerler içerisinde olmazsa olmazlar arasında gösterilir. 1998 yılında Dünya Mirasları Listesi’ne giren kasaba, Don Kişot’un yazarı Miguel de Cervantes’in doğum yeri olarak bilinir. Kiliseler, manastırlar ve üniversite binalarının oluşturduğu zengin mirası ile Madrid’e gelen gezginlerin mutlaka uğradığı bir turistik nokta olmuştur.
Yapmadan Dönme! Cervantes Müze Evi ve müzenin önündeki Cervantes ve Don Kişot heykeli görülmeye değer gezi noktaları arasındadır. Diğer yandan buraya gelmişken 1923 yılında bir ortaçağ üniversitesi olarak kurulan Alacala Üniversitesi’nin tarihi binalarını, 17. yüzyıldan kalma bir manastırda yer alan Alacala Arkeoloji Müzesi’ni ve 1904 yılında ulusal anıt ilan edilen Alcala Katedrali’ni görmenizi şiddetle tavsiye ederiz.
Burası Neresi? Üzüm bağları ve zeytin ağaçlarıyla çevrili eski şehir Chinchon, Madrid’e yaklaşık 45 kilometre mesafede yer alan yerleşim yeridir. Birbirinden güzel çarşıları, ahşap balkonlu evleri ve birbirine bitişik çatılarla kaplı bir ortaçağ meydanına ev sahipliği yapar. 1828 yılının Gotik, Rönesans ve Barok mimarilerinin karışımını göreceğiniz şehrin mimarisi görenleri etkisi altına alır.
Neden Gitmeliyim? Madrid’den günü birlik bir gezi için yola koyulabilir ve bu sevimli küçük Chinchon kasabasını ziyaret edebilirsiniz. Sonbahar aylarında ziyaret edecekseniz şehrin en önemli iki etkinliği Sarımsak Festivali ve Likör Festivali’ne katılmanızı tavsiye ederiz. Diğer yandan Chincon’un ana meydanında birçok cazip ve güzel restoran bulunur. Kasaba geleneksel yemeklerle ünlüdür. Bu sebeple işletmelerde yöresel lezzetleri denemenizi tavsiye ederiz.
Yapmadan Dönme! Şimdiye kadar yediğiniz en lezzetli zeytini burada bulabilirsiniz. Ev yapımı kek ve pastalar da kasabanın nefis lezzetleri arasında. Empanadas ve bölgenin meşhur mantısı tavsiye edeceğimiz ana yemeklerden. Plaza Mayor’dan çıkan dar sokaklarda oldukça büyüleyici ve keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Chinchon’a gelmişken buradaki yerel dükkanlara uğramayı ihmal etmeyin. El sanatları, sarımsak ve diğer hediyelik eşyaları bu dükkanlarda bulabilirsiniz. Kendine has İspanyol özellikleri ile harika bir kasaba olan Chinchon’un insanları da oldukça samimi ve misafirperver. Keyif alacağınızdan eminiz!
Burası Neresi? Madrid’e gelip de ülkenin en turistik şehri Barselona’ya uğramadan dönmek olmaz. Avrupa’nın en eski tarihi yapıları, doğası ve limanlarıyla görenleri kendine hayran bırakan şehirde büyüleneceğinizden emin olabilirsiniz. Katalonya Özerk Topluluğu’nun başkenti olan Barselona, İspanya’nın kuzeydoğusunda Madrid’e 6 saatlik uzaklıkta yer alıyor.
Ülkemizden İspanya’ya düzenlenen turlarda genellikle Barselona şehrine 3-4 gün ayrılırken, Madrid’e 1-2 gün ayrılır. Barselona gezilecek yerler listesinin kalabalıklığını bu tur planlamalarından da anlayabilirsiniz. Daha az zamanınız var ise Las Ramblas, Gotik Mahallesi, El Born, L’Eixample, El Raval, Park Güel mutlaka görmeniz gereken yerler arasındadır. Biraz daha zamanınız varsa Costa Dorada bölgesine gidip Golden Coast olarak anılan altın kumlu plajlarda, deniz keyfi yapabilirsiniz. Şehir hakkında daha detaylı bilgi için Barselona gezi rehberi..
Nasıl Ulaşırım? Madrid’den, Barselona’ya en hızlı ulaşım yolu trendir. 3 saatten az bir sürede, Barselona şehrine ulaşmak için Atocha Tren İstasyonu’na gelip buradan trene binmeniz gerekecektir. Özel aracınız varsa 626 kilometre otoban üzerinde ilerleyip yaklaşık 6-7 saatte şehre ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Endülüs’ün başkenti Sevilla, Madrid’den sonra İspanya’da görmeniz gereken şehirler arasında bulunuyor. Madrid’in yakınındaki gezilecek yerlere verebileceğimiz en iyi tavsiye olan şehir, Flamenko dansları ve tapası ile ünlü. Kökleri Yunan mitolojisine kadar dayanan Herkül tarafından ‘’Spal’’ adıyla kurulduğu rivayet edilen Sevilla, bir dönemler Müslümanların daha sonrasında ise Katoliklerin yönetimi altına girmiş.Kent hakkında daha detaylı bilgi için Sevilla gezi rehberi…
Neden gitmeliyim? Şehirde mutlaka görmeniz gereken yerler arasında dünyanın en büyük gotik kilisesi Sevilla Katedrali, Game of Thrones dizisinin çekildiği noktalardan biri olan Real Alcazar Sarayı, Metropol Parasol ve dünyaca ünlü Santa Cruz Mahallesi geliyor. Özellikle Nisan ve Mayıs aylarında en güzel dönemin yaşandığı şehri daha iyi gözlemleyebilmek için bahar ve yaz aylarında ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Gezinize renk katacak Flamenko Dans Müzesi’ni de zamanınız varsa mutlaka görün!
Sevilla’nın gezilecek yerleri bir kenara dursun şehirde İspanyol mutfağının incilerini keşfedeceğiniz muazzam restoranlar bulunmaktadır. Plaza de Espana, Santa Cruz, tapas barlarıyla ünlü Triana Bölgesi bu mekanlara ulaşabileceğiniz yerleri oluşturuyor.
Nasıl Ulaşırım? Madrid’den Sevilla’ya gitmenin en kolay yolu tren ile ulaşımdır. Yaklaşık 2 saat 30 dakika sürecek bir yolculuk sonrası bu masalsı şehre ulaşabilirsiniz. İki şehir arası mesafe toplamda 330 kilometredir. Araba ile seyahat etmeyi düşünüyorsanız yol, 3.30-4 saat sürecektir.
Burası Neresi? Bir zamanlar Batı dünyasının en önemli şehri olan Cordoba, İstanbul’un batısında yer alan en büyük metropol ve Avrupa’nın ilk üniversitesinin kurulduğu bir şehir. Bugün ülkenin ticari merkezlerinden biri olarak gösterilen Cordoba çoğu gezginin sıklıkla seyahat ettiği etkileyici yapıları ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla oldukça dikkat çekmektedir.
İspanya ve Avrupa’daki en yüksek yaz sıcaklıklarına sahip kenti mümkünse Temmuz ve Ağustos aylarında ziyaret etmeyin deriz. Hava 37 dereceye kadar çıkıyor ve dolaşmak zor hale geliyor. Madrid’den 4 saat uzaklıkta olan şehir, veranda evleri, kafeleri ve barlarla dolu bir nehir kenarında yer almaktadır. Hazır gelmişken görmeniz gereken yerler içerisinde Mezquita Katedrali, Palacio de Viana, Medine Azahara, Centro Flamenko Fosforiyo, Arkeoloji Müzesi, ünlü 16 kemerli Roma köprüsü Puente Romano görmenizi tavsiye ettiğimiz gezi noktalarından.
Nasıl Ulaşırım? Madrid’den Cordoba’ya 1 saat 45 dakikada varabileceğiniz en hızlı ulaşım yolu trendir. Günde ortalama 23 tren 45 dakika da bir kalkıyor. Özel aracınızla seyahat etmek istiyorsanız ise yol 394 kilometre olup 4 saat sürmektedir.
Burası Neresi? Ticaret, kültür, sinema, tiyatro ve müze kenti Valensiya, Avrupa’nın en aktif şehirlerinden biridir. İspanya’nın Akdeniz limanı konumundaki şehir ince kum plajları ve berrak deniziyle ünlüdür. İspanya’nın en büyük üçüncü şehri, gelişen kültürel yaşantısı, yeme içme ve gece hayatı mekanlarıyla dolu harika bir kent. Kent hakkında daha detaylı bilgi için Valencia gezi rehberi…
Festivaller şehrinde her yıl yaz aylarında eğlenceli festivaller gerçekleşir. Seyahat zamanınıza denk gelirse kentin dünyaca ünlü domates festivali La Tomatina’ya katılmanızı tavsiye ederiz.
Neden Gitmeliyim? Valencia gezilecek yerler bir yana gastronomi kültürüyle de tanınır. Özellikle et yemekleri ve deniz ürünlerine sıkla rastlayacağınız kentte mutlaka denemeniz gereken lezzetler arasında İspanyol omleti, tapas, kalamar, fideua ve arros negre ismini verdikleri siyah pirinç gelir. Dünyaca ünlü soğuk içecek orxata xufa’nın da doğduğu şehirdir.
Şehirde mutlaka görmeniz gereken yerler içinde ise Valencia Katedrali, Santa Domingo Manastırı, Aragon Amirali Sarayı, Mercat Central ve daha pek çok tarihi gezi noktası geliyor.
Nasıl Ulaşırım? Madrid’den Valensiya’ya hızlı tren aracılığıyla 1 saat 35 dakikada ulaşabilirsiniz. Araba ile gitmek istiyorsanız ise iki şehir arası sürüş mesafesi 357 kilometredir. Yaklaşık 3 saatte varabilirsiniz.
Burası Neresi? Özellikle son 20 yılın çok gelişen şehirlerinden biri olarak gösterilen Bilbao, Madrid yakınındaki görülmesi gereken yerlerden biridir. İspanya’nın kuzey Bask bölgesindeki merkez şehirlerden biri olan Bilbao birçok müze, sanat galerisi ve mimari tasarıma ev sahipliği yapıyor. Kent hakkında daha detaylı bilgi için Bilbao gezi rehberi…
Neden Gitmeliyim? İspanya’nın kuzeyinde Madrid’e 4 saat uzaklıkta bulunan harikalar şehridir. İspanya’ya gelip de görmeden dönülmemesi gereken yerlerden biri olan Bilbao, kültür ve yemek anlamında çok gelişmiştir. Michelin yıldızlı restoranlarının birçoğuna ev sahipliği yapmaktadır.
Yeşil ve dağlık kırsal alan arasında yer alan Bilbao, Nervion nehrini kuşatır ve metroyla ulaşım sağlanabilecek pek çok plaja sahiptir. Şehre gider gitmez görmeniz gereken yerlerin başında Guggenheim, Bilbao Santiago Katedrali, Vasco Müzesi gelir. Çok turistik bir kent olmasa da Bilbao gezilecek yerleri ziyaret etmeniz için 1 gün yeterlidir.
Nasıl Ulaşırım? Madrid’den Bilbao’ya hızlı tren aracılığıyla 4 saat 52 dakika da ulaşım sağlayabilirsiniz. Atocha Tren İstasyonu’ndan günde ortalama iki tren kalkmaktadır. Özel araç ile ulaşım sağlamak isterseniz iki şehir arası sürüş mesafesi 323 kilometredir. Araba yolculuğu ile 4.30 saatte şehre ulaşım sağlayabilirsiniz.
T.C. Madrid Büyükelçiliği
Adres: Rafael Calvo, 18 2ºA-B 28010 Madrid.
Çalışma Saatleri: Pazartesi – Cuma; 09:00 – 17:00
Telefon: + 34 913 103 904 /+34 629476693
• Acil servisler Madrid: 112
• İspanyol Polisi: 091
• Madrid Topluluğu İtfaiye: 080/085/092
• Taksi hizmeti: 91 371 21 31
İspanya’da yerel sim kartlar yaygın olarak bulunur ve Avrupa ile Avustralya cep telefonlarında kullanılabilir. Diğer telefonların dolaşım olarak ayarlanması gerekmektedir. GSM çift veya üç bantlı cep telefonunuz varsa yerel bir sim kart satın alabilirsiniz. Şehir merkezinde ön ödemeli SIM kart satın alabileceğiniz Vodafone, Mobistar ve Orange gibi GSM şirketleri yer alır.
Orange şirketine ait ‘’Go Card’’, 24.90 $ karşılığında satın alabileceğiniz 30 günlük ön ödemeli karttır. İçerisinde 5 GB internet, 150 dakika arama hakkı ve 150 adet SMS hakkı bulunur. Kartın seviyesini yükseltmek için daha yüksek tutarlarda satılan ön ödemeli kartlardan da satın alabilirsiniz.
Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone, Türkiye hattına sahip vatandaşlar yurt dışı seyahatlerinde hattını kullanıma açtırmak isterlerse GSM şirketlerinin mobil uygulamalarından bu işlemi gerçekleştirebilirler. (Ayarlar > işlem merkezi > Yurt dışı işlemleri > Yurt dışı kullanımı/açık) olarak seçmeniz yeterli olacaktır.
Madrid gezilecek yerler listemiz editörlerimiz tarafından son olarak 29.04.2024 tarihinde güncellenmiş ve genişletilmiştir. Siz de içeriğimize katkıda bulunmak isterseniz bize yorum kısmından düşünce ve önerilerinizi yazabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…