Hakkında; Ülkemizin en yoğun 26. şehri olan Mardin 790 bin nüfusa sahip olup adeta bir açık hava müzesini andırmaktadır. Etrafı Diyarbakır, Urfa, Batman, Siirt ve Şırnak illeri ile çevrili olan Mardin, Mezopotamya için oldukça stratejik bir konuma sahiptir. Farklı inanca sahip insanların yaşam sürdükleri bu yerde seneler boyu birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Şehirde gezilecek görülecek yeri oldukça fazla olup Mardin’de yapılacak şeyler hakkında detaylı bilgi almak için yazımızın devamını okuyun;
Kullanılan kartlar;
Şehir içi ulaşım; Kentte ulaşım araçları olarak özel halk otobüsleri ve minibüsler ile sağlanmaktadır. Yenişehir ile Eski Mardin güzargahı arasında M1, M2, M3 numaralı otobüsleri kullanabilirsiniz.
İkonik gezi noktaları; Mardin’in en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Kartal Yuvası adı verilmiş Mardin Kalesi, şehirde en keyif alarak gezebileceğiniz gezerken birbirinden güzel el sanatlarından yapılan hediyeler satın alabileceğiniz Kayseriyye Çarşısı, 1979 yılında kentsel sit alanı olarak koruma altına alınan birbirinden göz alıcı evleri, bahsettiğim üzere birçok inancın bir arada hoşgörü içinde yaşadıkları bu şehirde birbirinden güzel olan cami ve kiliseler arasında Mor Gabriel Manastırı, Ulu Cami gibi özel yapılar bulunuyor.
Pazar günü ne yapılır; Kardeşler Odunlu Ekmek Fırını’ndan tahinli çörek alıp Mardin manzarasına yedikten sonra sırasıyla Mardin Kalesi, sokakları ve evlerini özgürce dolaşın. Akabinde Kayseriye Çarşısı’na giderek el yapımı ürünleri inceleyebilir ve hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.
Burası Neresi? Şehrin hemen hemen büyük çoğunluğunun sırtını dayadığı Kartal Yuvası olarak bilinen Mardin Kalesi sırasıyla Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Hamdaniler, Selçuklular, Artuklu, Karakoyunlu, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerinde kullanılmış olup çeşitli zaferlere imza atmıştır.
M.S. 330 senesinde ateşe ibadet eden güneşe tapan Şad Buhari ismindeki kral bu kalede konaklamıştır. Hastalıklar ile can çekişen kral burada kaldığı zamanlarda iyileşmeye başladığı için buraya kasır inşa ettirerek 1 sene yaşamıştır.
Akabinde memleketi olan Pers ve Babil’den birçok asker ve sivil getirterek Mardin’e yerleşmelerini sağlamıştır. Gelmelerinden sonra M.S. 442 senesine gelişim oldukça yoğun olarak gözlemlendiği şehirde bu senin geçmesiyle birlikte
Bu yıldan itibaren sonra veba salgını olmasıyla birlikte hiç kimse sağ kalmamıştır, böylelikle kale boş kalmıştır. M.S. 975-976 senelerinde Hamdaniler’den Hamdan Bin El Hasan Nasır El Devle Bin Abdullah Bin Ham kaleye eklemeler yaparak korunaklı duruma getirilmiştir.
Ovadan 1000 metre kadar yüksekte konumlanan Mardin Kalesi’nin bir kısmı sarp kayalıkların üzerindedir. Eğimin fazla olmasından mütevellit her türlü inip çıkma olasılığına karşı surlar yapılmıştır. Güney yönündeki gözetleme kulesi durmaktadır.
Evliya Çelebi’nin de anlattığı kale ambarlarının daha fazla erzak ve cephane ile dolu olmasından söz etmiştir. 19. yüzyılın yarı dönemine dek var olan surların bugün sadece bazı yerleri duruyor. Tarih boyunca çoğu kez kuşatılan kale, komutan Timur’u bile çılgına çeviren bir direniş yaşanmıştır.
Ayakta kaldığı dönemlerde altı kapısı var olup bunlar; batıda Diyarbakır Kapı, doğuda Savur Kapısı, Kuzeyde Bab-ı Şavt, güneybatıda Bab-ı Zeytun, güneyde Bab-ı Cedid , kuzeybatısında ise Bab-ı Hamara’dır.
Bu kapılar oldukça sağlam olduğu için seneler boyu hiçbir kuşatmada ele geçirilememesi ile ispatı ortaya konmuştur. Şehirdeki bu en dikkat çeken yapı olan kale mutlaka gitmeniz gereken önemli yerlerin başında geliyor.
Burası Neresi? Arnavut kaldırımlı dar sokaklara sahip olan Mardin sokaklarını 1. Cadde ile başlayarak gezebilirsiniz. Burada bulunan evlerin hepsi yenilenmiş olup hepsi tek bir renktedir. Oluşturduğu renk uyumu ile sadelik açısından gözü asla yormuyor. Yönünüzü caddeye giden bir sokağa çevirdiğinizde bu gizemli atmosfere sahip olan sokağı gezmenin keyfini çıkartın. İki kişinin yan yana zor geçebildiği bu sokakları Mardin’de yapılacak şeyler listenize eklemeyi ve özgürce dolaşmayı ihmal etmeyin!
Burası Neresi? Yörenin popüler taşı olan sarı kalker kullanılarak yapılan Orta Çağ görünümündeki tarihi evler, resmen bir sanat eseri gibidir. Bu taşların en önemli özelliği dışarının sıcaklığını evin içine yansıtmıyor oluşudur.
Mazı Dağı’nın yamaçlarına yapılmış olan evler açık hava müzesi niteliği taşıyor olup etkileyici bir manzaraya sahiptir. Siz evlerin arasında dolaşırken resmen bir labirentin içinde yürüyormuş hissini yaşayacaksınız.
Uzaktan baktığınızda üst üste dizilmiş biçimde görülen bu evler, doğallığı ve ağaçlar ile iç içe oluşu nedeniyle hoş bir doğallığı sahiptir. Geleneksel ev süslerinin ve kalker taşlarının bir arada kullanılmasıyla meydana gelerek tarihin bir yansımasını oluşturuyor.
Neden Gitmeliyim? Kentin sosyolojik ve iklim yapısına elverişli olarak yapılan toprak rengine sahip evler buradaki en değerli yerdir. Kalenin hemen altındaki evler birer basamak gibi olması nedeniyle muhteşem bir görünümü yakalama fırsatına sahipsiniz.
Genel olarak evler iki katlı olacak şekilde inşa edilmiş olup kalabalık aile grupları konaklıyorlar. Sıcak yaz dönemlerinde uyumanın hayli zorlaştığı günlerde terasa çıkarak geceyi burada geçirmektedirler. Öyle ki bu durum şehrin geleneksel yapısını en iyi şekilde gösteriyor.
Evlerin bazısı butik otel olarak kullanılırken bazısı ise müze olarak kullanılıyor. Bunlardan bazısı ise kişisel konut olarak kullanılmaya devam etmektedir. Şehri daha yakından tanımak istiyorsanız yapılacaklar listesine ekleyin!
Burası Neresi? Toplamda üç kattan oluşan Midyat Konukevi, Midyat Kaymakamlığı tarafından satın alındıktan sonra konukevine çevrilmiştir. En alt kat ana kayanın oyulmasıyla yapılan bir oda hemen yanına eklenen bir kısımdan meydana gelmektedir. İkinci katta ise büyük bir teras ve beraberinde üç oda mevcut.
Üçüncü oda da ise, oldukça geniş bir teras ve iki oda yer alıyor. Dama açılan kapının ardındaki manzara burada görüp görebileceğiniz en iyisi. Midyat’ın eşsiz güzelliğini görmek için ideal bir nokta olup birçok dizinin burada çekildiği de bilinen bilgiler arasında. Üstüne üstlük burayı gezmek için para ödemenize gerek kalmıyor.
Burası Neresi? Ulu Cami’nin konumlandığı ikinci cadde üstündeki alışveriş yapabileceğiniz Kayseriye Çarşısı, Mardin’de yapılması gerekenler şeylerden biridir. Mistik havasını halen korumaya devam eden çarşının inşa edildiği tarih tam olarak bilinmiyor olup Artuklu Dönemi’nde 1487 – 1502 yapıldığı dünüşünülmektedir.
Dikdörtgen yapıya sahip olan bina, doğu, kuzey ve güney bölümlerinde kapısı mevcut. İç ve dış olarak iki kısımdan meydana gelen bina içerisinde gümüşçülerden hediyelik eşyalara kadar çok fazla dükkan bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Birtakım kaynaklardan edinilen bilgiye göre Kasım Padişah Medresesi Vakfına bağlı olduğu konusundan söz edilmektedir. Fakat yinede net bir bilgiye ulaşılamamaktadır. O zamanlarda sık olarak ziyaret edilen bu çarşıdaki her bir dükkan için bir altın veriliyormuş.
Bu tarz turistik alışveriş noktalarının pahalı olduğu algısından sıyrılacağınız, gayet makul fiyatlara sahip olan Kayseriye’de gönü rahatlığı ile alışveriş yapabilirsiniz. Eski halindeki kadar sağlam bir görünümde olmasa da hale kullanılmaya devam ediliyor. Kentteki meşhur alışveriş noktalarından olan çarşıya mutlaka gidin!
Kayseriye Çarşısı, Mardin’in popüler alışveriş noktaları arasında yer almaktadır.
Burası Neresi? Bakır ve gümüş işlemeleri ile ünlenen Bakırcılar Çarşısı’nda ustaların el emeği göz nuru yaptıkları eserleri izleyebilir, yöreye ait geleneksel eşya yada takıları yakından inceleyerek satın alabilirsiniz. Eğer bu şehre geliyorsanız Mardin gezilecek yerler arasına bu çarşıyı eklemeden geçmemelisiniz! El işlemesi ürünlere karşı bir ilginiz varsa, tam size göre diyebilirim.
Neden Gitmeliyim? Günümüzde hala tutunmaya çalışan bakır zanaatkarlarının sayılarının azalması ile birlikte ziyaret edilmeyi hak eden bir yer. Pazar günleri kapalı olan bu çarşı, aynı zamanda her öğle namazların da da kapalıdır. Kendiniz veya sevdikleriniz için bir şeyler akmak isterseniz de bakır çaydanlık ve tepsilere göz atabilirsiniz.
Burası Neresi? Mardin’in Artuklu ilçesinde yer alan Dara Mezopotamya Harabeleri, Mezopotamya için oldukça önemlidir. 700 bin senelik geçmişi ile Pers ve Babil Krallıkları’nın hüküm sürdüğü antik kent, M.Ö.530-570 yıllarında da İran Hükümdarı Darxis’in emri ile yerleşim yeri olarak kurulmuştur.
12. yüzyılda Emeviler akabinde Abbasiler burada hüküm sürmüştür. Bunun yanı sıra pek çok beylik ve uygarlığa da kapılarını açmış olan kent, Osmanlıların eline geçmiş olup içerisinde tarihi kalıntılar barındırıyor.
Bölge içerisindeki % 10’luk kısmı ziyarete açılmış haldedir. Harabenin iç kısımındaki tepedeki kalıntıları kolay şekilde görebilme şansına sahip olup zindan, saray ve çarşı olduğunu anlayabilirsiniz.
İlk yapıldığı sıralarda yer altına kurulan şehirde, Mezopotamya’nın ilk barajının yapıldığı yer olarak ön plana çıkıyor. Hatta öyle ki dünyanın ilk barajı da desek yanlış olmaz. Dara Antik Kenti zamanında İpek Yolu için oldukça önemli bir bölgeymiş.
1986 senesinde Dara’da yapılan kazı çalışmalarının neticesinde 28 kule hendek bulunmuş. Ayrıca sıra blok taşlardan inşa edilen Agora o zamanlarda kamusal alan olarak da kullanılmış. Sahip olduğu surlar kenti korunaklı hale getirmiştir.
Burası Neresi? Artuklular zamanına ait bir mimari örnek olan Ulu Cami, merkez noktada konumlanıyor olup inşa edildiği sıralarda iki minaresi mevcut ve kesme taştan yapılmıştır. Caminin kubbesi dıştan yivleme tekniği kullanılarak yapılmış dilimli yapıdadır.
Bu mimari stil Mardin’de sık olarak kullanılmaya başlayıp bir gelenek haline getirilmiştir. Enine doğru genişleyen yapının mihrap önü kubbelidir. Avlusu ise dikdörtgen şeklinde olup caminin kuzey yönünde yer alıyor.
Günümüzde ise minaresi kaide üzerine 1888 ve 1889 senelerde yapılmıştır. Toplamda 16 kitabesi mevcut olan caminin minaresindeki 1176 tarihindeki kitabede yer alan bilgiye göre Diyarbekir Meliki II. Kutbettin İlgazi yaptırmıştır.
Timur’un istila etmesi ile beraber oldukça büyük hasar görmüş olup yıkılan minaresi ise Memluklu ve Akkoyunlular devrinde onarılmıştır. Osmanlı Dönemi’nde ise belirli zamanlar arasında restore edilmiştir. Mihrabın sol yönündeki Sakal-ı Şerif ziyaretçilere açıktır.
Burası Neresi? Kentteki son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İse bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında inşa edilmiş olan Zinciriye Medresesi, Timur ve ordusu ile savaşmış olan Melik Necmeddin İsa belirli bir dönem bu medresede hapsedilmiştir.
Diğer bilinen ismi ile Zinciriye Medresesi olup, doğu ve batı yönlerindeki dilimli kubbeleri ve doğu yönündeki yüksek anıtsal portali ile en uzak noktadan görülmektedir. Dikdörtgen biçimindeki medrese geniş bir araziyi kaplıyor olup iki kat üzerinde avlu, cami, türbe ve çeşitli ek mekanlardan oluşmaktadır.
Cami ile beraber avluya açılan koridor mevcut olup güney kısmında cami alanının tam ortasında mukarnaslı tromplu bir kubbe bulunuyor. Mihrabın çevresi kakma motifler ile işlenmiş olup minber kesme taşlar kullanılarak yapılmıştır.
Avlunun batısında eyvandan türbe olduğu açıkça belli olan ve kubbe ile örtülmüş olan yere geçişi vardır. Üst katta daha küçük odalar yer alıyor olup bu odalar daha önce medresede okuyan kişilerin odacıklarıymış.
Burası Neresi? Mardin’se Süryanilerin senelerdir yaşam sürdükleri bu yerde konumlanan Mor Gabriel Manastırı’nin tarihi 1600 yıl öncesine dayanmaktadır. İkinci Kudüs olarak nitelendirilen bu ibadet noktası, her dönem farklı isimler ile anılmıştır.
Bugünkü adı ile Mor Gabriel ismini alan manastır ismini; 7. yüzyılda yaşam sürmüş olan ve azizlik sıfatını alan Mor Gabriel’den dolayı aldığı düşünülüyor. Önceden rahiplerin meskeni anlamına gelen Dayrod’Umro ismini almış olup bu şekilde anılmıştır.
Sadece yıllara meydan okuması ile değil anıt mezarları, burada yaşamış olan azizlerin duvar nişine oturur şekilde ve doğu yönüne bakacak biçimde gömülü oluşları ve günümüze dek ulaşamamış el yazması pek çok eser Mor Gabriel’i diğerlerinden ayırıyor.
Neden Gitmeliyim? Bugüne dek sağlamlığını korumuş olan manastır, seneler evvelden miras kalan, Bizans dönemi mozaikleri, kubbeleri ve kapıları Midyat kesme taşları kullanılarak inşa edilmiştir. Yalnızca bir odasının tümü altın kaplama olduğu söylenen yapının duvarlarında bulunan kabartma yazıları sizleri büyüleyecek nitelikte.
Dünya üzerinde ayakta kalmayı başaran en eski Süryani Ortodoks Manastırı olan Mor Gabriel, faaliyete açıldığı günden beri hem ibadet yeri hem de barınma yeri olarak kullanılmıştır.
Turistlerin ilgini çekmeyi başaran ve hala bu ilgiyi üzerine çekmeye devam eden manastırın her bir taşında bir başka medeniyete ait izler barınıyor olup son senelerde pek çok sanatçı ve bilim insanının uğrak yeri haline dönüşmüştür.
Bizans İmparatoru I. Anstasius’un yapmış olduğu bağışlar 397 senesinde Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından kurulup akabinde Roma imparatorlarının bağışları ile yüzyıllar içerisinde bu haline çevrilmiştir.
Tavandaki mozaiklerinde bulunan altın kaplama ve üzüm asması motiflerden bahsedecek olursak, şarap ve ekmeğin Hz. İsa’nın kanı ve etini temsil etmesi sebebi ile burada pek çok üzüm bağı bulunuyor.
Azizler Evi olarak bilinen yapıda farklı dönemlerde yaşamlarını yitirmiş olan azizler 15 tane nişin içine konan mezarlara gömülmüşlerdir. Şehirde yer alan en büyük anır mezarı olma niteliğine sahiptir.
Aynı zamanda bir ilim merkezi olan manastırdan bir çok patrik, metropolit, rahip, papaz yetişmiştir. İçerisinde yer alan kütüphane zaman içerisinde yaşanan savaşlardan ötürü günümüze kadar gelememiştir.
Süryani kiliseler arasındaki en önemlisi olan bu yer, Hz. İsa’nın konuştuğu dil olan Aramice’nin bir diyalektiği olarak kabul edilen Süryanice dua ve ibadetlerin genç nesillere öğretildiği en etkin merkezlerden biridir.
Burası Neresi? İçerisinde Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nin yer aldığı yapı, II. Abdülhamid döneminde Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa tarafından 1889 yılında Süvari Kışlası olarak inşa ettirilmiş ve uzun yıllar boyunca bu şekilde hizmet etmiştir.
Binanın mimari Ermeni Sarkis Elyas Lole olup, iki katlı olacak şekilde yapılmıştır. Güney yönündeki kapıdan giriliyor olup alt katındaki kışlanın ahır olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Akabinde bu kışla Jandarma Komutanlığı Askerlik Şubesi, Jandarma Karakolu ve 1991-2003 yılları arasında ise vergi dairesi olarak faaliyet göstermiştir.
2000 senesinde Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakf’nın öncülük ettiği çalışmalar ile önemi bir kez daha ortaya konmuş ve restorasyon çalışmalarının yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
2004 senesinde Sakıp Sabancı’nın ölümünden sonra aile tarafından Sabancı Vakfı ve Sakıp Sabancı Ailesi tarafından bir görev bilinerek 2006 senesinde Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı arasında Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi Protokolü imzalanmıştır.
Yine aynı dönem içerisinde bina restore edilmesi adına çalışmalar başlatılmıştır. Müzenin ilk katı kışlanın ahır bölümlerini meydana getirirken üst katta ise idare ve yatakhane olarak kullanılması için bölümler mevcut.
Kent müze olarak faaliyet gösteren bu yapının üst katında Mardin şehrinin yapısını meydana getiren zanaatlar, yaşam alanları, sosyal yaşam ve kent tarihine ait buluntu ve eşyalar sergileniyor. Bu sergi eşyaları gerek görsel gerekse işitsel eşyalar ile zenginleştirilmiştir.
Aynı zamanda bu zamana dek Mardin hakkında yazılan tüm kitapların örneklerini burada bulabilirsiniz. Alt katta Dilek Sabancı Sanat Galerisi olarak kullanılıyor olup fotoğraf, resim, ebru ve güncel sanata ait eserlerin sergileri, ziyaretçilerin beğenisine sunulmaktadır.
Burası Neresi? Antakya Patriği Behrnam Banni tarafından 1895 senesinde patrikane olarak hizmet vermesi gayesi ile inşa edilmiştir. 1988 senesinde Kültür Bakanlığı’nın restore etmesi ile yenilenerek 1995 senesinde müze olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Müzedeki üç farklı sergi odası dışında çocuk ve yetişkin kişiler için hem eiğitici hemde öğretici aktiviteler yapılmaktadır. İçerisinde yer alan kütüphane ve sanat galerisini gezmeden geri dönmeyin derim.
Neden Gitmeliyim? Her katında 2000 senesinde beridir tarihin farklı dönemlerine ait olan eserler bulunuyor. Bunlardan; Asur ve Roma, Bizans, Zengi ve Eyyübi dönemlerine ait eserler bulunurken, etnografik parçalar, mozaikler, mezar taşları, sütun başlıkları sergilenenler eserler arasında.
Bunun dışında Güneydoğu Anadolu, Girnevaz Höyük ve Kuzey Mezopotamya kültürlerinden Eski Tunç, Selçuklu, Urartu, Asur, Grek, Helenistik, Bizans, Pers, Roma, Artuklu ve Osmanlı dönemlerine ait zengin bir koleksiyon da mevcut. Şehrin geçmişini en net şekilde anlayabilecek ve bilgi edinebileceğiniz müzeyi Mardin’de yapılacak şeyler listenize ekleyin.
Burası Neresi? Mardin’de bulunan doğal güzelliklerden Gurs Vadisi, Kızıltepe ilçesine 7 kilometre kadar mesafede yer alıyor. Burada bulunan şelale ve daha pek çok güzellik ile şehirden kaçıp kafa dinlenebilecek bir ortam oluşturuyor. Merkezde 45 derecelere kadar yükselen sıcaklıkların yanında vadideki sıcaklık 30 dereceye kadar düşmektedir. Sıcaklardan kaçıp Gurs Vadisi’nde soluklanabileceğiniz gibi şelale, göletler ve piknik alanlarında keyfili vakit geçirebilirsiniz. Bugün bahçe olarak kullanılan vadiden 12 köy yer alıyor. Mardin’e geldiğiniz vakit buraya gelip güzel yeşillkler içerisinde fotoğraf çekilebilirsiniz.
Burası Neresi? Mardin için bulunmaz bir nimet olan Beyazsu, kurak bitki örtüsüne sahip olup şehrin içerisindeki yeşil kavak ve söğüt ağaçları ayrı bir güzellik katıyor. Mardin’in içme suyu ihtiyacına karşılık veren Beyazsu, yerden kaynıyor olup içerisindeki alabalık tesisler ve piknik alanları ile hoş saatler geçirebileceğiniz bir alan. Çardaklarda oturup ayaklarınızı suya daldırarak serinleyebilir, yiyeceğiniz alabalığın sonrasında semaverde çay içerek keyif sürebilirsiniz. Mardin’in yerel halkı tarafından bilinen bu yer genellikle yabancı turistler tarafından pek bilinmiyor.
Burası Neresi? Emudin Külliyesi içerisindeki Emir Hamamı, 12. yüzyılın başında Emuneddin Ilgazi tarafından yapılmıştır. Merkez ilçede yer alan hamam, seneler boyu hizmet veriyor olup oldukça otantik bir atmosfere sahiptir. Sahip olduğu görünüm ile turistler tarafından dikkat çeken yapı üzerinde pek çok değişim yapılmış olsa da soyunma kabinleri ve fenerli kubbesi aynı şekilde durmaktadır.
Neden Gitmeliyim? Kadın ve erkek kısımları ayrı olarak yapılmadığından dolayı kullnım için saatler belirlenmiştir. Sabah saat 12:00 ile 17:00 arasında kadınlar kullanırken, diğer saatlerde erkekler kullanıyor. Hamamın içerisinde; sauna, masaj, köpük masajı, kese ve daha pek çok hizmetten makul fiyatlara yararlanabiliyorsunuz. Ayıca içinde bir de kafenin bulunduğu bu hamamda, soğuk bir şey içerek dinlenebileceğiniz alanlar mevcut.
Burası Neresi? Mardin’e gelipt de lezzetli yemeklerini yemeden dönmek olmaz! Yerel yemek ve mezeleri deneyebileceğiniz bu konakta yemekler oldukça büyük bir özenle hazırlanıyor. Alkollü veya alkolsüz istediğiniz içecek seçeneğini tercih edebileceğiniz gibi yemeklerden de kaburga dolmasını önerebiliriz. Bu harikulade yemekler bakır sinirlerde sunuluyor olup sıra gecesine de katılabilirsiniz.
Burası Neresi? Oldukça otantik bir havaya sahip olan Bağbadi, siz ziyaretçilerine erikli kebap ve Süryani şaraplarına kadar geniş bir yöresel lezzet yelpazesine sahiptir. Özenli çalışanları ile sizlerin buradan memnun ayrılacağına emin olduğumuz mekanda, akşamları canlı müzik performansları sergileniyor. Mardin’de tercih edebileceğiniz güzel restoranların biri olup değerlendiremeye almanızı öneririz.
Burası Neresi? Mardin’in yerel lezzetleri arasında önemli bir yere sahip olan Mardin kebabı en iyi Kebapçı Rido’da hazırlanarak servis ediliyor ve afiyetle yeniyor. Eğer acı seviyorsanız bolca acı yiyebileceğiniz, klasikleşmiş lezzetlerden ise acısız kebaplar bulunuyor. Ekşili salatası, özel lavaş ekmeği ve yayık ayranı ile Mardin kebabının yanında doyum olmuyor. Kuzu ve süt danası karıştırılarak hazırlanan etler burada yetişen hayvanlardan. Günlük olarak taze şekilde kasaplardan alınan etlerin yanında tasta içeceğiniz ayran içinizi ferahlatacak. Masaya oturur oturmaz önünüze dizilen lezzetli ezme ve salatalar bile karnınızı doyurmaya yeter.
Burası Neresi? Mardin’i ayaklar altına seren adından da anlaşıldığı üzere Seyr-i Merdin’de kahvaltıdan içli köfte, kuru dolma ve yemekten sonra mırraya kadar pek çok lezzet bulunuyor. Gerek sunduğu manzarası gerekse yemeklerin lezzeti ile gelenin memnun şekilde ayrıldığı yerlerdendir.
Burası Neresi? Oldukça iddialı olan Asude-i Merdin, bir tabak içerisinde yöresel 6 lezzetin sunması ile Mardin’in yöresel tatlarını bir tabakta tadabiliyorsunuz. Gelen misafirlerin hoşnut ayrıldığı restoranda; sembusek, Mardin dolması, kaburga dolması, Mardin içli köftesi ve daha birçok lezzeti bulabilirsiniz. Kahvaltı içinde tercih edebileceğiniz yerde yine yöresel kahvaltılık ürünler sunuluyor.
Burası Neresi? Tarihi yapı içerisinde bir yandan sıra gecesinin tadını çıkartırken öte yandan yöresel yemeklerin tadına bakarak keyfinizi ikiye katlayacaksınız. Patlayana kadar yemek yiyebilir, çalan türküler ile kulaklarınızın pasını silebilirsiniz, Antik Sur Restoran’da. Son derece memnun ayrılacağınız bu mekanda; içli köfte, kaburga dolması, bol köpüklü yayık ayranı ve çok daha fazlasını bulabilirsiniz.
Burası Neresi? Midyat Cağ Sofrası’da bir diğer tercih edebileceğiniz mekanlardan olup menüden hangi yemeği söylerseniz söyleyin hepsi oldukça taze şekilde masanıza gelecektir. Hem Mardin’den lezzetler hemde Erzurum‘un cağ kebabını bir arada bulup yiyebileceğiniz restoran, tüm tatları denemek isteyenler için Midyat karışık lezzetler tabağını sunuyor. Pişman olmayacaksınız bize güvenin!
Burası Neresi? Perde pilavı yiyecekseniz hiç düşünmenize fırsat vermeden Cİhan Lokantası’nı işaret ediyorum. Bunun yanı sıra yerel tatlarında menüde yer aldığını söyleyerek kaburga dolmasını burada da tadabileceğinizi belirteyim. Oldukça uygun fiyatlara yiyebileceğiniz yemeklerin tadını şehirde ayrılsanız dahi unutamayacağınızı düşünüyorum.
Burası Neresi? Kadayıf ve dondurması ile meşhur olan Sadık Künefe, yiyenlerin tekrar tekrar yemek istediği bir tada sahip. Neredeyse Hatay‘a rakip olan Mardin’in meşhur tatlıcısı Sadık Künefe, Büyük bir kasenin ağzına kadar fıstık ile servis edildiği künefeler masanızı oldukça sıcak şekilde geliyor. Üzerine dondurma tercih ederseniz tadını ikiye katlayacağınızdan şüphem yok. Asıl yer ilçe merkezde yer alıyor olup toplamda 8 şubesi mevcut.
Burası Neresi? Mardin yemeklerinin vazgeçilmez malzemeleri arasında bulunan tarçın, kişniş, sumak ve bademin et ve bulgur ile birleşiminden ortaya çıkan yemeklerin yapıldığı Cercis Murat Konağı’nda popüler süryani yemeği Dobo ve Süryani içli köftesi kitel raha tercih edilen lezzetleri. Diğer yandan menü içerisinde; kişk çorbası, tarçınlı mahlepli patlıcanlı pilav, ekşili erik yahnisi alluciye, pekmezli erik tavası, ekşili nohut yemeği hımmısiye, kazan kebabı, kaburga içinde sarmısaklı yaprak sarması gibi özel yemekler de yer alıyor. Harikulade bir manzara eşliğinde enfes bir yemeğe kim hayır diyebilir ki?
Burası Neresi? İlla et, dolma, meze yemek zorunda değilsiniz tabi ki. Bunlar dışında lezzetli çörekleri tercih ederek sabah saatlerinde kahvaltı için tahinli çörekleri yiyerek güne başlayabilirsiniz. Mahlep, sakız, haşhaş, tahin ve sahlep ile yapılan lezzetin yanında demli bir çay iyi gider. Yiyeceklerinizi alıp kendinizi rahat bir ortama atarak afiyetle yiyebilirsiniz.
Burası Neresi? Kömür ateşinde fıstıklı, cevizli, acılı olarak çeşitlendirilen kebapların yanında kızartılmış domates ve biber ile masanıza servis ediliyor. Lavaşının lezzetine diyecek yok zaten. Gelen mezelerden acılı ezmeyi sürün lavaşın üstüne oldukça lezzetli. Yanında da tahta kaşık ile getirilen köpüklü ayranından söyleyin. Eski Mardin Çarşısı’nın sonunda konumlanan restoran bahçe içerisinde yer alıyor. Bilinirliliği fazla olmadığından turistler ile dolup taşmıyor. O yüzden keyfini süre süre yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Burası Neresi? Gün içerisinde hangi saatte gelirseniz gelin çok yönlü yemek çeşitleri ile gönlünüzü fethedecek ancak kahvaltısının yeri bir ayrı. Pişi, börek, baharatlı lor peyniri ile yapılan kırmızı biberler, ev yapımı reçeller, ve kızartılan hellim öne çıkan lezzetlerinden. Ev yemekleri, vegan ve vejeteryen yemeklerini tercih edebileceğiniz Sinek’te, Süryani şaraplarından içebilirsiniz. Ayırca burada gerçekleştirilen akustik performans geceleri ile film günleri de farklı bir eğlenceye imza atıyor.
Tur hakkında; Belirlenen noktalarından yada kaldığınız yerden alınarak Midyat’a gidiyorsunuz. Burada ilk olarak 630 seneboyunca Hz. İsa’nın konuştuğu dilde dualar edilen Deyrulzafaran Manastırı’na gidiyorsunuz. Akabinde büyük İskender döneminden günümüze kadar tarihe tanıklık etmiş olan Dara antik Kenti’ne geçiliyor.
Sunduğu doğal güzellik ile Beyaz Su’da kısa bir mola veriliyor. Buradan Konuk evi ziyaret edilerek evler arasında yürüyüş yapılarak Gelüşke Hanı’na geçerek çay molası veriliyor. Sonrasında Midyat Mağaraları geziliyor ve öğle yemeği arasından sonra alışveriş için Midyat Çarşısı’ne gidiliyor.
Hasankeyf’i gezmek üzere yola koyuluyor. Eşsiz güzellikteki sular altında bu şehri gördükten sonra Mardin’e geri dönülüyor. Kasimiye Medresesi’nde gün batımını izledikten sonra tur burada son buluyor. Dara – Beyaz Su – Midyat Turu için kişi başı 120 TL ödeme yapmanız gerekiyor.
**Sizler için hazırlamış olduğumuz yapılacak listesi burada son buluyor. Yazımızda Mardin’de yapılacak şeyler hakkında elimizden geldiğince bilgi vermeye çalıştık. Sizde deneyim ve önerilerinizi bizimle paylaşırsanız seviniriz. İlginizi çekebileceğini düşündüğümüz diğer yazılar;
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…