Berlin nerede & hangi ülkede? Berlin Avrupa’ya bağlı Almanya’nın en önemli şehirlerinden biridir ve ülkenin başkentidir. Şehrin Almanya’nın başkenti olmasında doğu ile batı arasındaki ticari ve coğrafi ekseninin karşısında olması büyük rol oynamıştır. Şehir, ülkenin kuzeydoğu bölgesine düşmektedir.
Berlin hakkında; Spree ve Havel nehirlerinin kıyısına konumlanmış olan şehrin kuruluş tarihi 1237 olarak kabul edilmiştir. Cölln ve Berlin isimlerindeki balıkçı köylerinin birleşmesiyle Prusya’nın başkenti olan şehir, zamanla güçlenen Prusya sayesinde Berlin’in kültürel ve politik açıdan önemli bir konuma ulaşmasını sağlamıştır.
1933 senesinde Nazi Almanya’sının başkenti olan şehir, savaşın olduğu yıllarda tam anlamıyla harabeye dönüşmüştür. II. Dünya Savaşı’nda Birleşik Krallık, ABD ve Sovyetler Birliği’nin kontrolüne girerek dört bölüme ayrılmıştır. Sovyeter Birliği’nin müttefikleri ile anlaşamaması sonucu kent doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
1961 yılında Berlin Duvarı’nın yapımına başlanmıştır. Doğu ve batı arasında geçişler katı kurallar ile engellenmiş olup bölgenin önemli yapıları olan müzeler, saraylar ve elçilikler kentin doğusunda kalmıştır. Duvarın yıkılmasıyla birlikte Berlin, Doğu ve Batı’nın birleşimi ile Almanya Federal Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur.
Ortalama gezi süresi; Berlin’de geniş bir tur gerçekleştirmek istiyorsanız ortalama bir haftalık bir zaman dilimi ayırmanızı öneriyoruz. Bu süre görmek istediğiniz yerlere uzayabilir ya da kısalabilir.
Berlin pahalı mı? Berlin’in son yıllarda Almanya’nın en popüler şehirlerinden biri haline gelmesi, bu şehirde uygun fiyatlı bir yapılabilecek bir şeyler bulunamayacağını düşündürebilir. Bu durum kısmen doğru olsa da şehirde nasıl akıllıca seyahat edebileceğiniz konusunda biraz araştırma yaparak bütçenize katkı sağlayabilirsiniz. Özellikle artan döviz kurlarından sonra şehirde kullanılabilecek seyahat ve turist kartlarını çok iyi takip etmek, ihtiyaçlarınızı indirim marketlerinden karşılamak gibi bazı tedbirleri mutlaka uygulamanızı öneriyoruz.
Berlin’de konaklama seçenekleri çok çeşitlidir ve şehir merkezine çok yakın bir konaklama seçeneğini tercih ederseniz maliyet artacağı için biraz daha şehrin dışında kalan konaklama seçenekleri daha mantıklı olacaktır. Bütçesi kısıtlı olan kişiler için hosteller de ekonomik bir tercih olabilir. Ulaşım için toplu taşımayı, özellikle de tren seyahatini tercih etmek de akıllıca bir seçenektir. Dilerseniz ulaşım için bisiklet de kiralayabilirsiniz. Yemek yemek için de lüks restoranlardan ziyade sokak lezzetlerini deneyimleyebilir veya çevrimiçi restoran indirimlerini kollayabilirsiniz.
Berlin nasıl bir yer? Güvenli mi? Almanya’daki ve diğer dünyadaki diğer büyük şehirlere baktığımız zaman Berlin’in genel anlamda güvenli bir şehir olduğunu söyleyebiliriz. Hatta Berlin’in dünya genelindeki en güvenli şehirlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. tabi ki bu şehirde sadece yerlilerin iyi bildiği karanlık köşelere sahip olmadığı anlamına gelmiyor.
Hermannstrasse ve Hermannplatz’ın bazı bölümleri şehrin riskli bölgeleri olarak kabul edilmektedir. Buraları ziyaret etmek zorunda kaldığınızda çok temkinli olmalı ve eşyalarınızı iyi koruduğunuzdan emin olmalısınız. Berlin-Friedrichshain’deki Rigaer Strasse de Berlin’de gidilmesi tavsiye edilmeyen riskli yerler arasında bulunmaktadır.
Ziyaret edebileceğiniz en iyi zaman; kış aylarında oldukça soğuk ve yazlarında ise serin olan şehir en fazla yağışı Temmuz aylarında almaktadır. Bizim önerimiz gezi planınızı Nisan-Mayıs aylarında oluşturmanız yönünde.
Yardımcı uygulamalar; Berlin’e geldiğinizde seyahatinizi kolaylaştıracak uygulamaları cep telefonunuza yüklediğinizden emin olmalısınız. Böylelikle birilerine soru sormak zorunda kalmadan yolunuzu bulabilir ve hangi ulaşım araçlarını kullanabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
-Gezi için;
-Ulaşım için;
Ulaşım; Berlin Brandenburg Havalimanı (BER), Berlin’e gelenlerin sıklıkla tercih ettiği şehre giriş noktalarından biridir. Burası şehir merkezine yaklaşık 30 kilometrelik bir mesafede bulunmaktadır ve bu süre ortalama 45 dakikalık bir yolculuk anlamına gelmektedir. Otobüs, metro ya da tren seçenekleri ile şehir merkezine ulaşım mümkündür.
Tasarruf kartları; Berlin’de kullanılabilecek tasarruf kartları ile Berlin gezisi gerçekleştirilenler maddi açıdan ciddi avantajlara sahip olabiliyor. Özellikle müze geçişlerindeki avantajları ile bu kartlar ziyaretçiler için oldukça cazip olmaktadır.
Museum Pass Berlin: Bu kartı satın alarak üç boyunca 30 tane müzeye giriş hakkına sahip olabilirsiniz. Yetişkinler ve öğrenciler için farklı fiyatlar ödenen kartı online olarak satın alarak müzeleri giriş sırası beklemeden rahatlıkla ziyaret edebilirsiniz.
Berlin WelcomeCard: Daha uzun süre kalmayı planlıyorsanız, Berlin WelcomeCard alarak ücretsiz toplu taşıma imkanından yararlanabilir ve Müzeler Adası’ndaki tüm müzelere giriş yapabilirsiniz. Çeşitli saat ve günlere ayrılan biletlerden kendinize en uygun olanı belirleyerek online olarak satın alabilirsiniz.
Berlin-İstanbul saat farkı; Berlin ile İstanbul arasında 2 saatlik bir zaman farkı bulunuyor ve Berlin İstanbul’dan 2 saat geridedir. Bu da demek oluyor ki İstanbul’da saat 20.00 iken Berlin’de 18.00’dir.
Berlin’de ne yenir? Ne içilir? Berlin, Almanya’nın geleneksel lezzetlerini tatmak için uğrayabileceğiniz önemli şehirlerden biridir ve burada aç kalmak gibi bir sorununuz olmayacak. Şehrin bir diğer avantajlı yönü ise Alman yemekleriyle arası olmayanlar için şehirde pek çok Türk restoranının bulunmasıdır. Şehirde ne yiyeceğini merak edenler için daha önce hazırlamış olduğumuz Berlin yeme içme rehberimizi mutlaka incelemelisiniz.
Restoran bahşiş oranları: Berlin’de restoranlarda genellikle hesabın %10-15’i kadar bir bahşiş bırakılması beklenir. Tabi bahşiş miktarı mekana, duruma veya bahşiş miktarına göre değişir. Bahşişler mutfak personeli ile paylaşıldığından bir barmene verilen bahşişten daha fazla bahşiş vermek uygun olacaktır.
Şehrin ünlüleri; Avrupa’nın en çok ziyaret edilen kendi gri içi cıvıl cıvıl şehri Berlin, her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır. Berlin’in en önemli simgesi olan Brandenburg Kapısı’ndan başlayarak ihtişamlı görüntüsü ile en önemli tarihi yapılarından biri olan Berliner Dom’u ziyaret ederek kendinize bir gezi rotası oluşturabilirsiniz.
Avrupa‘nın gözde kentinde elbette ki sadece Berlin tarihi yerler mevcut değil. Pek çok sanat galerisi, doğal tabiat alanları ve eğlenceli aktivite seçenekleri ile Berlin gezinizi eğlenceli hale getirebilirsiniz.
Gezi önerisi; Berlin’e gittiğiniz takdirde mutlaka Sandemans’ın ücretsiz şehir turuna katılmalısınız. Brandenburg Kapısı’ndan hareket eden tura 10:00, 11:00, 12:00 ve 14:00 saatlerinde başlanmaktadır. 2.5-3 saat sürmekte olan tur içerisinde Brandenburg Kapısı, Checkpoint Charlie, Berlin Duvarı, Yahudi Anıtı, TV Kulesi gibi birçok önemli noktalar bulunmaktadır.
Burası neresi? Şehrin en çok turist çeken simgelerinden biri olan Berlin Katedrali, Spree nehrinin kıyısında konumlanmış olup muhteşem bir konuma sahiptir. Yapımına 15. yüzyılda başlanan katedral 20. yüzyılda tamamlanmıştır.
Köklü geçmişe sahip olan yapı, birçok medeniyetin varlığına tanıklık etmiş ve bir dönem ise Roma Katolik Kilisesi olarak faaliyet göstermiş ve ardından Luteran kilisesine dönüşmüştür. Prusya döneminde Avrupa ve Almanya için oldukça önemli bir siyasi merkez haline gelmiştir.
Almanya dünyanın en ihtişamlı görünümüne sahip kiliseleri ile donatılmıştır. Göz dolduran mimari yapısı ile Evangelist akımın en ünlü eseri olarak kabul gören katedralin geçmişi eski tarihlere dayanmaktadır. Alman mimarisinde ”Kaiserzeit” olarak adlandırılan katedral türünü temsil eden en güzel örneklerden bir tanesi hatta en önemlisi olarak gösterilmektedir.
Neden gitmeliyim? Berlin halkının kutsal olarak gördüğü katedral, önemli bir dini figürü temsil etmektedir. II. Dünya Savaşı sırasında oldukça hasar görmüş olsa da restorasyon çalışmalarıyla yenilenerek günümüzdeki halini almıştır. İçerisinde yer alan antika eserleri ve tarihi mimariyi yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz. Berlin’e geldiğiniz takdirde ihtişamlı yapıyı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin!
Burası neresi? Diğer adıyla Anıt Kilisesi olarak bilinen Kaiser-Wilhelm, II. Kaiser Wilhem tarafından büyük babasının anısına yaptırılan güzel bir Romanesk kilisesiyken II. Dünya Savaşı’nda telafi edilemeyecek hasar aldığı için orijinal yapının yanına kendisini hatırlatacak bir kilise inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Eski kilise, Almanya’nın savaş sırasında karşılaştığı yıkımın göstergesidir. Popülerliğini kaybetmesine rağmen, Almanya’nın modern tarihi için önemini korumaktadır. Günümüzde Batı Berlin’in simgesi olarak görülmektedir.
Burası neresi? 1701-1705 yıllarında Louis Cayart ve Abraham Quesnay Huguenot tarafından Fransız Kilisesi’nin ilk bölümleri inşa edilmiştir. Kilisenin mimarisi Fransa’daki yıkılan Charenton-Saint-Maurice Kilisesi’nden esinlenilmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gören kilise 1977-1981 senelerinde yenilenerek şimdiki görünümüne kavuşmuştur. Sadece dini amaç için değil Alman Evanjelik Kilisesi’nin toplantılarına ev sahipliği yapmaktadır.
1785 yılında Carl von Gontard tarafından kilise binasını değiştirerek, yanına kubbeli bir kule inşa etmiştir. Kule ziyarete açık olup büyüleyici Berlin manzarasını izleme fırsatı sunmaktadır. Kilise müziği için Berlin’de bulunan en önemli noktalardan biridir. Yarattığı atmosfer sebebiyle organizatörler konserlerini burada düzenlemektedir. Bunun yanı sıra haftalık org konserleri de verilmektedir.
Neden gitmeliyim? Berlin Katedrali’nin aynı derecede etkileyici olan muadili Fransız Katedrali, yaklaştıkça daha da heybetli bir hale gelen tepesinden panoramik manzaraya bakınca derin düşüncelere dalabilirsiniz. Kilisenin yeniden tasarlanmış zemin katında Huguenot Müzesi’nde, Fransa ve Berlin’deki Huguenotların tarihini gösteren sergiler de yer almaktadır.
Burası neresi? Nikolaikirche, 800 yıldan beri süre gelen tarihi geçmişi ile Berlin’in en eski kilisesi unvanına sahiptir. Koro ve konuk balkonuna sahip olup gotik tarzda inşa edilmiş Mark mimarisinin doruk noktasına ulaşan en güzel örneklerinden biridir. Bir bölümü Spree Nehri’ne uzanan kilisenin bulunduğu nokta “Nicholas Mahallesi” olarak adlandırılmaktadır.
II. Dünya Savaşı’nda sonra bir süre harabe olarak kalmış ve 1984 yılında yenilenerek müze olarak kullanıma açılmıştır. Müzede; kilisenin yenileniş serüvenini, dine dair sanat eserleri ve ayinlerde kullanılan bazı eşyalar sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Berlin’in Nikolai Bölgesi, tarihi kentin kalbi olarak kabul edilir. Burada St. Nicholas Kilisesi, müzeler ve eğlenceli geçmişi içeren en eski ve en popüler cazibe merkezlerinin çoğunu bulacaksınız. Efraim Sarayı’na ayrı bir parantez açmak lazım. Berlin’in zenginliğini sergileriyle anlatan saraydan çıkmak istemeyeceksiniz 🙂
Burası neresi? Tarihteki en karanlık dönemlerden birine şahitlik eden bu anıt, İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından gerçekleştirilen soykırımda hayatını kaybeden binlerde Yahudi’nin anısına sessiz bir şekilde durmaktadır.
Alman Parlementosu tarafından 1999 senesinde kurulmasına karar verilen anıt için bir tasarım yarışması düzenlenmiştir. Yarışmayı New Yorklu bir mimar olan Peter Eisenman’ın kazanmasının ardından, anıt gerçekleştirilen törenle 2005 yılının Mayıs ayında ziyarete açılmıştır.
Anıt alanında 2711 adet beton blok yer almaktadır. Anıt toplamda 19.000 m²’lik geniş bir alanda bulunmaktadır. Anıt içinde soykırıma ait belgeleri, kayıtları ve biyografik ayrıntıları da muhafaza eden bir bilgi ofisi de hizmet vermektedir.
Neden gitmeliyim? Holokost Anıtı, Naziler tarafından gerçekleştirilen soykırıma dair bilgilenmek isteyenler için Berlin’de en fazla ziyaret edilen turistik yerlerden biridir.
Burası neresi? Almanya’nın ve Berlin’in ünlü parklarından Tiergarten’ın en ünlü anıtlarından olan Zafer Sütunu, Berlin’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. 70 metre yüksekliğiyle dikkat çeken anıtın yapımı 1873 senesinde tamamlanmıştır. Yapımı 8 yıl süren anıt, Johann Heinrich Strac tarafından tasarlanmıştır. Yapı, halk arasında “Altın Kertenkele” olarak da adlandırılmaktadır.
Kulenin tam olarak hangi amaçla yapıldığı bilinmese de bir gözetleme kulesi olarak inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bununla birlikte anıtın 1864-1871 yılları Almanya’nın Danimarka, Avusturya ve Fransa’ya karşı alınan büyük zaferi anmak için yapıldığı da belirtilmektedir.
Neden gitmeliyim? Tiergarten’ı ziyaret eden herkes için Zafer Sütunu mutlaka görülmesi gereken noktaların başında gelmektedir. 285 basamakla çıkılan bu kuleye tırmanmayı göze alırsanız şehrin muhteşem panoramik manzarasıyla ödüllendirileceksiniz.
Burası neresi? Berlin’deki Müzeler Adası’nda bulunan beş müzeden biri olan Pergamonmuseum, Alfred Messel tarafından tasarlanmış olup yapımı 1930 yılında tamamlanmıştır. Almanya’nın en çok ziyaret edilen sanat müzesi olup içerisinde; Bergama Zeus Sunağı, İştar Kapısı Bergama Athena Tapınağının Girişi, Bergama’dan Athena Heykeli gibi daha birçok tarihi eser bulunmaktadır.
Müze binasının sağlam bir alt yapıya sahip olmaması sebebiyle hasar görmesine yol açmıştır. Henüz II. Dünya Savaşı’nı göremedim zorunlu olarak yıkılmıştır. Yeni inşa edilen görünüm ile içerisinde üç müzeyi barındırmaktadır. Bunlar; Yunan-Roma mimari eserlerini içeren Antik Eserler Koleksiyonu (Antikensammlung), Asya Müzesi (Vorderasiatisches Museum) ve İslam Sanatları Müzesi (Museum für Islamische Kunst)’dir.
Neden gitmeliyim? Binanın içindeki eserler elbette ki önemlidir. Ancak binanın kendisi de oldukça güzeldir. Girişinde Korinth sütunlar ve heykeller dış görüntüye ayrı bir estetik katmış. Klasik Eserler Koleksiyonu, Antik Yakın Doğu Müzesi ve İslam Eserleri Müzesi gibi koleksiyonlara sahiptir. Giden herkesin büyülendiğini söylediği müzeyi gezmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz 🙂
Öneri: Sesli rehber alabilirsiniz. Türkçe seçeneği de bulunmaktadır!
Burası neresi? Berlin’in yeteri kadar ilgi görmeyen yerlerinden olan bu müze, yüzyıllar öncesinden günümüze kadar uzanan sergileriyle, Avrupa’nın moda ve tasarım dünyasını yakından tanımak için mükemmel bir yerdir. Müzenin tarihi 1867 yılına dak uzanmaktadır ve ilk kurulduğunda Almanlara ait el sanatlarını tanıtma amacı taşımaktaydı. Müzedeki sergiler iki katlı bir yapı içinde sergilenmektedir.
Müze içinde Guelph Hazinesi’nden kubbeli kutsal emanet ve fil şeklindeki dökme kap görülmesi gereken en popüler objelerdir. Bunun yanı sıra Dionysius Manastırı’ndan getirilmiş olan Bursen Kutsal Emaneti’de mutlaka görülmelidir. Moda galerisindeki 19. ve 20. yüzyıllara ait kostum ve aksesuarlar da 150 yıllık moda tarihi boyunca size rehberlik edecektir.
Neden gitmeliyim? Dekoratif sanatlar üzerine Berlin’in en zengin ve en özel sanat evi olan Kunstgewerbemuseum sanata yatın olan kişiler için Berlin’de mutlaka görülmesi gereken müzeler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Berggruen Müzesi, çağdaş bir sanat müzesidir ve müze içinde modern ve savaş sonrası tablolar, heykeller ve çeşitli çizimlerden oluşan muhteşem ve oldukça geniş bir koneksiyon sergilenmektedir. Pablo Picasso, Henri Matisse, Paul Klee gibi şöhretli sanatçıların bir dizi eserlerini burada görmek mümkün olmaktadır.
Şehrin birçok müzesinin aksine Berggruen Müzesi, Müzeler Adası’nda değil, Berggruen, Charlottenburg’da yer almaktadır ve büyüleyici Charlottenburg Sarayı’na kısa bir yürüyüş mesafesindedir. Müze içindeki Heinz Berggruen’e ait koleksiyon 1996 yılında halkın ziyaretine açılmıştır. Kendisi 2007 yılında hayata gözlerini yummuş ve Berlin-Dahlem’e gömülmüştür.
Neden gitmeliyim? Başta Picasso olmak üzere birçok önemli sanatçının eserinden oluşan koleksiyon, sanat aşığı ziyaretçilerin ilgisini çekecektir.
Burası neresi? Berlin’deki en etkileyici cazibe merkezlerinden biri de Terörün Topografyasıdır. Müze, Eski Nazi hükümetinin Ana Güvenlik Ofisi’nin tam yerinde bulunan hem kapalı hem de açık alanda sergileri olan bir müzedir ve yüzleşmeyi konu edinmektedir. 15 bilgi istasyonundan oluşan müze, 2010 yılından bu yana ziyaret edilebilmektedir.
Müze Nazi Almanyası’nı iç işleyişini ve motivasyonuu sergilemeyi amaçlamaktadır. Burası Nazilerin gerçekleştirdiği eylemlerin çoğunluğunun planlandığı yer olması nedeniyle tarihi açıdan önemli bir yere sahiptir. Müzede fotoğraf ve suçları kanıtlayan birçok belge sergilenmektedir. Bunun yanı sıra müzenin dışında kalan son mahzen duvarları da açık hava sergisi olarak görülebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Nazilerin Alman Yahudilerine karşı aldığı tavır ve yaptıkları zulüm hakkında daha detaylı bilgi edinebileceğiniz bu müze, şehrin en bilgilendirici müzelerinden biridir.
Burası neresi? Berlin’in merkezi bir konumunda, turistlerin uğrak yeri tarihi ve turistik noktaların yakınında, türünün tek örneği olan Berlin Büyü Müzesi bulunuyor. Müze içindeki altın, mor ve kırmızı renklerdeki süslemeler mistik bir ortam oluşmasına katkı sağlıyor.
Müze içinde 450 civarında sergi bulunuyor. Bu sergilerle ziyaretçiler, çoğu belirli kültürlere ve bölgelere odaklanmış mistizm ve büyü üzerine objeleri inceleyebilmektedir. Bu nesneler Afrika maskelerinden Orta Çağ Avrupa’sında kullanılmış işkence aletlerine kadar uzanmaktadır.
Neden gitmeliyim? Müzeyi ziyaret edenler, bu etkileşimli sihir müzesinde, geçmişten günümüze tasavvufun ve sihrin yolculuğuna tanık olabilmektedir. Ziyaretçilere müzeye geldiklerinde verilen broşür sayesinde, müzenin çeşitli interaktif oyunlarına ve meydan okumalarına dahil olabilmektedirler. Ziyaretinizi hafta sonuna denk getirmeniz durumunda ise gerçekleştirile gösteriler, burayı aile gezisi için Berlin’deki mükemmel duraklardan biri haline getirmektedir.
Burası neresi? İmparator II. Wilhelm’in talimatı ile 1956 yılında Ernst von Ihne tarafından Spree Nehri’nin kıyısında inşa edilmiştir. İlk etapta Kaiser Friedrich Museum ismiyle hizmete açılan müze ilk kurucusundan biri olan Wilhelm von Bode’nin anısına Bode Museum olarak değiştirilmiştir.
Neden gitmeliyim? Savaş esnasında özellikle kubbesi ağır hasar görmüş olan müze binası, 1948 ve 1986 yıllarında tekrar inşa edilmiştir. 2006 yılından itibaren içerisinde sergilenen Heykel Koleksiyonu (Skulpturensammlung), Bizans Sanatları Müzesi (Museum für Byzantinische Kunst), Madeni Para Bölümü (Münzkabinett) ve tabloların sunulduğu Tablo Galerisi (Gemäldegalerie) ile kapılarını tekrar ziyaretçilerine açmıştır.
Burası neresi? Bu antika müzesi, merak uyandıran ve çağrıştıran öğelerden oluşan harika ve ilgi çekici bir ziyaret noktasıdır. Koleksiyondaki nesnelerin hepsi ağırlıklarına göre sıralanarak duvarlara asılmıştır. Bu da müzedeki objeleri incelemeyi kolaylaştırmaktadır. Esasen sergilenen nesnelerin kendileri çok da ilgi çekici olmasa da, koleksiyoncu tarafından her bir nesne için icat edilmiş olan “duyulmamış” hikaye müzeyi gizemli hale getirmiştir. Müzedeki nesnelere ait hikayeleri sanatçı Roland Albrecht üstlenmiştir.
Neden gitmeliyim? Müzenin ana fikri, basit gibi görünen nesnelerin ardında saklayabilecekleri büyük hikayeyi düşünmeye ve dünyayı hayal gücünün merceğinden görmeye teşvik etmektir. Bu nedenle müzeye gelen ziyaretçiler basit bir taşın ardında saklayabileceği hikayeyi dinledikten sonra taşa hayran bir şekilde müzeden ayrılabilmektedir.
Burası neresi? Soğuk Savaş döneminde Doğu ile Batı Berlin arasında bir geçiş noktası olan yapı, karşıya geçenlerin yaşadıklarına odaklanmamızı sağlayan bir müze olarak ziyaret edilebilmektedir. Bina Friedrichstraße Tren İstastonu’nda bulunmaktadır ve küçük bir müze olmasına rağmen şehrin bölünmesi ve yeniden birleşmesini ziyaretçilerine güçlü bir şekilde hatırlatmayı başarmaktadır.
“Gözyaşı Müzesi” olarak da bilinen müzenin bulunduğu bina 1962 senesinde inşa edilmiş ve 1990 yılına kadar da bir kalkış terminali olarak hizmet vermiştir. Müzenin açılışı ise bir vakıf tarafından 2011 senesinde açılan bir sergi ile gerçekleşmiştir.
Neden gitmeliyim? Almanların ayrılık zamanındaki günlük yaşamına odaklanan müze, Berlin tarihi hakkında daha detaylı bilgiler edinmek isteyenler için Berlin’de görülmesi gereken noktalar arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Madame Tussauds Berlin Müzesi’ni ziyaret etmek ziyaretçiler için muhteşem bi deneyim vadetmektedir. Dünyanın en tanınmış ünlülerinden bazılarını yakından görmek ve onlarla fotoğraf çektirmek için kaçırılmayacak bir fırsat.
Dünyaca ünlü bu müze, 19. yüzyılda Londra’da hayata başlamış ve zamanla dünyanın çeşitli şehirlerine yayılarak küresel bir fenomen haline gelmiştir. Berlin’deki müzede, tarihi açıdan önem arz eden karakterlerin yanı sıra modern zamanların en ünlü karakterlerinin bazılarının gerçekçi versiyonlarıyla karşılaşmak mümkün olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Hem yetişkinler hem de çocuklar için, bu göze çarpan cazibe merkezi, kesinlikle sevdikleri bir şeyler bulabilecekleri bir mekan. Müzede düzenli olarak gerçekleştirilen temalı sergiler, kalıcı ikonik sergilerle birlikte ziyaretçilerin unutamayacağı bir heykel müzesi deneyimi sunmaktadır.
Burası neresi? 19. yüzyıldan kalma geniş ve tarihi bir bina içinde bulunan Doğal Tarih Müzesi’nde fosiller ve çok iyi korunmuş hayvan kalıntıları da dahil olmak üzere hem yetişkinlerin hem de çocukların ilgisini çekebilecek çok sayıda sergi bulunmaktadır. Koleksiyon, 6.600 m²’lik şu anki yerine 1889 senesinde taşınmıştır. Müzenin koleksiyonundaki en önemli objelerin başında ise dünyanın en büyük dinozor iskeleti olan, 13,27 metre boyundaki Brachiosaurus’tur.
Neden gitmeliyim? Zooloji ve evrim konularına meraklı kişiler için Doğal Tarih Müzesi’ni ziyaret etmek Berlin’de yapılabilecek en iyi şeyler arasında bulunuyor. Müzeyi ziyaret edenler eski Mısır’da elde edilen kalıntılardan gerçeğine çok yakın pozlara dönüştürülmüş dinozor iskeletlerine kadar birçok şeyi görebilmektedir.
Burası neresi? Berlin ve çevresinden toplanmış tipografik işaretlerden oluşan bu koleksiyon, üç boyutlu tasarımları inceleme imkanı sunmaktadır. “Kurtarılmış Mektuplar Müzesi” olarak isimlendirebilen müze, 2005 senesinde Barbara Dechant ve Anja Schulze tarafından kurulmuştur. Bu iki kişinin tipografiye olan merakı sayesinde, normalde çöp tenekesine gidecek olan bu tasarım harikaları etkileyici bir müzenin baş kahramanları olmuştur.
Müzedeki nesnelerin büyük çoğunluğu Berlin’den gelmekle birlikte ufak bir kısmı Almanya’nın diğer şehirlerinden toplanmıştır. Eski mağaza işaretleri, logolar ve harfler alanı doldurmaktadır. Nesnelerin bir kısmı renklerine göre sıralanırken bir kısmı da karışık bir halde dizilmiştir.
Neden gitmeliyim? Özellikle tasarım ve tipografiye meraklı ve bu konudaki örnekleri incelemekten hoşlanan gezginler için bu müze, Berlin’deki önemli ziyaret noktalarından biridir. Sergilerin çoğunda, tarihlerini ve yazı tiplerini detaylandıran küçük notlar, tipografi konusunda bilgilenmek için önemli birer fırsattır.
Burası neresi? Karl Friedrich Schinkel’in mimari tasarımlarından ilham alınarak inşa edilen Altes Museum, Klasisizm döneminin önemli eserleri arasında yerini almaktadır. 1943 ve 1945 yıllarında geçirdiği yangın kazalarının ardından yenilenme sürecine girmiş ve 1966’ya kadar devam etmiştir.
Neden gitmeliyim? Berlin’in sanat koleksiyonları için inşa edilen müze, 1904 yılından beri Yunanlıların, Etrüsklerin ve Romalıların sanatını ve kültürünü tanıtan sergi ile birlikte değerli bir Antik Eserler Koleksiyonunu (Antikensammlung) barındırmaktadır.
Burası neresi? DDR Müzesi, Berlin şehrinde en çok ziyaret edilen ve en eğlenceli turistik mekanlardan biridir. Doğu Almanlarla Batı Almanların yaşamları arasındaki farkı keşfetmek için inanılmaz bir interaktif deneyimi tasarlanmıştır.
Uygulamalı şekilde gerçekleşen sergide; üç teması mevcuttur. Bunlar; “Kamusal Yaşam”; “Devlet ve İdeoloji” ve “Bir Kule Blokunda Yaşam” olarak ayrılan konuların her biri olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alınarak incelenmektedir. 2006 senesinde “Dokunulabilir Tarih” düşüncesiyle faaliyete açılan müze, ziyaretçilerini çoğu zaman dokunma ve düşünmeye itmeye davet etmektedir.
Neden gitmeliyim? Günlük yaşama entegre olan müze, 2008 yılında müze, Avrupa Yılın Müzesi Ödülü’ne aday olarak gösterilmiştir ve Berlin’deki müzeler içinde mutlaka zaman ayrılması gereken noktalardan biridir.
Burası neresi? Checkpoint Charlie, Doğu ve Batı’nın 1961 senesinden 1990 yılına kadar üçüncü geçiş kapısı olarak kullanılmıştır. Kapı yalnızca; müttefik askerleri, büyükelçiler, bu kişilerin aileleri, yabancılar, Federal Almanya’nın Demokratik Almanya’daki temsilcileri ve çalışanları ve Demokratik Alman üst düzey yöneticileri tarafından kullanılmaktaydı.
Yalnızca karşılama noktası değil aynı zamanda doğu-batı arasında sıkça kullanılan bir bölge olmasıyla II. Dünya Savaşı’nın ardından karşı karşıya gelen ABD ve Sovyetler Birliği askerleri 16 saat boyunca karşı karşıya beklemişlerdir.
Atılacak tek bir kurşun 3. Dünya Savaşı’nın başlamasına yol açacağı düşüncesinin hakim olmasıyla bu durum zamanın ABD başkanı J. F. Kennedy nin Sovyet Birliği’nin başkanıyla yaptığı görüşmeler sonucu sorun çözüme kavuşmuştur.
Neden gitmeliyim? Berlin’den kaçma girişimine tanık olan kontrol noktası, insan haklarının küresel ve şiddet içermeyen mücadelesini gözler önüne sermektedir. Burası Soğuk Savaş döneminden kalma en önemli simgesel yapılardan biri olmuştur. Bu nedenle burası Alman tarihi açısından çok büyük bir öneme sahip bir ziyaret noktasıdır.
Kaçırmayın! Buraya kadar geldiğinizde yakın bir konumda bulunan ve Kontrol Noktası’nın tarihini anlatan “Haus Am Checkpoint Charlie” isimli küçük müzeyi de ziyaret etmeyi unutmayın.
Burası neresi? Yahudi Müzesi, 2 bin yıllık tarihi olan Alman Yahudilerin anısına adanmış bir müze olup, iki farklı yapıdan oluşmaktadır. Biri Kollegienhaus adı verilen eski bir mahkeme binası diğer bina ise müzeye özel olarak inşa edilmiştir. Binanın için 1989 senesinde bir yarışma düzenlenmiş ve kazanan projenin inşası 1993-1999 yılları arasında gerçekleşmiştir.
Genç, yaşlı, Alman olan ve olmayan tüm herkesi tek çatı altında toplayan müzede; sergi koleksiyonu, düzenlediği pedagojik çalışmalar ve çeşitli Alman-Musevi tarihini anlatan öğretici etkinlikler yapılmaktadır.
Müzenin mimari tasarımı oldukça dikkat çekici düzeyde inşa edilmiştir. Giriş kapısından girdiğiniz andan itibaren Almanya’daki Yahudi yaşamını sembolize eden koridor; sürgün, soykırım ve süreklilik olmak üzere üç adet eksenden oluşmaktadır.
Sürgün ekseni; ikinci koridorun sonunda yer alıp sürgün olmanın çaresizliğini ifade etmektedir. Berlin’de göç yapmaya zorlanan ve sınır dışı bırakılan Yahudilerin anısını taşıyan bahçeye ulaşır. Satranç formunda dizayn edilmiş platformun üzerinde içinde Yahudilerin sürgün edildikleri yerlerden getirilen topraklarda bulunan bitkilerle doludur.
Soykırım ekseni; altı tane ölüm ve yokluğu temsil eden soykırım kulesinden oluşmaktadır. Farklı şekil ve boyuttaki kuleler belleğin izlerini taşımaktadır. Mimar, tasarımı ile müzeyi ziyaret eden kişiyi yalnız ve sessizlikle baş başa bırakmayı hedeflemiştir. Kişi dışarıdan gelen sesleri duyar fakat kendi sesini duyurmaya bir o kadar uzaktır. Aydınlanma ve ısınmadan yoksun bu oda içerisinde soykırım ile yüzleşmeyi sağlamaktadır.
Süreklilik ekseni; binanın ana bölümünü oluşturan eksen, öldürülen Yahudilerin ayağının altından kayan zemin gibi gözle görülmeyen fakat hissedilen eğimler tasarlamıştır. Koridor boyunca aydınlatmalar duvardan duvara saplanmış olan beton kirişler Yahudilerin önlerine çıkan engelleri temsil etmektedir.
Neden gitmeliyim? Nazi dönemi ve soykırımlarla ilgili meraklı olan ziyaretçiler için bu müze kaçırılmaması gereken önemli noktalardan biridir. Müzede kurbanların yaşamları hakkında önemli bilgiler edinebilir ve dünyanın en önemli insanlık dışı olaylarından biri olarak kabul edilen soykırım hakkında detaylara bu müzede ulaşabilirsiniz.
Burası neresi? Hamburger Bahnhof, Almanya’da yapılan ilk terminal istasyonlarından biri olup Hamburg Berlin hattının bittiği nokta olarak açılmıştır. Yaşanan aksaklıklar sebebiyle kapanan istasyon, 1996 senesinde inşaat ve ulaştırma müzesine dönüştürülmüştür.
Savaş sırsında aldığı hasarların yenilenmesi sonucu “Museum für Gegenwart” adıyla çağdaş sanat müzesi kimliğiyle yeniden açılmıştır. Müze içerisinde; Friedrich Christian Flick koleksiyonu ve Nationalgalerie’nin Hamburger Bahnhof bölümü dünyanın en çağdaş sanat koleksiyonlarından bir tanesidir.
Neden gitmeliyim? Müzeyi ziyaret edenler 13.000 metrekarelik bir alanda son 60 yılın en önemli modern sanat örneklerini inceleme fırsatını yakalıyor. Sanata karşı ilgiliyseniz mutlaka bu sanatla bezenmiş müzeye gitmenizi tavsiye ederiz. Hayran kalacağınıza eminiz:)
Burası neresi? “Bir Bahçede Dünya” konsepti ile yola çıkan müze, 43 hektarlık bahçeye sahip olup, içerisinde 20 bin bitki türünü barındırmaktadır. Kendi türünde dünyanın en büyüklerinden biridir ayrıca yine dünyanın en büyüğü olan Büyük Tropikal Ev teşhir seralarını kapsamaktadır.
Botanik Müzesi, 1905 yılında Botanik Bahçesi’ni tamamlamak amacıyla kurulmuş olup türünün ilk örneğini temsil etmektedir. Berlin’in “yeşil mücevheri” olarak adlandırılan bahçe, eski kraliyet bitki koleksiyonunu içermektedir.
Neden gitmeliyim? Bu doğa harikası yeşillerin içinde uzun yürüyüşler yapabilir, doğayı ve bitki örtüsünü birlikte keşfetmenin tadını çıkartabilirsiniz.
Burası neresi? 1962 yılında kurulduğu günden bu yana film ve televizyon sektörlerinin geçmişten günümüze nasıl evrildiği hakkında bilgiler veren Alman Sinematek; oldukça zengin bir koleksiyona sahiptir. Müzedeki koleksiyon, ünlü sinema divası Marlene Dietrich tarafından oluşturulmuştur. 100 yılı aşkın Alman film tarihi ve 50 yıl televizyon tarihini aydınlatan müze, Avrupa’da bu konsepte sahip tek müze olma özelliğini taşımaktadır ve Potsdamer Platz’daki film evinde bulunuyor. Müze, şimdiki yerine 2000 yılında taşınmıştır.
Medeni kanuna göre vakıf olarak bilinen “ Deutsche Kinemathek ” hükümet tarafından finanse edilmektedir. Müzenin amacı; yerli ve yabancı filmleri ve televizyonun gelişimini belgelerle anlatmak ve bilimsel ve pedagojik olarak incelemelerini insanların üzerindeki etkilerini gözlemlemektir. Bu nedenle yalnızca gösterim amaçlı değil araştırma yapmak içinde kurulmuş olduğu söylenebilir.
Neden gitmeliyim? Farklı konsepteki bu müzeyi gezip görmeniz şüphesiz farklı bir deneyim yaşamanızı sağlayacaktır. Müze, ziyaretçilerine yaratılışından günümüze kadar her iki medyanın da heyecan verici gelişimi hakkında fikir veriyor. Müzede aynı zamanda Fritz Lang tarafından 1927 senesinde yapılmış olan sessiz film “Metropolis” de dahil olmak üzere birçok önemli başyapıta dair kesitleri izleyebilirsiniz.
Kaçırmayın! 8 metre yüksekliğindeki aynalı duvarlarda bir televizyon programının incelemesinin görülebileceği etkileyici aynalı odayı mutlaka görmelisiniz.
Burası neresi? Bakır Gravür Sanatı Koleksiyonu (Kupferstichkabinett), hem Almanya için hem de dünyanın en önemli grafik koleksiyonun sergilendiği bir müzedir. Sergide; yaklaşık 550 bin baskı grafik eserleri, 110 bin çizim, pastal, yağlı boya ve suluboya eskizleri yer almaktadır ve müze 1832 senesinde kurulmuştur.
Orta Çağ’dan günümüze uzanan bin yıllık medya, sanat ve kültür tarihini ziyaretçilerine sunmakta olan müzede Albrecht Altdorfer, Botticelli, Dürer, Friedrich, Matthias Grünewald, Menzel, Bruegel d. Ä., Rembrandt, Karl Friedrich Schinkel gibi önemli isimlere ait eserlerde bulunmaktadır. Müze, sahip olduğu koleksiyon sayesinde, grafik sanatı ile ilgili dünyanın önemli müzelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Işığa karşı hassas olması sebebiyle daimi olarak sergilenmeyen eserler, geçici olarak gösterilmektedir. Aynı zamanda seçeceğiniz eserleri özel bir odada inceleme fırsatı sunulmaktadır.
Burası neresi? Alman Tarih Müzesi’nin geçmişi 1987 yılına kadar dayanıyor ve müze, Berlin’in 750. yıldönümünü kutlamak için kurulmuştur. Berlin’in zengin tarihi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken Berlin müzeleri arasında bulunmaktadır.
Müze, ziyaretçilerine ülkenin kuruluşundan Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar olan süre zarfındaki çok çeşitli dönemlere dair eserleri inceleme ve bilgi edinme imkanı sunmaktadır. Müze, tarihi zenginliğinin yanı sıra ilgi çekici Barok tarza sahip bir yapıyla hemen buraya bitişik olan Andreas Schlüter tarafından tasarlanmış modern bir binanın birleşiminden oluşmaktadır. Buraya geldiğinizde özellikle çatı kısmını dikkatlice incelemenizi öneriyoruz.
Neden gitmeliyim? Aynı zamanda bir kütüphaneye ve sinema salonuna da ev sahipliği yapan yapı, tıp, moda, askeri, sanat ve fotoğraf gibi çok çeşitli alanlarda Alman tarihi hakkında bilgi sahibi olma fırsatı sunuyor. Müzede Almanya’nın 2000 yıllık tarihi hakkında yaklaşık 7.000 eser görülebilmektedir.
Kaçırmayın! “Bildern und Zeugnissen’deki Deutsche Geschichte” (“Görüntüler ve Tanıklarda Alman Tarihi”) isimli 2006 yılından bu yana sergilenen sergi, müzeye gelenlerin kaçırmaması gereken en önemli kısımlarından biridir.
Burası neresi? Berlin’de görülmesi gereken müzeler arasında bulunan Alman Teknoloji Müzesi, 1983 senesinde Almanya’nın teknoloji alanında ne denli ileri olduğunu dünyaya kanıtlamak amacıyla kurulmuştur. Bu nedenle de milli anlamda da müzenin ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Müzede başta 1843 yılına kadar uzanan çeşitli buhar motorları da dahil olmak üzere çok sayıda teknolojik araç ve uçak bulunmaktadır. Müzedeki diğer ilgi çekici şeyler arasında müze ile lokomotif deposu arasında servis hizmeti sunan 1930’lu yıllardan kalma eski bir trene binmek de vardır.
Neden gitmeliyim? Almanya’nın ve Berlin’in bu popüler müzesinde hem çocuklar hem de aileler için Almanya’daki Sanayi Devrimi ile ilgili birçok ilgi çekici sergi bulunuyor. Müzede aynı zamanda yeniden inşa edilen bir atölye uygulamalı etkinliklerle ziyaretçilerin bazı şeyleri eğlenceli bir şekilde öğrenmesine olanak tanıyor.
Burası neresi? Berlin Story Bunker, ziyaretçileri yüzlerce yıllık Berlin ve Alman tarihini keşfetmeye davet eden, beş kattan oluşan oldukça etkileyici bir müzedir. İkinci Dünya ve Savaşı, bu etkileyici müzenin ana odak noktasıdır. 70.000 m²’lik müzede, Hitler’in kişisel çalışmalarının kopyaları ve 1945’de öldüğü sığınağın bir modeli başta olmak üzere çok önemli objeler sergilenmektedir. Müze, 2014 senesinden bu yana ziyaret edilebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Boyutu ve incelenmesi gereken nesneleri nedeniyle en az 2-3 saatlik bir zaman dilimi ayırmanız gereken bu müze, özellikle Alman ve Berlin tarihine meraklı ziyaretçiler için görülmesi zorunluluk olan noktalar arasında bulunuyor.
Burası neresi? Asıl adıyla Platz vor dem Potsdamer Tor olarak bilinen meydan, Berlin’deki 14 şehir kapısından biri olan Potsdamer Tor’un önünde yer almaktadır. 1838 yılında tren istasyonunun açılmasıyla birlikte ivme kazanmış olup, Avrupa’nın en işlek meydanlarından biri sıfatını almıştır.
Neden gitmeliyim? 1871’de Alman İmparatorluğu’nun kurulmasından sonra alana inşa edilen pek çok büyük bina ve restoranlar birlikte gelişen meydanı şehri ziyaret eden pek çok turist tarafından oldukça yoğun ilgi görmektedir. Meydana çok yakın konumda bulunan birbirinden keyifli müze ve binalar da burayı çok çekici bir yer haline getirmektedir.
Burası neresi? Gendarmenmarkt, Berlin’deki güzel ve prestijli bir meydan ve belki de Avrupa’daki en çarpıcı meydanlardan biridir. Fransız yapılarının yanı sıra Alman Kiliseleri ve Konser Evi ile süslü olan bu meydan, modern ve hesaplı bir yer olmakla beraber tarihi bir geçmişe de sahiptir.
Neden gitmeliyim? Her yıl Aralık ayında Noel pazarı kurulan meydanda her yıl düzenlenen Işık Festivali ayrı bir hava katmaktadır. Meydanda dolaşırken harika bir geçmiş duygusu hissedecek ve bugün Berlin’deki yaşama dair fikir sahibi olacaksınız.
Burası neresi? Avrupa’da birçok nokta hala Nazi rejiminin yaralarını taşımaktadır ve Bebelplatz da pek farklı değil. Meydan çevresindeki binaların çoğu günümüzde restore edilmiş olsa da 2. Dünya Savaşı esnasında gerçekleşen Berlin Savaşı’nda yıkılmıştır.
1933 yılında ülke çapındaki üniversitelere ülkeyi “Yahudi entelektüelizminden” arındırma çağrısında bulunulmuş ve öğrenciler kara günlerin haberici olan eylemi gerçekleştirerek 25.000 kitabı burada yakmıştır. Opernplatz olarak da bilinen bu meydan, o günden itibaren tarihteki en ünlü kitap yakma olaylarından birinin yeri olarak anılmaya başlamıştır.
Neden gitmeliyim? Günümüzde Bebelplatz ismini alan bu meydan, Berlin’in yeni ve modern yüzünü yansıtmaktadır. Meydanın her yerinde mutlu ve eğlenen insanları görmek mümkün olmaktadır. Bununla birlikte burada yaşanan sansür gecesini yansıtan birçok simge ve anıt da meydanın tarihi açıdan karanlık da olsa önemli bir yere sahip olduğunu insanlara hatırlatmaya devam etmektedir.
Burası neresi? 16. yüzyılda Brandenburg prensi Johann Georg tarafından Tiergarten’da bulunan avlanma bölgesine ulaşım sağlamak için at arabası yolu olarak kullanılmak üzere yaptırılmıştır. I. Frederick William 1647 yılında saray binasında şehir surlarına kadar varan yolu ıhlamurlar ağaçlarıyla çevrili bir bulvar haline getirmiştir. Batı Berlin kısmında ağaçlar hala varlığını sürdürürken, kalan diğer kısımda savaş sonrası ağaç kalmamıştır.
Şehrin gelişmesiyle birlikte popüler bir cadde haline gelen Unter den Linden’de Kral II. Friedrich’in at üzerine dikilmiş anıt heykeli dikilmiştir. Yaklaşık 1,5 km uzunluğundaki bu yol üzerinde, Humboldt Üniversitesi, Staatsoper, Neue Wache ve Zeughaus gibi çeşitli tarihi ve simgesel yapılar bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Brandenburg Kapısı’ndan Schlossbrücke ve Berliner Dom’a uzanan en eski yaya bulvarı Unter den Linden, Berlin şehrini tanımak için en iyi başlangıç noktalarından biridir. Geziniz sırasında buralarda biraz mola verip etrafınızda neler olup bittiğini izleyebilirsiniz.
Burası neresi? Mitte’nin güney bölgesinde Birleşik Friedrichshain-Kreuzberg ilçesinde bulunan Kreuzberg, Berlin şehrinin en ünlü yerlerinden biridir. Sokak adıyla X-Berg olarak bilinen bu yer, Batı Berlin’in en ıssız noktasıyken günümüzde şehrin en kültürel merkezi halini almıştır.
Küçük İstanbul adıyla anılan Kreuzberg; birçok sanatçı, öğrenci ve Türk çoğunluğuna sahip nüfusuyla geniş bir semttir.
Neden gitmeliyim? Sessiz sakin kendi havasında sıcak bir yer olan bu mahalle içerisinde; ikinci el mağaza, kafeler ve çeşitli restoranlar yer almaktadır. Yazımızın devamında detaylı olarak bahsedeceğimiz Viktoriapark, Landwehr Kanalı ve Görlitzer Park bu bölgede yer alıyor olup, oldukça güzel vakit geçirebileceğiniz birçok alternatifi bir arada sunmaktadır.
Burası neresi? Genci, bekarı, sanatçısı birçok kişinin yaşamak için can attıkları eski işçi sınıfı bölgesi olarak anılan Prenzlauer Berg; sıra dışı kafeleri, tarihi binaları ve küçük tatlı butiklerle bezenmiş sımsıcak bir yerleşim yeri.
Neden gitmeliyim? Çocuk mağazaları, oyun alanları ve Mauerpark’taki popüler bit pazarı gezmeyi sevenler için ve tabi ki sokak sanatçıları tarafından oldukça sevilen noktalardan biridir. Günün yorgunluğunu atmak için güzel bir alternatif olabilir.
Burası neresi? Tüm şehir manzarasını ayaklar altına seren Berlin’in kültlerinden olan TV Kulesi, bu büyüleyici manzara karşısında hem gözünüzü hem midenizi doyuracak. Kule 368 metre yüksekliğindedir ve 1969 senesinde inşa edilmiştir. Kulenin üstünde bir de 118 metre yüksekliğinde alıcısı bulunmaktadır ve bu alıcı 240 ton ağırlığındadır. Kulenin toplam ağırlığının ise 4800 ton olduğu belirtilmektedir.
Neden gitmeliyim? Almanya’daki en yüksek döner restoranı unvanına sahip olup, saatte bir ile iki kez kendi eksenine dönerek oturduğunuz noktadan şehrin her yönünü görmenizi sağlamaktadır. Kulenin seyir terası kısmı 203 metre yüksekliğinde bulunmaktadır.
İpucu! Burası her yıl ortalama 1 milyonun üzerinde kişi tarafından ziyaret edilmektedir ve şehrin en fazla ziyaret edilen ve ilgi gören noktalarından biridir. Bu nedenle de bilet için çok ciddi kuyruklar oluşabilmektedir. Girişte kuyruk beklememek için online olarak biletlerinizi önceden satın almanızı öneririz.
Burası neresi? Doğu Yakası Galerisi, 1990 yılında Berlin Barış Müzesi olarak dekore edilen, Berlin Duvarı’nın bir bölümünden oluşan yapıdır. Duvar, 1990’da sanatçılar tarafından yapılmış, can sıkıcı, şok edici ve zaman zaman tartışmalı görüntüleri tasvir etmektedir.
Neden gitmeliyim? Bu duvar ve galeri, modern tarihin son derece önemli bir parçasıdır ve ziyaret etmek için muhteşem bir yerdir. Sadece duvara bakıp sanat eserlerini görmek bile hayranlık uyandırır. Geçmişin hikayesini geleceğin dilinde nasıl anlatıldığını kendiniz görmelisiniz. İkonik Berlin Duvarı’nın bu bölümünü gezilecek yerler listenize mutlaka not alın!
Burası neresi? Yeşil alanın tadını çıkartabileceğiniz temiz havasıyla ciğerlerinizi bayram ettirecek Spree Nehri’nin paralelinde bulunan Landwehr Kanalı, yorucu Berlin gezi turunun ardından kısa bir soluk alacağınız ideal duraklardan biri.
Neden gitmeliyim? Berlin gezilecek yerler arasında doğallığından hiçbir şey kaybetmemiş olan bu kanalda; küçük bir bot turu yaparak şehri izlemenin zevkine varabilir veya müzik dinlerken kuğuları seyrederek bir yandan soğuk biranızı yudumlayabilirsiniz.
Burası neresi? Şehrin kalabalığından sıkılıp kendinizi doğanın içerisinde atabileceğiniz muhteşem güzellikteki Krumme Lanke, Berlin’in en kaliteli suya sahip göllerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. Adını kavisli şeklinden alan göl, Berlin’in güneybatı kısmındaki Steglitz-Zehlendorf semtindeki Schlachtensee gölünün yakınlarında bulunmaktadır ve Grunewald’ın yoğun yeşil ormanlarıyla çevrilidir.
Yalnızca siz değil evcil dostlarınız da düşünülmüş. Jogger dostu yolları takip ederek onlar için ayrılan bölgeye varabilir ve rahatlıkla vakit geçirebilirsiniz. Bunun yapılma amacı, göldeki su kirliliğinin ve su toplanma alanının temiz kalması için düşünülmüş harika bir sınıflandırmadır.
Neden gitmeliyim? Göl etrafında yaklaşık 8 kilometrelik muhteşem bir yürüyüş rotası bulunmaktadır. Bu doğa harikası bölgede gelerek bol bol yürüyüş yapıp kendinizi yeşil çimlerin kucağına atabilir veya eğlenceli dolu aktivitelere katılım sağlayabilirsiniz.
Burası neresi? Berlin’deki diğer göllere nazaran daha küçük olan, etrafı yeşilliklerle çevrili bu göl, dinlenmek için gelinebilecek sakin yerlerden biridir. Yaklaşık 2,5 hektarlık bir alanı kaplayan gölün oluşumu Buzul Çağı’na uzanmaktadır. Gölün kuzeydoğusunda ise İkinci Dünya Savaşı’na dair moloz ve savaş kalıntıları görülebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Her ne kadar tabiat koruma alanı olsa da gölün bazı kısımlarında yüzmeye müsaade edilmektedir ve özellikle çok açık bir şekilde yüzmekten hoşlanan ziyaretçiler için bu gölü tavsiye edebiliriz.
Aklınızda bulunsun! Ördeklerin bolca bulunduğu gölde çıplak yüzmek ve güneşlenmek yaygın olduğundan, bu konuda hassas olan ziyaretçiler için Teufelssee’nin çok da uygun olmayacağını belirtmemiz gerekiyor.
Burası neresi? 4 kilometre uzunluğu ve 2,5 kilometre genişliği ile Müggelsee, Berlin’in resmi olarak en büyük gölüdür ve bu nedenle gölün etrafında yürüyüş yapmak bacak kaslarınızı çalıştırmak için mükemmel bir yoldur. Göl, Küçük Müggelsee ve Büyük Müggelsee olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Spree’nin bir kısmı da gölün içinden akmaktadır. Köpenick, Friedrichshagen, Rahnsdorf ve Müggelheim semtleri de göl kenarında sıralanmıştır.
Neden gitmeliyim? Müggelsee oldukça geniş bir alana sahiptir ve bu özellikle su sporlarına meraklı olan ziyaretçiler için çok sayıda imkan sunmasını sağlamaktadır. Dileyen misafirler burada yelken ve sörfle eğlenceli dakikalar geçirebilir, işaretlenmiş noktalarda motorlu teknelerle gezebilir. Ayrıca göl çevresinde bulunan çok sayıdaki restoran ve kafe ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olmaktadır. Müggelsee Gölü aynı zamanda yüzmek için de en fazla tercih edilen yerlerin başında gelmektedir.
Burası neresi? Havaların ısınmasıyla birlikte kapın havlunuzu atın kendinizi Liepnitzsee’nin kıyısına.. Pastoral renkleri ile kartpostalları aratmayan göl, berrak suyun sesi dışında son derece sessiz sakin tam kafa dinleyebileceğiniz bir rota. Yüzmeyi sevenler için de eğer mevsim şartları uygunsa burası çok keyifli bir havuza dönüşebiliyor. Oldukça berrak bir yapıya sahip olan göl, sizi su kalitesiyle de kendisine hayran bırakıyor. Bu arada suyun muhteşem rengi gölün sahip olduğu minerallerden kaynaklanıyor.
Neden gitmeliyim? Ormanın içine saklanmış gizli bir cennet diyebileceğimiz güzellikteki doğa eseri yerde; ufak bir feribot turuna çıkmanızı ve kamp yapmayı seviyorsanız bir gününüzü burada geçirmenizi önerebiliriz. Günübirlik bir gezinti için, atıştırmalıklarınızı hazırlamayı unutmayın!
Burası neresi? 1275 metre uzunluğunda ve 80 metre genişliğinde kumlu plajıyla dikkat çeken bu dinlence yeri, Baltık kıyılarından gelen kumla doldurulmuştur ve Avrupa’nın en büyük yüzme alanlarından biri olarak binlerce kişi tarafından yüzmek amacıyla ziyaret edilmektedir. Özellikle çocuklu ailelerin tercih ettiği bölge, 100 yılı aşkın bir süredir şehirdeki en popüler yüzme noktalarının başında gelmektedir.
Neden gitmeliyim? Yazın rahat bir şekilde yüzmek için yeteri kadar sıcak olan bölge, aynı zamanda tekne kiralayarak gezintiye çıkabileceğiniz, deniz bisikleti kullanabileceğiniz çok keyifli bir alandır. Duş, tuvalet gibi imkanların da bulunduğu kafeler ise yeme içme ve dinlenmek için uğrayabileceğiniz yerlerdir.
Burası neresi? Schlachtensee Berlin’in güneybatı kısmında, Krumme Lanke ve Wannsee arasında bulunmaktadır. Gölün bulunduğu konum sağlam seyahat bağlantıları nedeniyle şehrin popüler göllerinden biridir. Yaz ayları geldiğinde gölde yüzen birçok insan görmek mümkündür. Aynı zamanda balıkçılar da bu gölü tercih ederek farklı türlerdeki balıkları yakalamaktadır.
Neden gitmeliyim? Yüzmenin yanı sıra balık tutmak, yürüyüş ve koşu yapmak, tekne kiralayarak göl etrafında dolaşmak gibi gerçekleştirebileceğiniz sayısız etkinlikle Schlachtensee’de çok keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.
– Ulusal Parklar, Yeşil Alanlar, Bahçeler
Burası neresi? Berlin şehrindeki en güzel ve geniş yeşil alan olan Tiergarten, önceleri av sahası olarak kullanılırken daha sonra halka açılmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında etkilenmesiyle buradaki canlı çeşitliliği de büyük oranda azalmıştır. Park alanı içinde 200 hektarlık bir hayvanat bahçesinin yanı sıra anıtlar, köprüler, Zafer Sütunu, Federal Başkanlık Ofisi, Dünya Kültürler Evi ve İngiliz Bahçesi gibi birçok önemli turistik yer de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Almanya’daki en büyük park olma özelliğini de hâlâ elinde bulunduran park yenilenerek tekrar kazandırılmıştır. Paten kayanlar mı dersin, bisiklet sürenler mi yoksa çimlere uzanıp güneşin tadını çıkartanlar mı yedi den yetmişe herkesin şehirden uzaklaşıp kendini doğanın kucağına attığı, adeta şehrin akciğeri diyebileceğimiz bir alan.
Neden gitmeliyim? Eski zamanlarda gaz fenerleriyle aydınlatılan Berlin sokaklarından esinlenerek, Berlin ve çevre şehirlerden gelen yaklaşık 100 adet gaz fenerinden oluşan bir açık hava müzesi kurulmuştur. Gece olduğunda fenerlerin açılmasıyla birlikte parkın yolları yumuşak sarı ışıklarla aydınlanmaktadır. Bu görüntüye tanık olmak ve atmosferi doyasıya hissetmek için Tiergarten’e uğramanızda fayda var.
Burası neresi? Şüphesiz hafta sonunu dopdolu geçirebileceğiniz Berlin’deki en özel yerlerden bir tanesi olan Mauerpark, atmosferiyle size enerji katacak. Parkın bulunduğu nokta Berlin Duvarı’nın sınır şeridi olması nedeniyle 1961’den 1989’a kadar yasaktı. Birleşmenin ardından burası yeniden halka açık bir bölge haline gelmiştir. Duvarın yıkılmasının ardından 5 yıl sonra 9 Kasım 1994’te resmi olarak açılmıştır.
Park içerisinde çeşitli alternatifler mevcut; Burası aynı zamanda kurulan bit pazarı ile keyifli ve yerel bir alışveriş deneyimi için de gelinebilecek noktalardan biridir ve bit pazarına ayakkabıdan kıyafete, eski bisikletlerden mobilyaya kadar her şey satılmaktadır. Mauerpark Flea Market çevresinde yer alan kafe ve snack barlar; dinlenmek için oldukça iyi bir fırsat olmakla birlikte oldukça lezzetli kahve ve atıştırmalıklar sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Amfitiyatroda kendine bir yer bul ve Berlin’in klasik Bearpit Karaoke’ye katılım sağlayarak eğlenceli bir deneyim yaşama fırsatına sahip ol mutlaka! Batıya doğru ilerledikçe Mauergarten adındaki yeşil alan piknik yapmak ve arkadaşlarınızla sohbet etmek için son derece güzel bir yerdir.
Her yaştan ve ırktan insanla karşılaşabileceğiniz Mauerpark, tüm herkesi bir araya getiren büyüleyici bir yer ve kesinlikle Berlin’deki en popüler turistik yerlerin başında gelmektedir.
Burası neresi? 20. yüzyılın başlarında varlıklı kişilerin uğrak noktalarından biri olan Grunewald Ormanı, günümüzde pek çok insanın sıklıkla geldiği bir kaçış noktası haline gelmiştir. Yaklaşık 3.000 hektarlık devasa bir alanı kaplayan orman içerisinde yapılacak birçok çeşitli aktivite bulunmaktadır. Bunlardan birkaçı; yazın kendinizi gölün serin sularına atmak, kışın kayak yapmak veya kızakla kaymak, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek ve daha fazlası…
Neden gitmeliyim? Orman içerisinde barındırdığı tepelerle de kendinden söz ettirmektedir. Kuzeyde bulunan Drachenberg, eşsiz Berlin manzarasını izlemek için muhteşem noktalardan biri diyebiliriz. Bunun yanı sıra yapay bir tepe olan Teufelsberg’de, Soğuk Savaş döneminde 19. yüzyıldan kalma bir ABD gözetleme kulesi de bulunmaktadır. Grunewaldturm’u tırmanarak Havel ve Wannsee Nehri’ne tepeden bakmanın keyfini çıkarabilirsiniz.
Burası neresi? Berlin’in güneybatısında doğal bir koruma alanı olan Pfaueninsel, göz dolduran cıvıl cıvıl renkteki egzotik kuşlara ev sahipliği yapmaktadır. Zamanında Prusya Kralı II. Frederick William kendisine ait olan bu arazide sevgilisi Wilhelmine Enke için inşa ettirdiği gösterişli kale, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
Ada yaklaşık 1,5 kilometre uzunluğunda ve 500 metre genişliğindedir. Ziyaretçiler etrafta serbest bir şekilde dolaşan mandalar ve rengarenk tavus kuşları arasında dolaşabilmektedir. Adanın ismi de zaten bu rengarenk tavus kuşlarından gelmektedir.
Adanın ortasına Berlin Hayvanat Bahçesi’nin temelini oluşturacak olan halka açık bir hayvanat bahçesi inşa edilmiştir. Bunun üzerine hayvanların çoğu 1842’de kurulan Berlin Hayvanat Bahçesi’ne verilmiştir.
Burası neresi? Peacock Island’da bulunan; saray, mandıra, 400 yılı aşkın süredir bulunan meşe ağaçları, Berlin’in en eski gül bahçesi şehir hayatından kaçıp huzurlu bir ortamda vakit geçirmek için ideal destinasyonlardan biridir. Adayı yıl boyunca feribot ile ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Avrupa’nın Fransız baskısından kurtulmasının ardından 1821 yılında Kral Friedrich Wilhelm III tarafından yaptırılmış bir anıt, Berlin’in en yüksek tepesi Tempelhofer Berg’de yer almaktadır. Yazları yapay bir şelale anıtın dibinden başlayarak yamaçtan aşağıya Großbeerenstraße ve Kreuzbergstraße’nin kesiştiği noktaya dökülmektedir. Anıtın çevresini şekillendirmek için Viktoria ismi verilen park inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Parkta akşamları eğlenceli vakit geçirebileceğiniz bir bira bahçesi de bulunmaktadır. Aynı zamanda bir şelale, bir bağ ve ulusal bir anıtın da bulunduğu bu park, oldukça romantik ve huzur dolu bir yer olması nedeniyle Berlin gezilecek yerler listenize dahil etmeniz gereken noktalardandır. Şelalesiyle ve tepeden görülen muhteşem şehir manzarasıyla sizin de buraya hayran kalacağınızdan eminiz.
Burası neresi? Berlin şehrinin güneyine, Spree Nehri’nin güneyine doğru gittiğinizde karşınızda Treptower Parkı bulacaksınız. İkinci Dünya Şavaşı’nın tarihine meraklı olan kişiler için Berlin’te mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunan park içinde, büyük bir askeri mezarlığın yanı sıra, 1949 senesinde düşerek hayatını kaybeden Sovyet askerlerini anmak için inşa edilen muazzam bri Sovyet Savaş Anıtı de bulunmaktadır.
Treptower Park, dönemin bahçeler müdürü olan Gustav Meyer’in planlarına sadık kalınarak 1876 yılı ile 1888 yılları arasında düzenlenmiştir. Açıldığı günden beri şehrin bütün sakinlerine açık bir park olarak ziyaret edilebilmiştir. 88 hektarlık geniş bir alana kurulmuş olan park, neredeyse her türlü etkinlik için mükemmel bir ortam sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Treptower Parkı, tarihi açıdan sahip olduğu önemin yanı sıra, yayalar için ayrılmış yollarda yürümek, su üzerinde kayık kiralamak ya da park içindeki mekanda bira içmek ve dinlenmek için uğrayabileceğiniz keyifli yeşil alanlardan biridir.
Burası neresi? 21 hektarlık bir alana yayılmış bahçe içinde dünyanın çeşitli bölgelerinden getirilmiş olan bitkiler bulunmaktadır ve bahçe bu nedenle “Düyanın Bahçeleri” olarak da adlandırılmaktadır. Bahçe, modern bir ziyaretçi merkezi ve bir kafenin yanı sıra, 8 çağdaş bahçe ve 10 geleneksel bahçe temasına ev sahipliği yapmaktadır. Bahçenin açılışı 1987 senesinde gerçekleşmiştir ve içerisinde Japon, Bali, Doğu, Kore ve Hindistan gibi başlıca bölümler bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bu güzel bahçelerde dolaştığınızda, dünyanın farklı noktalarından bitki ve ağaçları keşfetme olanağına sahip olabilirsiniz. Bahçede aynı zamanda ilkbaharda gerçekleştirilen “Kiraz Çiçeği Festivali” ve yaz mevsiminde “Çin Ay Festivali” birçok festivale ev sahipliği yapması da burasını ziyaretçiler için çekici kılmaktadır. Bahçenin, özellikle şehrin koşturmacasından bunalanların bir es vermesi için değerlendirmesi gereken yerlerden biri olduğunu düşünüyoruz.
Burası neresi? İlk olarak 16. yüzyılda bir mutfak bahçesi olarak tasarlanan Lustgarten, 17. yüzyılda Michael Hanf ve Johann Sigismund Elsholtz tarafından 17. yüzyılda bir kraliyet bahçesine dönüştürülmüştür. Müzeler Adası’nda bulunan Lustgarten, birçok heykele, kuş kafesine ve çeşmeye ev sahipliği yapmaktadır. Zaman içinde çeşitli yenilemelerin gerçekleştirildiği parkın günümüzdeki görünümü, 19. yüzyıla ait orijinal görünümünü yansıtmaktadır.
Neden gitmeliyim? Lustgarten, Müze Adası’nda çeşitli cazibe merkezleriyle çevrelenmiş, Berlin’in en popüler halka açık parklarından biri olarak ziyaretçiler tarafından keşfedilmeyi beklemektedir.
Burası neresi? Geçmişte Berlin’de askeri uygulamalar için kullanılan bir pist olan Tempelhofer Bölgesi, parlak bir yeniden yapılanma sayesinde insanların eğlenebilmesi için muazzam bir yeşil alana dönüştürülmüştür. 1948 yılında faaliyete başlayan bu havaalanı, 2008 yılında kapanmış ve Berlinliler burada bir park alanı yapılmasını talep etmiştir.
Yaklaşık 10 dönümlük bir alanı kaplayan bu eski havaalanı, günümüzde konserlere, fuarlara ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Kapandığı dönem emlak potansiyeli nedeniyle çeşitli girişimler olsa da, bu çabalar halkın güçlü duruşu sayesinde geri püskürtülmüştür.
Neden gitmeliyim? Saf bir Berlinli tarzında dinlenmek, rahatlamak ve zaman geçirmek için Tempelhofer muhteşem bir seçenektir. Burası her ne kadar Tiergarten kadar popüler olmasa da yerli halk ile iç içe zaman geçirmek, bisiklet sürmek, koşu yapmak ve paten kaymak için etkinlikler için sunduğu kilometrelerce alan sayesinde Tempelhofer de şehrin gözde parklarından biri olmayı başarmıştır.
Burası neresi? Gez dolaş derken bir yere kadar değil mi? Biraz da stres atabileceğiniz farklı aktivitelere katılmanız fena olmaz diye düşünüyoruz. House of Tales- Escape Room Berlin içerisinde farklı konseptteki kaçış odalarında bulunan çeşitli modlarla heyecan verici bir bir maceraya atılmanızı tavsiye ediyoruz!
Neden gitmeliyim? Kaçış odasında; beş kişiden fazla kişinin oynayabileceği, aile ve çocuklar için, sadece yetişkinlerin oynayabileceği toplam altı oyun konsepti bulunmaktadır. Mantığınızı ve takım ruhunu yansıtabileceğiniz ve yeteneklerinizi gösterebileceğiniz eğlenceli bir platform.
**Randevu saatlerini ve bilet fiyatlarını inceleyebilirsiniz.**
Burası neresi? Çok daha farklı bir deneyim tavsiyesi ile karşınızdayız. Son dönemlerin oldukça popüler spor aktivitesi olan skydiving, uçma hayali olan herkesin isteğini gerçeğe dönüştürmektedir. Haliyle de burası Berlin’in meşhur gezilecek yerleri arasında bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Üç boyutlu boşlukta uçmanın nasıl bir his olduğunu öğrenmek için en doğru adres olan bu yerde, yalnız başınıza veya seyahatinizde size eşlik eden bir arkadaşınızla birlikte tecrübeli bir eğitmen gözetimi altında maceraya atılarak kendinizi kuş gibi hissedebilirsiniz 🙂
Kaçırmayın! Dilerseniz o anları ölümsüzleştirmek adına çıkışta bir fotoğraf da satın alabilirsiniz.
** Online olarak biletinizi satın alabilirsiniz.**
Burası neresi? Potsdamer Platz’a yakın bir konumda bulunan Casusluk Müzesi, Almanya’nın casusuluk tarihine odaklanan tek müzesidir. Müze içinde casuslukla ilgili toplamda 1.000’den fazla obje sergilenmektedir. Ziyaretçilerin yolculuğu antik çağlardan kalma yazılarla başlamakta ve günümüzde casusluk uygulamalarına kadar uzanmaktadır.
Müze Franz-Michael Günther isimli bir koleksiyoner tarafından 2004 yılında açılmıştır. Kendisi müzeyi oluştururken ajanlardan ve çağdaş tanıklardan bilgi almıştır. Müze, Doğu ile Batı Berlin arasındaki eski sınırda olması nedeniyle, konumu itibariyle de önemli bir yere sahiptir.
Neden gitmeliyim? Casusların gizem dolu yaşamına meraklı olan kişiler için görülmeye değer bir yer olan Casusluk Müzesi, interaktif yapısıyla ziyaretçilerin çok daha eğlenceli bir deneyim yaşamasına olanak tanımaktadır.
Burası neresi? Tarihi bir tramvay deposunda bulunan Classic Remise koleksiyonu, araba sevdalıları için Berlin’deki cennet köşelerden biridir. Tramvay deposu 1899-1901 yılları arasında inşa edilmiştir ve 1964 yılına kadar Avrupa’daki en büyük tramvay deposu olmuştur. Berlin Duvarı’nın inşasının ardından tramvaylar kullanılması ve depo terk edildi. 2002 yılında yatırımcılar tarafından satın alınan depo, 2003 yılında açılarak şehrin simge yapılarından biri haline gelmiştir.
Buranın bir diğer ilgi çekici noktası da bu eski arabaların sevgiyle restore edilip bakımlarının yapıldığı büyüleyici atölye alanına sahip olmasıdır. Classic Remise bir müze değildir ve klasik araba tutkunları burada buluşmakta, dolaşmakta ve klasik arabalarını sergilemektedir.
Neden gitmeliyim? Klasik araba tutkunlarının Berlin’de mutlaka görmesi gereken yerlerden biri olan Classic Remise, çok eğlenceli ve dolu dolu bir gün geçirmenize yardımcı olacaktır. Depo içinde bulunan Cafe Trofeo ise hem bir şeyler yiyip içmek hem de burada gerçekleştirilen kültürel etkinliklere katılmak için iyi bir seçimdir.
Burası neresi? Berlin’de bulunan hayli ilgi çekici Model Park Berlin-Brandenburg, şehirde bulunan 80 adet mimari yapının minyatürünün bulunduğu çocuklarınızla birlikte hoş vakit geçirebileceğiniz güzel bir alan.
Bu parkta yalnızca Reichstag, Gedächtniskirche, Hi-Flyer, Siegessäule, Rheinsberg Sarayı ve Wittenberge’deki Saat Kulesi’ni değil Havel, Spree veya Wannsee ve Müggelsee gibi doğa manzaralarınıda yer verilmiştir.
** Online olarak bilet satın alabilirsiniz.**
Burası neresi? Tiergarten’in batı yakasında yer alan Zooloji Bahçesi veya diğer adıyla Berlin Hayvanat Bahçesi, hiç kuşkusuz Berlin’de en sevilen yerlerdendir. Hayvanat bahçesinin 1899 yılında yapılmış olan “Fil Kapısı” bile oldukça etkileyicidir ve içeride 1000’den fazla türden 20.000 civarında hayvan yaşamaktadır.
Hayvanat bahçesi fikri 19. yüzyılın ortalarında ünlü bir doğa bilimci olan Alexender von Humboldt, Afrikalı bir kaşif olan Martin Hinrich Lichtenstein ve peyzaj tasarımcısı olan Peter Josep Lenne tarafından ortaya çıkmıştır. Müzenin tasarlanıp ziyarete açılması ise 1844 senesinde gerçekleşmiştir.
Hayvanat bahçesinin en çarpıcı özelliği, her hayvana özel yaşam alanının olması. Hayvanların özelliklerine göre alanında iyi tasarımcılar tarafından yapılan yaşam alanı sayesinde tüm hayvanların buraya adapte olması kolaylaşmıştır.
Neden gitmeliyim? Hayvanat bahçesinde mutlaka hayvanların beslenme zamanlarında orada mutlaka bulunan. Bu hayvanları daha yakından tanımanız için iyi bir fırsat olacaktır. Ayrıca dilerseniz bunun için özel olarak düzenlenen turlara da katılım sağlayabilir, Afrika Faunası veya Güney Amerika gibi özel konular hakkında daha detaylı bilgiler edinebilirsiniz.
** Biletinizi online olarak satın alabilirsiniz.**
Burası neresi? Peyzaj alanlarının egzotik bitkilerle süslenmiş olan Tropical Islands Resort, beyaz kumu ve büyük yüzme havuzları ile gerçek bir tropical esinti yaratmaktadır.
Tropik dünya, sauna ve spa kompleksleri ile üç ana alana ayrılmaktadır. Her yaştan insana ve isteklerine hitap ediyor olup, aileniz ile rahatlıkla gelebileceğiniz Tropical Islands; 24 saat boyunca açıktır.
Neden gitmeliyim? Dünyanın en güzel su parklarından birini ziyaret etme fırsatını kaçıracağınızı düşünmüyoruz.
** Biletinizi online olarak satın alabilirsiniz.**
Burası neresi? Avrupa’nın en tanınmış ve dikkat çekici akvaryumlarından biri olan Aquarium Berlin’de, balık türlerinin yanı sıra yüzlerce farklı sürüngen ve böceklere ev sahipliği yapmaktadır. Akvaryumun geçmişi 1913 yılına kadar uzanmaktadır ve Berlin Hayvanat Bahçesi’nin bir bölümü olarak açılmıştır. Küçük ya da büyük ziyaretçiler buraya geldiğinde sadece deniz canlılarını değil, sürüngenler, amfibiler ve böcekler gibi çeşitli canlı türlerini binanın ikinci ve üçüncü katında görebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Aileniz ile birlikte suda ve karada yaşayan canlı türlerini yakından inceleme fırsatı sunan akvaryumda eğlenceli saatler sizi bekliyor! Burası, dünyada biyolojik çeşitliliği en fazla olan akvaryumlardan biri olarak kabul edildiği için de ayrı bir öneme sahiptir ve Berlin’in en meşhur turistik yerleri arasında bulunmaktadır.
** Bilet fiyatlarını görüntüleyebilirsiniz.**
Burası neresi? II. Dünya Savaşı‘ndan sonra şehrin bölündüğü dönemde batı Berlin Hayvanat Bahçesi’ne karşılık doğu Berlin’de Tierpark inşa edilmiş ve şehirdeki ikinci hayvanat bahçesi olmuştur. Tierpark Berlin, 1955 senesinin Temmuz ayında Schlosspark Friedrichsfelde arazisinde açılmıştır. Açıldığı zaman 60 hektarlık bir alana sahip olan hayvanat bahçesi içinde 120 farklı türden 400 hayvan bulunmaktaydı.
Bahçe toplamda 160 hektarlık bir alana yayılmıştır. Avrupa’nın en büyük hayvanat bahçesini gezmek için tüm gününüzü ayırmanız gerektiğini unutmayın. Bu hayvanat bahçesinde toplamda 650 hayvan türünden 8700 hayvan bulunmaktadır ve bahçenin en meşhur sakini bir kutupayısı hanımefendi olan Bertha’dır.
Neden gitmeliyim? Parkın içinden her kırk dakikada bir geçen tren, alanlar arasında dolaşırken epey bir kolaylık sağlamaktadır. Düzenlenen gösteriler ve hayvanların beslenme saatleri siz ziyaretçilerine onların yaşamları hakkında ilginç bir bakış açısı kazanmanızı sağlar.
Kaçırmayın! Bahçeye 2020 yılında eklenen Alfred-Brehm-Haus (yağmur orman evi) kaçırılmaması gereken yerlerden biridir.
** Biletinizi online olarak satın alabilirsiniz.**
Burası neresi? Berlin’e çocuğunuzla gelmişseniz bu eğlenceli merkezi mutlaka Berlin gezilecek yerler listenize dahil etmelisiniz. Burası hem çocuklar hem de legoları seven yetişkinler için bolca eğlence sunan bir noktadır. Girişte ilk olarak legodan yapılmış dev bir zürafa ile ilginizi çekmeyi başaran merkez içinde birbirinden özenli eserler görülebilmektedir. Bu eğlenceli merkez toplamda 4 kattan oluşmaktadır ve müzedeki objelerin ortaya çıkması için yaklaşık 5 milyon lego parçası kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Merkeze gelen ziyaretçiler, Lego temalı 4D sinema filmi izleyebilmekte, Lego yapım evrelerini inceleyebilmekte, oyuncaklarla ve aktivitelerle çok keyifli zaman geçirebilmektedir. Son olarak ise Lego mağazasına uğrayarak birbirinden etkileyici Legoları satın alabilmektedir.
Burası neresi? Avrupa’nın en eski ticaret yollarının bulunduğu noktada yer alması sebebiyle yıllar boyunca önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Burayı ziyaret ettiğiniz takdir kendinizi sürekli Avrupa’nın mimari tarihini keşfederken bulacaksınız.
Neden gitmeliyim? Geç Gotik, Rönesans, Barok ve Art Nouveau binaları ile sanat eseri olarak kabul gören şehir neyse ki II. Dünya Savaşı’nı zararsız bir şekilde atlatmayı başarmıştır. Berlin’e 2 saat kadar uzaklıkta konumlanan bu küçük kasabayı ziyaret etmenizi mutlaka ki tavsiye ediyoruz.
Aklınızda bulunsun! Aralarında 188 km olan Berlin’den Gorlitz’e tren kullanarak belirli bir ücret karşılığında ulaşım sağlayabiliyor olup biletinizi online olarak web sitesinden satın alabilirsiniz. Bunun dışında FlixBus otobüsleri aracılığıyla da ulaşım sağlamak mümkündür.
Burası neresi? 1987 senesinde UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilen Lübeck kasabası, kuzeyde bulunan Schleswig-Holstein eyaletinin bir liman kentidir.
Neden gitmeliyim? Burada ziyaret edebileceğiniz önemli noktalar; 14. Yy’da yapımı tamamlanan gotik mimarisi ile dikkatleri üzerine çeken Marienkirche (Meryem Ana Kilisesi), III. Heinrich döneminde inşa edilen romanesk katedrali, yine gotik ve Rönesans mimarisinin karışımı ile yapılmış olan gösterişli belediye binası görülmeye değer nitelikte.
Berlin geziniz sırasında “Avrupa’nın kalbi” olarak adlandırılan Prag şehrine imkanınız varsa hiç düşünmeden gitmelisiniz. Tarihi yapılarıyla oldukça zengin bu şehrin her sokağında ayrı bir güzellik bulmak mümkün. Tüm turistik yerlerin belirli bir bölgede toplanması hem ulaşım hem de gezi süreniz açısından oldukça rahatlatıcıdır.
Berlin ve Prag arası 280 km olup en hızlı ulaşım süresi 4 saat 26 dakikadır. Biletinizi online olarak satın alabilirsiniz. Biletinizi erkenden satı alarak ucuza seyahat edebilirsiniz.
Avrupa şehirleri arasında en çok ziyaret edilen yerlerden biri olan Amsterdam, kültür, sanat ve tarihi yönleriyle görülmeye değer bir nokta olduğunu söylemek mümkün. Hal böyleyken Berlin’e yalnızca birkaç saat uzaklıkta yer alan büyülü şehri ziyaret etmek için mükemmel bir fırsat.
Berlin Amsterdam arası tren seferleri oldukça sık düzenlenmektedir. Her saat başı neredeyse iki tren seferi bulunmaktadır. Biletinizi online olarak erken tarihlerde almanız seyahatinizi daha uyguna getirmenizi sağlar. Almanya ve Hollanda’nın küçük şehirleri, dağ ve kırsal alanlar şüphesiz tren yolculuğunun en güzel yanıdır.
Berlin gündüzleri olduğu kadar geceleri de hareketli bir yaşamın sürdüğü Avrupa’daki renkli şehirlerden biridir. Berlin’deki çeşitli meydanlar ve mekanlar özellikle hava karardıktan sonra bambaşka bir kimliğe bürünüyor ve insanların çılgınca alkol tükettiği ve kendisini gecenin ritmine bıraktığı yerlere dönüşüyor. Berlin’de keyifli akşamlar geçirebileceğiniz yerleri merak ediyorsanız yazımızı okumaya devam edin..
Burası neresi? Berlin’e geldiğiniz takdirde ilk adımınızı attığınız bu meydan için şehrin kalbinin attığı yer diyebiliriz. Yerel halk tarafından kısaca Alex olarak adlandırılan meydan, adını 1805 senesinde Berlin’i ziyarete gelen Rus İmparatoru I. Alexander’dan adını aldığı bilinmektedir. Doğu Berlin yönetim rejimine karşı yapılan protestonun bu meydanda yapılmış olması tarihsel açıdan önemli bir önem taşımaktadır.
İlk yıllarda hayvan pazarı olarak kullanılan meydan, 9. yüzyılın sonlarında meydan yakınında yapılan ve aynı adı taşıyan tren garının yapımı ile ivme kazanmıştır. Alexanderplatz’da dünyanın çeşitli şehirlerinin saatlerini gösteren Weltzeituhr adındaki Dünya Saati, Berlin’in her noktasından kendini gösteren TV Kulesi ve Dostluk Çeşmesi’nin yanı sıra zamanında meydan ve çevresine açılan alışveriş noktaları ve gece kulüplerinin açılmasıyla da oldukça yoğun ilgi görmektedir.
Biraz kafa dağıtıp eğlenmek istiyorsanız gitmeniz gereken mekanlardan birkaçı; Traffic Club Berlin Traffic Club Berlin, House of Wekeend, ASeven Club & Eventlocation ve The Living Room‘dur.
Neden gitmeliyim? Berlin’in gece hayatı oldukça renklidir ve burası da gidebileceğiniz pek çok mekana ev sahipliği yapması nedeniyle akşamları dolaşmayı ve kafa dağıtmayı sevenler için mutlaka uğranması gereken bölgelerin başında gelmektedir.
Burası neresi? Mittle’da bulunan Hackescher Markt bölgesi, gece eğlenilecek yerler arasında oldukça popüler bir semttir. Yalnızca gece hayatıyla değil alışveriş bölgesi olarak da oldukça popülerdir. Birçok tasarımcının küçük tatlı butiklerine göz atmanızda fayda var. Avrupa’nın en büyük tek avlulu kompleksi olan bölgenin tarihi 17. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır.
Hackescher Markt şehrin komutanı olan Hans Christoph Graf von Hacke tarafından ortaya sunulan plana göre inşa edilmiştir. 17. yüzyılda yapının bulunduğu bölge Berlin’in bir parçası olarak kabul edilmiyordu ve saman depolamak için burada birçok ahır bulunmaktaydı. Bu özelliğinden dolayı, günümüzde artık şehrin önemli bir parçası olmasına karşın hala Scheunenviertel (Ahır Mahallesi) olarak anılmaktadır.
Bölge toplamda 27.000 metrekarelik bir alana yayılmış durumdadır ve 40 işletme ile çevrelenmiştir. Bu işletmeler arasında mağazalar, cafeler, barlar ve restoranlar bulunmaktadır ve ziyaretçiler gerek gece gerekse gündüz buraya gelerek çok keyifli bir şekilde zaman geçirebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Her ne kadar gündüzleri güzel olsa da, bazı yerlerin tadı gece olduktan sonra ortaya çıkmaktadır. Birbiri ardına sıralanmış restoranlar ve çevresinde bulunan çok sayıdaki kulüplerle ve barlarla gece eğlencenin tadına varacaksınız!
Aklınızda bulunsun! Saatleri konusunda endişelenme, Berlin şehri gece eğlencesine epey düşkün. Toplu taşıma hizmetleri dahi, diğer şehirlere oranla daha geç saatlere kadar süren eğlenceye göre ayarlanmıştır. Hafta sonları birçok tren ve otobüs araçları geç saate kadar ulaşım hizmeti sağlamaktadır.
Burası neresi? Winterfeldtplatz çevresindeki bölge, birçok balkondan ve dükkandan gökkuşağı bayraklarıyla şehrin en önemli gece eğlence merkezlerinden biridir. Gökkuşağı rengindeki çıkartmalar, cinsel tercihi ne olursa olsun her insanın bu bölgede hoş karşılandığını belirtmek amacıyla kullanılmaktadır. Bu da bölgenin 1920’lerden bu yana özellikle gey ve lezbiyenler için önemli bir buluşma yeri olmuştur.
Neden gitmeliyim? Eğer cinsel yöneliminiz farklıysa özellikle bu bölge sizin için Berlin gece hayatının tadını çıkarmak için mutlaka uğramanız gereken yerlerden biridir. Bölgede bulunan birçok gey ve lezbiyen barları bu eğilimlere sahip kişilerin rahatsız olmadan eğlenebilmesine olanak tanıyor.
Ne yapılır? Bölge, her yaz 400.000’in üzerinde kişinin katılımıyla gerçekleştirilen Avrupa’nın en büyük eşcinsel sokak festivaline ev sahipliği yapıyor.
Aklınızda bulunsun! Buraya ulaşmanın en kolay yolu U1, U2, U3 veya U4 hatlarını kullanarak Nollendorfplatz’a ulaşmaktadır. Buradan ise on dakikalık kısa bir yürüyüşün ardından bölgeye gelebilir ve eğlencenin tadını çıkarabilirsiniz. Dilerseniz bölgeye doğrudan çalışan 204 ve M19 hatlarını ve gece N1 ve N2 otobüslerini de değerlendirebilirsiniz.
Burası neresi? 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önce Berlin’deki en önemli gece hayatı alanlarından biri burasıydı. Duvarın yıkılmasının ardından dikkatler doğuya çevrilince burası da bir nebze cazibesini kaybetti. O zamandan beri zamanla kendini yenileyen bölgede, sofistike bir akşam geçirmek isteyenler için çok sayıda modern bar ve lounge bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Bölgede bulunan Bikini Berlin içindeki Monkey Bar, sunduğu Hayvanat Bahçesi ve Tiergarten Parkı’nın manzarası ile çok tercih edilen yerlerden biridir. Şehrin en iyi kokteyl barlarından biri olan Lang Bar ve 150’den fazla cin çeşidinin sunulduğu House of Gin gibi çok sayıda bar, City West’te özel ve unutulmaz akşamlar geçirmeyi vadediyor.
Kaçırmayın! City West bölgesine geldiğinizde sadece gece hayatının değil, aynı zamanda restoran ve kafelerin de tadını çıkarmanızı öneriyoruz.
Aklınızda bulunsun! City West’e ulaşmanın en kolay yolu S-Bahn (S5, S7, S75) veya U1/U9’a binmektir. 100 ve 200 numaralı otobüs hatlarıyla da Zoologischer Garten’a kadar gelebilirsiniz. U1 veya U9 otobüsleriyle N1, N2 ve N9 gece otobüs hatlarıyla da City West civarına kadar gelebilirsiniz.
Burası neresi? Renkli bir kalabalık arıyorsanız Simon-Dach-Straße tam size göre bir yer. Berlin’de buradan daha renkli bir yer bulmanız pek mümkün değil. Burası eski tarz Berlinlilerin yenilikçilerle, gurmelerle ve punk rock’çılarla kaynaştığı yerdir. Bu çeşitlilik semtteki restoran, kafe ve barlara da yansımış durumda ve her zevkten mekanı burada bulmak mümkün.
Neden gitmeliyim? Çok çeşitli mutfak çeşitlerinin yanı sıra bölgede bulunan kafe ve barlarda eğlenceli bir akşamın tadını çıkarabilirsiniz. Farklı kültürlere ait yemek seçeneklerini denemenin yanı sıra 1970’lerden kalma bir odada son çıkan filmleri izleyebileceğiniz Kino Ontimes ya da Haubentaucher’de kurulan Noel pazarını da ziyaret edebilirsiniz.
Aklınızda bulunsun! Simon-Dach-Straße’ye ulaşmanın en iyi yolu yaklaşık 10 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Frankfurter Tor’a U5 ile ulaşabilirsiniz.
Burası neresi? Söz konusu Berlin gece hayatı ise Wrangelstraße’den bahsetmemek olamazdı. Berlin’de doğrudan Spree Nehri kıyısına gelip parti yapabileceğiniz çok fazla yer bulunmuyor ve Wrangelkiez istisnalardan biridir. Nehrin muhteşem manzarasını sunan büyük pencerelere sahip efsanevi Watergate, hemen yan kısımdaki Musik und Frieden ile İndie rock dinlemek için gidilebilecek en iyi yerlerden biri olan Lido da dahil olmak üzere burada pek çok önemli durak bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Özellikle yaz aylarında serin bir havada Spree Nehri’nin eşlik ettiği keyifli akşamlar için mutlaka bu güzel semte uğramalısınız.
Aklınızda bulunsun! U1’e binerek Schlesisches Tor’a gidebilir ve buradan 5 dakikalık kısa bir yürüyüşün ardından semtin tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz.
Berlin, alışveriş sevenler için çok keyifli şehirlerden biridir. Kurulan pek çok pazarın yanı sıra butik alışveriş merkezleri ve AVM’ler de alışveriş tutkunlarını tatmin etmek için hizmet veriyor. Şehirdeki çeşitli alışveriş durakları hakkında bu yazımızda da bilgi vereceğiz ancak daha detaylı listemizi incelemek isterseniz Berlin alışveriş rehberi listemize göz atabilirsiniz.
Berlin aynı zamanda ikinci el dükkanlarıyla da biliniyor. İkinci el dükkanlarda ve eski butiklerde kendi benzersiz Berlin tarzınızı bulabilirsiniz. Bir şarküteride peynir tadımının tadını çıkarabilir ve sahibiyle sohbet ederek dükkanın eşsiz geçmişini dinleyebilirsiniz. Her zaman aradığınız o muhteşem Hint vazosunu bir mahalle arasında bulabilirsiniz.
Burası neresi? Berlin’i ziyaret eden tüm herkesin mutlaka uğradığı caddelerden biri de Kurfürstendamm. 125 yıllık tarihe sahip cadde, eski yıllarda eğlence merkezi olarak rağbet görse de şimdilerde en ünlü alışveriş caddesi haline gelmiştir. Her kesim insana hitap eden alışveriş mağazaları ile gelen herkesin ihtiyacını karşılayabileceğini söylemek mümkün.
Neden gitmeliyim? 20. yüzyılın başlarında Yahudi topluluğunun yaşadığı şaşalı yaşamın izlerini taşıyan bu bulvarda keyifli bir alışveriş yapabileceğinizi söyleyebiliriz.
Burası neresi? Eskiyle yeninin karışımını keşfetmek istiyorsanız bu bölgeyi kesinlikle keşfe çıkmalısınız. Burada eski plaklar, hurda, eski moda kıyafetler ya da özgün tasarımlar için bulunan küçük dükkanları dolaşarak saatler geçirebilirsiniz.
Bergmannstraße bölgesi kafelere, restoranlara ve çok sayıda küçük dükkana ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle eski bit pazarları ve ikinci el mağazaları büyük ilgi görmektedir. 1862’den bu yana hizmet veren ve ziyaretçilerin en taze yerel ve organik ürünleri bulabileceği Market Hall on Marheineplatz bölgedeki en tipik alışveriş noktasıdır. Barcomi’s ise biraz rahatlamak bir kahve içmek için uğranabilecek keyifli bir kafedir.
Bergmannstraße ise her zaman Kreuzberg’in daha sessiz tarafı olmuştur. Tabi buna karşın son yıllarda biraz değişmiş olsa da vahşi yönünü hiç kaybetmemiştir ve burada SO 36 ve Die Rote Harfe gibi punk kulüpleri bulunmaktadır. Prinzessinnengärten yerel halkın çiçek yetiştirerek sattığı bir projeye ev sahipliği yapıyor. Bu arazıda aynı zamanda pek çok ikinci el ve yeni sanat eserinin satıldığı Flowmarkt da yer almaktadır. Moritzplatz ise hem sanatçıları hem de hobi meraklılarını kendine çekiyor.
Neden gitmeliyim? Kreuzberg bölgesinin en keyifli alışveriş noktalarından olan bu iki semt, Kreuzberg’i keşfetmek için en ideal yollardan biridir.
Aklınızda bulunsun! Buraya ulaşmanın en kolay yolu U1 ya da U8 ile Kottbusser Platz’a ya da U8 ile Moritzplatz’a ulaşmaktır.
Burası neresi? Akazienstrasse, Schöneberg’de Grunewaldstraße ve Hauptstraße arasında bulunan keyifli bir alışveriş bölgesidir. Rahat bir mahalle cazibesine sahip olduğundan burada kasılmanızı gerektirecek herhangi bir unsur bulunmuyor ve rahat bir yerel gibi burada takılabilirsiniz. Uluslararası moda markalarını ve devasa mağazaları arayanlar için Akazienstrasse çok de uygun bir tercih olmayacaktır.
Bölgeye sabah geldiyseniz güzel bir kahve molası için tercih edebileceğiniz çok güzel kafeler bulunuyor. Yaz aylarında ise serinlemek için efsanevi dondurmacı Vanille ve Marille isimli dükkan kalabalığın büyük ilgisini çekmektedir. Aynı zamanda bölgedeki geleneksel Berlin publarında bir şeyler de içebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Büyüleyici küçük dükkanlarla donatılmış olan Akazienstrasse tipik bir Berlin mahallesidir ve yerel Berlin’i deneyimlemek için uğranabilecek en özel noktalardan biridir.
Aklınızda bulunsun! Bölgeye ulaşmak için U7’ye binerek Eisenacher Strasse’ye ulaşabilirsiniz. Bölgede park sorunu olduğundan buraya gelmek için toplu taşıma kullanmanız sizin menfaatinize olacaktır.
Burası neresi? Schönhauser Allee ve Kastanienallee çevresinde konumlanmış mahallede, modaya uygun birçok gündelik mobilya satışı yapan mağazalar ve butik dükkanlar bulunuyor. Burada çağdaş mobilyalardan pek çok tasarım unsuruna kadar mobilya ile ilgili çeşitli ürünleri inceleyebilir ve satın alabilirsiniz. Aynı zamanda 19. yüzyıldan kalma büyüleyici binalara sahip olan Oderberger Strasse’de birçok cafe, restoran ve butik dükkan da ziyaret edilebilir.
Neden gitmeliyim? Havalı Berlin tarzını arıyorsanız bu bölge aradığınız şeyi size sunuyor.
Burası neresi? Jambon şeklinde bir yastık mı arıyorsunuz? Ya da çorabınıza uygun bir elbise? Bu ve çok daha fazlası için Boxhagener Platz çevresinde bulunan dükkanlara mutlaka uğramalısınız!
Berlin modası, orijinal mücevherler ve retro modanın kalbi Boxhagener Platz çevresindeki dükkanlarda atıyor. Alışveriş yaptıktan sonra ise civardaki restoranlardan birinde yemek yiyebilir ve dilerseniz gece hayatının tadını da çıkarabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Sıra dışı ya da normal kabul edilebilecek modaya dair aklınıza gelebilecek hemen her şeyi buradaki dükkanlardan bulabilirsiniz.
Aklınızda bulunsun! S5, S7, S75 ve U1 numaralı hatların hepsi sizi bu bölgeye kadar getirecektir. Warschauer Straße’de indikten sonra kısa bir yürüyüşün ardından Boxhagner Platz’a ulaşabilirsiniz.
Berlin’de yapılacak çok şey bulunuyor, o yüzden kemerlerinizi bağlayın ve plan yapmaya hazır olun. Ne de olsa Avrupa’da sadece birkaç şehir Almanya’nın başkenti kadar köklü bir tarihe ve kültürel çeşitliliğe sahiptir.
1951 senesinde başlayan Berlinade ya da resmi adıyla “Internationale Filmfestspiele Berlin” katılımcı sayısı açısından dünyanın en popüler film festivallerinin başında gelmektedir. Küresel kültür takviminde önemli bir olay olan Berlinade için, Potsdamer Platz her şubat ayında büyük film endüstrisi isimlerine ev sahipliği yapan ışıltılı bir sahneye dönüşmektedir. Gösterimler aynı zamanda Alexanderplatz ile Tiergarten’daki Zoo Palast sineması gibi şehrin farklı bölgelerinde de gerçekleştirilmektedir.
Berlin’i yürüyerek keşfetmek yapacağınız keyifli etkinliklerden biridir. Böylelikle şehirdeki gezinizde bir şeyleri gözden kaçırmanın önüne geçebilirsiniz. Bu turlar genellikle 3 saatten fazla sürdüğü için kondisyonunuzun iyi olduğundan emin olmalısınız.
Üstü açık bir otobüsle şehrin önemli noktalarını görmek istiyorsanız bu turlardan birine dahil olabilirsiniz. Yürüyüş turlarına göre daha az yorucu olan bu turlarla Berlin’i daha yakından tanıyabilirsiniz. Bu turlara katıldığınızda metrolara elveda diyerek 360 derecelik manzaralara merhaba diyebilirsiniz.
Yurtdışı gezilerinde telefon hattı kullanımı üç şekilde gerçekleşmekte. İlki hali hazırda kullanmış olduğunuz hattı yurtdışı kullanımına açmak, ikincisi ön ödemeli ve sonuncusu ise faturalı bir hat satın almaktır.
Gezi planınıza göre size en uygun seçeneği belirleyebilirsiniz. Kısa süreli bir plan için ön ödemeli hat almak daha iyi olacaktır. Yapacağınız işlem çok basit! Pasaportunuz ile birlikte bir telefon bayisine giderek bir hat satın alabilir ve bir defalığa mahsus olmak üzere aktivasyon ücreti ödeyerek kullanabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…