Hakkında; M.Ö. 5000 yıllarına kadar varan tarihe baktığımızda Hititler ile karşılaşıyoruz. Daha sonra sırasıyla; Lidyalılar ve Persler’in hükmettiği alan, M.Ö 336 yılında pek çok Anadolu şehri gibi Makedonyalıların egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in vefatı ardından Bitinler’e oradan da, Romalılar tarafından ele geçirilmiş. Osmanlı Dönemi’nde Osman Gazi tarafından yapılmaya başlanan akınlar sırasında, Orhan Gazi tarafından fethedilmiştir.
Bolu‘nun 34 kilometre güneyinde bulunan Abant Gölü bölgesi, 125 hektar büyüklüğe sahiptir. Gölün en derin noktası 18 metre olup, deniz seviyesinde 1328 metre yükseklikte bulunuyor. Vadide oluşan heyelan sonucu meydana gelen gölün 1400-1700 metre yükseklikte tepeler yer alıyor. Etrafı ormanlık alanla bezenmiş olan Abant Gölü, tabiat parkı olma özelliği taşımaktadır. Gölün suyu o kadar duru ki dibini görebilirsiniz. Tabiatın bize bir armağanı olan, Abant’ta gezilecek yerleri gelin hep birlikte detaylıca inceleyelim.
Kaç Günde Gezilir; 2-3 gün ayırmanız yeterli olacaktır.
Ziyaret İçin En İyi Zaman; Abant Gölü bölgesi, her mevsim ayrı güzelliği yaşatan bir yer. Kış ayları meşhur olan yerde kar yağdığı takdirde göl komple beyaz renge bürünüyor. Yaz aylarında ise, kamp yapmak ve kendinizi doğanın kucağına atmak için harika bir seçim.
Havalimanı Merkez Ulaşım; Abant‘a en yakın havalimanı, Ankara Esenboğa Havalimanı ulaşım olup, 200 kilometre mesafe bulunur. Buradan taksi, araç kiralamak ve transfer araçlarını kullanarak Abant’a ulaşım sağlayabilirsiniz.
Ne Yenir; Benekli alabalık, Kartalkaya kebabı, Mengen pilavı, çantıklı pide, Abant kebabı ve Mengen kuzu güveç gibi Abant’ın birbirinden leziz yemeklerin detaylarına Abant’ın yöresel yemekleri yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Burası Neresi? Abant Milli Parkı içerisinde yer alan Abant Tabiat Müzesi, kaza sonrasında veya donarak ölmüş olan hayvanların içleri doldurularak sergilenmektedir. Sergilenen hayvanlardan; ayı, yaban domuzu, geyik, karaca, çakal ve çeşitli kuş türleri yer almaktadır. Müzenin içerisindeki çam ağaçları ve kozalaklar ile süslenmiş olup hoş bir görüntüyü yansıtmaktadır.
Burası Neresi? Deniz seviyesinden 1350 metre yükseklikte bulunan 127 hektar büyüklüğündeki Abant Gölü, yer altında meydana gelen çöküntüler sonucunda büyük taş blokların vadiyi doldurması üzerine oluşmuştur. Tektonik kökenli bir fay hattı üzerinde duran göl, dağlardan gelen kar sularından beslenmektedir.
İki bölgeye de sınırı olan Abant, Marmara ve Karadeniz Bölgeleri’nin kesiştiği noktada bulunuyor olup Bolu’nun Mudurnu ilçesine bağlıdır. Bölgede yetişen ağaç çeşidi ve endemik bitkiyi bünyesinde bulundurmaktadır. Çam, köknar, ardıç, kayın, meşe, kavak ve gürgen ve bunun yanında ormangülü, fındık, çilek ve nane gibi büyüleyici güzelliğiyle başınızı döndürebilir. Toplam 1196 hektarlık bölümü 1988 yılında koruma altına alınmış olup tabiat parkı olarak adlandırılmıştır.
Parkın içerisinde 1400 metreden 1700 metreye kadar pek çok tepe yer alıyorken yılın her ayı ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Ormanlarda; tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, geyik, karaca, tavşan, sincap, gelincik, yaban kazları, yaban ördekleri, balıkçıl, sakarmeke, karabatak, turna, şahin, doğan, kara akbaba, kaya kartalı, atmaca, baykuş, toygar, alakabak, puhu, gökdoğan, ağaçkakan, karatavuk, bülbül, ispinoz ve saka hayvanlarının yaşadığı bilinmektedir.
Neden Gitmeliyim? Çevresi 7 kilometre uzunlukta olup yürüyüş için uygun hale getirilmiştir. Balık sevenlerin çok seveceği Abant, belirli bir ücret karşılığında olta alarak balık tutabilirsiniz. Ayrıca göl etrafındaki at arabaları ve araçlarla tur yapabilirsiniz. Piknik yapabileceğiniz alanlarda, masalar ile donatılmış bölgede mangal yapmadan sakın ha dönmeyin! Yanınıza herhangi bir ekipman götürmenize gerek yok elbette ki. Buradan her şeyi satın alabilirsiniz. Yazın sıcağında bunalırsanız çevrenin birçok noktasına bulunan buz gibi dağ suyuyla ferahlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Batı Karadeniz Bölgesi’nde Bolu’ya 42 kilometre uzaklıkta yer alan park, 1642 hektarlık büyük bir alana yayılmıştır. Milli parkın içerisindeki Köyyeri bölgesinde, Bizans Dönemi’nden kalma yapılardan eski zamanlarda burada yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. 1965 senesinde milli park statüsüne giren Yedigöller Milli Parkı, Kayan kütlelerin vadilerin önünü kapaması sonucunda oluşmuş olan, hem yüzeysel hemde yeraltı akışlarla birbirine bağlı yedi gölden meydana gelmektedir. Bu göller; Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olmak üzere yedi göl bulunuyor.
Göllerin arasında 100 metre yükselti farkı bulunan iki plato üzerinde yer alıyor. 780 metre yükseklikte bulunan platodaki göllerden en büyüğü ise Büyükgöl’dür. Yedigüller’de canlı balık yetiştiriciliği için kullanılmaktadır. Hatta öyle ki ülkemizdeki ilk alabalık çiftliği 1969 yılında burada kurulmuştur. Bir diğer platodan 100 metre yükseklikte bulunan Nazlıgöl ise en genişidir. Göl dibinden epey bir su sızdırıyor. Bu da tam kuzeydoğusunda yüzeye çıkıp bir şelalenin oluşmasına neden oluyor. İsmine de “Şelale Gölü” adı verilmiştir. Aynı yerde; Sazlıgöl, İncegöl ve Küçükgöl bulunuyor.
Neden Gitmeliyim? Her sene eylül ve mayıs aylarında Büyükgöl ve Deringöl’de belirli bir ücret ödeyerek sportif açıdan olta balıkçılığı yapılıyor. Göllerde ise göl alası ve gökkuşağı çeşitleri bulunmaktadır. Doğa cenneti olarak adlandırabileceğim Yedilgöllerde; ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan, yabani ördek, yabani güvercin ve kekliğe ev sahipliği yaparken 100’ün üzerinde de kuş türü olduğu bilinmektedir.
Parktaki en güzel yer Kapankaya Manzara Seyir Yeri diyebilirim. Buradan muhteşem güzellikteki göl ve bitki çeşitliliğini görmeniz mümkün. Yürüyüş parkurları, birbirinden güzel şelaleleri, spor aktiviteleri, piknik alanları ve kamp gibi etkinliklerinizi daha da çoğaltabileceğiniz daha pek çok şey bulabilirsiniz. En uygun ziyaret zamanı ise nisan ve ekim ayları olup parktaki 72 yataklı bungalov evlerde konaklama ve restoran hizmetinden yararlanabilirsiniz.
Burası Neresi? Bolu merkeze 13 kilometre uzaklıkta konumlanan Gölcük Tabiat Parkı suni olarak yapılmış bir göldür. 1217 metre yükseklikte yer alan gölün yüzey kısmı 4,5 hektar olup etrafı ise 1300 metredir. Çevresinde; çam, göknar, kayın, gürgen ve karışık türde ağaç türleri ile bezenmiş olup görüntüsü sizi mest edecektir.
Göl ve çevresi Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tabiat parkı olarak koruma altına alınmıştır. İçerisinde Devlet Konukevi olarak bir yapı bulunuyor olup yanında restoran, kır lokantası, kafeterya, büfe, mescit ve bungalov tipi konaklama tesisleri yer almaktadır. Göle; dinlenmek, fotoğraf çekmek, belirli zamanlarında sportif olta balıkçılığı, bisiklet turu ve piknik yapmak amacıyla yıl boyunca sıklıkla gidilmektedir.
Burası Neresi? Göynük ilçesine 22 kilometre uzaklıkta yer alan Erenler ve Korudağ Tepeleri arasında konumlanan Sünnet Gölü Tabiat Parkı’nın toplam alanı 18 hektar büyüklüğündedir. Çevresinde yer alan dere ve diğer kaynaklardan beslenen gölün derinliği 22 metre kadardır. İçerisinde yaşayan mercan ve alabalıkların tutulması serbest bırakılmıştır.
Neden Gitmeliyim? 1973 senesinde 80 hektarlık alana sahip tabiat parkı, A Tipi Mesire Yeri olarak tescillenmiş olup 2011 senesinde bakanlık tarafından tabiat parkı olarak ilan edilmiştir. Tamamı devlet mülkiyeti olan Sünnet Gölü’nün çevresindeki ormanlık alanlarda Göynük İlçesi kadastro sınırları içerisinde kalmaktadır. Özel sektöre kiralanan işletme, 45 oda ve 115 yatak kapasitesi ile konaklama hizmeti vermektedir. Çevresinde piknik, yürüyüş ve bisiklet turu yapabilirsiniz.
Göl, derin bir vadide meydana gelen deprem sonucunda tıkanarak oluşmuştur. Gölün tam ortasında bulunan yapay adada ördekler, kazlar, çocuk oyun alanı ve bir de tesis yer alıyor. Çocuk oyun alanlarında gezinen tavşan vb. hayvanlar çouklar için ayrı bir eğlence unsuru oluşturmakta. Gölün etrafındaki piknik alanlarında yeşilliklerin içerisinde piknik yapabilir, doğa yürüyüşleri gerçekleştirebilir ve göl yolu üzerindeki alabalık tesislerinde lezzetli bir yemek yiyebilirsiniz.
Kaçırmayın! Etrafında kızılcık, dağ böğürtleni, kalabak lalesi gibi daha da sayabileceğim bitki örtüsü açısından zengindir. Yanınıza fotoğraf makineniz varsa mutlaka getirin yoksa telefonlarınızın şarjını fulleyin kesinlikle. Gördüğünüz her noktayı mütemadiyen çekmek isteyeceksiniz.
Burası Neresi? Beşpınarlar Tabiat Parkı, 26 hektar büyüklüğe sahip bir alanı kaplıyor olup, 1991 senesinde A tipi olarak orman içi dinlenme alanı olarak nitelendirilmiştir. 2011 yılında ise tabiat parkı statüsünü almıştır. Bolu iline bağlı olan Beşpınarlar’ın tamamı devlet ormanı sıfatını taşıyor. Diğer tüm parklarda olduğu gibi burada da, kamp, piknik, doğa yürüyüşü gibi etkinlikleri gerçekleştirebilirsiniz.
Burası Neresi? Düzce’ye 26 kilometre uzaklıkta konumlanan Samandere Şelalesi Tabiat Parkı, Türkiye‘de tescil edilen ilk tabiat yeridir. Yaz dönemlerinde yakın yerlerden gelenler burada piknik yapıyor ve çok hoş vakit geçirebiliyorlar. Üstelik konaklama imkanı da mevcut. Şelale 10 hektarlık bir alanı kapsıyor olup, Uğursuyu ile birleşerek Efteni Gölü’ne ulaşıyor. Daha sonra Melen Suyu ile birleşir ve Akçakoca sınırından Karadeniz’e dökülür.
İçerisinde yer alan köye adını veren tabiat parkı, tabiat olaylarının meydana gelmesi sonucu oluşan şelale, 500 metre dere boyunca ağalar, üç tane şelale ve Cadı Kazanı adı verilmiş derin bir bölümü kapsayan yerde tescillenmiştir. Çok çeşitli bitki örtüsünün su sesi ile ahenk içinde olduğu şelalede, mesire ve piknik alanları, yürüyüş parkurları, kamp alanları ve dinlenme yerleriyle muhteşem bir doğal güzelliğe ev sahipliği yapar.
Burası Neresi? Bıçkı Deresi üzerinde yer alan Güzeldere Şelalesi, 120 metre yükseklikten dökülmektedir. Şelale üç farklı patika ve merdivenler ile gezilebilmektedir. Kış aylarında bembeyaz görüntüye kavuşan Güzeldere, yaz aylarında ise çiçekler açarak içinizi ısıtacak görüntüye kavuşuyor. Rengarenk görüntüsü ile adeta bir tablo gibidir. Doğal bitki görüntüsü ve piknik alanlarıyla düzenlenen dinlenme alanları ile gidilmeye değer bir hal oluşturmaktadır.
Şelalenin çevresinde; kayın, gürgen, köknar, porsuk, sarıçam, karaçam, kestane, ıhlamur, akçaağaç, dişbudak, ceviz, orman kavağı, böğürtlen, üvez, alıç, taflan, kantaron otu, kardelen, arap sümbülü, sıklamen, menekşe, burçak ve daha fazlasına sahip bitki örtüsü çeşitliliğine sahiptir.
Neden Gitmeliyim? “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından ilan edilen Güzeldere Şelalesi’nde; trekking, kampçılık, at binme, bisiklet binme, foto-safari aktiviteler yapılabilmektedir. Şehre olan yakınlığı ile de ulaşım açısından kolay ulaşılabilir olması bu kadar rağbet görmesinde etkili olmuştur. Abant tatiliniz sırasında fazla uzaklara gitmeden gözünüzün önündeki bu doğal güzelliği değerlendirmeniz gerekiyor.
Ufak tatillerde gidip gezebileceğimiz, görebileceğimiz bu turistik alanlar hem biraz doğa ile baş başa kalmamızı hem de burnumuzun dibinde olan güzellikleri çok da uzaklaşmadan görmemizi sağlamaktadırlar.Güneşin yansımasıyla oluşan gök kuşağı görüntüsünü fotoğraflamadan kendinizi alıkoyamayacaksınız. Alt taraflara doğru ilerlediğinizde Efteni Gölü’nü görebilirsiniz. 1993 yılında mesire alanı olarak 2011’de ise tabiat parkı statüsüne gelmiştir.
Burası Neresi? Bahar gelmesiyle birlikte içinize çiçekler açan Örnerci Yaylası’nda kamp ve piknik için oldukça elverişli ortam sunmaktadır. Pitoresk manzaraya sahip yaylada harika fotoğraflar çekilebilir, yürüyüşü zaten söylememe gerek yok diye düşünüyorum ve aklınıza gelebilecek nice şeyleri gerçekleştirerek kendinize vakit ayırabilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Tam bir doğa hayranıyım diyorsanız da, kamp alanlarında konaklama seçeneğini değerlendirebilirsiniz. Yalnızca kamp ile kalmayıp kaya tırmanışı ve yamaç paraşütünü deneyebilirsiniz. Gözünüzün alabildiğince yeşili görebileceğiniz genişçe bir alan ve mavi bir gölün birleşimi ile muhteşem bir görüntüye ev sahipliği yapıyor.
Burası Neresi? Düzce’ye 33 kilometre uzaklıkta bulunan Sinekli Yaylası, 1450 metre rakıma sahip olup 100 dekar alana sahiptir. Her sene temmuz ayında düzenlenen Sinekli Yayla Şenlikleri’ne yoğun talep oluşuyor. Yayla, Abant Gölü Milli Parkı’nın kuzey bölümünde Bolu ve Düzce ile sınır olup 3 kilometre mesafededir.
Neden Gitmeliyim? En çarpıcı özelliği ise tam ortasında bir gölet bulunması. Ancak yaz aylarında suyun azaldığını belirtip, diğer aylarda çevredeki ağaçların yansımaları ile ortaya çıkan görüntüyü çekmeden kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Burada diğer tüm yerlerde olduğu gibi çadır kurarak kamp yapabilirsiniz. Herhangi bir tesis bulunmuyor olmadığını belirteyim. Ona göre tüm ihtiyaçlarınızı yanınızda getirmeniz gerekiyor. Yüksek rakıma sahip bölge yaz aylarında dahi soğuk olabiliyor, aklınızda bulunsun. Buna göre her ihtimale karşı kalın birşeyler bulundurun!
Burası Neresi? Düzce’nin Çınardüzü Köyü’nde bulunan Odayeri Yaylası, 8,5 hektarlık bir alanı kapsıyor olup 1200 metre yükseklikte bulunuyor.Çoğu bölgede olduğu gibi yerel halkın her yıl ağustos ayında düzenlediği yayla şenlikleri de görülmeye değer bir güzellikte oluyor. Aynı tarih aralığında Düzce İzci Komitesi İzcilik Kampı kuruluyor ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı haftasında ise Türkiye Orman Mühendisleri Odası tarafından geleneksel doğa yürüyüşleri yapılıyor.
Neden Gitmeliyim? El değmemiş doğası ile yıllar boyu var olan çınar ağaçlarıyla ilgi çekiyor olan yayla, kamp, doğa yürüyüşleri, olta balıkçılığı, dağ bisikleti, dört mevsime de uygun olan off-road oyunları gibi çok çeşitli aktivitelere katılım gösterebileceğiniz alternatifler bulunuyor. Kamp yapmak istemezseniz de Orman İşletme Müdürlüğü’ne 12 yatak bulunan iki tane pansiyon yer alıyor. Gelmeden önce rezervasyonlarınızı yaparsanız burayı değerlendirebilirsiniz.
Burası Neresi? Düzce’ye 28, Gökyaka’ya ise 24 kilometre uzaklıkta bulunan Püren Yaylası, 1400 metre rakıma sahiptir. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz yayla tam bir kartpostal görüntüsü oluşturuyor. Kuş seslerinin su sesiyle birleşip bir melodi gibi kulağa geldiği bu eşsiz doğada, hem mesire alanı hemde kamp alanı mevcuttur. Her sene yerel halk tarafından düzenlenen yayla şenlikleri de oldukça farklı bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Burada; çim kayağı ve doğa yürüyüşleri yaparak harika bir vakit geçirebilirsiniz.
Kamp için oldukça uygun bir yapıya sahip olduğundan bahsetmiştim. Köknar ağaçları ile bezenmiş bitki örtüsüyle geniş düz alanlara sahip yayla tam size göre. Tabi buraya gelmeden önce ne kadar kalacağınıza göre Gölyaka ilçesinde tüm ihtiyaçlarınızı alarak gelmeniz gerekiyor. Yaz ayında gelecekseniz yaylacılık faaliyetlerini sürdüren yerel haktan; ekmek, yumurta, süt, peynir yiyecekleri satın alabilirsiniz. Temiz suyu kaynak sularından sağlarken, tuvalet ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir yapı malesef ki bulunmuyor.
Burası Neresi? Sarıalan Yaylası, Boluköyleri kısım kısım Sarıalan Yaylası’nı oluşturmaktadır. Yayvan bir çanak görüntüsünü andıran yayla, yanlarına dizilmiş tahtadan yapılmış evleri görmek mümkün. Sessiz sakin huzur dolu bir atmosfer yaşamak için oldukça uygundur. İsmini ise mayıs ayında açıp tüm yaylayı kaplayan sarı çiçekleri sebebiyle almıştır.
Neden Gitmeliyim? Sarıalan’a giden yol yavaşça yükselerek gidiyor olup, ilginç bir görüntü oluşturuyor ancak Kartalkaya’ya çıkan yol dik değildir. Buradan devam ettikçe ormana doğru girmeye başlıyorsunuz yavaş yavaş. Bir otelin bulunduğu düzlük alan mevcuttur. Buraya ulaştığınız takdirde, 360 derecelik manzarayı seyretmeye doyamayacaksınız.
Sarıalan otellerinin verandasında oturup şöyle bir karşı göz gezdirdiğinizde Kartalkaya’nın zirvesini, mayıs aylarında karların altından sarı ırmak gibi akıp dağın eteklerinden süzülen çiçeklerin yarattığı renk ahengi göz bütünlüğünüzü tamamlıyor.
İneklerin boynundaki çandan başka sese tanık olmayacağınız bir sessizliğe bürünmüş burası. Bütün bir gece oturup gökyüzünde ki yıldızların parlaklığına esir olabilirsiniz. Hemen yakınında yer alan diğer yaylaları ziyaret ederek yürüyüşler gerçekleştirebilir, dağlarda eriyen karların sularıyla oluşan nehirlere ayaklarınızı sokarak yürüyebilirsiniz.
Burası Neresi? Bir diğer bilinen adıyla Dipsiz Göleti, Düzce’nin Kaynaşlı ilçesine bağlı doğal yapıda bir gölettir. Oksijenini oldukça bol olan Çamlıpınar, sıcaklardan bunalanların kaçış adresi olmaya devam ediyor. Doğanın tüm güzelliğini doyasıya yaşayabileceğiniz hoş bir ortam sunuyor.
Neden Gitmeliyim? Etrafı mesire yeri olarak kullanılıyor olup, biraz ilerisi de kamp yapmak için uygun bir noktadır. Özellikle hafta sonu yakın noktalardan aileler piknik için, sabah erkenden geliyorlar buraya. Hafta sonları erken gelmekte yarar var. Çok fazla yoğunluk olduğu için oturmak için bank ve çardak bulmakta epey bir zorlanabilirsiniz.
Gölün hemen kenarında araç turu yapabileceğiniz bir yol da bulunuyor. Ama bence yürümeniz çok daha iyi olacaktır. Buradan devam ederek ormanın derinliklerine dalarak uzun ve bol oksijenli bir yolculuk geçirebilirsiniz. Hatta ormanda yürürken bir karaca ile karşılaşma olanağınız oldukça yüksek. Görürseniz mutlaka fotoğrafını çekmeyi unutmayın!
Ormanın tam ortasına yerleşmiş, çevresi çam ve kavak ağaçlarıyla bezenmiş Çamlıpınar Göleti’ne hayran olmamak elde değil. 1000 metre rakıma sahip olup, sonbahar ve kış aylarında güneş pek fazla almıyor. Böyle olunca soğuk havayı cidden hissedebilirsiniz. Bu dönemleri tercih edecekseniz bilmenizde yarar var.
Burası Neresi? İlçe merkezine 34 kilometre uzaklıkta bulunan Seben Gölü, çevresinde sahip olduğu yeşilliklere, mağara ve kaya evlerine ayrı bir ilgi oluşturmaktadır. Gölün tam ortasında yer alan cami ihtişamlı görüntüsü ve konumu ile burayı oldukça ilgi çekici kılmaktadır. Seben ilçesi içerisinde yer alan kütük evler konaklama için oldukça ideal bir seçenek diyebilirim. Gölde; kano ve bot turlarına, balık tutma etkinliklerine katılabilirsiniz.
Burası Neresi? Bolu’ya 37 kilometre uzaklıkta yer alan Yeniçağ ilçesinin merkezinde konumlanan göl, çanak gölüdür. 989 metre yüksekliğe sahip göl,2780 dekarlık bir alana yayılmakta. Çok çeşitli kuş türlerine rastlayabileceğiniz gölün kıyısında gözlem kulesi bulunuyor. Özellikle de göç zamanlarında arı şahini ve balık kartalı gibi kuş türleri için önemli bir yerdir. Gölde yaşayan; sazan, karabalık ve kerevit balıklarını tutabilirsiniz.
Neden Gitmeliyiz? Yeniçağ Gölü’nün alt havzasında tespit edilen 384 çeşit bitki taksonunun 12’si ülkemizdeki endemiktir. Bunun yanı sıra endemik olmasa dahi 8 bitki türü de nadir görülmektedir. Bu yönden Türkiye’deki 112 bitki alanlarından biri olma özeliğine sahip olmuştur.
Sulak alan, açık su yüzeyi, sazlık ve bataklıklar gibi farklı karakterlere sahip olup yaban hayatı açısından değerlidir. Bunların etrafındaki orman ve tarım alanları ise yavan hayatını destekler niteliktedir. Bölgede balıkçık, kuş gözlemciliği ve doğa yürüyüşü gibi farklı etkinlikleri gerçekleştirebilirsiniz.
Burası Neresi? Bolu’ya 10 kilometre uzaklıkta bulunan Gölköy Barajı, Sulama ve taşkınları önlemek amacıyla 1965-1970 yıllarında, Bolu ovasını sulamak maksatı ile Büyüksu ve Mudurnu Çayları’na yapılmıştır. 185 hektarlık bir alanı kapsayan çayın su seviyesi oldukça yüksektir. Ormanla çevrelenmiş gölün içerisinde türlü türlü balıklar vardır. Merkeze yakın olması sebebiyle ulaşım rahatlığı vardır buda tercih edilmesi yönünde ağır basmaktadır. Kafanızı dinlemek, balık tutmak, yürüyüş yapmak ve piknik yapmak gibi çeşitli aktiviteler de bulunabilirsiniz.
Burası Neresi? 1703’te yani yaklaşık 315 sene önce deprem sonucunda meydana gelen Sülüklü Göl, 6 hektarlık alanı kapsamaktadır. Çevredeki insanların bilinçsizce göle attıkları balıklar yüzünden sülüklerin var olmadığını söyleyebilirim. Mudurnu’da bulunan gölde; boz ayı, karaca, kurt, yaban domuzu gibi pek çok yabani hayvana rastlamanız mümkün.
Neden Gitmeliyim? Burada kamp kurup konaklayabileceğiniz gibi günübirlik ziyaretinizde ise, yürüyüş parkurlarında yürüyüş yaparak hoş vakit geçirebilirsiniz. Kamp yapmayı düşünenler için; tuvalet imkanı, çeşme ve odun mevcutken elektrik mevcut. Kamp yapmak için bir ücret ödemeniz gerekmiyor. Yer ateşi yakmak yasaktır bu sebeple belediye tarafından mangallıklar yapılmıştır.
Burası Neresi? Bolu merkezde yer alan Atatürk Orman Parkı, şehrin kalabalığından kaçıp kafanızı dinleyebileceğiniz bir yer. Burada bulabileceğiniz şeyler arasında; spor etkinlikleri, yürüyüş parkuru, çocuk parkı, yeme içme ihtiyaçlarınız için kafe mevcuttur. Şehrin ikonik noktası haline gelmiş bu parkı es geçmeyin derim.
Burası Neresi? Bolu’da güzelliklerinden biri de Akkaya Travertenleri, Pamukkale Travertenleri’ne benzemektedir. Beyazlığıyla görenleri kendine hayran bırakan Akkaya, kaynağından çıkan sodalı su içilebilmektedir.
Travertenler 20 derecenin üzerindeki sıcaklığa sahip olup, yer altından çıkan zengin suyunun karbon gazı uçuyor ve geriye kireç kalıyor. Böyle ola ola ortaya görmüş olduğumuz görüntü çıkıyor.
Neden Gitmeliyim? İçeride ilk göreceğiniz büyük bir yüzme havuzu ile karşılaşacaksınız. İçine girebiliyorsunuz ancak bir işletme tarafından işletildiği için ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Bolu’da yaz sıcaklarında serinleyebileceğiniz noktalar arasında yer alıyor.
Erkek ve kadın girişleri ayrı şekildedir. Havuz bir panel ile bölünerek kapatılmıştır. Büyük havuzun ilerisinde de ayaklarınızı sokabileceğiniz sodalı havuzlar mevcut. Bu bölgede çıkan suyu içebilir ve hatta yanınıza getireceğiniz şişelere de doldurabilirsiniz.
Yeşillik alana gelirsek, travertenlerin üst tarafında bulunuyor olup piknik yapabileceğiniz bir yer olarak tasarlanmış. Yanınıza gerekli malzemeleri getirdiğiniz takdirde güzel bir orman manzarasına karşı piknik yapabilirsiniz.
Burası Neresi? Köroğlu Dağları üzerinde konumlanan Kartalkaya, Alp disiplini ve tur kayağı için oldukça uygun olup 1850 – 2200 metrelik alanda kayılabilmektedir. Çam ormanlarının oldukça geniş yer kapladığı alanda yarı ılıman iklimin hakim olduğu görülür.
Neden Gitmeliyim? Köroğlu’nun en tepesine kurulan merkez, oldukça geniş bir manzaraya ev sahipliği yapmaktadır. Pistler ile ormanlık alanın iç içe olduğu yerde ağaçların içerisinde kayak yapma imkanını yakalayabiliyorsunuz. Buranın, ülkemizdeki en kaliteli kara sahip olan beş kayak merkezi arasında gösteriliyor.
Türkiye’deki en ünlü kayak merkezleri arasında yer alan Kartalkaya Kayak Merkezi genellikle aralık ve şubat aylarında gidiliyor. Bolu’ya 38 kilometre mesafede yer alan kayak merkezinde, kar ve kayak aktivitesi yapma fırsatı mevcut. On üç farklı piste sahip Kartalkaya’da, pek çok sayıda konaklama seçeneği de bulunuyor. Kış dönemlerinde 3 metre kar kalınlığı olup, profesyonel olarak yapanların tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.7
Konaklama; Kaya Otel’lerinin üç, Kartal Otel’lerinin ise iki oteli yer alıyor bölgede. Toplamda 2 bin kişilik yatak kapasitesine sahip olup, kayak merkezine biraz daha uzak noktalarda da kalabilirsiniz.
*Abant ile Kartalkaya Kayak Merkezi’ne 62 kilometredir. 1 saat 16 dakikalık bir yolculuk ile ulaşım sağlanmaktadır.
Burası Neresi? Bolu Gerede’de yer alan Esentepe Arkut Dağı Kayak Merkezi, Kartalkaya kadar büyük olmayıp ekonomik olması sebebiyle her yıl gidiliyor. Bolu’nun Gerede ilçesinde bulunan Esentepe arkasını çam ormanlarına dayamış olup, yaz aylarında dahi serinliği ile başka bir etki yaratmaktadır. Bilinen en belirgin özelliği dünyada ana yolu en yakın mesafede yer alan tek kayak merkezi olmasıdır. Yaklaşık olarak 5 dakikalık mesafede bulunuyor. Her mevsim turizm yönünden dikkat çeken bölge, 900 metrelik slalom, 5000 metrelik mukavemet pistine sahiptir.
İki tane mekanik tesisin bulunduğu yerde, konaklamak için 4 kilometre uzaklıkta yer alan Gerede’yi tercih edebilirsiniz. Kayağa yeni başlayanlar için ideal bir rotadır. 2005 senesinde Uluslararası FIS kupası kayaklı koşu yarışmaları Arkut Dağı Kayak Merkezi’nde yapılmış ve 2008 yılında ise “Anadolu Kayak Maratonu” düzenlenmiştir. Kayak milli takımları ise hazırlık kampı süreçlerinide Arkut Dağı’nda yapmaktadır. Yaz ayında gitmeyi tercih ederseniz ise, piknik, trekking, off-road, dağ bisikleti ve çim kayağı aktivitelerini gerçekleştirebilirsiniz.
*Abant ile Esentepe Arkut Dağı Kayak Merkezi araso 95 kilometre olup 1 saat 35 dakikalık bir yolculuktan ardından ulaşılabiliyor.
Burası Neresi? Selçuklu Dönemi’nde başlayan tarihi ile Mudurnu, Osmanlı İmparatorluğu’nun yapısını oluşturan ana yerler içerisinde bulunuyor. Osman Bey’in döneminde oldukça fazla bir şekilde Türk akınına uğrayan ilçe, Samsa Çavuş ve Köse Mihal eşliğinde Osmanlı Beyliği’nin ilk topraklarına katılmıştır. I. Murat döneminde ise Osmanlı Devleti’nin ilk düzenli ordusunun ilk temellerini Yaya Örgütünü oluşturup Osmanlı’nın ilk Maliye Hazine örgütünü kuran Halil Hayrettin Paşa Mudurnu’ludur.
Yıldırım Beyazıd döneminde 1374 inşa edilen ve kendisiyle aynı ismi taşıyan Yıldırım Beyazıd Cami ve onunla birlikte 1382’de yapılan Yıldırım Beyazıt Hamamı 600 yıldır varlığını hala korumaktadır. Fetret Devri’nde Osmanlı’nın güvenli bölgesi olarak biliniyor olup, Şehzade Mehmet Çelebi ve Emir Süleyman’a belirli bir dönem boyunca sığınak olmuştur.
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasının ardından işgali başlanmıştır. Bunun üzerine Mudurnu ve çevresindeki vatansever isimler, Osmanlı Teşkilatı Mahsus Lideri Kuşçubaşı Eşref öncülüğünde öncelikle “Mudurnu Redd-i İlhak Cemiyeti”ni, sonrasında ise “Mudurnu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti”ni kurarlar. Yaşanılan kuşatma ve savunma sonucu tüm güçler Mudurnu’dan çekilmek durumunda kalmışlardır.
Neden Gitmeliyim? Anadolu’nun gizli beldeleri arasında rahatlıkla sayabileceğim Mudurnu, Batı Karadeniz Bölgesi’nde kıvrak bir orman yolunun arasından süzülerek varabileceğiniz keşfedilmeyi bekleyen bir yerdir. İlçeye ilk girdiğiniz noktada Hisar ve Şeyh – ül İmran tepesi, yüksekten selamlar sizi. Ardından çam kokusunun yüzünüze çarptığını hissedersiniz adeta.
İlçeyi otadan ikiye yaran Mudurnu Deresi, Sakarya Nehri’yle birleşerek oradan da Karadeniz’e dökülmektedir. Buradaki güzellikler saymakla bitmez. Doya doya eğlenebileceğiniz ve doğal güzellikleri içerisinde barındıran beldede; oval şeklindeki çukurun içindeki Abant Gölü, Abant Dağları, Karamurat Gölü, Sülüklügöl ve çok daha fazlası görülmeyi hak eden yerler.
Kentsel sit alanı olarak koruma altına alınan ilçe, eski dönem Türk evleri açısından önemli bir yer tutuyor. Göynük evlerine benzeyen evler, 165 adet ev ve 8 adet cami, çeşme, hamam olmak üzere toplam 173 adet mimari açıdan önemi yüksek yapı bulunmaktadır.
*Mudurnu ile Abant arası 23 kilometredir. Yolculuk yaklaşık olarak 30 dakika sürüyor.
Burası Neresi? Batı yönünde Düzce ve Sakarya, güney yönünde Ankara, kuzey yönünde Zonguldak ile çevrelenmiş Bolu ili, içerisinde barındırığı doğal ortamlar sebebiyle Türkiye’nin İsviçre’si denmektedir. Toplam nüfusu 302 bin 200 sahiptir. Bitki örtüsü ormanlık alanda oluşuyor olup, %62’si orman ile kaplıdır. En bol çeşitin olduğu yerler ise; Köroğlu, Karadere, Seben ve Aladağ ormanlarıdır. Ormanları; ıhlamur, kayın, gürgen, köknar, kavak, karaağaç, kızılağaç, meşe ve dişbudak ağaçları ile doludur.
Roma, Bizans, Anadolu Selçukluları’nın hakimiyetine giren şehir, Osmanlı Devleti’ne katılımı ise Konur Alp tarafından sağlanmış olup sancak merkezi olmuştur. 1864 senesinde Kastamonu’ya bağlanmış 1923 yılında ise ilçe olmuştur. Bizans Dönemi’nde Polis adı verilen şehir Türkmenler tarafından Bolu denmesi üzerine asıl adını almıştır.
Neden Gitmeliyim? Peki bu doğallığı ile ön plana çıkan Bolu’da gezebileceğiniz yerler neresi derseniz; Seben Gölü, Seben Kaya Evleri, Atatürk Orman Parkı, Akkayalar, Sülüklü Göl Tabiat Parkı, Akşemseddin Türbesi, Çubuk Gölü, Zafer Kulesi, Karamurat Gölü, Mudurnu Yıldırım Bayezid Cami ve Bolu Müzesi gibi gezilecek çok daha fazla yer bulunuyor.
*Bolu ile Abant’ın arası 38 kilometre olup yolculuk yaklaşık olarak 50 dakika sürmektedir.
Burası Neresi? Eski bir Osmanlı mahallesi olan Göynük, yaklaşık olarak 150 yıllık bir tarihe sahip olup, asırlık çınarları içerisinde barındırıyor. Anadolu’daki Türk yaşantısını en başarılı şekilde yansıtan bir yer. Vadi yamacına konumlanmış meşhur Göynük evleri görüntüsüyle harika bir manzara oluşturuyor.
İstanbul ve Ankara illeri arasında önemli noktada yer alan Göynük, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Roma ile başlayarak Bizans ve sıraya uygun olarak Osmanlı’nın egemenliği altına girmiştir.
Neden Gitmeliyim? 1823 senesinde Bolu’ya bağlanmış olup tüm evler yamacın kenarına yapılmıştır. 1967 yılında önemli bir depremin meydana gelmiş olmasına rağmen günümüze kadar oldukça sağlam şekilde gelebilmiştir. Geleneksel kültürü sonuna kadar hissedebileceğiniz Göynük’te fazlasıyla tarihi yapı bulunuyor. Bunlara örnek olarak yüzyıllık Osmanlı konaklarını verebilirim.
Konaklardan en önemlisi ise II. Abdülhamid döneminde inşa edilen Hükümet Konağı, bölgenin en göze çarpan eserleri arasında parlıyor adeta. Beldenin ikonik yapılarından biri de Zafer Kulesi olup, 1923 senesinde ilk kaymakam olan Hurşit Bey tarafından yüksek tepeye yapılmıştır. 1150 metre yükseklikte Çubuk Gölü’nden tutun balık tutabileceğiniz Gölbaşı mevkisi ve çevresinde konaklayabileceğiniz Sünnet Gölü’de burada yer almaktadır.
*Göynük ile Abant arası 75 kilometredir. 1 saat 20 dakikalık bir yolculuğun ardından ulaşım sağlayabilirsiniz.
Burası Neresi? Karadeniz Bölgesi’ndeki tek antik kent olan Düzce‘nin tarihi, M.Ö. 1390- 800 yıllarına kadar uzanmaktadır. Hitit uygarlığı ile başlayan egemenlik, Konuralp’in Bizans ile yapmış olduğu savaş sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’na geçmiştir.
1869 senesinde Kastamonu’ya bağlı olan Bolu’nun Göynük mevkisinin bir bucağı olarak kendini göstermiştir. İlk dönemler Türkiye’nin en yoğun ve zengin ilçe olarak bilinen Düzce, 1999 senesinde meydana gelen deprem sonrasında 81. ve sonuncusu il olarak kayıtlara geçmiştir.
Neden Gitmeliyiz? Yaz-kış her mevsim yoğun olarak ziyaret edilen Düzce, şehrin kabalığından sıyrılıp kafanızı dinleyebileceğiniz bir rota. Trekking, rafting, safari gibi doğa sporlarına ilginiz varsa, burası tam size göre desem yanlış olmaz. Hafta sonları gidilebilecek kısa mesafeli bir yer olarak oldukça keyifli saatler geçirebilirsiniz.
Marmara Bölgesi’nin yegane rafting noktası Melen Çayı, mart-nisan ve mayıs aylarında adrenalini sonuna dek yaşayabileceğiniz keyifli bir yer, doğa yürüyüşlerinin yapıldığı Kurugöl Kanyonu, küçüklü büyüklü Aydınpınar Şelalesi, Samandere Şelalesi, Güzeldere Şelalesi, Aktaş Şelalesi ve tarihi bir keşif için Akçokoca Ceneviz Kalesi’nden başlayabilirsiniz.
*Düzce ile Abant arasında 63 kilometre vardır. Toplamda 1 saat 10 dakika sürmektedir.
Burası Neresi? Eski bir yerleşim noktası olduğu bilinen Seben, M.Ö. 2000’li yıllara ait tören baltası, kaseler, testiler, damga, kargı ve heykelciklerin bulunması üzerine Çeltikdere Vadisi’ndeki yerleşim kalıntıları tarihe ışık tutacak niteliktedir. Bunun yanı sıra Solaklari Seylik, Kabak ve Muslar’da var olan kaya evleri ve mağaralar yaşamın eski dönemlere dayandığının bir göstergesidir.
Başta Hititler olmak üzere sırasıyla; Frig, Lidya ve kısa bir süre Pers egemenliği altında kaldığı biliniyor. M.Ö 334 yılından sonra Bitinya sınırlarının içerisine dahil olan Seben, Bitinya’nın Romalılara geçmesiyle ve Roma’nın ikiye bölünmesi sonucu oluşan Bizans’ın hükmü altına girmiştir.
Neden Gitmeliyim? Solaklar Köyü içerisinde bulunan kaya evleri, merkez ilçeye 4 kilometre uzaklıkta konumlanmaktadır. Kuzderesi’nin açmış olduğu vadinin kuzeyindeki kayalık yamaçta bulunuyor. 4-5 katlı olarak yapılmış olan bu evlerin her bir katı bacalar ile birbirlerine bağlıdır. Şu anda yalnızca üç katı ziyarete açık durumdadır. Evlerin girişinde belirli oyuklar açılarak yapılmış hayvan barınakları olduğu düşünülen mekanlar yapılmış. Yoğun olarak ziyaretçi ağırlayan kaya evleri, 2009 yılında 1. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olarak koruma altına girmiştir.
Kaşbıyıklar Köyü’ndeki kaya evleri, 7 kilometre uzaklıkta yer alıyor olup Ulukayalar adındaki kayalık alanlarda bulunuyor. Tahmin edilene göre Hristiyanlık dönemine ait olduğudur. Beş kattan oluşan yerleşim bölgesinin doğu yönündeki vadide doğal kısımlarının insan eliyle yapıldığı bilinen girişler yer alıyor.
*Seben Kaya Evleri ile Abant arasında 41 kilometreyken, 50 dakikalık bir yolculuğun ardından varabilirsiniz.
Burası Neresi? Bolu’nun güneyinde bulunan Kıbrısçık, denizden 1130 metre yüksekliktedir. 22 köyü olan Kıbrısçık’ta toplamda 5 bin 534 kişi yaşamaktadır. Gezip görmeye değer noktalar arasında; Alcının Kaya Ulu Dere boyunda mağaralar, kaya evleri ve peri bacaları yer alıyor.
Neden Gitmeliyim? Muhteşem doğasıyla dillere destan olan Bolu’nun doğal güzellikleri saya saya bitmez. Köroğlu Dağları’nın güney yamaçlarındaki düzlük alanlarda bulunurlar. Belen, Karaköy, Kökez, Bölücekkaya, Karadoğan ve 1825 metredeki Devevira önemli turistik yaylalarıdır.
Karagöl; Kıbrısçık merkeze 22 kilometre kadar uzaklıkta bulunuyor olup, 1 hektar büyüklüğünde ve oldukça da derindir. Çevresi ormanla bezenmiş gölün mesire alanlarından piknik keyfi yapabilirsiniz. Konaklama seçeneği olarak kamp, motel ve bungalov evleri mevcut.
Kıbrısçık’a bağlı köy olan Yazıca Köyü; temiz oksijeni ve yaylaları ile dikkat çeken noktalar arasında yerini alıyor. Köyün içerisinde bulunan yayla konakları ve antik çeşmeleri de tarihi bir atmosfer yaratmaktadır.
*İki yerin arası 117 kilometre olup yolculuk 2 saat 21 dakika sürmektedir.
Burası Neresi? Yaklaşık olarak 980 bin kişilik nüfusa sahip Sakarya ili, Marmara Bölgesi’nde yer alıyor olup İzmit, Bursa, Bolu, Bilecik ve Düzce’ye komşudur. Pek çok doğal güzelliği barındıran Sakarya’nın önemli tarihi olaylara da ev sahipliği yaptığı bilinenler arasındadır.
Neden Gitmeliyim? Kuşkusuz bunun en önemlisi “Sakarya Meydan Muharebesi” olduğu aşikardır. Yüzyıllar öncesine uzana tarihi ile doğal güzelliğinin yanı sıra kültür turizmi yönünden de alternatifler sunmaktadır. Osmanlı Dönemi’nden kalan Rahime Sultan Cami, Sapanca Rüstempaşa Camii, Hasanfehmipaşa Cami, Şeymuslihiddin Cami, Yunuspaşa Cami, II. Beyazid Köprüsü, Beşköprü, Paşalar Kalesi, Seyifler Kalesi, Harmantepe Kalesi görülmeye değer niteliktedir.
Yeşil ve mavinin en güzel buluşması olarak adlandırabileceğim Karasu, Karadeniz’in en uzun kumsalı ünvanına sahiptir. Hafta sonu küçük kaçamakları için sıkla tercih noktası oluyor. Sapanca ve Sapanca Gölü; 16 kilometre uzunluğa sahip olup dağdan gelen kar suyu ile beslenmektedir. Sazan, yayın, turna ve alabalık türlerini barındıran gölde balık tutma zevkini yaşayabilirsiniz.
Karasu ilçesinde yer alan Maden Deresi, yerli ve yabancı birçok ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Sağlık turizmi açısından da talep gören Sakarya’da Kuzuluk Kaplıcaları ön plana çıkıyor. Selçuklular döneminden bu yana şifalı suyu ile dertlere derman olan kaplıcalar, Akyazı ilçesinde bulunuyor. Bu sebeple bölgede otel seçenekleri de fazladır.
Dünyanın en büyük ikincisi olan Acarlar Longozu, suya batan orman görünümü ile tam bir kartpostal görüntüsünü yansıtıyor. Deniz ile ormanın bir arada olduğu nadide noktalardan sadece biri. Doğa severlerin es geçmediği yerlerden biri de İnönü Yaylası, çam ve meşe ağaçlarının arasında kamp yapabileceğiniz hoş bir yer.
*Sakarya ve Abant arası 200 kilometre olup 3 saat 40 dakika sürmektedir.
Yeşil doğası ile gönlümüzü fetheden Abant bölgesi, Türkiye’nin en ünlü turizm rotaların biri olup eğlence için oldukça fazla seçenek sunuyor. Sizlere yol gösterecek Abant gece hayatı yazımızı okuyarak değerlendirebilirsiniz.
Yalnızca doğal güzellikleri ile sizi kendinize çekmekle kalmıyor burada ki geziniz sırasında, yöresel lezzetleri ve hediyelik ürünleri ile de sizi kendine hayran bırakıyor. Bunun için en çok gidilen durak ise, yerel halkın kendilerinin yetiştirip kendilerinin sattığı ahşap bir yapının içerisindeki Abant Köy Pazarı’dır. Burada kendinize; organik ürünler, ev yapımı hamur işi, reçel, kuru gıda ve yöresel el işi ürünlerinden alabilirsiniz.
Abant’ın şehir içinde ulaşım sağlayabileceğiniz araçları; bisiklet, at ve faytondur. Atı ve faytonu Abant’tan kiralayabilirsiniz ancak bisikleti kendinizin varsa getirebilirsiniz. Abant Gölü’ne merkezden iki saatte bir kalkan minibüsler aracılığıyla gidebilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…