Çağlar boyunca uzanan Stuttgart’ın tarihini keşfetmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Hazırladığımız Stuttgart tarihi yerler listemizde şehirde görmeden dönmemeniz gereken tarihi ve turistik yerleri listeledik;
Stuttgart’ın tarihi hakkında; Stuttgart’ın MS 950’li yıllarda Swabia Dükü Liudolf tarafından bir çiftlik olarak kurulduğuna inanılmaktadır. Yıllar içinde genişleyen çiftliğin büyük bir yerleşim yerine ve daha sonra da Stuttgart şehrine dönüştüğü düşünülmektedir.
Şehirde zanaat ve üzüm bağlarının yaygın olarak yapılması şehrin büyümesinde büyük rol oynamıştır. Şehrin mimari açıdan zirve noktasına ulaşması ise Württemberg Dükü Charles Eugene döneminde gerçekleşmiştir. Kendisi, Avrupa’nın en büyük imparatorluklarından birini yapmak istedi ve bunun için çok gösterişli saraylar yaptırdı. Bu durum ekonomik anlamda kendisini iflasa sürüklemiş olsa da bırakmış olduğu mimari mücevherler sayesinde Stuttgart günümüzde pek çok ziyaretçiyi kendisine çekmektedir.
2. Dünya Savaşı’nda en fazla hasar gören şehirlerden biri olan Stuttgart, hızlı bir şekilde toparlanarak modern bir görünüme kavuşmuştur.
Stuttgart’ın en ünlüleri; Dünyanın betondan yapılan ilk binası olan TV Kulesi, Eski Kale, Shillerplatz Meydanı, Barok tarzdaki Yeni Şato şehre gelenlerin özellikle görmesi gereken Stuttgart’ın en ünlü tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Stuttgart gezi tavsiyesi; Shillerplatz Meydanı etrafında şekillenen tarihi bölgeyi genellikle yürüyerek gezmeniz mümkün. Toplu taşıma ağı da gelişmiş olan Stuttgart’ta ulaşım anlamında da sorun yaşamayacaksınız. Kış mevsimi gezmek için biraz soğuk olabilir, bu nedenle ziyaretinizi planlamak için temmuz ve ağustos aylarını tercih etmek daha mantıklı olacaktır. Özellikle temmuz aylarında şehirde farklı festivallerin olması bu ayı daha cazip kılıyor.
Sakin ve huzurlu bir şehir olan Stuttgart’ı gezmek için size 2 veya 3 günlük bir planın yeterli olacağını da belirtelim. Bu arada şehirdeki çoğu müze pazartesi günleri kapalı olduğundan gezi planı yaparken bunu göz önünde bulunmanız faydalı olacaktır.
Yeme içmeye meraklı kişiler için ise Stuttgart’ta ne yenir? Ne içilir? listemizi okumalarını tavsiye ediyoruz.
Müzekart; Museumspasses, StuttCard ve Stuttgart Card şehrin en cazip ve en avantajlı turist kartları olarak kabul ediliyor. Kartlarla ilgili detaylara yazımızın son kısmında yer verdik.
Burası neresi? Geniş Schlossplatz ya da Plaza del Castillo, Stuttgart’ın odak noktalarının başında gelmektedir ve Stuttgart gezisi gerçekleştirenler için kraliyet başkenti olarak geçmişinden kalma binalarla Stuttgart’ın en meşhur tarihi yerleri arasında bulunmaktadır. 1841 yılında, meydanın merkezine dikilmiş olan Jubilee Column ise meydanda en dikkat çeken yerlerden biridir. Meydandaki iki çeşme de Württemberg’in her iki nehrini temsil etmektedir. Meydan 1977’de State Garden Show için yenilenmiş, 2006 FİFA Dünya Kupası nedeniyle de tekrar bir yenilenme süreci geçirmiştir.
Saray Meydanı’nı çevreleyen yeşil çimenler ve banklar ziyaretçilerin güneşlenmesi için şehirdeki en popüler yerlerden biridir ve civardaki bahçeler özellikle güneşli havalarda gezintiye çıkmak için çok keyifli noktalardır. Kasım ayında ise meydan meydan adeta minyatür bir köye dönüşmekte, tatil gezileri ve buz pateni pisti ile çocuklar için muhteşem bir Noel pazarı haline gelmektedir. Bu keyifli pazarın geçmişi 1692’ye kadar uzanmaktadır ve Avrupa’nın en eski Noel pazarlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Meydanın bir tarafına hakim olan devasa büyüklükteki Neues Schloss, Geç Barok tarzında 1807 yılında inşa edilmiştir. Bu görkemli saray, bir zamanlar eski krallara ev sahipliği yaparken, günümüzde eyalet hükumeti tarafından kullanılıyor. Meydanın karşı tarafı ise 1200 metre uzunluğu ile Almanya’nın en uzun alışveriş caddesi olan Königstrasse’ye çıkıyor.
Neden gitmeliyim? Fuarlar ve pazarlar da dahil olmak üzere pek çok önemli etkinliğin gerçekleştirildiği Saray Meydanı, Stuttgart’ın simgesel noktalarından biridir. Pek çok kişinin buluşma noktası olarak belirlediği bu güzel meydanı siz de listenize dahil etmeli ve burada zaman geçirmelisiniz.
Burası neresi? Yanındaki metro istasyonu nedeniyle ulaşımın çok kolay olduğu Eugenplatz, Stuttgart’taki en popüler ziyaret noktalarından biridir. Meydanın en meşhur noktası ise 1890 yılında yapılmış olan ve Yunan mitolojisinden bir figür olan Galatea heykeli ve çeşmesi yer alıyor. Çeşme üzerindeki heykel kraliçe Olga tarafından bağışlanmıştır. Meydanda aynı zamanda 2013’ten günümüze hayranlık uyandıran bir bronz boksör heykeline de ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Eugenplatz, rüzgarlı ve serin havası ile özellikle yaz aylarında halkın akın ettiği yerlerden biridir ve sunduğu eşsiz şehir manzarası ile Stuttgart’ın önemli duraklarından biridir. Çeşme ve su basamakları ise kesinlikle insana huzur veren bir ortam sunuyor.
Kaçırmayın! Eugenplatz’ı çekici kılan önemli detaylardan biri de uzun bir geleneğe sahip olan “Pinguin” isimli dondurmacıdır ve buraya geldiğinizde buradan dondurma yemeden ayrılmamalısınız.
Burası neresi? Eski Kale’ye cephesi bulunan Schiller Meydanı, Dük Fredrcih’in isteği ile Kolej Kilisesi ve eski başbakanlık binasının arasında bulunan evlerin yıkılmasıyla Heinrich Schickardt tarafından düzenlenmiştir. Burası dükler için soylu bir yer olarak kabul edilmiştir. Fredrcih Schiller, 1759 yılında doğmuş ve Stuttgart’ta uzun bir süre yaşamıştır.
Danimarkalı heykeltıraş Bertel Thorwaldsen tarafından yapılan ve Stuttgarter Leaderkranz isimli koro tarafından bağışlanan Schiller Anıtı meydanın sembollerinden biridir. Anıtın açılışı 1839 yılında yapılmıştır. Stuttgart’ın turistik gezilecek yerleri arasında bulunan anıt, tarihi değeri nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir.
Neden gitmeliyim? Tarihi binalarla çevrilmiş bu muhteşem meydan, Stuttgart Çiçek Pazarı salı, perşembe ve cuma günleri kurulmaktadır. Aynı zamanda Stuttgart şarap köyünün bir kısmı ve Noel pazarının da bir kısmı bu meydana gelmek için uğranması gereken önemli noktalardan biridir.
Burası neresi? Stuttgart’a geldiğinizde şehirle ilgili muhtemelen en iyi müze olan Württemberg Eyalet Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Landesmuseum Württemberg olarak da adlandırılan müze, ilk olarak 1862 yılında Kral 1. William tarafından devlet koleksiyonu olarak kurulmuştur. 1960’larda kurulan Dekoratif Sanatlar Müzesi, 1969 senesinde Eski Kale’de bulunan Devlet Müzesi ile birleştirilmiştir.
Müzede arkeoloji ve Stuttgart’ın tarihi hakkında çok zengin bir koleksiyon bulunuyor. Müzenin arkeoloji kısmında Paleolitik Çağ’dan Roma dönemine kadar geniş bir dönemdeki eserler görülebilmektedir. Tarih kısmında ise Orta Çağ sanatı, Württtemberg taç mücevherleri, modern cam sanatına dair eserler, saatler ve çeşitli bilimsel aletler bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? 1493’ten kalma gök küresi de dahil olmak üzere tarihi, bilimsel, kültürel ve folklorik birçok nesneyi görebileceğiniz bu etkileyici müze, şehrin tarihine dair size çok şey katmayı vadediyor. Bu güzel müze, sahip olduğu muhteşem koleksiyonla yılda 300.000 ziyaretçiyi kendisine çekiyor.
Burası neresi? Bu muhteşem sanat galerisi 1843 yılında açıldı ve o günden bu yana hala büyük oranda orijinalliğini korumayı başarmış olan Neoklasik binasında hizmet vermeye devam ediyor. Binaya 1980’li yıllarda mimar James Stirling tarafından Post-Modern tarzda iddialı bir uzantı eklenmiştir.
Orijinal binada 1800’lü yıllara kadar olan pek çok resim ve heykelden oluşan bir koleksiyon yer alıyor. Rubens, Rembrandt, Hans Memling gibi çok önemli Rönesans ve Barok ustalarının eserleri burada görülebilir. Eklenen yeni kısımda ise Matisse, Picasso, Salvador Dali, Franz Marc gibi 20. yüzyılın en önemli ustalarına ait sanat eserleri sergileniyor.
Neden gitmeliyim? Annibale Carracci’nin İsa’nın Cesedi ve Jerg Ratgeb’in 16. yüzyıldan kalma Herrenberger Altarı gibi çok önemli sanat eserlerine ev sahipliği yapan bu renkli ve keyifli sanat galerisi, Avrupa‘nın en iyi sanat koleksiyonlarından birine sahiptir ve Almanya’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri haline gelmiştir.
Burası neresi? Linden Museum, birçok otorite tarafından etnoloji temalı Avrupa’daki en iyi müze olarak kabul edilmektedir. Müzede bulunan Avrupa, Afrika, Uzak Doğu, Amerika Kıtası’ndan toplanan eserler, tek bir çatı altında dünya turu yapmak gibidir.
Müze koleksiyonu 1800’lü yıllardan itibaren zaman içinde toparlanmıştır. Müze koleksiyonundaki parçaların geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanıyor ve 700’lü yıllardan kalma Hint heykelleri müzedeki en eski parçaların arasında bulunuyor. Müzeyi ziyaret edenler aynı zamanda 19. yüzyıldan kalma bir Kızılderili dönüşüm maskesi ve Japonya‘nın Kamakura Hanedanlığı’na ait tarihi 800 yıl öncesine dayanan heykelleri görme fırsatına sahip olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Müze farklı kültürleri bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Böylece ziyaretçiler diğer kültürlerin güzelliklerini görme, tartışma ve geniş bir anlayış geliştirme şansını yakalamaktadır. Bu nedenle Stuttgart tarihi yerler listenize mutlaka bu önemli müzeyi eklemelisiniz.
Burası neresi? Stuttgart’ın otomobil tarihi Gottlieb Daimler ve Wilhelm Maybach’ın ilk dükkanını açtığı 1887 senesine kadar uzanmaktadır. Mercedes-Benz Müzesi, dokuz kattan oluşuyor ve 1500’den fazla nesne ile otomobilin icadı ve gelişimini, 130 yılı aşkın bir zaman diliminde ele alıyor. Müze, 19 Mayıs 2006 tarihinde açılmıştır ve her yıl yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Sergilerin merkezinde 160 adet araç bulunuyor. İlk yapılan yarış otomobillerinden geleceğin arabalarının prototiplerine dair arabalarla ilgili çok geniş bir sergi sizleri bekliyor. Aynı zamanda 1885 yapımı dünyanın ilk motosikleti, günümüzdeki motosikletlerden çok farklı görünümü ile dikkat çekiyor.
Neden gitmeliyim? Mercedes-Benz Müzesi, sadece araba meraklıları için değil, herkes için iyi vakit geçirilebilecek, otomobillerin tarihinde keyifli bir yolculuğa çıkma fırsatı sunan çok eğlenceli ziyaret noktalarından biridir.
Kaçırmayın! Araçlara meraklıysanız bu temadaki şehirde bulunan diğer müze olan Porsche Müzesi‘ni de mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. Burada özellikle 3.000’den fazla çizim, fotoğraf vb. nesneyi incelemek için kullanabileceğiniz 12 metrelik devasa Porsche Dokunmatik Duvarı’nı çok seveceksiniz.
Burası neresi? Schillerplatz’da bulunan Stiftskirche, 900’lü yıllarda inşa edilmiş daha eski bir kilisenin ana hatlarına sadık kalınarak inşa edilmiştir. Mevcut kilisenin en eski kısmı 13. yüzyıla dayanmaktadır ve Romanesk tarza sahiptir. Kiliseye sonradan Erken Gotik tarzda nef ile birlikte Yüksek Gotik tarzda koro uzantıları eklenmiştir. Taş minber ise 1504’te yaratılmıştır.
Yapı, Kont 1. Ulrich’in emriyle yapılmıştır ve güney kulesindeki şapelde hem kendisinin hem de eşi Agnes von Schlesien-Liegnitz’in mezarları bulunmaktadır. Burası Ulrich’in ölümünün ardından da 1677 yılına kadar Württemberg’in kontları için bir mezar yeri olmuştur ve ölen kontların 11 anıt heykeli kilisenin kuzey duvarında yer almaktadır.
1800’lü yıllarda restore edilen kilise, 2. Dünya Savaşı esnasında ciddi hasarlar alınca 1950’li yıllarda tekrar kapsamlı bir yenilenme çalışmasıyla inşa edilmiştir. Günümüzde kilise aynı zamanda Herrenberg Bell Kilisesi’ne ev sahipliği de yapmaktadır. Kiliseyi ziyaret ettiğinizde Orta Çağ’dan kalma sarmal merdivenden tırmanma ve müzedeki geçmişi 12. yüzyıla kadar uzanan 30 çanlık koleksiyonu inceleme fırsatına sahip olabiliyorsunuz.
Neden gitmeliyim? Collegiate Church, Württemberg’in ilk Gotik tarzdaki kilisesi olması nedeniyle büyük öneme sahiptir ve kontlara ait Rönesans dönemi heykelleri ile kesinlikle Stuttgart kiliseleri için görülmeye değer noktalardan biridir.
Burası neresi? Burası, Salzburglu Aziz Eberhard’a adanmış bir 19. yüzyıl kilisesidir. 1808 ile 1811 yılları arasında inşa edilen yapı, 2. Dünya Savaşı esnasında büyük hasarlar görmüş ve yeniden yapılmak zorunda kalmıştır. Rottenburg‐Stuttgart piskoposluğuna bağlı olan katedral, Königstrase Caddesi üzerinde bulunduğundan ulaşım açısından oldukça kolay bir konumdadır ve insanlar tarafından günlük olarak ziyaret edilebilmektedir.
Katedralin inşasında Solitude Kalesi yakınlarındaki Protestan mahkeme kilisesinin taşlarından inşa edilmiştir. Katedralde 1982 senesinde Winfried Albiez tarafından yaptırılmış ünlü bir org bulunmaktadır. 56 durağa ve 3700 boruya sahip olan org, Almanya’daki en büyük ve en önemli orglardan biri olarak kabul edilmektedir. Kilise, 1978’de katedral kilisesi statüsüne terfi etmiştir.
Neden gitmeliyim? Katolik kilisesinin hemen yanındaki komşu evi, şehir merkezinde huzur dolu bir mola vadediyor. Etkileyici bir iç tasarıma sahip olan ve kafe olarak kullanılan bu ev, şehirdeki en popüler buluşma noktalarından biri olarak tercih ediliyor. Dilerseniz kilisedeki günlük ayinleri ve günah çıkarma zamanlarını da gözlemleyebilirsiniz.
Burası neresi? Leonard Kilisesi, ilk olarak Aziz Leonard’a adanan küçük bir şapel şeklinde inşa edilmiştir. Kısa bir süre sonra şapelin yerine tek nefli, korolu ve küçük bir de kulesi bulunan kilise inşa edilmiştir. Burası, Stuttgart’ın en eski ikinci kilisesi olması nedeniyle büyük öneme sahiptir.
1463-1466 yıllarında kilise Gotik bir tarzda genişletilmiş ve üç koridorlu bir yapıya kavuşmuştur. Şehirdeki pek çok mimari eser gibi Leonard’ın Kilisesi de 2. Dünya Savaşı sırasında büyük hasar almıştır ve bu nedenle 1948-1954 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir. Kiliseye ait 21 kilit taşından 11’i kurtarılabilmiştir. Bu taşların altısı koroda ve beşi ise nef duvarlarında sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Dönemin önemli hümanist isimlerinden olan Johannes Reuchlin, 1522’de vefatının ardından bu kiliseye gömülmüştür. Mezar taşı, mermer bir madalyonla birlikte koroda yer almaktadır. Kiliseyi ziyaret edenler ayrıca kendisine ait bir bronz heykeli merdivenlerde görebilmektedir. Kilisede aynı zamanda 1490 yılına tarihlenen bir keşişin yontulmuş portresi de görülebilmektedir.
Burası neresi? Stuttgart ve Neckar vadisine bakan Württemberg’te bir tepede bulunan bu mozole, Kral 1. Wilhelm tarafından sevgili karısının 1819’da ölümünün ardından bir anıt mezar olarak dikilmiştir. Mozolede Kraliçe Katharina’nın mezar şapeli Grabkapelle bulunmaktadır.
Anıt mezar 1820 ile 1824 yılları arasında inşa edilmiştir ve Roma‘da bulunan Pantheon’dan esinlenilerek Noeklasik tarzda kubbeli bir yapı olarak yapılmıştır. Kubbeyle örtülmüş iç mekan ise tamamen beyaza bürünmüştür. Şapel günümüzde aynı zamanda bir Rus Ortodoks ibadet yeri olarak da hizmet vermeye devam etmektedir. Duvarlarında ise ikonlar ve dini tablolar yer almaktadır. Buraya aynı zamanda Kral Wilhelm de sonradan gömülmüştür ve çiftin mezarı şapelin alt kısmındaki mahzende yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Oldukça güzel bir ortama sahip olan mozole, Wilhelm’in eşi adına mozolenin kapısına yazdırdığı “Aşk Asla Ölmez” yazısı nedeniyle Stuttgart’taki en romantik noktalardan biri olarak kabul edildiğinden Stuttgart’ta mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır. Mesafe olarak şehir merkezine biraz uzak olsa da burası sunduğu muhteşem manzara ile de görenleri kendisine hayran bırakan bir noktadır.
Burası neresi? Araba meraklıları için Gottlieb Daimler Anıtı, otomotiv tarihinin kaçırılmaması gereken bir parçasıdır. Burası Daimler ve diğer mühendis Wilhelm Maybach’ın 1880’li yıllarda karada, havada ve suda gidebilen bir motor geliştirmek için gece gündüz çalıştıkları anıtsal bir kulübedir ve burası yılda ortalama 15.000 meraklı kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Mühendisler buradaki çalışmalarının neticesinde iki hafif sprint motorunun yanı sıra iki tekerlekli bir “birinci vagon” ile iki motosiklet ve ilk motorlu tekne olan “Neckar“ı icat ettiler. 1887 senesine gelindiğinde atölye artık küçük gelmeye başlamış ve yeni bir fabrikaya taşınmıştır.
Neden gitmeliyim? Atölyenin atmosferi, bu tarihi kulübede yeniden yaratılmış ve o binek arabasının maketleri, fotoğrafları, reprodüksiyonu gibi çok önemli tarihi değeri olarak çalışmalar burada sergilenmeye başlamıştır. Eğer sizin de motorlu araçlara karşı zaafınız varsa burası sizi kesinlikle kendisine çekecektir.
Burası neresi? Stuttgart Orman Mezarlığı, 1. Dünya Savaşı’nın çıkmasından kısa bir süre önce, 1913 senesinde düzenlenmiştir. Mezarlık 30 hektarlık üzerinde bir alana yayılmış durumdadır ve şu anda yaklaşık 15.000 kişi bu mezarlığa gömülmüştür. Alan bakımından Stuttgart’ın en büyük mezarlığı olan Waldfriedhof, mezar sayısı bakımından ise en büyük üçüncü mezar konumunda bulunmaktadır. Mezarlık batı kısımdaki ana bölüm ve daha yeni olan Waldfriedhof-Viereichenhau olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.
Mezarlığı farklı kılan detaylardan biri farklı mezarlık seçeneklerini sunuyor olmasıdır. Hatta çocuklar için ağaç mezarlar da seçenekler arasında bulunmaktadır. Mezarlık Degerloch Ormanı’nın ortasında bulunmaktadır ve tarzı nedeniyle nadir mezarlıklardan biridir. Mezarlıkta aynı zamanda Birinci ve Dünya Savaşlarında hayatlarını kaybedenler için üç tane mezar anıtı bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Stuttgart’ın tanınmış insanlarının de defnedildiği bu orman mezarlığı, ağaçlar içinde huzur dolu bir iklim sunuyor. Oldukça güzel olan bu mezarlık, adeta bir park gibidir ve sakin bir gezinti yapmanıza olanak tanıyor.
Burası neresi? Yalnızlık Sarayı olarak da bilinen bu yapı, şehrin batı kısmında bir yamaçta bulunuyor. 18. yüzyılda Württemberg dükü Charles Eugene tarafından bir av ve dinlenme yeri olarak yaptırılmıştır. Dük, gösterişli saray hayatından kaçış için bu binayı kullanmıştır.
Bulunduğu konum dolayısıyla buradan kilometrelerde ötesini görmek mümkün olabiliyor ve 13 kilometre uzaklıkta Ludwigsburg’daki kraliyet sarayı bile görülebilmektedir. Muhteşem manzaraya sahip olan sarayda Rokoko ve Neoklasik mimari tarzlarının izlerine rastlanmaktadır. Fransız sanatçı Nicolas Guibal tarafından yapılan görkemli tavan freskleri ise sarayı görüntü açısından çok daha zenginleştirmiştir. Sarayın en çarpıcı kısmı ise çarpıcı merkezi kubbesinin alt kısmındaki Weisse Saal’dır (Beyaz Salon).
Saray binası, bir lise ve sonrasında sanat akademisi, askeri akademi ve nihayet bir üniversite olarak kullanılmaya başlandı. Bina, günümüzde ziyaretçiler tarafından da görülebilmektedir.
Neden gitmeliyim? 13 kilometre boyunca uzanan ve muhteşem manzaralara sahip caddesi Solitude Allee boyunca yürümek ziyaretçilere büyük keyif veriyor. Aynı zamanda sarayın içi de kesinlikle görmeye değerdir ve Stuttgart’taki mutlaka görülmesi gereken tarihi eserler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Stuttgart’ın kuzey kısmına düşen küçük Ludwigsburg şehrindeki aynı addaki saray, Almanya’daki en büyük ve en güzel Barok sarayların başında gelmektedir. 18. yüzyılın başlarında inşa edilen saray, Württemberg Dükü Carl Eugen’in isteği üzerine, hiçbir masraf kaçınılmadan en ince ayrıntısına kadar dekore edilmiştir. Gösterişli yapıda fresklerin çizimi için önemli fresk sanatçılarından Matthäus Günther görevlendirilmiştir.
Sarayda diğer göze çarpan detaylar ise muhteşem güzellikteki avizelerle tavan freskleri ile etkileyici bir yer olan büyük Mermer Salon’dur. Arsa üzerinde daha küçük boyutlarda olan Schloss Favorite de görülebilecek önemli noktalar arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Çeşitli festivallere de ev sahipliği yapan tarihi saray, sahip olduğu çeşitli müze ve mimari yapı kompleksleriyle listede bulunması gereken önemli tarihi yerlerden biridir.
Burası neresi? Yeni Saray, Barok mimarisi ile Stuttgart’ın en dikkat çeken ve şehre hakim olan mimari eserlerden biridir. Sarayın inşasına 1746’da başlanmasına karşın tamamlanması 1806 senesinde gerçekleşmiştir. Bu gecikmede ustanın ölümü ve yangın da dahil olmak üzere birçok sebep bulunmaktaydı.
Sarayın inşa amacı ise o zaman 16 yaşında olan Württemberg’li 16 yaşında Dük Charles Eugene için bir kraliyet ikametgahı olarak kullanılmasıydı ancak ne yazık ki saray dükün ölümüne kadar anca tamamlanabilmiştir. Çoğunluğunda Barok mimarinin etkilerinin görüldüğü saray, Rokoko ve Klasisizm üsluplarıyla tamamlanmıştır. Yeni Saray, bölgede inşa edilmiş en büyük saraylardan biri olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir.
Dük 2. Friedrich, 1806’da tahta geçtiğinde sarayın içini uygun bir şekilde tamamlatmış ve imparatorluk binası olarak kullanmaya başlamıştır. Saray, Kral 2. Wilhelm’in 1918’de tahttan çekilişine kadar da krallar tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır. Saray, günümüzde de devlet dairelerine ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? 18. yüzyılda inşa edilmiş Barok tarzdaki bu etkileyici saray, Almanya’daki son büyük şehir saraylarından biri olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir.
Burası neresi? Giovanni Salucci tarafından tasarlanan yapı, 1834-1840 yılları arasında inşa edilmiştir. Kral Wilhelm’in kızları Marie ve Sophie’ye ithaf edilen saray, daha sonra Kral 2. Wilhelm’e miras kaldı ve kendisi tahttan çekildiği 1918 senesine kadar burada konakladı. Bu görkemli bina da 2. Dünya Savaşı’nda yıkılmasının ardından 1960’larda yeniden inşa edilmiştir.
Kralın tahttan çekilmesinden sonra şehrin malı olan saray, günümüzde önemli bir şehir müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Burada Stuttgart’ın tarihi ziyaretçilere anlatılmakta ve şehrin bugünüyle geleceği tartışılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bir müze olmasını yanı sıra daha pek çok farklı sosyal ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapan Wilhelm Sarayı, günümüzde her yaştan insan için çok önemli bir buluşma noktasıdır.
Burası neresi? Özellikle alışveriş yapmak isteyenler için 1,2 kilometrelik trafiğe kapalı olan bu tarihi caddeyi görmek kaçınılmaz bir gerekliliktir. 1977’de trafiğe kapatılan ve kenarları tarihi binalarla çevrili olan Konigstrasse, Almanya’nı en çok ziyaret edilen alışveriş caddelerinden biridir. Caddede özellikle zincir mağazaların şubeleri bulunuyor ve alışveriş yapmak isteyenlere çok cazip fırsatlar sunuluyor.
Cadde bir zamanlar Württemberg mahkemesi üyeleri için konutların bulunduğu geçmişi köklü bir noktadır. Caddenin şu anki rotası Kral Friedrich tarafından 19. yüzyılın başında ahırlarını bu sokağa taşıdığı zaman çizilmiştir. Cadde, Merkez Tren Garı’nda başlayarak Marienstrasse’ye doğru devam etmektedir.
Neden gitmeliyim? Tarihi bir cadde üzerinde alışveriş yapmak ve keyifli bir şekilde Stuttgart’ın tadını çıkarmak istiyorsanız Konigstrasse’ye mutlaka zaman ayırmanız gerektiğini belirtmeliyiz. Özellikle Türk ziyaretçiler bu caddeyi İstiklal Caddesi ya da Bağdat Caddesi ile kıyaslayabilir.
Burası neresi? Esslingen kasabası, Stuttgart’ın 17 kilometre doğusunda bulunan tarihi bir kasabadır. Buraya gelenler kendisini yüzyıllarca yıl öncesinde bir kasabada dolaşıyormuş gibi hissetmektedir. Antik dönemde Neckar Nehri’nden geçen ticaret yollarının üzerinde bulunması, bu kasabayı geçmişte çok önemli bir yer haline getirdi. İki köprü ve surlar inşa edilerek bölgenin ulaşımı ve güvenliği garanti altına alındı. Böylece burası çok önemli bir yerleşim yeri haline geldi.
Neden gitmeliyim? Bu eski yerleşim yerinde, yarı ahşap binaların dizildiği sokaklarda yürürken, kendinizi Orta Çağ’da herhangi bir sokaktaymış gibi hissedeceksiniz. Bu evlerin 200’den fazlası 13 ile 16. yüzyıldan kalmadır. Tarihi bölgedeki diğer görülmesi gereken tarihi eserler arasında hareketli figürleriyle dikkat çeken Glockenspiel, Aziz Dionys Kilisesi ve Belediye Binası da yer almaktadır.
Burası neresi? 1927’de dünyadaki en önemli mimarlar, Deutscher Werkbund sergisi için 21 adet bina tasarlamaları için Stuttgart’a davet edilmiştir. Projenin denetimi ise Ludwig Mies van der Rohe tarafından gerçekleştirilmiştir. Binalardan günümüze 11 tanesi ulaşmıştır ve burası günümüzde 2016 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Alanı olarak koruma altına alınmıştır.
Le Corbusier, Mies van der Rohe ve Walter Gropius’un da içinde bulunduğu bu önemli mimarlar grubunun yapmış olduğu binalar, Art Nouveau tarzının akıcı dekoratif tarzını bir kenara atarak hiç süslemesi olmayan ya da çok az süslemeye sahip geometrik bina tasarımlarını benimseyerek daha modern bir çizgi oluşturmayı başarmıştır.
Yarı müstakil tarzdaki konutların inşasında çelik çerçeveler ve prefabrik elemanlar ile yeni inşaat yöntemleri kullanılmıştır. Le Corbusier’in yapmış olduğu binalardan birinde ise Weissenhorf Müzesi bulunuyor ve burada evlere dair sergiler bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Art Neuveau tarzına farklı bakış sunan bu binalar topluluğu ve müze, özellikle mimariye meraklı olan ziyaretçilerin ilgisini çekebilecek önemli yerlerden biridir. Ziyaretiniz sırasında ayakta kalan binalarla ilgili açıklamaları ve kat planlarını içeren tabelaları da inceleyebilirsiniz.
Burası neresi? Üçgen bir çatıya sahip olan bu Neoklasik tarzdaki saray, Stuttgart’ın Grafenau kasabasında bulunuyor. Kasabaya ait bir müzenin bulunduğu saray, aynı zamanda çeşitli sanat galerilerine de ev sahipliği yapıyor. Sarayın salonları zaman zaman evlilik gibi özel etkinlikler için de kiralanabiliyor.
2009-2012 yılları arasında restore edilen saray yapısı, ilk olarak 1780’li yıllarda Rokoko tarzında tasarlanmıştır. Yapı, 10 metre uzunluğa ve 8 metre genişliğe sahiptir. Yapı toplamda 2,5 katlı ve dört kanatlı bir komplekstir. Kaleye ait şapelin 19. yüzyılın başlarında yıkılmasından sonra çanları, Aziz Leonhard Katolik Kilisesi’ne aktarılmıştır.
Neden gitmeliyim? Neoklasik tarzda inşa edilmiş bu güzel saray, içerisinde gerçekleştirilen sanatsal etkinlikler, sergiler ve müze ile Stuttgart’ta zaman ayrılması gereken tarihi yerlerden biridir.
Burası neresi? 217 metre yüksekliğindeki Fernsehturm, Stuttgart’ın ilk televizyon kulesi olarak, 1956 senesinde 4,2 milyon marklık bir maliyetle inşa edilmiştir. Fernsehturm, 20. yüzyılın ortalarında Almanya’da inşa edilen birçok Modernist televizyon kulesine ilham kaynağı olmuştur. Kule, şehrin önemli mimarlarından Fritz Leonhardt’ın önerisi üzerine hayata geçirilmiş ve kısa sürede çok önemli bir cazibe merkezi haline gelerek mimarını haklı çıkarmıştır.
Kule, 150 metre yüksekliğinde bir seyir terasına sahiptir ve buraya asansörle çıkılmaktadır. Buradan muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Kulede aynı zamanda bir restoran bulunuyor ve burada lezzetli menüden bir fincan kahve ve güzel bir hamur işi sipariş verebilirsiniz. Kule, ziyaretçilerden elde edilen gelirle yapılan masrafı 4 yıl gibi kısa bir süre içinde 1960 senesinde telafi ederek büyük bir başarıya da imza atmıştır.
Neden gitmeliyim? Televizyon Kulesi, Stuttgart’ın en ikonik tarihi yerleri arasında bulunuyor ve hem yerli halk arasında hem de Stuttgart gezisi planlayan turistler arasında oldukça meşhur bir destinasyondur. Bu nedenle siz de burayı ziyaret edebilir, gözlem kulesinden eşsiz manzarayı seyredebilirsiniz.
Burası neresi? Prinzenbau, ilk olarak 1600’lü yılların başında bir bodrum ve üç katlı bir yapı olarak inşa edilmiştir. Daha sonra binaya Shiller Meydanı’n doğru bir ekleme yapılmıştır. 1600’lerin sonlarına gelindiğinde Matthias Weiß tarafından bina klasik bir üslupla yeniden inşa edilmiştir. 1722’ye geldiğimizde ise Philipp Joseph Jenisch ve Johann Friedrich Nette tarafından binada bazı güncellemeler yapılmış ve binanın cephesinde İtalyan stilinin hakim olması sağlanmıştır.
Bina içinde bir sanat odası ve çizim akademisi bulunmaktaydı. 1805’ten itibaren Württemberg prensleri burada yaşamaya başladığı için bina, “Prens Binası” olarak anılmıştır. Württemberg’in son kralı 1. Wilhelm de 1848 yılında bu binada dünyaya gelmiştir.
2. Dünya Savaşı esnasında meydana gelen bombardımanlarda büyük zararlar gören bina, tekrar inşa edildikten sonra günümüzde Adalet Bakanlığı binası olarak hizmet vermeye devam etmektedir.
Neden gitmeliyim? Sadece dışarıdan görülmesine müsaade ediliyor olsa bile bu muhteşem tarihi bina, Stuttgart’ın tarihi yerleri nerelerdir? sorusunun cevabı için listenizde bulunması gereken mimari eserlerden biridir.
Burası neresi? Eski Başbakanlık binasının orijinal kısmı 1544-1546 yılları arasında inşa edilmiştir. 1566’da ek bir katın inşa edildiği bina, 1683’teki çıkan yangından büyük hasar görünce yeniden inşa edilmek durumunda kalmıştır. 1715’de Eski Başbakanlık binasını Prens Binası’na bağlayan bir uzantı eklenmiştir. Cephesi kumtaşı ile bezenmiş olan yapı, Klasik ve Rönesans tarzıyla inşa edilmiştir.
Bina 2 ana bölümle birlikte toplamda 5 bölümden meydana gelmektedir. 1878 senesinde ana bölümler mimar Alexander von Tritschler tarafından restore edilmiştir. Bu bölümlerin ilk göze çarpan kısımları çift kanatlı ve ahşap kemerli kapılarıdır. Bu bölümlerden birinde Württemberg arması bulunmaktadır.
2. Dünya Savaşı’nda büyük hasar gören bina, 1950’li yıllarda yeniden inşa edilmiştir. Krallığın hükumet merkezi olarak hizmet veren bina, günümüzde bir restorana, bir eczaneye ve Adalet Bakanlığı ofislerine ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Tarihi binayı ziyaret ederek hem mimari yapısını inceleyebilir hem de aynı isimdeki restoranında bir şeyler yiyip içerek keyifli bir dinlenme molası verebilirsiniz.
Burası neresi? 1909 ile 1912 yılları arasında inşa edilmiş olan bu performans evinin tasarımı Max Littman tarafından gerçekleştirilmiştir. 1400 koltuğa sahip olan opera binası, şehirdeki en önemli sanatsal faaliyetlere ev sahipliği yapıyor. Württemberg Devlet Operası ve Stuttgart Balesi’nin sahne aldığı Grosses Haus (ana oditoryum) 2. Dünya Savaşı sırasında büyük hasar görmüş ve 1900’lü yıllarda yenilenmiştir.
Neden gitmeliyim? Bu görkemli ve etkileyici opera binası, şehirdeki en önemli kültürel merkezlerden biridir ve sanat seven bütün ziyaretçiler için Stuttgart’ın önemli tarihi yerleri arasında yer almaktadır.
Burası neresi? 1900’lü yıllardan kalma Art Nouveau tarzındaki bir binada bulunan Markthalle, şehirdeki merkez pazar alanı olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Savaşlarda büyük darbeler almasına ve 1990’lara çıkan yangında büyük hasar görmesine rağmen hala ayakta durmakta ve hizmet vermeye devam etmektedir.
Markthalle, tam bir gurme merkezidir ve buraya gelenler et, peynir, sebze, şarap, şekerlemeler ve çiçek gibi birçok temel gıda ve egzotik lezzetlerin tadına bakabilecekleri tezgahlarla karşılaşmaktadır. Tezgahlar çok temizdir ve sunumları göz alıcıdır. Buraya geldiğinizde kendinizi baharat kokuları ve muhteşem lezzetler arasında kaybolmuş halde bulacaksınız.
Pazar yeri, mimari açıdan da muhteşem bir güzelliğe sahiptir. 1 Ocak 1914’te açılan binanın tasarımı Prof. Martin Elsasser’e aittir. Bina, betonarme kirişlerin üzerinde yükselmektedir ve etkileyici bir cam tavanla süslenmiştir. Tavan yapısı, binanın içinin çok daha ferah ve geniş olmasını sağlamaktadır. Sahip olduğu tarihi değer sayesinde bina günümüzde koruma altındadır.
Neden gitmeliyim? Taze yemek kokusundan ve farklı baharatların karışımından hoşlanıyorsanız sizin için Stuttgart’ın en göz alıcı yerlerinden biri kesinlikle Markthalle olacaktır. Pazarda bulunan üç restoran buranın tadını çıkarmak için sizi davet ediyor. Bunlar Markthlle Salonu, Akdeniz tarzı lezzetlerin bulunduğu “Gallerie” ve İspanyol tarzındaki tapasları tadabileceğiniz “Desiree” isimli bardır.
Nasıl temin edilir? Museumpass Almanya, Fransa ve İsviçre’de pek çok müzeye ücretsiz giriş imkanı sunan önemli bir turist kartı seçeneğidir. Kartı almak isterseniz Museumpass web sitesi üzerinden kolay bir şekilde satın alma işlemini gerçekleştirebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? Kartı ilk kullanımdan itibaren 1 yıl boyunca kullanabilirsiniz.
Ücreti nedir? 1 kişi 112€, İndirimli ise 106€. Biletle birlikte 18 yaş altındaki 5 çocuğa kadar ücretsiz kullanma imkanı da sunuluyor.
Avantajları nelerdir? Museumpass ile Stuttgart bölgesinde bulunan 17 müzeye ücretsiz giriş hakkına sahip oluyorsunuz. Müzelerin ve tarihi yerlerin listesine buradan ulaşabilirsiniz.
Nasıl temin edilir? Havaalanından, +49 (0) 711 / 22 28 0 no’lu müşteri hizmetlerinden ve turist iletişim noktalarından temin edebilirsiniz. Aynı zamanda birçok müzenin gişesinden de kartınızı satın alma şansına sahipsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? 24, 48 veya 72 saat geçerlilik süresi olan seçenekleri bulunuyor.
Ücreti nedir? Ücretlendirme şu şekildedir:
Avantajları nelerdir? Kartla birlikte sahip olacağınız avantajları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Stuttgart’ta kullanabileceğiniz kartlar hakkında da bilgi sahibi olduğunuza göre artık Stuttgart tarihi yerler listemizdeki yerleri de dahil ederek huzur dolu bir tatil planı yapabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…