Şehir hakkında; Roma’nın kuruşuna dair bir rivayete inanılmaktadır. Efsaneye göre, Savaş Tanrısı olan Mars’ın, amcaları tarafından bir sepete konularak Tiber Nehri’ne atılan ikizleri Romulus ve Remus’u b26r dişi kurt bulmuş ve emzirmiştir. Sonrasında Faustulus ismindeki çoban tarafından büyütülmüşlerdir.
Büyüdüklerinde kendilerine bu kötülüğü yapan amcalarından intikam almak isteyen ikiz kardeşler onu öldürmüşlerdir. Daha sonraları iki kardeşin arasında çıkan kavga sonucu Romulus, Remus’u öldürerek tahta geçmiştir. Yorumlara göre şehrin kuruluşu bu küçük bölgede başlayarak büyük bir imparatorluk haline gelmiştir.
Dünya’nın en köklü tarihe sahip şehirlerinden biri olan Roma, yalnızca İtalya’nın başkenti değil dünyanın da en önemli merkezi olarak kabul görmekteydi. Özerk bir devlet olan Vatikan’ın Roma şehri içerisinde yer alması Katolik inancına mensup insanlar için oldukça önem arz etmektedir.
“Eternal City” (Ölümsüz Şehir) sıfatına layık görülen Roma’nın; ihtişamlı saraylara, kaç yüz yıllık kiliselere, antik kalıntılara, heykel ve sanat eserlerine sahip olmasıyla günümüzde en zengin şehir olarak kabul görmektedir.
Şehrin ünlüleri; Her yıl binlerce ziyaretçinin akın ettiği şehirde pek çok yer bulunmaktadır. Roma’nın en ikonik yapısı olan Colleseum’dan başlayarak sırasıyla Sistine Şapeli, Panteon ve Trevi Çeşmesi gibi görmeniz gereken daha nice yapıyı ziyaret etmek üzere kendinize bir liste oluşturmalısınız. Roma’da gezilecek yerler listenizi oluşturmanızda yardımcı olmak adına sizin için hazırladığımız yazımızı okumaya devam edin…
Müze kartları; Roma’da kullanabileceğiniz iki çeşit kart seçeneği mevcuttur. İlki Omnia Vatican & Rome Pass; zamanınız kısıtlı ise şehrin ünlü yapılarına uzun bilet kuyruklarında beklemeden girebileceğiniz ve şehir içi otobüs ulaşımında da kullanabileceğiniz bir karttır. Kartın kullanım süresi üç gün olup yetişkinler ve çocuklar için ayrı ücretlendirme yapılmaktadır.
Diğer seçenek ise; Roma Pass’tır. Uygun fiyatlı bir kart istiyorsanız tam size göre! 48 ve 72 olmak üzere iki çeşidi mevcut olup sadece iki müzeye giriş hakkı verilmektedir. Bunun yanı sıra ücretsiz toplu taşıma ve birçok müzeye indirimli bilet alma imkanı sağlar. 2 günlük veya 3 günlük seçeneklerinden biri tercih edilebilmektedir.
Kaç günde gezilir? Roma’nın Panteon, Vatikan şehri ve Kolezyum gibi belli başlı noktalarını ziyaret etmeyi planlıyorsanız 2 veya 3 günlük bir Roma gezi planı yapmanız sizin için yeterli olacaktır. Eğer Roma’yı bütün detaylarıyla gezmek, kültürel unsurlarını yakından tanımak istiyorsanız 6-7 günlük daha uzun bir tur planı yapmanız gerekecektir.
Ziyaret edebileceğiniz zaman; Akdeniz iklim tipine sahip olan şehir yazın kuru ve sıcak olurken sonbaharda ise nem oranı oldukça yüksektir. Roma’yı ziyaret edebileceğiniz en uygun zaman aralığı Mart, Nisan ve Mayıs ayları diyebiliriz.
Burası neresi? Flavius İmparatoru Vespasian tarafından MS 72 senesinde yaptırılmış olan ve 65.000 seyirci kapasitesine sahip Kolezyum, Roma’nın 1 numaralı cazibe merkezidir ve şehrin en ikonik noktalarının başında gelmektedir. Kolezyumun açılışı İmparator Titus tarafından, 100 gün süren ve 5.000 hayvanın ölmesiyle sonuçlanan oyunlarla açılmıştır. Titus’un halefi Domitian daha sonra yapının altında ekstradan bir kat ve birkaç alan daha inşa ederek genişletmiştir. Yapı, heybeti ile Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul edilmektedir.
Kolezyumun temel amacı, gladyatörlerle fil ve kaplan gibi çeşitli vahşi hayvanların savaşarak halkı eğlendirmesi ve böylece imparatorun popülerliğini arttırmaktı. Genellikle sabahları hayvanlar, öğleden sonraları ise gladyatörler savaşmaktaydı.
Neden gitmeliyim? Kolezyumu ziyaret ederek en büyük Roma amfitiyatrosunun tribünlerini, arenasını ve yer altındaki alanlarını görebilirsiniz. Bu sizin için Roma’da yapılacak en önemli şeyler arasında olacaktır. Burası, Roma döneminden günümüze kadar ulaşabilen en büyük yapı olması nedeniyle de önemli bir yere sahiptir.
Aklınızda bulunsun! Özellikle yazın sıcak zamanlarında Roma’yı ziyaret ediyorsanız Kolezyum’u özel bir gece turuyla ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. O zaman sadece akşam serinliğinden faydalanmakla kalmaz, aynı zamanda altın ışıklarla bezenmiş iç kısmıyla anıtın en büyüleyici zamanlarına şahitlik edebilirsiniz.
Burası neresi? Roma’nın ve dünyanın en önemli çeşmelerinden biri olan Trevi Çeşmesi de Roma’nın önemli simgesel yerleri arasında bulunmaktadır. Çeşmenin bu kadar ünlenmesi ise Federico Fellini’nin “Tatlı Yaşam” ile gerçekleşmiştir. Çeşme 26 metre yüksekliğe sahiptir ve 49 metre genişliğe her gün 3 milyon feet civarında su dökülmektedir.
Çeşmenin tasarımı 1735 senesinde mimar Salvi tarafından gerçekleştirilmiştir. Çeşmenin en önemli özelliği ise Roma tanrılarını tasvir eden birbirinden etkileyici heykellerdir. Barok tarzındaki çeşme ilk olarak Bernini tarafından tasarlanmış ancak pahalı olması nedeniyle Salvi’nin tasarımının inşa edilmesine kadar, 50 yıl boyunca yapılamamıştır. Çeşmedeki Roma tanrılarına ait çeşitli heykeller ise çeşmeyi daha çekici kılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Şehre gelen herkes için önemli bir fotoğraf çekme noktası olan Trevi Çeşmesi’ne geldiğinizde size güzel şans getirmesi için bozuk para atabilir ve önemli bir ritüeli yerine getirebilirsiniz. Çeşmeye atılan bozuk paralar, Roma Belediyesi tarafından haftalık olarak toplanmakta ve yoksul ailelere yardım eden bir hayır kurumuna bağışlanmaktadır.
Burası neresi? Roma’nın en önemli tarihi yerleri arasında bulunan Pantheon, Roma tanrılarına bir tapınak olarak MS 118 tarihinde inşa edilmiştir. Yapının inşası MÖ 27’de Marcus Agrippa’nın emriyle başlamıştır. Tapınağın İmparator Hadrian tarafından tamamlandığı düşünülmektedir. Tapınak, Roma döneminden kalma en iyi şekilde korunmuş yapılardan biridir ve günümüzde kilise olarak hizmet vermeye devam etmektedir ve burada başta sanatçı Raphael olmak üzere bazı seçkin İtalyanların mezarları bulunmaktadır.
Panteon mimari açıdan çok özel bir yere sahiptir. Tapınağın 43 metre çapındaki kubbesin’deki 9 metrelik açıklık, ışığın çok özel bir şekilde tapınağın içine girmesini sağlamaktadır. Kubbedeki bu açıklığın, tapınağın ziyaretçilerinin göklerle doğrudan temas halinde olması amacıyla tasarıma özellikle eklendiği belirtilmektedir. Panteon’u etkileyici kılan bir diğer mimari detay ise yüksekliği ile çapının aynı olmasıdır.
Neden gitmeliyim? Roma’nın tarihine eşsiz bir yolculuk yapma imkanı sunması ve ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebilmesi, Panteon’u Roma’daki en önemli ziyaret yerlerinden biri yapmaktadır.
Aklınızda bulunsun! Rehberli turlar harici ücretsiz bir şekilde girebileceğiniz bu yapıyı daha yakından tanımak için telefonunuza bir sesli rehber indirebilirsiniz.
Burası neresi? Dört Nehir Çeşmesi, Trevi Çeşmesi kadar meşhur olmasa da Roma’nın görülmesi gereken yerlerinden biridir ve Roma’nın Navona bölgesinde bulunmaktadır. Çeşmenin tasarımı Gian Lorenzo Bernini tarafından yapılmıştır ve Roma’daki mimari şaheserlerden biri olarak kabul edilmektedir. Çeşme Nil, Tuna, Ganj ve Rio de la Plata olmak üzere dünyadaki dört büyük nehri simgelemektedir ve orta kısmında traverten kaya kulesi bulunmaktadır.
Nil Nehri, çeşmenin yapıldığı sıralar coğrafyacılar tarafından nerede başlayıp bittiği tam olarak bilinmediğinden Nil Nehri’nin temsilinin üzeri bezle örtülmüştür. Ganj Nehri’nde denizcilik faaliyetlerinin yaygın olmasından ötürü tanrı bir kürek taşırken tasvir edilmiştir. Rio Avrupa’daki kiliselerin zenginliğini temsil etmesi amacıyla bir madeni para yığının üzerinde bulunmaktadır. Roma’ya en yakın nehir olan Tuna Nehri ise, Papa X. Innocent’in kişisel armasına dokunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Ziyaretçilerin dinlenerek çeşmeyi seyretmeleri için çeşmenin etrafına birkaç tane bank yerleştirilmiştir. Siz de bu banklara oturabilir, suyun huzur veren sesleri arasında bu muhteşem şaheseri seyre dalabilirsiniz.
Burası neresi? Roma’nın bu saklı kalmış Art Nouveau avlusu, görmeyi bilen gözler için gerçekten zengin bir şölen sunuyor. Roma’nın ikonik noktalarından Trevi Çeşmesi’ne ve Via del Corso’ya birkaç dakikalık yürüme mesafesindeki Galleria Sciarra, 19. yüzyılın sonlarında dönemin sözü geçen varlıklı ailelerinden Sciarra ailesi için inşa edilmiş bir avludur.
Muhteşem freskleri ve parlak renkleriyle göz kamaştıran yapı, muhtemelen çoğu kişi tarafından bilinmiyor. Avlunun etrafına dağılmış antik kalıntılar ise burayı daha da ilgi çekici bir hale getiriyor. Bir alışveriş merkezi olması amacıyla inşa edilen yapı, bu amacına ulaşamamış ve hiçbir zaman alışveriş merkezi olarak kullanılmamıştır.
Avluyu çevreleyen dört katlı duvarların her bir noktası zarif, kıvrık çiçek tasarımlarıyla, renkli kadın ve erkek freskleriyle çevrelenmiştir. Guiseppe Cellini tarafından yapılmış olan bu büyüleyici sanat eseri, hayatın çeşitli evrelerindeki kadınları kutsamayı amaçladığından, kadınlara odaklanmıştır. Avlunun cam ve demirden tavandan süzülen güneş ışınları bu muhteşem fresklerdeki detayları görmeye yardımcı olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Gizli kalmış güzellikleri keşfetmekten hoşlanıyorsanız, bu avluyu ve avludaki muhteşem freskleri kesinlikle keşfetmekten zevk alacaksınız.
6. Galleria Alberto Sordi
Burası neresi? 1922 yılında yapılmış olan Galleria Alberto Sordi, benzersiz bir alışveriş merkezidir. Vitray tavan kaplaması ve mozaik zeminiyle, Avrupa’nın en güzel alışveriş merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bina içinde alışveriş deneyiminize egzotik bir deneyim katacak birçok İtalyan mağazası ve tasarımcısı bulunmaktadır.
Buraya gelerek Illy Kiosk’ta bir İtalyan kahvesi için ve ardından kendinizi alışverişe adayın. Bina içinde Zara, Massimo Dutti, La Rinascente ve etkileyici bir kitabevi olan La Feltrinelli gibi birçok popüler mağazayı ziyaret edebilirsiniz. Bir koridor olarak tasarlanmış olan binada sık sık gerçekleştirilen küçük sergiler ve etkinlikler de alışveriş merkezini cazip kılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Avrupa’nın en büyüleyici alışveriş merkezlerinden birinde alışveriş yapmak isteyenler için burası mükemmel bir yerdir. Ayrıca buraya gelerek İtalya’nın en önemli ve popüler tasarımcılarını deneyimleme şansını bulabilirsiniz.
Burası neresi? Venezzia Meydanı’nda bulunan bu anıt Altare della Patria olarak da bilinmektedir. İtalya’nın ilk kralı olan II. Vittorio’yu onurlandırmak amacıyla inşa edilen anıt beyaz rengiyle dikkat çekmektedir. Anıt aynı zamanda 1681 senesinde İtalya’nın birleşmesini de anmaktadır. Anıt her ne kadar kralın onuruna dikilmiş olsa da kendisi buraya gömülmemiştir. Anıtsal yapı, 1885 ile 1935 yılları arasında inşa edilmiştir.
Anıt, İtalya’nın ulusal sembollerinden biri olarak kabul edilmesine karşın, İtalyanlar tarafından bir düğün pastasına ya da dev bir daktiloya benzetildiği için Romalılar tarafından nadiren beğenilen ve taktir gören bir yapıdır. Bununla birlikte çok fazla kişi tarafından beğenilen bu geniş neo-klasik yapı, eski Roma’nın sembolik merkezi olarak kabul edilen Capitoline Meydanı’nda bütün endamıyla varlığını sürdürmektedir.
Neden gitmeliyim? Venezzia Meydanı’nın karşısında arz-ı endam eden bu muhteşem anıt, Roma’nın en önemli simgelerinden biridir. Ayrıca asansörle teras katına çıktığınızda karşılaşacağınız muhteşem panoramik manzara da burayı önemli cazibe merkezlerinden biri haline getirmektedir.
Burası Neresi? Roma gezilecek yerler içerisinde en önemli sanat merkezlerinden biri olarak gösterilen Borghese Galerisi, resim, heykel ve antika koleksiyonlarıyla tüm dünyadan sanatseverleri bünyesinde ağırlıyor. Flaminio Ponzio tarafından tasarlanan müze binasının muhteşem görüntüsü ise göz dolduran güzellikte.
Kaçırmayın! Barocci’den tutun da Bernini’nin ve hatta Titan gibi sanatçıların dünyaca ünlü tablolarına ulaşabileceğiniz müze, şehirde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri.
Burası Neresi? Antik Roma’nın en önemli dini merkezlerinden biri olarak gösterilen Campidoglio Meydanı’nda yer alan Capitolini Müzesi, Michelangelo’nun tasarımından sonra yenilenmiştir. Müze, 1734 yılında Papa XII. Clemens Corsini tarafından bağışlanan bronz koleksiyon ile kurulmuştur. Zamanla koleksiyonun gelişmesiyle birlikte halka açılan ilk müze olarak kayıtlara geçmiştir.
Neden Gitmeliyim? Müzede; Augustus’tan Caligula’ya kadar ki tüm Roma imparatorlarının büstleri, Marcus Aurelius’un ünlü heykelleri, Caravaggio ve Battista’nın resimleri sergilenmektedir. Bu da Kapitolin Müzesi’ni Roma’nın kesinlikle görülmesi gereken yerlerinden biri yapmaktadır.
Kaçırmayın! Piazza del Campidoglio Meydanı’nda, Plazzo Nuovo azodei onservatori saraylarında sergilenen müze, Roma’ya gelen turistlerin mutlaka ziyaret ettiği gezi noktalarından bir tanesidir.
Burası Neresi? Diocletian Hamamları, Crypta Balbi, Palazzo Massimo ve Palazzo Hamamları olarak dörde bölünen Ulusal Roma Müzesi, Antik Roma Dönemi‘nin arkeolojik buluntuları, Roma öncesi ve yakın zamandaki tarihe ait eserler sergilenmektedir.
Neden Gitmeliyim? 889 yılında kurulmuş olup 890 yılında açılan müzenin amacı, Roma İmparatorluğu ile İtalya’nın birleşmesiyle yapılan kazı çalışmalarından elde edilen bulguları toplayarak sergilemekti.
Kaçırmayın! Tarihi Roma şehrinin kültür ve mirasını yakından incelemek için iyi bir fırsat! Şehirde gezmiş olduğunuz veya gezeceğiniz yerlerin eski dönemlerde nasıl göründüğünü merak ediyorsanız, müze ziyaretiniz sırasında merakınızı giderebilirsiniz.
Burası neresi? 1883 yılında kurulan Ulusal Modern Sanat Galerisi, Roma’nın sanatsal açıdan en fazla ilgi gören yerlerinin başında gelmektedir ve İtalya’nın en ünlü müzelerinden biridir. Müze içinde dünyanın birçok noktasından getirilmiş olan 20.000’in üzerinde sanat eseri görülebilmektedir.
Galerinin bulunduğu bina, 1911-1915 yılları arasında mimar Cesare Bazzani tarafından inşa edildi. 1934 yılına gelindiğinde koleksiyon iki katına çıktı ve 1988 senesinde yeni binanın açılışı yapıldı. Binanın şekli dişe benzetildiği için “Dişler” anlamına gelen “The Teeth” olarak da adlandırılmıştır. Galeri içinde Cezanne, Monet, Kandinsky, Van Gogh ve Rodin gibi çok önemli sanatçıların eserleri görülebilmektedir.
Neden gitmeliyim? 19. ve 20. yüzyıldan 1100 parçalık muhteşem bir heykel ve resim koleksiyonuna sahip olan sanat galerisi, Roma’nın tam kalbinde yer almaktadır ve sanatseverlerden büyük ilgi görmektedir.
Burası neresi? Tiber’in sol kıyısındaki, Via Ostiense boyunca, Eski Mercati Generali’nin karşısında yer alan Centrale Montemartini, endüstriyel bir arkeoloji binasının müzeye dönüştürülmesiyle ziyarete açılmış etkileyici bir cazibe noktasıdır. Müzede Roma’da gerçekleştirilen kazılarda çıkarılan 19. ve 20. yüzyılın başlarına ait antik heykellerin önemli bir bölümü sergilenmektedir.
Elektrik santralininin görkemli odaları ve özellikle çok değerli Art Nouveau tarzında mobilyaların bulunduğu Makine Daire, türbinleri, dizel motorları ve heybetli buhar kazanı değiştirilmeden korunmuştur. Bu büyüleyici ortamda antik mermer heykeller, oymacılığın incelikleriyle muhteşem bir şekilde parlamaktadır.
Neden gitmeliyim? Müzeye geldiğinizde bol bol fotoğraf çekin ve geçmişle geleceğin muhteşem birleşiminin tadını çıkarın. Bu mekan aynı zamanda ara sıra gerçekleştirilen müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır. Bu yüzden gerçeküstü bir deneyim için, Roma şehrindeyken şehirde neler olup bittiğini takip etmeyi unutmayın.
Burası neresi? Titian, Raphael, Caravaggio, Correggio ve Velazquez gibi çok önemli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan Doria Pamphilj Galerisi, sanat aşığı kişilerin Roma’ya geldiklerinde görmeleri gereken yerler arasında bulunmaktadır.
Müzenin bulunduğu yapı, esasen Pamphilj ailesi için yapılmış bir saraydı. Estetik açıdan muhteşem bir görünüme sahip olan bina, 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Bina, geçmiş yılların farklı sanat akımlarına adanmış dört alana bölünmüştür. Bu bölümlerden Aldobrandini ve İlkellerin Odası, Pamphilj ailesi tarafından biriktilmiş en özel sanat eserlerinin sergilendiği kısımlardır.
Binada ayrıca prens ve prensesin özel alanlarını görmek de mümkün olmaktadır. Bu özel daireler Taht Odası, Diana Hamamı, İngiliz Odası, Venedik Odası, Venüs Tuvaleti, Fransız Odası ve Roması Odası şeklindeki kısımlardan oluşmaktadır. Binada ayrıca aileye ait olan, 17. yüzyılda Carlo Fontana gibi önemli mimarlar tarafından tasarlanmış özel şapel de bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Geçmiş yılların en önemli sanatçılarının başyapıtlarına bakma ve Pamphilj ailesinin özel alanlarını görme fırsatı sunan bu galeri, kesinlikle görülmeye değerdir.
14. MAXXI National Museum
Burası Neresi? MAXXI National Museum, 2010 yılında hizmete açılmış. İtalya Kültür Mirası ve Faaliyetler Bakanlığı tarafından desteklenen çağdaş ve yaratıcılığa adanmış kültürel bir kurumdur. Kendi bünyesi içerisinde MAXXI Architettura ve MAXXI Arte olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Müzelerin yanı sıra; etkinlik salonları, kütüphane ve oditoryum yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? Flaminio bölgesinde bulunan harabe Montello askeri kışlası, Pritzker Mimarlık Ödülü’nü kazanan ilk kadın olan Iraklı İngiliz mimar Dame Zaha Hadid tarafından restore edilerek inşa edilmiştir. Yine binanın yapıldığı yıl tasarımı ile Kraliyet Enstitüs tarafından Stirling Ödülü’ne layık görülmüştür.
Bildiğimiz müze anlayışına göre daha eğlenceli olan müze, yapılan kültürel deney ve yenilikler için bir laboratuvar olarak görev görmektedir. İçerisinde; sergi, atölye, konferans, eğitim projeleri ve gösteriler düzenlenmektedir.
Kaçırmayın! Mimarlığın tüm süreçlerini sergileyen müzede; İtalyan mimarisini oluşturan 60 binden fazla tasarım çizimleri, 75 bin fotoğraf, belge, kitap gibi belgeleri içermektedir.
Burası neresi? 19. yüzyıl İtalyan sanatına ve Roma soylularının yaşam tarzına odaklanan müze, muhteşem bir şekilde tasarlanmıştır ve ziyaretçiler için Roma’da görülebilecek yerler arasında bulunmaktadır. Restore edilmiş binada Roma soylularının özel mülkleri ve sanat eserleriyle dolu çeşitli müzeler bulunmaktadır.
Müze kompleksi Casino Nobile, Bertel, Francesco ve Luigi Fioroni gibi döneminin en önemli ve bilinen sanatçılarının ortaya çıkardı muhteşem süs parçalarıyla doludur. Bu parçalar geçmişin sanat kültürünü yansıtan zenginlik ve ihtişamın dikkat çekici unsurlarıdır. Binanın birinci ve ikinci katı Villa Müzesi’ne ev sahipliği yaparken, bodrum katında sahte bir Etrusk mezarı ve yenilenmiş sığınaklar bulunmaktadır. İkinci katta aynı zamanda sanat koleksiyonunun yanı sıra Roma Okulu Müzesi yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Müze içinde en dikkat çeken unsur etkileyici vitray koleksiyonudur. Bunun yanı sıra heykeller, resimler, hoş bir İngiliz peyzaj bahçesi de bu müzeler kompleksini hem sanat hem de tarih meraklıları için burayı çok cazip kılmaktadır.
Burası neresi? Pastacı ve bir eğitimci olan Rossano Boscolo tarafından 2020 yılının şubat ayında kurulan Aşçılık Müzesi ve Kütüphanesi, dünyada ilk yemek müzesi olmasa da Roma’ya son yıllarda kazandırılmış en önemli kültürel duraklardan biri olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
İki kata yayılan müzede, ziyaretçiler, Boscolo’nun gastronomi üzerine eserler toplamak amacıyla harcadığı 42 yıllık emeğin meyvelerini görebilmektedir. Müzenin birinci katında 17. yüzyıldan kalma dondurma kalıpları, dünyanın ilk gazlı fırınlarından bazıları ve 1898 yılından kalma bir oyun mutfağı gibi mutfakla ilgili ilgi çekici objeler sergilenmektedir.
Müzenin kütüphane kısmında ise Filippo Tommaso Marinetti’nin Fütürist Yemek Kitabı’nın 1932 yılındaki ilk baskısından, Bartolomeo Sacchi’nin basılmış ilk yemek kitabı olan De Honestta Valuptate’nin 1517 baskısına kadar yemek ve gastronomi dünyasıyla ilgili çok özel eserler bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Roma’nın bu yeni müzesi ve kütüpanesi, ziyaretçiler için mutfak tarihiyle ilgili iyi bir persfektif sunduğundan, özellikle mutfakla ilgili konulara meraklı olan kişiler için Roma’da görülmeye değer yerler arasında bulunmaktadır.
Garum’un direktörlüğünü yürüten Matteo Ghirighini, müzenin her türden ziyaretçinin, koleksiyonlar ve müzede gerçekleştirilen bir dizi tadım ve konferanslar aracılığıyla kendilerini daha somut, ortak bir tarihe kaptırmalarına yardımcı olacağını ummaktadır.
Burası neresi? Ulusal Antik Sanat Galerisi, dünyanın birçok noktasından en ünlü sanatçıların bazılarının eserlerini ve resimlerini barındırması nedeniyle çok önemli bir sanat müzesidir. Galerideki resimlerin büyük çoğunluğu 1800’lerin öncesine aitttir. 5000’den fazla resim, heykel, tablo ve sanat eserine ev sahipliği yapan galeri, Roma’daki en büyük sanat galerilerinden biridir.
Barberini Sarayı içinde bulunan Ulusal Antik Sanat Galerisi, Palazzo Corsini ve Palazzo Barberini olmak üzere iki ana kısımdan oluşmaktadır. Barberini Sarayı 16. yüzyılda mimar Carlo Maderno tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir. Palazzo Corsini ise sarayın ilk olarak 15. yüzyılda inşa edilmiş bir parçadırı ve 18. yüzyılda yeniden inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Geniş bir Orta Çağ sanat koleksiyonuna sahip olan Antik Sanat Galerisi, özellikle bir sanat ve edebiyat aşığıysanız Roma’ya geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir.
Burası neresi? Bir Amerikan Neo-klasik sanatçının evi olan yapı 1900’lü yıllarda inşa edilmiştir ve günümüzde sanatçının eserlerine adanmış etkileyici bir sanat müzesi olarak ziyaret edilebilmektedir. Kendisi her ne kadar Amerikan vatandaşı olsa da Norveç Bergen’de dünyaya gelmiştir. Romantik dönemle modern zamanlar arasında geçirdiği yaşamı onun eserlerine de yansımış, karmaşık ve ilginç eserler ortaya çıkarmasını sağlamıştır.
Hendrik 1940’ta hayata gözlerini yumduğunda malikanesini İtalyan hükumetine bırakmıştır. Villa Helene olarak adlandırılan bu yapın müze olarak ziyarete açılması ise ancak 1999 yılında gerçekleşmiştir. Evdeki atölyeler şimdi onun çalışmalarının adeta bir özeti niteliği taşımaktadır.
Neden gitmeliyim? Hendrik’e ait heykellerin yanı sıra, şehir planları, kişisel araçları ve orijinal gardırobunun bir kısmının da sergilendiği müze şeklindeki malikane, sanatçıyı daha iyi tanımak için büyük bir fırsattır. Müze, sadece Hendrik’in hayatını keşfetmek için değil, aynı zamanda misafirlere 20. yüzyılın başındaki Roma’nın geleceği yönelik sanatsal mayasına da bir bakış sunuyor.
Aklınızda bulunsun! Girişin ücretsiz olduğu bu sanat müzesi, Roma’da gezilecek yerlerin klasik rotalarıdan uzaklaşmak isteyenler için mükemmel bir alternatif olmaktadır.
Burası neresi? Vespa scooterler İtalya’nın trafik sorunu içinde hızlı bir şekilde ulaşım imkanı sunmasından dolayı İtalya’nın efsane buluşlarından biri olarak kendine sağlam bir yer edinmiştir. Bir bisiklet kiralama mağazasının hemen altındaki bir yer altı tapınağında bulunan Vespa Müzesi, ikonik İtalyan scooter’ını onurlandırmaktadır. Imperial Forum yakınlarındaki Bici&Baci mağazasının bodrum katına giren ziyaretçiler, onlarca yıl boyunca saklanmış birçok modelin bulunduğu etkileyici bir Vespa tapınağıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Scooterların yanında sergilenen reklam malzemeleri ve dönem kıyafetleri giymiş mankenler, markanın mirasını kanıtlayan diğer detaylar olarak dikkat çekmektedir. Müzede aynı zamanda Charlton Heston, Audrey Hepburn ve Gregory Peck gibi önemli yıldızların Vespa üzerinde çekildiği fotoğraflar da görülebilmektedir. Bu da Vespa’nın İtalya’da ne kadar önemli bir prestij göstergesi olduğunu bizlere ispatlamaktadır.
Mağazanın sahibi olan Caludio Sarra, Vespa scooterlerin şu anki ününe ulaşmasında büyük pay sahibi olan Roman Holiday filminin 60. yıldönümü olan 2013 yılında müzeyi hayata geçirmiştir. Kalıcı sergi günümüzde halka açık bir şekilde ziyaret edilebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Siz de Vespa’ların etkileyici dünyasında keyfli bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız bu keyifli müzeyi ziyaret edebilirsiniz. Vespaların romantizmine sonuna kadar kapılıyorsanız, Roma’nın simge yapıları etrafında bir gezintiye çıkmak için üst kattaki mağazadan bir Vespa kiralayabilirsiniz. Ayrıca burada Roman Holiday filmindeki Hepburn ve Peck gibi davranarak hatıra fotoğrafı çekebileceğiniz bir fotoğraf panosu da bulunmaktadır.
Burası neresi? 50’li yılların başında İtalyan hükümeti tarafından yeni bir havaalanı için kazı yapmaya başladığında, büyük bir keşfe imza atılacağından habersizdi. Görevliler kazı esnasında MS 46’da İmparator Claudius tarafından inşa edilmiş eski bir limana rastlamıştır. Burada bulunan gemi kalıntıları, Roma’nın denizcilik dünyasındaki günlük yaşama keskin bir bakış sağlamaktadır.
1500 ton tahıl taşıma kapasitesine sahip olan bu gemiler, Roma’nın düşüşünün ardından 1700’lü yıllara kadar yeniden inşa edilememiştir. Leonardo Da Vinci Havaalanı’nın yakınında bulunan bu müze, gemilerin bulunan parçalarının yanı sıra, Mısır’daki İskenderiye’den Roma’ya yağ ve tahıl taşımak için kullanılan kaplar olan amforalar gibi denizcilik yaşamına dair çeşitli eserlere de ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Roma’daki denizcilik tarihine keyifli bir gezi gerçekleştirmek isteyenler için Roma Gemileri Müzesi, Roma’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Spagna metro istasyonuna çok yakın bir konumda bulunan bu anıt evi, Roma şehrinin büyüsüne kapılmış İngiliz şairlerine adanmış bir müzedir. Müzenin bulunduğu bina, 1821 yılında, henüz 25 yaşında burada hayata gözlerini yuman John Keats‘in son evi olmasıyla ünlenmiştir ve Keats’in yatak odası günümüze kadar onun trajik öyküsüne ve olağanüstü yeteneğine bir saygı olarak korunmuştur. Müze aynı zamanda Percy Bysshe Shelley isimli şaire de adanmış ve bu nedenle iki şairin ismiyle anılmaya başlamıştır.
Müze, her iki şaire ait çeşitli hatıralara ev sahipliği yapmaktadır. Romantik dönem şairlerinden oluşan geniş koleksiyonu, 8 binin üzerinde Romantik edebiyat örneğinden oluşan zengin kütüphanesi ve bir tanıtım filminin gösterildiği küçük bir sinema odasından oluşmaktadır.
Neden gitmeliyim? Ünlü İspanyol merdivenlerine çok yakın bir konumda olması nedeniyle sık sık ziyaretçilerin dikkatini çeken bu sanatsal müze, aynı zamanda ulusal anlamda tarihi bir dönüm noktası olması nedeniyle de ilgi görmektedir.
Eve dair efsane: Trajik hikayelere ve öbür dünyaya dair işaretlere meraklı hayalet avcıları, bu evin Bay Keats’in hayaletine ev sahipliği yaptığı konusunda oldukça ısrarlı oldular ve bu nedenle evde onun hayaletini bulmaya yöneldiler. Efsaneye göre, lanetli şairin sesi, geceleri diğer garip seslerle ve açıklanamayan ışıklar ve soğuk noktalar gibi gizemli olaylarla birlikte evin içinde hala duyulabilmektedir.
Burası Neresi? Dünyanın en büyük müzelerinden biri olarak gösterilen Vatikan Müzeleri, şehrin Roma Katolik kilisesi tarafından Rönesans döneminde inşa edilmiş dikkat çeken yapılardan biridir.
1447 yılında Papa Nicholas V tarafından kurulması amaçlanan müzede, ilk olarak Vatikan Kütüphanesi kurulmuş olup tasarımını, St. Peter Bazilikası‘nı yapan Bernardo Rossellino ile Niccoline Şapeli‘nin ressamı Fra Angelico‘yu bu iş için görevlendirmiştir.
Neden Gitmeliyim? Ardından en önemli yapılar olan Sistina Şapeli, Raffaello Odaları, Yunan-Roma eserleri, Etrüsk Müzesi, Modern Dinsel Sanat ve Resim Galerisi koleksiyonu yapılmıştır.
Dünyanın en ünlü heykellerine ev sahipliği yapan müzede toplamda 53 galeri yer almakta; Carla Carra ve Giorgio de Chirico gibi modern sanatçıların din temalı resimlerini ve heykel çalışmalarını da görebilmeniz mümkün.
Kaçırmayın! Dünyanın en önemli müzeleri listesinde bulunan Vatikan Müzeleri’ni ziyaret etmek en az bir kere yaşamanız gereken deneyimleriniz içinde yer almalı.
Burası Neresi? 1889 yılında açılan Makarna Müzesi; on bir salonda oluşan odalarda yerel İtalyan kadınlarının mutfakta kullandıkları aksesuarlar, makarnalar, eski tariflerin bulunduğu belgeler sergilenmektedir.
Neden Gitmeliyim? Makarnanın geçmişini gün yüzüne çıkaran müzede rastlanan bilgiye göre; makarnayı keşfedenlerin İtalyanların değil Yunanlılar oluğu söylenmektedir. Gerçek bir İtalyan makarnasının pişirilme tekniğini öğrenebilirsiniz. İnsanların makarna yerken çekilen ilginç fotoğraf koleksiyonu bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Bayıla bayıla yediğimiz İtalya mutfağını yakından tanıyabileceğiniz bu fırsatı kaçırmayın derim 🙂
Burası neresi? Tiber kıyısında bulunan bu küçük müze, İncil, dua kitapları ve masa üstü koleksiyonlarına ev sahipliği yapan oldukça garip ve kimi zaman ürkütücü olabilen bir müzedir. Müzenin esas dikkat çeken paçaları ise, Araf’ta ruhların elleriyle yandığı söylenen giyim eşyalarıdır.
Katolik inancında ruhlar, öldükten sonra günahlarının bedelini ödeyene kadar Araf’ta kalır ancak yeryüzünde geride bıraktığı sevdiklerinin dualarıyla cennete daha hızlı gitme şansını yakalayabilir. Müzede sergilenen yanık el izleri ve diğer yanık izlerinin, toprağa bağlı sevdiklerine daha çok dua etmeleri için yalvaran ruhlara ait olduğuna inanılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Birçok dini ve farklı, sıradışı objelerin sergilendiği müze, garip yerleri gezmekten hoşlananların görmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? MS 135 senesinde İmparator Hadrian ve ailesi için bir mozole olarak inşasına başlanan yapı, “Kutsal Melek Kalesi” olarak adlandırılmaktadır. Film konusunda meraklı ziyaretçiler, kaleyi “Melekler Ve Şeytanlar” filmindeki bir kareden tanıyabilecektir. Devasa bir davul şeklini andıran kale, Vatikan’ın yakınlarında Tiber’e bakmaktadır. Yaklaşık bin yıl boyunca bir papalık konutu olarak kullanılan, ardından bir kale olarak değerlendirilen yapı, yakın tarihte ulusal müze olarak ziyaret edilmeye başlamıştır.
Neden gitmeliyim? Ziyaretçiler Bernini’nin öğrencileri tarafından yapılmış melek heykellerinin sıralandığı bir yaya köprüsünü geçerek kaleye ulaşmaktadır. Sarmal bir rampa üzerinden beş kata ulaşılmaktadır. Bu katlarda ziyaretçiler hapishane hücrelerini, geniş bir silah koleksiyonunu ve Rönesans döneminden kalma muhteşem fresklerle dekore edilmiş olan papalık dairelerini görebilmektedir. Kalenin son katı ise muhteşem şehir manzarası sunan etkileyici bir terasa ev sahipliği yapmaktadır.
Aklınızda bulunsun! Melekler Köprüsü ve müze binası, Vatikan Müzeleri ve Aziz Patrus Bazilikası’nın açılış saatlerinde oldukça yoğun olabiliyor. Bu nedenle ziyaretinizi sabahın erken saatlerinde, kalabalığın toplanmadığı zamanlarda planlarmanızı tavsiye ediyoruz.
Burası neresi? Tıp tarihine adanmış oldukça önemli olan bu müze, kendini gizlemeyi iyi başardığından çoğu kişinin gözünden kaçabilmektedir. Müze, Roma’nın Vatikan şehrinin hemen doğusunda yer almaktadır ve öğrencilerin insan anatomisini daha iyi incelemek için kullandıkları bir amfi tiyatroda bulunmaktadır.
Müzenin bulunduğu bu anatomik tiyatro salonu, 12. yüzyılda kurulmuş bir eğitim hastanesi olan Sassia’daki Santo Spirito kompleksinin bir parçasıydı. Günümüzde müze, 17. yüzyıldan kalma bir eczanenin ve simya laboratuvarının yeniden inşasını, eski tıp kitaplarından oluşan büyük bir kütüphaneyi ve muazzam bir anatomik model sergisine ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? İnsan anatomisine meraklı olan ziyaretçiler için tavsiye edebileceğimiz ilgi çekici bir müze olan bu yapıda, sizi şaşırtacak bir çok şeyle karşılaşabilirsiniz.
Burası neresi? Terk edilmiş bir Roma salam fabrikası, yeniden düzenlenmiş ve 200 gecekonduya ev sahipliği yapan bir sanat alanı olarak yeniden hayat bulmuştur. Binada 13 farklı etnik grup birlikte yaşamını sürdürmektedir. Bina hem mülteciler için bir yaşam alanı hem de kolektif bir sanat alanı olarak değerlendirilmektedir.
Bina, 2009 senesinde birkaç göçmen ailenin boş fabrikayı temizleyerek fabrikanın yardımcı binalarını ev haline getirmesiyle macerasına başlamış oldu. 2011 yılında bir müze yöneticisi ve organizatör olan Giorgi de Finis burayı bulmuş ve ambiyansından çok etkilendiği fabrika binasında çeşitli sanatsal etkinlikler organize etmeye başlamıştır.
Finis ve buraya yaşayan 200 kadar gecekondu sakini arasında ortaya çıkan muhteşem işbirliği ile burada 300’den fazla sanatçı görev almış ve duvar resimleri başta olmak üzere çeşitli sanatsal çalışmalar sonucunda bina etkileyici bir sanat galerisi görevi de görmeye başlamıştır.
Neden gitmeliyim? Kısaca MAAM olarak adlandırılan bu eski fabrika binasında yaşayan insanların neredeyse tamamı fakir ve evsiz insanlardır. Bu nedenle bu binanın popülerliğinin artması ve daha fazla kişi tarafından ziyaret edilmesi, göçmenlerin bu binadan atılmasını engelleyebilir. Siz de bu farklı konseptteki binayı ziyaret ederek hem mültecilerin barınma sorununa bir katkı sunabilir hem de farklı bir sanat galerisi gezisi deneyimi yaşayabilirsiniz. Müze ziyareti size aynı zamanda ki olduğunuz ve ne olacağınız hakkında düşünme imkanı da sunuyor.
Burası neresi? Piazza del Camplidoglio’daki iki sarayda bulunan ve 1471 senesinde kurulan bu müze, Avrupa’nın en eski halk sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Müze öncelikle antik dünyanın dört bir yanından gelen heykellere adanmıştır. Müzede öne çıkan eserler arasında MÖ 4. yüzyıldan kalma Helenistik dönem eseri olan “Boy with a Thorn”, 24 metre yüksekliğe sahip bir Roma atlı heykeli, MÖ 6. yüzyıldan kalma bir Etrüsk eseri olan “Capitoline Dişi Kurt” eserleri yer almaktadır.
Müzede aynı zamanda modern eserler de sergilenmektedir. Bu modern heykeller arasında 17. yüzyıl Barok tarzı heykeltıraşlarından Gian Lorenzo Bernini tarafından yapılmış “Medusa Başı” oldukça dikkat çekicidir. Müze, çok seçkin klasik heykel koleksiyonunun yanında Capitoline Resim Galerisi ile de dikkat çekmektedir. Galeride Titian, Veronese ve Rubens’in tablolarının yanı sıra Caravaggio’nun etkileyici “Vaftizci Yahya” tablosu da kesinlikle görülmeye değer eserler arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Arkeoloji ve sanata dair muhteşem bir koleksiyonu incelemek ve eserler arasında kaybolmak istiyorsanız Capitoline Müzesi’ni mutlaka Roma’nın gezilecek yerleri ile ilgili listenize dahil etmelisiniz.
Burası neresi? Leonardo Da Vinci Müzesi, Roma’da ünlü sanatçının eserlerine ve icatlarına adanmış etkileyici bir müzedir. Leonardo Da Vinci’nin sanat yaşamındaki dönemlerine göre ayrılmış üç farklı tematik sergide toplamda 50 etkileşimli makine bulunmaktadır.
Müze içindeki makineler, Leonardo Da Vinci tarafından kodlanmış el yazmaları, eskizler ve ziyaretçilerin Leonardo’nun dehasını keşfetmelerine yardımcı olacak bir multimedya sergisidir. Sergilenen eserler arasında uçan makineler, robotlar ve denizaltılar da bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Birbirinden etkileyici icatlarıyla, Rönesans atölyesindeki Mona Lisa, Son Akşam Yemeği gibi muazzam başyapıtlarından esinlenerek tasarlanmış birçok tablolarıyla bu müze, ziyaretçilerine Leonardo Da Vinci’yi daha yakıdan tanıma fırsatı sunmaktadır.
Burası neresi? Roma’da ziyaret etmek için en tuhaf yerlerin başında Capuchin Mahzeni gelmektedir. Santa Maria della Concezione dei Cappuccini Kilisesi’nin altında bulunan Capuchin Mezarlığı’nda yaklaşık 3600 Capuchin’in kemikleri ve kafatasları mahzenlerde bir sanat eseri olarak birleştirilmiştir.
Capuchinler, Aziz Franchis’in ruhunu daha özel bir şekilde yaşatmak amacıyla 1525 senesinde Fransiskanlardan ayrılarak temellerine geri dönmek istediler. Çorapsız sandaletlerle başlarını örtmek için kapüşonlu bir tunik giymişlerdir. İsimleri de buradan türetilmiştir.
Neden gitmeliyim? Müzeyi ziyaret edenler Capuchin Kardeşler hakkında birçok şey öğrenebilir ve ardından bu etkileyici mahzenleri ziyaret edebilir. Özellikle ürkütücü ve garip yerleri ziyaret etmek isteyenler için Capuchin Mahzenleri, Roma’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Yüzyıllar boyunca kutsal bir yerleşim yeri olarak kabul edilen Tiber Adası, yeraltı dünyasının en iyi korunan sırlarından birini, Sacconi Rossi mezar mahzenini saklamaktadır. 17. yüzyıldan beri giydikleri başlık ve kırmızı pelerin ile tanınan kardeşliğin üyeleri, Tiber’de boğularak ölen kimsesizleri gömmekle görevliydiler.
Gün geçtikçe mezarlığa gömülen sayısı o kadar fazla oldu ki, kardeşlik üyeleri mezarlığı kemikler ve kafataslarıyla süslü bir hale getirmeye karar verdiler. Kardeşler zamanla hayata gözlerini yummasına karşın, Ölüleri Anma Günü olan her 2 Kasım günü, kardeşlerin varisleri adanın çevresinde bol bol ilahiler ve geleneksel kıyafetlerle kısa bir meşale alayı hazırlamaktadır. Ardından burada ölen bütün zavallıların anısına nehre çiçekler atmaktadır.
Neden gitmeliyim? Hala o dönemin gizemli havasını koruyan mahzen, ürkütücü olduğu kadar hüzünlü ortamıyla ziyaretçiler için gizemli bir ziyaret noktasıdır. Siz de mistik mekanları ziyaret etmekten hoşlanıyorsanız bu mezarlığı Roma gezi listenize ekleyebilirsiniz.
Burası neresi? Antik dönemden kalma bir Roma hapishanesi olan Mamertine Hapishanesi, baş aşağı bir haçla dekore edilmiş olmasıyla dikkat çekmektedir. MÖ 600-500 yılları arasında, küçük bir hapishane hücresi Tullianum olarak bilinmekteydi ve zamanla üst üste iki hücre şeklinde bir oluşum haline gelmiştir.
Bu hücreler tarihi kaynaklara göre, nemli işkence zindanları olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte buraya konan mahkumlar nadiren burada uzun süre tutulmakta ve çoğunlukla da yargılanma veya infaz zamanı geldiğinde buradan çıkarılmaktaydı.
Mamertine Hapishanesi, günümüzde büyük bir kilisenin altında yer almaktadır. Şu anda alt hücrede bulunan sunak, ters çevrilmiş bir haçla süslenmiş ve nemli zindana ürkütücü bir hava katmaktadır. Ancak bu ters haç, aslında baş aşağı çarmıha gerilmiş olduğu düşünülen Aziz Petrus’a bir gönderme niteliği taşımaktadır.
Neden gitmeliyim? Çok fazla gezilecek bir noktası olmayan bu geçmişin zindanı günümüzün dini anlamdaki önemli noktalarından olan mekanı, ürkütücü ve loş yerleri sevenler için uğranabilecek yerlerden biridir.
Burası neresi? Tarihi Appian Yolu’nun hemen yan sokağında bulunan Gruppo Storico Romano, Roma tarihinin en acımasız sembollerinden olan Gladyatorlük kültürünü yeniden yaratıyor. Grubun yaratıcısı ve lideri olan Sergio Iacomoni, kamp sırasında “Nero” ismini tercih etmektedir. Nero, dört iş arkadaşıyla birlikte bankada çalışırken gladyatör okulu fikrini ortaya atar ve arkadaşlarıyla eski Roma kıyafetlerini Kolezyum’da test etmeye karar verir.
Bu kararın ardından işler hızlı bir şekilde ilerlemiş ve özel bir arazide Gladyatör okulunun temelleri atılmıştır. Eğitim alanlarına ek olarak okulda Roma’da ölümüne savaşmanın en parlak olduğu dönemlerden kalma önemli orijinal ya da yeniden yaratılmış birbirinden etkileyici objelere ev sahipliği yapan bir müze bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Siz de gladyatörlerin tarihine meraklıysanız Gladyatör Okulu’nu mutlaka ziyaret etmelisiniz. Okulda hem müzeyi ziyaret ederek geçmişte etkileyici bir yolculuk yapabilir hem de profesyoneller tarafından verilen eğitimlerle Roma’nın en ölümcül savaşçılarının yaşamda kalmak için kullandıkları dövüş teknikleri konusunda bilgilenme fırsatına sahip olabilirsiniz.
Burası Neresi? Rüyasında Hz. Meryem’i görmesinin ardından Papa Liberius tarafından yaptırılan Santa Maria Maggiore, Hz. Meryem’e adanmış en büyük kilise olarak bilinmektedir. Zaman içerisinde çeşitli zararlar gören kilise, bir yönden Roma İmparatorluğu’nun Pagan inancından Hristiyan inancına ve sonrasında Katolik mezhebinin oluşumunu anlatan tarihi bir yapıdır.
Neden Gitmeliyim? Bu orta çağ kilisesi, gidenlerin yorumlarına göre farklı mimari tarzların bir arada kullanıldığı altın, mozaik ve mermerlerle süslü oldukça gösterişli bir yapı. Kullanılan malzemeler ve eşsiz işçiliği ile sizde yaratacağı atmosferi yaşamanın zevki bambaşka.
Kaçırmayın! Hala aktif olarak hizmet vermekte olan kilisede bazı etkinlik günlerinde halka kapalıdır. Detaylı bilgi edinmek için web sitesinden inceleyebilirsiniz. Roma’nın ziyaret edilmesi gereken önemli yapıları arasında yer alan kiliseye gittiğiniz takdirde dikkatlice incelemenizde fayda olduğunu söyleyebiliriz 🙂
Burası neresi? Piazza Navona yakınlarındaki bu Aziz Louis Kilisesi, özellikle barok sanatının önemli isimlerinden Caravaggio hayranları için kaçırılmaması gereken duraklardan biridir. Kilise içinde sanatçının en ünlü eserlerinden olan “Aziz Matta’nın Çağrısı” başta olmak üzere toplamda 3 adet eseri görülebilmektedir.
Fransız Ulusal Kilisesi olarak da bilinen bu kilise, 16. yüzyılda Domenico Fontana tarafından yaptırılarak halkın hizmetine sunulmuştur. Kilisenin iç kısmında üç nef ve her iki tarafta ise beş şapel yer almaktadır. İçeride bulunan heykeller Pierre Lestache tarafından yapılmıştır. Kiliseyi önemli kılan unsurlardan bir diğeri ise burada krallar başta olmak üzere Roma için önemli bazı kişilerin mezarları da burada bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Başta Caravaggio’nun eserleri olmak üzere birçok önemli heykle ve tarihi figürlere ev sahipliği yapan kilise, özellikle sanatsal açıdan zengin koleksiyonu ile görülmeyi hak ediyor.
Burası neresi? Piazza di Sant’Ignazio’da bulunan bu yapı, 17. yüzyıldan kalma bir Katolik kilisesidir. Kilise çoğunlukla Andrea Pozzo’nun yapmış olduğu olağanüstü fresklerle tanınmaktadır. Özellikle içlerinden birinin bir kubbeyi nasıl taklit ederek muhteşem bir optik yanılsama yarattığına şaşıracaksınız. Nefin tavanına çizilen diğer fresk de oldukça etkileyicidir. Fresk, Aziz Ignacius’un meleklerl çevrelenmiş cennete girişini tasvir etmektedir.
Kilisenin tasarımı Cizvit bir mimar olan Orazio Grassi tarafından 1626 yılında yapılmıştır. Şu anda oldukça ilgi çekici olan sahte kubbe freski, kilisenin inşası esnasında gerçek bir kubbe inşa edilecek kadar paranın bulunamamasından dolayı ortaya çıkan bir fikirdi. Yerde gene Andrea Pozzo tarafından tasarlanmış olan ve sahte kubbenin optik yanılsamasını görmeniz için en ideal noktayı gösteren bir disk göreceksiniz.
Neden gitmeliyim? Roma’nın en önemli cazibe merkezlerinden biri olmasa da bu kilise, güzelliği ve sunmuş olduğu sanat eserleriyle görülmeye değer yerlerden biridir.
Burası neresi? Roma’da en iyi korunmuş erken dönem Hristiyan kiliselerinden olan Santa Sabina, bazı tuhaflıkları ve sırları da bünyesinde barındırdığından ziyaretçiler için Roma’daki ilgi çekici dini yerler arasında bulunmaktadır. Aziz Peter’in ilk bazilikası olarak kabul edilen dini yapı, Aventine Tepesi’nde bulunmaktadır.
Dikkatli ziyaretçiler için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliği taşıyan bazilikaya, orijinal kapısından giriş yaptığınızda, beşinci yüzyıldan kalma, mermer bir kapı çerçevesiyle çevrili, selvi ağacından yapılmış muhteşem bir kapı görülmektedir. Daha sonra restore edilen bu kapı, çarmıha gerilmeyi temsil ettiği düşünülen Eski ve Yeni Ahit’ten bir dizi sahne sunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Hem dini hem mimari açıdan farklı özelliklere ve sıradışılıklara ev sahipliği yapan bazilika, ziyaretçiler için ilgi çekici bir dini yer olarak kabul edilmektedir.
Burası Neresi? Roma Katolik kiliselerinin ana merkezi olarak gösterilen St. John Lateran Bazilikası, 4. yüzyılın başlarında Laterani ailesi tarafından yaptırılan dini bir yapı. Tarih boyunca pek çok olaya şahitlik eden bazilika, 897 yılında pek çok yangın ve depremle karşılaşmış ancak birkaç restorasyon çalışmasına rağmen orijinal halini korumaya devam etmiştir.
Neden Gitmeliyim? Tarihsel verilere göre İmparator Constantine’nin iktidara geldiği dönemde Roma İmparatorluğu’na şimdi ki kilise olan saray hediye edilmiştir. 1870 yılına kadar İtalya’da yaşayan papaların hükümdarları kutsadığı bazilika, günümüzde şehrin en çok ziyaret edilen gezi noktaları arasında yer alıyor.
Burası neresi? Yerlilerin bile çoğu zaman göz ardı ettiği 17. yüzyıldan kalma bu gizli mücevher Roma’nın tarihi Trastevere bölgesinde bulunmaktadır. Aslında bu durum ziyaretçiler için avantaj olabiliyor ve buraya gelenler kalabalıktan bunalmadan bu tarihi ve arkeolojik yapıyı inceleyebiliyor.
Kutsal merdivenlerden aşağı indiğinizde, Roma’nın en eski kiliselerinden biri olan 4. yüzyıldan kalma ilk kilisenin izlerini ortaya çıkaran kazılara çıkmaktadır. Kilise, Roma’da şehit edildiği düşünülen Aziz Chrygonus’un kültü etrafında toplanmıştı ve Hristiyanlığın baskı alında, gizlice yaşandığı dönemde Hristiyanlar için çok özel bir yer olmuştur.
Tek nefli olan bu kilise bazilikanın yaklaşık 20 fit altında, 1907 senesinde keşfedilmiştir. Arkeologlar tarafından gerçekleştirilen kazılarda kilisenin farklı bölümleri de ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca duvarlarda ve lahitlerdeki freskler de görülmeye değerdir.
Neden gitmeliyim? Özellikle yeraltındaki kilise kısmı oldukça büyüleyicidir ve ziyaretçiler için bambaşka bir deneyim sunmaktadır. İçeri girdiğinizde kendinizi direk 2000 yıl öncesinde buluyor olacaksınız ve bu ziyaretçiler için oldukça şaşırtıcıdır.
Burası Neresi? Dört antik bazilikadan biri olan sur dışı St. Paul Bazilikası, Neo Klasik mimarisiyle görenleri kendine hayran bırakan dini yapılardan biri. Dönemin ünlü mimarlarından biri olan Luigi Poletti tarafından tasarlanan bazilika, 1823 yılından günümüze kadar gelmiş tarihi bir yapı. Bazilika, ismini aldığı Aziz Paul’un mezarlığının üzerine kurulmuştur.
Kaçırmayın! St. Peter’s, St John Lateran, St. Mary Major ile birlikte dört antik Papalık Bazilikası’ndan biri olması da onu tarihi süreçte önemli bir yapı haline getirmiştir. Bazilika şehrin kalbinden biraz uzak olsa da etkileyici mozaiklerini, atriyumunu ve içini görmek için bu eşsiz ve şaşırtıcı kiliseyi mutlaka Roma gezilecek yerler listenize dahil etmelisiniz.
Burası Neresi? Roma’da yer alan en büyük 4 bazilikadan biri olan Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan’ın en dikkat çeken yapılarından biri. Roma’nın en önemli parçalarından biri olarak gösterilen kubbesi ve mimarisiyle görenleri kendine hayran bırakan bazilikanın, Hristiyanlığın en büyük kilisesi olduğu da bilgiler arasında.
Kaçırmayın! 60 bin kişilik kapasitesiyle Roma’nın en popüler gezi noktasını mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
Burası neresi? San Clemente Bazilikası Roma’nın en eski kiliselerinden biridir ve çeşitli mozaiklerle en güzel şekilde dekore edilmiştir. Bazilika Kolezyum’dan sadece birkaç blok ötede bulunmaktadır. Kilise özellikle muhteşem freskleri ve mozaikleriyle ziyaretçileri kendisine hayran bırakmaktadır.
San Clemente Bazilikası, her çağın bir öncekinin üzerine inşa edildiği çok katmanlı bir tarihi bulunmaktadır. Şu anki kilise 12. yüzyılda inşa edilmiştir ve bu kiliseden daha eski bir kiliseye, Yeni Ahit sahnelerinin Romanesk freskleriyle kendinizi 4. yüzyıldan kalma bir basilikada bulabilirsiniz. Daha da derine inecek olursak güneş tanrısı Mithra’ya ait bir türbe ve sunakta oyma kabartma bulunan MS 2. yüzyıldan kalma bir Roma evinin temellerine kadar ulaşmak mümkün olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Belirli bir giriş ücreti karşılığında ziyaret edebileceğiniz San Clemente Bazilikası, Roma tarihinde büyüleyici bir yolculuk yapma imkanı sunan kazıları keşfetmeyi sağlamaktadır.
Burası neresi? Sistine Şapeli, Vatikan’ın, Roma’nın ve dünyanın en büyük hazinelerinden biridir. Papaların seçilerek taç giydiği önemli bir tapınak olmasının yanı sıra muhteşem dekorasyonuyla da ün yapmıştır. Michelangelo’nun başyapıtı olarak değerlendirilen Sistine Şapeli, Roma’ya gelen herkesin mutlaka görmesi gereken, dudak uçuklatıcı güzelliğe sahip cazipe merkezlerinden biridir. Sistine Şapeli’nin inşası 1473 ile 1481 yılları arasında adını almış olduğu Papa IV. Sixtus döneminde inşa edilmiştir. İnşaatın sorumlusu mimar Dolcili Giovanni bu eseriyle hafızalara kazınmıştır.
Sistine Şapeli ile ilgili en dikkat çekici şey ise mimarisi değil, Michelangelo tarafından ortaya çıkarılmış olan duvarlarını ve tavanını tamamen kaplayan freskleridir. Musa’nın ve İsa’nın hayatını anlatan fresklerle süslü şapelin bu bölümü ise Sandro Botticelli, Pietro Perugino, Pinturicchio, Domenico Ghirlandaio ve Cosimo Roselli gibi Rönesans ressamları tarafından yapılmış.. Freskler 1508 ile 1512 yılları arasında adını andığımız bu sanatçılar tarafından çizilmiştir.
Tavandaki fresklerde “Yaradılış’tan Dokuz Kat” tasvir edilmiştir. Hiç şüphe yok ki, “Adem’in Yaratılışı” Sistine Şapeli’nin en bilinen ve beğenilen resmidir. Resimde Tanrı’nın Adem’e hayat verdiği Genesis’teki hikayesi tasvir edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Sistine Şapeli, Roma’daki önemi dini noktalardan biri olması nedeniyle mutlaka görülmesi gereken bir noktadır. Burası aynı zaman Vatikan Müzeleri’ne dahil olan bir konumda bulunduğundan Vatikan Müzeleri’ni de ziyaret etme şansını yakalalayabilirsiniz.
Burası neresi? 900’den fazla kilisenin bulunduğu Roma’da bu kilisenin ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aziz Catherine Kilisesi, 1054 yılında inşa edilen ilk Ortodoks kilisesinden sonraki ilk Rus Ortodoks kilisesi olmuştur. 23 Mayıs 2009 yılında açılışı yapılan kilise, Aziz Catherine’ye ithaf edilmiş ve onun adıyla anılmaya başlamıştır.
Binanın içinde aynı zamanda Aziz Konstantin ve Helen’e adanmış bir de mahzen bulunmaktadır. Kilise, Roma kentinde Ortodoks Hristiyanlar için büyüleyici ve ruhani bir buluşma noktasıdır. Kiliseye çoğunlukla Rus kökenli Bulgar, Ukraynalı ya da Moldovyalı cemaat ibadet için gelmektedir.
Neden gitmeliyim? Çok özel bir mimariye ve tarihhe sahip olan Aziz Catherine Kilisesi, İtalya’dan ayrılmadan önce muhteşem Bizans Ortodoks mimarisine hayran kalmak isteyenler için mükemmel bir yerdir. İkonik yaldızlı heykelleri, zarif tabloları, zarif Bizans mozaikleri ve muhteşem su yeşili çatısı ile burası, gerçekten eşi benzeri olmayan güzelliklerden biridir.
Burası neresi? Aziz Zeno Şapeli, Roma’daki Bizans sanatının harika bir örneği olan erken Hristiyan mozaik koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Bu muhteşem yapı, Karolenj Rönesans tarzının Romada’daki eşsiz örneklerinden biri olarak kabul ediliyor ve güzelliği ile “Cennet Bahçesi” lakabı ile anılıyor.
Yapım tarihi 9. yüzyıla dek uzanan şapel, Papa I. Paschal’ın isteği üzerine inşa edilmiştir. Paschal bu şapeli, çok sevdiği annesi Theodora için bir mezar yeri olarak kullanmak istemiştir ve Santa Prassede Bazilikası’nın bir parçası olarak inşa edilmesini istemiştir. Şapelin içindeki asırlık mozaik işçiliğinin parlak örnekleri eşine az rastlanır güzellikleri incelemenizi sağlamaktadır.
Neden gitmeliyim? Hem şapele hem kiliseye giriş ücretsizdir ve özellikle etkileyici mozaikleri nedeniyle bu muazzam yapıyı görmeniz gerektiğini düşünüyoruz.
Burası Neresi? Roma’nın en güzel meydanlarından biri olan Venezia Meydanı, şehrin en merkezi noktasıdır. Meydandaki en dikkat çekici yapı, Kral II. Victor Emmanuel’in yönetiminin altında İtalya’nın birleşmesini kutlamak için yaptırılan Vittorio Emanuele II Abidesi’dir.
Neden Gitmeliyim? Yine meydanın batısında bulunan Palazzo Venezia, sanat sergilerinin düzenlediği eski bir Rönesans sarayı bulunmaktadır. 1916 yılından itibaren devlet yönetimi altına giren saray, zaman zaman papanın konakladığı ve Venedik elçiliği olarak kullanılmıştır.
Kaçırmayın! Kolezyum’a da oldukça yakın olan meydanın tam karşısında ünlü alışveriş caddesi, Videal Corso yer almaktadır. Çevresinde bulunan restoran ve kafelerde küçük bir mola vererek lezzetli İtalyan yemeklerinin tadına bakabilirsiniz 🙂
Burası Neresi? Navona Meydanı ünlü mimarlar Bernini ile Borromini’nin eserlerinin yer aldığı, süslü çeşmeler, Caravaggio ve Rubens ressamlarının çizimleri ile bezenmiş kiliseler ve göz dolduran barok tarzının sonuna kadar yaşandığı bir meydan..
Neden Gitmeliyim? Şehrin kalbi olarak adlandırabileceğimiz meydan, İmparator Domitian döneminde bulunan stadyumun burada bulunması sebebiyle yıkılan stadyumun yerine panayır alanına dönüş olup kuş bakışı ile stadyum şekline görmek mümkündür.
Hemen hemen günün her saati canlı olup sokak sanatçılarının performanslarını sergilediği, pandomim gösterilerinin yapıldığı, sokak ressamlarının çizimlerini yaptıkları renkli mi renkli bir meydandır.
Kaçırmayın! Çevresinde; geneleneksel İtalyan mutfağını sunan restoranlar, kafeler ve gece kulüpleri de mevcuttur. Bölgede bulunan hediyelik eşya dükkanlarından sevdiklerinize Roma hatırası alabilir ve antika dükkanları gezebilirsiniz. Hem tarihi incelerken hem de doyasıya vakit geçirebileceğiniz meydanı ziyaret etmeden gitmeyin!
Burası Neresi? Halk Meydanı anlamını taşıyan Popolo oldukça ünlü bir meydandır. Avrupa‘nın en güzel meydanları arasında yer alıyor olup çeşitli kutlama ve konserler etkinliklerinin yapıldığı bir alandır.
Neden Gitmeliyim? Meydanı çevreleyen üç önemli kilise bulunmaktadır. Birbirlerini simetrik açılardan inşa edilen Santa Maria del Miracoli ve Montesanto Santa Maria Kilise’lerinin Papa Alexandre’nin isteği üzerine yapıldığı söylentiler arasında. Belirli bir zamandan sonra 1477 yılında aralarına üçüncü kilise olan Santa Maria del Popolo katılmıştır. Meydanın en belirgin özelliğini oluşturan yapıların güzelliğine güzellik kattığı tartışılmaz bir gerçek.
Kaçırmayın! İlgilenen ziyaretçiler için Leonardo Da Vinci Müzesi bu meydanda yer aldığını belirtmek isteriz. Via del Corso ile Piazzale Flaminio arasında yer alan Popolo Meydanı’nın oldukça geniş alanı kaplaması sebebiyle gelenlerin binebilecekleri mini bir tren bulunmaktadır.
Burası neresi? Floransalı bir mimar ve heykeltıraş olan Gino Coppedè tarafından tasarlanmış olan bu olağanüstü bu köşe, 1915 ile 1927 yılları arasında inşa edilmiştir. Roma’nın gizli mahallesi olarak tanımlayabileceğimiz bu bölge, bir köy olarak planlanmıştır. Köşede bulunan binada Yunan, Barok, Gotik ve hatta Orta Çağ sanatının muhteşem bir birleşimini görmek mümkün olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Doğadan ilham alınarak ortaya çıkarılmış birbirinden etkileyici binaların bulunduğu bu sokak, Roma’nın ilk görülmesi gereken yeri olmasa da mimari unsurlara meraklı kişiler için kesinlikle es geçilmemesi gereken bir noktadır.
Aklınızda bulunsun! Buraya gelmeyi düşünenlerin, mahallede yapılacak pek bir şey olmadığını bilmeleri ve buraya gelenlerin bu etkileyici yapıları seyretmek için geldiğini bilmelidir.
Burası neresi? Yahudi Gettosu, Roma’nın adeta gizli kalmış hazinelerinden biridir. Mahallenin bir tarafı Tiber, diğer tarafı ise Piazza Venezia ile çevrilmiştir ve çok büyük bir yer değildir. Mahalledeki sinagog ve Yahudi Müzesi sayesinde kültürel ve ve dini açıdan ilgi gören mahalle, aynı zamanda mahalleye yayılmış olan çeşitli restoranlar sayesinde ziyaretçiler için önemli bir gastronomik deneyim de sunmaktadır.
Roma Gettosu, Batıdaki tarihi en eskiye dayanan gettosu olarak kabul edilmektedir. Papa IV. Paul’un emriyle Yahudilerin Roma’da bütün haklarının elinden alınmasını ardından, 1555 senesinde Yahudiler bu mahalleye sürülmüştür. 16 Ekim 1943 tarihinde Naziler mahalleyi kuşatmış ve 1.000’den fazla Yahudiyi esir almıştır. Esirler trene bindirilerek Auschwitz’e gönderilmiş ve 16’sı dışında bütün esirler imha edilmiştir.
Yıllar geçtikçe getto bölgesinde Yahudilerin varlığı yeniden filizlenmiş ve 1849 yılına kadar mahallenin sınırları genişletilmiştir. 1870 yılında İtalyanlarla Yahudilerin aynı haklara sahip olmasının ardından mahallede yeni binalar da yapılmıştır, eski binalar ise bazı yerlerde yeni yerleşim yerlerinin açılması için yıkılmıştır.
Neden gitmeliyim? Özellikle Yahudi Müzesi, ziyaretçiler için ilgi çekici yerlerden biridir. Aynı zamanda bir sinagogun da bulunduğu mahalle, Yahudi kültürüne yakından bir bakış sunduğu için bu konuda meraklı kişilerin Roma’da görmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Burası neresi? Piazza Venezzia ile Piazza del Popolo arasında düz bir çizgi halinde uzanan Via del Corso, Roma’nın ana caddelerinden biridir ve özellikle alışveriş için sunduğu seçenekler ile turistler tarafından ilgi gören bir noktadır. Cadde boyunca uzanan mağazalar, yemek mekanları ve sanat müzelerine ev sahipliği yapan birkaç saray burasını hem alışveriş hem de keyifli vakit geçirmek için odak noktası haline getirmektedir.
Via del Corso’nun tarihi MÖ 220 yılına dek uzanmaktadır ve o zamanlar Gaius Flaminius tarafından Roma’yı Kuzey Adriyatik Denizi’ne bağlamak için kullanıldığı bilinmektedir. 10 metre genişliğinde olan ve antik dönemde oldukça geniş bir cadde olarak kabul edilen Via del Corso, günümüzde iki şeritli trafiğe ve iki dar kaldırıma ev sahipliği yapmaktadır. Caddenin kuzey kısmı ise yaya bölgesidir ve caddenin uzunluğu yaklaşık 1,5 kilometredir ve bu özelliği ile dünyanın en uzun caddeleri arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Cadde boyunca sıralanmış mağazaların büyük çoğunluğu zincir markalara ait olsa da, özellikle ara sokaklara girerseniz bazı tasarım butikleri de dikkatinizi çekebilir. Burayı ziyaret edip, yerel butikleri gezdiğinizde, İtalyan modasının tamamının Milano’dan gelmediğini anlayacaksınız.
Burası neresi? Avrupa’nın en zarif caddelerinden biri olan Via dei Condotti, Roma’da yürüyüş yapmak ve belki de alışveriş yapmak isteyenler için ziyaret edilmesi gereken noktalardan biridir. Burası özellikle moda mağazaları ile ünlüdür ve giyim alışverişi meraklıları için vazgeçilmez bir destinasyondur.
Neden gitmeliyim? Versace, Cavalli, Armani, Bulgari ve çok daha fazlasının atmosferine kendinizi kaptırmak istiyorsanız Via Condotti’de bir yürüyüş tam size göre olabilir.
Burası neresi? Roma’nın Flamino bölgesindeki La Piccola Londra olarak adlandırılan bu bölge, özel konutlara ev sahipliği yapan kısa bir caddeye ev sahipliği yapmaktadır. Bölge, 1909 senesinde şehir planlamacısı olan Edmondo Sanjust di Teulada ile dönemin belediye başkanı olan Ernesto Nathan’ın önderliğinde gerçek bir Avrupa metropolu yaratmak amacıyla inşa edilmiştir.
Bu oluşum bir kısmı olan Küçük Londra caddesi, tamamen İngiliz kentsel tarzında tasarlanmıştır. Cadde, her biri dışarıda özel bir bahçesi olan iki sıra halindeki küçük evlerden oluşmaktadır ve tümü zarif Liberty tarzında tasarlanmıştır. Mimar Quadrio Pirani ise caddenin modern şehre uyup uymayacağını görmek amacıyla bir deney yapmış ve iki modern bina inşa etmiş ancak bu fikirden vazgeçilmiştir. Günümüzde bu iki bina “çirkin bir yapı” olarak addedilmektedir.
Aklınızda bulunsun! Bu cadde, kamuya açık bir alan değil ve girişinde bir kapı bulunuyor. Bu kapıdan evlerde oturan kişiler girebilmektedir ve bu nedenle giriş yasak.
Burası Neresi? Merdivenler, Fransa Kralı himayesindeki Trinita dei Monti Kilisesi ile İspanyol Meydanı’nı birbirine bağlamak için yapılmıştır.
İpucu; Merdivenlerde yalnızca oturmak serbesttir ancak bir şeyler yiyip içmenin cezası 160 ile 400 € arasında olduğunu belirtelim.
Neden Gitmeliyim?Bu ünlü İspanyol Merdivenleri, adını hemen aşağısında yer alan İspanya Meydanı ve İspanya Büyükelçiliği’nden alıyor. Eğer Roma’ya gitmişseniz, turist kontenjanından yerinizi alın ve bu merdivenleri mutlaka görün.
Burası neresi? Victor Emmanuel II Anıtı’na giden geniş merdiveni tırmandığınızda Capitol Meydanı’na varacaksınız. Roma’nın geçmişteki önemli dini ve siyasi kalbi sayılan meydan, Michelangelo tarafından tasarlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Çeşitli müzelere, tarihi yapılara ve anıtlara ev sahipliği yapan Capitol Meydanı, bu özellikleri nedeniyle Roma’nın önemli meydanlarından biridir.
Burası neresi? Eğer elinize bir Roma gezi haritası alacak olursanız Centro Storico semtinin, Roma’da değerlendirilmesi gereken önemli semtlerden biri olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Burası Roma tarihinin merkezi olarak kabul edilmektedir ve sanat dolu kiliselere, göz kamaştırıcı saraylara, canlı meydanlara ve birbirinden keyifli sokaklara ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Trevi Çeşmesi, Piazza Navona, Santa Maria Maggiore Bazilikası, Piazza di Spagna başta olmak üzere görülebilecek bir çok yer ve tarihi yapı, Centro Storico’yu ziyaretçiler için Roma’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri yapmaktadır.
Burası neresi? Aziz Petrus Meydanı, dünyanın en heyecan verici meydanlarından biridir ve Vatikan şehrinde, Aziz Petrus Bazilikası’nın eteklerinde yer almaktadır. Meydan 320 metre uzunluğunda ve 240 metre genişliğindedir. Ayinler başta olmak üzere bazı önemli olaylarda Aziz Petrus Meydanı’nın 300.000’den fazla insanı aynı anda ağırladığı görülmüştür.
Papa XII. Aleksandr’ın isteği üzerine Bernini tarafından tasarlanan meydan, 1656 ile 1667 yılları arasında inşa edilmiştir. Meydanın büyüklüğünün yanı sıra 284 sütun ve dört sıra halined meydanı çevreleyen 88 pilaster meydanı çok çekici kılan detaylardır. Bernini’nin müritleri tarafından 1670 senesinde yapılmış 140 aziz heykeli de önemli detaylardandır. Ayrıca meydanın ortasındaki dikilitaşla biri Bernini, diğeri Maderno tarafından inşa edilmiş iki de çeşme yer almaktadır. Buradaki dikilitaş 25 metre yüksekliğindedir ve 1586 senesinde Mısır‘dan Roma’ya taşınmıştır.
Neden gitmeliyim? İtalya’nın en ünlü meydanlarının başında gelen Aziz Petrus Bazilikası, mutlaka zaman geçirilmesi gereken yerlerden biridir.
Burası Neresi? İspanyol Merdivenleri’nin sol tarafından ilerledikten 10- 15 dakika sonra yeşillik alana ulaşım sağlayabilirsiniz. Parka girişte bulunan yolun sağ ve sol taraflarında her biri İtalyan olan heykellere rastlayacaksınız. Yolun sonunda ise saklı cennete varmış olacaksın 🙂
Neden Gitmeliyim? Roma şehrinin en gözde parklarından olan Villa Borghese, kalabalıktan sıyrılıp kendinizi huzurun kucağına atabileceğiniz mükemmel bir kaçış noktasıdır. Parkın içerisinde; çeşmeler, heykeller, yürüyüş yolları ve su saati yer almaktadır.
Kaçırmayın! En popüler sanat galerilerinden olan Galleria Borghese’ye ev sahipliği yapan parkta, heykelleri ve süslü mimariye sahip tapınakları inceleyebilir, parkın içerisinde bulunan gölde sandalla küçük bir keyif turu yapabilirsiniz.
Burası neresi? Pincio, Piazza del Popolo’ya bakan ve şu anda Villa Borghese’nin vazgeçilmez parçası olan Roma’nın en eski bahçelerinden biridir. Pinci ailesi, buradaki ilk bahçeleri dördüncü yüzyılda yaptırmıştır. Ziyaretçiler bu bölgeyi özellikle bir seyir terası olarak değerlendirmektedir ve burası Romalılar tarafından en sevilen seyir noktalarından biridir.
Neden gitmeliyim? Yürüyüş yolları ve dinlenme alanlarıyla şehrin en huzur veren yerlerinden biri olan Pincio, özellikle de günbatımında Vatikan manzarasını seyretmek isteyenler için de Roma gezilecek yerler listesine eklenmesi gereken yerlerden biridir. İtalyanlar burasını özellikle hafta sonu dinlenmek için değerlendirmektedir.
Burası neresi? 1932 senesinde Raffaele de Vico tarafından tasarlanan Aventino tepelerinden birinde bulunan bu bahçe, Roma’nın muhteşem panoramik manzarasını seyretmek isteyenler için Roma’nın önemli duraklarından biridir. Bahçenin kurulmasının amaçlarından biri de tepenin yan tarafındaki bu büyüleyici manzaraya halkın ulaşmasıdır. Bahçe aynı zamanda “Savello Parkı” olarak da adlandırılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Portakal Bahçesi, Roma’nın en romantik yerlerinden biri olması nedeniyle özellikle çiftler tarafından hatırı sayılır bir popülerliğe erişmiştir. Özellikle büyüleyici manzarayı seyretmek isteyenler kesinlikle bu güzel bahçeyi ziyaret etmelidir.
Burası neresi? Roma’nın antik surlarının hemen dışında bulunan bu park, büyüklüğü ve güzelliği ile ziyaretçilerini büyülemeyi başarıyor. Park, dönemin en önemli soylu ailelerinden olan Phampili ailesi tarafından 1630 senesinde inşa edilmiştir. Burası Antik Appia’nın parkından sonra Roma’daki en büyük halk parkı olmasıyla dikkat çekmektedir.
Parkın en önemli cazibe merkezi ise elbette Barok tarzında muhteşem heykel ve süslemelerle dolu olan Casino del bel Respiro’dur. Bu muhteşem villa heykeller, şapeller, çeşmeler ve çeşitli Roma kalıntılarıyla yükselen geometrik bir şekilde oluşturulmuş muhteşem gizli bir bahçeye bakmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bu güzel arazide dolaşmak sizin için oldukça huzur verici bir deneyim olacaktır. Bir dizi küçük şelale görecek, Akdeniz bitki örtüsüyle bezenmiş güzel bir göletin üzerinden akan dereyle mutlu olacaksınız. Roma’nın bu büyüleyici yeşil akciğerinin güzelliğinde yürüyüş yapmak ve polo oynamak da parkı çekici kılmaktadır.
Burası neresi? Pier Paolo Pasolini 1975 yılında öldürülmüş bir film yapımcısıi yönetmen ve yazardır. Bu park da bu entelektüelin anısına adanmış bir edebiyat parkıdır. Edebiyatçının parkın olduğu yerde bir suikast sonucu öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Park, Roma Belediyesi tarafından 2005 yılında kurulmuştur ve park içinde ebediyatçının şiirlerinden alıntılanmış taş parçaları bulunmaktadır.
Park İtalyan Kuşları Koruma Birliği (LIPU) tarafından yönetilmektedir. Park, özellikle Pasolini’nin hayranları ve kuş gözlemcileri tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir. Parkın projesinde bulunan ve bir çift güvercinin uçuşunu temsil eden hatıra anıtı da dikkat çekmektedir. Bu anıt heykeltıraş Mario Rosati tarafından hayata geçirilmiştir.
Neden gitmeliyim? Her yıl birçok sergiye, konferansa, kitap etkinliklerine ev sahipliği yapan park, edebi ve sanatsal olaylar konusunda Roma’nın en ilgi gören yerlerinden biri olmayı başarmıştır. Gönüllüler sayesinde oldukça temiz olan park hem edebiyata hem de kuşlara meraklı ziyaretçiler için oldukça keyifli duraklardan biridir.
Burası neresi? Roma Botanik Bahçesi, Sapienza Üniversitesi Çevre Biyoloji bölümü bünyesinde ortaya çıkarılmış doğa harikalarından biridir. Bahçe içinde yaklaşık 30 dönümlük yeşil alan bulunmaktadır. Bahçe ilk olarak 13. yüzyılda şifalı bitkiler ve narenciye ağaçları için ayrılmıştı. Zamanla bahçe, barok merdivenler, şelaleler, egzotik çiçekler ve diğer birbirinden güzel bitkilerle genişletilmiştir.
Neden gitmeliyim? Botanik dünyasına meraklı bütün ziyaretçiler için Orto Botanico di Roma’nın muhteşem bir cazibe merkezi olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Roma’nın sıcak ve nemli havasından kurtulmak ve dinlenmek isterseniz buraya gelebilir, hem dinlenme hem de birbirinden özel bitkileri yakından inceleme şansına sahip olabilir.
Burası Neresi? İtalya’nın en büyük üçüncü nehri konumundaki Tiber Nehri, Roma’nın simgesi haline gelmiş akarsulardan biri. Zamanın önemli ticaret yollarından biri olan nehir, imdilerde çevresinde bulunan tarihi yapılar sayesinde önemli bir turizm noktası haline gelmiştir. Üzerinde yer alan alüvyonlar yüzünden seyahat izni verilmemiş olup yapılan temizleme çalışmalarının ardından şehir içi ulaşımına açılmıştır.
Kaçırmayın! Nehir ile ilgili “Tiber Nehri’nde yüzmek” deyimini sıkça duyabilirsiniz. Protestanların Katolik mezhebine geçişini anlatmak için kullanılmaktadır. Hakkında pek çok efsanenin konuşulduğu nehrin tanrısı olarak ”Tiber’in Cornucopia” gösterilmiş. Nehir kenarında yer alan şehir parkında, nehre karşı keyifli bir yürüyüş yapabilir, muhteşem fotoğraflar çekilebilir, eğlenceli bir piknik molası verebilirsiniz.
Burası Neresi? Kuzeyde Latin Yolu ile Güneyde Appian Yolu’nun sınırında yer alan Caffarella Vadisi, Antik Roma Aurelian Duvarı’ndan başlayarak dell’Almone’a kadar uzanmaktadır.
Neden Gitmeliyim? İçerisinde; yeşil alanlar, eski çiftlik binaları, antik kentler ve göletin bulunduğu parkta bisiklet kiralayarak rahatça dolaşabilirsiniz. Bir yandan yürüyüşünüzü yaparken diğer yandan gözünüze hoş gelen noktaları fotoğraflamayı unutmayın!
Burası neresi? Janiculum ya da Janiculan Tepesi olarak bilinen bu nokta, Roma’nın rüya gibi manzaralarından bir kısmını sunmaktadır. Dağa çıkan uzun ve kayalık yola tırmandığınızda şehrin görkemli yerlerinin bir kısmını içine alan muhteşem panoramik manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Özellikle gecenin çökmesiyle Janikulan Tepesi daha da hareketlenmektedir. Aşık çiftler büyüleyici bir an için bu kutsal noktaya gelmekte ve sevdikleriyle romantik anın tadını çıkarmaktadır. Her ne kadar satıcılar tepeye çıkanlara heykelcikler satmaya çalışsa da asıl amacınızın muazzam manzaranın tadını çıkarmak olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Neden gitmeliyim? Tepeye çıktığınızda İspanyol Merdivenleri’ne yukarıdan hayran olabilir, Venezia Sarayı’nı bütün görkemiyle görebilir ve böylesi büyüleyici bir şehirde olduğunuz için kendinizi çok şanslı hissedebilirsiniz. Tepenin keyfini sevdiğiniz kişiyle çıkardıktan sonra, uzun bir bar ve restoran listesiyle bilinen Trastevere’ye gelerek romantik bir akşam yemeği de yiyebilirsiniz.
Burası Neresi? II Fantastico Mondo del Fantastico, hayal dünyasının içerisine girebileceğiniz bir tema parktır. Eğlence ve kültür kavramlarını birleştiren tema park içerisinde, Catwoman, Batman, Örümcek Adam, Barbar Conan ve Maximus Gladyatör gibi sevilen kahramanlar sizi karşılamaktadır.
Kaçırmayın! Küçüklüğünüzde görmeyi hayal ettiğiniz veya çocuğunuzun görmeyi çok istediği peri masallarının kanlı canlı karşınızda olduğunu hayal edin. Çeşitli şovlar, performanslar, animasyonlar, sizinde içerisine dahil olabileceğiniz oyunlar ile bu fantastik dünya içerisinde kendinizi kaybedeceksiniz!
Burası Neresi? Roma’nın en büyük ve en donanımlı tek su parkı Hydromania, her zevk uygun olarak yapılmış adrenalin dolu bir aquaparktır. Bu bütük su parkı, 1995 yılından bu yana hem çocuklar hem de yetişkinler tarafından ziyaret edilebilmekte ve şehrin en önemli eğlence noktalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Kaçırmayın! Bir gününüzü ayırarak eğlenceli saatler geçirmek için burayı tercih edebilirsiniz. Dalga havuzları, deniz plajları ve birbirinden yüksek kaydırakların yanı sıra, futbol sahaları, plaj voleybolu gibi çeşitli aktiviteler mevcuttur.
Burası Neresi? Aynı anda farklı duyu organlarına hitap eden Time Elevator ile zaman yolcuğuna çıkmaya hazır mısınız?
Neden Gitmeliyim? Tarih, doğa, bilim, sanat ve daha nice konular hakkında detaylı bilgi edinebileceğiniz dijital ve stereoskopik teknolojilerin kullanımıyla tüm duyu organlarınıza hitap ederek heyecan dolu bir yolculuğa çıkartır.
Kaçırmayın! Gösteriler; Roma’nın Tarihi’nde; yaşanan önemli olayları, Yaşamın Doğuşu ve Terör Evi’nde ise; şeytanlar, hayaletlerin bulunduğu korku teması olaylarını el almaktadır. Bu muhteşem deneyimi yaşamadan Roma’dan ayrılmayın.
Burası neresi? Roma’ya sadece birkaç kilometre mesafede bulunan Valmontone Belediye sınırlarında bulunan Rainbow Magicland, İtalya’da gidebileceğiniz en büyük ve kapsamlı eğlence parklarının başında gelmektedir. Merkezi bir gölün etrafında şekillenen eğlence parkı, yaklaşık 60 hektarlık bir alana yayılmıştır ve ziyaretçiler için bu alanda 38 eğlence durağı bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Çocuk olsun yetişkin olsun herkes için muhteşem eğlence parkurları sunan Rainbow Magicland, sevdiklerinizle doyasıya eğlenebileceğiniz ve heyecanı doruklarda yaşayabileceğiniz keyifli noktalardan biridir.
Burası Neresi? Çocuklarla yurt dışı gezisi yapmak sizin için zorlayıcı olabilir.Sürekli olarak tarihi yapıları ziyaret etmek elbetteki onları sıkacaktır. En sevdikleri yerlerin başında şüphesiz hayvanat bahçeleri yer alıyor. Hal böyleyken Roma’da bulunan Villa Borghese’nin içerisinde yer alan Rome Biopark’ı ziyaret etmek, çocuklarınızla birlikte güzel vakit geçirmek için biçilmiş kaftan!
Neden Gitmeliyim? Oldukça geniş alana yayılmış beş kıtadan gelen 200 tür hayvana ev sahipliği yapan Villa Borghese’yi çocuklarınız ile birlikte ziyaret ederek harika bir gün geçirmeniz rahatlatıcı olabilir. Çocuklar için ayrı bir zevk unsuru olan hayvanat bahçelerini ziyaret ederek faklı türden canlıları yakından görmek ve haklarında bilgi almak eğitici bir aktivite olmaktadır.
Burası Neresi? Geleneksel kukla tiyatrosu, Avrupa ülkelerinin birçok yerinde devam etmekte olup Roma’da Colle del Gianicolo’daki parkta Teatrino di Pulcinella al Gianicolo kuklalar ile tiyatro gösterisi düzenlenmektedir.
Neden Gitmeliyim? Bu gösteri hafta sonarı sabah ve öğlen saatlerinde olmak üzere yarım saat uzunluğunda sürmektedir. Gösterilerin İtalyanca olduğunu söylemeliyiz. Ancak kuklaların vücut dili ile anlatılmak istenileni kolaylıkla anlayabilirsiniz. Gösterinin bitimi ardından bu kuklalardan satın alabilirsiniz.
Burası Neresi? Çocuklarınızla birlikte güzel bir vakit geçirebileceğiniz özel alanları bulunan Explora Müze’de eğlenceli oyunların ve deneyler yapılabilmektedir. Müzenin girişinde hemen bulunan “Çocuksuz yetişkinlerin girişi yasaktır!” yazısı müzenin yalnızca çocuklara adandığının kanıtıdır.
Neden Gitmeliyim? Ben; kendilerini tanımalarını sağlayan neden dişlerini fırçaladıklarını, ellerini neden yıkadıklarını vs. gibi konuların detaylı anlatımları model ve mankenler üzerinden örneklendirilerek anlatmaktadır.
Toplum; kendi başlarına yapabilecekleri aktiveteler ele alır. Örneğin bir süpermarketten alışveri yapmak gibi.
Çevre; uymamız gereken kurallar bütününü, çevreyi koruma vs. konularını işler.
İletişim ise; televizyon ve radyo tarihini öğrenebilecekleri ve yaşça daha büyük çocukların kendilerini TV sunucusu olarak deneyebilecekleri bir temadır.
Kaçırmayın! Ayrıca uzmanlar tarafından ebeveynlere çocuk yetiştirmede yardımcı olabilecek konular konferanslar düzenlenerek anlatılmaktadır. Çocukların anne ve babalarından uzak bir saat boyunca animatörler eşliğinde oyun oynayabilecekleri bir aktivite mevcuttur. Müze içerisinde yer alan restoran, mağaza ve tabi ki çocuk parkında vakit geçirebilirsiniz.
Burası Neresi? Roma gecelerinizi değerlendirebileceğiniz samimi bir bölge olan Trastevere; sarmaşık kaplı tavernalarında eğlencenin dibine vururken, küçük birahanelerinde en güzel biraları yudumlayabileceğiniz birçok alternatifi içinde barındıran semt estetik görüntüsüyle gözlere hitap eder.
Neden Gitmeliyim? Manavı, kasabı ve marketiyle mahalle algısını yansıtırken diğer yandan kafe, bar ve restoranlarıyla havalı bir görüme kavuşan Trastevere her yönüyle ziyaretçilerine hitap etmektedir. Turistik açıdan hayli ilgi gören bölgede yerel halkın sıcaklığını hissedebileceğiniz bu bölgeyi çok seveceğinizden eminiz.
Burası Neresi? Campo Dei Fiori Meydanı, Roma şehrinin en hareketli bölgelerinden biridir. Tiber Nehri ile Navona Meydanı arasında yer alıyor olup, denilene göre adı Pompeo’nun sevgilisi Flora’dan gelmektedir. “Fiori” İtalyancada çiçek anlamına gelmektedir. Diğer bir söylentiye göre ise Ortaçağ döneminde verimsiz olan bölgenin renkli hale gelmesi için bu isim verildiği yönündedir.
Neden Gitmeliyim? Roma’nın en büyük pazarı her gün 08:00-14:00 saatlerinde kuruluyor olup meyve, sebze, balık, peynir, makarna, baharat gibi çok çeşitli gıda ürünlerinin satışı yapılmaktadır.
Meydanın ortasında, 1600’lü yıllarda düşünceleri sebebiyle yakılan filozof Giordano Bruno’nun bronz heykeli 1888 yılında yapılmıştır. Çok yönlü bir geçmişe sahip olan meydan, tarihi yarışların, idamların ve organizasyonlara ev sahipliği yapmıştır.
Kaçırmayın! Geceleri ayrı havasıyla kafe ve barlarda toplanan gençlerin hoş vakit geçirebilecekleri muhteşem mekanlara sahiptir.
Burası Neresi? İtalya’da bulunan birçok köy ve kasaba bulundukları konum ile hemen hemen hepsi oldukça ünlüdür. Cinque Terre, İtalyanca’da “beş yer” anlamına gelmektedir. Denizin kıyısına doğru uzanan kayalıklar üzerinde sırasıyla yan yana dizilmiş beş köyün konumlandığı milli bir parktır.
Neden Gitmeliyim? Şirin renkli evlere sahip; Monterosso al Mare, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore köyleri, birbirlerine araba yolu ve trenle bağlıdır. “Cultural landscape” kategorisinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan köyler, insan ve doğanın birlikte oluşturduğu kültürel değerin göstergesidir.
Yerli halk geçimini kayalıklarda yetişen üzüm bağlarından dolayı şarap yapımı ve balıkçılık yaparak kazanıyor olup turistik açıdan ilginin artmasıyla hareketlilik kazanmıştır.
Tabloyu andıran sıralı köyleriyle Akdeniz’in belkide en güzel temsilcisi olan Cinque Terre’ya giderek büyüleyici atmosferin tadını çıkartın.
Nasıl Ulaşırım? Roma tren istasyonundan La Spezia’ya veya Levanto’ya giderek oradan aktarma ile Cinque Terre Bölgesi’ne ulaşabilirsiniz.
Köyler arasında tren ile ulaşım sağlamak en kolay ve zahmetsiz yoldur. Günlük ve iki günlük kişi başı bilet fiyatı değişen Cinque Terre Card Train’ı Levanto ve La Spezia istasyonlarından satın alabilirsiniz.
Burası Neresi? İtalya’nın Kuzeyinde konumlanan Moena, Fassa Vadisi üzerinde kurulmuş olup en büyük komün köyü olma özelliğini taşımaktadır. Bu köyün en dikkat çekici özelliği Ladin ismi verdikleri kendilerine has dilleri olması ve hala bu dili konuşmaya devam ediyor oluşları.
Neden Gitmeliyim? “Rione Turchia” adıyla bilinen köy, Türkleri hiç görmeden binlerce kilometre uzaklıkta biz Türk’üz diyen bir halk… Bu olayın hikayesi; 1683 yılında Viyana Kuşatması başarısız olmuştur. Denilene göre kuşatma sırasında donmak üzere olan yaralı yeniçeri Moena Köyü’ne sığınmış ve köylüler tarafından tedavi edilmiştir.
Yaşamını bu burada devam ettiren askere “El Turco” adı verilmiştir. Herkes tarafından saygı ve sevgi gösterilen bu askerin vefatın sonra köyde Türk gelenekleri yaşatılmaya devam edilmiştir.
Kaçırmayın! Her yıl Temmuz ayında yeniçeri kostümlerini giyip evlerini Türk bayrakları ile süsleyip festival düzenlemektedirler. Roma’ya gittiğiniz takdirde biz Türklere ve kültürümüze karşılıksız sevgisi olan köyü ziyaret etmeyi ihmal etmemeniz dileğiyle..
Burası Neresi? Rönesans’ın doğduğu yer olarak bilinen Floransa, İtalya ve Avrupa’nın gözde şehirlerinden biridir. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi ünlü sanatçılara ve yazar Dante Alighieri’ye ilham olan bu şehir, kültür ve mimarisi ile önemli turistik bölgedir.
Neden Gitmeliyim? Önemli sanatçıların eserlerini yakından görebileceğiniz müzeler ile zamanda yolculuğa çıkacaksınız. Rönesans Dönemi’nden kalma Galleria degli Uffizi ve Bargello gibi müzeleri ve Michelangelo koleksiyonu inceleyebileceğiniz Accademia Galerisi gibi popüler gezi noktaları sizleri bekliyor.
Kaçırmayın! Yıllar boyu şehrin içinde biriken tüm benzersiz yapıları yakından gözlemleyerek o ruhu hissetmek için Floransa’ya gelinmeli!
Nasıl Ulaşırım? Roma ile Floransa arası tren ulaşımı ile yaklaşık 1,5 saat sürmektedir. Kendinize en uygun bileti web sitesini ziyaret ederek seçebilirsiniz.
Burası Neresi? Roma İmparatorluğu döneminde kurulan şehir, imparatorluğun dağılmasıyla birlikte Bizans İmparatorluğu’nun himayesi altına girmiştir. Yerel halkın balıkçılık ile geçimini sağlaması sebebiyle gemi yapımlarının hızlanmasının ardından Orta Çağ’da kendini göstererek ticari gücünü ortaya koymuştur.
Neden Gitmeliyim? Akdeniz ticaretine hakimiyet sağlayan Venedik, hem devlet hem de halkın zenginlemesine neden olmuştur. Zenginleşen şehir kültür, sanat ve mimari alanlarda epey gelişim göstermiş olan diğer adıyla “Kanallar şehri” olarak bilinen Venedik şehrinde bulunan tarihi yapılar UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne alınmıştır.
Kaçırmayın! Roma’dan biraz uzaklaşıp kısa bir tren yolculuğunun ardından Venedik’te bulunan San Marco Meydanı, Büyük Kanal, Ahlar Köprüsü, Murano ve Burano Adaları’nı görmenizi tavsiye ediyoruz.
Nasıl Ulaşırım? Yaklaşık 3,50 saat süren tren ulaşımı oldukça konforlu; her koltuğun yanında elektrikli priz, ücretsiz wifi hizmeti ve vagon aralarında yer alan otomatlarda atıştırmalıklar bulunmaktadır.
Bilet fiyatları en ucuzu 43 € olurken en pahalısı ise 92 € olarak belirlenmiştir. Web sitesini ziyaret ederek kendinize uygun tarihler için satın alma işlemini gerçekleştirebilirsiniz.
Burası Neresi? Moda, tasarım, sanat denince akla gelen ilk şehir şüphesiz Milano olsa gerek.. Hem tarihi hem de modernize olmuş hayat tarzını bir arada hissedebileceğiniz havalı şehir, kültür turizmi yönünden çok ilgi çekici olmasa da alışveriş ve eğlence dünyasının vazgeçilmezleri arasında yerini alıyor.
Neden Gitmeliyim? Duomo, Galleria Vittorio Emanuele II, Sforzesco Şatosu, Santa Maria delle Grazie Kilisesi ve La Scala Opera Evi ziyaret edebileceğiniz en gözde noktalar arasında başlıcalarıdır. Roma tarihinden sıyrılıp kendinizi eğlencenin kucağına atmak için Milano’yu mutlaka ki ziyaret etmelisiniz.
Nasıl Ulaşırım? Rom’dan tren ile yapacağınız 3 saatlik yolculuğun ardından Milano’ya ulaşabilirsiniz. Web sitesini ziyaret ederek gideceğiniz tarihe uygun bilete rezervasyon yaptırabilir veya satın alabilirsiniz.
Roma geziniz süresi boyunca yabancı bir hat üzerinden arama yapmanız ve internet kullanmanız oldukça pahalıya mal olacağı için bir operatör markasından sim kartı almanız size büyük avantaj sağlayacaktır. Satın alabileceğiniz dört ana operatör mevcuttur.
TIM 25 €, Vodafone 10 €, Wind 15 € ve 3 (Tre) 15 € ödeyerek sahip olabilirsiniz. Bizim size önerimiz Wind’ı satın almanız yönünde. 9 € karşılığında 30 GB sınırsız konuşma hakkı ve internet gezi süreniz boyunca yetecek ve hatta artacaktır. Ayrıca dilediğiniz Avrupa ülkesinde rahatlıkla kullanabilirsiniz. (Ücretlendirme değişebilir, bu nedenle operatörlerin sitelerini incelemenizi öneriyoruz)
Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone, Türkiye hattına sahip vatandaşlar yurt dışı seyahatlerinde hattını kullanıma açtırmak isterlerse GSM şirketlerinin mobil uygulamalarından bu işlemi gerçekleştirebilirler. ( Ayarlar > işlem merkezi > Yurt dışı işlemleri > Yurt dışı kullanımı /açık) olarak seçmeniz yeterli olacaktır.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…
Yorumları Gör
Mükemmel bir yazı emeğinize sağlık
Hatice Hanım merhaba; çok teşekkür ederim, keyifli okumalar dilerim :)