Pamukkale, Denizli il merkezi sınırları içerisinde yer alan önemli cazibe merkezlerinden biridir. Bu ilçenin önemi Pamukkale travertenleri ve bölgede yer antik kentler, tarihi yapılardan ileri gelir. Pamukkale travertenleri sadece ülkemiz için değil aynı zamanda dünyanın en güzel yerlerinden biri sayılır. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasına alınmış olan travertenlere her yıl binlerce yerli ve yabancı turist gelir. Pamukkale travertenleri, doğal bir oluşum olup bembeyaz ve farklı yapısı ile dikkat çekiyor. Ayrıca sularının şifalı olması ve eski çağlardan beri bir şifa merkezi olarak kullanılması bu bölgeye şifa için gelenlerin sayısını da hatırı sayılır derecede etkiliyor. Tarih, mitoloji ve doğal güzelliklerin iç içe geçtiği Pamukkale adeta bir turizm cennetidir.
Pamukkale travertenlerinin bulunduğu bölgenin tarihi çok eskilere dayanır. Birçok tarihi ve doğal bölgesi bulunan Pamukkale yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çeker ve her yıl buraya dünyanın dört bir yanından turistler gelir. Traverten bölgesinde Antik Havuz (Cleopatra Havuzu) ve Kaklık Mağarası yer alır. Travertenlerin üst tarafında ise Hierapolis Antik Kenti bulunur. Bu kent, içerisinde bulundurduğu birçok tarihi yapısıyla görülmeye değer yerlerdendir. Tarih ve kültürün iç içe geçtiği antik kenti daha iyi incelemek için ayrı bir gezi planlaması yapmanız faydalı olacaktır. Pamukkale traverten gezinize bu yerleri de ekleyerek tarihi ve kültürel olarak doyum yaşayabileceğiniz verimli bir gezi geçirebilirsiniz.
Pamukkale travertenleri insan eli değmeden oluşan doğal yapılardır. Bu nedenle travertenler ‘’Doğal Anıtlar’’ olarak adlandırılırlar. Bölgede, 17 termal su kaynağı yaklaşık 250-300 metreden aşağıya dökülerek travertenlere ulaşır. Dökülen bu termal suların içerisinde bulunan mineraller oksijen ile karşılaşınca tepkimeye girerek sudaki kalsiyum, kireç ve karbonat çökelir. Bunların çökelmesi sonucu tortulu taşlar oluşur. Oluşan bu tortulu taşlar ilk oluştuğu zaman taş şeklinden ziyade jelimsi bir şekildeydi. Zamanla bu taşlar sertleşerek günümüz travertenlerini oluşturmuştur. Travertenlerin beyaz renkte olması suların yoğun kalsiyum ve karbonat içermesinden kaynaklanır. Pamukkale travertenlerinin sularının içerisinde bulunan mineraller oksijen ile temas edince sudaki bazı mineraller uçmuş ve geriye bu minerallerden sadece kalsiyum ve karbonat kalmıştır. Bu madde de zamanla çökerek sertleşmiş ve bu sayede travertenler oluşmuştur. Pamukkale bembeyaz yapısı, turkuaz renkli suları ile adeta beyaz bir cennettir.
Pamukkale Ören Yeri’nin 3 farklı girişi bulunur. İlk kapı Güney Kapısı olarak bilinen Hierapolis Antik Kenti ve Cleopatra Havuzu ile başlayan kısımdır. İkinci kapı Güney Kapısı, bu kapıda ise Nekropol (Mezarlık) ve Agora gibi tarihi yapılar yer alıyor. Travertenlerin 3. ve son kapısı da Pamukkale travertenlerine giriş kısmı olarak bilinen yaya girişidir. Yani, Pamukkale travertenlerine giriş yapmak için 3. kapı kullanılır. Travertenlere giriş yapabilmek için yaya kapısı kullanılır. Bu nedenle, buraya aracınızla geldiyseniz aracınızı otopark yerlerine park edip, yaya kapısının olduğu noktaya yürüyerek girebilirsiniz.
Pamukkale travertenleri Denizli il sınırları içerisinde yer alır. Bu nedenle, Pamukkale travertenlerine gidebilmek için ilk önce Denizli’ye gelmek gerekir. Pamukkale, Denizli il merkezine 18 km uzaklıkta bulunur. Denizli’de havalimanı mevcuttur. Bu nedenle, uçakla gelmeyi düşünenler Denizli Çardak Havalimanı’na uçak bileti kesebilirler. Denizli Çardak Havalimanı’na indikten sonra buradan taksilerle veya özel araçla Pamukkale’ye ulaşılabilir.
Pamukkale travertenlerine otobüsle gitmeyi planlayanlar için ise Denizli Otogarı’nda inildikten sonra buradan Pamukkale’ye giden dolmuşlara binerek ya da taksi vasıtası ile Pamukkale’ye rahatlıkla ulaşım sağlanabilir.
Pamukkale travertenleri ören yeri 12 ay boyunca açıktır. Yaz ve kış dönemleri fark etmeksizin bu bölgeye 06:30 – 19:00 saatleri arasında giriş yapabilirsiniz. Ancak Hierapolis Antik Kenti içerisinde yer alan Arkeoloji Müzesi’nin Pazartesi günleri kapalı olduğunu hatırlatmak isteriz. Pamukkale travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti’ne giriş ücretlidir ve bu ücret her sene değiştiği için bu konuda net bir bilgi vermek doğru olmaz. Tek bir bilet ile hem travertenler hem de antik kent gezilebilir. Müzekart kullanıcılarının bu bölgelere girişte herhangi bir ücret ödemesine gerek yoktur. Hierapolis içinde yer alan Hierapolis Antik Müzesi’ne giriş için de ayrı ücret ödemek gerekir, Müzekart varsa giriş ücreti ödemeden bu müzeye girebilirsiniz. Ancak Pamukkale travertenleri içinde yer alan Antik Havuzda müzekart geçmez. Bu havuza girebilmek için ayrı bir ücret ödenir. Güncel ücret bilgileri için T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde hizmet veren muze.gov.tr internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Pamukkale travertenleri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alır. Bu nedenle, doğal korunma alanıdır. Ayrıca oldukça hassas bir yapıya sahip olması nedeni ile korunan yerlerden biridir. Bu nedenle, Pamukkale traverten gezisi yaptığınızda bu bölgeye gerekli özeni göstermelisiniz. Pamukkale travertenlerinin her havuzunda yüzmek mümkün değildir ve hatta travertenlerde ayakkabı ile de yürünmez. Ziyaretçilerin girebileceği belli havuzlar bulunur ve bu havuzlar dışındaki havuzlarda yüzmek kesinlikle yasaktır. Ayrıca travertenlerin bazı yerlerine giriş yasaktır. Travertenlerin olduğu yerlerde su sıcaklıkları 33 ve 100 derece olarak değişen 17 sıcak su kaynağı vardır. Turkuaz renkli mineralli olan bu termal suların yasaklı olmayan yerlerinde yüzmek mümkündür. Ayrıca Antik Havuzda (Cleopatra Havuzu) yüzmek serbesttir.
Pamukkale birçok termal kaplıcaları ve travertenleri ile bir şifa merkezidir. Hem sağlık hem de kültür turizmi olarak düşebileceğiniz Pamukkale gezisi tam anlamı ile mutluluk verici olacaktır. Pamukkale içerisinde yer alan şifalı suların her biri farklı hastalıklara şifa kaynağıdır. Öncelikle traverten bölgesindeyseniz şifalı sulara sahip olan Antik Havuza mutlaka girmelisiniz. Pamukkale travertenlerinin en etkileyici kısımlarından biri de Antik Havuz yani Cleopatra Havuzudur. Tarihi 2500 yıl öncelere dayanan bu havuzdaki sütun ve mermerler ortama farklı bir hava katmıştır. Havuzun içinde sütunların olmasının nedeni depremlerle yıkılan Agoranın sular altında kalmasından kaynaklanmıştır. Zaten bu havuz da depremlerle oluşan bir havuzdur. Termal tedavi merkezi olarak kullanılan Antik Havuzun şifalı sularının pek çok hastalığa şifa kaynağı olduğu biliniyor. Bu havuz çok eski yıllardan hatta Roma dönemlerinden beri şifa merkezi olarak kullanılır. Antik Havuzun sularının şifalı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Suları şifalı olan Antik havuzun kalp-damar sertliği, tansiyon, romatizma, raşitizm, felç, cilt hastalıkları, göz hastalıkları, sinir sistemi ile damar hastalıkları, reyno hastalığı ve damar iltihabı gibi hastalıklara iyi gelmektedir.
Pamukkale’nin içinde bulunan ve Küçük Pamukkale olarak da bilinen Kaklık Mağarasının suları da adeta şifa kaynağıdır. İçinde kükürt bulunduran mağara suları cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.
Pamukkale travertenlerine gitmek için en ideal zaman sonbahar ve ilkbahar aylarıdır. Yılın bu mevsimlerinde havalar ne çok sıcak ne de çok soğuktur. Bu nedenle bu mevsimler Pamukkale traverten gezisi için de en güzel zamanlar olacaktır. Bu mevsimler Pamukkale’ye gelerek rahat bir şekilde hem travertenleri hem de buradaki Antik kenti ve tarihi yapıları güzel hava eşliğinde gezebilirsiniz. Ancak Pamukkale travertenlerinin her mevsim ziyaret etmeye uygun olduğunun altını çizmek gerekir. Pamukkale travertenlerini gezmek için yaz ve kış ayları sadece birtakım dezavantajlara sahiptir. Bu dezavantajların dışında gezinizde bir sıkıntı yaşamazsınız. Öncelikle kış ayları her ne kadar soğuk ve çetin geçse de bu aylarda Antik Havuzda yüzülebilir. Çünkü Antik Havuzun suyu her daim 36 derece civarıdır. Yaz ayları ise sıcak hava koşulları nedeniyle gezinizi zorlaştıracak olması nedeniyle ziyaret için uygun bir zaman olmayacaktır.
Helenistik dönemde yaşamın başladığı Pamukkale, yaşanan depremlerin yıkıcı etkisi ile tahrip görmüş ve zamanla yok olmuştur. Depremin ardından Romalılar tarafından tekrar inşa edilen kent, günümüzde tipik bir Roma kentinin mimari özelliklerini barındırır. Pamukkale ilçesinin her yerinde görebileceğiniz, kaplıcalar ve havuzlar Pamukkale’de gezilmeye değer yerlerdendir. Kültür turizmi ve sağlık turizmi kapsamında gelebileceğiniz Pamukkale, birçok tarihi ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkar.
Pamukkale gezisinde görülmesi gereken yerlerin en başında Pamukkale travertenleri bulunur. Bu travertenlerin ünü dünyada öyle büyüktür ki her yıl dünyanın dört bir tarafından binlerce turist buraya gelir. Traverten gezisinde şifalı Antik Havuz ve Kaklık Mağarası da burada görülmeye değer önemli yapılar arasındadır. Pamukkale travertenlerini gezdikten sonra travertenlerin hemen üstünde yer alan Hierapolis Antik Kenti de gezilmeye değer yerlerdendir. Tarihi çok eskilere dayanan Antik kentin içerisinde birçok tarihi yapı ve mağara bulunmaktadır. Antik kentte tarihe doyacağınız birçok tarihi yapıyı göreceksiniz. Antik kentin içinde bulunan ve tarih meraklılarının ilgisini çekecek Roma Hamamı bulunur. Roma Hamamı, 1984 yılında restore edilerek Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Bu müzede Hierapolis’te yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan tarihi eserler ve çevredeki diğer antik eserler sergilenmektedir.
Hierapolis Antik Kenti (Hristiyanlarca Kutsal Kent), Pamukkale travertenlerinin bulunduğu ören yerinin yukarısında bulunur. Hierapolis Antik Kenti’nin içerisinde antik kent tiyatrosu, katedral ve büyük hamam kompleksi gibi yapılar bulunuyor. Ayrıca bu antik kentin içerisinde bir de Arkeoloji Müzesi yer alıyor. Tarihi çok eskilere dayanan Antik kent, coğrafyacılar tarafından ‘’Frigya Kenti’’ olarak adlandırılmıştır. Roma döneminde de bu kent şifalı su merkezi olarak kullanılmıştır. Eski bir tarih, kültür ve mitolojik hikâyeler barındıran Hierapolis, Pamukkale’de görülmesi gereken eşsiz yerlerden biridir.
Antik kentin kuruluşu M.Ö. 2. yüzyıla dayanıyor. Bergama Kralı II. Eumenes bu bölgeye geldiğinde travertenlere ve bölgeye hayran kalmış daha sonra burada bir antik kent inşa ettirmiş. Hierapolis Antik Kenti’nin ismi ise Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi ve aynı zamanda Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan gelmektedir. Hierapolis Antik Kenti içerisinde bulunan dini yapılar nedeni ile Hristiyanlarca “Kutsal Kent” olarak da anılmaktadır. Bu kentin Kutsal Kent olarak anılmasının sebebi bir zamanlar Hristiyanlığın merkezi olarak kullanılmasıdır. Ayrıca Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Phillip burayı ziyaret etmiştir. Aziz Phillip M.S. 80 yılında çarmıha gerilmiş ve ondan sonra burası kutsal kent olarak kabul edilmiştir. Günümüze kadar çok sayıda deprem gören kent bu depremlerin yıkıcı etkisiyle Helenistik özelliğini kaybetmiştir. Bugün bu kent tarihi bir Roma kenti görünümündedir.
Hierapolis Antik Kenti’ni gezmek için tek bir gün yetmez. Büyük bir alana kurulu olan Antik kentin içinde Frontinus Caddesi, Agora, Tiyatro, Nekropol, Latrina, Gymnasium ve Apollon Tapınağı, Zeus Tapınağı, Bizans Hamamları ve Kiliseleri bulunur. Bu Antik kentin en dikkat çeken bölümü ise Cehennem Kapısı olarak bilinen Plutunium Mağarasıdır. Bu mağara Yunan mitolojisine açılan bir kapıdır. 2013 yılında bölgede yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan mağara Cehennem Kapısı, “Ölülerin Ülkesine Geçiş Kapısı” olarak da adlandırılmıştır. Bu durumun nedeni mağara içinde termal suların ve karbondioksit gazının mağara içinde canlı yaşamasına uygun olmamasıdır. Eski Yunan’da gazdan etkilenerek ölen hayvanlar rahipler tarafından yer altı Tanrısı Plutunium yani bilinen adıyla Hades’e kurban edilmiştir. Ayrıca kapı Tanrı Hades ve eşi Persophone’nin hüküm sürdüğü yer altı dünyasına da geçiş kapısı olarak adlandırılır.
Antik Havuz (Cleopatra Havuzu), Hierapolis Antik Kenti ve Pamukkale travertenleri arasında bulunan alanda yer alır. Antik havuzun ortaya çıkışı yüzyıllar önceye dayanıyor. Yüzyıllar önce bu bölgede şiddetli depremler olmuş ve depremlerle birlikte bu alanda bir çukur açılmıştır. Havuzun içinde sütunlar ve mermerler bulunuyor. Bu mermerler ve sütunlar depremde yıkılan Agora’ya aittir. Zaman içerisinde bu çukur şifalı sularla dolmuş ve böylece Antik Havuz olarak günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır. Antik Havuzun Cleopatra Havuzu olarak da bilinmesinin sebebi güzelliği ile tüm dünyada ünlü Mısır Kraliçesi Cleopatra’nın bu bölgeye gelerek Antik Havuza girmesinden kaynaklı olmasından dolayıdır. Antik Havuzun şifalı suları yüzyıllardır çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılır. Roma döneminde de bu havuz tıbbi amaçlı kullanılmıştır. Günümüzde de Cleopatra Havuzu tıbbi amaçlı olarak binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Kaklık Mağarası, Pamukkale travertenlerini içinde barındıran bir mağaradır. Pamukkale travertenlerini içinde barındırması sebebi ile bu mağara ‘’Mağara Pamukkale’’ veya ‘’Küçük Pamukkale’’ olarak da bilinir. Mağara içesindeki travertenler küçük basamaklardan oluşmuştur. Ayrıca bu mağara içerisinde sarkıt, dikit ve damlataşlarını da görebilirsiniz. Mağara içerisinde bulunan termal su renksiz, berrak ve kükürtlü bir yapıya sahiptir. Bu nedenle mağaranın içerisindeki su şifalıdır ve birçok cilt hastalığına da iyi gelmektedir. Kaklık Mağarası haftanın her günü 08.00 – 22.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Mağara içerisinde seyir alanları, kafeteryalar, yüzme havuzu, amfi tiyatrolar ve kameriyeler bulunur. Pamukkale içinde yer alan adeta küçük bir Pamukkale görünümüne sahip olan bu mağarayı da gezerek Pamukkale gezinize renk katabilirsiniz.
Pamukkale gezisi için konaklama yerlerine bakıldığında 2 yerin ağırlıklı olarak kullanıldığı görülür. Pamukkale’deki konaklama mekânları Pamukkale ilçe merkezinde ve Karahayıt köyünde bulunmaktadır. Pamukkale travertenleri ve Antik Kent gezisi düşünüyorsanız bu bölgelere nispeten daha yakın olan Pamukkale ilçe merkezindeki otelleri tercih etmeniz gerekecektir. Ancak Pamukkale’nin şifalı sularını ve termal otellerini gezmeye ağırlık vermek istiyorsanız o zaman tercihinizi Karahayıt Köyü’ndeki otellerden yana kullanmalısınız. Karahayıt Köyü, termal havuzlar ve Spa merkezleri olan otelleri ile ön plana çıkmaktadır. Buradaki otellerin bazılarında ise fizik tedavi merkezi bile bulunmaktadır. Pamukkale gezinizde nereleri gezmeye ağırlık verecekseniz ilk önce ona göre kalacağınız bölgeye karar verin ve daha sonra buradaki otelleri arayarak beğendiğiniz otelde yerinizi ayırtın.
Bembeyaz pamuk tarlası görünümünde adeta bir masal diyarını andıran Pamukkale doğal bir cennettir. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın da ilgisini çeken bu yeri ziyaret etmek ayrıcalıklı olacaktır. Kültür, tarih, sağlık, doğal güzelliklerin hepsini bir arada bulabileceğiniz ender yerlerden birisidir. Pamukkale travertenleri, Hierapolis Antik Kenti, Antik Havuz, tarihi dönemlerden kalma birçok eser ve daha fazlası aslında çok da uzaklıkta değil. Zengin bir tarih ve mitolojik öyküler barındıran Pamukkale sizlere bambaşka bir dünyanın kapısını aralayacak. Dünyanın dört bir tarafından ve ülkemizden her yıl binlerce turist buraya gelerek Pamukkale’nin müthiş büyüsüne kapılıyor.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…