Napoli’nin tarihini çağlar boyunca keşfetmek istiyorsanız, bu makalemiz tam da size göre! Hazırladığımız Napoli tarihi yerler listemizde Napoli’ye gelen bir ziyaretçinin mutlaka görmesi gereken yerler hakkında detaylara ulaşabilirsiniz…
Napoli tarihi hakkında; Napoli, geçmişten günümüze kadar her dönemde çok zengin ve nüfuzlu bir şehir olmuştur. Bu nedenle her hükümdar döneminin gözde şehirlerinden biri olmuştur. MÖ 470 senesinde Yunanlılar burada “Neapolis”i kurmuşlardır. “Yeni Şehir” anlamına gelen ismi zamanla Napoli olmuştur.
Magna Graecia’nın önemli şehirlerinden biri olan Napoli, Antik Roma kültürünün gelişmesinde önemli rol oynamıştır. O zamandan bu yana 2 bin yıldan fazla bir zamandır varlığını sürdüren şehirde Romalılar, Bizanslılar, Normanlar, Svabyalılar ve Sicilyalılar gibi önemli topluluklar hakimiyet kurmuştur.
Şehir, 13. ile 15. yüzyılda banliyölerin genişlemesine büyük katkı sunan ve birçok büyük kilise inşa eden Angevin Hanedanı’nın da önemli bir şehri olmuştur. Daha sonraki birkaç yüzyıl boyunca şehre hakim olan Aragonlular döneminde de heybetli kaleler ve gösterişli saraylar inşa edilmiştir.
1734’ten itibaren Bourbon Krallığı, Napoli’nin muhtemelen mimari açıdan en parlak dönemini yaşatmıştır. Şehirde bu dönemde muhteşem binalar, meydanlar ve bulvarlar inşa edilmiştir. Böylelikle Napoli, Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir.
Napoli’nin en ünlüleri; Eski Şehir bölgesi sahip olduğu pek çok tarihi değer sayesinde Napoli’nin en meşhur tarihi yerleri arasında bulunuyor. Bunun yanı sıra Kraliyet Sarayı da şüphesiz şehre gelenlerin en çok merak ettiği yerlerin başında geliyor. Kiliseler, yeraltı mezarları, ünlü meydanları, Herculaneum ve Pompei gibi antik bölgeleri ile Napoli tarih meraklılarını tam anlamıyla kendisine aşık ediyor.
Napoli gezi tavsiyesi; Santa Lucia semtini mutlaka keşfedin ve Pompei antik bölgesini kesinlikle Napoli tarihi yerler listenize dahil edin. Elbette muhteşem pizzaların tadına bakın.
Müzekart; The Naple Pass ve Napoli is Red! isimli turist kartlarını kullanarak Napoli gezisi esnasında birçok noktaya ücretsiz ya da indirimli giriş hakkına sahip olabilir ve hatta toplu taşımadan ücretsiz bir şekilde faydalanabilirsiniz.
Burası neresi? Bu muhteşem tarihi tıp merkezi 1521’de Mario Lorenza Longo tarafından kurulmuştur. Yapıya sonradan 17. yüzyılda Antonio Maggiocca tarafından eczane kısmı da eklenmiştir. Binada uygulanan altın oran burayı mimari açıdan kusursuz bir yapı haline getirmektedir. Hastanede özellikle dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde sıralanabilir:
Neden gitmeliyim? Tarihi binada tıp biliminin tarihini yakından tanıma ve çok etkileyici sergileri inceleme şansına sahip olabilirsiniz. Günümüzde aktif olarak hizmet veren kompleks yapıyı rehberli turlarla ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Real Teatro di San Carlo, Avrupa’daki en büyük tiyatro salonlarından biridir ve İtalya’nın önde gelen opera salonlarından biri olarak kabul edilmektedir. 1737’de tamamlanan bu devasa tiyatro salonu, Bourbon Kralı Charles tarafından yaptırılmıştır. Salonun inşası 8 ay gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır. Avrupa’nın sürekli olarak aktif olan en eski opera binası olan yapı, dünyadaki diğer opera binalarına da örnek teşkil etmiştir.
Binada opera performanslarına ek olarak konserler ve bale gösterileri de sergilenmektedir. Olağanüstü bir akustiğe sahip olan sahne, İtalya’daki en acımasız seyirciye sahip olmasıyla da ünlüdür ve bu seyirciler sahnede yapılan en ufak bir hatayı dahi yakalayarak şiddetli bir şekilde eleştirmektedir.
Neden gitmeliyim? Artık UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş olan bu tarihi bina, Napoli’nin en önemli anıtları arasında yer almaktadır.
Burası neresi? 1310’da kurulmuş olan Santa Chiara Manastırı, bir ibadethaneden daha çok bir sahil kasabasındaki bir parkı andırıyor. Capodimonte atölyelerinde üretilen Majolica çinileri ile revağın etrafında bulunan 66 sekizgen sütun çok canlı renklerle süslenmiştir. Sütunlar arasında da aynı çinilerle kaplanmış renkli, uzun sekiler bulunmaktadır.
Manastır duvarlarında 1700’lü yılların ortalarındaki günlük yaşama dair çeşitli sahneler canlandırılmıştır. Bu duvarlar Eski Ahit sahnelerinin 17. yüzyıl freskleriyle kaplıdır. Manastırda 2. Dünya Savaşı sırasında meydana gelen hasarların onarımı esnasında ise birinci yüzyıldan kalma bir Roma termal kaplıcasına ait bozulmamış kalıntılar gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu ve elde edilen diğer 1. ve 4. yüzyıllar arasına tarihlenmiş kalıntıların sergilendiği küçük bir müze alanı da oluşturulmuştur.
Neden gitmeliyim? Etkileyici ve güzel manastırın yanı sıra Santa Chiara’yı ziyaret etmek için daha fazla nedeniniz var. Manastırın sağ tarafındaki Roma harabesinde yer alan ve kutsal sahnelerin yanı sıra günlük Napoliten yaşamını içeren bir presepio (doğum sahnesi) yer almaktadır. Figürler 18. ve 19. yüzyıldaki tipik günlük yöresel kıyafetler içindedir. Burası aynı zamanda metropol yaşamının karmaşasından kaçmak isteyenler için rahatlatıcı ve sıcak bir ortam sunuyor.
Burası neresi? Kraliyet Sarayı, Napoli’nin tam kalbinde yer almaktadır. Napoli’nin en büyük meydanı Piazza Plebiscito’ya cephesi olan saray, gezginlerin Napoli ziyaretine samimi bir karşılama sunuyor. Sarayın bulunduğu bu meydan, tarih boyunca sosyal ve politik anlamda Napoli’nin en önemli noktası olmuştur. İspanyol egemenliği zamanında inşa edilmiş olan saray kompleksi, muhteşem bir şekilde dekore edilmiş kraliyet odalarının yanı sıra çok iyi bir şekilde korunmuş tiyatro ve şapele ev sahipliği yapmaktadır.
Saray binasının tarihi, 1600’lü yıllara dayanıyor ve sarayın tasarımı Domenico Fontana tarafından yapılıyor. İnşa edilmesi ise Lemos Kontu Vali Fernando Ruiz de Castro’nun emriyle gerçekleşiyor. Etkileyici bir taht odasına, pek çok oyun ve operaya ev sahipliği yapmış özel tiyatroya, muazzam antika mobilyalara ve inanılmaz sanat eserlerine hayran kalacağınızdan eminiz.
Bina, 1651 senesinde Picchiatti tarafından Neoklasik tarzda inşa edilmiş muhteşem bir merdivene sahiptir. 1837’de ise Cenevizliler tarafından renkli mermerlerle süslenmiştir. 1919 yılına gelindiğinde Kraliyet Sarayı, ulusal kütüphane ile birlikte bir tarih müzesi haline geldi ve böylece Napoli’nin kültürel yaşamı ile ilgili çok önemli bir merkez olma rolünü aldı.
Neden gitmeliyim? Palazzo Reale’yi ziyaret etmek, kralların ve diğer hükümdarlarıyla ailelerinin lüks yaşam tarzlarının nasıl olduğunu görebilecekleri bir yolculuk yapma imkanı sunuyor. Burası aynı zamanda Napoli tarihi hakkında da önemli şeyler öğrenmek için muazzam bir ziyaret noktasıdır ve müze olarak ziyaret edilebilmektedir.
Burası neresi? Bu yapı, görür görmez aşık olup hemen sahiplenmek isteyeceğiniz ancak hemen ardından umutsuzluğa kapılacağınız binalardan biri, çünkü özel mülk olmasından dolayı içeri girmenize izin verilmiyor. Bu özel mülk, 1738 senesinde Ferdinando Sanfelice tarafından, kıvrımlı kemer katmanları arasında çapraz merdivenlerden oluşan bir cepheye sahiptir.
Saray kompleksi, bir İspanyol asilzadesi olan Don Tommaso Atienza’ya ait olmasından dolayı bu isimle anılmıştır. Anıtsal giriş kısmının yanı sıra dekorasyonuyla da çok etkileyici bir mimari başyapıttır. Binanın mülkiyeti şu anda bölünmüştür.
Neden gitmeliyim? Hipnotik bir etkiye sahip olan bu yapı, Rokoko veya Geç Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Genellikle bir şahinin kanatlarına benzetilen merdivenleri ise binanın en dikkate değer mimari noktasıdır. Her ne kadar içeriye girilemese de özellikle akşam 17.00’den sonraki ışıklandırmalarla birlikte binanın muazzam bir görünüme sahip olduğunu belirtmek isteriz.
Burası neresi? 19. yüzyıldan kalma muhteşem bir Neoklasik sarayda bulunan bu cazibe merkezi, 2001 yılında kapsamlı bir restorasyondan geçmiştir. Saray günümüzde toplantılar, yemekler, konferanslar gibi pek çok farklı etkinlik için ev sahipliği yapmaktadır.
Saray binası aynı zamanda Palazzo San Teodoro Experience isimli bir proje sayesinde gerçekle dijitalin birbirine karıştığı bir müzeyi ziyaret etme imkanı da sunuyor. Böylece ziyaretçiler sanal gerçeklik deneyimini yaşayarak tarih ve zamanda keyifli bir yolculuğa çıkıyor. Ziyaretçiler ilk deneyimde Bourbonlar zamanında bir geminin inişi sırasında Napoli Körfezini deneyimleyebiliyor. Diğer seçenekte ise ziyaretçiler kendini bir müzik sempozyumunda buluyor.
Bina üç kata yayılmıştır. Mobilya ve dekorasyon unsurları 18. yüzyıl dönemindeki Bourbon zanaatkarların elinden çıkmıştır. Binadaki en etkileyici salon Balo Salonu’dur. Burası dört büyük ayna ve çok değerli fresklerle süslenmiştir. Yemek odası olarak kullanılmış olan Aynalı Salon da sarayın ihtişamını gözle önüne seren bir diğer noktadır.
Neden gitmeliyim? Sanatın ve tarihin araya geldiği sanal gerçeklik projesi sayesinde hem bu muhteşem tarihi binayı görebilir, hem de farklı bir müze deneyimini yaşayabilirsiniz.
Burası neresi? Piazza San Domenico Maggiore’de yürüyüş yaparken kendinizi Spaccanapoli olarak bilinen etkileyici bir caddede bulacaksınız. Burası şehrin Eski Napoli bölgesini diğer kısımdan ayıran bir bölgedir. Antik dönemde Eski Yunan şehri burada kuruluydu ve dar sokaklarında dolaşırken antik çağların ruhunu hala hissedebilirsiniz.
Caddeye çok yakın bir konumda bulunan Sant’Angelo a Nilo Kilisesi şehrin önemli dini yapılarının başında gelmektedir. Marco Pino tarafından yapılan Kardinal Brancacci mezarı da burada görülebilir. Küçük bir meydan olan Piazzetta Del Nilo da çok yakındadır. Ayrıca Nil Nehri’ne ithafen yapılmış bir Roma heykeli de burada bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Şehrin en ünlü kiliselerinden bazıları hayat dolu delice sokakları burada bulunuyor. Balkonları süslenmiş evler, zanaatkar atölyeleri, mallarını caddeye yığmış küçük ve sevimli dükkanlar, pankartı andıran şekilde asılmış çamaşırlar… İşte görebileceğiniz en güzel Napoli manzaraları bu caddede bulunuyor. Cadde üzerinde vitrinleri inceleyebilir, biblo ve hediyelik eşya alışverişinizi burada gerçekleştirebilirsiniz.
Kaçırmayın! Ayrıca bu cadde üzerinde İtalyan mutfağının muhteşem lezzetlerini de tadabilirsiniz. Napoli’de yapılan özel bir hamur işi olan sfogliatelle de burada mutlaka deneyimlemeniz gereken lezzetler arasında bulunuyor.
Burası neresi? Burası antik Yunan ve Roma dönemindeki Napoli’nin ana caddesiydi ve günümüzde de şehrin en önemli caddelerinden biri olmaya devam ediyor. 1 kilometreden daha uzun bir tarihi yürüyüş noktası olan Via dei Tribunali, Napoli Katedrali ve San Lorenzo Maggiore Bazilikası başta olmak üzere 20’den fazla önemli kilisenin bulunduğu bir yerdir. Cadde aynı zamanda şehrin en önemli antik yürüyüş noktalarından yeraltı yürüyüş tünellerine, Napoli Sotterranea’ya da ulaşmanızı sağlıyor.
Arnavut kaldırımlarla kaplanmış cadde, burasının araç trafiğine kapalı olduğu hissini uyandırıyor ancak durum öyle değil ve bu nedenle araçlara da dikkat etmelisiniz. Cadde boyunca geçmiş Napoli soylularının evi olan zarif binaların harap hallerini de yürüyüşünüz sırasında görebilirsiniz. Harap olması sizi yanıltmasın, evler hala eski zarafetini koruyor.
Neden gitmeliyim? Vie dei Tribunali tarihi özelliğinin yanı sıra turistler için de bir cazibe merkezidir ve burada makarna, pizza, patates kızartması ve deniz ürünleri gibi Napoli mutfağı ile ilgili en özel lezzetleri tadabileceğiniz birçok kafe ve restoran da bulunuyor.
Burası neresi? Tarihi Napoli Şehir Merkezi’ndeki gezinizin başlangıç noktası kesinlikle bu muhteşem meydan olacaktır. Aslen 19. yüzyılda Fransız İmparatoru Napolyon’un şerefine tasarlanan, tamamlandığında ise Napoli’nin politik çehresi değiştiğinden planı değişen meydan, adını 1860’taki halk oylamasında almıştır.
Meydan, Körfez’in hemen yanındaki meydan, kraliyet sarayına da yakın bir konumda yer almaktadır. Diğer tarafında ise San Francesco Di Poala Kilisesi’nin muhteşem Neoklasik cephesi hakimdir. Napoli’ye gelen turistler meydandan bu iki binanın cephelerini kesinlikle görmek isteyecektir.
Neden gitmeliyim? Meydan Napoli halkı için çok önemli bir dönüm noktası ve buluşma yeridir. Burası aynı zamanda turistler için de çok önemli bir cazibe merkezidir. İtalya’nın birleşmesini simgeledi için de Napoli’deki görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Büyük ve ferah bir meydan olan Piazza Del Plebiscito, hem sabah hem de akşamları vakit geçirmek için çok ideal bir duraktır.
Burası neresi? Napoli’nin tarihteki en önemli ticaret merkezlerinden olan Pizza del Mercato, çok eski bir tarihe sahiptir. 1656’daki talihsiz vebanın başlangıcı da 1799’daki Parthenope Cumhuriyeti’nin 200’den fazla destekçisinin idam edildiği yer de burasıydı. Aynı zamanda pek çok idam cezası da burada gerçekleştirilmiştir.
Angevinler tarafından şehir merkezinde konumlandırılan Piazza del Mercato, kısa bir süre içinde önemli bir pazar alanı ve küçük esnafın dükkanlarının yerleştirildiği bir yer haline geldi. Düzensiz bir şekle sahip olan meydan, dört kilise arasında sıkışmış gibidir. Bu kiliseler: S. Eligio Kilisesi, Carmine Kilisesi, That of the Cross at the Purgatory ve Aziz John Kilisesi’dir.
Carmine Kilisesi, Napoli’deki halkın en çok sevdiği kiliselerden biridir ve Napoliten Barok mimarisinin en güzel örnekleri arasında gösterilmektedir. Aziz Eligio Kilisesi ise Angevinlerin Napoli’dek inşa ettiği ilk kilise olması nedeniyle büyük bir öneme sahiptir.
Neden gitmeliyim? Tarihi kiliselerle kuşatılmış bu meydan, adeta manevi bir atmosferle çevrelenmiştir. Bu da özellikle kilise mimarisine meraklı kişiler için meydanın çevresini Napoli tarihi yerler listesine eklemeyi bir zorunluluk haline getirmektedir. Özellikle Noel zamanında alışveriş için de uğrayabileceğiniz en önemli yerlerin başında Piazza del Mercato geliyor. Lezzetli bir pizza deneyimi yaşamak için de bu meydana gelebilir ve Bro Pizzeira’yı ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Pizzofalcone’nin yamaçlarında ve denize doğru uzanan Santa Lucia semti, Napoli’ye gelen herkesin keşfetmesi ve zaman geçirmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Burası düzenli bir plana göre modern bir şekilde tasarlanmış sokaklardan oluşsa da, kuzeye gittiğinizde Napoli’nin geleneksel yaşamını gözlemleyebileceğiniz dar basamaklı pitoresk sokaklar sizi bekliyor.
Dükkanlar, pastaneler, atölyeler ve çocukların oyun oynadığı sokaklarla dolu olan bu gerçek Napoli sokakların kaçırmak gerçekten çok üzücü olurdu. Çamaşırlar da sokakların üstünde asılıdır ve bu haliyle Beyoğlu’nun dar sokaklarını andırmaktadır.
Neden gitmeliyim? Napoli’ye yerel bir gözden bakmak ve Napoli’deki kültürü biraz içinize çekmek istiyorsanız Santa Lucia semtini mutlaka keşfe çıkmalısınız. Günün her saati rengarenk bir yer olan Santa Luica, özellikle akşamları çok hareketlidir ve Napoli’nin meşhur tarihi ve turistik yerleri arasında bulunuyor.
Burası neresi? Şehrin 4. yüzyıldan kalma Yunan şehir surlarının harabelerine ev sahipliği yapan Piazza Bellini, daha çok üniversiteli gençlerin ve bohemlerin klasik olarak uğradığı meydanlardan biridir. Özellikle de sola eğilimli kişiler burada daha fazla zaman geçiriyor. Meydan, Tarihi Napoli Şehir Merkezi’nin Via Port’Alba, Via San Sebastiano ve Via Constantinople üç ana caddesinin kesişim noktasında yer almaktadır.
Dikdörtgen bir yapıya sahip olan meydanın çevresinde çeşitli üniversiteler bulunuyor. Güzel Sanatlar Akademisi ve San Pietro a Majella Konservatuarı gibi noktalara yakınlığı ise burayı her zaman entelektüel yoğunluğu yüksek bir yer halin getirmiştir. Ayrıca meydana çok yakın konumdaki Castriota Skanderbeg Sarayı ve Firrao Sarayı gibi 16. ve 17. yüzyıldan kalma çok önemli Rönesans ve Barok mimari eserleri de bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Napoli’nin gençleri başta olmak üzere burası pek çok kişi tarafından önemli bir buluşma noktası olarak değerlendiriliyor. İnsanlar burada buluşarak mekanlara geçiyor ve keyifli sohbetler eşliğinde bir şeyler yiyip içiyor. Meydanın ortasında ise korunmasız ve gelişigüzel bir şekilde bırakılmış bazı antik kalıntılar görülebiliyor.
Burası neresi? Napoli’nin en önemli tarihi yerleri arasında bulunan Via Toledo, geçmişi 16. yüzyıla kadar dayanan ve şehrin en ikonik anıtlarından çoğunluğuna ev sahipliği yapan tarihi bir cadde olarak turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir. Burası Spaccanapoli ve Via Tribunali ile birlikte Napoli’deki en önemli caddelerden biridir. Kuzeyde Piazza Dante’den güneyde Piazza Trieste e Trento’ya kadar yaklaşık 1,2 kilometrelik bir kısmı uzanır.
Şehrin iki ana caddesini birbirine bağlayan ve birçok tarihi noktaya ev sahipliği yapan Via Toledo, 1536’da inşa edilmiş olmasına rağmen günümüzde hala şehrin ana caddelerinden biri olarak kabul ediliyor. Müzeleri ziyaret etmek, alışveriş yapmak ya da tarihi kiliselerin mimarisine hayran olmak istiyorsanız Via Toledo tam size göre. Caddenin öne çıkan noktalarından biri ise mavi mozaiklerle muhteşem bir şekilde dekore edilmiş olan Toledo Metro İstasyonu’dur.
Neden gitmeliyim? Napoli gezisi sırasında şehrin en çok kullanılan caddelerinden biri olması nedeniyle hayatın olağan akışında kendinizi Via Toledo’da bulmanız kuvvetle muhtemel. Eğer bu caddeden tesadüfen geçmezseniz, Napoli’deki günlük hayatı içinize çekmek ve asırlık cadde üzerinde bulunan Teatro di San Carlo, Royal Teatro, Napoli Sarayı, Piazza Dante gibi tarihi noktaları görmek için buraya mutlaka zaman ayırmalısınız.
Burası neresi? Dünyadaki en önemli arkeolojik sitelerden biri olarak kabul edilen Pompei Antik Kenti, Napoli antik kentleri içinde de mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Pompei şehrinin geçmişi MS 79 yılına kadar uzanmaktadır ve 12.000 civarında insanın yaşadığı tahmin edilen şehir, Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla küllerin altına gömülmüştür.
Amalfi Sahili ile Napoli’nin arasında konumlanan şehrin yeniden keşfedilmesi ise 18. yüzyılda bir harita mühendisinin çalışmaları sırasında gerçekleşmiştir. Pompei halkının uzu yıllar boyunca küller altında gizlenen yaşamlarına ait sırlar gün yüzüne çıkarılmış ve bölge UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Neden gitmeliyim? İtalya’nın oldukça trajik bir şekilde yok olan şehri Pompei hakkında detayı bilgiler edinmek için bu antik bölgeyi mutlaka Napoli tarihi yerler listenize eklemeniz gerekiyor. Ziyaretiniz sırasında şehirde birden fazla dilin konuşulduğu, şehrin uzak noktalarla ticari faaliyetler kurma konusunda çevresine örnek olduğu, dünyadaki ilk restoranın burada açıldığı gibi ilginç bilgilere ulaşabilirsiniz.
Burası neresi? Bu önemli Roma antik kenti, keyfine düşkünlüğü ve kölelerine karşı acımasız zulmü ile nam salmış bir Roma binicisi olan tarafından kurulmuştur. MS 1. yüzyılda inşa edilmiş ve 1800’lü yıllarda Bourbonlar tarafından yeniden düzenlenmiş yaklaşık 800 metrelik bir tünel açılmaktadır.
Mağaranın sonuna geldiğinizde Akdeniz bitki örtüsü ile çevrili keyifli bir patikadan geçerek Villa di Pollione alanına ulaşacaksınız. Burada tepenin eğimli arazisinden faydalanılarak inşa edilmiş 2.000 kişilik tipik bir Yunan tiyatrosunu göreceksiniz. Odeion’un içindeki mozaik ve mermer zeminli odaların yanı sıra boyalı duvar kaplamaları da ilgi çekicidir.
Yol boyunca ilerlediğinizde tiyatronun doğu kısmındaki Tapınak ve Sacrarium’un bazı kalıntılarını ve batı kısmında bir termik santral izleri bulunan Nymphaeum’u görmek mümkün olmaktadır. Mağara ya da tünel oldukça geniş ve büyük olduğundan klostrofobisi olan ziyaretçiler için bile herhangi bir tehlikenin bulunmadığını söyleyebiliriz.
Neden gitmeliyim? Napoli antik kentleri içinde önemli bir yere sahip olan bu antik bölge, hem keyifli bir yürüyüş hem de şehrin geçmişi hakkında etkileyici bir gezi yapma imkanı sunuyor. Antik bölge aynı zamanda sunduğu harika manzaralar ile de ziyaretçilerin nefeslerini tutmasına neden oluyor.
Burası neresi? Stella bölgesinin yoğun nüfuslu bölgesinin altında MÖ 5. yüzyıldan kalma yeraltı mezarlarının bulunduğu bir nekropol vardır. Mezarlığın adı ise MS 453 senesinde buraya gömülmüş olan Aziz Gaudiosus’tan gelmektedir. Buraya aynı zamanda 17. yüzyılda soylular ve din adamları da gömülmüştür. Yeraltı mezarlarının duvarları Pascentius’un freski ve Madonna della Sanita’nın freski de olmak üzere çok özel fresklerle süslüdür.
Neden gitmeliyim? San Gaudioso Yeraltı Mezarları, Napoli’nin San Genaro’daki yeraltı mezarlarından sonraki ikinci en büyük yeraltı mezarıdır. Ziyaretiniz esnasında “scolatura dei defunti” veya “schiattamuorto” gibi ritüeller de dahil olmak üzere mezar ve öbür dünya kültürüyle ilgili bir dizi Napoli geleneğini ve folklorunu keşfetme şansına sahip olabilirsiniz.
Burası neresi? San Gennaro, farklı zaman dilimlerine tarihlenen ve farklı özelliklere sahip iki seviyeli bir antik mezar bölgesidir. Mezarlığın en eski kısmının MS 2. yüzyıla kadar uzandığı belirtilmektedir. Günümüzde mezarlığın sadece bir kısmı kazılmış olmasına karşın 3.000’den fazla mezar kalıntısının bulunduğu tahmin edilmektedir.
Bu tarihi yeraltı mezarlığı içinde şehrin piskoposlarının gömüldüğü Cripta dei Vescovi ismi verilen mezarlık ve şehrin azizi San Gennaro’nun Tomba di San Gennaro ismi verilen mezarı da yer almaktadır. Aynı zamanda Basilica Adjecta isimli üç nefli yeraltı bazilikası da ziyaret edilmeye değer yerlerdendir.
Neden gitmeliyim? Napoli’nin en önemli yeraltı mezarlarından biri olan San Gennaro, Napoli’de kesinlikle görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Bunda uzunluğu, gömü alanlarının sayısı ve içinde kullanılan etkileyici mozaikler çok etkili olmuştur.
Burası neresi? Napoli’nin tarih ve gelenek anlamında en zengin semtlerinden Sanita’da yer alan bu ilginç mezarlık, 3.000 metrekareden geniş bir alana yayılmıştır ve burada sayısız insanın kalıntıları bulunuyor. 17. ve 18. yüzyılda bölgenin mücadele ettiği veba ve kıtlık gibi olaylar nedeniyle halkın yarıdan fazlasının telef olduğu biliniyor ve bu mezarlığın da halkın düşük gelirli tabakasına ait kişilerin cesetlerinin gömülmesi amacıyla yapıldığı tahmin ediliyor.
İlk olarak şehirdeki mevcut taş ocakları cesetler için bir mezar olarak kullanılmıştır. Böylece vebanın yayılmasının önüne geçilebilmiştir. Taş ocağını su basmasının ardından ceset kalıntılarının yüzeye çıkmasından dolayı 1800’lü yılların ortasında taş ocaklarında düzenleme yapılmış ve resmi bir mezarlık haline dönüştürülmüştür.
Neden gitmeliyim? Fontanelle Mezarlığı’nın her bir köşesi ve her koridoru zengin bir tarih, anekdot, efsane ve merak uyandıran şeylerle doludur. Bu mezarlık Napoli’de eşi benzeri olmayan etkileyici bir yerdir ve bu nedenle Napoli’ye gelenler tarafından kesinlikle ziyaret edilmelidir.
Burası neresi? Herculaneum, tıpkı Pompei gibi Vezüv patlamasının ardından küllerle kaplanana kadar Roma İmparatorluğu’unun çok önemli liman kentlerinden biriydi. Ercolano olarak da bilinen bu arkeolojik alan Pompeii’den sadece birkaç mil uzaklıkta bulunuyor ve başkent Roma‘ya da 150 mil mesafede yer alıyor. Şehir birçok açıdan Pompeii’nin adeta küçük bir versiyonudur ve patlamayla birlikte dikkate değer bir şekilde korunduğu görülen Roma şehirleridir.
Şehir, 79 senesinin ağustos ayında meydana gelen patlamada Pompeii’den birkaç gün sonra gömüldü. Kül ve çamurla kaplanmış şehir çok iyi bir şekilde korunmuştur ve hatta ahşap yapılar bile sağlam kalmayı başarmıştır. Kente dair kalıntılar ilk olarak 1738 senesinde İspanyol Rocque Joaquien de Alcubierre tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bölgede gerçekleştirilen kazı çalışmalarında 300’ün üzerinde insana ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Kalıntılar, muhteşem fresklerin ve mozaiklerin güzelliğinin yanı sıra, ilk sağlam Roma iskeletlerinin burada bulunması nedeniyle de çok önemlidir.
Neden gitmeliyim? Pompeii’nin küçük ölçekli bir modeli gibi olması nedeniyle Pompeii’de görülebilecek pek çok arkeolojik unsur burada da görülebilmektedir. Bu nedenle birçok ziyaretçi daha sakin olması nedeniyle Pompeii yerine burayı ziyaret etmektedir. Bu nedenle de burası Napoli antik kentleri içinde Pompeii ile birlikte en önemli noktalardan biri olarak kabul edilmektedir.
Kaçırmayın! Bölgedeki kalıntılarla ilgili ön kısımlardaki bilgilendirmeler çok yetersiz. Bu nedenle bir tura dahil olabilir ya da dilerseniz sesli rehber edinebilirsiniz. Bu arada gölgelik alanlar sadece arkeolojik kalıntıların üzerini koruduğu için yanınızda şapka, güneş kremi gibi şeyler bulundurmanızda da fayda var. Detaylı bir şekilde incelemek isterseniz alanı tam anlamıyla ziyaret etmek için 3-4 saatlik bir zaman dilimine ihtiyacınız olduğunu da belirtelim.
Burası neresi? Burası büyüleyici bir yeraltı şehri örneğidir ve Napoli tarihi yerler listenize mutlaka eklemeniz gerekiyor. Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde yerin altında gizlenmiş şehirlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Özellikle son 30 yılda şekillenen bu yeraltı müzesi antik Yunan Çağı’ndan 2. Dünya Savaşı’na kadar çeşitli kısımlardan oluşuyor. Büyük bir savaş müzesi, Hypogean Bahçeleri, 2. Dünya Savaşı uçaksavar kalkanı ve Ariana Sismik İstasyonu da görülebilecek yerler arasında bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Günümüzde Napoli Sotterranea, ziyaretçilerine bu İtalyan şehrini farklı bir bakış açısıyla keşfetme fırsatını sunduğu için mutlaka burada bir tura katılmanızı tavsiye ediyoruz. Özellikle de Roma İmparatoru Nero’nun kendi özel soyunma odasına sahip olduğu antik tiyatro kalıntıları burayı daha da etkileyici kılmaktadır.
Burası neresi? Flavian Amfitiyatrosu, İtalya’nın en büyük üçüncü Roma tiyatrosu olması nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Amfitiyatroyu ziyaret ettiğinizde hayvanların sahneye getirildiği eski bir düzeneği, sağlam ve orijinal mermerleri, eski korkulukları ve heykelleri görebileceksiniz.
MS 1. yüzyılda inşa edildiği düşünülen tarihi arenanın çoğunlukla gladyatör savaşlarına ev sahipliği yaptığı tahmin edilmektedir. Tiyatronun yaklaşık 40.000 kadar bir seyirci kapasitesi bulunmaktaydı. Atmosferik koridorlar ve yeraltı odaları, eski taş işçiliği ve çeşitli nesnelerle dikkat çekmektedir. Tavanlardaki açıklıklar ve arenayı bölen uzun merkezi hendek, sofistike bir rampa ve asansör sistemi ile hayvan kafeslerinin, gladyatörlerin, sanatçıların ve diğer sahne dekorlarının yüzeye çıkarılmasını sağladı.
Neden gitmeliyim? Antik Roma dönemi mühendisliğinin harikulade bir örneği olan Flavian Tiyatrosu, Napoli’deki çok önemli tarihi ve turistik yerler arasında bulunmaktadır. Ziyaretçiler aynı zamanda zeminin altında bulunan yeraltı kompleksini de ziyaret edebilir ve tiyatronun antik çağda nasıl çalıştığını daha iyi anlayabilmektedir.
Burası neresi? Bourbon Kralı 2. Ferdinand, 19. yüzyılda devrime istekli olan halktan çekindiği için, Napoli Kraliyet Sarayı’nı Via Morelli’deki kışlaya ve denize bağlayan bu tünelleri inşa ettirmiştir. Tünellerin inşasında 16. yüzyıldan kalan sarnıçlara sahip olan 17. yüzyıla tarihlenen Carmignano Su Kemeri sisteminden faydalanılmıştır. Bu da bu tünellerin temelde 500 yıldan uzun bir tarihe tanıklık ettiği anlamına gelmektedir.
2. Dünya Savaşı sonrasında tüneller bir kışla ve askeri hastane olarak kullanılmış, arta kalan askeri araçlar ve diğer malzemeler için bir çöplük haline gelmiştir. 2000’li yıllarda yerli halkın yeniden keşfettiği bu sığınaklar, turistler için ilginç bir cazibe merkezi olan Galleria Borbonica’ya dönüştürülmüştür.
Neden gitmeliyim? Adrenalini yüksek bir macera turu sunan Galleria Borbonica, suyla dolup taşan bir metro tünelinde sal gezintisini de içeriyor. Burası aynı zamanda meşalelerle donatılmış kasklarla tünellerde sürünerek, ziyaretçilerin uygulamalı cesur bir deneyimin keyfini çıkarabilmektedir.
Burası neresi? Napoli Tarihi Şehir Merkezi, dünyanın dört bir yanından şehrin tarihi hakkında bilgi almak isteyenler için “Napoli’nin tarihi yerleri nerelerdir?” sorunun öncelikli cevabıdır. Merkez, 8. yüzyılda Yunanlıların buraya gelip yerleşmesinden itibaren olduğu gibi korunmuştur.
Napoli eski şehir merkezini keşfetmek, asırlık arazide dolaşarak geçmiş döneme göz atmak gibidir. Sanat, kültür ve tarihin iç içe olduğu şehir merkezinde Santa Chiara Kilisesi ve Castel Nuovo gibi çok önemli yapılara göz gezdirebilirsiniz. Napoli Tarihi Merkez sokaklarında dolaşırken Piazza del Plebiscito ve Kraliyet Sarayı gibi çok önemli noktaları da göz ardı etmemeniz gerekiyor.
Neden gitmeliyim? UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak da tanımlanmış olan Napoli tarihi şehir merkezi, her köşesinde eşsiz güzellikler saklıyor. Tarihi şehir merkezinin sokaklarında amaçsızca yürüdüğünüzde muhtemelen Napoli’nin mimarisinin ve tarihinin ne kadar etkileyici olduğuna dair iyi bir izlenim verecek kadar çok şey göreceksiniz.
Burası neresi? Saraya benzeyen bu yapı aslında bir manastırdır. Bu Carthusian Manastırı ilk olarak 14. yüzyılda inşa edilmiştir ve 17. yüzyılda ise Napoliten Barok tarzına göre restore edilmiştir. Manastırın inşasında mimar ve heykeltıraş Tino di Camaino görevlendirilmiştir. Restorasyonu ise Giovanni Antonio Dosio tarafından gerçekleştirilmiştir. Tek kelimeyle muhteşem bir yapı olan Certosa Di San Martino, büyük bir binadan ve bahçeden oluşmaktadır. Yapı, günümüzde müzeye dönüştürülmüştür. Binanın müze olarak halka açılması ise 1867 yılında gerçekleşmiştir.
Müzede şu anda Jusepe de Ribera, Battistello Caracciolo ve Giuseppe Sanmartino gibi çok önemli Romalı sanatçılara ait eserler sergileniyor. Lanfranco tarafından yapılmış olan “Yükseliş” isimli tavan freski de insanı gerçekten büyülüyor ve binadaki öne çıkan eserlerin başında geliyor.
Neden gitmeliyim? İtalya’daki o dönemin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Certosa Di San Martino, sahip olduğu sergiler ile Napoli’nin sanatsal anlamdaki güzelliğini görmek için mutlaka görülmesi gereken Napoli müzeleri arasında bulunuyor. Binanın Barok dekorasyonundan mermer zeminine kadar her şeyi kesinlikle görmeye değer. Siz de bu ürkütücü atmosferi tatmak ve ayrıca Napoli’nin muhteşem manzaralarını tatmak isterseniz planınıza bu güzel manastır binasını eklemelisiniz.
Burası neresi? Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi ya da kısaca MANN, Pompei ve Herculaneum’dan elde edilen çok geniş bir koleksiyona sahiptir. Müze binası aslında 16. yüzyılda ordu için bir kışla binası olarak inşa edilmiştir. Binanın müzeye dönüştürülmesi ise 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Koleksiyonda Yunan, Roma ve antik Mısır dönemine ait heykeller, değerli taşlar, mozaikler ve daha birçok farklı tarihi eser bulunmaktadır.
Müzenin zemin katında Mısır dönemine ait bir koleksiyon bulunuyor ve bu koleksiyon 2500 civarında eserden oluşuyor. Bu da onu türünün en büyüklerinden biri yapıyor. Farnese Koleksiyonu Greko-Romen antik çağına ait çok önemli bir sanat koleksiyonunu barındırıyor. Üst katlarda ise Vezüv’ün patlamasından kurtarılan antik bölgelerden getirilmiş birçok parça görülebiliyor.
Neden gitmeliyim? Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi, Yunan ve Roma dönemlerine ait en güzel en güzel antika koleksiyonlarına ev sahipliği yapması nedeniyle Napoli gezilerinin meşhur ziyaret noktalarından kabul edilmektedir. Burası Napoli ve İtalya’nın arkeoloji alanındaki en önemli merkezi olması nedeniyle ziyaretçilerin antik çağdan günümüze derinlemesine bir bakış açısı sunmasını sağlar.
Burası neresi? Fontana del Giganet ya da Dev Çeşmesi, Napoli’deki önemli anıtsal çeşmelerden biridir. Michelangelo Naccherino ve Pietro Bernini tarafından 1600’lü yıllarda Napoli Kraliyet Sarayı için tasarlanmıştır. Çeşme dev bir antik heykelin yanında olduğundan bu isimle anılmıştır. Çeşme bugünkü bulunduğu yere 1906 senesinde taşınmıştır.
Neden gitmeliyim? Büyük ve gösterişli olan çeşme, fotoğraf çekmek ve zaman geçirmek için görebileceğiniz harika tarihi eserlerden biridir.
Burası neresi? Santa Caterina della Spina Corona Kilisesi’nin yanında bulunan çeşme, “Zizze Çeşmesi” olarak da bilinmektedir. 16. yüzyıldan kalma çeşme, beyaz mermerden yapılmıştır. Tamamen Barok bir üsluba sahip olan çeşmede, Partenope’nin göğüslerinden Vezüv’ün yüksek kabartmasına su dökülmektedir. Burada Vezüv patlamasını durdurmaya kararlı olan Partenope’nin göğüslerinden fışkıran su ile Vezüv Yanardağı’nın lavlarını söndürmesine dayalı bir mitoloji temsil edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Zizze temsili, Napoliten mitolojisi için çok önemli bir unsurdur ve bu nedenle Zizze Çeşmesi de Napoli halkı için çok değerli anıtlardan biridir. Çeşme aynı zamanda sağlık, mutluluk ve refah arzusunu da ifade etmektedir.
Burası neresi? 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarında inşa edilmiş olan Napoli Katedrali, Meryem Ana’ya adanmıştır ve özellikle Napoli’nin koruyucu azizi olarak kabul edilen Aziz Gennaro’nun burada olduğuna inanılan kalıntıları ile ün yapmıştır. Yapı bu nedenle ayrıca Duomo San Gennaro olarak da anılır.
San Gennaro Katedrali, 1294 ile 1323 yılları arasında Anjou Kralı 1. Charles tarafından altıncı yüzyıldan kalma bir yapı olan St. Stephanie’nin yerine inşa edilmiştir. 1349 senesinde meydana gelen depremde katedral binası ciddi derecede zarar görmüştür.
Katedralin Neo-Gotik tarzdaki dış cephesi oldukça ilgi çekicidir. Binanın iç kısmında da Gotik tarzın hakim olduğunu görüyoruz ve antik sütunlarla ayrılmış üç nefli bir yapı bizi karşılıyor. Burası şehrin ilk piskoposu Saint Aspreno gibi ünlü kişilerin mezarlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Barok San Gennaro Şapeli de katedralin görülmeye değer kısımlarından biridir. Burası Lanfranco ve Domenichino’ya ait tablolarla enfes bir şekilde dekore edilmiştir. Burada San Gennaro’nun kafatası kalıntıları ve pıhtılaşmış kanının kabartıları bulunmaktadır. San Gennaro’nun kalıntılarını saklamak için inşa edilmiş olan mahzende aynı zamanda Tommaso Molvito’nun Rönesans heykelleri ve Napoli’nin ilk on altı piskoposunun büstleri de bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Barok Napoli sanatının çok önemli hazinelerini barındıran San Gennaro Şapeli özellikle görülmesi gereken önemli noktaların başında gelmektedir. 15. yüzyıldan kalma vaftizhanesi, antik Santa Restituta Bazilikası ve kilisenin altında çıkarılan antik kalıntılar da burasını Napoli kiliseleri içinde çok değerli bir yer haline getirmektedir.
Burası neresi? Napoli kiliseleri içinde çok özel bir yere sahip olan Santa Chiara Kilisesi, gerek tarihi gerekse de dini açıdan büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda Napoli’deki en büyük Gotik kilise olma özelliğine de sahip olan yapı, 1310-1328 yılları arasında bitişiğindeki manastırla birlikte Bilge Robert tarafından kurulmuştur ve özellikle görkemli revakları ile dikkat çekmektedir.
Bazilikanın genişliği 130 metreyi, yüksekliği ise 45 metreyi bulmaktadır. 18. yüzyılda Domenico Antonio Vaccaro tarafından yapıya yapılan eklemelerle Gotik mimarinin izleri Barok unsurların gölgesinde kalmıştır. Kilisede bulunan şapellerde soylu Napoliten ailelerinin mensuplarına ait mezarlar bulunmaktadır. 1943’te gerçekleşen bombalama sırasında çıkan yangında kilise ve freskler büyük zarar görmüştür.
Neden gitmeliyim? Muhteşem bir bahçeye sahip olan yapı, sakinliği ve güzelliği ile görülmeye değer bir yapıdır. Bahçedeki sütunlarda şehir ve kış yaşamını simgeleyen çeşitli bitki motifleri hayli ilgi çekicidir. Kilise içinde aynı zamanda Angevin mezarları ve küçük bir arkeoloji müzesi de bulunmaktadır.
Burası neresi? Napoli’deki Orta Çağ kiliselerinden olan San Lorenzo, bu dönemden kalma şehirdeki en güzel dini yapılardan biridir. Geçmişi 6. yüzyıla kadar uzanan bazilika, günümüzdeki görünümüne 1200’lü yılların sonunda kavuşmuştur. Gotik bir tarza sahip olan yapı, en önemlisi 18. yüzyılda cephesinde gerçekleştirilen inşaat olmak üzere birçok reformdan geçmiştir.
Kilisenin altında çok önemli bir arkeolojik alan bulunuyor ve bu alan Greko-Romen dönemine aittir. Burada iki eski bir Greko-Romen pazarının kalıntıları yer alıyor. Bu kalıntıları ziyaretçiler gerçekleştirilen rehberli turlarla görebilmektedir.
Kilisenin iç kısmında ise etkileyici bir Gotik mimari örneğini göreceksiniz. Yapı daha sonra restore edilerek müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kilise içinde muhteşem freskler, tablolar ve birçok dini eserler sergilenmektedir. Müzede aynı zamanda alt kısmında bulunan arkeolojik kazı alanından çıkarılan lahitler, seramikler ve çanak çömleklerin bulunduğu arkeolojik koleksiyon da yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Hem mimarisi hem de arkeolojik unsurları ile dikkat çeken San Lorenzo Anıtsal Kompleksi, Napoli’deki sivil ve siyasi yaşamın nasıl evrildiğine dair çok önemli bilgiler sunmaktadır. Kilisenin merkezi bir konumda olması ise onu ulaşılabilirlik açısından avantajlı kılmaktadır.
Burası neresi? 1283-1324 yılları arasında Anjoulu I. Charles’ın isteği ile inşa edilen San Domenico Maggiore Kilisesi, Angevinlerin kraliyet kilisesi olarak kullanılmıştır. Burası hem tarihi hem de mimari değerleri nedeniyle Napoli’nin en sembolik ibadet yerlerinden biridir ve kendisiyle aynı ada sahip tarihi meydanda bulunmaktadır.
Napoli’deki veba salgının bitmesini kutlamak amacıyla inşa edilen üç kuleden biri bu kilisede yer almaktadır. Gotik bir cepheye sahip olan kilisenin iç kısmında ise karmaşık altın detaylar, tablolar, sütunlar, heykeller ve sunaklar bulunmaktadır. Kilise aynı zamana Kral I. Ferdinand da dahil olmak üzere Aragon soylularından 45 tanesinin lahitlerine de ev sahipliği yapmaktadır ve bu nedenle çok kutsal bir mekan olarak kabul edilmektedir.
Neden gitmeliyim? Dış görünüşü çok da çekici olmayan kilise binası, şaşırtıcı derecede zengin bir iç dekora ve mimariye sahiptir. Bu nedenle de Napoli’deki en sıra dışı ve ilginç ibadet yerlerinden biridir. Napoli tarihi şehir merkezinde güzel bir konumda bulunması, onu Napoli’nin tarihi yerleri hakkında gezi gerçekleştirenler için ziyaret etmeyi zorunlu kılar.
Burası neresi? Aslen 1385’te Katalan ve Gotik tarzda inşa edilmiş bu şapel, 1709’da Barok tarzıyla yeniden yapılmıştır. Yapı her ne kadar mimari açıdan oldukça çekici olsa da burasını özel kılan en önemli unsur Kardinal Rainaldo Brancaccio’nun anıtsal Barok mezarının burada olmasıdır. Dini yapı bu nedenle Brancaccio Şapeli olarak da bilinmektedir.
Kilise adını Nil Nehri’nden almıştır ve burada kardinalin mezarının dışında da öne çıkan değerli sanat eserleri bulunmaktadır. Bu eserler arasında Luca Giardano okulundan tablolar ve Marco Pino’nun 16. yüzyıldan kalan sunağı da bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Napoli’nin tarihi şehir merkezinde yer alan Brancaccio Şapeli, Napoli’de görülmesi gereken önemli tarihi yerler arasında bulunuyor ve mimari yapısıyla göz dolduruyor.
Burası neresi? Napoli’nin ana meydanlarından Piazza del Plebiscito’da bulunan San Francesco di Paola Bazilikası, Neoklasik tarzda inşa edilmiş oldukça gösterişli bir kilisedir. Napoli Kraliyet Sarayı’nın hemen karşısında bulunan dini yapı, devasa kubbesi, sütunlu revakları ve uzun sütunları ile şehrin siluetinde kendine sağlam bir yer edinmeyi başarmıştır.
Kilise, 1816 ile 1836 yılları arasında Roma’nın önemli tarihi yerleri arasında bulunan Aziz Petrus Bazilikası’nın bir taklidi olarak inşa edilmiştir. Kilisenin muhteşem kubbesi ise Pantheon’dan esinlenilerek yapılmıştır. Binanın içine girdiğinizde sizi heykellerle ve zarif sunaklarla zengin bir şekilde süslenmiş bir kilise karşılıyor. Kilisenin kubbe yüksekliği 53 metredir ve 34 korint sütunla çevrili dairesel bir nefi taçlandırıyor.
Neden gitmeliyim? Muhteşem bir mimariye sahip olan bu etkileyici kilise, eşsiz konumu ve büyüklüğü sayesinde Napoli kiliseleri içinde ziyaretçiler için çok önemli bir turistik mekan olmayı başarmıştır. Özellikle akşam karanlığında renkli ışıklarla aydınlandığında kilisenin güzelliği tam anlamıyla ortaya çıkmaktadır.
Kaçırmayın! Kiliseye girişte sağınızda ve solunuzda birer tane şapel bulunuyor ve bu şapelleri de mutlaka inceleyin.
Burası neresi? Napoli’nin kalbinde birçok etkileyici şapel ve kilise bulunuyor ve Sansevero Şapeli de bunlara çok güzel bir örnektir. Şapel 1590 senesinde inşa edilmiştir ve bir zamanlar Sansevero ailesinin özel şapeliydi ve daha sonra mezarlık olarak da kullanılmıştır. Napoli’nin merkezindeki şapel, Liman ve Castel Nuovo’ya çok yakın bir konumda bulunuyor.
Şapel, 18. yüzyılda Sansevero Prensi Raimondo di Sangro tarafından Barok tarzda özenle süslenmiştir. Yapı, dışarıdan oldukça sade ve gösterişten uzak görünmesine karşın, iç kısmı hayli etkileyici ve gösterişlidir. Şapelin içinde çok sayıda heykel ve sanat eseri bulunmaktadır. Tavandaki birçok ayrıntıya sahip olan fresk ve her birinde birçok heykelin bulunduğu sütunlar ise ziyaretçilerin hayran kaldığı unsurlar arasında yer alıyor.
Neden gitmeliyim? Samartino’nun 1753 senesinde yapmış olduğu “Peçeli İsa Heykeli” gibi pek çok etkileyici heykelin yanı sıra gerçek iskeletler kullanılarak inşa edilen kas ve dolaşım sistemini gösteren Anatomik Makineler Çifti gibi sıra dışı sergilerin de bulunduğu bu şapel, kesinlikle görmeye değer dini yerler arasında bulunuyor.
Burası neresi? Napoli kıyı şeridinde bulunan Castel Dell Ovo, kentin eski surlarından ayakta kalan en önemli tarihi yerlerden biridir. Kale, 12. yüzyılda Normanlılar tarafından inşa edilmiştir. Geçmişte kale hapishane olarak da kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Zaman içinde çeşitli güçlendirme çalışmalarıyla günümüze ulaşan yapı, şu anda bazı sanatsal etkinlikler ve gösteriler için değerlendiriliyor. Bununla birlikte ziyaretçiler taş duvarlar etrafında dolaşarak kalenin tarihi hakkında da önemli fikirler edinebiliyor. Napoli’nin simge tarihi yerleri arasında bulunan kalenin çevresinde ise lezzetli balıklar tadabileceğiniz restoranları ziyaret edebilirsiniz.
Efsanesi: Söylentiye göre Romalı bir şair olan Virgil, kalenin temellerine bir yumurta saklamış ve yumurtanın kırılması halinde Napoli’de çok büyük felaketlerin meydana geleceğini belirtmiştir. Bu kehanet gerçekleşti mi bilinmez ancak kalenin ismi bu nedenle “Yumurta Kalesi” olarak da anılmaktadır.
Burası neresi? Napoli Limanı yanındaki bu heybetli Orta Çağ kalesi, 1279-1282 yılları arasında Anjou Krali 1. Charles tarafından inşa edilmiştir. Halk arasında Maschio Angioino ya da Angevin Kalesi olarak bilinen bu heybetli yapı, şehrin diğer kalelerinden ayırt edilmesi amacıyla Castel Nuovo yani “Yeni Kale” olarak adlandırılmıştır.
15. yüzyılda Napoli’deki Fransız egemenliğinin son bulup İspanyol İmparatorluğu hakimiyetinin başlamasının ardından kale 5. Alfonso tarafından tamamen yenilenmiştir. Kalenin çevresinde aşılmasının imkansız olduğunu düşündüren 5 adet devasa kule yer almaktadır. Kalenin ana girişi ise iki gözetleme kulesi arasındadır ve beyaz mermerden yapılmış bir zafer takıdır.
Kalenin iç kısmındaki Palatine Şapeli (Cappella Palatina), bir kısmı Giotto tarafından boyanmış olan muhteşem tarihi freskleri ile dikkat çekmektedir. Cam zemin altında bulunan Roma kalıntılarını görmek için ise Cephanelik Salonu (Sala dell’Armeria) mutlaka görülmesi gereken noktalar arasında bulunmaktadır.
Kalenin üst katında bulunan sergi salonunda 17. ile 20. yüzyıllar arasında Napoliten ressamlar tarafından sunulmuş olan eserleri inceleyebilirsiniz. Baronlar Salonu yani kalenin Taht Odası da günümüzde belediye meclisi toplantılarının yanı sıra çeşitli kültür ve sanat etkinlikleri için kullanılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Nuovo Kalesi, Napoli’de görülebilecek en etkileyici mimari yapılardan biridir ve Napoli’ye gelenler için burayı görmek adeta bir zorunluluktur. Ayrıca Kalenin sunduğu muhteşem Körfez manzarası da burayı cezbedici kılan detaylardan biridir.
Burası neresi? İlk olarak 10. yüzyılda aynı isimle bir kilise olarak inşa edilen yapı, 14. yüzyılda bir kale olarak anılmaya başlamıştır. Yapının bir kaleye dönüştürmesini anlamak için, kalenin Napoli’ye ve Körfez’e hakim stratejik noktasını görmek yeterli olacaktır.
1456 senesinde meydana gelen depremse kale büyük hasar görmüş, dış duvarlar ve kuleler yıkılmıştır. 1537-1547 yılları arasında kale altıgen bir yıldız şeklini alarak onarılmıştır. Kale geçmişte hem askeri hem de sivil konularda mutlak yetkiye sahip bir valilik ve özerk bir askeri karakol olarak hizmet etti. 1976 yılına kadar da kale, askeri görevini sürdürmeye devam etmiştir.
Kale binası günümüzde 20. yüzyıl Napoli sanatının sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor. Yapı içinde resimler, heykeller ve diğer sanat eserleri sergileniyor. Sergiler iki dünya savaşının ve ardından gelen sanat akımlarının kronolojik olarak incelenmesine olanak tanıyor. Müze olarak hizmet vermeye devam eden kale binasında şu anda 170 civarında sanat eseri bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Gerek Napoli’nin tarihi hakkında önemli bir yere sahip olması gerekse de şu anda sahip olduğu sergisi ile bu muhteşem kale yapısı, Napoli gezisi gerçekleştirenler için önemli bir ziyaret noktası olmayı başarıyor.
Burası neresi? Şehre özgü hediyelik eşya arıyorsanız Napoli’de alışveriş için uğrayabileceğiniz en güzel yerlerin başında bu tarihi alışveriş caddesi geliyor. Napoli’de satın alabileceğiniz en güzel hediyelik eşyalar pişmiş toprak doğuş figürleridir. İtalya’nın her yerinde presipi adı verilen bu doğuş figürlerinden bulabilirsiniz ancak hiçbiri Napoli’deki kadar detaylara sahip değildir. Bu alışveriş caddesini gezdiğiniz sırada küçük mobilyalar, yiyecekler, hayvanlar, dükkanlar ve daha birçok şeyin küçük figürlerini bulabileceksiniz.
Neden gitmeliyim? Ancak Via San Gregorio Armeno’da yapacağınız bir gezinti size bir alışveriş deneyiminde çok daha fazlasını sunacaktır. Burası yerel yaşamı ve kültürünü tanımak için mükemmel bir deneyimdir.
Burası neresi? Alışverişe karşı özel bir tutkunuz olsun ya da olmasın bu tarihi yer, mimarisi ve ihtişamıyla turistler için oldukça popüler bir ziyaret noktasıdır. 1887-1891 yılları arasında inşa edilen bina, sonradan İtalya Kralı I. Umberto’nun adıyla anılmaya başlamıştır.
Alışveriş yapmak için tasarlanan bina içinde iş yerleri, kafeler ve sosyal alanlardan oluşan halka açık bir kompleks olarak tasarlanmıştır ve orta kısmı oldukça yüksektir. Bina, demir ve cam tonozlu dört cepheye sahiptir. Bu cepheler muhteşem bir cam kubbeyle birbirine bağlanmaktadır. İç mekan çoğunlukla resimler ve heykellerle dekore edilmiştir ve oldukça sanatsal bir atmosfere sahiptir.
Neden gitmeliyim? 19. yüzyılın en güzel mimari eserlerinden biri olan Galleria Umberto I, İtalya’daki en popüler halka açık alışveriş duraklarından biridir. Klasik ve tarihi dokusuna zarar verilmeden gerçekleştirilen eklemeler ve yenilemeler ile bugün burası alışveriş ve yemek için lüks ve modaya uygun bir alan haline geldi.
Kaçırmayın! Pizza’nın başkenti İtalya’ya gelmişken enfes pizzalar tatmak istiyorsanız civardaki uygun fiyatlı pizzacıları mutlaka keşfetmelisiniz.
Burası neresi? Napoli’nin en güzel adası Capri olmasına karşın, Procida da listeye eklenmesi gereken etkileyici yerlerden biridir. Procida’yı radarın altında yatan bir seçenek haline getiren ise büyüleyici renkli evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıdır.
Ada, Napoli’den 23 kilometre açıkta yer almaktadır. Capri ve Ishcia’dan daha az popüler olması nedeniyle özellikle sakinlik açısından daha avantajlıdır. Arnavut kaldırımlı tarihi sokakları keşfetmek, lezzetli deniz ürünlerinin tadına bakmak, fotoğraf çekmek, plajların tadını çıkarmak ve muhteşem manzaraların tadını çıkarmak adaya gelenlerin yapabileceği belli başlı seçenekleri oluşturuyor.
Neden gitmeliyim? Procida, Napoli’ye gelenler için günlük turlar düzenlenebilecek tarihi ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken çok önemli destinasyonlar arasında bulunuyor. Napoli Procida feribotuna atlayarak ulaşabileceğiniz adada, deniz kenarında ferahlatıcı ve dinlendirici bir gün geçirme şansına sahip olabiliyorsunuz.
Nasıl satın alınır? Kartınızı Naples Pass resmi web sitesi üzerinden satın alabilirsiniz. Satın aldıktan sonra google play üzerinden ve app store üzerinden kart uygulamayı indirmeniz gerekiyor. Uygulamayı indirdikten sonra kartın aktivasyonunu doğrudan uygulama üzerinden gerçekleştirebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? 3 veya 7 günlük ardışık geçerlilik süresi bulunmaktadır. İlk kullanımdan sonra geri sayım başlamaktadır. Satın alınan kartı kullanmak için 1 yıllık süreniz bulunuyor.
Ücreti nedir? Ücretlendirme bilgileri şu şekildedir:
Avantajları nelerdir? Naples Pass ile sahip olacağınız avantajları şu şekilde sıralayabiliriz:
Nasıl satın alınır? Kartınızı Napoli is Red! resmi web sitesi üzerinden satın alabilirsiniz. Aynı zamanda Napoli’nin ana tren istasyonu olan Stazione Garibaldi’de turist masasından ve Napoli’nin Capodichino havaalanındaki turist masasından da kartınızı temin edebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? Kart 1, 2, 3, 4 veya 7 gün süreyle kullanılabilir. Kartın kullanım süresi ilk kullanımdan itibaren başlayacaktır.
Ücreti nedir? Kartın ücretlendirmesi aşağıdaki gibidir:
Ayrıca grup olarak Napoli gezisi planladıysanız 4 kart alımına 5. kart ücretsiz olarak alınabilmektedir.
Avantajları nelerdir? Kartla birlikte sahip olabileceğiniz avantajları şu şekilde sıralayabiliriz:
Napoli tarihi yerler yazımızda şehrin en önemli tarihi ve turistik noktalarını listeledik. Görüş ve önerileriniz bizim için çok değerli! Bu nedenle düşüncelerinizi bize yorum kısmından yazmayı unutmayın…
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…