Kültürel simge yapıları, müzeleri, tarihi binaları ile Berlin tarihi yerler listemiz hayli kabarık. Berlin’de vaktiniz varsa gözardı edilmemesi gereken yerlerin tam listesini içeren bir rehber hazırladık.
Berlin tarihi hakkında; Berlin tarihini Erken Berlin, 19. yüzyıl Berlin’i ve Modern Berlin olmak üzere üç başlık altında inceleyebiliriz:
Berlin tarihi 13. yüzyıla dayanmaktadır. Başlangıçta Spree Nehri, Colln ve Berlin’in her iki yanında yerleşim yerleri bulunmaktaydı. Bu bölgelerde ilk olarak 1237 yılında yerleşimden söz edilmektedir. Colln ve Berlin ismindeki iki kasaba yıllar içinde büyüdü ve 1307 yılında ittifak kurdular. 8.000 nüfusa sahip şehir dönemin önemli yerleşim yerlerinden biriydi.
16. yüzyıla gelindiğinde reformun şehirdeki etkisinin yanı sıra, veba salgını ve 1618-1648 yılları arasında gerçekleşen 30 Yıl Savaşları nedeniyle şehir zor günler geçirdi ve nüfusu 6.000′ kadar düştü.
1701 yılında III. Friederich, Prusya Kralı I. Friederich olarak tahta geçti ve şehir, özellikle mimari anlamda büyük bir gelişim sağladı.
1806 yılında Fransızlar Berlin’i işgal etti. 1810’da Berlin Üniversitesi kuruldu. 1831 senesindeki kolera salgını ve 1830 senesindeki Sanayi Devrimi ise dönemin önemli gelişmeleri arasında sayılabilir. Bu devrim sayesinde Berlin hızlı bir şekilde sanayileşmeye gitmiştir. 1871 senesinde ise Almanya’nın başkenti artık Berlin olmuştu.
20. yüzyılın başlarında şehrin genişlemesiyle birlikte Berlin, civardaki kasabalarla birleştirilerek daha büyük bir şehir haline geldi. 1933 yılında ise Hitler Almanya’nın diktatörü olmuştur. Yahudi düşmanlığı ve soykırım çalışmaları dönemin en önemli olayları arasında gösterilmektedir. 1945’te Ruslar Berlin’i kuşattı. II. Dünya Savaşı sonrası Berlin, Sovyet, Fransız, İngiliz ve Amerikan grupları arasında paylaşıldı. 1949 senesinde Sovyetler Birliği’nin geri çekilmesiyle abluka sona erdi.
1989 senesinde Komünizmin çöküşüyle birlikte Berlin Duvarı da yıkıldı. 1991 yılında ise Berlin artık Almanya’nın başkenti olmuştur. Günümüzde şehrin nüfusu yaklaşık 4 milyondur.
Berlin’in ünlüleri; Şüphesiz Berlin deyince ilk akla gelenlerin başında Berlin Duvarı oluyor. Bunun dışında Berlin Televizyon Kulesi, Reichstag Binası, Bergama Müzesi şehrin en önemli cazibe merkezlerini oluşturuyor. Dilerseniz Berlin gezilecek yerler listemizi ziyaret ederek şehrin bütün görülmesi gereken yerleri hakkında detaylı bilgileri edinebilirsiniz.
Berlin gezi tavsiyesi; Öncelikle Berlin’e gelen bir ziyaretçinin bu geziden tam anlamıyla keyif alması için Alman tarihi ve II. Dünya Savaşı gibi konularda biraz araştırma yapmasını öneriyoruz çünkü Berlin’de bu konuda pek çok müze, anıt ve gezilecek yer bulunuyor. Diğer bir nokta ise Berlin’de hayli müze bulunuyor ve bu durum Berlin’de biraz daha fazla zaman harcamanız gerektiği anlamına geliyor. Sadece Müzeler Adası için bile bir günün az kalabildiğini söylersek demek istediğimiz şey daha anlaşılır olacaktır diye düşünüyoruz. Son olarak gezinizi daha düşük bütçelerle gerçekleştirmek istiyorsanız mutlaka Berlin’e özel turist kartı uygulamalarından birine dahil olmanızı öneriyoruz.
Müze kart; Berlin turistlere yönelik indirim kartları konusunda oldukça geniş bir yelpaze sunuyor. Bu kartlar arasında müzelere giriş konusunda fayda sağlayan başlıca kartlar ise şu şekilde: The Berlin Pass, Berlin Welcome Card, Go Berlin Pass, Museum Pass Berlin, Berlin CityTourCard. Bu kartlarla ilgili bütün detaylara yazımızın son bölümünde yer verdik.
Burası neresi? At nalı şeklindeki bu yerleşim alanı, Berlin’deki sosyal konut anlamındaki ilk yerleşim yerlerinden biriydi. Özgün tasarımı sayesinde bugün Hufeisensiedlung, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. 1925-1933 yılları arasında inşa edilmiştir. 1926 senesinde Berlin Belediye Meclis üyesi Martin Wagner, Britz konutunu ekonomik bir yerleşim fırsatı olarak görmüştür. Binanın planı sayesinde bütün dairelerin gün ışığından ve havadan faydalanması sağlanmıştır. Binada dört farklı konut tipinden toplamda 1000’den fazla konut bulunmaktadır ve 1986 yılında Alman Mirası olarak koruma altına alınmıştır.
Neden gitmeliyim? Günümüzde de pek çok yapıda görebileceğimiz içeriye bakan düzende inşa edilmiş Alman mimarisini daha yakınan tanımak için bu tarihi toplu konut alanını ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? 2020’de 50. yılını kutlamasına rağmen Berlin Televizyon Kulesi, 368 metre yüksekliği ile hala Berlin’in meşhur yerleri arasında bulunuyor. 1970 yılında açıldığından bu yana, Avrupa’nın üçüncü en yüksek yapısı olan kule, 60 milyondan fazla ziyaretçiyi kendisine çekti ve Berlin’in meşhur tarihi yerleri arasında gösterilmeyi başardı.
Kule, başlangıçta Komünizmin cesaretini işaret etmek adına inşa edilmiştir. Berlin’in her noktasından görülebilmesi nedeniyle 1980’de yeniden birleşmenin ardından şehrin sembollerinden biri kabul edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Buraya ziyaretçiler hem kentin tarihinde önemli bir sembol olan yapıyı görmek hem de kulenin yüksekliğinden faydalanarak Berlin’in etkileyici manzarasının tadını çıkarmak için gelmektedir.
Kaçırmayın! Yapının gözlem güvertesini gezi planınıza dahil ettiğinizden emin olun ve 207 metre yükseklikteki döner restorandan mutlaka rezervasyonunuzu yaptırın. Rezervasyon için burayı tıklayabilirsiniz.
Burası neresi? 3 ve 4 Ekim 1964 tarihlerinde 57 Doğu Berlinli bu tünelden Batı Berlin’e kaçmıştır. Bu tünel en başarılı kaçış tünellerinden biridir. Tünel 145 metre uzunluğa sahipti. 6 aydan uzun bir gerçekleştirilen kazılarda 30’dan fazla öğrenci çalışmıştır. Çalışanlar arasında 24 yaşındaki fizik öğrencisi Batı Almanyalı Reinhard Furrer de bulunmaktaydı. Kendisi sonradan Batı Almanya’nın ünlü astronotlarından biri olacaktır.
Burası neresi? Regan’ın Berlin Duvarı’nı yıkmak için Sovyet lideri Gorbaçov’a ultimatom yayınladığı 26 metre yüksekliğindeki Brandenburg Kapısı, Berlin’in ünlü tarihi mekanları arasında yer alıyor. Kapı, Karl Gotthard Langhans tarafından tasarlandı. Kapı, Prusya Kralı II. Frederick William tarafından 1788 senesinde Berlin’e getirilmiş ve bir barış sembolü olarak Unter Den Linden Bulvarı girişine konmuştur. Romanesk tarzda inşa edilmiş kapının her iki tarafında altı adet Dor sütunu bulunmaktadır. Kapının üst kısmında ise Johann Gottfried Schadow tarafından yapılmış olan Quadriga (atlı araba heykeli) bulunmaktadır.
Kral II. Frederick William kapının bir barış sembolü olmasını istemesine karşın çeşitli dönemlerde çeşitli gruplar kapıya farklı anlamlar yüklediler. Naziler, 1930 ve 1940’lı yıllarda partilerinin sembolü olarak kabul edilmiştir. Kapı aynı zamanda Amerikan Başkanları John F Kennedy ve Ronal Regean’ın ziyaretleri de dahil olmak üzere birçok politik mitinge de sahne olmuştur.
Neden gitmeliyim? Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından artık burası, ülkenin birleşmesiyle ilgili çok önemli sembol bir yapı olarak kabul edilmektedir. Yani Bradenburg mimari güzelliklerinin yanı sıra Berlin’in geçmişiyle ilgili çok önemli bir yapı olması nedeniyle “Berlin’in tarihi yerleri nerelerdir?” sorusunun de önemli yanıtlarından biri olmayı başarıyor.
Burası neresi? Berlin’in en büyük kraliyet mülkü olan Charlottenburg Sarayı, 1713 yılında Prusya’nın ilk kraliçesi, I. Frederick’in karısı Sophie Charlotte için yazlık olarak inşa edilmiştir. Sarayın ismi de anlaşılacağı üzere kraliçenin adından gelmektedir. Barok unsurlarla inşa edilen saray Alman mimar Johann Arnold tarafından inşa edilmeye başlanmış ve kendisinin ölümünden sonra Andreas Schüter ve Martin Glünberg tarafından tamamlanmıştır. Saray zamanla kraliyet ailesinin ihtiyaçları doğrultusunda genişletilmiştir.
Sanatsal anlamda da büyük bir öneme sahip olan saray, Fransa dışındaki 18. yüzyıl dönemine ait en geniş resim koleksiyonuna da ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bugün sarayı ziyaret edenler rehberli turlara katılarak sarayın güzelliğini daha yakından keşfetme fırsatını yakalamaktadır. Aynı zamanda Sophie Charlotte’un zengin aile tarihine, özel taç mücevherlerine ve Beldevere, The Neue Pavilion ve saray tiyatrosunu görme şansına da sahip olabiliyorsunuz.
Burası neresi? Humboldthain Park’taki Berlin Flak Kulesi, Hitler’in Berlin’i II. Dünya Savaşı sırasında uçak saldırılarına karşı korumak amacıyla yaptığı 7 katlı bir sığınaktır. Hitler, esasen bu şekilde 6 kule yapmayı planlamıştı ancak üç tane inşa edilebildi ve günümüzde ayakta kalabilen sadece bu parktaki kule olmuştur.
Günümüzde kulenin iki katı halka açıktır ve Berlin Underground Association tarafından 90 dakikalık turlarla ziyaret edilebilmektedir. 14 yaş altındakilerin ziyaret etmesine izin verilmeyen kuleye 18 yaş altındakiler yanlarında bir refakatçi ile girebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Tarihi geçmişi ve tepesindeki eşsiz manzarası burayı değerli kılan detaylar arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Eğer şehrin muhteşem manzarasını bu tarihi soğuk ama etkileyici kulenin üstünden seyretmek isterseniz arka taraftaki yolu takip edebilirsiniz.
Burası neresi? Reichtag Binası, 1894 yılına hayatına başlamıştır ve Alman Parlementosu’nun evidir. İmparator I. Willhem döneminde Paul Wallot tarafından tasarlanmıştır. Bina tamamlandığında I. Willhem yerini II. Willhem’e bırakmıştır. Kraliyete rağmen varlığını koruyan bina, 1918 senesinde Alman Weimar Cumhuriyeti’nin ilan edildiği yer olmuştur. Yaşanan son olayların sonucunda 1933 yılında yanan bina, yangında büyük hasarlar almıştır. Çıkan yangından komünistler sorumlu tutulmuştur.
II. Dünya Savaşı’nda da büyük darbeler alarak, ihmal edilen bina, Alman Yeniden Birleşme Töreni’nin yapıldığı 3 Ekim 1990 tarihinde bir kez daha dünya siyasetinde kendine yer bulmuştur. Binadaki tahribatlar nedeniyle gerçekleştirilen yenilenme çalışmaları 1999 yılında bitmiştir ve günümüzde bina mevcut Alman parlamentosu Bundestag’a ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Reichstag, Alman tarihi içinde pek çok önemli olaya ev sahipliği yapan bina. Bunun yanında ziyaret edildiğinde görülebilecek muhteşem Berlin manzarası da burayı ziyaret edilir kılmaktadır.
Kaçırmayın! Berlin’in muhteşem manzarasını sunan cam kubbesine ücretsiz giriş imkanı sunması sayesinde burası, Berlin gezisi içinde turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerin başında gelmektedir ve özellikle mümkünse şehrin gece manzarasının tadını mutlaka çıkarmanızı öneriyoruz.
Burası neresi? Berlin deyinde çoğu kişinin aklına ilk gelen yer elbette Berlin Duvarı oluyor. Burası Doğu ve Batı Almanya arasında uzanan 46 km uzunluğunda beton bir bariyerdi. Berlin Duvarı’nın kökenleri II. Dünya Savaşı sonrası Nazi Almanyası’ndan geriye kalanların müttefik güçler arasında Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar ve Sovyetler Birliği olarak bölündüğü zamana dayanmaktadır. Berlin de bu dört grup arasında bölünmüştü. Bu gruplar arasında farklılıklar çıkması neticesinde Sovyet lider Joseph Stalin Doğu Almanya’nın kurulduğunu ilan etti ve 13 Ağustos 1961 senesinde bir gecede sınırları belirlemek için dikenli bir çit kurdu.
Berlin Duvarı, varlığı boyunca büyük bir tartışma konusu olmuştur. Birçok dünya lideri duvarın yıkılması hususunda bildiriler yayınlamış, Stalin’e baskı kurmuştur. Nihayetinde 9 Kasım 1989 senesinde duvarın yıkımına başlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Soğuk Savaş’ın en önemli sembolü ve Doğu ile Batı arasındaki “Demir Perde” uygulamasının başrol oyuncusu olan Berlin Duvarı, kalan 1,3 km’lik bölümü East Side Gallery’de bugün Berlin’in en dikkat çeken noktaları arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Zafer Sütunu, Berlin’in en turistik yerleri arasında bulunmaktadır. “Golden Lizzie” olarak da bilinen Tiargarten’deki sütunun heykelle birlikte yüksekliği 67 metredir. 1864 ile 1873 yılları arasında inşa edilen sütun, Alman mimar Heinrich Strack tarafından 1864 yılında gerçekleşen Danimarka-Prusya Savaşı’ndaki zaferi anmak için tasarlanmıştır. 10 yıl sonra Fransa ve Avusturya ile gerçekleşen savaştaki galibiyetten sonra ise 8,3 metrelik Roma’nın zafer tanrıçası Victoria heykeli de eklenmiştir. Sütun kazanılan savaşlarda elde edilen top namlularıyla dekore edilmiştir.
Anıt, dönemin ABD başkan adayı Barack Obama’nın 200.000 Berlinliye konuşma yapmak için seçtiği bir yer olması nedeniyle dünya siyaset tarihinde de önemli bir yere sahiptir.
Neden gitmeliyim? Almanya’nın tarihindeki zaferler için konumlandırılan sütun hem görsel anlamda hem de geçmişe dair önemli bir anıt olduğu için bizce görmeye değer.
Kaçırmayın! Sütunun üst kısmındaki izleme platformuna çıkarak Berlin’in ne kadar etkileyici bir şehir olduğunu mutlaka gözlemlemelisiniz. Zirveye ulaşmak için sarmal şeklindeki dik bir merdivenden 285 basamak çıkmanız gerekiyor ancak zirveye ulaştığınızda buna kesinlikle değdiğini göreceksiniz.
Burası neresi? Berlin, Nazi döneminden yaşananları hatırlatan Soykırım Anıtı gibi pek çok anıtla doludur. Burası “Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı” olarak da bilinmektedir. Anıt, 2005 yılında açılmıştır. Soykırım, Hitlerin Almanlardan daha aşağı olduğunu düşündüğü ırkları yok etmek girişimiydi. Buradaki anıt, öldürülen 6 milyon Yahudiyi hatırlatmaktadır.
Anıt büyük, karanlık bir labirent şeklinde yapılmıştır ve 2711 dikdörtgen bloktan oluşmaktadır. Aynı zamanda katledilenlerle ilgili ayrıntılara sahip bir yeraltı bilgi merkezi de anıt içinde bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Hitler Almanyası, şüphesiz dünya tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Soykırım Anıtı da, Hitler döneminde yaşananları anlayabilmek adına çok önemli bir ziyaret noktasıdır.
Burası neresi? Checkpoint Charlie, Doğu ve Batı Berlin’i 1961’den 1989’a kadar ayıran önemli bir kontrol noktasıydı. Bu kapı özellikle devletin üst düzey yetkilileri tarafından kullanılıyordu. Burası Doğu ile Batı arasında trafiğin en yoğun yer olduğu yerdi. Şu anda bulunan kulübe aslına uygun olarak inşa edilmiş bir örneğidir.
27 Ekim 1961 tarihinde yani II. Dünya Savaşı sonrasında ABD ve Sovyetler Birliği askerleri bu karşılama noktasında karşılaşmış ve büyük gerginlik yaşanmıştır. Uzmanlar buradaki ufak bir kıvılcımın 3. Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olacağını söylemiştir. Şu anda bu noktada bulunan bayraklar o gün karşı karşıya kalan askeri birlikleri temsil etmektedir.
Neden gitmeliyim? Berlin Duvarı’ndaki kontrol noktalarından biri olan Checkpoint Charlie, Soğuk Savaş’ın en önemli sembollerinden biri olmuştur. Bu da bu kontrol kulesinin Alman tarihi açısından çok büyük bir öneme sahip olduğu anlamına gelmektedir.
Kaçırmayın! Eğer buraya kadar gelmişseniz yakınlarda bulunan, kontrol noktası hakkındaki “Haus am Checkpoint Charlie” isimli küçük müzeyi de ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Berlin şehir merkezinin hemen güneyindeki güzel Treptower Parkı, hem Berlin Savaşı’nda kaybedilenleri anmak hem de hayatını kaybeden 5.000 asker için Almanya’daki en büyük Sovyet anıtına ev sahipliği yapmaktadır. Bu park tarihi değeri nedeniyle Berlin’de kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında bulunmaktadır.
Anıt, 1945 yılında gerçekleşen Berlin Savaşı’ndan sonra, 1949 senesinde, granitten inşa edilmiştir ve II. Dünya Savaşı’nı tasvir eden bir dizi freskten oluşmaktadır. Anıtın üstünde küçük bir çocuk tutan bir asker bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Anıt, Berlin’in çeşitli noktalarına dikilmiş faşizm karşıtı üç anıttan biri olması nedeniyle ziyaret edilmesi gereken yerler arasındadır. Burası, sadece Berlin Savaşı’nda değil bütün savaşlarda hayatını kaybetmiş olan askerleri ve sivilleri hatırlamak isteyenler için önemli bir ziyaret noktasıdır.
Kaçırmayın! Anıtı ziyaret ettikten sonra oldukça keyifli bir park olan Treptower Parkı’nda zaman geçirmeyi ve güzel fotoğraflar çekmeyi ihmal etmeyin.
Burası neresi? Berlin’deki mezarlıklar içinde en şaşırtıcı olanı kesinlikle Weissenssee Mezarlığı’dır. 1880 senesinde 100 dönümlük bir arazide kurulan ve 150.000 civarında mezarlığın bulunduğu alan Avrupa’nın en büyük Yahudi mezarlığıdır. Mezarlığın ana girişinde bir anıt bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Böylesine zengin bir tarihe sahip olan Weissenssee Mezarlığı, Yahudi toplumu için inanılmaz bir öneme sahiptir ve politikacı Max Hirsch, sanatçı Lesser Ury ve fizikçi Eugen Goldstein gibi birçok önemli Yahudi figürü de buraya gömülmüştür.
Kaçırmayın! Eğer mezarlığı ziyarete gelmişseniz, son yıllarda popüler olan Weissenssee bölgesini de mutlaka keşfetmelisiniz. Yaratıcı insanların canlandırdığı bölgede çok keyifli vakit geçirebilir, doğanın tadını çıkarıp yüzebilir ya da bölgede gezintiye çıkıp yeni açılan cafelerde bir şeyler yiyebilirsiniz.
Burası neresi? Berlin’in altındaki saklı savaş sığınaklarını da kesinlikle keşfedin. 1997 yılında açılan Berlin Yeraltı Müzesi de şehrin yeraltına ilginç bir bakış açısı sunuyor. Çeşitli rehberli turların gerçekleştirildiği dört katlı müze içinde II. Dünya Savaşı sırasında sivil savunma konusunda çeşitli sergilerin yanı sıra savaş döneminden kalma pek çok otantik nesne de sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Savaşın sivillerle ilgili kısmını yakından görmek ve hissetmek için bu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? 1987’de Berlin’in 750. yıldönümünü kutlamak için kurulan Alman Tarih Müzesi, kentin son derece zengin tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için mutlaka ziyaret edilmelidir. Müzede ülkenin kuruluşundan Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar olan çok çeşitli dönemlere ve olaylara ilişkin eserler sergilenmektedir. Müze, sergi salonlarının yanı sıra sinema ve bir kütüphaneye de ev sahipliği yapmaktadır.
Müzenin binası da hayli ilgi çekicidir. Barok tarzda tarihi bir yapının hemen arkasında mimar Andreas Schlüter tarafından yaratılan oldukça modern bir binanın birleşiminden oluşmaktadır. Özellikle cam çatı kısmı burayı çok farklı bir mimari boyuta taşımaktadır.
Neden gitmeliyim? Tıp, moda, din, askeriye, sanat ve fotoğraf gibi çok geniş bir yelpazede Alman tarihi hakkında bilgiler vermesi ve 2000 yıllık geçmişe dair 7000 civarında eserin sergilenmesi müzeyi çok cazip kılan bir durum.
Kaçırmayın! “Bildern und Zeugnissen’deki Deutsche Geschichte” (“Görüntüler ve Tanıklarda Alman Tarihi”) sergisi 2006 yılından beri sergilenmektedir ve bu sergi müzenin kaçırılmaması gereken noktalarından biridir.
Burası neresi? Gestapo Müzesi olarak da bilinen Terörün Topografyası (Topographie des Terrors), 1933-1945 yılları arasında Nazi zulmünün ve terörün temel enstrümanlarının bulunduğu alanda: 1939’dan itibaren Reich Güvenlik Merkez Ofisi ve Gestapo operasyonlarının genel merkez binasında yer almaktadır. Burası geçmişte siyasi mahkumlar için bir “ev hapishanesi” olarak kullanılmıştır. Burada toplam 15.000 Ulusal Sosyalist Rejim karşıtı kişi hapis yatmıştır. Savaşın ardından uzun süre terk edilen alan, 1987 yılında müze olarak ziyaret edilmeye başlanmıştır.
Sergi size, Wilhelm- und Prinz-Albrecht-Straße’deki Gestapo, SS ve Reich Güvenlik Merkez Ofisi’ni ve buralarda düzenlenen suçları anlatmaktadır. Ziyaretçiler aynı zamanda Berlin Duvarı’nın kalıntılarını ve Wilhelmstraße sergisini içeren tarihi alanları gezmeye davet edilmektedir. Ayrıca pazar günleri bilgilendirici İngilizce turlar da düzenlenmektedir.
Neden gitmeliyim? Topografy of Teror, yıl bir milyondan fazla ziyaretçiyle birlikte Berlin’de en çok ziyaret edilen müzeler ve anıt merkezlerinden biri olarak görülmesi gereken noktalardan biridir.
Burası neresi? Alman Teknoloji Müzesi, 1983 senesinde Almanya’nın endüstriyel ve teknolojik anlamdaki yeteneklerini ve gelişimini sergilemek ve kutlamak amacıyla kurulmuştur. Sanayi Devrimi ile ilgili sergilere katılmak, atölye çalışmalarına dahil olmak ve pek çok farklı aracı yakından incelemek müzede yapabileceğiniz şeylerden sadece bir kaçını oluşturuyor.
Dilerseniz müzede rehberli turlar da bulunuyor. Eğer fazladan bir tam gününüz varsa bu müzede bunu rahatlıkla değerlendirebilirsiniz. Bu şekilde bir plan yaparsanız yeme içme gibi ihtiyaçlarınızı da müzede karşılayabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Alman sanayisi ve teknolojisi ile ilgili pek çok önemli unsuru incelemek ve bilgi edinmek için burası tam anlamıyla biçilmiş bir kaftan.
Burası neresi? Berlin’de en çok ziyaret edilen müzeler arasında bulunan DDR Müzesi, Eski Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde hayatın nasıl olduğunu ziyaretçilerine etkileyici bir şekilde sunmakta ve Berlin gezilecek noktalar arasında yer almaktadır. İnteraktif bir müzedir ve 1949 ile 1990 yıllarına odaklanmıştır ve 15 Temmuz 2006 yılında kapılarını açmıştır. Müzede Beş Odalı Kule Bloğu, Sinema, Cezaevi Hücresi, Sorgu Odası, Gözetim Odası ve Yuva kısımları ile özel sergiler görülebilmektedir.
Müze yılda ortalama 600.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Küçük bir müze gibi görünse de ortalama 2 saatlik bir zaman dilimini rahatlıkla bu müzede geçirebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Belki de şimdiye kadar gezdiğiniz en iyi müzeler arasına girebilecek olan DDR Müzesi, etkileşimli olması ile gerçekçi bir deneyin sunmaktadır ve özellikle Doğu Almanya tarihi ile yakından ilgiliyseniz burası artık sizin için görülmesi elzem olan yerler arasında yerini aldı bile.
Burası neresi? Berlin Yahudi Müzesi’ni barındıran heybetli ve pürüzlü bina, hem bir anıt hem de sanat eseridir. Daniel Libeskind’in elinden çıkan bina, Yahudi-Alman mücadelesini temsil ederek kırılma ve direnci sembol etmektedir. 1989 yılında bir yarışma sonucu kabul edilen yapının inşası 1993-1999 yılları arasında gerçekleştirilmiştir.
Müzenin kendisine gelince, iki bin yıllık geçmişe sahip olan Alman Yahudilerini anlatmaktadır. Müze içinde Yahudi tarihi ve kültürünün farklı dönemleriyle ilgili tarihi nesneler, belgeler, fotoğraflar, multimedya sunumları ve hatta bilgisayar oyunları sergilenmektedir. Sergiler kronolojik olarak düzenlenmiştir.
Neden gitmeliyim? Berlin Yahudi Müzesi, özellikle Nazi dönemine ve soykırım konusuna dikkat çekmektedir ve kurbanların yaşamları hakkında fikir vermektedir. Dünyanın en önemli insanlık dışı olaylarından biri olan bu soykırım hakkında detaylar için bu müze bizce iyi bir süzgeçten geçirilerek incelenmelidir.
Burası neresi? 1915 yılında inşa edilen bina, 1941-1945 yılları arasında Nazi kanadına hizmet etmesiyle bilinmektedir. 20 Ocak 1942 tarihinde Nazi hükumetinin üst düzey yöneticileri bu binada toplanarak Wannsee Konferansı’nı gerçekleştirmiştir. Bu konferansta, Yahudilerin sınır dışı edildiği ve soykırıma maruz kaldıkları “sözde çözüm” yolları masaya yatırılmıştır. Bina 1992 yılından bu yana yani toplantının 50. yıldönümünden itibaren resmi bir müze ve eğitim kurumu olarak hizmet vermektedir.
Neden gitmeliyim? Her ne kadar iç karartıcı bir konu olsa Almanya ve dünya tarihi açısından çok etkileyici kararların alındığı bir binayı ziyaret etmek, Berlin’deki tarih yolculuğunuz sırasında mutlaka yapmanız gereken şeyler arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Binadaki küçük müzeyi de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Müze içinde dünyanın çeşitli noktalarından antisemitik eylemlere dair fotoğraflar ve belgeler sergilenmektedir.
Burası neresi? Gedenkstätte Deutscher Widerstand olarak da bilinen Alman Direniş Anıtı, II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Adolf Hitler’in liderliğindeki Ulusal Sosyalist hükumete karşı savaşanlar için açılmış bir anıt ve müzedir. Burası özellikle Hitler’e suikast girişimini ve 20 Temmuz 1944 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimini anmaktadır. 1989 yılından bu yana ziyaret edilebilmektedir. Bu yönleriyle Alman tarihine özel bir bakış sunması nedeniyle müze, Berlin’de kesinlikle görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Hatta 2008 yılında Tom Cruise’un başrolünde oynadığı “Valkyrie” filmi de bu darbe girişiminden esinlenmiştir.
Neden gitmeliyim? Binlerce fotoğraf ve belgenin sergilendiği müzede sadece 20 Temmuz darbesi ya da suikast girişimini değil, çok daha geniş bir bakış açısını ziyaretçilerine sunuyor. Sergi sayesinde tarih boyunca farklı unsurlara ve direniş örneklerine dair çok geniş bir bilgi birikimine sahip olma imkanı yakalanıyor ve Alman tarihi ile ilgilenen herkes için burayı ziyaret etmek bir zorunluluk oluyor.
Burası neresi? Altes Müzesi, Almanya Ulusal Müzesi’nin bir parçasıdır. 1830 yılında Karl Frederich Schinkel tarafından yaptırılan müze, 1845 yılına kadar “Kraliyet Müzesi” olarak kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında büyük zarar gören bine 1966 yılına kadar süren restorasyon çalışmalarının ardından şu anki görünümüne kavuşmuştur. Ulusal Müze’nin klasik eserler koleksiyonunun bir kısmını sergileyen müzenin binası bile antik Yunan’dan etkilenilerek tasarlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Berlin müzeleri arasında kesinlikle keyif veren duraklardan biri olan Altes Müzesi, sahip olduğu antik Roma dönemine ait eserler ile özellikle de tarih meraklılarının kesinlikle kalbini çalmayı başaran bir müze. Bu nedenle Berlin turu gerçekleştirdiğiniz zaman mutlaka bu müzeyi de listenize dahil etmeniz gerekiyor.
Kaçırmayın! Altes Müzesi, Müzeler Adası’nda bulunduğundan Neues Museum, Pergamon Museum gibi müzelerle birlikte Berlin Dor ve Berlin Şehir Sarayı gibi yapılara da oldukça yakındır. Hepsini aynı gün ziyaret etmeniz pek mümkün olmasa da bahsettiğimiz bu yerleri de fırsat dahilinde değerlendirmenizi öneriyoruz.
Not: Müzeler Adası ziyaret edebileceğiniz daha pek çok müzeye ev sahipliği yaptığından, bizce en az bir veya iki gününüzü bu bölgeye ayırmanız, müzeleri daha rahat ve keyifli bir şekilde dolaşmanıza olanak tanıyacaktır.
Burası neresi? Berlin’de görülmesi gereken bir diğer müze olan Neues Museum, özellikle Antik Mısır Dönemi ağırlıklı bir sergiye sahiptir. Friedrich August Stüler tarafından müzenin inşaatı 1855 senesinde tamamlanmıştır. II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş gibi nedenlerle uzun süre herhangi bir yenileme çalışmasının gerçekleştirilmediği müze, 2009 yılına kadar kapalı kalmıştır. Bu tarihten itibaren eserler müzede sergilenmeye başlamıştır.
Müze içindeki tasarımda hayli ilgi çekici ve ziyaretçilerin kendilerini Antik Mısır’da hissetmeleri üzerine tasarlanmıştır. Müze içinde şu bölümler yer alıyor:
Mısır Müzesi ve Papirüs Koleksiyonu (Ägyptischen Museum und Papyrussammlung): Muhtemelen galerinin en önemli bölümü burasıdır. Ziyaretçiler çok sayıda mumya, mezar figürleri gibi nesneleri görebilmektedir ancak bu bölümün en önemli parçası kesinlikle M.Ö. 1351 yılın tarihlenmiş olan Nefertiti Büstü olsa gerek.
Prehistorya ve Eski Çağ Tarihi Müzesi (Museum für Vor- und Frühgeschichte): Bu sergide Taş Devri, Altın Çağı ve Bronz Çağı’na ait eşyaları görme fırsatını yakalamaktadır.
Antik Eserler Koleksiyonu (Antikensammlung): Bu bölümde de Antik Çağ’a dair pek çok önemli eser ve nesneyi görebileceksiniz.
Neden gitmeliyim? Antik Mısır Medeniyeti’ne dair pek çok eser ve belgenin yer aldığı müze, bu alanda belki de dünyadaki ziyaret edilebilecek en kapsamlı ve başarılı müzelerin başında gelmektedir. Burası sadece sergilenen eserler için değil, ödül alan muhteşem mimari unsurları nedeniyle de ziyaret edilmelidir.
Burası neresi? Berlin-Hohenschönhausen Anıtı olarak bilinen Stasi Hapishanesi, Soğuk Savaş döneminde Doğu Alman Devlet Güvenlik Bakanlığı (Stasi) tarafından işletilen meşhur bir Doğu Alman hapishanesiydi. Aslında burası gizli bir gözaltı kampı ve idi ve sonradan Stasi tarafından devralınmıştır ve komünist rejime karşı olduğu kişiler burada işkencelere maruz bırakılarak bildiklerini itiraf etmeye zorlanmıştır. Doğu ile Batı Almanya’nın birleştiği 3 Ekim 1990 senesinde hapishane de kapatılmıştır.
Neden gitmeliyim? Berlin Stasi Hapishanesi, günümüzde bir anıt olarak ziyaretçilere hizmet vermekte ve insanların Stasi Hapishanesi hakkında bilgi edinmesine olanak tanımaktadır. Şu anda hapishanede 300 fotoğraf, mahkumların hapishane kıyafetleri ve mektuplar dahil olmak üzere toplamda 500 civarında nesne sergilenmektedir. Hapishanenin yılda 400.000’den fazla ziyaretçi çekmesi şaşırtıcı bir durum değildir.
Burası neresi? Bergama Müzesi, Berlin’de üç farklı sergiye ev sahipliği yapan çok büyük ve çeşitli bir müzedir. Tasarımı Alfred Messel tarafından gerçekleştirilen Bergama Müzesi, 1910-1930 yılları arasında 20 yıllık bir süre zarfında ziyarete hazır hale getirilmiştir. Zamanla daha büyük bir alana ihtiyaç duyulmasından dolayı mevcut bina yıkılmış ve yerine, günümüzde hizmet veren kompleks inşa edilmiştir.
Müzeyi genel hatlarıyla ziyaret etmek için bile yarım gün gibi geniş bir zaman ihtiyaç duyulabilmektedir. Müzede özellikle antik Yunan dönemine ait eserlere yer verilen Antikensammlung sergisi oldukça ilgi çekicidir. Müzede aynı zamanda İslam Eserleri Müzesi (Museums für İslamiche Kunst) isminde İslami eserlerin sergilendiği bir sergi de bulunmaktadır. Müzedeki en geniş sergi, 2.000 metrekareden daha büyük bir alanda altı bin yıllık bir tarihi kapsayan “Antik Yakın Doğu Müzesi” ya da “Vorderasiatisches Müzesi“dir. İştar Kapısı, Babil Kulesi gibi çok önemli eserler bu bölümde sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Bergama Müzesi, dünyanın en başarılı müzelerinden biri olarak kabul edilmektedir ve birçoğunun Anadolu’dan getirildiğini gördüğümüz devasa bir koleksiyona sahiptir ve bu eserlerin etkileyiciliğini ve devasa boyutlarını görünce nasıl taşındığı konusunda büyük bir şaşkınlık yaşayabiliyorsunuz. Binaya girişte insanın kendini sahiden bir antik kentteymiş gibi hissetmesi ve müzenin bu konuda müziğiyle bile oldukça başarılı olması da burayı cezbedici kılıyor. Bu nedenle burasını, Berlin’e gelen herkesin ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Burası neresi? Berliner Dom (Berlin Katedrali), II. Kaiser Wilhelm döneminde mimar Julius Carl Raschdorff tarafından inşa edilen 20. yüzyılın başlarına ait, Berlin kiliseleri arasında mutlaka görülmesi gereken dini yapılardan biridir. 1894-1905 yıllarına inşa edilmiş olan kilise, süslü ve oldukça heybetli bir kubbe ile taçlandırılmıştır. Bradenburg’un siyasi açıdan önde gelen isimlerinden biri olan I. Frederick William’ın mezarı da bu kilise içinde bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında ciddi hasar gören yapı, 1993 yılında yeniden ibadete açılmış ancak gerçekleştirilen tadilat işlemleri 2002 yılına kadar devam etmiştir.
Neden gitmeliyim? Kilise mimarilerine meraklı biriyseniz bu nokta sizin Berlin gezi listenize dahil etmeniz gereken bir yer. Cathedral Shop, Cathedral Museum ve Dome Gallery ise ziyaretini daha bir dolu geçirmeniz için kilisenin görebileceğiniz bölümleri arasında bulunuyor. Katedralin içine girmeseniz bile önündeki çimlere uzanıp mimari güzelliğini uzun süre seyredebilirsiniz. Burası aynı zamanda piskopos atanmayan tek kilise olması nedeniyle de önemlidir. Bu durum nedeniyle burasının tam anlamıyla bir katedral olmadığı da söylenebilir aslında.
Kaçırmayın! Katedralin en üst katına çıkmayı ve tepede bulunan muazzam güzellikteki heykelleri daha yakından görmeyi de ihmal etmeyin. Tepeye çıkmak için 270 basamakla 117 metrelik bir yüksekliği katetmeniz gerektiğini de belirtelim.
Burası neresi? 13. yüzyılda inşa edilen Nikolaichurch, Berlin kiliseleri içinde en eski olanıdır. İlginç ikiz kulesi ve mükemmel akustiği ile dikkat çekicidir. Kilisenin farklı mimariye sahip kuleleri binada farklı dönem mimari unsurlarına işaret etmektedir. Geçmişte şehrin en önemli Roma Katolik Kilisesi olan bina, şu anda konser salonu ve müze olarak hizmet vermektedir. Salondaki 1398 yılından kalma vaftiz yazı tipi ve 1714’ten kalma bir barok minber bulunmaktadır.
Kilise sadece önemli bir dini merkez değildi; aynı zamanda belediye meclisi için de önemli bir buluşma noktasıydı. Doğu ve Batı birleşiminin ardından 1991 yılındaki ilk seçilen Berlin parlamentosu burada ilk toplantısını gerçekleştirmiştir.
Neden gitmeliyim? Binanın kalıcı sergisini ziyaret ederek kilise ve Aziz Nicholas Mahallesi hakkında bilgiler edinebilirsiniz. Kuleye tırmanmak da mümkün. Bunun için havanın açık olduğu bir günü tercih edebilir ve manzaranın keyfini sürebilirsiniz.
Burası neresi? Zionskirche, 19. yüzyıldan kalma pitoresk bir kilisedir ve Neo-Romantik mimarinin enfes bir örneğidir. I. William tarafından 1872’de inşa edilen kilise, dönemin tarihsel hareketinin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Dietrich Bonhoeffer’in önderliğindeki muhalif gruplar için burası önemli bir buluşma noktası olmuştur. Kilise 67 metre yüksekliğe sahiptir. II. Dünya Savaşı’nda zarar gören bina, uzun süre bu şekilde kaldıktan sonra 1980 yılında restore edilmeye başlanmış ve 2002 yılında yeniden açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Zion Church, sadece bir kilise değil, aynı zamanda politik anlamda da çok önemli bir merkezdir.
Kaçırmayın! Her pazar, küçük bir ücret karşılığında kilisenin kulesine tırmanabilirsiniz. Eğer ziyaretinizi bu güne denk getirirseniz mutlaka bu fırsatı değerlendirin.
Burası neresi? Aslen 1859-1866 yıllarında Eduard Knoblauch tarafından inşa edilen sinagog, günümüzde Centrium Judaicum adıyla bir müze olarak kullanılmaktadır. Aktif olduğu yıllarda burası Almanya’nın en büyük Yahudi ibadet yeri olmuştur. Yapı Doğu Mağribi mimarisi ile günümüzde de hala Yahudiler için önemli bir dini semboldür. Dış kısmı pişmiş toprak tuğla ile dekore edilmiştir. Büyük kubbe ve iki yan kubbe etkileyici yaldızlı detayları ile dikkat çekmektedir. Yapı 3200 kişiyi aynı anda ağırlayacak bir kapasiteye sahipti.
Ülkedeki Yahudilere karşı takınılan tavırlara rağmen sinagog 1940 yılına kadar ibadete açık kalmayı başarmıştır. 1943 senesinde ise II. Dünya Savaşı esnasındaki bombalamalarda ciddi hasar görmüştür. 1988-1991 yılları arasında restore edilen sinagog, Yahudilerin o dönemde nasıl bir yaşam sürdüklerini ve sinagogun zengin tarihini belgelere dayanarak anlatmaktadır.
Neden gitmeliyim? Yahudilere ait ibadet yerlerinin nasıl olduğunu ve II. Dünya Savaşı dönemlerinde Yahudilerin Berlin’deki hayatlarını merak ediyorsanız bu sinagogda aradığınızda daha fazlasını bulacağınız kesin.
Kaçırmayın! Sinagogun etkileyici sinagogu keşfetmeye açık olduğu için kesinlikle bu fırsatı değerlendirin.
Burası neresi? Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi, 1890’lı yıllarda inşa edilmiş ve torunu II. Kaiser William tarafından I. Kaiser William’a ithaf edilmiş Romanesk tarzında bir kilisedir. Burası da diğer pek çok mimari yapı gibi 1943 yılında, II. Dünya Savaşı sırasında büyük hasarlar görmüş ve 1959-1963 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Çan kulesi, şapel, fuaye, etkileyici anıt salonu ve çarpıcı freskler nedeniyle her yıl dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler bu kiliseyi görmektedir.
Burası neresi? Nikolai Mahallesi, Eski Kent’in tam kalbinde yer alır ve en eski cazibe merkezlerinin çoğu bu bölgede bulunmaktadır. Bu yaya dostu bölge, köşelerle dolu dar sokaklarda restoranlardan cafelere ve dükkanlara kadar pek çok ziyaret noktasını bünyesinde barındırmaktadır.
Orta Çağlarda yerleşimin başladığı bölgede II. Dünya Savaşı’na kadar sanatla ve eğlence ile iç içe bir yaşam sürülmekteydi.
Bölgenin öne çıkan özellikleri arasında, Berlin’in zengin sanatsal ve kültürel tarihine adanmış sergileri olan 1760’lı yıllarda inşa edilmiş Ephraim Sarayı gibi eski evlerde ve tarihi binalarda yer alan birçok eski çeşme, fener ve merdiven gibi mimari unsurlar yer alıyor. Ayrıca, gene 1760’lı yıllarda inşa edilen ve Yahudi tüccarların evlerini temsil eden Knoblauch Evi de hayli ilgi çekicidir. 1400 metre boyunca uzanan Unter der Linden ise hayli turistik olan caddelerden biridir. Burada çok keyifli zaman geçireceğinizden eminiz.
Neden gitmeliyim? Kentin gürültüsünden uzak kalmak, keyifli bir yürüyüş ve güzel bir akşam yemeği yemek için şehrin en çok tercih edilen bu bölgesini mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Kaçırmayın! Nikolai Quarter turları ile hem yeni arkadaşlar edinme hem de rehberler sayesinde bölgenin geçmişini daha yakından tanıma imkanına sahip olabilirsiniz.
Burası neresi? Berlin’in en büyük meydanlarından biri olan Gendarmenmarkt, “şehrin en güzel meydanı” olarak bilinmektedir. Başlangıçta, 1688 senesinde bir pazar yeri olarak I. Frederich tarafından kurulmuş ve pek çok tarihi olaya tanıklık etmiştir. Bölgenin ana sakinleri Fransa’dan Huguenot mültecileriydi. II. Dünya Savaşı sonrası meydan yıkılmıştı. 1970’lerde Doğu Berlin hükumeti tarafından yeniden inşa edilen meydan, “Platz der Akademie” olarak adlandırılmıştır ve 1991 senesinde şehir yeniden birleştikten sonra eski adını almıştır.
Neden gitmeliyim? Fransız Katedrali, Alman Katedrali, Konzerthaus(eski adıyla Playhouse)’a ev sahipliği yapan Gendarmenmarkt, görülmeye değer tarihi noktaları ile Berlin’de mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Konserthaus’un önünde ise ünlü şair Frederich Schiller’in bir heykeli bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Meydanda bulunan ve hemen üst kısımda isimlerini paylaştığımız üç tarihi simge yapıyı da meydana geldiğinizde mutlaka ziyaret etmelisiniz. Meydanda dinlenmeyi ve yürüyüş yapmayı da ihmal etmeyin.
Burası neresi? Tarihi Mitte Bölgesinin kalbinde yer alan Bebelplatz, Devlet Opera Binası, Humboldt Üniversitesi, St. Hedwigs Katedrali gibi çok önemli binalara ev sahipliği yapmaktadır. Burası aynı zamanda 10 Mayıs 1933 senesinde Üniversite Kütüphanesi önünde Nazi üyeleri tarafından gerçekleştirilen kitap yapma olaylarının da sahnesi olmuştur. Joseph Goebbels’in emriyle Nazi üyeleri karşıt görüşe ait yaklaşık 20.000 kitabı yakmıştır. Meydanda bulunan 1995 yılında Micha Ullmann tarafından yapılmış dev bir cam ise o günün anısına yapılan anıtsal bir kütüphaneyi barındırır ve aşağıya baktığınızda kitapları hatırlatan beyaz raflar görürsünüz.
Neden gitmeliyim? Muhteşem binaları ile Bebelplatz, Berlin’in en cazip meydanlarından biridir ve şehrin damalı tarihinin de önemli sahnelerinden biri olmuştur.
Burası neresi? Spandau’nun Eski Kent’ine sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Zitadelle Spandau, Berlin’in en etkileyici Rönesans kalelerinin başında gelmektedir. Yapı Havel ve Spree nehirlerinin birleştiği stratejik bir konumda bulunmaktadır ve hiçbir kör noktasının olmamasıyla meşhurdur. Kalenin inşası 1559’tan 1564’e kadar yaklaşık 3,5 yıl sürmüştür. Kale, şehrin korunmasında büyük önem sahibi olmuştur.
1930’larda kale, Alman kuvvetleri tarafından bazı askeri ve kimyasal deneyler için kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası Nazi surlarının bir parçası olarak kullanılan Spandau Kalesi, 20. yüzyılda bile muhteşem mimarisi sayesinde askeri savunmalarda çok başarılı olmuştur. Savaş sonrası ise kalede Prusyalı mahkumlar için kale bir devlet hapishanesi görevi görmüştür. 1989’da duvarın yıkılmasından bu yana kale, halka açık bir kültür merkezi görevi görmektedir.
Neden gitmeliyim? Gerek mimarisi, gerekse savaşlardaki dayanıklılığı ile burası Berlin’in en etkileyici savunma noktalarının başında gelmektedir.
Berlin Tourist Pass nedir? The Berlin Pass, Berlin seyahatiniz sırasında kullanabileceğiniz en önemli turist kartlarından biridir.
Nasıl temin edilir? Burayı tıklayarak size uygun olan bilet seçeneğini satın alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerli? 2 veya 3 gün
Ücreti nedir? Yetişkinler için 2 günlük 120€, 3 günlük 146€; çocuklar için ise 2 günlük 75€, 3 günlük ise 92€.
Avantajları nelerdir?
Berlin Welcome Card nedir? Berlin Welcome Card, ulaşım, eğlence, kültür, müze girişleri gibi pek çok turistik atraksiyonda Berlin’i daha ucuza keşfetmeyi sağlayan bir abonelik uygulamasıdır.
Nasıl temin edilir? Kartı satın almak için birçok yöntem bulunuyor. Seyahat rehberiyle birlikte kartı online mağaza üzerinden almak mümkün. Dileyenler müşteri hizmetleri ile iletişime geçerek telefon kanalıyla da kartı temin edebilmektedir. Ayrıca birçok seyahat bürosu, Berlin Turist Bilgi Merkezi, havaalanları, birçok otel ve toplu taşıma hizmetleri için kullanılan otomatlar aracılığı ile de bu kartı temin etmek mümkün olabiliyor.
Ne kadar süre geçerli? 2, 3, 4, 5 veya 6 gün geçerli olan seçenekler bulunuyor. İlk kullanımdan itibaren geçerlilik süresi işlemeye başlar.
Ücreti nedir? Aşağıdaki tablodan inceleyebilirsiniz.
*Not: 14 yaşa kadar olan 3 ziyaretçi kendisine refakat eden bir yetişkinin kartı ile ücretsiz bir şekilde faydalanabilmektedir.
Avantajları nelerdir?
Museum Pass Berlin nedir? Berlin’deki 30’dan fazla müzeye ücretsiz bir şekilde girmenizi sağlayan bir müze kart uygulamasıdır. Museum Pass Berlin ile Berlin gezisi çok daha uygun fiyatlara tamamlanabilmektedir.
Nasıl temin edilir? Online olarak burayı tıklayarak temin edilebilir.
Ne kadar süre geçerli? Museum Pass Berlin 3 gün süreyle geçerlidir.
Ücreti nedir? Normal ücreti 29€, indirimli bilet ücreti ise 14,5€. İndirimli biletlerden indirimli müze geçiş belgesi, öğrenciler, askerler, işsiz ve engelli bireyler faydalanabilir.
Avantajları nelerdir?
Go Berlin Pass nedir? GoCity uygulamasının Berlin ayağı olan Go Berlin Pass, pek çok şehirde uygulanan önemli turist kartı uygulamalarından biridir.
Nasıl temin edilir? Online olarak burayı tıklayabilir ve size uygun olan Go Berlin Pass seçeneğini kolay bir şekilde satın alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerli? 2, 3, 4 veya 5 günlük seçenekleri bulunmaktadır.
Ücreti nedir? Her şey dahil kartta 2 günlük geçerliliği olan seçenek yetişkin 74€, çocuk ise 37€; sınırlandırılmış kartta ise 3 yer seçilen versiyonu yetişkinler için 59€ ve çocuk için 33€’dur. Her şey dahil kartta tercih edilen gün boyunca şehirdeki bütün indirim ve ücretsiz geçişlerde faydalanılabilir. Sınırlı kart uygulamasında ise seçilen noktalar için avantajlar değerlendirilir. İkinci seçim genellikle vakti kısıtlı olan ziyaretçiler için uygun olmaktadır.
Avantajları nelerdir?
Berlin CityTourCard nedir? Hem ulaşım hem de turistik noktalara giriş için kullanabileceğiniz önemli bir turist organizasyonudur. Berlin CityTourCard sayesinde günde minimum 15€-20€ arası indirim sağlayabilirsiniz.
Nasıl temin edilir? Kartı, şehirdeki bütün turist bilgi merkezlerinden temin edebilirsiniz. Ayrıca birçok istasyonda bulunan bilet makinelerinden de kartı almak mümkün. Biletinizi aynı zamanda online olarak da satın alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerli? 2 ile 6 gün arasında değişen geçerlilik süresi bulunmaktadır.
Ücreti nedir? Ücretlendirme sadece şehir merkezi veya şehir merkezi + banliyöler olmak üzere iki şekilde belirlenmiştir. Detaylı fiyat bilgisi için hemen alt kısımdaki fotoğrafı inceleyebilirsiniz;
Avantajları nelerdir?
Bu popüler kartlar dışında pek çok alışveriş ve yeme içme mekanında 1 alana bir bedava imkanı sunan Get2Card, ilk kez Berlin’e gelenler için büyük avantajlar sunan EasyCityPass Berlin, eşcinsellere özel QueerCityPass Berlin seçenekleri de Berlin’e gelenlerin değerlendirebileceği turist kartları arasında bulunmaktadır.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…