Ülkenin Portekiz’le olan sınırında bulunan küçük şehirde Akdeniz ikliminin etkin olması, sıkıntı çekmeden keyifli birkaç gün geçirmenizi sağlıyor. Bir körfez içine kurulmuş Vigo, gezilecek yerleriyle konuklarına tarih, kültür ve denizi bir arada deneyimleme imkânı sunuyor.
Vigo’nun hareketli bir limanının hemen ötesinde yer alan Casco Vello, geçmişten günümüze kadar çok daha basit bir yaşam şekline sahip bir bölge olarak öne çıkıyor. Kentin eski şehri aslında geleneksel binalar, dar ve dolambaçlı sokakları olan büyüleyici küçük bir mahalle. Tarihi binalarının yanında güzel kafeler ve restoranlar da bulacağınız klasik İspanya tarzını yansıtan bölgede, çok eğleneceğinizden eminiz.
Vigo’nun en eski yapılarından biri olan Castro Kalesi, önemli turistik mekânlarına yakın oluşu ve ulaşımının kolaylığıyla ilk ziyaret edeceğiniz yer olabilir. 1665 yılında kurulan Castro Kalesi kompleksi, bu küçük liman kentini istilacılardan korumak amacıyla şehir savunma sisteminin bir parçası olarak yapılmış.
Kale savaş sırasında İngiliz Deniz Kuvvetleri tarafından Vigo’ya yapılan saldırıları durdurmak için tasarlanmış ancak surların çoğu günümüze ulaşmamış. Kale kalıntıları kalmış olsa da tarihe meraklıysanız mutlaka uğramalısınız.
Kale çevresindeki park, kentin ortasında doğal bir ortam yaratmayı başarmış. Tırmanarak çıkacağınız bir yükseklikte yer alan Parque del Monte Castro’ya yürüyerek gitmek sizi biraz zorlayabilir. Ama güzel bir egzersiz sonunda tüm şehri ayaklarınızın altına seren bu yeşil parkta saatlerce dinlenebilirsiniz. Ayrıca parkta, 1702’de Anglo-Hollandalı ve Franco-İspanyol kuvvetleri arasında limanda gerçekleşen Rande Muharebesini anmak için Monte Castro’ya yerleştirilen çapaları da görebilirsiniz.
Plaza de Pedra’da, Vigo‘nun en eski kilisesi olan Santa Maria Collegiate Kilisesi bulunuyor. Orta Çağ’da inşa edilmiş, ancak yenileme çalışmalarıyla 1836’da tamamlanmış ve bugünkü forumunu kazanmış. Meydanın simgesi olan bu neoklasik bina, 1809’da yerli halkı Napolyon hâkimiyetinden koruyan bir mesihe ithaf edilmiş. Kiliseye girmek için herhangi bir ücret ödemeniz de gerekmiyor.
Çarpıcı güzellikte ve biraz da ıssız olan takımadalarda birkaç gün geçirerek keşfinizi tamamlayabilirsiniz. Yaz boyunca, şehir limanından yaklaşık yarım saat aralıklarla kalkan feribotlarla ulaşabileceğiniz Cíes Adaları, etkileyici plajlarıyla tatiliniz renklendirecek. Monteagudo, Do Faro ve San Martiño adında üç adanın birleşmesiyle oluşan takımadalarda, Kamp yapma seçeneklerini de değerlendirebilirsiniz.
Eğer adalara yolculuk yapacak zamanınız yoksa çok sayıda plaj olan şehirde en ünlüsü olan Samil Plajı’na gidip denizin ve güneşin keyfini çıkarabilirsiniz. Lagares Nehri’nin Atlantik ile buluştuğu yer olan Samil, dağ ve deniz manzarasının da karıştığı huzur verici bir yer. Ayrıca 1.700 m uzunluğundaki plajda yüzme havuzları, basketbol sahaları ve beş yüzlü futbol sahası gibi farklı etkinlik alanları bulabilirsiniz.
Rande Köprüsü‘nü kullanmadan Cíes Adaları ve Vigo’nun körfezinin manzaralarının tadını tam olarak çıkaramazsınız. Gece ışıklarla ayrı bir havaya bürünen köprü, 1981’de trafiğe açıldığından bu yana her gün yaklaşık 50.000 aracı misafir ediyor.
MACRO-Vigo Çağdaş Sanatlar Müzesi, yıllardır terk edilmiş bir binada, 2002 yılında yapılan açılışıyla heyecan ve hareket yaratmış. Vigo’nun 1861’de inşa edilen eski adliye binası ve hapishanesi olan binaya kurulan müze, daimi sergileri olmasa da tematik gösteriler, geçici sergiler ve kültürel etkinliklerle sanatseverleri çağırıyor. Pazartesi dışında diğer günler 11.00-14.30, 17.00-21.00 saatleri arası açık olan müzeyi listenize eklemeyi unutmayın.
Şehrin bir diğer sanat müzesi Quinones de Leon, görkemli bir 17. yüzyıl malikânesi olan Castrelos “pazo” içinde açılmış. Burada, Galiçyalı sanatçılar tarafından 20. yüzyılın eserlerinin yanı sıra, Madrid‘in Prado müzesinde koleksiyona ait olan fakat burada saklanan birkaç parça da sergileniyor. Bu seçkin müze pazartesi günleri kapalıyken diğer günler 10.00-13.30, 17.00-20.00 arası hizmet vermeye devam ediyor. Yalnızca pazar günleri saat 13.30’da kapılarını kapatıyor ve cumartesi günleri de 17.00’da açılıyor.
Vigo’nun sahilindeki eski bir bidonun parçalarını içerecek şekilde tasarlanmış Mar de Galicia Müzesi, 2002’den beri faaliyet gösteriyor. Sergileri genel olarak, Galiçya’nın okyanusa olan uzun bağlantısını ve sahildeki ekosistemleri hakkında bilgileri içeriyor. Bölgede 19.yy’de popüler bir aktivite sayılan balina avının yapıldığı özgün bir zıpkın serginin en dikkat çeken parçalarından. Müzeyi pazartesi dışında 10.00-14.00, 17.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Önemli bir liman kenti olması Vigo’ya balık çeşitliliğinde zenginliği getirmiş. Avrupa‘nın en büyük taze balık miktarının karşılandığı şehirde onlarca çeşit balık deneme şansınız var. Haftanın belirli günlerinde kurulan balık pazarları bu lezzetlere ulaşmanızı sağlayan en sağlıklı yol olacak.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…