Sevilla şehrinin tarihi Avrupa’daki diğer şehirlere göre çok gösterişli olmasa da yabana atılacak gibi de değildir. Şehirde bazıları 10. yüzyıla kadar dayanan çok önemli eserler bulunuyor. Sevilla’nın en önemli tarihi turistik yerleri ile ilgili detaylar için hazırladığımız Sevilla tarihi yerler listemiz sizi bekliyor…
Sevilla tarihi hakkında; Efsaneler Sevilla’nın Herkül tarafından kurulduğunu işaret etmektedir. Tarihçilere göre Sevilla Tharsis saltanatı sırasında gelişmiş ve Yunanlılarla Fenikelilerin Tharsis ile ticari faaliyetler içine girmiştir. MÖ 8. yüzyılda ise onların torunları Guadalquivir kıyılarında bir şehir kurarak bu şehre “Ispal” adını vermiştir. Şehrin ismi daha sonra “Hispalis” olarak adlandırılmış ve bu şehir Sevilla’nın temelleri olarak kabul edilmiştir.
MÖ 3. yüzyıldan itibaren Kartacalılar bölgeyi istila etmiştir ancak bu saltanat uzun sürmemiş ve MÖ 2. yüzyılda Romalı Scipio Africanus tarafından mağlup edilmiştir. Bu zamandan sonra şehir büyük bir gelişim içine girmiş ve Roma’nın askeri üssü olmuştur. Çeşitli topluluklar tarafından istila edilen şehir, Vizigotlar tarafından 6. ve 7. yüzyılda ele geçirilmiş ve önemli bir kültürel bölge haline gelmiştir.
8. yüzyıla geldiğimizde bölgede Arapların istilası başlamıştır. 1248’de ise bölgedeki Arap egemenliği sona ermiş ve III. Ferdinand’ın bölgeyi ele geçirmesiyle şehirde Hristiyanlığın yayılması sağlanmıştır. Bu dönemden itibaren mevcut camilerin yerine kiliseler inşa edilmiştir.
15. yüzyılın sonunda 150.000 nüfusa ulaşan şehirde Velazquez, Murillo ve Valdez Leal gibi önemli ressamlar sayesinde sanat anlamında bir dönüm noktasına ulaşılmıştır. 17. yüzyıldaki veba salgını ise Sevilla için tam anlamıyla bir çöküş olmuştur. 18. yüzyıl da savaşlar ve salgınlar nedeniyle şehir için sönük geçmiştir.
19. ve 20. yüzyıl Sevilla’nın inşa edilmesi açısından çok önemli olmuştur. Yapılan yeni yollar ve meydanlar sayesinde şehrin kalkınması hızlanmıştır. 1929’daki Latin Amerika sergisi ve 1992’deki Evrensel Sergi şehrin dünyaya açılması açısından çok önemli olmuştur.
Sevila’nın en ünlüleri; Alcazar Sarayı ve Sevilla Katedrali Sevilla’nın en meşhur tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Sevilla gezi tavsiyesi; Sevilla’ya geldiğinizde bir flamenko gösterisini mutlaka izleyiz. Zengin tapas kültürüne sahi Sevilla mutfağını yakından tanıyın. Bu arada yapılış yılı itibariyle tarihi bir değeri olmasa da kısa bir süre içinde Sevilla’nın simgelerinden biri haline gelen “Metropol Parasol” isimli sıra dışı yapıyı da görmenizi tavsiye ediyoruz.
Müzekart; Sevilla gezi planı yapacaklar için şehirdeki ziyaretini daha ekonomik kılacak turist kartı seçenekleri bulunuyor. Bu kartlar arasında Sevilla Pass ve Sevilla Card en fazla tercih edilenler arasındadır.
Burası neresi? 15. yüzyılda eski bir caminin yerine inşa edilen bu Gotik katedral, Sevilla’daki en büyük dini yapıların başında gelmektedir. Katedralin La Giralda isimli çan kulesi ise, 12. yüzyılda Muvahhid Mağribi hükümdarları tarafından yapılmış olan caminin minaresiydi. Katedralin 93 metre yüksekliğe sahip olan bu çan kulesi Sevilla’nın amblemi olarak kabul edilmektedir.
Sevilla Katedrali, dünyadaki en büyük üçüncü kilise ve dünyanın en büyük katedrali olma özelliğine sahiptir. Etkileyici mimarisi ve tarihi dokusu ile yapı, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir. Katedral aynı zamanda Kristof Colomb‘un mezarına da ev sahipliği yapmaktadır.
Katedral içine giren ziyaretçiler nefin kusursuz oranları karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Beş koridorlu bir yapıya sahip olan iç mekan, 117 metre uzunluğa, 76 metre genişliğe ve 40 metre yüksekliğe kadar uzanmaktadır. Bu ebatlar sayesinde iç mekan İspanya’daki en heybetli Gotik iç mekan olma özelliğini göstermektedir.
Neden gitmeliyim? Sevilla kiliseleri içinde en görkemli ve heybetli Gotik yapıların başında gelmesi nedeniyle bu güzel katedrali ziyaret listenize mutlaka dahil etmelisiniz. La Giralda’nın tepesine kolay bir tırmanışla ulaştığınızda karşılaşacağınız manzara ise sizi ayrıca keyiflendirecektir.
Burası neresi? Kilise, Sevilla’daki en güzel kiliselerden biridir. Barok mimariyle inşa edilmiş olan kilise, 17. yüzyılın sonlarında Sevilla’daki merkez cami olan İbn Adabbas’ın yerinde başlamış ve o zamandan beri çeşitli eklemeler yapılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Cami 1671’de yıkılmış ve 1674-1712 yılları arasında Leonardo de Figueroa tarafından kilise inşa edilmiştir.
Kilisenin pembe cephesi özellikle öğleden sonralar güneş vurduğunda fotoğraf çekmek için muazzam bir fon oluşturmaktadır. Aynı şekilde görkemli ve abartı yaldız detaylara sahip iç mekan, Sevilla’nın Barok mimari noktasında tam bir hazine niteliği taşıdığını bizlere gösteriyor.
Tapınakta iki muhteşem sunak bulunuyor: Juan de Mesa’nın Kutsal Aşk Mesih’i ve Juan Martínez Montañez’in Tutkulu İsa’sı. Kilisenin diğer önemli noktalarını ise yükselen kubbe ve kutsal şapel olarak sıralayabiliriz. Aynı zamanda kilisenin portakal ağaçlarıyla dolu avlusu da dikkat çekmektedir.
Neden gitmeliyim? Sevilla Katedrali’ne çok yakın bir konumda olması nedeniyle burasını da görmeniz gerektiğini söyleyebiliriz. Ziyaretiniz sonrası ise Salvador Meydanı’a uğrayarak pek çok bardan birini ziyaret edebilir, içkilerin ve tapasların tadına bakabilirsiniz.
Burası neresi? Santa Paula Manastırı, 1473’te Jeronimas rahibeleri için Dona Ana de Santillan tarafından kurulmuştur. Tapınak, beş yüzyıl boyunca rahibelere hizmet vermiştir. Binanın öne çıkan özellikleri arasında, seramik ve heykellerle süslenmiş 16. yüzyıldan kalma revak ve 1504’ten kalma plateresk tarzındaki ana cephesidir.
Manastır günümüzde önemli bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır ve turistler bu koleksiyonu görmek için manastırı ziyaret edebilmektedir. Bugün burası hala bir manastır olarak hizmet etmektedir ve içinde yaşayan rahibeler bulunmaktadır. Manastır içinde ayrıca rahibeler el yapımı kek ve şekerleme de satmaktadır.
Neden gitmeliyim? Kilisenin içi ziyaret edilemiyor ancak bahsetmiş olduğumuz müzeyi ziyaret edebilir ve rahibelerin satmış olduğu yiyeceklerden satın alabilirsiniz.
Burası neresi? Macarena bölgesi, Sevilla’nın daha az turistik olan yerlerinden biridir. Meryem Ana şerefine 1949 senesinde inşa edilmiş olan ibadethane, Neo-Barok bir tarza sahiptir. Şehirdeki diğer dini yapılar dikkat çekmese de vakti olanlar için bu ibadethane de Sevilla’da görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Özellikle iç kısımdaki Meryem Ana’ya odaklanan, Rafael Rodriguez tarafından çeşitli renklerde mermerler ve fresklerle gerçekleştirilmiş dekor dikkat çekmektedir. Bazilika içinde ayrıca ziyaret edebileceğiniz “Macarena Kardeşliği” ismi verilen bir de müze ziyaret edilebilmektedir.
Burası neresi? San Clemente Kraliyet Sarayı 23 Kasım 1248’de kurulmuştur. 1284 senesinde Kraliyet Panteonu olmuş, kraliyet ailesinin bazı üyeleri buraya gömülmüştür. Manastır 16. ve 18. yüzyıllar arasında önemli değişikliklere uğramıştır. Fransız işgali sırasında ve 19. yüzyıldaki müsaderede manastır çevresindeki topraklar yağmalanmıştır.
Kilise, Mudejar kaplı bir tavana ve tek bir nefe sahiptir. Boyalı seramiklerle kaplı duvarları en ilgi çekici kısımlarındandır. Ana sunak ise 1647 senesinde Felipe de Ribas tarafından ortaya çıkarılmış bir eserdir. Kilise içindeki çeşitli duvar resimleri de görmeye değerdir.
Neden gitmeliyim? Manastırda ibadetin yanı sıra muhteşem tatlılar ve manastır bahçesinden elde edilen ürünlerle muhteşem reçeller yapılmaktadır. Yani burası hem dini açıdan hem de reçellerini tatmak için görülmeye değer önemli bir ibadethanedir.
Burası neresi? 14. yüzyıldan kalma bu kilise, özellikle Giralda benzeri kulesi ve Gotik-Mudejar özellikleri ile dikkat çekmektedir. Kilisenin kulesi geçmişte daha önceki bir caminin minaresine dayanmaktadır. Cami yerine kilisenin inşa edilmesi 1470 yılında gerçekleşmiştir. 1936’da çıkan yangında ve depremde hasar görmesine karşın günümüze en az dönüşümle ulaşmayı başarmış kiliselerden biridir. Kilisedeki son restorasyon 1987 senesinde tamamlanmıştır.
Kilisenin dış mimarisi özellikle şehirdeki en ilginç kilise kapılarından birine sahip olmasıyla dikkat çekmektedir. Kare planlı çan kulesi ilgi çeken önemli kısmıdır. Kilisenin iç kısmı dikdörtgen ve üç neflidir. Beyaz duvarlı tapınağın duvarlarında neredeyse hiç dekorasyon bulunmuyor. Ana nefte çarmıha gerilmiş İsa figürü ve 17. yüzyıldan San Marcos’un baş kısımdaki görüntüsü dikkat çekiyor.
Neden gitmeliyim? Minareden döndürülmüş çan kulesi ile dikkat çeken Iglesia de San Marcos, Sevilla kiliseleri içinde kesinlikle dikkatle incelenmesi gereken sade ve keyifli bir ibadethanedir. Kilisenin ana kapısının önünde bulunan ve hayli aşınmış olan iki büyük granit direk de sizi Orta Çağ’a götürecek önemli tarihi kalıntılar arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Santa Catalina Kilisesi, Sevilla’daki Mudejar mimarinin en net savunucularından biri olarak 13. ve 14. yüzyıldan bu yana varlığını sürdürmektedir. Kilisenin mihrabı ve kulesindeki minare izleri yerine yapılmış olan camiden kalmıştır. Kilisenin bulunduğu yerde gerçekleştirilen kazılar Roma ve Vizigot kalıntılarına da rastlanmıştır. Kilisenin bulunduğu noktadan büyük bir yol yapılması planlanmış ancak bu plan hayata geçirilemediğinden kilise ayakta durmayı başarmıştır.
Kilise zaman içinde çeşitli restorasyonlardan geçmiştir ve bu nedenle kilisede Barok, Gotik, Mudejar gibi farklı mimari tarzların özelliklerine rastlanmaktadır. Kilisedeki son restorasyon 2018 senesinde tamamlanmış ve kilise yeniden ziyarete açılmıştır. Kiliseye ait ana kapı, 100 yıl önce komşu bir kilise olan Santa Lucia’dan alınmış ve buraya taşınmıştır.
Neden gitmeliyim? Şehirdeki en muhteşem mikro mimarilerden biri olarak kabul edilen kutsal şapelin tasarımı ile burası “Sevilla’nın tarihi yerleri nerelerdir?” sorusunun cevabını arayanlar için önemli duraklardan biridir.
Burası neresi? Alcazar kelimesi İspanyolcada “kale” anlamına gelmektedir ve Arapçadaki al-qasr (kale ya da saray) kelimesinden türetilmiştir. Sevilla’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bir diğer önemli yapısı da Real Alcazar isimli muhteşem kraliyet saray kompleksidir.
Burası şehrin en büyüleyici ve en popüler anıt yapılarından biridir. Aslan Mağribi hükümdarlar için 10. yüzyılda inşa edilen saray, daha sonra Hristiyan krallarının Orta Çağ kalesi olarak önemini korumuştur. Yapı Avrupa‘daki hala kullanılan en eski kraliyet sarayıdır. Yapının inşa emri Endülüs’ün ilk halifesi olan III. Abd-ar-Rahman tarafından verilmiştir. Sarayın bulunduğu yerde daha önce bir Roma kalesi bulunmaktaydı. Saraya zaman içinde çeşitli eklemeler yapılmış ve saray genişletilmiştir.
Ziyaretçiler saraya Puerta Principal ismi verilen 1369-1379 yıllarında saraya eklenen zarif bir avlu üzerinden giriş yaparlar. Avlu 52 mermer sütun üzerinde açık Arabesk motifleriyle süslenmiş muhteşem kemerlerle İslam mimarisini örneklemektedir. Sarayın bazı bölümleri Game of Thrones için kullanıldığından size tanıdık gelebilir.
Odaların en eskisi olan Sala de los Embajadores (Elçiler Salonu), dekoratif frizleri ve Arapça yazılmış anıtlarıyla sarayın en önemli ziyaret noktaları arasında bulunmaktadır. Burası aynı zamanda muazzam bir sarkıt avize oldukça görkemli bir odadır. Sala de Audiencias da sarayın en gösterişli bir şekilde dekore edilmiş odalarından bir diğeridir.
Sarayın etkileyici bir peyzaja sahip bakımlı bahçeleri de kaçırılmaması gereken yerler arasında bulunmaktadır. Bahçe içinde palmiyeler, portakal ağaçları ve rengarenk güller bahçeye bambaşka bir hava katmaktadır ve ziyaretçilere huzur vermektedir.
Neden gitmeliyim? Rönesans ve Mudejar mimarisinin dünyadaki en eşsiz birleşimlerinden olan Real Alcazar, Sevilla’nın meşhur tarihi yerleri arasında bulunuyor ve şehir turlarının vazgeçilmez duraklarından biri olarak ziyaret edilmektedir.
Burası neresi? Ulusal Anıt statüsünde bulunan Casa de Pilatos, Enríquez de Ribera ailesinin evi olarak kullanılmıştır. Yapı, 15. ve 16. yüzyılda inşa edilmiştir ve Pilate’nin Kudüs’teki evinin bir kopyası olduğuna inanılmaktadır.
Evde Gotik ve Rönesans etkilerinin net bir şekilde görüldüğü bina, Mudejar tarzının bir varyasyonuna sahiptir. Endülüs mimarisinin tipik bir örneği olan saray, azujelos ismi verilen renkli seramik karolar ve antika heykellerle süslenmiş çok keyifli ve merkezi bir verandaya sahiptir.
Binanın Salon Dorado (Altın Oda) ismi verilen kısmı fayans süslemeleri ve tahta kaplamaları ile oldukça güzel bir bölümüdür. Binanın ana merdiveni ve şapeli de görülmeye değer yerleri arasında bulunmaktadır. Evin her noktasında Antik Roma döneminden kalma heykellerden oluşan koleksiyonlar sergilenmektedir. 24 Roma imparatorunun heykeli bu heykeller arasında dikkat çekmektedir.
Neden gitmeliyim? Roma dönemine ait çok önemli heykelleri görmek ve sarayın keyif veren mimarisini incelemek adına bu güzel sarayı ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Sevilla’nın en az bilinen müzelerinden biri olan bu müze, harika bir koleksiyona sahiptir ve eserler bir aile sarayında sergilenmektedir. 16. yüzyıldan kalma saray, mozaik zeminleri, ihtişamlı merdivenleri ve muhteşem artesonado tavanları ile gören herkesi etkilemeyi başarmaktadır. Sarayın alanı 2.000 metrekareden fazladır. Sarayın duvarları Arap tarzı plato süslemelerle süslenmiş ve avlusu Endülüs’e özgü bitkilerle dekore edilmiştir.
Saray içinde başta Antik Yunan mozaikleri olmak üzere vazolar ve heykellerden oluşan etkileyici bir koleksiyon sergilenmektedir. Saraydaki diğer önemli parçalar arasında 19. yüzyılın en önemli İspanyol ressamlarından biri kabul edilen Joaquin Sorolla’nın resimleri de yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Pek çok farklı zaman ve kültürden arkeolojik parçaları bünyesinde barındıran saray, bu anlamda arkeolojiye meraklı olan gezginler için Sevilla’daki önemli hazinelerden biridir.
Burası neresi? 15. yüzyıldan kalma bu güzel ev ve bahçeleri, öldüğü 2014 senesine kadar ülkenin en önemli aristokratlarından ve en sevilen insanlarından biri olan Duquesa de Alba’ya ev sahipliği yapmıştır. Bina adını ise 1868’de yıkılan ve şu anda yok olmuş olan Santa Maria de las Duenas manastırından almıştır. Ev, büyük oğlu olan 19. Alba Dükü Carlos Fitz-James Stuart’a geçmiş ve kendisi de 2016 senesinde evi halka açmıştır.
Çarpıcı mudejar teraslarıyla dikkat çeken yapı, düşesin ve ailesinin yaşamına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Ziyarete gelenler zemin katta bulunan Salon de la Gitana, özel oturma odaları, şapeli ve çalışma odaları ile ünlü şair Antonio Machado Alvares’in ölümsüz sözlerini yazdığı ünlü bahçeyi (Patio de los Limones) ziyaret edebilmektedir. Kendisi 1875’de binanın hem konuğu hem de yöneticisi olmuştur.
Neden gitmeliyim? 20. yüzyılda Avrupa kraliyet ailelerinin üyeleri ile kültür, siyaset ve sanatın uluslararası kişilikleri için bir buluşma noktası haline gelen Las Duanes, Sevilla’nın ünlü tarihi mekanları arasında yer almaktadır. Saray, pazartesi günleri saat 16.00’dan sonra ücretsiz girişe imkan tanımaktadır ancak ziyaret için bu zamanı düşünenlerin yoğunluğu göze almaları faydalı olacaktır.
Burası neresi? Parque de Maria Luisa’nın içinde yer alan Plaza de Espana, boyutu ve ihtişamı nedeniyle Sevilla’nın en etkileyici yerlerinden biridir. Meydan, 50.000 metrekarelik devasa bir alanı kaplıyor. Meydanda, kanalın kenarında kıvrılan Rönesans Neo-Mağribi tarzı bina, anıtsal çeşme ve kanalın üstündeki dört huzurlu yaya köprüsü dikkat çekmektedir.
Parkın ve meydanın bulunduğu yer başlangıçta San Telmo Sarayı’nın bir parçasıydı. Meydan 1893’te alanı şehre bağışlayan Infanta Maria Luisa Fernanda de Borbon için yaratılmış oldukça keyifli bir yeşil alandır. Meydanın yaratılması 1929 senesinde şehirde gerçekleştirilen Iberio-Amerikan Sergisi’ne dayanmaktadır. Park içinde ziyaretçileri egzotik palmiyeler, portakal ağaçları, karaağaçlar ve Akdeniz çamlarından oluşan yemyeşil bir ortam karşılamaktadır.
Neden gitmeliyim? Güzel tarihi binalar ve renkli kiremitli banklar parkın rüya gibi ortamına katkıda bulunmaktadır. Turistler bu anıtsal meydanda öğleden sonra bir tekne kiralayarak “Sevilla Venediki“ni kiralayabilirsiniz. Dilerseniz at arabası kiralayarak park çevresinde romantik bir gezintiye de çıkabilirsiniz. Parkın bulunduğu alandaki Arkeoloji Müzesi de bu meydanı ve parkı cazip kılmaktadır.
Burası neresi? Eski yapılarla dolup taşan Santa Cruz, Sevilla’da keşfedilecek en büyüleyici yerlerden biridir. Orta Çağ’dan kalma bu mahalle, Arnavut kaldırımlı sokakları, çekici teraslara sahip beyaz badanalı evleri, açık hava kafeleri ve pitoresk meydanlarıyla çok karakteristik bir duraktır. Birçok dini yapının bulunduğu mahalle, geçmişte Sevilla’nın en önemli dini merkezlerinden biri olmuştur.
Hoş kokulu portakal ağaçlarıyla süslenmiş Plaza Dona Elvira, 17. yüzyıldan kalma dövme demir haçın yükseldiği Plaza Santa Cruz, yerel bir edebiyatçı olan Don Juan Tenorio’nun heykelini bulacağınız Plaza Refinadores zaman geçirilecek en önemli meydanlardır.
Barrio Santa Cruzda ayrıca kayda değer iki müze bulunmaktadır. Bu müzelerden Centro de Interpretación Judería de Sevilla İspanyol Yahudilerinin (Sephardim) tarihine ışık tutmaktadır. Hospital de los Venerables ise 100 yıllık bir hapishane içinde yer almaktadır ve 17. yüzyıldan günümüze kadarki zaman dilimine ait İspanyol resim ve heykellerinden oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır.
Neden gitmeliyim? Muhteşem meydanları, kafeleri, müzeleri ile Barrio de Santa Cruz, Sevilla’daki meşhur tarihi yürüyüş alanları arasında bulunmaktadır ve Sevilla’ya gelenler için kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biridir. Dilerseniz mahallede karşınıza sıklıkla çıkacak olan sokak satıcılarından hediyelik eşya alışverişi de yapabilirsiniz.
Burası neresi? Sevilla’daki bu tarihi mahallenin kendine has bir karakteri ve kimliği bulunuyor. Nehrin karşı tarafında bulunan mahalle, Sevilla’nın en önemli tarihi yerleri arasında bulunuyor. Burası boğa güreşçisi, seramik ustası ya da flamenko sanatçısı yetiştiren oldukça hareketli ve aktif bir mahalledir. Barrio Santa Cruz gibi burada da ziyaretçileri Arnavut kaldırımlı sokaklar karşılıyor ve mahalledeki meydanlara ulaşmak için labirent tarzı sokaklardan geçmek gerekiyor.
Barrio de Triana’yı farklı kılan, geleneksel bir çömlekçi mahallesi olarak Çingene kültürünü yansıtıyor olmasıdır. Yüzyıllar boyunca mahallede yaşayan insanlar otantik Endülüs seramiklerini yaratmak için Guadalquivir Nehri kıyılarında bulunan killeri kullanmıştır. Bunun neticesinde mahallede Calle Callao , Calle Antillano Campos, ve Calle ALFARERIA gibi ünlü seramik atölyeleri turistleri cezbetmektedir.
Neden gitmeliyim? Barrio de Triana otantik ve tarihi atmosferi ile ilgi çekicidir. Mahallede bulunan butik dükkanlar dekoratif seramik tabaklar, bardaklar, sürahiler ve ev için çok çeşitli objeler satın almak için çok ideal alışveriş yerleridir. Bu küçük dükkanlardan kendiniz ve sevdikleriniz için süs eşyaları aldıktan sonra nehir kıyısındaki restoranlardan birinde yemek ve açık terasların keyfini sürmek için ziyareti zirveye taşıtacak önemli bir hamle olacaktır.
Kaçırmayın! Mahalleye geldiğinizde bölgenin en önemli mimari yapılarından olan Santa Ana Kilisesi’ni mutlaka görmelisiniz. Efsaneye göre 1276’da yapılan kilisede vaftiz edilen çocukların flamenko için güçlü bir sese sahip olacaklarına inanılmaktadır. La Capilla de los Marineros isimli kiliseyi ve yerel bir pazar olan Mercado de Triana’yı ziyaret etmeyi de unutmayın.
Burası neresi? 17. yüzyıldan kalma Convento de la Merced’de yer alan müze, Sevilla’nın olağanüstü güzel sanatlar müzelerinden biridir. Müzenin bulunduğu bine geçmişte manastır olarak kullanılmıştır. 1612 senesinde yapıldığı tahmin edilen bina, mimar Juan de Oviedo’nun eseridir. Müzenin binada hizmet vermeye başlaması ise 1839 senesine dayanmaktadır.
Bu müze, Madrid‘deki Prado Müzesi‘nden sonra İspanya’daki en iyi resim koleksiyonuna sahiptir. Koleksiyon içinde Gotik dönemden 20. yüzyıla kadar olan sanat eserleri sergilenmektedir.
Müze içinde özellikle 17. yüzyıl döneminin önemli İspanyol ressamlarına ait sanat eserleri dikkat çekicidir. Ziyarete gelenler El Greco, Pacheco, Velazquez ve Alonso Cano gibi meşhur İspanyol sanatçılarına ait bazı eserleri inceleyebilmektedir. Müzede Murillo’nun başyapıtlarının yanı sıra Zubaran’ın yapmış olduğu dini resimler de dikkat çekmektedir.
Neden gitmeliyim? İspanya’daki en önemli sanat galerilerinden biri olması ve çok özel eserlere ev sahipliği yapması nedeniyle Sevilla müzeleri içinde bu sanat galerisine mutlaka vakit ayırmanız gerekiyor. Müze içindeki özellikle dini sanat eserleri hayli ilgi çekicidir.
Burası neresi? Sevilla, kökleri Çingene kültürüne dayanan gösterişli bir sahne sanatı olan flamenko ile ünlüdür. Flamenko, hem dans etmeyi hem de şarkı söylemeyi içermesine karşın en önemli özelliği ruhun bir ifadesi olmasıdır. Müze, 18. yüzyıldan kalma Casa de Palacio (Saray Evi) içinde yer almaktadır. Müze 2006 senesinde kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Binanın tasarımı ise müzenin bulunduğu sokaklarda doğup büyümüş ünlü bir flamenko sanatçısı olan Cristina Hoyos tarafından tasarlanmıştır.
Flamenko Dansı Müzesi, flamenkonun güzelliğini bütün yönleriyle ilgili sergilerle ziyaretçilerine sunmaktadır. Bu yenilikçi müze içinde flamenkoya dair kostümler, yaratıcı video gösterileri ve diğer eğitici sergiler ziyaretçilere flamenkonun inceliklerini yakından tanıma imkanı sunmaktadır. Müzede ayrıca bir Flamenko Okulu bulunuyor ve bu okulda eğitimlerin yanı sıra düzenli olarak flamenko gösterileri de gerçekleştirilmektedir.
Neden gitmeliyim? Endülüs kültürünü ve flamenko sanatının tarihini yakından görmek ve tanımak isteyenler için Flamenko Dans Müzesi, Sevilla’da görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Eğer Sevilla’ya gelmişken otantik flamenko gösterilerini seyretmek isterseniz küçük bir tiyatro mekanı olan 19. yüzyıldan kalma El Palacio Andaluz’u değerlendirebilirsiniz. Dilerseniz şehirdeki önemli gece mekanlarından olan La Carbonería da flamenko gösterileri için iyi bir tercih olacaktır.
Burası neresi? Parque de María Luisa içinde bulunan Arkeoloji Müzesi, 1929 senesinde Latin Amerika Fuarı için inşa edilmiş bir Neo-Rönesans binası içinde bulunmaktadır. Koleksiyon, erken Paleolitik dönemle başlar; Fenike, Yunan ve Roma antik eserleriyle devam eder ve Orta Çağ’dan Mağribi ve Mudejar eserleriyle tamamlanır.
Müze, toplamda üç kattan oluşmaktadır. Müzenin zemin katında Sevilla eyaletine dokuz kilometre mesafede bulunan Italica arkeolojik alanından çıkarılan eserlere ev sahipliği yapıyor. Bu kısımdaki öne çıkan eserler arasında çeşitli altın takılar ve Diana heykeli yer almaktadır.
Müzenin birinci katında ise oldukça dikkat çekici Tartessos dönemine ait Carambolo Hazinesi bulunuyor. Bu oda, bu hazinenin bir reprodüksiyonunu ve Fenike tanrılarına adanmış bir türbeye ev sahipliği yapmaktadır. Hazine MÖ 6. yüzyıla tarihlenmektedir ve 1958’de Sevilla yakınlarındaki kazı çalışmalarında keşfedilmiştir. Müzede aynı zamanda Ecija’ya ait MÖ 3. yüzyıla tarihlenen bir mozaik, Sevilla’da doğan imparatorlar Trajan ve Hadrian’ın heykelleri de sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Sevilla Arkeoloji Müzesi, İspanya’da arkeoloji türündeki en iyi müzelerden biridir ve Sevilla’daki önemli müzeler arasında yer almaktadır. Bu nedenle vaktiniz olursa bu keyifli müzeye zaman ayırmanız faydalı olacaktır.
Burası neresi? 17. yüzyıldan kalma Barok tarzındaki bu eski hastane, yaşlı, yoksul ve halsiz rahiplerin bakımı için inşa edilmiştir. Hastane şu anda Barrio Santa Cruz’da portakal ağaçlarıyla bezenmiş çok güzel bir meydanda yer almaktadır. Hastane şu anda Focus-Abengoa Vakfı‘nın merkezidir.
Bina, günümüzde özellikle ünlü ressam Velazquez ile ilgili bir sanat galerisine ev sahipliği yapmaktadır ve bu nedenle çok sayıda sanat seven binayı ziyaret etmektedir. Hastanenin içindeki revaklı verandada, ağaçlar ve çiçeklerle çevrili seramik karolarla kaplı sıra dışı basamaklı batık bir çeşme de dikkat çekmektedir. Hastane verandanın etrafında şekillenen iki kattan oluşmaktadır.
Yapının içinde Sevilla’daki pek çok önemli Barok kiliseyi inşa etmiş olan Leonardo de Figueroa tarafından tasarlanan bir şapel bulunuyor. Burası yapıyı ziyaret edenler için mutlaka görülmesi gereken noktalardan biridir. Bina içinde aynı zamanda Sevilla’daki Barok tarzda dizayn edilmiş en iyi kütüphanelerden birini görme şansına sahip olabilirsiniz. En etkileyici manzaralar için ise hastanenin terası sizleri bekliyor.
Neden gitmeliyim? Kilisesi, kütüphanesi, küçük resim koleksiyonu ve küçük çağdaş sanat koleksiyonu ile Hospital de Los Verenables Sevilla’daki önemli tarihi yerler arasında yer almaktadır.
Burası neresi? Yaklaşık 12,500 seyirci kapasitesine sahip Sevilla Kraliyet Arenası, İspanya’nın en iyi ve en büyük arenalarından biridir. Boğa güreşi geleneğinin sürdürüldüğü Sevilla’nın simgelerinden biri olan arena, 1761’de inşa edilmiştir. Dairesel bir formda inşa edilmiş olan arenada Barok mimarisi hakimdir. Kemerli seyirci yerleri, özellikle güneşli zamanlarda arenaya hoş bir gölge düşmesini sağlamaktadır.
Boğa güreşi arenasının içinde başta geleneksel matador kostümleri olmak üzere, boğa güreşi sanatıyla ilgili fotoğraflar ve tabloların sergilendiği bir de müze bulunuyor. Aynı zamanda matadorların güreşe çıkmadan önce dua ettikleri Boğa Güreşçileri Şapeli de ziyaretçilerin ilgisini çeken yerler arasındadır.
Neden gitmeliyim? İspanya’nın en önemli geleneklerinden olan boğa güreşiyle ilgili Sevilla’da görebileceğiniz en önemli durakların başında Sevilla Kraliyet Arenası gelmektedir.
Burası neresi? 15. yüzyıldan kalma bu etkileyici bina, Plateresque tarzında Diego de Riano tarafından tasarlanmıştır. Güney cephesine işlenmiş olan ve ilk başta karmaşık olan oyma kabartmalar, tarihi hikayelerden ve mitolojik figürlerden esinlenmiştir. Özellikle de şehrin kurucusu olduğu düşünülen Herkül ve Sezar’ın amblemleri tasvir edilmiştir.
19. yüzyılda binanın Plaza Nueva’ya bakan cephesi Neoklasik bir tarzda yenilenmiştir. Belediye Binası küçük bir kemerle yan taraftaki Fransisken manastırına bağlanmaktadır.
Neden gitmeliyim? Belediye Binası’nı ziyarete gelen turistler, etkileyici dış cephelerin yanı sıra, şehrin koruyucu azizleri olarak kabul edilen Justa ve Rufina’nın bir tablosunun da dahil olduğu birçok sanat eserinin bulunduğu iç mekanı da ziyaret edebilmektedir.
Burası neresi? Sevilla’nın en güçlü simge yapıları arasında bulunan Torre del Oro, Guadalquivir Nehri nehri boyunca, geçmişte üzerinde bulunan çinilerin altın yansımaları nedeniyle bu isimle anılmkatadır. 13. yüzyılda Muvahhidler halifeliği tarafından bir gözetleme kulesi olarak 12 köşeli bir formda inşa edilmiştir. Kalenin yüksekliği 36 metredir. Gemiler nehir yoluyla şehre girdiklerini yüklerini buradan boşaltmaktaydı.
Günümüzde kadar birçok farklı konuda hizmet veren Altın Kule, 1931 senesinde tarihi ve sanatsal bir anıt olarak ilan edilmiştir. Kale şu anda keyifli bir denizcilik müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Zemin katta kalenin tarihine ışık tutan bir sergi yer almaktadır. Müzede İspanya’da inşa edilmiş ilk buharlı gemi olan Real Fernando’nun modeli bulunmaktadır. Ayrıca Johannes Janssonius’un 1617’de çizmiş olduğu Sevilla gravürünün bir kopyası da oldukça ilgi çekicidir. Gravürün orijinali Madrid’deki Deniz Müzesi içinde muhafaza edilmektedir.
Kalenin birinci katında Kastilya ve Aragon donanmalarından günümüze kadar ki donanmanın değişimine tanıklık etmenizi sağlayan bir sergi bulunmaktadır. Müzede aynı zamanda farklı dönemlere ait deniz haritalarını ve deniz araçlarını görebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Kalenin mimarisi başlı başına oldukça etkileyicidir. Ayrıca kale içinde yer alan deniz müzesi de kaleyi ziyaret etmek için cazip kılmaktadır. Aynı zamanda kalenin tepesinden muhteşem Sevilla manzarasının tadını çıkarabilir ve bu manzarayı fotoğraflayabilirsiniz.
Burası neresi? Ziyaretçiler bu devasa taş binanın muhteşem Barok girişini gördüklerinde, genellikle Sevilla’nın başka bir sarayına ya da büyük konutlarından birine baktıklarını düşünüyorlar. Aslında binanın kökenleri daha sıradan: Burası İspanya’nın en büyük binalarından biri olmasına karşın bir tütün fabrikası.
Geniş bir alanı kaplayan ve 18. yüzyıl endüstriyel mimarisinin etkileyici bir parçası olan bu bina, 185×147 metrelik boyutuyla döneminin en büyük ikinci binası olan fabrika, hala İspanya’nın en büyük endüstriyel binalarından biridir. Fabrika üretim yaptığı zamanlarda Avrupa’da tüketilen tütünlerin %75’ini üreten çok önemli bir üretim merkeziydi ve fabrikada ilk çalışmaya başladığında 1.000 işçi tütün üretiminde yer almaktaydı.
1950’lerden bu yana fabrika, Sevilla Üniversitesi tarafından Rektörlük de dahil olmak üzere ana ofisleri ve çeşitli fakülteler için kullanılmaktadır. Fabrika binasında her yaz filmler, oyunlar, müzik, sergiler, flamenko gösterileri, şiir dinletileri gibi çeşitli etkinlilerle zenginleştirilmiş 21 Grados (21 Derece) isimli çok keyifli bir sanat festivali düzenlenmektedir.
Neden gitmeliyim? Dünyadaki en önemli tütün üretim merkezlerinden biri olması ve günümüzde de farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor olması, bu binayı önemli bir tarihi durak haline getirmektedir.
Burası neresi? Belediye Binası’nın bulunduğu Plaza Nueva, kentin kalbidir. Meydanın ana caddeleri olan Tetuán ve Avenida de la Constitución hem alışveriş için hem de cafe ve tapas barlarında bir şeyler yemek içmek için en ideal yerlerdendir.
Meydan, Sevilla’nın tipik buluşma noktalarından biridir. Çocuklar için oyun ve yürüyüş alanlarına sahiptir. Gösteriler, fuarlar, konserler ve kutlamalar için de ilk tercih edilen alanlardan biridir. Metro ve şehir içi ana otobüs hatlarının kesişim noktası olması nedeniyle ulaşım anlamında da sıkıntısız bir noktadır.
Meydanın tarihine odaklanmak için San Francisco el Grande Manastırı’nın kurulduğu 13. yüzyıla kadar inmek gerekmektedir. Manastırın 1810’da yanmasın ardından geriye pek bir şey kalmamış ve alanın bir meydan olarak düzenlenmesine karar verilmiştir. Manastırdan geriye kalan tek kısım olan San Onofre Şapeli, Plaza San Francisco’ya erişim sağlamaktadır.
Neden gitmeliyim? Alışveriş yapmak, keyifli yürüyüşlerle cafe ve tapas barlarda eğlenmek için bu ana meydanı kesinlikle listenize dahil etmelisiniz. Bunun yanı sıra tarihi Belediye Binası, 1857 senesinde faaliyete geçen tarihi bir otel olan Hotel Inglaterra da meydanı cazip kılan detaylar arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Meydana geldiğinizde yaklaşık 100 yıl önce inşa edilmiş olan Telefonica Binası’nı da mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.
Burası neresi? Dikkat çekici mozaikleri ve etkileyici bir amfi tiyatro ile Italica’daki Roma kalıntıları Sevilla antik kentleri içinde en ilgi görenidir. Kalıntılar Sevilla şehrinin 9 kilometre kuzeyinde, Santiponce köyünün hemen dışında yer almaktadır.
Burası, şehirdeki Trajan, Hadrian ve muhtemelen Theodosius ismindeki üç Roma İmparatoru’nun doğum yeri olmuştur. İspanya’nın en eski Roma yerleşimlerinden biri, MÖ 206’da Publius Cornelius Scipius tarafından kurulmuştur.
Bölge, MS 1. ve 2. yüzyıllarda Trajan ve yeğeni Hadrian’ın iktidarı sırasında büyük önem kazanmış, yüksek sosyal ve askeri bir statüye yükselmiştir. Bu dönemde 8.000 nüfusa sahip olan kasabaya Colonia Aelia Augusta Italica ismi verilmiştir. Bölge önemli bir tahıl ve zeytinyağı üreticisi olmuş, özellikle bazı aileler Roma’ya ihracat yaparak büyük zenginliklere ulaşmıştır.
MS 3. yüzyıldan sonra Guadalquivir nehri üzerindeki limanındaki bir sorun nedeniyle bölge zenginliğini kaybetmeye başladı. Bölgedeki yapı kalıntıları Orta Çağ ve geçen yüzyıllar boyunca farklı yapıların inşasında kullanıldı. Neyse ki 25.000 kişi kapasiteli amfi tiyatronun 3 kattan 2’si ayakta kalmayı başardı. Ayrıca amfi tiyatroya giden yoldaki figürler de günümüze ulaşmayı başarmıştır.
Neden gitmeliyim? Sevilla’daki görülmesi gereken en önemli antik kentlerden biri olan Italica, özellikle muhteşem güzellikteki amfi tiyatrosu ile kesinlikle görülmeye değer bir yerdir. Dünyaca ünlü dizi Game of Thrones’un çekim yerlerinden biri olması da burayı ayrıca değerli kılmaktadır.
Burası neresi? Sevilla’nın en popüler köprüsü olan Triana Köprüsü, Sevilla’daki meşhur tarihi yerler arasında yer almaktadır. Köprü sahip olduğu değer neticesinde 1976 senesinde Ulusal Anıt statüsüne alınmıştır. 19. yüzyıla kadar Sevilla’nın tarihi şehir merkezini Triana’ya bağlayan bir köprü bulunmamaktaydı. İnsanlar derme çatma yapılar üzerinden karşıya geçmek zorundaydı.
Mevcut köprünün inşasına 1845 senesinde başlanmış, köprünün açılışı ise 1852 senesinde gerçekleşmiştir. Köprünün inşası II. Isabel’in hükümdarlığı sırasında başladığından yapı, II. Isabel Köprüsü olarak da anılmaktadır. Köprünün tasarımını mimar Gustavo Steinacher ve Fernando Bernadet yapmıştır ve Paris‘te bulunan Caroussel Köprüsü‘nden ilham almışlardır. 149 metre uzunluğa sahip olan köprünün genişliği 7 metredir. Köprünün en yüksek kısmı ise 12 metre yüksekliğe sahiptir.
Neden gitmeliyim? Sevilla’nın en popüler köprüsü olan Triana Köprüsü, şehirdeki ilk demir mühendisliğinin örneklerinden biri olmasıyla da ayrı bir öneme sahiptir ve bu konuda İspanya’daki ilklerden biridir.
Nasıl alınır? Sevilla Pass kartınızı buradan online bir şekilde satın alabilirsiniz. Böylece herhangi bir basılı karta ihtiyaç duymadan kolay bir şekilde kartınızı satın alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? Sevilla Pass ile 3 gün geçerliliği olan ulaşım biletine sahip olabiliyorsunuz.
Ücreti nedir? 17 yaş üstü 53€, 65 yaş üstü ile 17-25 yaş arası öğrenciler 33€, 15-16 yaş arası 37€, 13-14 yaş arası 23€.
Avantajları nelerdir? Kartla birlikte sahip olacağınız avantajları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Nasıl alınır? Viator, Orbitz, Expedia, Travelocity gibi internet seçeneklerinden kartı dijital olarak satın alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? 24, 48, 72 ve 120 saat geçerliliği olan seçenekleri mevcuttur.
Ücreti nedir? Şu anda bakım çalışmaları olduğundan dolayı ücretlendirme bilgilerine ulaşılamamaktadır.
Avantajları nelerdir? Sevilla Card’ın avantajları geçerlilik süresi arttıkça çoğalmaktadır. Yani 72 ve 120 saatlik seçenekler en fazla avantaja sahip olan kart seçeneğidir. Kartın avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Sevilla tarihi yerler listemizde şehrin en güzel ve tarihi duraklarını sizlere tanıtmaya çalıştık. Düşünce ve önerilerinizi bizimle paylaşmak isterseniz bize yorum kısmından yazmayı ihmal etmeyin.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…