Romanya gezilecek yerler yazımızda sizlere ülkede mutlaka görülmesi gereken gezi rotalarını derledik;
Karadeniz’e kıyısı olan ülke Sırbistan, Bulgaristan, Macaristan, Moldova ve Ukrayna gibi diğer Avrupa ülkelerine de komşu… Ülkenin başkenti ve en büyük kenti olan Bükreş, Avrupa Birliği’nin en büyük altıncı kenti seçildikten sonra turistlerin dikkatini çeken bir gezi rotası haline gelmiş…
Birlikte inceleyelim;
Rumen Köyü’nün bir parçası haline gelen Voronet Manastırı, Orta Çağ’dan günümüze kadar gelen ülkenin önemli dini yapılarından biridir. 1488 yılında inşa edilen manastır, Boğdan’da Dünya Kiliseler Mirası’nı oluşturan 8 kiliseden biri konumunda… Ülkeye gelen turistlerin ziyaret ettiği gezi noktalarından biri olan manastırı, seyahat listenize eklemenizde fayda var.
Romanya’nın ulusal anıtlarından biri kabul edilen Bran Kalesi, ülkenin en meşhur kalesi. Sebebi ise yazar Bram Stoker’in hayali karakteri olan Kont Drakula’nın evi olması. ‘’Drakula’nın Kalesi’’ olarak bilinen yapı şehrin en çok turist ağırlayan noktalarından biri aynı zamanda..
Eski dönemde Osmanlılara karşı savunma amaçlı inşa edilen kale, günümüzde şehrin en ihtişamlı yapılarından biri aynı zamanda. Bu muhteşem yapının içerisinde ise turistlere açık bir müze yer alıyor. Müzede ise Kraliçe Marie’nin mobilya ve sanat eserlerinden oluşan özel bir koleksiyonunu gözlemleme şansı elde edebilirsiniz.
Merry Mezarlığı, Romanya’nın açık hava müzelerinden biri haline gelmiş, ulusal anıtlar listesindeki önemli bir gezi noktası. Özgün ve şiirsel bir şekilde gömülen insanların, rengarenk mezarlarıyla oldukça farklı bir görünüm ile karşımıza çıkan mezarlık, görenleri hayrete düşürüyor.
Mezar taşı haçlarını şekillendiren yerel bir sanatçı Stan Loan Patraş’ın özgün çalışmalarıyla kurulan mezarlar günümüze kadar farklı konseptlerde gelmiş ve bugünkü halini almıştır.
Romanya’nın en dikkat çekici müzelerinden bir diğeri ise Grigore Antipa Ulusal Doğa Tarihi Müzesi… Müze 1834 yılında ülkenin Ulusal Doğa Tarihi Müzesi olarak açıldı ancak müze müdürü Grigore Antipa’nın ölümünün ardından ismine, müzeyi 51 yıl yöneten kişinin ismi eklendi. İçerisinde soyu tükenmekte olan pek çok hayvanın iskeletini görebileceğiniz müze, sergilediği dinozor iskeletleriyle dikkat çekiyor.
Romanya’nın en huzurlu ve en güzel manzaralara ev sahipliği yapan noktası Balea Gölü, turistik açıdan da önemli gezi noktalarından biri. 2006 yılında Doğu Avrupa’nın ilk buz otelinin inşa edilmesinin ardından popülerliği giderek artan göl, günümüzde turistlerin gezi ve dinlence noktası olarak misafirlerini ağırlıyor.
Başkent Bükreş’in en ihtişamlı yapısı olarak bilinen Parlamento Sarayı, Romanya Parlemantosu’nun iki Meclisi’nin de yer aldığı oldukça geniş ve çok amaçlı bir saraydır. Sarayın yapımında tam 700 mimarın görev aldığını biliyor muydunuz?
Neo Klasik mimari bakış açısının geç dönem yorumunu göreceğiniz sarayın dış görüntüsü sizleri etkileyecek, büyüklüğü ise hayrete düşürecek cinsten.. Toplamda bin yüz odanın yer aldığı yapı, 2 yer altı otoparkı olmak üzere toplamda 12 kat yer alıyor. Romenler, sarayın Pentagon’dan sonra dünyanın en büyük ikinci binası olduğunu söyleyerek gururlanırken, bazı Romenler ise Bükreş’in bu binayla birlikte yerle bir edildiğini vurguluyor ve sarayı lanetliyor.
**Bükreş Gezilecek Yerler yazısı için tık tık… 🙂
Romanya’nın ikinci büyük kenti Cluj County’de yer alan Salina Turda bir tuz madeni… Oldukça dikkat çeken maden, 1992 yılından bu yana 2 milyondan fazla turist ve Romen’e ev sahipliği yapmış.
Dünyaca ünlü Business Insider tarafından ‘’dünyadaki en havalı yer altı mekanları’’ listesinin başında yerini alan tuz madeni, Orta Çağ’dan bu yana şehrin faal olarak çalışan yapılarından biri.
Romanya’da Orta Çağ’dan kalma pek çok yapıdan bir diğeri de Cozia Manastırı… Olt Nehri kıyısında yeşillik bir alanda yer alan manastır, Romen kültürünün güçlü betimlemelerinden biri olarak gösterilir. 1388 yılında kutsanarak manastıra çevrilen kilise, ülkenin en çok ziyaret edilen gezi noktalarından biri aynı zamanda..
15. yüzyıldan günümüze kadar gelen Corvin Şatosu, ülkenin en ünlü yapılarından biri. Şatoya girişler ise tahta köprü üzerinden geçilerek yapılıyor. Kendinizi Orta Çağ’da hissedeceğiniz şatoda, yer alan zindanlar ise tüyler ürpertiyor.
Şatoyu ziyaret ederseniz, Türk mahkumların kaçmak için kazdıkları ancak su buldukları için ödül olarak serbest bırakıldıkları söylenen kuyuyu da görmeden geçmeyin.
Romanya’nın geleneksel kıyafetlerinden tutunda etnik desenlerdeki seramiklerine ve Rumen köylü yaşamını en güzel şekilde anlatan Romanya Ulusal Köylü Müzesi, 1906 yılından beri ziyaretçilerini ağırlayan kültürel müzelerden biri.
100 binden fazla parçadan oluşan geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapan müze, Romen Kültür Bakanlığı tarafından yönetiliyor. Bükreş’te gezilecek yerler arasında önemli bir role sahip müzeyi, görmenizi tavsiye ederiz.
18. yüzyıl sonlarında inşa edilen Brukenthal Ulusal Müzesi, 1871 yılından beri faaliyet gösteren Romanya’nın ünlü müzelerinden biri. Ülkenin kültürel değerleri ve köklü tarihine derin bir perspektiften bakan müzede, 15. yüzyıl ve 18. yüzyıl dönemlerine ait 1.200 parçadan oluşan resim koleksiyonu da yer alıyor.
Romanya Kraliyet Sarayı’nın içerisinde yer alan Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş’in ünlü Devrim Meydanı’nda sizleri bekliyor. Orta Çağ’dan günümüzde tarihi bir yolculuğa çıkacağınız müzede Romen sanat koleksiyonları ve kraliyet ailesinin özel olarak topladığı uluslararası bir koleksiyon yer alıyor.
70 binden fazla parçanın sergilendiği salonlarda Pussin, Chardin, Ingres, David, Delacroix, Corot, Cezanne, Matisse, Picasso ve Braque gibi dünyaca ünlü ressamların eserlerini göreceğinizin bilgisini de verelim..
Fagaraş Dağları yakınında yer alan Poenari Kilisesi, 13. Yüzyıldan günümüze gelen ülkenin en eski yapılarından biri. Kale pek çok darbeye uğradıktan sonra harap olsa da bugün kalıntıları, tarih severler için büyük önem arz ediyor.
Hala gezebileceğiniz bölümleri olan kale, Eflak hükümdarları tarafından yaptırılmış ve 15. yüzyılda bir dizi restore çalışmasından geçmiş.
Şehrin çeşitli etkinliklere ve sergilere ev sahipliği yapan bu görkemli yapının adı ise Kültür Sarayı… Kültürel Mirasın Korunması ve Restoran Merkezi’ne ev sahipliği yapan müze, 1906 yılında yaptırılmış ve 1950 yılına kadar ülkenin İdari ve Adalet Sarayı olarak kullanılmış. Ulusal Anıtlar listesinde yer alan Kültür Sarayı’nı, seyahatinizle örtüşen bir etkinlikte ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.
Romanya’nın simgesi haline gelmiş Decebalus’un Kaya Heykeli, 42 metre yüksekliğinde devasa bir kayadan yapılma heykel. Roma imparatorlarına karşı savaşan Decebalus’un anısına yaptırılan heykelin, ülke için milli bir önemi var. Avrupa’daki en yüksek kaya kabartması olarak da tarihe geçiyor.
Neo-Rumen mimarisiyle inşa edilen Cantacuzino Kalesi, 1911 yılında tamamlanan yapı dönemin ünlü mimarlarından Gregory Cerchez tarafından titizlikle tasarlanmış. 3 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu kalenin 2004 yılında özel yatırımcılara satıldığı bilgisini de verelim. Kalenin içerisinde yer alan restoran da bölgeye gelen turistlerin sık sık mola verdiği duraklardan biri haline gelmiş, kale ülkenin yoğun olarak ziyaret alan noktalarından biri olarak gösterilmeye başlamıştır.
Timişioara kentinin Romen Ortodoks Kilisesi, kentin tarihi boyunca varlığını korumuş en eski yapılardan biri. Aziz Basil Büyük, Gregory Theologian ve John Chrysostom’a ithaf edilen kilisenin uzunluğu 90 metreyi aşan 11 tane kulesi yer alıyor.
Ulusal Anıtlar listesine alınan Timişioara Ortodoks Katedrali, ülkenin önemli gezi noktalarından bir diğeri.
Romanya’nın volkanik tepelerinden birinde yer alan Deva Kalesi, mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler arasında. Ülkenin en güzel manzaralarını seyredebileceğiniz bu kaleye, Karpat Dağları’ndaki, Poiana Rusca Dağ Menzili’nde yer alan yanardağın tepesinden ulaşabilirsiniz.
Romanya’nın ilk kralı Carol tarafından inşa ettirilen Peleş Kalesi, Prahova Vadisi’nde yer ala Bucegi Dağları’nın nadide yapılarından biri. Dönemin kralı kendine yazlık bir saray yaptırma telaşına girişmiş ve sarayı bu bölgede yaptırmak istemiş.
1875 yılında inşasına başlanan kale toplamda 400 usta ve binlerce işçinin uğraşları sonucu günümüzdeki halini alabilmiş. Kalenin hikayesindeki hüzünlü olay ise Kral Carol’un, kalenin inşası henüz bitmeden vefat etmiş olması.
Günümüzde turistlerin merakla ziyaret ettiği gezi noktalarından biri olan kalenin içerisinde ünlü ressam Gustav Klimt’e ait tablolar ile birçok gizli kapı ve geçit yer alıyor.
*Romanya’nın Diğer Gezilecek Şehirleri için..
*Yazı ile ilgili fikir ve görüşleriniz için aşağıda yer alan yorumlar butonunu kullanarak, yazılarımıza katkıda bulunabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…