İyi korunmuş mimarisi, olağanüstü anıt ve tarihi mekanları ile Madrid tarihi yerler listemiz oldukça kabarık. Yazımızı okumaya devam edin ve Avrupa’nın en büyüleyici başkentlerinden Madrid’in tarihine tanıklık edin…
Madrid tarihi hakkında; Madrid, Avrupa’nın tarihi açıdan en zengin şehirlerinden biridir. Belgelenmiş tarihi 9. yüzyıla kadar dayanmaktadır ancak gerçekte bölgede tarih öncesi çağlardan beri insanların yaşadığı bilinmektedir. İspanya’nın başkenti Madrid’in tarihi ile ilgili bilinmesi gerekenleri kısa şu şekilde paylaşabiliriz:
Manzanares Nehri kıyılarında gerçekleştirilen kazılarda elde edilen çok sayıdaki antik nesne burada tarih öncesinde uzun süre insanların yaşadığını ispatlamaktadır. İlk olarak “Mayrid” ismiyle bilinen şehir 9. yüzyılda emir Muhammed tarafından kurulmuştur. Şehir İber Yarımadası’nın Arap kuşatması sırasında dikkatleri üzerine çekmiştir ancak İspanya’nın Hristiyanlar tarafından ele geçirilmesi ile yeniden Hristiyan egemenliğine girmiştir.
Madrid’in günümüzdeki konumu 1083 yılında Kral I. Alfonso tarafından kurulmuştur. Bu dönemde şehirde Müslümanlara ait izler tamamen kaldırılmıştır. 1329 yılında Kral V. Fernando’nun ilk olarak İspanyol engizisyonunu kurması ise Madrid tarihi içinde önemli bir yere sahiptir. 14. ve 15. yüzyıllarda Yahudiler bölgede yoğun bir hakimiyet kurmuştur. 2 Mayıs 1808 tarihi ise Madrid için önemli günlerden biriydi. Bölgede gerçekleşen ayaklanmalarda İspanyol halk Fransızlarla karşı büyük bir direniş örneği göstermiştir.
Yüzyıllarca süren karmaşalı bir geçmişin ardından Madrid, son yıllarda muazzam bir gelişim göstermiş ve Avrupa’nın en ilerici şehirlerinden biri olmayı başarmıştır.
Madrid’in en ünlüleri; Öncelikle Plaza Mayor Madrid’e gelen herkesin aşık olacağı güzellikte bir meydan. Bu nedenle bu meydanı mutlaka Madrid’in en ünlüleri listenize dahil etmeniz gerekiyor. Royal Palace ise görkemi ve zarafeti ile bir insan olsa evlenme teklifi edebileceğiniz incelikte muhteşem bir yapı. Retiro Park ise görebileceğiniz en güzel parklar arasında yerini çoktan aldı bile. Bahsettiğimiz bu mekanlar ve diğer bütün önemli noktalarla ilgili bilgiler için ise birkaç satır aşağıda yer verdiğimiz detaylı listemize göz atabilirsiniz.
Madrid gezi tavsiyesi; Eğer bir müze gezginiyseniz Madrid’in bu konuda sizi bütünüyle tatmin edecek güzelliklere sahip olduğunu belirtelim. Tabi bu müzeleri ziyaret ederken zamandan ve paradan tasarruf etmek için turist kartlarını da mutlaka değerlendirmelisiniz. Meydanlar Madrid’in kalbinin attığı yerler ve insanlar bu meydanlarda zaman geçirmeyi, bir şeyler yiyip içmeyi ve alışveriş yapmayı çok seviyor. Bu nedenle vaktinizin bir kısmını kesinlikle şehrin güzel meydanlarında geçirmenizi öneriyoruz. Bu arada şehrin kültürel yapısını yakından tanımak için mutlaka bir flamenco gecesine dahil olmalı, tapas barları ziyaret ederek o muhteşem lezzete sahip tapasların da tadına mutlaka bakmalısınız.
Müze kartı; Madrid Card, Madrid Explorer Pass, Pase del Arte Pass ve Annual State Museums Pass şehir geziniz sırasında özellikle müze girişlerinde kullanabileceğiniz müze kartlar arasında bulunmaktadır.
Şimdi çoğu kişinin Barcelona takımının ezeli rakibi olan ünlü futbol takımı Real Madrid’in mabedi Santiago Bernabeu Stadyumu ile tanıdığı Madrid’deki tarihi yerleri sırayla inceleyelim;
Burası neresi? Halk arasında “Los Jeronimos” olarak bilinen yapı, 16. yüzyılın ilk zamanlarında inşa edilmiş bir Roma Katolik kilisesidir. Kilisenin temelleri aslında bir manastıra dayanmaktadır ve yapı 1528 yılından 1833 yılına kadar bir manastır olarak kullanılmıştır. İlk olarak Gotik mimari ögeleri göz önünde bulundurularak inşa edilmiş olsa da zamanla gerçekleştirilen eklemelerle şu anda karma bir stile sahip olduğunu söyleyebiliriz.
2010 yılında binanın eski imajını yeniden elden geçiren mimar Francisco Jurado tarafından yapının merdivenleri hariç tüm binada restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Bir zamanlar Madrid’in en önemli manastırlarından biri olan yapı, 1925 yılından beri Ulusal Anıt (National Monument) olarak sınıflandırılmaktadır. Bu nedenle burası kesinlikle Madrid’de görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Kiliseyi ziyaret ettikten sonra çok yakında bulunan Reina Sofia ve Thyssen-Bornemisza’yı ziyaret etmeyi unutmayın.
Burası neresi? Madrid tarihi hakkında daha detaylı bilgiler edinmek istiyorsanız şehrin dini yapılarını da mutlaka Madrid gezilecek yerler listenize dahil etmeniz gerekiyor. Kilisenin inşası için ilk taş 4 Nisan 1883 tarihinde XII. Alfonso tarafından yerleştirilmiştir. Proje mimar Francisco de Cubas tarafından çizilerek yürütülmüştür. Binanın inşasında Neo Gotik mimari unsurları ön planda tutulmuş ve yaklaşık 100 yıllık bir inşaat sürecinin ardından Papa II. John Paul tarafından kutsanarak açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Bu yapıyı ziyaret etmenizi gerektiren sebeplerin başında aynı dönem inşa edilen dini yapılardan tamamen farklı bir iç tasarıma sahip olması. Tavan ve vitray pencereler dönemin özelliklerinin aksine daha canlı renkler ve düz çizgilerle dekore edilmiştir.
Kaçırmayın! Katedrale geldiğinizde Almudena Katedrali Müzesi’ni de kesinlikle ziyaret etmeniz gerekiyor. Müze 12 bölümden oluşmaktadır ve önemli dini eserler sergilenmektedir. Müze küçük olsa da burayı ziyaret etmek ilk göründüğünden daha ilginç bir deneyimdir.
Müzenin ardından bilete dahil olan kubbeyi de ziyaret edebilir ve bu etkileyici yapıyı daha yakından tanıma imkanına sahip olabilirsiniz.
Efsanesi: Efsaneye göre, Santa María la Real de la Almudena’nın görüntüsünü Havari Santiago’nun elinden aldığı söylenmektedir.
Burası neresi? Bazı tahminlere göre İspanya’daki en büyük ve Avrupa’daki dördüncü büyük kubbeyi barındıran San Francisco El Grande Bazilikası, Neoklasik tarzda inşa edilmiş bir 13. yüzyıl Roma Katolik bazilikasıdır. Kubbenin yüksekliği 56 metre ve çapı 33 metredir. İç mekan duvarları, 17. ve 19. yüzyıldan kalma resimler ve heykellerle zengin bir şekilde dekore edilmiştir. Bu eserlerden öne çıkanlar arasında Francisco Zurbarán’ın ve Francisco Pacheco’nun bir resmidir. Kilise yapımından sonra geçen yıllar içinde iki defa restore edilmiştir.
Söylenene göre Aziz Francis, 1217 yılında bir şapel inşa etmiştir. Yapının şu anki sürümü Puerta de Alcala’yı ve Palacio Real’i tasarlayan Francesco Sabatini tarafından tasarlanmıştır. Kilise alışılmadık bir kat planı ile tasarlanmıştır ve 12 havarinin mermer heykellerinin aktarıldığı 12 kubbe bulunmaktadır. Kubbelerin her biri nefis fresklerle süslenmiş ve farklı bir tarihsel dekorla süslenmiştir. Goya’nın resmettiği ana kubbe ise çoğu kişinin ilk dikkat ettiği yer olmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bazilika, Madrid’in en önemli simgelerinden biri olarak kabul edilmektedir ve kesinlikle Madrid gezilecek yerler listesine dahil edilmelidir. Yapının 1980 yılında Ulusal Anıt olarak ilan edilmesi de buranın ne kadar büyük bir tarihi öneme sahip olduğun gözler önüne sermektedir.
Burası neresi? Madrid’in eşsiz cazibe merkezlerinden biri de bu tapınaktır. Parque del Oeste’de bulunan ve büyük bir kısmı yapay bir havuz ile çevrili olan bu Mısır tapınağı, MÖ 2. yüzyıldan kalmadır ve önce Amun’a sonrasında ise İsis’e adanmıştır. Şimdi bir Mısır tapınağının İspanya’da ne işi olduğunu düşünebilirsiniz. Hemen bu konuya bir açıklık getirelim isterseniz: Tapınak, Ebu Simbel’in tapınaklarını Asvan Barajı’nın inşasından kurtarmak için büyük yardımlarda bulunan İspanya’ya teşekkür mahiyetinde bir armağan olarak sunulmuştur.
Tapınağın içinde bazı kabartma eserler bulunmaktadır ve bunlar tapınağın mimarisiyle bütünleşince ortaya hayran kalınacak bir güzellik çıkmaktadır. Tapınağın bulunduğu park ise sürekli olarak yerli halkın dinlenmek ve nefes almak için uğradığı çok keyifli yerlerden biridir.
Neden gitmeliyim? MÖ 2. yüzyıldan kalma bu yapı, Mısırdan Madrid’e önemli bir yolculuğun parçasıdır ve tıpkı ilk inşa edildiği gibi doğu-batı yönünde konumlandırılmıştır. Görsel ve işitsel materyallerle zenginleştirilmiş tapınakta, yapının geçmişi ve künyesi hakkında da detaylı bilgilere ulaşabiliyorsunuz.
Kaçırmayın! Tapınağın gökyüzüyle birleştiği nokta, özellikle gün batımı sırasında eşsiz bir manzara sunmaktadır. Eğer ziyaretinizi gün batımı sırasına denk getirebilirseniz siz de bu güzel manzaranın tadını çıkarmayı ihmal etmeyin.
Burası neresi? Gotik mimari unsurların ön planda tutulmasıyla inşa edilen Segovia Katedrali, Madrid’in ünlü tarihi mekanları arasında en önemli dini yapılardan biridir ve şehrin neresinde dolanırsanız dolanın 16. yüzyıldan bu yana şehrin semalarında dolaşan bu eşsiz katedralin üzerinizde olduğunu göreceksiniz. Yapının inşası 1522-1577 yılları arasında gerçekleşmiştir. İlk olarak Alcazar şehrine yakın olan kilise, savaşlar nedeniyle comuneros tarafından yıkılınca şu anki yerinde inşa edilmiştir.
Binanın çevresini dolaşırken ana cephede bulunan Meryem Ana heykeli oldukça dikkat çekici unsurlardan biridir. İçeri girdikten sonra yüksek tonozlar, etkileyici kubbe, vitray pencereler, birçok resim ve heykel taktir etmek için zaman ayırmanız gereken şeylerin başında geliyor.
Neden gitmeliyim? Burası şehrin sembol dini yapılarının başında gelmektedir. Bu da burayı görülmesi gereken önemli tarihi yerlerden biri yapmaktadır.
Kaçırmayın! Özellikle fotoğraf tutkunları için şehrin en fotojenik sembollerinden biri bu kilise. Bu nedenle Madrid’i arşınlarken bu güzel kilisenin de pek çok farklı açıdan fotoğrafını da çekmeniz gerekiyor. Ha bu arada arşive uğrayarak İspanya’da basılan ilk kitap olan “Aguilafuente’nin Sinodu” da mutlaka görmeniz gerektiğini unutmadan belirtelim.
Burası neresi? Madrid’de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunan Gran Via, 1906 yılında Calle de Alcala’yı Plaza de Espana’ya bağlamak üzere inşa edilmiştir. Cadde ilk olarak sinemalarla donatılmış ve Madrid’in gece hayatı için en önemli ziyaret noktalarından biri olma görevini üstlenmiştir. İspanya İç Savaşı esnasında ise Telefonica Binası’nın yüksekliği nedeniyle saldırılar için çok kolay bir hedef konumunda bulunmaktaydı. Günümüzde burası şehrin en kalabalık noktalarından biridir ve bünyesinde bulunan sayısız hostel sayesinde uygun fiyatlı konaklama seçenekleri noktasında da ziyaretçilerin en fazla tercih ettiği yerlerin başında gelmektedir.
Neden Gitmeliyim? Burası Madrid’in en ünlü ve en büyük caddelerinden biridir. “Madrid’in Nişantaşı” diyebileceğimiz cadde sayısız markanın mağazalarına ev sahipliği yapmakta ve gezinize keyifli bir alışveriş molası vermenize olanak tanımaktadır. Bu cadde 20. yüzyıl mimarisinin pek çok farklı stilini ve Avrupa’nın ilk gökdelenlerinden biri olan Telefonica Binası da dahil olmak üzere Madrid’in çok önemli ünlü binalarına ev sahipliği yapmaktadır.
Kaçırmayın! Bugün Gran Via başkent Madrid’in ana alışveriş caddesi olarak pek çok bar, restoran ve otele ev sahipliği yapmaktadır. Siz de bu caddeye geldiğinde mutlaka bu caddede alışveriş yapmalı ve birbirinden keyifli mekanlarda çok özel lezzetlerin tadına bakmalısınız.
Burası neresi? Diğer büyük meydanlara nazaran biraz ara sokakta, Plaza Mayor’un bitişiğindeki bu küçük meydan, biraz daha sakin bir ortamda dinlenmek ve vakit geçirmek için tercih edilebilecek tarihi noktalar arasında bulunuyor. Meydan aynı zamanda bir zamanlar meşhur bir İspanyol amirali olan Don Alvaro de Bazan’ı anmak için yapılan bir anıta da ev sahipliği yapıyor. Amiralin kariyeri boyunca asla yenilmediği söylenmektedir. Heykel ölümünün 300. yıl dönümünde, 1888 yılında dikilmiştir.
Neden gitmeliyim? Şehrin tarihi ve merkezi bir noktasında bulunması nedeniyle bu meydanı mutlaka listenize eklemelisiniz.
Kaçırmayın! Eski Madrid belediye binası olan Casa de la Villa bu meydana gelenlerin kesinlikle görmesi gereken yapılar arasında bulunmaktadır. Yapının iç kısmında bulunan Antonio Palomino’nun enfes freskleri ise kesinlikle görülmeye değer!
Burası neresi? 31 Aralık 1962 yılı itibariyle yılbaşı gecelerinin vazgeçilmez kutlama alanı olan Puerta del Sol, şüphesiz şehre uğrayanların görmeden gitmediği yerlerden. Meydanda yapılan yılbaşı eğlenceleri ve kutlamaları o günden bu yana canlı bir şekilde yayınlanmaktadır. Meydanın şekli yarım daire şeklindedir ve her yıl milyonlarca insan bu meydanın kaldırımlarından geçmektedir.
Burası Madrid’in en eski zamanlarında şehrin en doğusunda bulunmaktaydı ve bu nedenle “Güneş Kapısı” ismi meydana layık görülmüştür. Meydanda yaşanan en önemli tarihi olay ise 1808 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte Madrid halkı Fransızlara karşı ayaklanmış ve askerler tarafından katledilmiştir.
Neden gitmeliyim? Bu yoğun kavşak şehrin ana buluşma noktalarından biridir ve burada arkadaşlarınızla buluşmak ya da geziniz için burayı başlangıç noktası olarak almak çok isabetli bir tercih olacaktır. Burası aynı zamanda hem Madrid’in hem de İspanya’nın resmi merkezi olarak kabul edilmektedir.
Kaçırmayın! Eğer bu meydana gelirseniz meydanın sembollerinden olan “Aç Ayı” heykelini mutlaka görmeniz gerektiğini belirtelim.
Burası neresi? Madrid’deki Plaza Mayor, şehrin tam kalbinde büyük, tarihi bir meydan. Meydanda bulunan Casa de la Panderia ve Kral III. Felipe’nin atlı heykeline hayran olacaksınız. Kralın meydanda heykelinin bulunmasının sebebi ise tahta burada geçmesidir. 15. yüzyıldan bu yana yerli halk pazarlar ve önemli etkinlikler için bu meydanda toplanmıştır ve hala Noel pazarı gibi önemli etkinlikler buraya gerçekleştirilmeye devam etmektedir. Bununla birlikte birçok yangın nedeniyle meydandaki görkemli mimari çeşitli dönemlerde yeniden yapılandırılmıştır.
Dörtgen bir yapıda bulunan meydan ilk olarak 1617 yılında kral III. Felipe’nin isteği üzerine mimar Juan de Herrera tarafından tasarlanmıştır. Meydanın ilk ismi Plaza del Arrabal’dır. Yangınlarla büyük darbe alan meydanın günümüzdeki halinin büyük hali ise 1790 senesinde Juan de Villanueva tarafından tasarlanmıştır.
Orta Çağ’ın son dönemlerinde bu meydanda engizisyon mahkemelerinin yapıldığı ve suçlu bulunan insanların bu meydanda yakıldığı ifade edilmektedir ve bu meydan şehrin diğer ünlü mekanı Puerta del Sol’a çok yakın bir mesafede bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Restoran ve dükkanlarla bu tarihi meydan, size sakin ama çok keyifli bir yürüyüş yapma imkanı sunuyor. Özellikle güzel havalarda mekanların kurduğu masa ve şemsiyelerde çok leziz yiyeceklerin tadına bakabilirsiniz.
Kaçırmayın! Meydandaki tam etkiyi içinizde hissetmek için meydanın tam ortasına gelin, derin bir nefes alın ve gökyüzüne baktıktan sonra çevrenizi yavaşça inceleyin. Aynı zamanda hemen bu meydana yakın bir konumda bulunan “dünyanın en eski restoranı” olarak kabul edilen ve 1724 yılından bu yana misafirlerini ağırlayan “El Sobrino de Botin”i de mutlaka ziyaret etmeniz gerektiğini de buraya not düşelim. Bu restoran pek çok önemli olaya da tanıklık etmiştir. Mesela ünlü yazar Ernest Hemingway bu restoranı o kadar çok severmiş ki “The Sun Also Rises” isimli romanının son sahnesini bu restoranda kurgulamıştır.
Not: Madrid’e çok yakın bir konumda bulunan Salamanca da buraya kadar gelmişken ziyaret edilmeli diye düşünüyoruz. Salamanca’ya gelirseniz şayet bu ilçedeki Plaza Mayor’u da ziyaret etmeli ve Madrid’dekine ne kadar benzediğini görmelisiniz.
Burası neresi? Madrid Kraliyet Sarayı’nın çok yakınında bulunan bu duvar kalıntıları, çok fazla bilinmez ancak 9. yüzyıldan kalması nedeniyle şehrin en eski antik noktalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu duvar, şehrin çevresindeki ilk duvar olarak Orta Çağ’da Madrid’i yöneten Müslümanlar tarafından yapılmıştır ve yapımı Madrid’in kuruluşuyla doğrudan bağlantılıdır. Duvarlar “Arab Wall” olarak da anılmaktadır ve 10. yüzyılda Halife Abd Al Rahman tarafından güçlendirilmiştir. Duvar, kireç taşı ve çakmak taşı ile inşa edilmiştir.
Duvarlar 1954 yılında “Ulusal Anıt” statüsüne alınsa da büyük hasarlar görmüştür ve duvarlara ait en sağlam kalıntılar Kraliyet Sarayı’nın yakınında bulunan Cuesta de la Vega yakınlarındaki I. Emir Muhammed Parkı’nda görülebilmektedir.
Neden gitmeliyim? Madrid’de İslam hakimiyetinin hüküm sürdüğü dönemlere ait bir yapıyı yakından incelemek özellikle Müslüman ziyaretçiler için bambaşka bir deneyim olabilir.
Kaçırmayın! Kalıntıların yoğun olarak bulunduğu I. Emir Muhammed Parkı’nda özellikle yaz aylarında gerçekleştirilen konser ve diğer kültürel etkinliklere katılarak güzel zamanlar geçirebileceğinizi hatırlatalım.
Burası neresi? Meydan Paseo del Prado, Paseo de Recoletos ve Calle de Alcala’nın kesişim noktasında bulunmaktadır. Döner kavşağın ortasında, yani tam olarak meydanın ortasında bulunan Cibele Çeşmesi, 1777-1782 yılları arasında mimar Ventura Rodrigez tarafından tasarlanmıştır. Çeşme aslanlar tarafından çekilen tanrıça Cibele’yi canlandırmaktadır. Yerli halk çeşmenin Madrid’i temsil ettiğini düşünmektedir ve Real Madrid’in zaferleri bu meydanda kutlanmaktadır.
Meydan günümüzde Bank of Spanish, Palacio de Buenavista, Palacio de Linares ve Palacio de Cybele gibi önemli binalarla çevrelenmiş durumdadır.
Neden gitmeliyim? Bu meydan ve meydanda bulunan Cibele Çeşmesi, günümüzde şehrin simge yapılarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu da burayı Madrid’in mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasına sokmaktadır. Meydanda bulunan birbirinden farklı ve keyifli cafeler de zaman geçirmek için birebir.
Kaçırmayın! Meydana geldiyseniz Cibeles Çeşmesi sizin için kaçırılmaması gereken en önemli şeydir.
Burası neresi? Mimari açıdan oldukça etkileyici bir yapı olan bu arena, 25.000 kişilik kapasitesi ile aynı anda devasa bir kalabalığın bir araya gelmesine olanak tanıyor. Yapı 1931 yılında Manuel Muñoz Monasterio tarafından tamamlandı ve o yıl açılarak gösterilere ev sahipliği yapmaya başladı. 60 metrelik bir arenaya sahip olan yapı, bu özelliği ile İspanya’nın en büyük ve dünyanın en büyük üçüncü arenası unvanını taşımaktadır. Neo-Mujedar tarzda inşa edilmiştir ve içinde aynı zamanda arenanın tarihi daha iyi anlayabilmenizi sağlayacak bir de müze bulunmaktadır. Aynı zamanda Guadalupe Bakiresi ve Virgen de la Paloma’ya adanmış bir de şapel bulunmaktadır. Yapı 1994 yılından bu yana tarihi-sanatsal anıt kategorisi ile kültürel alan olarak kabul edilmektedir.
Neden gitmeliyim? İspanya’nın en meşhur kültürel ögelerinden biri olan boğa güreşleri hakkında bilgi edinmek için bu etkileyici arenayı ziyaret etmek kesinlikle yapılması gereken şeyler arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Dilerseniz bir boğa güreşine tanıklık edebilirsiniz ancak bunun çok kanlı olduğunu belirtmek isteriz. Eğer böyle bir deneyim istemiyorsanız arenada gerçekleştirilen rehberli turlarla arenayı mutlaka daha yakından tanımanızı tavsiye ediyoruz. Bu turlarda stadyumun birçok önemli kısmını yakından görme olanağına sahip olabileceksiniz.
Burası neresi? Sierra de Guadarrama Dağı’nın eteklerinde inşa edilmiş olan yapı, manastır, saray, kütüphane ve daha farklı bölümlerden oluşmaktadır. İspanya Kralı II. Felipe’nin konutu olarak inşa edilen kompleksin yapımı 1500’lü yıllara dayanmaktadır. Oldukça geniş olduğu için bütün yerleri görmek için geniş bir zaman (ortalama 3 saat kadar) ayırmanız gerekiyor. Yapı 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Neden gitmeliyim? İtalyan ve Flaman mimari özelliklerinin etkileyici bir birleşimi olarak inşa edilen San Lorenzo de El Escorial, İspanya’nın “Altın Çağı”nı ideolojisini ve kültürünü en iyi yansıtan noktalardan biridir. Yapıyı ziyaretiniz sırasında muhteşem bir kütüphane, eşsiz bir kilise, Luca Giordano’nun resim koleksiyonu, kraliyet daireleri, kral mezarları, savaş salonu, duvar halısı koleksiyonu ve bahçeler göreceğiniz güzelliklerin sadece bir kısmını oluşturmaktadır.
Tabi binadan tam anlamıyla etkilenmek istiyorsanız burayı ziyaret etmeden önce bir miktar İspanya tarihi bilgisi edinmenizi tavsiye ediyoruz.
Kaçırmayın! Kralın çalışma odasını ve öldüğü yatak odasını mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Kütüphanenin tonozlu tavanı da mutlaka dikkat edilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Burası neresi? Plaza Mayor’un kuzey kısmında III. Felipe Heykeli’nin hemen arkasında 27 numarada bulunan bu etkileyici bina, 1619 yılında Kral III. Juan Gomez de Mora tarafından ahşap bir yapı olarak tasarlanmıştır. Bu muhteşem bina canlı boyalarla boyanmış süslü cephesi ile dikkat çekmektedir. 1670 yılında bir yangında tahrip olmuş ve Thomas Roman tarafından yeniden inşa edilmiştir. Claudio Coello ve Jose Jimenez ise iç dekordan ve fresklerden sorumluydu. Bina günümüzde sergi salonu olarak sanat dünyasına hizmet vermektedir. Dörtgen bir plan üzerine yapılmış olan bina, kemerli bir zemin yapıya sahiptir. Kulelerle taçlandırılmıştır.
Binanın zemin katı ilk başlarda fırıncılar locası olarak kullanılmaktaydı. 19. yüzyılın sonunda belediye tarafından devralınan bina ikinci bir belediye binası olarak kullanılmıştır. Daha sonra ise belediyenin kütüphanesi ve arşivi olarak hizmet vermiştir. Ardından Mesonero Romanos Kültür Merkezi ve belediyeye ait çeşitli ofisler olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Günümüzde binanın zemin katı, bir belediye şirketi olan Madrid Destino tarafından kullanılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bina oldukça etkileyici mimari detayları ile Madrid’e gelenlerin çok beğeneceği yapılar arasında bulunmaktadır.
Kaçırmayın! Zemin katta bulunan ve pek çok yöresel ürünü bulabileceğiniz hediyelik eşya dükkanları dönüş yoluna çıkmadan önce kendiniz ve sevdikleriniz için keyifli hediyelikler bulmanıza yardımcı olabilir.
Burası neresi? Madrid’in tarihi yerleri arasında belki de en az ziyaret edileni, Francesco Goya tarafından boyanmış olan San Antonio de la Florida Hermitage’yi dolduran etkileyici fresklerdir. Kraliyet Sarayı’nın arkasındaki Manzanares Nehri kıyısında bulunan bu küçük şapel’deki freskler Goya’nın en önemli eserleri arasında bulunmaktadır ve freskleri bitirdiğinde sene 1798’i göstermekteydi. Şapeller sadece 120 günde tamamlanmış ve seyrine doyum olmayan bir sanat eseri olarak kabul edilmiştir.
Neden Gitmeliyim? Bu freskler Goya’nın muhteşem sanatının bir parçası olmasının yanı sıra Madrid’in günlük yaşamını da temsil etmektedir. Bu nedenle de oldukça önemli bir yere sahiptir. Burası aynı zamanda 1905 yılında “Ulusal Anıt” ilan edilmesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Kaçırmayın! Şapelde Padua Saint Antony onuruna yıllık bir festival düzenlenmektedir. Eğer ziyaretinizi bu festivalin düzenlendiği eylül ayına denk getirirseniz sadece fresklerin güzelliğini değil festivale tanıklık etme olanağına da sahip olabilirsiniz. Ayrıca şapelde bu eşsiz sanatçı Goya’ya ait olan müzeyi de mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? 1930’ların ortalarında gerçekleşen İspanya İç Savaşları hala tartışılmaya devam eden yakın tarihin önemli konularından biri. Bu savaşla ilgili şaşırtıcı derece bilgi eksikliği bulunmakta ancak dikkatli bakacak olursanız şehrin tam da kalbinde konu hakkında ziyaret edilebilecek birkaç önemli nokta bulunuyor.
İç savaş sırasında Madrid şehri, General Franco milliyetçilerine karşı sağlam bir direniş örneği göstermiştir ve bugün hala hatırlanan ünlü “Geçemezler!” sloganı burada atılmıştır. Bugün Madrid’in batı ucunda bulunan savaş alanı Parque Oeste ve Üniversite Kampüsü’nü kapsamaktadır. Aynı zamanda şehrin kuzey kısmındaki Parque El Capricho da önemli sığınıkları görmek için gidebileceğiniz yerler arasında bulunuyor. Bu parktaki sığınıklar Posición Jaca olarak bilinmektedir.
Neden gitmeliyim? Bir şehrin tarihini yakından tanımak için savaş kalıntıları çok önemli yerler arasında bulunmaktadır. Bu kalıntılar da Madrid’in yakın tarihi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Burası neresi? 17 Ekim 1919 tarihinde açılan Chamberi İstasyonu, duvarları kaplayan reklamlar, girişteki eski bilet kabinleri ve turnikelerle dikkat çekiyor. Madrid’in ilk metro hattının sekiz metro istasyonundan biri olan Chamberi Metro İstasyonu, Antonio Palacios tarafından Paris’te bulunan istasyonlardan esinlenilerek tasarlanmıştır. Metro trenlerinin uzatılmasıyla birlikte istasyonların geliştirilememesi nedeniyle 26 Mayıs 1966 tarihinde kapatılmıştır. İstasyon 2008 yılında müzeye dönüştürülerek ziyaretçilerini kabul etmeye başlamıştır.
Neden gitmeliyim? Bu hayalet istasyon 20. yüzyılın ilk yarısından daha geri bir zamandaki Madrid’i keşfederek zamanda yolculuk yapma olanağı tanımaktadır.
Burası neresi? Madrid’in ana merkez tren istasyonu olarak inşa edilen Atocha, 9 Şubat 1851 tarihinde Estación de Mediodía ismiyle açılmıştır. Büyük bir yangın nedeniyle büyük oranda tahrip olan istasyon binası 1892 yılında Alberto de Palacio tarafından yenilenmiştir.
Eski yapı gelişen dünyanın ulaşım ihtiyaçlarına karşılık veremediği için kapatılmış ve iç kısmı 500’den fazla bitki türüyle ışık dolu etkileyici bir tropikal bahçeye dönüştürülmüştür. Proje 1985 yılında Rafael Moneo tarafından planlanmıştır. İstasyon 1992 yılında ulaşımla ilgili hizmetlerine tamamen son vererek cafe, mağaza ve restoranların bulunduğu bir mekana dönüşmüştür.
Neden gitmeliyim? Atocha İstasyonu, Madrid’in ulaşımla ilgili en tarihi noktalarından biri konumunda bulunmaktadır ve yakın geçmişte yaşanan terör saldırısı nedeniyle anıtsal anlamda da ziyaret edilmesi gereken tarihi yerler arasında bulunmaktadır. İstasyon binasında şu anda bulunan tropikal bahçe ise kesinlikle görülmeye değer.
Kaçırmayın! İstasyonda 2004 yılında gerçekleşen terör saldırısında hayatını kaybedenlerin anısına kuzeydoğu köşesinde 11 Mart 2004 Anıtı yer almaktadır ve bizce istasyona gelen herkesin bu anıtı görmesi gerekmektedir. Anıttaki cam panelde öldürülen kurbanların isimleri yer almaktadır. 12 metre yüksekliğe sahip kubbenin tasarımı da görülmeye değerdir ve güneşin hareketlerine göre günün farklı saatlerinde farklı mesajlar sunmaktadır.
Burası neresi? Valle de los Caídos ismi verilen bu vadi, Madrid’in en ilginç tarihi yerleri arasında bulunmaktadır. Burası, İspanya İç Savaşı sırasında öldürülen Francisco Franco’nun sembolü olarak görülmekte ve mezarı da bu vadide bulunmaktadır. Anıt bölgesindeki çalışmalar 1940 yılında başlamış ve 18 yıl sonra, 1959 yılında açılmıştır. Anıtın bulunduğu bu vadi, milli park statüsünde olup, devlet tarafından koruma altına alınmıştır.
Franco’nun öldüğü 1975 yılında gömüldüğü bazilika bir anıt olarak hizmet etmektedir ve bazilikanın hemen üstünde bulunan devasa granit haç, Madrid’e kara yolu ya da hava yolu ile gelindiğinde rahatlıkla görülebilecek büyüklüktedir. Anıt bölgesi 3.360 dönüm gibi büyük bir alanda yer almaktadır. Anıt bölgesinde aynı zamanda bir de manastır bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Bu anıt İspanyol mimarisi için 20. yüzyılın dönüm noktalarından biri kabul edilmektedir. Üzerinde bulunan haç ise büyüklüğü ve heybeti ile adeta iç savaşta hayatını kaybedenleri unutturmamayı kendine görev edinmiştir. Bu haç tam olarak 150 metre yüksekliğe sahip olup “dünyanın en yüksek haçı” unvanına sahiptir.
Burası neresi? 16. yüzyılda kurulan ve Rönesans tarzında inşa edilen yapı, Antonio Sillero tarafından başlatılmış ve Juan Bautista de Toledo tarafından tamamlanmıştır. Yapı 1559-1564 yılları arasında inşa edilmiştir. Plaza de las Descalzas meydanına çok yakın bir konumda bulunmasından ötürü bu isimle anılmaktadır.
Çoğu soylu kadın başarısız evliliklerinden kaçmak adına bu manastıra sığınmış ve getirdikleri değerli eşyalarla burayı en varlıklı manastırlardan biri haline getirmiştir. Kadınların 16. ve 17. yüzyıldan kalma getirdikleri sanat eserleri sayesinde etkileyici bir sanat koleksiyonuna sahiptir. Manastırdaki en önemli sanat eserleri arasında çeşitli mermer heykeller, Tiziano, Sanchez Coello ve Luini gibi sanatçıların eserleri de bulunmaktadır. Tiziano’ya ait “Cesar’s Money” isimli eseri ise koleksiyonun en değerli parçasıdır.
Neden gitmeliyim? Mekanın sahip olduğu muhteşem sanatsal unsurlar ve tarihi geçmişi takdir etmek için burayı görmeniz yeterli olacaktır.
Burası neresi? 18. yüzyılda inşa edilmiş olan Liria Sarayı, İspanyol tarihi ile yakından ilgili olan önemli ve eski bir aile olan Alba Dükleri’nin Madrid’deki ikametgah adresiydi. Neoklasik tarzda inşa edilen saray 1770 civarında mimar Ventura Rodriguez tarafından James Fitz-James Stuart tarafından yaptırılmıştır.
Neden gitmeliyiz? Binada başta Perugino, El Greco, Goya, Rembrandt olmak üzere çok önemli sanatçıların eserleri sergilenmektedir. Aynı zamanda antik Yunan ve Roma’ya ait çeşitli heykeller ve arkeolojik eserlerden oluşan çok önemli bir koleksiyon da yer almaktadır.
Kaçırmayın! Sarayda Don Kişot’un ilk baskısının bir kopyası ile Christopher Columbus, Titian ve Rousseau’nun mektuplarını içeren geniş bir kitap ve el yazması koleksiyonu kaçırılmaması gereken noktalar arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Beyaz taşlarla bezenmiş Barok dış cephesi ve içeri giren herkesi etkilemek için tasarlanan zengin iç mekanı ile Madrid Kraliyet Sarayı kesinlikle Madrid gezilecek yerler listesinde bulunması gereken yerlerin başında gelmektedir.
Saray, ilk olarak 16. yüzyılda şu anki bulunduğu konumda inşa edilmiştir. 24 Aralık 1734 yılında yanmasının ardından Kral V. Felipe tarafından yeni bir saray yapılması için talimat verilmiştir. Sarayın yapımı ise 1738-1755 yılları arasını kapsamaktadır. Madrid hükümdarlarından 18. yüzyılda III. Charles’tan 20. yüzyılın başlarında hükümdarlık yapan VIII. Alfonso’ya kadar ikamet etmişlerdir. Günümüzde burası şu anki kraliyet ailesinin resmi ikametgah adresi olsa da aslında Zarzuela Sarayı’nda ikamet etmektedir.
Neden gitmeliyim? Saray 135.000 metrekare alana ve 3.418 odaya sahip. Bu özellik sarayı, Avrupa’daki en büyük saraylardan biri yapmaktadır. Sarayın hem iç hem de dış kısmı insanı kendisine aşık edecek düzeydedir. Dış kısmındaki Barok detayların yanı sıra iç kısımdaki zemin katta kütüphane, merdiven, tophane, 1. katta Kral III. Charles’ın odaları, ziyafet salonu, kraliyet dairesi, taç odası gibi bölümler olağanüstü tasarımları ile ilgi görmektedir.
Kaçırmayın! Sarayın özellikle tavan kısmına bakmak ve sarayın muhteşemliğini görmek bile başlı başına sarayı ziyaret etmenize değecek sebeplerden biridir.
Burası neresi? Buen Retiro Park’ta bulunan bu camdan saray, Madrid’deki demir mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Metal ve camdan inşa edilen yapı, 1887 yılında o yılın Filipinler Fuarı için inşa edilmiştir. Ricardo Velázquez Bosco tarafından tasarlanan proje, Paxton’un Kristal Sarayı’ndan ilham alınarak hazırlanmıştır. Burası ilk önce sadece bir sera olarak planlanmışken bugün pek çok sergiye ev sahipliği yapmaktadır.
Bir Yunan haçı şeklinde tasarlanan yapı, neredeyse tamamen seramikle süslenmiş bir tuğla taban üzerine cam ve demirin birleşiminden yapılmış duvarlardan oluşmaktadır. Kubbeli bir şekilde tasarlanan tavan, yapıyı 22 metreden daha yüksek yapmaktadır. Sarayın girişinde bulunan havuz ve havuzun içinde yüzen ördekler ise burayı çok daha egzotik bir yer haline dönüştürmektedir.
Neden gitmeliyim? Bizce burayı en çekici kılan detay tamamen camdan ve demirden yapılmış bir yapının oldukça ilginç ve çok estetik bir görünüme sahip olmasıdır.
Kaçırmayın! Sarayın içinde bulunduğu Retiro Park da bizce kesinlikle zaman geçirilmesi gereken yerlerden biri. 125 hektarlık bir alanda bulunan parkta 15.000’den fazla ağaç bulunmaktadır. Burası oldukça huzurlu ve doğal bir ortam ve burada bulunmaktan çok keyif alacağınızı düşünüyoruz.
Burası neresi? Şu anda Dışişleri Bakanlığının resmi ikametgahı olan bu binanın önünde ziyaretiniz esnasında dünyanın dört bir yanından resmi ziyaretçileri görmeniz çok sıra dışı bir durum değil ancak burası her zaman bu amaçla kullanılmadı. IV Felipe tarafından mimar Juan Gomez de Mora’ya yaptırıldığı 1629 senesinde belediye başkanlığı ve mahkeme hapishanesi olarak kullanılmıştır. 1950 senesinde ise mevcut amaç için kullanılmaya başlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Puerta del Sol’a birkaç adımlık mesafede bulunan saray, ulaşımın kolay olması ve etkileyici dış görünümü kesinlikle ziyaret edilmeyi hak eden yapılardan biri. Binanın bulunduğu bölge ise yürüyüş yapmak açısından mükemmel bir yer.
Kaçırmayın! Kapı sahanlığının üst tarafında bulunan kanatlı figür kesinlikle dikkatinizi çekecek olan binanın önemli sanatsal özelliklerinden biridir.
Burası neresi? Madrid’in diğer müzeleri ile kıyaslandığında küçük olmasına karşın oldukça başarılı bir müze olan Thyssen Bornemisza Müzesi, eserleri sanat tarihine uygun bir şekilde kronolojik olarak sergilemektedir. Müzede 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadarki döneme ait çok çeşitli eserleri görmek mümkün. Bu eserler arasında empresyonizm ve sonrasına ait eserler ise çok daha fazla dikkat çekmektedir.
Neden gitmeliyim? Burası çok geniş bir sanat eseri koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Bunun yanı sıra başka hiçbir Avrupa ülkesinde bulamayacağınız zenginlikte 19. yüzyıl Amerikan resim dünyasının çok özel eserleri de gene bu müzede ziyaretçileri ile buluşmaktadır.
Burası neresi? Marral Cerralbo, 19. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’nın çeşitli yerlerini ziyaret ederek müzelerden çeşitli ögeleri toplamayı çok sevmekteydi ve bugün Museo Cerralbo yaklaşık olarak 50.000 nesneye ev sahipliği yapmaktadır. Marquis’in devlete bağışladığı eski sarayının içinde bulunan müzede tablolar, heykeller, seramikler, camlar, halılar, mobilyalar, antika paralar ve sayamadığımız daha birçok farklı nesne sergilenmektedir. Müzeyi ziyaret etmek yaklaşık 30 dakika sürmektedir.
Neden gitmeliyim? Müze ziyaretiniz sırasında içeride bulunan nesneler ve yerleşim düzeni sayesinde 19. yüzyılın Madrid’inde aristokrat bir ailenin yaşamının nasıl olduğu ile ilgili birçok detaya tanıklık etme olanağına sahip olabiliyorsunuz.
Burası neresi? Burası ünlü İspanyol oyun yazarı Lope de Vega’nın hayatına ve 1600’lerde Madrid’de yaşamın nasıl olduğuna dair bilgiler sunan, gezmesi oldukça keyifli bir müzedir. Şu anda Madrid’in “Edebiyat Mahallesi” olarak bilinen yerinde bulunan Lope de Vega Müzesi, yazarın 1610 yılından 1635 yılına kadar yaşamını sürdürdüğü yerdir. Müzede, yazarın çalışma odasından kütüphanesine, mutfaktan hizmetkarlarının odasına kadar birçok ayrıntı temsil edilmiştir. Müzede İngilizce, İspanyolca ve Fransızca rehber hizmeti sunulmaktadır.
Neden gitmeliyim? Evde sergilenen mobilyaların bir kısmı ve bazı eşyalar yazarın şahsi eşyasıdır ve Lope’nin kızları bu eşyaları sergilenmesi üzerine bağışlamıştır.
Kaçırmayın! Yaz aylarında müzede gerçekleştirilen tiyatro oyunları Lope de Vega’nın zamanının ruhunu ve İspanyol sanat ve edebiyatının altın çağını yaşama olanağı sunmaktadır.
Burası neresi? Gerçekten dünya çapında bir müze olan Prado Müzesi, Madrid’de mutlaka görmeniz gereken müzeler arasında bulunmaktadır. Müzede 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İspanyol resimlerinden oluşan 5.000’den fazla eserin bulunduğu devasa bir koleksiyon bulunmaktadır. Eserler 3 katta 100’ün üzerinde odada sergilenmektedir. Müzede Francisco de Goya’nın çok önemli 140 eseri de sergilenmektedir. Koleksiyonda aynı zamanda İtalyan, Flaman, Fransız, İngiliz ve Alman resimlerinin yanı sıra Neoklasik İtalyan heykelleri de yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Prado Müzesi, sizi İspanyol sanatıyla tanıştırmayı ve bundan çok daha fazlasını sunmayı vadediyor. Özellikle sanat düşkünü ziyaretçiler için burası gerçekten bir maden niteliği yaşıyor.
Kaçırmayın! Madrid’e geldiğinizde rehberli Prado Müzesi turları ile müzenin geçmişini ve sahip olduğu sanatsal geçmişi çok daha iyi anlayabilir ve gezinizi çok daha verimli bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
Burası Neresi? 10 Eylül 1992 tarihinde Kraliçe Sofia tarafından açılan Çağdaş Sanat Müzesi, Madrid’in çağdaş sanat anlamındaki merkezi konumunda bulunuyor. Bu şık modern bina, mimar Antonio Fernanden Alba tarafından yaratılmıştır. Müzedeki sanat eserleri 39.000 metrekare gibi devasa bir alanda yayılan odalarda sergilenmektedir. Müzede aynı zamanda bir kitapçı, cafe ve restoran da hizmet vermektedir. Müzede 100.000’den fazla kitaba, 3.500’in üzerinde ses kaydına ve çeşitli videolara ev sahipliği yapan çok önemli bir de kütüphane bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Koleksiyon İspanyol çağdaş sanatını kapsamlı bir şekilde temsil ederken, Juan Miro, Pablo Picasso ve Salvador Dali gibi çok önemli sanatçıların eserlerine de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Picasso’ya ait Guernica her ziyaretçinin unutamayacağı eserlerin başında gelmektedir. Ayrıca sinemaseverlerin çok iyi bildiği 2003 yılı yapımı Noviembre filminin bazı sahneleri de bu müzede çekilmiştir.
Kaçırmayın! Ziyaretçiler için harika sürprizlerden biri, iç avluda yaratıcı heykellerle dolu büyüleyici bahçedir. Ziyaretiniz sırasında bu müthiş bahçeye de kesinlikle göz gezdirmelisiniz.
Burası neresi? İspanya Ulusal Arkeoloji Müzesi, 1867 yılında II. Isabel Kraliyet Kararnamesi ile kurulmuştur. Birçok kutsal eserin sergilendiği müzede özellikle dini sanat içerikli eserler yer almaktadır. En popüler sergilerden biri olan Altamira, 1868 yılında Kuzey İspanya’da keşfedilen tarih öncesi mağara resimlerinden oluşmaktadır. İspanyol Rönesans cilaları, Roma mozaikleri, 8. yüzyıldan kalma bir kron koleksiyonu, Yunan vazoları ve daha birçok farklı sergi ziyaretçileri beklemektedir.
Neden gitmeliyim? Milli Kütüphane ile aynı çatıyı paylaşan müze, tarih öncesinden günümüze kadar uzanan İspanya topraklarındaki arkeolojik geçmişte muazzam bir yolculuk imkanı sunduğundan Madrid’deki tarihi eserler konusunda kesinlikle ziyaret edilmesi gereken noktaların başında gelmektedir.
Kaçırmayın! Ana müzenin en önemli eseri olan MÖ 5. yüzyıldan kalma zengin bir İber kadını olan Elx Leydi’nin büstüdür. Bu nedenle müzeyi ziyaret ettiğinizde bu önemli parçayı mutlaka görmenizi ve dikkatle incelemenizi tavsiye ediyoruz.
Madrid Card nedir? Bu kart şehri ziyaret edenlerin zamandan ve ücretten tasarruf için en fazla kullandığı ziyaretçi kartlarının başında gelmektedir.
Nasıl temin edilir? Madrid Card’ı online olarak temin edebileceğiniz gibi Calle Montera 32’de bulunan Puerta del Sol ile Gran Via veya Calle Coloreros 2 arasında bulunan Civitatis Tours & Tickets mağazalarından da satın alabilirsiniz. Plaza Mayor’daki turist danışma bürosundan da kartınızı temin edebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerli? 1, 2, 3 veya 5 gün geçerli seçenekler sunulmaktadır.
Ücreti nedir? Madrid’i ziyaret edenler ihtiyaçlarına ve Madrid’de ne kadar süreyle kaldıklarına bağlı olarak farklı belirlenmiş zaman geçişleri satın alabilirler. Mevcut çeşitli geçişler ve fiyatları ise aşağıdaki tablo gibidir:
Avantajları nelerdir? Bu resmi turist kartı, Madrid’e gelenlere şehrin en popüler 50 müzesine ve anıtına ücretsiz giriş imkanı sunmaktadır. Aynı zamanda çok sayıda restoran ve aktivite için indirimler, öncelikli geçiş imkanları ile zamandan tasarruf olanağı da sunmaktadır.
Madrid Explorer Pass nedir? Sadece birkaç günlüğüne Madrid’e gelmişseniz paradan tasarruf etmenin ve sizi en çok ilgilendiren turistik yerleri ziyaret etmenin en avantajlı yoludur.
Nasıl temin edilir? Bileti doğrudan buradan temin edebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerli? Kart her ziyaret noktası için bir geçiş hakkı sunar ve ilk kullanımdan itibaren 30 günlük geçerliliği bulunmaktadır.
Ücreti Nedir? Ücretlendirme ile ilgili detaylara aşağıdaki tablodan ulaşabilirsiniz:
Avantajları nelerdir? Size sunulan en popüler turistik ve etkinlikler arasından 3, 4, 5 veya 7 yer ve etkinlik seçerek bunlara toplamda çok daha uygun bir ücretlendirme ile ulaşma imkanına sahip olabilirsiniz. Kartla birlikte aynı zamanda açılış saatleri, ayrıntılı haritalar ve şehrin turistik noktalarına nasıl ulaşacağınız ile ilgili detaylı kitapçıklara da sahip olabileceksiniz.
Tourist Travel Pass nedir? Madrid’in turistler için geliştirdiği seyahat kartı, şehirdeki ulaşım ağlarını daha avantajlı fiyatlara kullanma olanağı tanımaktadır. Madrid’de dolaşmanın pratik ve ucuz bir yolu olan bu kart ile metro, şehir içi otobüsler ve cercania trenlerini kullanabiliyorsunuz.
Nasıl temin edilir? Ziyaretçiler herhangi bir metro istasyonundan, Barajas Havaalanı’nda 2. ve 4. terminallerden, Plaza del Descubridor Diego de Ordás, 3’teki bölgesel ulaşım konsorsiyumundan kartı temin edebilir.
Ne kadar süre geçerli? Beş farklı turist kartı bulunuyor. 1, 2, 3, 5 veya 7 günlük kartlardan ihtiyacınıza karşılık verebilecek olanı tercih edebilirsiniz.
Ücreti nedir? Ücretlendirme ile ilgili detaylara aşağıdaki tablodan ulaşabilirsiniz:
1. satırdaki ücretler Madrid Belediyesi’ni temsil ederken, 2. satırdaki ücretler şehrin eteklerinde kalan ziyaretçiler içindir. 11 yaşın altındaki ziyaretçiler %50 indirimle bu karta sahip olabilmektedir.
Avantajları nelerdir? Bu kart ile belirtilen süre içinde ücret ödemeden ulaşım olanağı tanımaktadır.
Bu kartlar dışında kullanabileceğiniz diğer kartlara da kısaca değinelim isterseniz:
*Paseo del Arte Pass: Bu kart ile Prado, Thyssen-Bornemisza ve Reina Sofía müzelerinin her birinin kalıcı sergilerine birer defa giriş hakkı tanınmaktadır. Geçiş hakkı seçilen tarihten itibaren bir yıl geçerlidir.
*Annual State Museums Pass: Bu kart ile Museum of Romanticism, National Museum of Anthropology, National Museum of Decorative Arts, Garment Museum, Cerralbo Museum, Museum of the Americas, National Archaeological Museum, Sorolla Museum, Prado Museum ve Reina Sofía Museum müzelerine ücretsiz geçiş hakkına sahip olabilirsiniz. Geçiş hakkı kartı aldıktan sonra bir yıl boyunca geçerlidir.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…
Yorumları Gör
Sarayda çeşitli odaları ve bahçesini ve sergi alanını geziyorsunuz. Özellikle porselen ile tüm tavanı ve duvarları süslenmiş iki odaya bayıldım. Sadece açık alan ve girişte resim çekiliyor. Sabah oradaydık sıra yoktu. Madrid'de çok güzel bir Saray. ziyaret etmeye değer.2 saat harcadık. Gerçekten güzel bir bahçe ve iç odalar muhteşem. Resimler çeşitli sanatçı tarafından çok ilginç ve çok iyi, personel çok dost canlısı ve yardımsever.
dışarıda bir sürü fotoğraf çektim. Çevreleyen bahçeleri çok güzel, güzel rötuşlanmış bahçeler, heykel ve bir sürü tarihi öğeler. Mükemmel bir konum ve diğer Madrid'de turistik yerler için bağlantı noktası.