Mevlana’nın ve hoşgörünün şehri Konya, Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Hazırladığımız Konya tarihi yerler listemizde bu huzurlu şehrin önemli tarihi duraklarını derledik…
Konya tarihi hakkında; Yaklaşık 3000 yıl önce Hititler için “Kuwanna” ismi verilen şehir, Frigler tarafından “Kowania”, Romalılar için “Iconium” ve Türkler için “Konya” ismiyle anılmıştır. Bunun dışında birçok farklı kaynakta şehrin adı çok farklı şekillerde bilinmektedir. Konya ismi ise Selçuklu ve Osmanlı zamanında kalıplaşmış ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Konya’daki yerleşim MÖ 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve Konya civarında pek çok medeniyetin izlerine rastlanmaktadır. Bu özelliği ile Konya, ülkemizdeki en eski yerleşim yerlerinden biridir. Çatalhöyük ise Konya’nın yerleşik yaşama geçilen ilk yerleşim yerlerinden biri olduğunu bizlere göstermektedir.
MÖ 6. yüzyıl zamanlarında Hititler ve Lidyalılar, MÖ 4. yüzyılda Persler, MÖ 2. yüzyılda Büyük İskender, MS 395 senesinde Romalılar Konya’da hakimiyet kuran toplulukların başlıcaları olmuştur. 7. yüzyılın başına geldiğimizde Sasaniler ve Emeviler geçici olarak Konya’nın hakimi olmuştur.
10. yüzyıla kadar Bizans toprağı olan Konya, 1071 Malazgirt Zaferi ile kapılarını Türklere açmıştır. Bu zaferden çok kısa bir süre sonra Konya Türkler tarafından fethedilmiştir. Konya’nın stratejik konumundan dolayı, I. Haçlı Seferleri esnasında başkent, İznik’ten Konya’ya taşınmıştır. 1387 senesinde ise I. Murad döneminde Konya’nın kapıları Osmanlılar için aralanmaya başladı. Karamanoğulları arasında paylaşılamayan şehir, 1513 senesinde II. Selim tarafından ele geçirilmiştir. Bu tarihten itibaren de şehir, Osmanlının önemli toprak parçalarından biri olmuştur.
Konya’nın en ünlüleri; Mevlana Müzesi, Konya’nın en meşhur tarihi yerleri arasında ilk akla gelen durak oluyor. Bunun dışında Karatay Medresesi, İnce Minareli Medrese, Sırçalı Medrese mutlaka zaman ayrılması gereken yapılar arasında bulunuyor. Konya’ya gelmişken yerleşik hayata geçişin en önemli simge kazı alanlarından olan Çatalhöyük de görülmesi gereken yerlerden biridir.
Konya gezi tavsiyesi; Eski bir Rum köyü olan Sille’yi mutlaka görmeli, Mevlana Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Tirit, etli ekmek, bamya gibi Konya’nın yöresel yemeklerinin mutlaka tadına bakmalısınız. Osmanlının eğitim, öğretim yuvası olan şehirdeki medreseleri ve muhteşem camilerini de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Eğer Konya gezinizi Aralık ayına denk getirirseniz 7-17 Aralık günleri arasında düzenlenen Şeb-i Aruz törenlerine de mutlaka katılmalısınız.
Müzekart; Konya ziyaretiniz için Müzekart edinmenizde fayda var. Böylelikle Karatay Medresesi ve İnce Minareli Medrese’yi ekstra giriş ücreti ödemeden yılda iki defa ziyaret etme şansına sahip olabilirsiniz.
Burası neresi? Şehzade Selim tarafından yaptırılan Konya Selimiye Camii, Mevlana Dergahı’nın batısında konumlanan Klasik Osmanlı mimarisinden örnekler göreceğiniz ihtişamlı yapıtlardan biri. Caminin hangi mimar tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemektedir ancak Mimar Sinan eseri olabileceği tahmin edilmektedir.
Caminin inşasına 1558 senesinde başlanmış ve tamamlanması 1567 senesini bulmuştur. Cami merkezinde tek bir kubbe bulunmaktadır ve camiye yarım kubbe ile genişlik kazandırılmıştır. Merkezdeki kubbenin çapı 12 metre, yarım kubbenin çapı ise 6 metredir. Caminin planı İstanbul‘daki Fatih Camii ile benzerlik göstermektedir. 3 kapısı buluna caminin Taç Kapısı, en ilgi çekici olanıdır. Cami, son olarak 2019 senesinde restore edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Osmanlının en önemli miraslarından olan camii etrafında yer alan dükkanlardan alışveriş yapabilir, yapı önünde harika fotoğraflar çektirebilirsiniz. Dilerseniz namaz kılmak ve dua etmek için bu muazzam camiyi değerlendirebilirsiniz.
Burası neresi? 13. yüzyılda inşa edilmiş olan İplikçi Camii, Selçuklu mimarisinin önemli örneklerinden biridir ve Vezir Şemseddin Altınaba tarafından yaptırılmıştır. Cami, özellikle inşa edildiği kahverengi tuğlalar nedeniyle estetik açıdan oldukça şık bir görünüme sahiptir. Caminin 16. yüzyılda çıkan bir yangın nedeniyle büyük zarar gördüğü ve Hacı Emrullah isimli bir tüccarın destekleri ile onarımdan geçtiği bilinmektedir.
Burası neresi? Klasik Selçuklu kümbet mimarisi ile inşa edilmiş olan yapı, Mevlana’ya ışık olan Şems-i Tebrizi’ye aittir. Türbe, Şems Parkı içinde, huzur dolu bir ortamda bulunmaktadır. Türbe içindeki sandukanın bu önemli Zat’a ait olduğu düşünülmektedir.
13. yüzyılda inşa edilmiştir ancak kim tarafından yaptırıldığı konusunda bir bilgi yoktur. Türbenin üstündeki kurşun kaplı çatı ise sonradan eklenmiştir. Türbenin yanında aynı isimli bir de mescit bulunmaktadır. Türbe, 1977 senesinde tadilattan geçirilmiştir.
Neden gitmeliyim? Mevlana’nın yol arkadaşlarından bu yüce zatın mekanına gelip muhteşem bir huzur bulmak, Konya ziyaretinizin amacına ulaşmasında büyük rol oynayacaktır. Şems-i Tebrizi’nin de bu sayede çok daha fazla kişi tarafından tanınması ve anlaşılması sağlanacaktır. Şu anda tadilat devam etse de türbe ziyaret edilebilmektedir.
Burası neresi? Kesme gödene taşı ile yapılmış olan Aziziye Camii, Konya’nın merkezi bir konumunda yer almaktadır. Osmanlı döneminden kalma bir eser olan caminin inşasında Barok, Ampir ve Rokoko gibi Osmanlıda ve bilhassa camilerde görmeye alışık olmadığımız tarzların izine rastlamak mümkün olmaktadır. Bu süslü tarz, Osmanlının son dönemlerinde kullanılmaya başlanmıştır.
Cami ilk olarak 1671-1676 yılları arasında Damat Mustafa Paşa tarafından Şeyh Ahmed’e yaptırılmıştır. Çıkan bir yangında büyük hasar görünce, 1874 senesinde Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan’ın gayretleri ve desteğiyle bugünkü yerinde yeniden inşa edilmiştir. Caminin iki minaresi bulunmaktadır.
Caminin ısınmasında yan taraftaki hamamın suyunun kullanılması ise camide kullanılan orijinal fikirlerdendir. Caminin bahçe avlusu ise bulunmuyor ve bu özelliği ile de diğer birçok camiden ayrılıyor. Yani camiden çıkanlar kendilerini direkt dış dünyada bulmaktadır. Caminin yüksek kubbesi camiye ayrı bir ferahlık sunmaktadır ve süslü yapısının yanı sıra huzur iklimini sağlamasına büyük önem arz etmektedir.
Neden gitmeliyim? Sadeliğin ve ihtişamın tek bedende vücut bulmuş hali olan bu eser, birçok farklı sanat yaklaşımının bir arada kullanıldığı muhteşem bir mimari yapı olarak karşımıza çıkıyor. Caminin pencereleri kapısından büyük tek cami olması ise bu ibadethaneyi ilginç kılan detaylardan.
Burası neresi? Konya merkeze 1 saat uzaklıktaki cami, ziyaret edenlere taş, ahşap, tarih, zeka gibi birçok unsuru bir arada sunan muhteşem bir eserdir. Anadolu’nun en önemli camilerinden sayılan Eşrefoğlu Cami, 2012 senesinden bu yana Unesco Dünya Mirasları arasında sayılmasıyla da ülkemizin gurur kaynağı camilerinden biridir. İbadethane, 1296-1299 yılları arasında inşa edilmiştir.
Ahşap sanatının en güzel örneklerinden biri olan caminin en ilgi çekici detayları minberi ve mihrabıdır. Mihrap tamamen çini mozaiklerle kaplıdır ve bu durum, ona muhteşem bir görsellik katmaktadır. Caminin tavan kısmındaki kar deposu ise muazzam bir zeka örneğidir ve kış aylarında yakılan sobalardan dolayı kuruyup çatlama riskine karşı ahşap direklerin nemli kalmasını sağlamaktadır. Kar deposunun üstü 1965 senesinde camla kapatılmıştır.
Neden gitmeliyim? Eşrefoğlu Camii’nin en önemli özelliği, bilhassa Orta Asya karşılaşılan ahşap direkli camilerin ülkemizdeki en güzel örneklerinden biri ve en büyüğü olmasıdır. Bu nedenle Konya camileri içinde ayrı bir öneme sahip olan Eşrefoğlu Camii’ni mutlaka Konya tarihi yerler listenize dahil etmelisiniz.
Burası neresi? Anadolu Selçuklularından günümüze kadar gelen Alaeddin Camii, o dönemlerden günümüze kalan en eski ve büyük yapı aynı zamanda. Cami, Alaeddin Tepesi üzerindedir. Caminin yapımı 1116-1156 yılları arasında hüküm süren Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud zamanında başlamış ancak tamamlanması 1221 senesinde, I. Alaeddin Keykubad zamanında gerçekleşmiştir. Caminin kuzey kapısı tarafında bir kitabe yer almaktadır. Bu kitabeye göre cami, Mimar Dımaşklı Mehmet bin Havlan tarafından yapılmıştır.
Caminin inşası sırasında Roma ve Bizans dönemine ait 40’tan fazla mermer sütun kullanılmıştır. Camiye ait muhteşem ahşap minber Ahlatlı Mengü Berti tarafından yapılmıştır. Caminin avlusu ise türbe olarak kullanılmış ve Selçuklu hükümdarlarından I. Mesud, II. Kılıçarslan, I. Gıyâseddin Keyhüsrev, II. Rükneddin Süleyman, III. İzzeddin Kılıçarslan, I. Alâeddin Keykubad, II. Gıyâseddin Keyhüsrev, IV. Rükneddin Kılıçarslan ile III. Gıyâseddin Keyhüsrev’in mezarları buraya defnedilmiştir. Avludaki türbe “Kümbethane” olarak adlandırılmıştır.
Neden gitmeliyim? Mevlana Türbesi’ne yolunuz düşerse hemen yakınından yer alan mimari bakımdan da dikkat çeken Alaeddin Camii’ni ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Burası aynı zamanda Selçuklular döneminde Konya’da inşa edilmiş en eski yapı olması nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Burası neresi? Konya’nın sembollerinden biri olan Nasreddin Hoca, sivri zekası ile Türk tarihinde çok önemli bir yer edinmiştir. Kendisine ait türbe ise Konya’daki meşhur tarihi yerler arasında bulunmaktadır. Nasreddin Hoca 1284 senesinde Akşehir’de ölmüş ve buraya defnedilerek, mezarının olduğu yer zamanla türbe haline dönüşmüştür. Mezarın, Beylikler döneminde türbeye dönüştüğü tahmin edilmektedir.
Türbenin günümüzdeki bakımlı haline dönüşmesi ise 1906 senesinde Konya Valisi Faik Bey’in çabaları neticesinde olmuştur. Mermer sandukanın başında ise Nasreddin Hoca’nın ölüm yılı olan Hicri 683 tarihi, kendisine yakışan esprili bir üslupla ters okunuşu olan “386” şeklinde yazılmıştır. Kendisinin soyundan gelenler, türbenin bakımına istinaden vergiden muaf tutularak maaşa bağlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Nasreddin Hoca’ya göre “dünyanın merkezi Akşehirdir” 🙂 Ünü dünyaya yayılmış bu güzel felsefe ve mizah ustasının mezarının bulunduğu türbeye mutlaka zaman ayırmalı ve kendisine dualarınızı iletmelisiniz.
Burası neresi? Sizi ney sesiyle buyur eden, hoşgörü kelimesini dünyaya tanıtan Hz. Mevlana’nın Dergahı, Konya’da görmeniz gereken en önemli yerlerden biridir. 1926 yılından bu yana müze olarak da hizmet veren bu huzur verici mekanı ziyaret listenizde ilk sıralara koymalısınız.
Dergah’ın bulunduğu yer Selçukluda gül bahçesi olarak değerlendiriliyor iken Mevlâna’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bâhaeddin Veled’e sultan Alaeddin Keykubad tarafından hediye olarak verilmiştir. 1231 senesinde ölümünün ardından kendisi bu gül bahçesine gömülmüş ve sevenleri mezarının olduğu yere bir türbe yapılması talebinde bulunmuştur. Mevlana ise buna onay vermemiş ve “Gök kubbeden ala türbe olmaz” şeklinde yanıt vermiştir.
“Kubbe-i Hadra” (Yeşil Kubbe) ismi verilen yeşil türbe, Mevlana’nın 1273 senesinde ölümünün ardından oğlu Sultan Veled’in isteği ile Mimar Tebrizli Bedrettin tarafından yapılmıştır. Türbeye zaman içinde çeşitli eklemeler yapılarak günümüzdeki halini alması sağlanmıştır.
Dervişan Kapısı’ndan girilen müzenin avlusunda nizami bir şekilde dervişlerin kaldığı hücreler sıralanmıştır. Avlu, Üçler Mezarlığı’na ulaşan Hamuşan Kapısı ile sonlanmaktadır. Müze içinde bulunan önemli eserler arasında 1274 senesinde fırınlanmış ceviz ağacından yapılmış Mevlana’nın Sandukası en dikkat çekici olanıdır. Bunun yanı sıra Mevlana’nın mezar örtüsü, Mevlana’nın vefatından 5 sene sonra yazılmış olan Mesnevi örneği, dergaha İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han tarafından hediye edilmiş olan Nisan Tası görülmesi gereken tarihi eserler arasında yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Hoşgörü deyince akla ilk gelen isim olan Mevlana, Konya şehri ile özdeşleşmiş önemli simgelerden biridir. Kendisinin türbesinin bulunduğu ve müze olarak hizmet veren bu manevi mekanı mutlaka Konya tarihi yerler listenize dahil etmelisiniz. Müzenin ücretsiz olmadan önce Topkapı Sarayı‘ndan sonra en fazla gelir getiren müze olması da burasının ne kadar değerli ve çok ziyaret edilen bir yer olduğunu bize göstermektedir.
Burası neresi? Nasreddin Hoca’nın memleketi olarak kabul edilen Akşehir ilçesinde bulunan müze, balmumu heykeller ve eski eşyalarla Nasreddin Hoca’ya dair güzel bir müze olarak ziyaretçilerini bekliyor. Müzenin bulunduğu konak, dönemin Konya hakimi olan Rüştü Bey’dir. Konak, I. Dünya Savaşı esnasında inşa edilmiştir. Konakta Rüştü Bey ve çocukları oturmuştur.
Rüştü Bey Konağı, 1989 senesinde kamulaştırılmıştır. Bodrum katla birlikte toplamda 4 kattan oluşan konakta 1992 senesinde tadilat çalışmaları başlamış ve müze olarak ziyarete açılmıştır. Müzenin giriş katında 6 oda bulunmaktadır. Bu odalar idari işler ve depo amacıyla kullanılmaktadır. İkinci katta arkeolojik eserler kronolojik olarak sergilenmektedir. Üçüncü kat ise etnografik unsurlara ayrılmıştır ve burada Nasreddin Hoca’ya ve Konya’ya dair çeşitli kültürel ögeler görülebilmektedir. Bu katta aynı zamanda Seyyid Mahmud Hayrânî Türbe kapısı ve Şeyh Eyüb Türbesi’ne ait sanduka sergilenmektedir.
Burası neresi? Atatürk’ün Konya ziyaretlerinde kullandığı tarihi bina, 1928 yılında Atatürk’e hediye edilmiş iki katlı mütevazi bir evdir. Binanın inşasında kesme moloz taş ve tuğla kullanılmıştır. Konak, 1940 ile 1963 yılları arasında Valilik Konağı olarak kullanılmıştır.
Günümüzde müzeye çevrilen yapı, Mustafa Kemal’in kişisel eşyaları ve kıyafetlerinin sergilendiği Atatürk Müze Evi olarak isimlendirilmiştir. Müzenin temelleri 1964 senesinde atılmıştır. Müzenin son olarak 17 Nisan 1982 senesindeki açılışla ziyarete hazır hale getirilmiştir. Müze binasındaki son onarım işlemleri 2001-2003 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Tadilat işlemleri sırasında konağın orijinal haline zarar verilmemesi konusunda özen gösterilmiştir.
Burası neresi? Temelleri 1901 senesinde atılmış olan Konya Arkeoloji Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden sonra ülkemizin en eski ikinci arkeoloji müzesi konumunda bulunuyor. Yıllar içinde önce 1927 senesinde Mevlana Müzesi’ne taşınan Konya Arkeoloji Müzesi, 1953 senesinde İplikçi Camii’ne ve 1962 senesinde ise mevcut binasına taşınmıştır.
Müze içinde ziyaretçiler Neolitik dönemden Bizans dönemine kadar çok geniş bir zaman dilimine ait önemli arkeolojik eserleri inceleme fırsatın yakalamaktadır. Eserler müze binasının yanı sıra müze bahçesinde de sergilenmektedir. Bahçede daha çok lahit, heykel gibi büyük ebatlı taş eserler muhafaza edilmektedir.
Burası neresi? 1975 senesinde açılan müze, Meram ilçesinde hizmet vermektedir. Üç katlı bina, ilk olarak eğitim vermek amacıyla değerlendirilmiş ve sonradan müzeye dönüştürülmüştür.
Müze içinde Konya’ya dair Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden çeşitli el sanatlarına dair pek çok örnek görülebilmektedir. Bunun yanı sıra günlük yaşamda kullanılmış olan çeşitli eşyalar da gene müze içinde sergilenen nesneler arasında yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Konya’daki kültürel zenginliği ve günlük yaşama dair detayları görmek için Konya Etnografya Müzesi, gidilebilecek öncelikli noktalar arasında bulunuyor.
Burası neresi? Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu hem kurtuluş mücadelesinde hem de sonrasında devlet kademelerinde önemli başarılara imza atmış, Konya’nın önemli isimlerinden biridir. Kendisi 1900 senesinde dünyaya gelmiş ve 1913 senesinden itibaren çok değerli kültürel ve etnografik objeler biriktirmiştir.
Emekliliğinin ardından 1973 senesinde koleksiyonunu Konya Belediyesi’ne bağışlamıştır. Müze binasının temelleri 1977 senesinde atılmış ve bağışladığı eserlerin tasnifinin ardından 2 Şubat 1984 senesinde kendi adıyla açılan müzede eserler sergilenmeye başlamıştır. Güzel bir avluya sahip olan müze içinde Konya Evi, kütüphane, Anadolu Medeniyetleri, Etnografya Bölümü, Hat bölümü, arşiv ve Tabiat Tarihi Bölümü yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Kişisel koleksiyonlar her zaman en nadide eserleri barındırmaktadır. Koyunoğlu Müzesi içinde sergilenen eserler de özenle seçilmiş ve bölgenin etnografik durumunu anlamak için görülmeye değer eserlerdir.
Burası neresi? Temelleri 1967 senesinde atılan Konya Ereğli Müzesi, 1968 senesinde önceki binasında hizmet vermeye başlamıştır. 1980 senesinde ise mevcut binasının tadilatı yapılmış ve buraya bir de depo eklenmiştir. Müze binası tek katlıdır. Müze içinde arkeoloji ve etnografya olmak üzere iki bölümde eserler sergilenmektedir.
Yaklaşık 500 eserin sergilendiği arkeoloji bölümünde eserler kronolojik bir sıraya göre düzenlenmiştir. Burada özellikle Konya ve çevresindeki kazı çalışmalarından elde edilen eserler yer almaktadır ve beş farklı vitrinde görülebilmektedir. Birinci vitrin Neolitik dönemden Geç Hitit dönemine kadar olan eserleri, ikinci vitrinde Göztepe Tümülüsü’nde elde edilen eserler ve Roma döneminden kalma heykeller görülebilmektedir. Üçüncü vitrine geldiğimizde ise Oymalı Yeraltı Şehri’ne ait kalıntılar ve Bizans dönemine ait eserler yer almaktadır.
Kalan iki vitrinde ise etnografik unsurlara yer verilmiştir. Bu vitrinler gerek satın alınan gerekse bölge halkının yaptığı bağışlarla toplanan çeşitli etnografik unsurlar sergilenmektedir. Son olarak müze bahçesinde daha ağır ve hacimli taş eserlere, mezar taşlarına yer verilmiştir.
Neden gitmeliyim? Konya Ereğli Müzesi çok fazla bilinmemesine karşın oldukça geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır. Eğer siz de Konya tarihi hakkında bilgilenmek ve keyifli bir müze deneyimi yaşamak istiyorsanız buraya birkaç saatinizi ayırmanızı tavsiye ediyoruz.
Burası neresi? İstiklal Harbi Şehitleri Abidesi olarak da bilinen Konya Şehitlik Müzesi, 460 metrekarelik kapalı alana sahiptir. Çeşitli maket ve figürlerin sergilendiği müzede, Konyalı şehitlerin anılması ve kurtuluş mücadelesinde yaşanan zorlukların gelecek nesillere etkileyici bir şekilde anlatılması amaçlanmaktadır.
Müzenin bulunduğu alana, Türk bayraklarının dizildiği etkileyici bir yoldan ulaşılmaktadır. Kapalı mekanın duvarlarında da şehit düşen askerlerin isimleri ve diğer bilgileri yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Konya’da kurtuluş mücadelesine dair görülebilecek en etkileyici yerlerden biri olan Konya Şehitlik Müzesi, Konya’ya gelenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken noktalar arasında bulunuyor.
Burası neresi? Karatay Medresesi, Sultan II. Keykavus döneminde Emir Celaleddin Karatay’ın isteği ile 1251 senesinde tek katlı olarak inşa edilmiştir. Kim tarafından yapıldığı ise bilinmemektedir. Medrese, Osmanlı zamanında da 19. yüzyılın sonlarına kadar önemli bir eğitim-öğretim yuvası olarak kullanılmıştır. Medrese “kapalı avlulu medrese” grubunda yer almaktadır ve yapımında sille taşı kullanılmıştır.
1955 senesinde ise “Çini Eserler Müzesi” olarak ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır. Medresenin bu amaçla kullanılmasında iç kısmındaki muazzam çini işçiliğinin etkisi büyük olmuştur. Müze içinde Selçuklu, Osmanlı ve Beylikler dönemine ait çok önemli çini ve seramik eserler sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Osmanlı ve Selçuklu zamanının en önemli sanat dallarından olan çiniciliğin en güzel örneklerini görmek ve geçmişimizdeki sanat çalışmalarıyla gururlanmak için bu güzel medreseyi ziyaret etmelisiniz. Yalnız müzenin dış kısmı şu anda restore edildiği için medresenin dış güzelliğini tam anlamıyla görmeniz mümkün olmuyor.
Burası neresi? İnce Minareli Medrese, Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali’nin isteği ile 1254 senesinde, Mimar Abdullah oğlu Kelük tarafından inşa edilmiştir. Medrese, hadis ilminin okutulması amacıyla yapılmıştır. Yapı, 19. yüzyılın sonlarına kadar medrese olarak kullanılmıştır. 1956 senesinde müze haline getirilen medrese içinde günümüzde Selçuklu, Osmanlı ve Beylikler dönemine ait çeşitli taş ve ahşap eserler teşhir edilmektedir.
Özellikle muhteşem taş işçiliği ile bezenmiş kabartma simgelerle süslü taç kapısı görülmeye değerdir. Kapı üzerinde aynı zamanda Selçuklu sülüsü ile yazılmış olan Yasin ve Fetih sureleri de dikkat çekmektedir. Turkuaz mavi sırlı etkileyici minaresi çift şerefeli olarak inşa edilmiş olmasına karşın, 1901 senesindeki yıldırım düşmesi olayından sonra ilk şerefeye kadar yıkılmış ve tek şerefeli kalmıştır.
Neden gitmeliyim? Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürleri başta olmak üzere pek çok önemli taş ve ahşap eserin sergilendiği İnce Minareli Medrese, Konya’daki mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? 1242 senesinde Meram ilçesinde inşa edilmiş olan Sırçalı Medrese, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde çok önemli bir eğitim merkezi olarak kabul edilmekteydi. Medreseyi Bedreddin Muslih kurduğu için buraya “Muslihiyye Medresesi” ismi de verilmiştir.
Medrese, şehirdeki birçok medresenin aksine kapalı avlulu değil açık avlulu bir planla inşa edilmiştir ve iki katlı bir plana sahiptir. Medreseyi ziyaret edenler Bedrettin Muslih ve eşiyle çocuğunun sandukalarını da görebilmektedir.
1960 senesinde Sırçalı Medrese Mezar Anıtları Müzesi olarak ziyarete açılan medrese içinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok değerli eserler sergilenmektedir. Bu eserler Konya ve çevresindeki mezarlıklarda bulunan tarihi mezar taşlarından oluşmaktadır.
Burası neresi? Kilistra Katır İni olarak da bilinen bu antik yerleşim bölgesi, Konya’nın antik kentleri içinde görülmeye değer noktalar arasında bulunuyor. Kapadokya’yı andıran bir yerleşim yeri olarak karşımıza çıkan Lystra bölgesi, Helenistik ve Roma dönemlerinde, Via Sebaste ismi verilen tarihi kral yolu üzerinde olması nedeniyle giderek büyümüştür.
Neden gitmeliyim? Kilistra, Hristiyanlığın yayılması için Anadolu’yu gezen Aziz Paulus’un vaaz ettiği, Hristiyanlık için çok önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Bu nedenle kayalara oyulmuş kiliseler, manastırlar bölgede hayli fazla bulunmaktadır. Hem mimari hem dini açıdan önemli bir durak olması nedeniyle bu önemli antik bölgeyi ziyaret listenize dahil etmelisiniz.
Burası neresi? Doğu ve Batı isimli iki höyükten meydana gelen Çatalhöyük, insanlığın toplayıcılıktan tarıma ve yerleşik hayata geçişinde önemli bir başlangıç noktası olması nedeniyle sadece Konya’nın değil Türkiye’nin ve de dünyanın da çok önemli antik yerleşim yerleri arasında bulunmaktadır.
Bölge toplamda 14 hektarlık bir alana yayılmıştır. Höyüklerdeki yerleşime dair izler MÖ 7000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Höyüklerin 18 yerleşim katmanından oluştuğu görülmektedir. Höyükler içinde topluluk halinde yaşamaya ve yerleşik hayata geçişe dair çeşitli duvar resimleri, günlük eşyalar, heykeller gibi farklı nesneler bulunmuştur. Günümüzdeki bölgedeki kazı çalışmaları hala devam etmektedir.
Neden gitmeliyim? Burası, Anadolu’daki ve Ortadoğu’daki diğer höyüklerden oldukça farklıdır ve burada çıkarılan tarihi kalıntılar diğer yerlerde bulunan kalıntılara göre daha büyük ve daha belirgin eserler olmuştur. 2012 senesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış olması da burasının ne kadar kıymetli bir antik bölge olduğunu bizlere göstermektedir. Höyüklerin bulunduğu noktadaki model evler ise geçmişi zihninizde canlandırmak açısından oldukça faydalı.
Burası neresi? Son zamanlarda gerçekleştirilen kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan İsaura Antik Kenti, Roma döneminden kalan Konya’daki en büyük yerleşim yerlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Burası aynı zamanda Zengibar Kalesi olarak bilinmektedir ve 1850 metre yükseklikte inşa edilmiştir.
Antik kent, 3-4 kilometrekarelik bir alana yayılmış durumda. Antik kentin kale surlarının bir kısmı, burçları, tiyatrosu, kilisesi gibi çeşitli kalıntılar günümüze kadar ulaşmayı başarmış ve sakin, kendi halinde ziyaretçilerini ağırlamaktadır. 4 metre yüksekliğindeki kemerli giriş kapısı ise kentin en dikkat çeken kalıntılarının başında gelmektedir.
Burası neresi? Beyşehir’de bulunan Kubadabad Sarayı, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın, 1236 senesinde Beyşehir’in güzelliğinden etkilenmesinin ardından yaptırdığı bilinen bir yapıdır. Sarayın etrafında bir şehir oluşturulmuş ancak günümüze sadece saray yapısının kalıntıları günümüze ulaşabilmiştir. Saray alanında 1980 senesinde kazı çalışmaları başlamış ve elde edilen eserler Karatay Müzesi ve şehirdeki diğer müzelerde sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Günümüze saraydan geriye sadece bazı duvar taşları kaldığı için burasını, tarih ile ilgili olan ve burayı ziyaret etmeden önce bölge hakkında araştırma yapan kişiler için önerebiliriz. Aksi durumda ziyaretçiler hayal kırıklığı yaşayabilir.
Burası neresi? Akören ve Oymalı köylerini kapsayan bir alanda bulunması nedeniyle burası, her iki köyün adıyla da anılmaktadır. Şehrin tarihi MS 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Şehirler, Roma ve Bizans dönemlerine aittir.
Bölgede 36 adet yeraltı şehri olduğu belirtilmektedir ve geçmişte bölgede yaşanan baskınlardan ve sel gibi felaketlerden dolayı halkın korunmak amacıyla bu şehirleri yaptıkları bilinmektedir. Bölgede yer altı şehirlerine dair pek çok kalıntı görülebilmektedir.
Burası neresi? Geç Hitit dönemine ait muhteşem bir kaya kabartması olan İvriz Kaya Anıtı, Ereğli ilçesinde bulunmaktadır. Kaya kabartması Tuvana kralı Varpalavas ve Fırtına Tanrısı Tarhundas’ı tasvir etmektedir. Kabartma, 4,20×4,20 ebatlarına sahiptir.
Neden gitmeliyim? Tanrıların dua ederken tasvir edildiği bu görkemli anıt, “dünyadaki ilk tarım anıtı” olarak bilinmektedir ve son zamanlarda Konya’nın en önemli tarihi yerleri arasında gösterilmektedir. Anıt bu özelliği sayesinde 2017 senesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiştir.
Burası neresi? Konya’nın Meram ilçesinde bulunan Aziz Pavlus Kilisesi, 1910 senesinde inşa edilmiştir. Romalılar döneminde kalan kilisenin inşasında Fransız Gotik mimarisi hakimdir. Zamanla yıpranan kilisede 1963 senesinde çeşitli onarım çalışmalarından geçmiştir.
Neden gitmeliyim? Konya’daki ibadete açık tek kilise olması ve etkileyici mimari yapısı burasını, Konya tarihi yerler listemize almamız için yeterli sebepler arasındadır.
Burası neresi? 1235-1236 yılları arasında Vezir Sadettin Köpek tarafından yaptırılmış olan Zazadin Hanı, 2017 senesinde restore edilmiş ve turizme açılmıştır. Han, ilk yapıldığı zaman, hanı yaptıran Sadettin Köpek’in ismiyle anılmıştır. Hanın yapımı esnasında Roma ve Bizans dönemine ait yapı kalıntıları da kullanılmıştır.
Han, yazlık ve kışlık olmak üzere bölümlere sahiptir. Han içinde 24 oda bulunmaktadır ve bunun yanı sıra mescit, hamam, depo, ambar, ahır gibi çeşitli yaşam alanları da yer almaktadır. Hanın inşasında kullanılan açık kahverengi taşlar, hanın etkileyici ve tok bir görünüme sahip olmasını sağlamıştır.
Neden gitmeliyim? Bu tarihi yapı içinde kişiye özel çeşitli koleksiyon eşyaları sergilenmektedir. Yapı günümüzde çeşitli organizasyonlar için de değerlendirilmektedir.
Burası neresi? Konya’yı ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken bu köy, Rum taş işçiliği konusunda çok güzel örnekleri görmenize olanak tanıyor. Birçok ulaşım seçeneği olan köyü belediyenin tahsis etmiş olduğu rehberler eşliğinde daha iyi tanıma fırsatı bulacaksınız.
5000 yıllık bir tarihe sahip olan Sille Köyü; Roma, Bizans, Osmanlı, Selçuklu gibi pek çok farklı topluluğun izlerini taşıyan bir tarih deposu özelliğinde. Aya Eleni Kilisesi ise köyün tarihi açıdan en önemli ziyaret duraklarından biri oluyor. Burası Konstantin’in annesi Helen’in isteği üzeri 327 senesinde yapılmış olan ve Hristiyanlar için çok değerli kabul edilen bir ibadethane. Bunun dışında MS 11. yüzyıla dayanan bir geçmişe sahip olan 40 adet mağaradan oluşan Sille Mağaraları, Zaman Müzesi, Sille Müzesi, Çay Camii, Şeytan Köprüsü gibi noktalar da tarih sevenlerin Sille’de görmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Sille Köyü, gezilecek yerleri ile dolu dolu bir gezi yapma imkanı sunuyor. Burada bulunan tarihi eserler ile Konya gezinizi çok daha keyifli bir şekilde geçirebilir ve bu sakin ama güzel köyün tadını çıkarabilirsiniz.
Konya tarihi yerler listemize ek tavsiye turistik gezi noktalarını aşağıda yer alan yorumlar kısmından bizlere iletebilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…
Yorumları Gör
konya kelebek bahçasi çok güzel
Konya çok güzel bir şehir
Konya'yı şimdi daha çok beğeniyorum ve gezmek istiyorum????
ödevimi yaptırdığınız için teşekkür ederim
ödevim çok güzel oldu tşk
çok güzel olmuş bravo