Şehir Hakkında; Prens Adaları’nın Büyükada‘dan sonra ikinci en büyük adası olan Heybeliada, eski adıyla Halki, ada silüetinin yere bırakılmış bir heybe izlenimini andırmasından dolayı bu ismi almıştır. İstanbul‘a 30 – 40 dakikalık bir mesafede yer alan Heybeliada, 85 metre yükseklikteki Ümit Tepesi, 98 metre yükseklikteki Baltacıoğlu Tepesi, 128 metre yükseklikteki Köy Tepesi ve 136 metre yükseklikteki Değirmen Tepesi olmak üzere dört tepeden oluşuyor. M.S. 800’lü yıllara dayanan tarihi geçmişi ile ada, birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmasıyla biliniyor. İsmet İnönü, Ahmet Rasim ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın da yolunun geçtiği Heybeliada, yeşilin her tonunu bünyesinde barındırmasından dolayı adalar arasında en yeşil ada ünvanına sahiptir. Doğasının yanı sıra tarihi köşkleri, plajları, popüler mekanları, restoranları, müzeleri ve daha pek çok yeri ile harika gezi noktalarından biridir. Ayrıca Heybeliada gezilecek yerler listesinde her detaya ulaşabileceğinizi ve daha birçok yeni yeri keşfedeceğinizi söyleyerek, keyifli okumalar dileriz.
Kaç Günde Gezilir; Heybeliada’yı 1 günde gezebilmeniz mümkün. Dileyen ziyaretçiler adada bulunan motel seçeneklerini değerlendirerek ziyaretini konaklamalı olarak da gerçekleştirebilir.
Ziyaret Etmek İçin En İyi Zaman; Heybeliada’yı ziyaret etmek için en doğru zaman ilkbahar aylarıdır. Özellikle Nisan – Mayıs ayları bir harikadır. Ancak adanın her mevsim ayrı bir güzellikte olduğunu belirterek, dilediğiniz zaman ziyaret edebileceğinizi ekleyelim.
Müze Kartları; Türkiye‘nin pek çok şehrinde geçerli olan Müzekart, Kültür Bakanlığı’na bağlı tüm müzelerde ve bazı noktalarda, ücretsiz ya da indirimli giriş yapma imkanı tanıyor.
Havalimanı Merkez Ulaşım; İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan toplu taşıma araçlarını kullanarak Kabataş’a gelebilir ve buradan herhangi bir deniz yolu taşıtını kullanarak adaya gidebilirsiniz. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Havaş ya da otobüsleri kullanarak Bostancı’ya, Bostancı’dan da yine herhangi bir deniz yolu taşıtını kullanarak adaya ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Havaş ya da otobüsler ile Kadıköy’e, Kadıköy iskelesinden de vapur ile adalara ulaşım sağlayabilirsiniz.
Ne Yenir; Heybeliada’ya geldiğiniz zaman mutlaka güne kahvaltı ile başlamalı ve akşam yemeğinde ise birbirinden lezzetli balıklarından birini yemelisiniz. Ayrıca dondurmasının, iskorpit salatasının ve karidesli böreğinin oldukça meşhur olduğunu bilmelisiniz.
Burası neresi? Geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı uygun bir yer arayışı içerisine giren İsmet Paşa, önerileri dinleyerek Heybeliada’ya gelmiş ve ailesi ile birlikte bir dönem bu evde yaşamış. Asıl ismi Mavromatakik Köşkü olan bu ev, ilk olarak eşyalı bir şekilde kiralanmış ve ardından İsmet İnönü, bu evi satın almış. Bunun üzerine Mustafa Kemal Atatürk, evin eşyalarını kendisi alarak İsmet Paşa’ya hediye etmiştir.
Neden gitmeliyim? İsmet İnönü Evi Müzesi, günümüzde müze olarak hizmet verdiğini ve dokusunun bozulmaması adına hem Atatürk’ün hediye ettiği eşyalar hem de İsmet İnönü’nün kullandığı eşyalar aynı şekilde kaldığını belirtmeliyiz. Ayrıca müze içerisinde eski dönemlerde çekilen fotoğraflar da sergileniyor.
Burası neresi? Türkiye’nin en popüler bağımsız sanatçıları arasında yer alan ve Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, yaklaşık 30 yıl bu evde yaşamıştır. 1912 yılında Heybeliada’ya gelen Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1944 yılına kadar bu evde hayatını geçirmiştir. 1964 yılında müzeye çevrilen bu bina, 2017 yılına kadar hiçbir restorasyondan geçmemiştir. Bu nedenle bakımsızlıktan kötü hale gelen müze, 2017 yılında 2 yıllığına kapatılmış ve restorasyonun bitmesiyle yeniden ziyaretçilere açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Yazarın eserleri ve özel eşyalarının sergilendiği bu müzede, en dikkat çeken eşya kitaplığıdır. Orijinal şekilde korunan kitaplık içerisinde, 110 cilt gazete, 304 adet Fransızca kitap ve 350 adet Türkçe kitap yer alıyor. Müzede kitaplık ve kitaplar dışında ise, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın özel eşyaları, kendi eliyle yaptığı resimleri ve el işi çalışmaları da bulunuyor.
Burası neresi? Heybeliada’daki ilk cami olma özelliğini taşıyan Heybeliada Camii’nin inşası 1935 senesinde tamamlanmış ve cami, 1936 yılında ibadete açılmıştır. Cami, adada “Meydancık Camii” ismiyle de bilinmektedir. Güzel bir konumda bulunan cami, ferah bir bahçeye sahiptir ve kış mevsiminde bile sıcak suya sahip olması abdest almak isteyenler için büyük bir avantajdır.
Neden gitmeliyim? Yaklaşık 100 yıllık bir tarihe sahip olan Heybeliada Camii, oldukça ilgili din görevlilerine sahiptir ve Heybeliada’ya gelenler için ibadet yapmak amacıyla uğranabilecek güzel ibadethanelerden biridir.
Burası neresi? İlk etapta görkemi ve ihtişamı ile sizleri karşılayan Heybeliada Deniz Lisesi, 1773 yılına kadar uzanan bir tarihi geçmişe sahiptir. ”Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun” adıyla Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa tarafından kurulan bu lise, ilk kez Kasımpaşa Tersanesi’nde eğitime başlamıştır. 1834 yılında bugünkü yerine taşınan lise, arada farklı yerlerde eğitim vermiş ve 1852 yılında ”Mekteb-i İdadiye-i Şahane” ismiyle tekrardan bugünkü yerine taşınarak eğitim vermeye devam etmiştir.
1928 yılında Bahriye Mektebi’nin adı ”Deniz Lisesi” olarak değiştirilmiş ve burada bulunan tesisler deniz lisesine bırakılmıştır. 1930 tarihinde Harp Okulu adaya geri dönmüş ve Deniz Lisesi, Harp Okulu ile birleştirilerek ”Deniz Harp Okulu ve Lisesi Komutanlığı” adını almıştır. 1985 yılına kadar bu isimle anılan lise, Harp Okulu’nun taşınması ile birlikte Heybeliada Deniz Lisesi olarak tarihe geçmiştir. Yaklaşık 245 yıllık bu tarihi bina, böylece yıllardır eğitim vermiş ve son olarak 2016 yılında askeri liseler ile birlikte kapatılmıştır. Günümüzde ziyaretlere açık olan binada eğitim sona ermiştir.
Burası neresi? Gerçek adı Hagios Georgios tou Kremnou olan Aya Yorgi Manastırı, Heybeliada’nın güneyindeki bir yamaçta bulunuyor. Aya Yorgi Manastırı’nın ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmese de, 16. yüzyıl sonlarına doğru inşa edildiği tahmin edilmektedir. Üç farklı yapıdan oluşan manastırın ismindeki ”tou Kremnou” uçurumdaki yer anlamına geldiği ve manastır uçurumda yer aldığı için bu ismi almıştır. Aynı zamanda pembe renkteki bu manastır, konumu sayesinde eşsiz bir manzaraya da tanıklık ediyor.
Heybeliada gezilecek yerler listesinde kesinlike olması gereken Aya Yorgi Uçurum Manastırı (Kilisesi), aynı zamanda Terk-i Dünya Manastırı olarak da biliniyor. Çam Limanı yolu üzerinde yer alan bu manastırda, dünya ile bağlantısını kesmek isteyen keşişlerin buraya gelip inzivaya çekildiği ve tanrısal meditasyon yaptığı söyleniyor. Hatta daha sonra keşişlerin burayı terk etmesi ile Terk-i Dünya Manastırı ismini aldığı biliniyor.
18. yüzyıl döneminde veba salgınından dolayı Rumların sığındığı bir manastır olan Aya Yorgi Uçurum Manastırı, 1882 yılında çıkan yangından dolayı büyük hasar görmüştür. Bu yüzden manastırdan günümüze kalan yalnızca Rus eserleri olmuştur. Bu eserlerin dışında görülmeye değer bir başka eser ise, 1762 yılında kimliği belirsiz bir kişi tarafından kiliseye gömülmüş olan Aziz George İkonası’dır.
Burası neresi? 1940’lı yıllarda yaz aylarını Heybeliada’da geçirmek için gelen Yahudi ailelerinin hane sayısı 250’yi geçince, bir ibadethane açma ihtiyacı hissedilmiş. Hal böyle olunca 1948 yılında yaz aylarına denk gelen dini bayramlar Rum okulunun bir salonunda kutlanmış ve 1059 yılında Cumartesi günleri ve dini bayramlar Bozaldo Evi’nde kutlanmaya başlanmış.
Bu esnada ihtiyaçların giderilebilmesi adına Neve Şelom Vakfı, 1953 yılında aldıkları izin ile birlikte bu sinagogu inşa ettirmişlerdir. İnşa edildikten sonra, 1956 yılında, ibadete açılan sinagog, kış aylarında nüfusun azalmasından dolayı sadece Cumartesi günleri ve dini bayramlarda açık olurken, yaz aylarında ise aktif bir şekilde kullanılıyor. Heybeliada iskelesine oldukça yakın bir konumda bulunan Bet Yaakov Sinagogu, merak edenler gezi listesine mutlaka eklemeli!
Burası neresi? Ümit Tepesi üzerindeki Değirmenburnu Tabiat Parkı’nın içerisinde yer alan Ruhban Okulu, Bizans Dönemi’nden kalma bir yapıttır. Geniş bahçesinden görkemiyle yükselen bu okul, aynı zamanda adanın en dikkat çeken yapılarından biridir. 9. yüzyılda imparator I. Basil emriyle dini eğitim vermek amacıyla açılan Aya Triada Kilisesi, uzun yıllar boyunca hem kilise hem de eğitim amaçlı kullanılmıştır. Dini eğitim vermek amacıyla Atina Üniversitesi’nden sonra kurulan ikinci okul olan Aya Triada Manastırı, 1844 yılında açıldığı ilk yıllarda Yüksek Ortodoks Teoloji Okulu ismiyle faaliyet gösteriyordu.
1923 yılında ise ismi Heybeliada Ruhban Okulu olarak değişmiş ve 1971 yılında tüm okulların devlete bağlanmasının ardından Fener Rum Patrikhanesi bu karara karşı çıkmış ve okulda görülen teoloji eğitimi son bulmuş. O yıl içerisinde yalnızca lise eğitimi verilmeye başlanmış ve ismi Heybeliada Özel Rum Lisesi olarak değişmiştir. 12 patrik, pek çok akademisyen ve öğretmen yetiştiren Rum Ortodoks Ruhban Okulu, daha sonra Fener Rum Patrikhanesi tarafından tamamen kapatılmıştır.
Neden gitmeliyim? Okulun ilk katında boydan boya uzanan koridorun iki yanında da derslikler yer alıyor. Öğrencilerin kaldığı yurtlar kuzey ve güney cephesinde yer alırken, kütüphane, yemekhane, revir, berber ve terzi gibi bölümler birinci katta yer alıyor. Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nda, günümüzde eğitim vermeye devam edilmese de, Pazar günleri ve dini bayramlarda ayinler yapılmaya devam ediliyor. Heybeliada gezilecek yerler listesinde mutlaka olması gereken yerlerin başında gelen bu yapı, tarihten izleri, terasındaki manzarası, mimari detayları ve tematik bahçeleri ile büyük ilgi görüyor.
Not: Derslikler dışındaki alanlar ziyarete açık değil.
Burası neresi? Heybeliada’nın İmralı ve İşgüzar sokakları arasında yer alan Ayios Nikolaos Kilisesi, ne zaman ve kim tarafından inşa edildi bilinmiyor. Kilisenin dışında bulunan stilize ion başlıklı sütunu inceleyen araştırmacılar, kilisenin Bizans Dönemi’ne ait olduğunu ve 14. yüzyılda inşa edildiğini tahmin etmektedir. Rum Ortodoks Kilisesi olan Ayios Nikolaos Kilisesi, bilinmeyen bir nedenden dolayı yıkılmış ve 1857 yılında Mimar Stefanis Gaitanakis tarafından tekrardan yapılmıştır.
1894 yılında büyük İstanbul depreminden etkilenen bu tarihi yapı, dönemin hükümdarı II. Abdülhamit’in izniyle yeniden restore edilmiştir. Denizcileri koruduğuna inanılan Aziz Nikola’ya ithaf edilerek yapılan kilise, kapalı Yunan haçı şeklinde bir plana sahip olup, aynı zamanda dört fil ayağına oturtulan kubbeyle kapatılmıştır.
Burası neresi? 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile açılan Heybeliada Sanatoryumu, tedavisi uzun süren hastalıkların iyileştirme süreçlerinde kullanılan sağlık kurumları olan sanatoryumlardan biridir. Çam Limanı Koyu’nda yer alan Heybeliada Sanatoryumu, İsviçre‘deki bir sanatoryum model alınarak inşa edilmiştir. Türkiye’nin ilk sanatoryumu olma özelliğine sahip olan bu yapı, aynı zamanda Heybeliada’daki en önemli yapılardan biridir.
Verem gibi uzun tedavi süresi gerektiren hastalıkların tedavi edildiği sanatoryum, 2005 yılına kadar faaliyet göstermeye devam etmiştir. Hem eğitim hem de araştırma hastanesi olarak işlev gören Heybeliada Sanatoryumu, Rıfat Ilgaz, Ece Ayhan ve İsmet İnönü gibi ünlü kişilerin de bir dönem tedavi gördüğü bir yerdir. Aynı zamanda 2013 yılında ”Kelebeğin Rüyası” sinema filmi için hastanenin bir bölümü restore edilmiş ve çekim yeri olarak kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Her ne kadar yıkık dökük bir bina olsa da, hala ana binanın ayakta durduğunu belirtmeliyiz. Ayrıca Çam Limanı’nda yer alan bu bina, çam ormanlarıyla kaplı olup tertemiz bir havaya sahiptir. Nitekim zamanında hastaların odalarının balkonunda bile yatak olmasına şaşmamalı! Hem temiz havadan faydalanıyor hem de sağlıklı bir şekilde beslenmelerine yardımcı olunuyormuş. Günümüzde binanın içerisine girmek yasaktır ancak Çam Limanı yolu boyunca yürüyüş yaparak uzaktan da olsa binayı görebilmeniz mümkün.
Burası neresi? Çam Limanı yolu üzerinde ve Deniz Harp Okulu’nun hemen arkasındaki bölgede yer alan bu anıt mezar, ada halkı tarafından süslü mezar olarak adlandırılıyor. İtalya‘dan 150 yıl önce getirilen ve içerisinde yüksek bir kaide üstünde melek heykeli bulunan renki camlı ve özel bir mezar olan bu anıt, 19. yüzyılda Büyük Britanya İmparatorluğu Gemlik Konsolosu Spyridon Kangelaris tarafından yaptırılmıştır. Spyridon Kangelaris, bu anıtı 1868 yılında erken yaşta kaybettiği eşi Sevasti Kangelaris için yaptırmıştır. Mezarın başında eşine olan sevgisini dile getiren ve kendi hikayelerini anlatan bir yazı yer alıyor. Kangelaris hayatını kaybedince eşinin yanına gömüldüğü için, anıtın avlusunda kendi mezarı da bulunuyor.
Heykellerin ve mermerlerin, İtalya’dan özel olarak getirildiğini ve mezar sahibinin kişileri betimlemek için birbirine bakan kadın ve erkek figürlü heykellere yer verdiğini belirtmeliyiz. Bu heykellerin üzerinde ise ölümü simgeleyen çapraz kemiklerin birbirine kurdele ile bağlandığı bir kurukafa figürü bulunuyor. Erkek ve kadın figürlerinin altında da yine kurdele ile bağlanmış çiçek ve yaprak sembolleri bulunuyor. Mermerin altında ise Rumca yazılmış olan ”Bitki kurudu, çiçeği düştü; Tanrı’nın sözü ise ebediyen kalır.” sözler yer alıyor. Öte yandan dönemin baş rahibi 1910 yılında mezarın başına kuyu başlığı konmasını istemiş ve buradan su çekilmesini sağlamış. Hatta sarnıçın hala işler durumda olduğunu söylemeliyiz.
Neden gitmeliyim? Mezarın üst kısmında birbirine bakan kadın ve erkek figürü, konsolosun karısına olan sevgisini anlattığı satırların bulunduğu yazı bu mezarı Heybeliada’daki mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri yapmaktadır.
Burası neresi? 1903 yılında kurulmuş olan Halk Eczanesi, yıllar boyunca Heybeliada tarihine tanıklık etmiştir. 1950 yılında Andon ailesi tarafından devralınan bu işletme, kısa bir süre daha eczane olarak işletilmiştir. Günümüzde hala tarihi yapısını korumayı başardığı için, önemli bir yapı olarak ilgi görmektedir.
Burası neresi? Dört tepe arasından 140 metre ile en yüksek tepe konumunda olan Değirmen Tepe, eski adıyla da bilinen Papaz Tepesi, manzarası ile muhteşem bir yerdir. Aynı zamanda bölgede bir adet Papaz Okulu da yer alıyor. Zaten Papaz Tepesi denmesinin bir sebebi de budur. Hem eşsiz manzarası hem de tarihi ile büyük bir merak uyandıran Değirmen Tepe’yi, mutlaka Heybeliada’da gezilecek yerler listesine eklemelisiniz.
Burası neresi? Değirmenburnu Tabiat Parkı içerisinde bulunan Değirmenburnu Plajı, özellikle yaz aylarında çok sık tercih ediliyor. Plajın yeşil alanında bisikletler ile turlayabilir, piknik yapabilir ve daha pek çok aktivite bulunabilirsiniz. Burada hem denizi hem de manzarası ile oldukça keyifli dakikalar geçirmeniz mümkün.
Neden gitmeliyim? Burası hem denize girmek hem de ailenizle piknik yaparak keyifli zamanlar geçirebileceğiniz ve dinlenebileceğiniz doğayla iç içe noktalardan biri olması nedeniyle tercih edilebilir.
Burası neresi? Henüz yeni bir işletme olan Aqua Green Beach, oldukça temiz ve kaliteli bir hizmet sunmaktadır. Burası muhteşem plajının yanı sıra özellikle çocukların hayli ilgisini çekecek güzel bir aqua parka da sahiptir. İskeleden gelmek isteyenler için plaja ücretsiz ulaşım da sağlanmaktadır.
Neden gitmeliyim? Sığ bir denize sahip olan Aqua Green Beach, bu sayede acemi yüzücüler ve çocuklarıyla tatile gelenler için çok cazip denize girme noktalarından biridir. Aquapark kısmında sevdiklerinizle gönlünüzce eğlenebileceğiniz gibi, aynı zamanda restoran kısmında bir şeyler yiyip içebilirsiniz.
Burası neresi? Heybeliada iskelesinden Lozan Zaferi caddesini takip ettikten sonra ulaşacağınız Heybeli Sahaf, adanın tek sahafı olma özelliğine sahiptir. Burada kitaplar, plaklar, eski fotoğraflar, paralar, kartpostallar ve daha birçok şey yer alıyor. Kapının önünde yer alan eski deri bavul içerisindeki fotoğraflar ise, adeta adanın tarihi dokusu ile birleşiyor.
Burası neresi? Heybeliada’nın en güzel koylarından biri olan Değirmenburnu, aynı zamanda bir mesire alanıdır. Eskiden ”Deniz Hamamı” olarak bilinen plajı, kuzeyden esen rüzgara maruz kalmadan ziyaretçilerini ağırlıyor. Eski zamanlarda sahil ve bostanlıktan oluşan bu bölge, günümüzde mesire ve piknik alanı olarak kullanılıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. doğum günü şerefine, 1981 yılında yeniden düzenlenen bu alan, yaklaşık 4 bin kişiye hizmet verebilecek bir kapasiteye sahiptir.
Neden gitmeliyim? Sessizliği ve huzurlu atmosferi ile dikkat çeken Değirmenburnu Mesire Yeri, adanın en güzel deniz havasına sahip olup, birbirinden farklı bitki ve hayvanları bünyesinde barındırıyor. Deniz ve çam kokusu ile kendinizden geçecek, içerisindeki masalarda oturup yemek yiyecek, yürüyüş yapacak, bisiklete binecek ve piknik yapacaksınız. Aynı zamanda Değirmenburnu Mesire Yeri içerisinde; piknik alanları, kır gazinosu, büfeler, manzara seyir noktaları, yürüyüş ve bisiklet parkurları gibi pek çok alternatif bulunuyor.
Burası neresi? Adanın en sakin koyu olarak bilinen Çam Limanı Koyu, Değirmen Tepesi’nden görülen manzarasıyla bir hayli meşhurdur. Yaz aylarında özellikle İstanbullular tarafından çok sık ziyaret edilen Çam Limanı, ilkbahar ve sonbahar aylarında da ayrı bir güzelliğe ve sakinliğe bürünüyor. Aynı zamanda denize girilebilecek en sakin yerlerden biri olan bu koy, adanın güney tarafında yer alıyor.
Neden gitmeliyim? Hatta Türkiye’nin en güzel koylarından biri olarak kabul edilen bu mekan, yaz aylarında tekne ve yatların demir atmasıyla da oldukça ünlüdür. Doğal çam kokusunu ve tertemiz havasını içine çekeceğiniz bu yerde, adeta manzaranın büyüsüne kapılacaksınız. Ayrıca liman çevresinde birkaç işletmenin de yer aldığını söylemeden geçmeyelim.
Burası neresi? Adanın en temiz koylarından biri olan Alman Koyu, ada sakinleri tarafından sık sık tercih ediliyor. Buraya gelmeden önce, yanınıza bir şeyler almanız gerektiğini söyleyelim. Çünkü burada herhangi bir tesis yok. Ancak şemsiye, şezlong ve duşlardan ücretli bir şekilde yararlanabilirsiniz.
Burası neresi? Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada, İstanbul’un en turistik noktalarından biridir. Tarihi ve otantik yapısı, doğal güzellikleri, rengarenk begonvillerle donatılmış sokakları, tarihi köşkleri, masmavi plajları ve daha birçok yanı ile Büyükada, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Bu doğal güzelliklerinin yanı sıra kültürel ve mimari dokusu ile de gelenleri mest ettiği çok aşikar. Özellikle yaz aylarında ikiye katlanan nüfusu ile Büyükada, hafta sonları bir kaçış noktası olarak çok sık tercih ediliyor.
Neden gitmeliyim? Daha çok günübirlik ziyaret edilen Büyükada, içerisinde pek çok otele yer verdiği için konaklama imkanı da sunuyor. Gündüz bisiklet kiralayıp turlayacağınız ve kahvaltı yapacağınız bu yerde, akşam saatlerinde balık restoranlarında güzel bir akşam yemeği yiyebilir ve gün batımını izleyebilirsiniz. Dahası buraya geldiğiniz zaman; Büyükada sahilini, ada çarşısını, ada sokaklarını, müzelerini, plajlarını, tabiat parklarını, köşklerini ve daha pek çok yeri ziyaret etmeyi unutmayın! Aynı zamanda Büyükada ile ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz, bu yazılarımıza da göz gezdirebilirsiniz;
Büyükada’da Gezilecek Yerler Listesi | En Muhteşem 33 Yer
Büyükada Kahvaltı Mekanları | Fiyatlarıyla 20 Süper Nokta!
Büyükada Restoranları » Keşfetmeniz Gereken 35 Mekan Önerisi
Burası neresi? Prens Adaları’nın en büyük üçüncü adası olan Burgazada, kış aylarında bin 400 ve bin 500 arasında değişen nüfusa sahipken, yaz aylarında ise nüfusu 15 bin kişiye kadar ulaşabilmektedir. Çam ormanları, ahşap köşkleri ve sahilleri ile yaz – kış demeden sürekli ziyaret akınına uğrayan Burgazada, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile gelenlerin bir daha gelmelerine neden oluyor. Ağaçlarla çevrili Heybeliada ve Kaşık Adası’na doğru bakan bir konumda olduğu için Burgazada, oldukça avantajlı bir yerdedir.
Neden gitmeliyim? Türkiye’nin en eski sanatoryumlarından birinin burada olması ve Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçesinin yine burada bulunması da Burgazada’yı fazlasıyla önemli kılıyor. Buraya geldiğiniz zaman; Bayraktepe, Hristos Manastırı, Madam Marta Koyu, Sait Faik Müzesi, Burgazada Cami ve Adalar Cemevi, Aya Yorgi Garibi Manastırı, Kalpazankaya Plajı ve Aya Yani Kilisesi gibi daha pek çok yere mutlaka uğramalısınız. Ayrıca daha fazla detaya ulaşmak isterseniz, bu makalelerimize de göz atabilirsiniz.
Burgazada’da Gezilecek Yerler Listesi | 13 Keyifli Rota
Burgazada’nın Tarihi Yerleri | 5 Etkileyici Nokta!
Burası neresi? Büyükada, Heybeliada ve Burgazada arasından en küçüğü olan Kınalıada, İstanbul’a en yakın ada olarak biliniyor. Kendine has bir atmosfere sahip olan Kınalıada, yine yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapıyor. Özellikle İstanbul’a yakınlığından dolayı yaz – kış demeden sürekli olarak tercih edilen bu ada, hafta sonları günübirlik olarak çok sık ziyarete uğruyor. Küçük ama bir o kadar da şirin olan bu adaya geldiğinizde, piknik alanlarında piknik yapabilir ve keyifli dakikalar geçirebilirsiniz, plajlarında yüzüp güneşlenebilirsiniz, sokaklarında bisiklet sürerek ya da yürüyerek keşfe çıkabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Burayı ziyaret ettiğiniz zaman; Köseoğlu Plajı, Kumluk Plajı, Ülker Plajı, Kınalıada Plajı, Ayazma Plajı, Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi, Hristos Tepesi ve Manastırı, Dönüşüm Manastırı, Rum Ortodoks – Panayia Kilisesi, Sirakyan İkiz Evleri ve Kınalıada Cami gibi daha pek çok yeri gezi listenize eklemeyi unutmayın!
Burası neresi? Prens Adaları’nın en küçük adası olan Sedef Adası, yukarıda saydığımız adalara nazaran daha az gezilecek yere sahiptir. Bunun nedenlerinden biri de adanın bir kısmının özel mülke ait olmasıdır. Ancak küçük olduğunu düşünerek herhangi bir endişeye kapılmayın! Çünkü adanın manzarasının muhteşem olması ve denizinin oldukça temiz olması, sık sık ziyaret edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Sedef Adası Plajı, Elio Sedef Beach ve Club Ada Sedef olmak üzere üç adet plaja ev sahipliği yapan Sedef Adası, kuş bakışı bakıldığında sedefe benzetildiği için bu ismi almıştır.
Tarihi geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanan Heybeliada’nın, ilk kim tarafından keşfedildiği ve ne zaman yerleşime bağlandığı bilinmiyor. Adada bulunan manastırların araştırmasına bakıldığında ise, yerleşimi ilk başlatanın İkonoklazma Dönemi’ne ait ünlü patrik Fotios’un olduğu tahmin ediliyor. Zaman zaman çok kez yağmalanıp kötü durumlara düşse de, İstanbul’un fethi sayesinde daha dikkat çekici bir hale gelerek varlığını kanıtlamıştır.
Uzaktan bakıldığında silüetinin yere bırakılan bir heybeyi andırmasından dolayı bu ismi alan Heybeliada, birçok farklı medeniyete ev sahipli yapmış ve bünyesinde pek çok farklı kültürü barındırmış. Bunun yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk, Hüseyin Rahmi Gürpınar, İsmet İnönü, Zeyyat Salimoğlu, Aziz Nesi, Ece Ayhan, Ahmet Rasim ve Rıfat Ilgaz gibi birçok tanınmış kişiye de ev sahipliği yapmış ve eserlerine konu olmuştur.
Gezilecek yerleri dışında pek çok tarihi yapıya ve mimari dokuya sahip olan Heybeliada, tarihi yerleri ile de gelenleri büyülüyor. Heybeliada gezilecek yerler listesinde yer verdiklerimizi daha detaylı öğrenmek ve ekstra yerleri keşfetmek isteyebilirsiniz. Bunun için yakında sizlerle buluşacak olan Heybeliada tarihi yerleri adlı yazımızı bekleyin!
Heybeliada’dan dönmeden önce kendinize ya da sevdiklerinize bir takım hediyeler almayı unutmayın! Hatıra ve hediyelik eşyalar arasından ise, seramik figürler, süs eşyaları ve obje gibi ürünleri satın alabilirsiniz. Sakızlı dondurması ile meşhur olan adadan sakız ile ilgili ikonik ürünleri de alabilirsiniz. Bunun yanı sıra tekstil ürünlerin satıldığı pek çok küçük butikten ya da küçük marketlerden ihtiyacınız olan her şeyi bulabilmeniz mümkün. Heybeliada alışveriş listesi için daha detaylı bilgiyi, yakında sizlerle buluşacak olan yazımızdan öğrenebilirsiniz.
Yaz aylarında nüfusu birden artan Heybeliada, akşam saatlerinde de oldukça hareketli ve eğlenceli oluyor. Kısıtlı bir alanda bulunduğu için çok fazla mekana sahip olmasa da, eğlenilecek ve yapılacak birçok aktiviteye yer verir. Gündüz plajlarında denize girebilir, şirin restoranlarında kahvaltı yapabilir, bisiklet kiralayarak adayı turlayabilirsiniz. Akşam saatlerinde ise gün batımını izleyebilir, sahilde yürüyüş yapabilir, şık bir restoranda akşam yemeği yiyebilir ve eğlenceli partilere katılabilirsiniz. Aynı zamanda aileniz ya da arkadaşlarınız ile çay bahçeleri veya kafelere gidebilirsiniz. Sizin için birkaç öneride bulunacak olursak; Lady Cafe, Sarmaşık, Rest Cafe Elfaro ve Perili Köşk Jazz Bar gibi noktalara gidebileceğinizi söyleyelim. Ayrıca Heybeliada gece hayatı için daha detaylı bilgiye, yakında sizlerle buluşacak olan yazımızdan ulaşabilirsiniz.
İstanbul’un her iki yakasından da farklı saat aralıklarıyla kalkan vapurlara binerek ulaşacağınız Heybeliada’ya, İstanbul Şehir Hatları, İstanbul Deniz Otobüsleri, Mavi Marmara, Prens Tur, Turyol ve Dentur gibi firmalar düzenli olarak sefer düzenliyor. Ulaşım, Avrupa yakasından yaklaşık 90 dakika sürerken, Anadolu yakasından ise yaklaşık 50 dakika sürüyor. Avrupa yakasından Beşiktaş, Eminönü ve Kabataş, Anadolu yakasından ise Kartal, Bostancı ve Kadıköy gibi ilçelerden seferler yapılıyor. Öte yandan adaya sefer düzenleyen firmalar, yaz ve kış olmak üzere 2 tarife kullanmaktadır ve sefer sıklığı hafta içi ve hafta sonu değişmektedir.
Adaya ulaştığınız zaman ise, elektrikli araçlarla, bisikletlerle ya da yürüyerek adayı turlayabilirsiniz. Heybeliada’da kullanabileceğiniz 40 adet 13 kişilik ve 20 adet 3 kişilik elektrikli araçlar mevcuttur. Fiyatlandırma ise süreye ve kullanacağınız seçeneğe göre değişmektedir.
Heybeliada gezilecek yerler listemiz son olarak 23.05.2023 tarihinde editörlerimiz tarafından güncellenmiştir. Siz de yazımızın gelişmesine katkı sunmak isterseniz duygu ve düşüncelerinizi bize yorum kısmından yazabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…