Diyarbakır (Bakırların Diyarı), Anadolu ve Mezopotamya arasında bir tampon görevi görmektedir. Geçmişi Roma dönemine kadar uzanan Diyarbakır’ın tarihi yerleri içinde etkileyici bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?
Diyarbakır tarihi hakkında; Dicle ve Fırat vadileri arasında kalan Mezopotamya, dünyanın ilk büyük imparatorluklarının doğuşuna şahitlik etmiştir. Diyarbakır’ın tarihi MÖ 1500’lü senelerde Hurri Krallığı ile başlayıp, Urartular, Asurlular, Persler ve Selevkoslar ile devam etmiştir.
MS 115 senesinde Romalıların eline geçen şehir, birçok kez el değiştirdi. 639 senesinde ise Beni Bakr’ın Arap kabilesi burayı ele geçirmiş ve Bakr Krallığı’ndan yola çıkarak buraya “Diyer Bekir” demişlerdir.
Sonraki birkaç yüzyıl ise şehir Şah İsmail’in kurmuş olduğu Safeviler tarafından yönetilmiştir. 1515 senesinde şehri Osmanlılar ele geçirmiştir. Uzun yıllar boyunca Anadolu, Suriye ve İran’dan gelen istilacılar şehri bir türlü rahat bırakmamıştır.
Diyarbakır’ın en ünlüleri; Diyarbakır tarihi ve doğal güzellikleri ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Özellikle tarihi açıdan sahip olduğu derinlik, onu diğer şehirlerden çok farklı ve özel kılmaktadır. Bu tarihi noktaların en ünlüleri ise kuşkusuz muhteşem kapılara sahip olan ve uzaydan görülebilen nadir insan yapılarından biri olan surlar ve Diyarbakır Kalesi‘dir.
Diyarbakır gezi tavsiyesi; Diyarbakır için 1 veya en fazla 2 günlük bir gezi planı yeterli olacaktır. Daha fazlası sizi sıkabilir. Genel anlamda medyadaki kadar curcunalı ve tehlikeli bir yer olmasa da özellikle Bağlar ve Suriçi bölgelerinde çok cüretkar olmamakta ve temkinli davranmakta fayda var.
Müzekart; Eğer Müzekart‘ınız varsa Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’ni ücret ödemeden ziyaret edebilirsiniz. Şayet rotanızda sadece Diyarbakır varsa sırf bu şehir için Müzekart çıkartmanız çok da mantıklı olmayacaktır.
Burası neresi? Diyarbakır tarih yerler listemizdeki önemli yerlerden biri olan Sokullu Mehmet Paşa’nın oğlu Vezirzade Hasan Paşa tarafından yaptırılan ünlü Hasan Paşa Hanı, uzun bir dönem tüccar hanı olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise çeşitli restore çalışmalarından geçirilerek Diyarbakır’ın en önemli tarihi turistik noktalarından biri haline getirilmiştir. Kitabesine göre hanın 1572-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. Hanın inşası sırasında Hasan Paşa başka bir göreve gönderilince hanın tamamlanması vazifesini Vali Osman Paşa gerçekleştirmiştir.
Handa birçok oda ve yaklaşık 500 atın tutulabileceği büyüklükte iki adet ahırın bulunduğu belirtilmektedir. Hanın doğusunda, güneyinde ve ana cephesinde olmak üzere toplamda 3 kapısı bulunmakta ve bu üç kapıda da kitabesi bulunmaktadır. Bir avlunun etrafında iki katlı yükselen han, dikdörtgen bir planla yapılmıştır. İki farklı rengin sıralı bir şekilde kullandığı yapı, oldukça estetik bir görünüm sunmaktadır ve yapıyı daha yüksek göstermektedir. Büyüklüğü ile Deliller Hanı’ndan sonraki ikinci büyük han olma özelliğini taşımaktadır.
Neden gitmeliyim? Pek çok dükkan ve kahvenin yer aldığı Hasan Paşa Hanı’nı ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Hanın eskiden ahır olarak kullanılan bölümünün bir kısmı günümüzde restoran olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Kalan kısmı ise kitapevi olarak hizmet vermektedir. Bu özellikleri hanı, günümüze hem tarihi hem de keyifle bir şeyler yiyip içebileceğiniz yer haline getirmiştir. Yerli halk ve şehri ziyaret edenler, hanı genellikle kahvaltı yapmak için tercih etmektedir.
Burası neresi? Halk arasında Hüsrev Paşa Hanı olarak bilinen Deliller Hanı, günümüzde otel olarak hizmet vermektedir ve Diyarbakır’ın en önemli tarihi yerleri arasında dikkat çeken yapılardan biridir. 1527 senesinde arkasında bulunan cami ve medrese ile kompleks bir yapı olarak şeklinde inşa edilmiştir. 1990 senesinde restore edilerek, iki katlı ve 120 yataklı turistik bir otel olarak hizmet veren yapı Hüsrev Paşa’nın talimatıyla yaptırılmıştır. Geçmişte Osmanlı hükümdarlarının sefere uğurlandığı yer olması nedeniyle tarihi açıdan ayrı bir öneme sahiptir. Siyah bazalt ve beyaz mermer taşı kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Dilerseniz bu tarihi hanı, konaklama seçeneği olarak değerlendirebilirsiniz. Han içinde hizmet veren restoran ise otel müşterilerinin yanı sıra dışarıdan gelen ziyaretçilere de hizmet vermektedir. Yeme içme seçeneği olarak da bu seçeneği düşünebilirsiniz. Hanın caddeye bakan kısmında bulunan dükkanlar ise ziyaretçiler için alışveriş olanağı sunmaktadır.
Burası neresi? Sülüklü Han’ın hikayesi ilginçtir. Zamanında Han içinde bulunan bir kuyudan, dönemin doktorları tarafından şifa amaçlı sülükler çıkarılırmış. Böyle olunca, hanın adı da “Sülüklü Han” olarak kalmıştır. Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve kız kardeşi Atike Hatun tarafından 1683 yılında yaptırılan han, şimdilerde kafe olarak hizmet vermektedir.
Sülüklü Han, 2010 senesinde restore edilerek şehir turizmine kazandırılmış önemli hanlardan biridir. Geçmişte hanın üst kısmı ziyaretçilerin konaklaması için, alt kısmı ise hayvanların dinlenmesi amacıyla ahır olarak kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Mistik bir havası olan han içinde hizmet veren kafe, bir şeyler yemek ve içmek için değerlendirilebilecek önemli noktalar arasında bulunmaktadır. Mekanın özellikle Türk kahvesinin çok methedildiğini belirtmek isteriz.
Burası neresi? Diyarbakır’ın sur ilçesinde yer alan tarihi camilerden biri olan Hz. Süleyman Cami, 1155-1160 yılları arasında Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından yaptırılmış. Nasiriye Kale Camii ve Murtaza Paşa Camii olarak da anılan yapı, Selçuklu tarzında bir plana sahip iken mimarisi Arap esintileri taşımaktadır.
1631-1633 yılları arasında cami ve yanındaki Meşhed kısmı Vali Silahtar Murtaza Paşa tarafından tadilattan geçirilmiştir. Caminin batı kısmındaki namazgah, çeşme ve türbe de dikkat çeken noktalar arasında bulunmaktadır. Caminin kuzey kısmında da bir türbe ve çeşme yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Hz. Ömer zamanında Diyarbakır’ın fethinin bu noktadan başlamış olması ve 21 sahabenin yatmış olduğu Meşhed ise yapının manevi atmosferini daha üst noktalara taşımaktadır.
Burası neresi? UNESCO tarafından koruma altına alınan tarihi yapılardan biri olan Kurşunlu Cami, Sur ilçesinin en eski tarihi eserlerinden biridir. Geçirdiği yangın sonucu restore çalışmalarına giren cami “Fatih Paşa Camii” olarak da bilinmektedir. Osmanlı tarafından Diyarbakır’a atanan ilk vali olan Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından 1516-1520 yılları arasında yaptırılmıştır.
Cami, Fatih Mahallesi’nde bulunmaktadır ve kubbesini örten kurşun nedeniyle “Kurşunlu Cami” ismiyle anılmaktadır. Ana kubbenin etrafında 4 adet küçük kubbe de bulunmaktadır ve bu cami planı, Mimar Sinan ile özdeşleşmiş, adeta onun imzası haline gelmiştir. Caminin son cemaat yeri ise yedi kubbeli olarak inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? 500 yıllık bu tarihi yapı, Osmanlı’nın Diyarbakır’da yapmış olduğu ilk mimari yapı olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. 2015 senesinde meydana gelen Sur olayları esnasında zarar gören tarihi yapı, yaklaşık 4 yıllık bir tadilatın ardından 2019 senesinde tekrardan ibadete açılmıştır.
Burası neresi? Anadolu’nun en eski yapılarından birisidir. Diyarbakır fethedilmeden önce şehrin en büyük kilisesiydi. Eski adıyla Mar Toma Kilisesi, 639 yılında Diyarbakır’ın fethiyle beraber cami olarak kullanılmaya başladı. Ulu Camii İslam dünyası için önemli bir tarihi mirastır. Ulu Camii, İslam dünyasının 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir. Bu da demek oluyor ki Kabe’den sonra İslamiyet için merkez sayılan 4. nokta Ulu Camii!
1115 senesinde meydana gelen yangından dolayı büyük zarar gören yapı, geçmişten günümüze birçok kez onarımdan geçerek sağlam bir şekilde günümüze ulaşmayı başarabilmiştir. Caminin inşasında genellikle taş malzeme kullanılmıştır. Caminin mihrap ve minberi zarar gördüğü için Osmanlı zamanında değiştirilmiştir. Bu nedenle orijinal halinin nasıl olduğu hakkında bilgi bulunmamaktadır. Tavandaki kalem işi süslemeleri ise caminin en çekici noktalarından biri konumunda bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Ulu Camii, Diyarbakır’ın camileri içinde en ünlü ve en büyük olanıdır. Aynı zamanda Anadolu’da görülebilecek en eski camilerden biri olması da burasını anlamlı bir tarihi ziyaret noktası haline getirmektedir.
Burası neresi? Dört Ayaklı Minare, bir cami değil camiden geriye kalan bir minaredir. Sur içinde yer alan Dört Ayaklı Minare, Diyarbakır’ın dikkat çeken gezi noktalarından biri. Şeyh Matar Camii’ne ait 4 ayaklı minare, 1500’lü yıllarda Akkoyunlu hükümdarı Kasım Han tarafından yaptırılmış. Minare, sıralı bir şekilde siyah ve beyaz taşlardan inşa edilmiş olup, bu durum minareye oldukça estetik bir görüntü sağlamıştır. Cami, Şeyh Mutahhar’ın gömülü olduğu alan içinde yer aldığından dolayı ayrı bir öneme sahiptir.
Günümüzde çarşı ortasında kalmış 4 ayaklı minare şehri ziyaret edenleri hayrete düşürüyor. Minarenin her bir ayağının İslamiyetin bir mezhebini temsil ettiği düşünülmektedir. 500 yıllık tarihiyle işlek bir caddede yer alan minare korunmadığı için tüm tehlikelere açık vaziyette.
Neden gitmeliyim? Bölgeye gelen ziyaretçilerin ise fotoğraf çekim noktası olmuş durumda. Minare, Diyarbakır’daki Akkoyunlulara ait en önemli anıtsal değerlerin başında gelmektedir. Dört ayak üzerine yükselen dünyadaki tek minare olması da yapıya ayrı bir değer katmaktadır.
Burası neresi? Diyarbakır doğumlu şair için düzenlenen müze, 1733 senesinde inşa edilmiş bir konakta bulunuyor. Bu konak Cahit Sıtkı Tarancı’nın doğumuna ve çocukluk yıllarına tanıklık etmiştir. Bina içinde toplamda 14 oda bulunmaktadır ve binanın inşasında şehirdeki birçok konakta olduğu gibi bazalt taşı kullanılmıştır. Konak, şairin ailesinden 1973 senesinde satın alınarak restore edilmiş ve 1974 senesinde müze olarak ziyarete açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Müze içinde sergilenen Cahit Sıtkı Tarancı’ya ait pek çok şahsi eşya ve belge bulunmaktadır. Bu nedenle bu önemli şairimizi yakından tanımak isterseniz bu tarihi konaktaki müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Ahmet Arif, Diyarbakır’ın yetiştirdiği en önemli şairlerin başında gelmektedir. Onun adına açılan edebiyat müzesinin bulunduğu Diyarbakır Konağı ise yaklaşık olarak 120 yıllık oldukça tarihi bir yapı. Bina, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kontrolünde, 2011 senesinde restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Müze içinde ziyaretçileri Ahmet Arif’e ait pek çok önemli kişisel eşya, el yazısıyla yazdığı şiirler, şaire ait fotoğraflar bulunmaktadır. Müzede bulunan kütüphanede de birçok önemli kitap yer alıyor. Müzeye ismini veren Ahmet Arif, 1991 senesinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmiştir.
Neden gitmeliyim? Edebiyatımızın ünlü isimlerinden olan Ahmet Arif’i daha yakından tanımak, onun sanatına dokunmak ve yaşamından izlere tanıklık etmek için bu müzeyi listenize eklemenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nin tarihi 1934 senesine dayanıyor ve müze, ilk olarak Zinciriye Medresesi içinde açılmıştır. Uzun yıllar boyunca burada sergilenen eserler, 1985 senesinde şu anki binasına taşınmıştır ve 1993 senesinde ziyarete açılmıştır.
Müze içinde Diyarbakır ve çevresinde gerçekleştirilen kazılarda elde edilen Prehistorik dönemden Bizans, Selçuklu, Osmanlıya kadar pek çok önemli kalıntı sergilenmektedir. Bu eserler arasında Roma dönemine ait heykeller, Bizanslılara ait lahitler, çivi yazılı Asur stelleri gibi çok önemli eserler yer almaktadır. Yakın zamanda Körtik Tepe’den elde edilen buluntular da gene bu müzede sergilenmektedir. Müze içinde toplamda 10.000’in üzerinde eser bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Diyarbakır civarındaki arkeolojik kalıntılara dair uğrayabileceğiniz en kapsamlı müze olması, burayı bu açıdan çok değerli kılmaktadır.
Burası neresi? Meryem Ana Kilisesi, 3. yüzyıla ait bir eser ancak daha öncesinde de yapının bulunduğu noktada farklı ibadet yerlerinin olduğu tahmin edilmektedir. Kilisenin mülk sahibi ise Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Cemaati Vakfı’dır. Zamanın yıpratıcı etkisine dayanamayan kilise restore edilmiştir. Avlu, divanhane ve din adamlarının odaları olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Kilisenin mihrabı Bizans dönemine, oldukça ilgi çekici kapısı ise Roma dönemine aittir. Kilise bahçesinde bazı azizlere ait olduğu düşünülen mezarlar da bulunmaktadır.
Burası sadece bir kilise olarak değil, Mor Yakup kutsal alanı, avlu, derslik, lojman gibi yapılardan oluşan bir kompleks konumunda bulunmaktadır. Yapıyla ilgili gerçekleştirilen eklemelere yönelik 14 adet kitabe bulunmaktadır. Yapı, en sonra dünyadaki pek çok Süryaninin desteği ile 2005 yılında kapsamlı bir restorasyona tabi tutulmuştur.
Neden gitmeliyim? Süryaniler için çok önemli bir ibadet yeri olan Meryem Ana Kilisesi, etkileyici ikonaları, içindeki muhteşem ahşap işçiliği gibi çok önemli mimari detaylar ile dünyada haklı bir üne kavuşmuştur. Bu nedenle Diyarbakır kiliseleri içinde Meryem Ana Kilisesi, mutlaka görülmesi gereken noktalar arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? Diğer adıyla Aziz Kyriakos Kilisesi’nin yapım yılı tam olarak bilinmemektedir ancak Polonyalı Simeon’un eserinde 1610-1615 yılları arasında söz edildiğine göre bu tarihten daha önce bir zaman diliminde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kilise 1881 senesinde çıkan yangında büyük zarar görmüş ve 1883 senesinden yeniden inşa edilmiştir.
1960 senesinde kadar askeri depo ve çeşitli amaçlarla kullanılan kilise, Diyarbakır Ermeni Cemaati tarafından alınmıştır. Cemaat tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları neticesinde kilise gösterişli günlerine tekrar kavuşmuştur. Son olarak 2011 senesinde belediye tarafından restorasyonu gerçekleştirilen yapı, ibadete açılmıştır.
Neden gitmeliyim? Beş nefli ve beş apsisli bir plana sahip olan kilise, Ortadoğudaki en büyük Ermeni Kilisesi olması nedeniyle Ermeniler için çok özel bir yere sahiptir.
Burası neresi? Kentin sivil mimarisinin en dikkat çeken örneklerinden biri olan görkemli Cemil Paşa Konağı, 1888 senesinde hususi konut olarak inşa edilmiştir. Cemil Paşa’nın ailesinin, Şeyh Sait İsyanı gibi Kurtuluş Mücadelemize gölge düşürecek topluluklar içerisinde yer alması, savaş bittikten sonra sürgün edilmelerine sebebiyet vermiş ve tüm mal varlıklarına devlet tarafından el konmuştur. Kale su içinde kalmasına karşın, dört tarafı açık nadir yapılardan biri konumunda bulunmaktadır. Haremlik, selamlık ve karşılama bölümünden oluşan yapı iki katlı bir plana göre inşa edilmiştir.
Okul ve vakıf olarak hizmet veren bina, 2010 yılında 4 yıl süren çeşitli restore çalışmalarından geçmiş ve Diyarbakır Kent Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Müze içinde şu anda 500 belge, 450 siyah beyaz fotoğraf koleksiyonu, 235 eser ve 260 araştırma eseri ile Diyarbakır’ın tarihi hakkında ziyaret edilebilecek en kapsamlı duraklar arasında bulunmaktadır.
Neden gitmeliyim? Müzede Cemil Paşa’nın ailesine ait pek çok eşya sergilenmekte ve bu eşyalar o dönemki varlıklı ailelerin yaşamlarına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Geleneksel Diyarbakır evlerinin mimari unsurlarını yansıtıyor olması ise ziyaretçilerin şehrin ev mimarisine dair fikirler edinmesine olanak tanımaktadır. Bu yönü ile müze olarak değerlendirilen konak ayda 5000’in üzerinde ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Burası neresi? 500 yıllık tarihi ve eşsiz mimarisiyle görenleri etkisi altına alan Hürrem Sultan Konağı, Gazi Caddesi’nde oldukça kolay bulunabilecek bir konumda yer almaktadır. Konağın bulunduğu sokağa girdiğiniz an itibariyle sizleri rengarenk şemsiyeler karşılıyor. Konağın mimarisi ise adeta bir saray edasında.
Neden gitmeliyim? Konakta şuan mutlaka uğramanız gereken bir restoran işletmesi hizmet veriyor. Kente gelen yerli yabancı turistlerin uğradığı mekan, Diyarbakır’ın yöresel yemeklerini tatmanız içinde akla gelecek ilk adres. Yapı yaz mevsiminde 1000, kış mevsiminde ise 800 civarında ziyaretçiyi aynı anda ağırlayacak bir kapasiteye sahip.
Burası neresi? Çayönü Antik Kenti, Cilalı Taş Devri’ne (günümüzden yaklaşık 9000 yıl öncesine) ait izler taşıyan ve ilk yerleşik hayata geçilen yerlerden biridir. Diyarbakır’ın 65 km kuzeyinde yer alan antik kentte çıkarılan çakmak taşı, öğütme taşları, bakır ve kemikten yapılmış aletleri Diyarbakır Arkeolojik Müzesi’nde görebilirsiniz.
Çayönü, Anadolu’da göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçilen ilk yerlerden biri olma özelliğine sahip. Bu nedenle bölge, tarımsal faaliyetlerin de başladığı yerlerden biri ve bölgede tarımda kullanılmış pek çok farklı malzemeye rastlanmıştır. Aynı zamanda 400 civarında insana ait kemiğin bulunduğu bir nevi mezarlık, terrezo tekniği ile yapılmış yapılar gibi önemli kalıntılar da höyüğün değerini gösteren ipuçları arasında bulunmaktadır.
Bölgedeki kazılar ilk olarak 1964 senesinde başlatılmış olup 1991 senesinde sonlandırılmıştır. Güvenlik tedbirlerinin sağlanmasının ardından 24 yıl sonra, 2015 senesinde bölgedeki araştırmalara yeniden başlanmıştır.
Neden gitmeliyim? Tarih öncesine ait bir yerleşim yeri olan Çayönü, tarımsal faaliyetlere ilk başlanan yer olması nedeniyle arkeolojik açıdan çok önemli bir yere sahiptir.
Kaçırmayın! Çayönü Buluntuları ile birbirine çok yakın olan bir başka antik yerleşime dair kalıntılara ev sahipliği yapan Hilar Mağaraları’nı da mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Bismil ilçesinin Ağıl Köyü’ne çok yakın bir konumda bulunan Körtik Tepe, Diyarbakır’ın geçmişine ışık tutacak çok önemli antik bölgelerden biridir. Daha önce tarım alanı olarak değerlendirilen bölgenin keşfinin ardından gerçekleştirilen kazılardan 30.000’in üzerinde eser ortaya çıkarılmıştır. Bölgedeki kazılar 2000 yılından bu yana devam etmektedir.
12500 yıl öncesine ait dokuma yapımında kullanılan iğneye rastlanması ve yerleşik düzene geçilmiş olmasına ilişkin önemli bulgulara ulaşılması, Körtik Tepe’nin insanlık tarihi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu bizlere göstermektedir.
Burası neresi? Diyarbakır’ın tarihi hazinelerinden biri olan Silvan Malabadi Köprüsü, 1147 yılında Artukoğulları Dönemi’nde inşa edilmiş. Selçuklu Dönemini yansıtan en önemli mühendislik ve mimarlık baş yapıtlarından biri olan köprü, sivri ana kemeri ile dünyanın en büyük kemer açıklığına sahip taş köprüsü olarak kayıtlara geçmiş.
Köprü üzerinde yer alan insan, güneş ve aslan motifleri ise bulunduğu dönemin inançlarını yansıtan figürlü kabartmalar olarak düşünülmektedir. Köprü, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmış ve orijinal amacı için kullanılmaya devam etmektedir. Malabadi Köprüsü, 40,86 metrelik sivri kemeri ile dünyanın en uzun açıklıklı taş kemer köprüsü olma özelliğine sahiptir. Köprünün toplam uzunluğu 150 metre ve genişliği ise 7,20 metredir. Sudan en yüksek noktasının yüksekliği de 19 metredir. Köprünün inşasında kesme taşlar kullanılmıştır.
Köprüde bulunan nöbetçi kulübelerinin dehlizlerle yolun diplerine ulaştığı ve böylece gelen kervanların seslerinin bu kanallar vasıtasıyla çok önceden duyulduğu söylenmektedir.
Neden gitmeliyim? Diyarbakır’ın mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunan Malabadi Köprüsü, 12. yüzyıldan kalma mühendislik ve mimari bir başyapıt niteliği taşımaktadır. Statik hesap yapılamayan bu kadar genişlikte bir köprü yapılması ise özgünlük açısından köprüyü eşsiz bir eser haline getirmektedir.
Burası neresi? Dicle, Silvan, Mervani ve son olarak da On Gözlü Köprü olarak hafızalara kazınan bu ihtişamlı köprü, Diyarbakır’ın turistik tarihi noktaları arasında yer almaktadır. Diyarbakır hükümdarı Nizamüddevle Nasr tarafından, Mervaniler döneminde 1065 yılında yaptırılan köprü , günümüze kadar sapasağlam gelmiş ve şehrin en önemli tarihi yapılarından biri olmuştur.
19 metre yüksekliğe sahip olan köprünün yürüyüş alanı 5-6 metre kadardır ve kenarlarda kesme taşlardan örülmüş korkuluk bulunmaktadır. Köprünün uzunluğu ise 178 metredir. Aslen köprünün 11 gözlü olduğu ancak köprünün geçmişte birçok defa tadilattan geçtiği ve bu tadilatlardan birinde köprünün ortasındaki 4 kemerin 3 kemer olarak inşa edildiği tahmin edilmektedir.
Burası neresi? Ergani yolu üzerinde deve geçidi suyu üzerinde yer alan köprü, üzerinde yer alan kitabeye göre 1218 yılında Artuklu hükümdarı Melik Salih Mahmut tarafından mimar Cafer İbn Mahmud’a yaptırılmıştır. Bazalt taşlardan inşa edilen köprünün toplamda 7 kemerli gözü bulunmaktadır. Köprünün en büyük kemerinin açıklığı 13,7 metredir.
Neden gitmeliyim? 119 metre uzunluğundaki köprüyü ziyaret ettikten sonra etrafında yer alan yeşillik alanda piknik yapabilir, fotoğraf çekilebilirsiniz.
Burası neresi? Çin Seddi’nden sonra öne çıkan en uzun mimari yapı olması Diyarbakır Surları’nı dikkat çekici bir nokta haline getirmektedir. Surun üzerindeki kitabeler, motifler ve kabartmalar medeniyetlerden kalan bir miras. İç Kale ve Dış Kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Kale ve surların yapım tarihi ve kim tarafından yapıldığı konusunda net bir bilgi yok ancak İç Kale’nin Diyarbakır’daki yerleşimin başladığı yer olduğu düşünülmektedir.
5 bin metre uzunluğa sahip olan Diyarbakır Surları, üstten kalkan balığı gibi görünmektedir. 4 kapıya sahip surlar, 82 burcu ile kentte mutlaka görülmesi gereken bir tarih hazine. Kapıların adı ise Dağ Kapı (Harput Kapısı), Urfa Kapı (Rum Kapısı), Mardin Kapı (Telli Kapı) ve Yeni Kapıdır. Bu yapıda da bölgedeki birçok yapıda kullanılan bazalt taşı kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? Diyarbakır’ın mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunan Kale ve surlar, 2000 senesinde UNESCO Dünya Geçici Listesi’ne dahil edilmiş ve sonrasında 2015 senesinde Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilmiştir. Böylesi önemli ve uzaydan görülebilen bir yapıyı, Diyarbakır’a kadar gelip de görmemek olmaz diye düşünüyoruz.
Kaçırmayın! Surları ve Diyarbakır Kalesi’ni ziyaretiniz esnasında acıktığınız an Dağ Kapı Ciğercisi Hüseyin’i ziyaret edebilir ve meşhur Diyarbakır ciğer kebabının tadına bakabilirsiniz.
Burası neresi? Diyarbakır sularının 4 kapısından biri olan Mardin kapısı, sanılanın aksine Mardin yerine Diyarbakır’da yer almaktadır. Mardin’de yetişen ağaçlarla yapılması sebebiyle özel bir kapı türü olan Mardin Kapısı, eski şehrin güneyinde bulunan tarihi bir yapı. Telkapısı veya Tepekapısı olarak da anılan yapı geçirdiği onarım çalışmalarının ardından günümüzde yeniden ziyarete açılmıştır.
Kapı, şehrin güney tarafına bakmaktadır. Şu an tek girişli bir kapı olan Mardin Kapı’nın ilk yapıldığı sırada üç kapılı olduğu anlaşılmaktadır ve iki katlı bir planla inşa edilmiştir. Kalenin süslenmesinde bitkisel motiflerin yanı sıra hayvan figürlerine de yer verilmiştir.
Neden gitmeliyim? Mardin Kapı, estetikle tarihin buluştuğu, Diyarbakır’ın en nadide yerleri arasında bulunuyor. Hevsel Bahçeleri’ni ve Keçi Burcu’nu görebildiğiniz bu noktayı mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.
Burası neresi? Rumkapı ve Halepkapısı olarak da bilinen Urfa Kapı, Diyarbakır surlarına ait dört ana kapıdan bir diğeri. Eski dönemde iki farklı girişe sahip kapının birinci girişi başta çift başlı kartal sembolü olmak üzere pek çok hayvan başından esinlenerek çizilmiş çivilerle süslü.
İkinci giriş ise Bizanslılar döneminde Meryem Ana Kilisesi’ne doğrudan bağlantılı olan, rahip ve rahibeler tarafından sıklıkla kullanılan taş kemerli kapıdır. Ziyaret esnasında göreceğiniz üçüncü giriş ise çok sonradan yaptırılmış bir yapıdır.
Burası neresi? Kentin Harput’a açılan kapısı olması sebebiyle ‘’Harput Kapısı’’ olarak da bilinen Dağ Kapı, surlara ait kapılardan bir diğeridir. Ancak 1932 yılında kent valisi tarafından kentin hava almasına engel görüldüğü için kapı burcu ve tek beden burcu arasındaki iki burç yıktırılmış. Geriye ise bazı taş kalıntılar kalmış.
Kapının farklı dönemlerde yapım ve onarımdan geçtiği incelemeler sonucu üzerindeki Roma, Bizans, Abbası ve Mervani dönemlerine ait kendi dillerinde yazılan kitabelerden anlaşılmaktadır.
Burası neresi? Asurluların tarihi mirasıdır. Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde bulunuyor. Fantastik bir görünüme sahip olan Asur Kalesi kayaların oyulmasıyla inşa edilmiştir. Kalenin kuzeyinde Asur kralları için yapılan bir mezarlık vardır. Kalenin üç tarafı ovaya bakmaktadır. Kale çevresinde gerçekleştirilen kazılarda düşmandan kaçabilmek adına yapılmış çeşitli tünellerin bulunduğu anlaşılmıştır. Kazılarda elde edilen kral figürü ve çivi yazısıyla yazılmış yazılar, kalenin Asurlular tarafından yapılmış olduğu fikrini güçlendirmektedir.
Burası neresi? Kentin buram buram tarih kokan sokaklarından birini süsleyen Saray Kapı, çeşitli restorasyon çalışmalarının ardından modernleştirilmiş ve harika bir görünüm kazanmıştır. Günümüzde kahvaltı mekanı olarak hizmet veren Saray Kapı, geçmişte hususi konut olarak kullanılmış. Otantik atmosferi ve estetik görüntüsüyle son dönemde Diyarbakır’ın sevilen mekanlarından biri.
Burası neresi? Diyarbakır surlarında karşınıza çıkacak 7 bin yıllık mirasımız Keçi burcunun, Romalılar döneminde Mardin Kapı semtinin doğusunda yontulan bir kayanın üzerine inşa edildiği biliniyor. Diyarbakır Surları üzerindeki en eski ve en büyük burç olma özelliğini taşımaktadır. Bu dönemden sonra yoğun tahribata uğrayan burç, 1030 yılında Mervani Hükümdarı Ebu Nasır Ahmet tarafından yeniden inşa ettirilerek orijinalliğini kısmen de olsa kaybetmiştir. Burç, 1223 yılında da Mervanoğlu tarafından tadil edilmiştir.
Kimi tarihçilere göre burcun adı “kızların olduğu yer” anlamına gelmektedir. Bu tezi ileri süren Mehmet Ali Abakay, keçi kelimesinin Kürtçe “kızlar” anlamına gelen bir kelime olan “keçik” kelimesinden geldiğini belirtmektedir. Burasının geçmişte bir rahibe okulu olduğunu ve burada genç kızların yetiştirildiğini ifade etmektedir.
Neden gitmeliyim? Günümüzde iki katlı forma sahip burcun alt katı 11 kemerli bir düzenlemeye sahip. Üst katında ise Kırklar Dağı, Ongözlü Köprü ve Hevsel Bahçesi’ni gözlemleyebileceğiniz nefis bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Burayı diğer burçlardan ayıran bir önemli özellik ise, diğer burçlarda sıklıkla kullanılan yoğun süslemelerin bu burçta olmamasıdır.
Burası neresi? 13. yüzyılda yaptırıldığı düşünülen Artuklu Sarayı, Anadolu Beyliklerinin var olduğu dönemde Artukoğullarından Nasirüddin Salih Bin Muhammet tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyıla kadar pek çok amaçla kullanılan saray, zaman geçtikçe toprak altına gömülmüş ve şimdiki Viran Tepe olarak bilinen yerde kazı çalışmalarıyla ortaya çıkartılmıştır. Kazılar neticesinde sarayın haça benzer bir planla, dört eyvanlı bir şekilde inşa edildiği görülmektedir. Süsleme kısmında ise Büyük Selçuklulara sadık kalındığı görülmektedir.
Neden gitmeliyim? Saray kalıntılarının bir bölümü kazılar sonucu çıkartılsa da hala büyük bir bölümünün toprak altında gömülü olduğu biliniyor. Buna karşın Diyarbakır tarihi için önemli bir değer olması nedeniyle Artuklu Sarayı’na zaman ayırmanızı tavsiye ediyoruz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…
Yorumları Gör
Harikasınız
Harikasınız mükemelsiniz????????????????????????????????
Güzel yorumlarınız için teşekkür ederiz.
Tarih buralarda başlamış ilk adımlarını doğu da mezopotamia da atmıştır gerek arkeolojik gerek tarihi açıdan herşey mevcut