Datça, temiz sahilleri ve doğal güzelliklerinin yanı sıra sınırlanmayacak kadar güçlü bir tarihi dokuya da sahip. Datça tarihi yerler yazımızda bugüne hem antik çağların hem de yakın dönemin yaşanmışlıklarını, hatıralarını ulaştıran yapıları listeledik;
Datça tarihi hakkında; Datça Yarımadası’ndaki kalıntılar, bölgenin geçmişinin MÖ 2000’li yıllara dayandığını göstermektedir. Karyalılar bölgeye yerleşen ilk yerli halk olarak bilinmektedir. Bölge, Dorlar döneminde en parlak zamanlarını yaşamıştır ve MÖ 1000’li yıllarda Yunanistan üzerinden bölgeye yerleşerek hakimiyet kurmuştur. MÖ 546 senesinde ise bölge Perslerin egemenliği altına girmiştir.
Pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Datça Yarımadası üzerinde son zamanlarda ortaya çıkarılan 28 kiliseye ait kalıntı, bölgenin dini açıdan da çok önemli bir konuma sahip olduğunu bizlere göstermektedir.
Deprem, korsan saldırısı gibi çeşitli nedenlerle, 70 bine ulaşan bölge nüfusu gün geçtikçe azalmış ve bölgedeki yerleşim tamamıyla bitmiştir. 13. yüzyılda Menteşoğulları Beyliği tarafından bölgede hakimiyet kurulmuş, 15. yüzyılda ise Osmanlı bölgede varlığını kabul ettirmiştir.
Günümüzde Datça, ülkemizin biraz daha sakin bir tatil beldesi arayanlar tarafından sıklıkla tercih edilen önemli turizm cennetlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Datça’nın en ünlüleri; Datça’nın en ünlü tarihi yeri kesinlikle Knidos Antik Kenti’dir. Burası, bölgede kurulan en önemli yerleşim bölgesi olup, beldeye dair birçok tarihi detay bu antik kent sayesinde su yüzüne çıkarılmıştır.
Datça gezi tavsiyesi; Datça’ya geldiyseniz en önemli tavsiyemiz denizin tadını çıkarmanız olacaktır. Beldedeki muhteşem plajlar ve koylar sayesinde buraya gelenler, yazın mevsiminin ve denizin tadını çıkarabilirsiniz. Datça’ya gelmişken midenizi de unutmayın ve Datça’nın muhteşem yöresel yemekleri ile kendinizi şımartın.
Müzekart; Datça’nın önemli tarihi noktaları arasında bulunan Knidos Antik Kenti’ni Müzekart ile ek ücret ödemeden ziyaret edebilirsiniz.
Burası neresi? Datça’nın Kızlan Köyü içinde yer alan Kızlan Değirmenleri, ilk gördüğünüz anda sizi büyüleyecek. Net olarak tarihi geçmişi bilinmeyen ancak 1900’lü yılların başında inşa edilmiş olduğu düşünülen değirmenlerden bölgede 6 tane bulunuyor. Değirmenler, bölgede Rumların yaşadığı 1950’li yıllara kadar işlevini yerine getirmiştir. Kimisi özel mülk olan değirmenlerden restoran olanları ve harabe olanları da var. Yenilenmiş olan restoran, turizm otelcilik okulu tarafından 22 Temmuz 2020 tarihinden itibaren uygulama merkezi olarak değerlendirilmektedir ve değirmeninde serin serin vakit geçirebilir, tarihin ruhunu leziz yemekler yerken hissedebilirsiniz. Özel mülk haline getirilmiş olan değirmene ise girmek yasak.
Neden gitmeliyim? Yel değirmenleri, Datça’nın simge tarihi yapıları arasında bulunmaktadır. Fotoğraf çekmek için muhteşem bir fon oluşturan değirmenler, manzarayı seyretmek için de muhteşem bir konumda bulunmaktadır.
Burası neresi? Yağmur sularının beslediği dereler üzerine yapılan değirmenler, eski zamanlarda Datça yaşamının önemli bir parçasıymış. Şehrin farklı bölgelerinde yer alan değirmen kalıntılarının çoğu günümüze ulaşamamış. Kalıntılar da çok iyi korunamamış ama eski hayatlara dokunmayı sevenler için ilgi çekici bir havası var. Değirmenlerden kalıntı olarak en net kalanları ise Ilıca Su Değirmeni ve Değirmenbükü Su Değirmeni.
Neden gitmeliyim? Mimari bir dehanın sonucu inşa edilmiş olan değirmenler, günümüz teknolojisine ilham kaynağı olmuştur. Bu nedenle özellikle mimarlık ve mühendislikle alakalı olan kişilerin bu önemli tarihi değirmenleri görmesini tavsiye ediyoruz.
Burası neresi? Datça’nın Çeşmeköy arazisi içinde yer alan antik köprünün Antik Yunan dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Köprü, bölgedeki diğer birçok tarihi eser gibi yok olma tehlikesini çok yakından yaşamaktadır. Tarihçilerin çalışmalarını devam ettirdiği antik köprüyü görmek isterseniz Çeşmeköy meydandan yaklaşık 700 metre yürüdükten sonra ulaşabilirsiniz. Ancak araç için uygun olmadığını belirtmeliyiz.
Neden gitmeliyim? Antik Yunan döneminden kalan köprü, o dönemin köprü mimarisini en güzel yansıtan köprülerden biri olması nedeniyle Datça’nın tarihi eserleri listesinde olması gereken yerlerden biridir. Burayı ziyaret etmenin gerekliliklerinden biri de, yok olmaya yüz tutmuş bu tarz yerlere ne kadar ziyaret yoğun olursa üzerinde durularak, kurtarılmasının o kadar hızlı gerçekleşmesidir.
Burası neresi? Reşadiye Mahallesi’nde, 19. yüzyıl Akdeniz mimarisinin özelliklerini taşıyan konak bölgede “Kocaev” olarak da biliniyor. Dönemin ileri gelenlerinden Mehmet Ali Ağa tarafından yaptırılan konak, günümüzde butik otel olarak restore edilmiş ve hizmet vermeye başlamıştır.
Binanın zemin katı taş duvarlarla örülmüştür ve oldukça sağlam bir görünüme sahiptir. Ahşap direklerle oluşturulmuş birinci kat ise bir hole ve hol de beş adet odaya açılmaktadır. Birinci katta ahşap ve taş unsurlar bir arada kullanılmıştır. Birinci katta aynı zamanda bir de klasik bir Osmanlı hamamı yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Konak, ziyaretçilerine konaklama olanağı sunmasının yanı sıra eşsiz lezzetleri tatma, büyük çaptaki sanatsal ve kültürel faaliyetlere dahil olma ve tarihi bir binanın dokusunu hissetme olanağı sunmaktadır.
Burası neresi? Datça merkezine 3 km uzaklıkta olan Hızırşah Kilisesi’nin, 1850’li yıllarda eski bir kilisenin üzerine yapıldığı tahmin edilmektedir. Kilise Geç Dönem Kilise mimari özelliklerine uygun bir şekilde inşa edilmiştir. Kilisenin inşasında moloz ve tuğla kullanılmıştır. Eski adı tarihi verilerde Taksiarhon Kilisesi olarak da geçen kilise, mübadele dönemine kadar kullanıldıktan sonra arkeolojik parçaların saklandığı depo olarak kullanılmış. Belediye tarafından restore edilen kilise, kültür evi olarak hizmete açık.
Neden gitmeliyim? Özenli bir şekilde restore edilen kilise, Datça’daki önemli tarihi yapılar arasında bulunduğu için görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Burası neresi? Muğla ve çevresinde hüküm sürmüş olan Menteşeoğulları Beyliği tarafından 13 ile 15. yüzyıl arası yaptırıldığı bilinen Hızırşah Camii, Datça’nın Hızırşah Köyü’nde yer alıyor ve ismini dönemin önemli din alimlerinden Hızırşah’tan aldığı tahmin edilmektedir. Birçok kez restorasyon sürecine giren ve yeniden ibadete açılan cami, 2013 yılından bu yana ibadete açık bir durumda ziyaretçilerini kabul etmektedir.
Kare plana sahip olan cami, tek kubbeli bir şekilde inşa edilmiştir. Beylikler dönemine ait cami özelliklerini taşıyan yapı, ilerleyen zamanlarda Osmanlı ve Selçuklu mimarisini de etkilemiştir.
Burası neresi? Datça’da Hızırşah Köyü içindeki Yarık Dağı’nın kuzey tarafında bulunan Papazın Evi, diğer adıyla Papazın İni olarak da biliniyor. Tarihi araştırmaların tam olarak sonuçlanmadığı tarihi kalıntı, oldukça dik bir yamaçta ve zorlu bir arazide bulunuyor. Çevrede bolca kireç taşının bulunmasından ötürü bu inin yapılmasında da kireç taşı kullanılmıştır.
Neden gitmeliyim? İçinde Hristiyanlık tarihiyle ilgili mağara resimleri de bulunan ev, keşif turunuza ekleyebileceğiniz en önemli noktalardan.
Burası neresi? Oldukça geniş bir alana inşa edilen antik kentin kalıntıları, deprem gibi doğa olayları ya da diğer dış etkilere rağmen büyük ölçüde ayakta kalmış. Kentin geçmişi MÖ 13. yüzyıla kadar dayanmaktadır ancak bölgedeki kalıntıların büyük kısmı MÖ 7. yüzyıla tarihlenmektedir. Zamanında Antik çağın en önemli ticaret, kültür ve sanat merkezlerinden olan kentte demokrasinin ilk örneklerinin burada yaşandığına dair bulgular da var. Datça merkeze 38 km uzaklıkta olan Knidos Antik Kenti’ne gitmek isterseniz özel aracınızı tercih edebileceğiniz gibi, Palamutbükü minibüsleriyle de ulaşabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Adeta bir açık hava müzesi niteliğinde bulunan Knidos Antik Kenti, günümüze kadar ulaşmayı başaran antik kalıntıları ile Datça’nın antik kentleri arasında kesinlikle görülmeye değer yerler arasında bulunuyor. Knidos’ta karşılaşacağınız muhteşem gün batımı ise ziyaretiniz için muhteşem bir final yapmanızı sağlayacaktır.
Kaçırmayın! Gitmişken “Dünya’nın en güzel kadın heykeli” olarak anılan Aphrodite Heykeli’ni de görmeyi unutmayın.
Antik kent içinde çok fazla kalıntı var. Bunlardan en göz alıcısı olan Yamaç Evleri, Helenistik dönem izleri taşıyor. M.Ö 2. yüzyılda yapıldığı düşünülen evlere uzun merdivenlerle çıkabiliyorsunuz.
Knidos Antik Kenti içindeki gezebileceğiniz diğer kalıntılar:
Burası neresi? Emecik’teki arkeolojik kazı çalışmaları esnasında bulunan alanda, Dor Tapınağı’na ait olduğu düşünülen kalıntılar bulunuyor. Alandaki kazılar özellikle 1998-2006 yılları arasında yoğunluk kazanmıştır. Yakın bir zamanda güneş ışığıyla buluşan alandan çıkan eserleri görmek isterseniz Marmaris’teki Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Gerçekleştirilen kazılar neticesinde başta Yukarı Teras, Hellenistik Dor Tapınağı ve Aşağı Teras olmak üzere çok önemli kalıntılara ulaşılmıştır. Bölgedeki tarihi geçmiş göz önünde bulundurulduğunda bu önemli alanın turizme kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Burası neresi? Antik Datça olarak da geçen Eski Datça bölgesinin tarihi M.Ö 11.yüzyıla kadar dayanıyor. Datça Yarımadası’nın içinde bulunan bölge, Datça’nın ilk ve en eski yerleşim yeri. Bölge, Datça’ya yaklaşık olarak 3 km mesafede bulunmaktadır. Can Yücel’in yaşamını geçirdiği evinin de bulunduğu Eski Datça’da konaklamak için birbirinden güzel butik oteller mevcut. Dilerseniz sadece gezintiye çıkarak sokakların renkli ve tarihi yapısının keyfini çıkarabilirsiniz.
Neden gitmeliyim? Datça’da sakin bir şekilde dolaşmak, konaklamak, cafelerde zaman geçirmek için mutlaka Eski Datça’yı keşfe çıkmanızı öneriyoruz.
Burası neresi? Datça’nın ilk kurulduğu mahalle olan Reşadiye’de, iki katlı taş evler ve evlerin içinizi açacak bahçeleri var. Mahalle ilk olarak 1908 senesinde kurulmuş ve o dönem “Elaki” ismiyle anılmıştır. 1928 senesinde ise Cumhuriyetin ilanı ile bölge Datça olarak isimlendirilmiş ve mahalle de Reşadiye ismini almıştır. Mübadele dönemine kadar Türkler ve Rumların bir arada yaşadığı bölge, tarihi dokuyu korumak için sit alanı ilan edilmiş. Tarihin eski izlerini yolda yürüdüğünüzde dahi hissedebileceğiniz Reşadiye’ye uğramayı unutmayın.
Burası neresi? Can Yücel’i tanımayan yoktur desek, abartmış olmayız. Kendisi hayatının son 10 yılını bu sevimli beldede geçirmiştir. Mütevazı bir hayat ve doğayla iç içe olmak istediği için sahip olduğu ilk ve tek evini, ailesi, ölümünden sonra müze haline getirmiş ancak şu an müze olarak kullanılmıyor. Evin bahçesindeki kütüphanede Can Yücel’e ait fotoğraflar, kitaplar, yarım kalan şarabı ve yazarın el yazılarıyla daktilosu sergileniyor. Ayrıca ziyaretçiler için bir anı defteri de var.
Neden gitmeliyim? Can Yücel’in birçok önemli eserini ortaya çıkardığı bu ev, ülkemiz ve sanat dünyası adına önemli duraklardan biridir. Bu nedenle görülmeyi ve saygıyı hak etmektedir.
Kaçırmayın! Can Evi’ni ziyarete gelmişken, Eski Datça’da artık buluşma noktası olmuş Orhan Kahvesi’nde de ünlü şairin yarım kalmış şarabını görmeyi unutmayın.
Burası neresi? Datça’nın Yakaköy’ünde bulunan Kumyer Kalesi hemen Kumyer arazisinde kolaylıkla bulunabilecek bir noktada yer alıyor. Kalenin bulunduğu Kumyer yerleşkesi, geçmişte bölgede bulunan Knidos Antik Kenti için çok önemli noktalardan biriydi. Roma ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen kalenin etrafında eski yerleşim kalıntıları da bulunuyor.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…