Bu güzel ada cenneti, yüzyıllar boyunca keşişlerin ikametgahından sürgün yemiş büyük Rus komutanı Leon Troçki’yi barındırmaya kadar her şeyi yaptı. Büyükada tarihi yerler listemize bu özel ziyaret noktasının tarihi duraklarını ele aldık…
Büyükada tarihi hakkında; İstanbul’un tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan Büyükada, sürgünlerden tutun da ülkemizin en büyük edebiyat ustalarına kadar birçok kişiye ev sahipliği yapmıştır. Adadaki yerleşimin antik dönemlere kadar uzandığı düşünülmektedir.
Büyükada tarihi deyince ilk olarak akla Bizanslılar ve onların inşa ettiği manastırlar gelmektedir. Pek çok prens ve prensesin ardından İmparator II. Justin, 569 senesinde kendisi için bir yaşam alanı inşa ettirmiştir. Ada, o zamana kadar Prinkipo ismiyle anılırken Prens Adası olarak isimlendirilmeye başlamıştır. Bizanslılar adayı yaklaşık 7 yüzyıl boyunca sürgün yeri olarak değerlendirmiş ve istemediği kişileri Büyükada’da cezalandırmayı tercih etmiştir.
İstanbul’un Fethi’nin ardından Kınalıada, Burgazada ve Heybeliada Osmanlıların himayesine geçmiştir. Sonrasında da Büyükada Osmanlı toprağı olmuştur. Osmanlı dönemi, Büyükada tarihi açısından çok önemlidir ve özellikle 19. yüzyılda Osmanlılar tarafından adada pek çok önemli yapı inşa edilmiştir. 18. yüzyılda adaya özellikle varlıklı Müslümanlar, Ermeniler, Rumlar yerleşmiştir. 1846 senesinde vapur seferlerinin başlaması ise adalardaki nüfusun hızlı bir şekilde artmasını sağlamıştır.
Büyükada’nın en ünlüleri; Büyükada’da ilginizi çekecek ve sizi etkileyecek birçok önemli köşk bulunuyor. Tabi bunun yanı sıra Büyükada’nın sembolü sayılabilecek Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada’nın en meşhur tarihi yerleri arasında ilk sıralara koyabileceğimiz yerlerden biridir.
Büyükada gezi tavsiyesi; Öncelikle Büyükada’ya ne zaman gidilir? sorusuna verilebilecek en ideal cevapla tavsiyelerimize başlayalım istedik. Bizce Büyükada’ya yaz mevsiminde gidilmez. Hele hele yaz aylarında hafta sonu asla gidilmez. Eğer bunu yaparsanız kalabalığın içinde bunalıp gezinizden alacağınız keyfi büyük oranda azaltırsınız. Bunun yerine ilkbahar veya sonbahar mevsiminde ve mümkünse hafta içi gitmeniz sizin için çok daha isabetli bir karar olacaktır.
Büyükada’da geldiyseniz mümkünse güzel bir kahvaltı ile güne başlamanızı öneriyoruz. Bunun için Büyükada kahvaltı mekanları rehberimize göz atabilirsiniz. Dileyen ziyaretçiler için vapurda kahvaltı da çok iyi bir seçenek olacaktır. Şahsen ziyaretimiz sırasında biz bu seçeneği değerlendirdik ve yanımızda getirdiğimiz simit, poğaça ve çeşitli kahvaltılıklarımızı masaya koyup, vapurdaki içecek alternatifleriyle birlikte muhteşem bir manzara eşliğinde kahvaltımızı yapmıştık.
Sonrasında ise adayı nasıl turlayacağınıza karar vermeniz gerekiyor. Bisiklet kiralamak isterseniz adada pek çok seçenek bulunuyor ancak bisikletlerin bir kısmı hayli kalitesiz olabildiği için çok dikkatli davranmanızı öneriyoruz. Büyükada’da bisiklet kiralama ücretleri hemen hemen aynı olduğu için fiyat konusunda ise çok fazla araştırma yapmanıza gerek bulunmuyor.
Deniz sezonunda geldiyseniz Büyükada gezilecek yerler listemizde bilgilerini paylaştığımız Büyükada’nın plajlarını değerlendirebilirsiniz.
Müzekart; Büyükada tarihi yerler listemizdeki yerleri ziyaret ederken Müzekart kullanmanız gerekmeyecek. Bu nedenle sadece Büyükada gezisi planlıyorsanız Müzekart’a ihtiyacınız olmayacak ama İstanbul’da kapsamlı bir gezi yapacaksanız Müzekart satın almak size büyük ekonomik rahatlık sağlayacaktır.
Burası neresi? Büyükada müzeleri içinde en dikkat çekeni olan Adalar Müzesi, Türkiye’de kurulmuş olan ilk çağdaş kent müzesi olma özelliğini taşımaktadır. Müzeye ada merkezinden yürüyerek yaklaşık yarım saatte ulaşabiliyorsunuz. Dilerseniz bisiklet kiralayarak bu süreyi kısaltmanız da mümkün.
Müze, 10 Eylül 2010 tarihinde “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı” projeleri kapsamında çeşitli kurum ve kuruluşların ortak çabalarıyla hayata geçirilmiştir. Müze içinde adaların oluşumuna ve tarihine dair 20 bin civarında belge, 6 bin fotoğraf ve sayamadığımız daha birçok nesne sergilenmektedir. Özellikle yaklaşık 400 yıl önce yaşamış olan, boyu 10 metreyi bulan ve “zırhlı balık” olarak adlandırılan etkileyici canlının kafatası da görülebilecek nesneler arasında yer almaktadır.
Neden gitmeliyim? Adalar’ın kentsel tarihini yakından tanımak için çok güzel bir fırsat olan Adalar Müzesi, aynı zamanda kültürünü ve doğasını da tanımak isteyenler açısından Büyükada’nın mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? 22 Ağustos 1959 tarihinde açılan müze, edebiyat dünyamızın en önemli isimlerinden biri olan Sait Faik Abasıyanık’ın Büyükada’da yaşamış olduğu evde açılmıştır. Kendisi 1906 senesinde doğmuş ve Lüzumsuz Adam, Kayıp Aranıyor gibi çok değerli eserleri Türk edebiyat dünyasına kazandırmıştır.
Müze, 1964 senesinden itibaren Darüşşafaka Cemiyeti tarafından idare ve idame edilmiştir. 2009 senesinde çeşitli restorasyon çalışmaları ile zayıf yönleri güçlendirilen müze, 11 Mayıs 2013 tarihinde yeniden ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır. Müzeye ulaşmak için vapur iskelesinden yaklaşık 5 dakikalık kısa bir yürüyüş yapmak yeterli olmaktadır.
Müzede toplamda 8 bölüm bulunmaktadır. Bu bölümler; yemek odası, misafir odası, yatak odası, yazarın hayatına dair iki bölüm, kitap odası, burgaz ve mektup odasıdır. Köşkün muhteşem manzaraya sahip çatı katının ise yazarın bazı kitaplarına ilham kaynağı olduğu belirtilmektedir.
Neden gitmeliyim? Müze içinde Sait Faik Abasıyanık’a ait sayısız eşya, fotoğraf ve birçok belge sergilenmektedir. Sergilenen bu nesneler, ziyaretçiler için bu önemli sanatçıyı çok yakından tanıma ve anlama imkanını sunmaktadır. Yazarın vasiyeti ile müzeye çevrilen köşkü ziyaret için ücret talep edilmiyor.
Burası neresi? “Büyükada’nın tarihi yerleri nerelerdir?” sorusunun cevapları arasında öncelikli görülmesi gereken noktalardan biri de Aya Yorgi Kilisesi. Aya Yorgi Kilisesi, dileklerin gerçek olduğuna inanılan bir yer. Bir de manzarası muhteşem olunca haliyle Büyükada’ya her gelenin mutlaka uğradığı noktalar arasında bulunuyor. Burası, Büyükada gezisi için adeta bir final, bir tepe noktası görevi üstleniyor.
Kilisenin esas adı “Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı”dır ve 1751 senesinde inşa edilmiştir. Aziz George ikonası ise kilisede görülebilecek en değerli nesnelerin başında geliyor. Kilisenin adandığı Aya Yorgi ise MÖ 3. yüzyılda Hristiyan olması nedeniyle öldürülmüş bir inanan. Kilisenin önemli özelliklerinden bir diğeri ise Hristiyan dünyasının Türkiye’de kabul ettiği iki haç noktasından biri olmasıdır. Bir diğeri ise Efes’teki Meryem Ana’nın Evi’dir.
Efsaneye göre Bizans döneminde kilise görevlileri, kilisedeki ikonaları toprağın altına gömerek saklamış. Yıllar sonra Aya Yorgi bir çobanın rüyasına girerek tepeye kadar konuşmadan, yalınayak çıkmasını ve çan sesini duyduğu an durup olduğu yeri kazmasını istemiştir. Buna kulak veren çoban rüyasını gerçekleştirdiğinde kazdığı yerde şu an kilisede sergilenen ikonaları bulmuştur.
Neden gitmeliyim? Aya Yorgi Kilisesi’ni görmenin yanı sıra acıkanlar için Yücetepe Kır Gazinosu ve manzara seyretmek isteyenler için harika gün batımı burasını belki de Büyükada’nın en cazip ziyaret noktası haline getiriyor. Tabi dilek dilemeyi de unutmayın, kim bilir belki gerçekleşir 🙂 Dilek dilemek için gezinizi 23 Nisan ve 24 Eylül aylarına denk getirmeniz gerektiğini de belirtmek isteriz. Ha bir de malumunuz bu iki gün için Büyükada’ya olan ilgi arttığından kalabalık sizi bunaltabilir.
Burası neresi? “John Avrimidis Köşkü” ismiyle de bilinen yapı, Büyükadada’ki önemli köşklerden biridir. Con Paşa tarafından yaptırılan köşk, 1880 senesine tarihlenmektedir. Venedikli bir aileden gelen Con Paşa’nın asıl adı ise “Trasiyolos Yannaros”dur. Kendisi, Adalar bölgesine ilk vapur seferlerini başlatan kişi olması ile bilinmektedir. I. Dünya Savaşı sonrası köşkün varislerine ulaşılmayınca Maliye Bakanlığı köşkü satılığa çıkarmış ve köşk Emanuel Karasu, Hristo Draganis, Dr. Michal Kuromenos, Ahmet Borovalı ve Müzehher Borovalı tarafından sırasıyla el değiştirmiştir.
Köşk, 2010 metrekarelik bir alanda inşa edilmiştir. Sarı dış cephesiyle hemen dikkat çeken yapıda kullanılan farklı tekniklerle elde edilen süsleme detayları sayesinde oldukça göz doldurmaktadır. Özellikle köşkteki ahşap detaylar çok dikkat çekmektedir. Köşkün bahçesinde ise birbirinden keyifli heykeller adeta bir açık hava müzesi havasında sergilenmektedir.
Neden gitmeliyim? Adadaki en bakımlı ve en eski binalardan biri olan Con Paşa Köşkü, adanın güzelliklerini fotoğraflamak isteyenler için öncelikli görülmesi gereken tarihi eserler arasında bulunmaktadır.
Burası neresi? 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından inşa edilen Rum Yetimhanesi, Manastır Tepesi’nde bulunuyor. Bina, tamamen ahşap malzemelerle inşa edilmiştir ve dünyadaki ilk çok katlı ahşap bina olma özelliğini taşımaktadır. Bina üç bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden yan kısımlar 5 ve an kısım 6 katlı olarak inşa edilmiştir.
İnşa edildiği dönem, Fransızlar tarafından bir casino ve otel olarak işletilmesi planlanan binaya, Osmanlılardan onay çıkmayınca, satışa çıkarılmış ve dönemin zenginlerinden Andreas Syngros Vakfı tarafından 15 bin Osmanlı Lirası karşılığında satın alınmıştır.
Daha sonra binanın Balıklı Rum Hastanesi’nde yatan kimsesiz çocukların barınması amacıyla kullanılmasına karar verilmiş ve binanın kontrolü Rum Patrikhanesi’ne verilmiştir. 21 Mayıs 1903 senesinde Sultan Abdülhamid’in de iştiraki ile bina hizmete açılmıştır. Bina içinde 106 oda, kütüphane, okul, yemekhane, eğitim alanları gibi pek çok bölüm bulunmaktaydı ve 1964 senesine kadar kimsesiz çocuklar için kullanılmıştır.
1964 senesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kapatılan yapı ne yazık ki kaderine terk edilmiş ve günden güne çürümeye başlamıştır. 2005 senesinde ise Rum Patrikhanesi, binanın tapusunu almak için AİHM’ye başvurmuş ve bunda başarılı olmuştur ancak buna rağmen yapı hala sessizliğe terk edilmiş durumda beklemektedir. Umarım bir an önce bir karar verilir ve bu tarihin en etkileyici yapılarından olan yetimhane binası bir an önce eski günlerine döner!
Neden gitmeliyim? Şu anda yıkılma tehlikesi bulunduğu için içerisi görülemiyor. Buna karşın izin alınarak bahçesini ve çevresini gezmek ve fotoğraflamak mümkün. Adanın tarihine ışık tutan bu etkileyici ahşap yapıyı gördüğünüzde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedebilirsiniz. Bu kadar etkileyici ahşap bir yapıyı görmek mutlaka sizi heyecanlandıracak ve muhteşem fotoğraf kareleri çekeceksiniz.
Burası neresi? Dönemin masonlarından Halepli Yorgi Sabuncakis tarafından 1904 senesinde yaptırılan köşkün Grek tasarımı ve mason süslemeleri, köşkü görenler tarafından hemen fark edilmektedir. Binanın tasarımını Atina Üniversitesi’nden Fotiadis yapmıştır. Köşkün inşası ise Simota Kalfa tarafından gerçekleştirilmiştir. Köşke Gözlü Ev, Köprülü Ev ve Arılı Ev gibi çeşitli özelliklerini yansıtan isimler de verilmiştir.
Köşkün bahçesi ve alt katları yolun altında kalmış ve bu nedenle eve girişte bir köprü kullanılmıştır. Zaten eve köprülü ev denmesinin sebebi de budur. Yapı, 1924 senesinde hazineye devredilmiş ve 1972 senesinde çıkan bir yangınla büyük hasar görmüştür. Köşkte gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarının ardından günümüzdeki etkileyici haline kavuşmuştur. Köşk şu anda özel mülkiyet olduğundan iç kısmı görülemiyor.
Neden gitmeliyim? Bizce zengin olduğunuzda nasıl bir evde oturmak isteyeceğinizi görmek için bu evi mutlaka görmelisiniz 🙂 Tabi şaka bir yana, köşkün sahip olduğu muhteşem mimari, dışarıdan bile insanı cezbeden ve hayallere kapılmasını sağlayan tarzda. Bu nedenle bu güzel köşkü görmeli ve etkileyici fotoğraflarını çekmelisiniz.
Burası neresi? Hamlacı Sokağı üzerinde bakımsız bir vaziyette bulunan Troçki Evi, esasında Büyükada’nın en önemli köşklerinden biridir. Rus tarihinin önemli komutanlarından Lev Troçki, Lenin ile zıtlaşınca sürgüne gönderilir ve bu sürgün sırasında İstanbul’a da gönderilir. İşte bu sırada bu evde yaşamıştır ve o dönemlerde İhanete Uğrayan Devrim, Sürekli Devrim, Sanat ve Edebiyat gibi en önemli eserlerini kaleme almıştır. Troçki, 1993 senesinde adadan ayrılmıştır. Köşk günümüzde Hanife ailesine ait ve 2,5 milyon dolara satışa çıkarılmış durumda.
Neden gitmeliyim? Şu anda bir harabe görünümünde olsa bile hala etkileyiciliğini koruyan köşk, ziyaretçiler tarafından da büyük beğenile ile karşılanmaktadır. 20. yüzyılın önemli komutanlarından birinin sürgün yaşamı sürmüş olduğu bir binayı görmek ise ayrı bir heyecan uyandırmaktadır.
Burası neresi? 1908 senesinde Kazım Paşa’nın isteği üzerine inşa edilen konak, günümüzde Splendid Palace ismiyle otel olarak kullanılmaktadır. Bina, daha önce yanarak yok olan bir otelin arazisinde inşa edilmiştir. Kazım Paşa’nın yurt dışı ziyaretlerinden esinlenerek Fransız mimarisi ile yaptırdığı yapı, özellikle kırmızı panjurları ve gri renkteki kubbeleri ile dikkat çekiyor.
Neden gitmeliyim? Konak, yıllarda çeşitli amaçlarla kullanılmış ve son olarak otel olarak işletilmeye başlanmıştır. Atatürk’ün vals yaparken çekilen o meşhur fotoğrafı da bu otelde çekilmiş. Dilerseniz bu tarihi oteli konaklamak için tercih edebilir ya da sadece ziyaret ederek, restoran kısmında bir şeyler yiyip içebilirsiniz.
Burası neresi? Pembe pervazlarıyla dikkat çeken bu üç katlı ev, edebiyat dünyamızın en iyi romancılardan biri olan Reşat Nuri Güntekin tarafından kullanılmıştır. Kendisi burasını 1937 senesinde satın almış ve ailesiyle birlikte burada yaşamıştır. Kızı Ela Gültekin, günümüzde hala evin 2. katında konaklamaktadır. Bina içinde aynı zamanda yazara ait kişisel eşyalar muhafaza edilmektedir. Konakla ilgili şu an için müze yapılması gibi bir plan bulunmuyor.
Neden gitmeliyim? Adadaki bakımlı ve güzel görünüşlü tarihi yapılardan biri olması ve roman dünyasının unutulmaz isimlerinden Reşat Nuri Güntekin’e ev sahipliği yapmış olması bu konağı en çekici kılan detaylar arasında bulunuyor.
Burası neresi? 1888 senesinde Selanik’te dünyaya gelen Türk tarihindeki önemli gazetecilerden biri olan Ahmet Emin Yalman’ın yaşadığı köşktür. Köşk, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Aynı zamanda yazar da olan Ahmet Emin Yalman’ın pek çok eserine burada hayat verdiği bilinmektedir.
Neden gitmeliyim? Yalman Köşkü, 2006-2008 yılları arasında yayınlanan “Hatırla Sevgili” isimli televizyon dizisine de ev sahipliği yapmıştır. Köşk, özel mülkiyet statüsünde olduğu için, günümüzde ne yazık ki içi gezilemiyor ancak muhteşem bahçesi ve etkileyici dış cephesi bile görülmeyi kesinlikle hak ediyor.
Burası neresi? Yakın zamanlarda gerçekleştirilen Bienal ile pek çok kişi tarafından tanınan Hacopulo Köşkü, 1890’lı yıllarda inşa edilmiştir. Büyük bir bahçenin ortasında heybetli bir şekilde durmaktadır. Konak, eski belediye başkanı Con Hacopulos’un konağıydı ve 1. Dünya Savaşı sonlarına kadar “Imperial Hotel” olarak bilinmekteydi. Konak, 1927 senesinde Hükümet Konağı olarak kullanılmaya başlanmıştır ve günümüzde de bu görevini devam ettirmektedir.
Burası neresi? İngiliz George Mizzi tarafından 1894 senesinde yaptırılan köşk, Al Palas olarak da bilinmektedir. 1930-1940 yılları arasında San Remo Oteli olarak hizmet veren yapı, çok defa el değiştirmiştir. Köşk, II. Dünya Savaşı sonrası kapatılmış ve 1952 yılından sonra da sayfiye yeri olarak kullanılmıştır. Yapı, günümüzde apart otel olarak kullanılmakta ve odaları, adaya gelenlere kiraya verilmektedir.
Mizzi Köşkü’nün sol kısmında kırmızı tuğlalar ile inşa edilmiş bir kulesi bulunmaktadır. Geçmişte bu kulenin tepesinde George Mizzi’nin yıldızları seyrettiği bir rasathane olduğu belirtiliyor ancak bu rasathane ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Binanın rengi de kule ile aynıdır ve bu görüntüsü ile bir şatoyu andırmaktadır. İki katlı bir planda inşa edilmiştir.
Neden gitmeliyim? Büyükada tarihi yerler listesindeki en göz alıcı köşklerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle bu güzel köşkü ziyaret edin ve geçmişten günümüze ne kadar önemli mimari eserlerin ulaştığını kendi gözlerinizle görün.
Burası neresi? Bu köşk, insanın yaşlanmayacağı cinsten bir yer 🙂 Köşkün tam olarak ne zaman inşa edildiği bilinmiyor ancak Kuyumcuağası Ejderhanyan’ın oğlu Ohannes Efendi tarafından yaptırılmıştır. Necmettin Molla tarafından alınan köşkün sonrasında çok defa el değiştirdiği bilinmektedir.
Neden gitmeliyim? Oldukça huzur veren bir ortama sahip olan bu güzel köşk, geçmişte çok önemli toplantılara ev sahipliği yapmıştır. Köşkün kiracıları arasında ise Recaizade Mahmut Ekrem, Adnan Menderes gibi çok önemli isimler bulunmaktadır.
Büyükada tarihi yerler listemiz burada son buluyor. Eğer gözümüzden kaçan bir yer olduğunu düşünüyorsanız ya da yazımızla ilgili fikirlerinizi paylaşmak isterseniz bize yorum kısmından yazabilirsiniz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…