Orta Avrupa’nın yeşil ülkesi 1991 yılında Yugoslavya’dan ayrılıp özgürlüğüne kavuştuktan sonra tarihine ve doğallığına hiç zarar vermemiş. Türkiye’ye benzer iklimi, temiz havası ve derin tarihiyle dikkat çekmeye de devam ediyor. Slovenya gezilecek yerler yazımızda, keyifli bir tatil için uğrayacağınız noktaları, genel olarak derledik.
Ülkenin başkenti Lubliyana’da bulunan kale, 15.yy’da Türk akınlarına karşı koymak için yapılmış. Yerel halkın en çok önem verdiği tarihi yapının bu olduğunu söyleyebiliriz. Şehir manzarasında, dikkat çeken bir yapı olan Lubliyana Kalesi içinde restoran ve müze de bulacaksınız.
Şanslıysanız bahçesinde düzenlenen etkinliklere de rastlayabilirsiniz. Kale içini rehber eşliğinde gezebileceğiniz gibi yönlendirmeler ve bilgilendirmeler yardımıyla tek başınıza da rahatça dolaşabilirsiniz. Kale her gün 10.00-20.00 arası açık.
Ejderha, Lubliyana şehrinin sembolü ve bu yüzden şehrin her yerinde büyük küçük ejderha figürleri görmek mümkün. Ama en göze çarpan figürler, şehirdeki köprülerden birini süsleyen dört ejderha. 1901 yılında açılan köprü, güzel bir Slovenya anısı oluşturmak için onlarca güzel fotoğraf çıkarabilir.
Slovenya’daki pek çok doğal parktan en ünlüsü olan Tivoli, 1813 yılında birkaç parkın birleştirilmesiyle oluşmuş. Renk renk, çeşit çeşit ağaç ve kuş türlerinin yaşadığı park içinde Çağdaş Sanat Galerisi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Daha önce böyle bir göl görmediğinize emin olabilirsiniz. Buzulların erimesiyle oluşan bir göl olan Bled, çevresini yürüyerek dolaşacak kadar küçük. Ortasındaki küçük adada bulunan, zamanında kraliyet ailesine ev sahipliği yapmış şato, size Kız Kulesi’ni anımsatacak.
Küçük, tarihi ve harika manzaraya sahip sahil kasabası Piran, ülkenin Akdeniz’le buluşma noktası. Kasaba meydanı, Venetian House ve St. George Kilisesi de tertemiz sahil şeridi dışında gezilip görülmeye değer yerleri arasında sayılabilir.
3 tane köprünün birleşmesiyle oluşan Tromostovje başkentin en ilginç noktalarından biri. Karışık ve ilginç mimarisiyle büyüleyici görünen köprüde yayalar ve taşıtlar için ayrılmış bölümler var. İlk inşası 1280 yılına dayanıyor ama yıllar içinde yapılan yenilemelerle köprü sağlamlaştırılmış.
Temiz havaya hasret kaldığımız son yıllarda, Slovenya inatla nefes almaya çalışıyor. Triglav Dağı da size yaşadığınızı hissettirecek yerlerden biri. Dağın içinde bulunan alan, ulusal park ilan edilmiş. Park içinde muhteşem dağ manzarasına eşlik eden 6 tane de göl var. Böylesine bir görsel şöleni hafızanızdan silmemek için, mutlaka fotoğraf makinenizi yanınızda bulundurun.
Ülkenin ünlü bir şairinin adını taşıyan meydanda şairin heykeli de yer alıyor. Lubliyana’nın ana meydanı sayılabilecek Preseren, sadece yayalara açık olmasıyla da büyük avantaj sağlıyor. Meydanda düzenlenen pek çok etkinliğe katılabilir, çevresindeki tarihi yerleri gezebilir ya da kalabalığa karışıp şehirde kaybolabilirsiniz.
Büyük ve önemli bir limana sahip eski bir sahil kasabası olan Koper daha sakin, bilinmeyen bir bölge. Ama kasabadaki Tito Meydanı, Praetorian Sarayı, Campanile Çan Kulesi ve huzurlu halk plajını kaçırmak istemezsiniz.
Slovenya’nın en eski şehirlerinden Celje sokaklarında yürürken zamanda yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz. Ortaçağdan kalma şehir kalesini gördüğünüzde hisleriniz daha da yoğunlaşabilir.
Başkent Lubliyana’dan sonraki en büyük şehir Maribor, Drava Nehri kıyısında ve Avusturya’ya da komşu. Gelişmiş şarap üretim endüstrisiyle tanınan şehirdeki dünyanın en eski asma köprüsü olan Kırmızı Köprü’den, ilk andan itibaren gözlerinizi alamayacaksınız.
Göl kenarında bir kaya üzerine inşa edilmiş kale 13.yy’dan bu yana tüm görkemiyle duruyor. İçinde küçük bir tiyatro salonu ve kütüphane de yer alan kalenin muhteşem manzarası; doğayla iç içe, otantik bir düğün hayali kuran çiftlerin de tercihi oluyormuş.
Ziyaret saatleri:
Her gün: 10.00-19.00
Oldukça şaşırtıcı bir görüntüsü olan kale, uçurum kenarında kayalıkların içine inşa edilmiş. Dağın içine oyulmuş desek, abartmış olmayız. Guinnes Rekorlar Kitabı’na dünyanın en büyük mağara kalesi unvanıyla giren ortaçağ kalesi, döneminde ulaşım zorluğu nedeniyle pek fazla kullanılmamış. Günümüzde, tarihe ve mimariye ilgisi olanların dikkatini çekmeye devam ediyor.
Yoğun kar yağışı alan bir bölge olan Kranjska Gora, kış sporları seçeneklerini değerlendirmek için elverişli alanlar sunuyor. Ayrıca muhteşem kar manzarasını görmek için bile gidilebilir.
Avrupa’nın en temiz suyuna sahip nehir oldukça uzun ve yer yer genişliyor. Çevrenizde yükselen dağların serinliğinde gezinti yapabilirsiniz. Eğer rafting sporuna da ilginiz varsa, Soča Nehri tam size göre.
Küçük bir kasaba olan Postojna’daki mağarayı tren turuyla geziyorsunuz. Mağara içindeki kusursuz doğal yapılar tasarım ve mimari harikası olarak nitelendiriliyor. Turlar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
*Yeşil renginin peşinden gitmek ve doğanın içinde olmak için gidilebilecek sayılı ülkelerden biri Slovenya’ya gitmek çok da zor değil. İstanbul’dan kalkan bir uçakla sadece 1,5 saat sonunda ulaşabiliyorsunuz.
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…