Edinburgh’u ziyarete geldiğinizde nereden başlayacağınıza karar vermek hiç de kolay olmayacak. Edinburgh tarihi yerler listemizde şehrin en önemli tarihi ve turistik noktalarını sizin için listeledik…
Edinburgh tarihi hakkında; Edinburgh’da gerçekleştirilen araştırmalara göre bölgedeki en eski insan yerleşiminin MÖ 8500 yıllarına kadar uzandığı tahmin ediliyor. Aziz Giles Katedrali ile Aziz Mary Katolik Kilisesi de dini yapıları ziyaret etmeyi seven kişiler için listeye dahil edilmesi gereken noktalardır.
Bir kale etrafında şekillenen Edinburgh, Orta Çağ dönemlerinde tifüs, veba, kolera gibi salgın hastalıklar mücadele vermekteydi ve Avrupa’nın en sağlıksız şehirlerinden biri olarak kabul edilmekteydi. Ünlü İngiliz yazar Daniel Defoe, Edinburgh hakkındaki fikirlerini belirtirken dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar küçük odalarda bu kadar fazla insanın yaşamadığını dile getirmiştir.
1457 senesinden bu yana İskoçya’nın başkenti olan Edinburgh, ülkenin tarihi açıdan en zengin şehridir. 18. yüzyılın ortalarından itibaren yeniden yapılanan şehirde felsefe, tarih, tıp, ekonomi gibi pek çok alanda gelişmeler gözlendi. 19. yüzyıl ise bira üretimi ve matbaacılık başta olmak üzere çeşitli sanayi alanlarında ilerlemeler kaydedilmiştir. Şehirdeki birçok ilgi çekici tarihi bina da bu dönemde inşa edildi. 20. yüzyıl boyunca şehirdeki olumlu değişimler devam etti ve turistler için ilgi çekici bir çok müze, mağaza ve çeşitli cazibe merkezleri şehre kazandırıldı.
Edinburgh’un en ünlüleri; Edinburgh Kalesi birçok otorite tarafından Edinburgh’un en ünlü tarihi yeri kabul edilmektedir.
Edinburgh gezi tavsiyesi; Edinburgh’a geldiyseniz mutlaka Royal Mile’a uğramanız gerekiyor. Bu cadde sizin merkeziniz olmalı, zira birçok ziyaret edilecek tarihi nokta bu cadde etrafında bulunuyor. Eğer sadece tarihi bir gezi gerçekleştirmeyi düşünmüyorsanız kapsamlı Edinburgh gezilecek yerler listemize göz atabilir daha geniş bir Edinburgh gezi planı yapabilirsiniz.
Edinburgh’un çok eskilere dayanan bir tarihi bulunuyor ve bireysel gezilerin yanı sıra şehirde düzenlenen rehberli turlara dahil olmanız, şehri daha yakından tanıma noktasında size fayda sağlayacaktır. Bunun için indirim kartlarını edinebilir şehir içindeki çeşitli turlara ücretsiz ya da indirimli bir şekilde katılma şansına sahip olabilirsiniz.
En ideal ziyaret zamanının temmuz ve ağustos aylarının olduğu Edinburgh, tarihiyle dopdolu bir şehir olmasına karşın küçük bir yer ve burası için ayıracağınız zaman dilimi 2 veya en fazla 3 günü geçmeyecektir.
Müzekart; Edinburgh City Pass ve The Royal Edinburgh Ticket, geziniz sırasında tercih edebileceğiniz önemli turist kartları arasında bulunuyor.
Burası neresi? Edinburgh Kalesi, şehrin üst kısımlarında, sönmüş bir yanardağın zirvesinde bulunuyor. 1.100 yıllık etkileyici bir tarihe sahip olan kale, Edinburgh’un en çok fotoğraflanan yerlerinin başında geliyor ve Edinburgh’un mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Edinburgh Kalesi, 16. yüzyılın sonlarına kadar bir kraliyet ikametgahı olarak kullanıldı ve yüzyıllar boyunca İskoçya tarihinin ayrılmaz bir parçası oldu. 1650’de Cronwell ve 1745’te Bonni Prince Charlie tarafından kuşatılması gibi ülke tarihinin çalkantılı bölümlerine tanık oldu. 1800’lü yıllarda kısmen bir askeri hapishane olarak kullanılan kalenin, toplu olarak gerçekleşen firardan sonra bu amaca uygun olmadığı anlaşılmış ve bir anıt haline getirildi.
Kale, Edinburgh’un ayakta kalan en eski binası unvanına sahiptir. Kale turunda İskoçya Kraliyet Mücevherleri’ni, Kader Taşı’nı ve Büyük Salon’u göreceksiniz. Görebileceğiniz önemli kısımlar arasında aynı zamanda 1130 senesinde Kral 1. David tarafından yaptırılan, hayır işleriyle bilinen annesi onuruna adlandırılan Aziz Margaret Şapeli de bulunuyor. Bunların yanı sıra Argyll Bataryası, Savaş Müzesi, Ulusal Savaş Anıtı gibi noktalarını da mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Neden gitmeliyim? Tarihi ile insanı büyüleyen ve şehrin simgesi olan Edinburgh Kalesi, günümüzde hava koşullarından dolayı biraz zarar görmüş olan siperlerinden Edinburgh’un en iyi manzaralarından bir kısmını sunuyor ve yılda 2 milyondan fazla ziyaretçi tarafından görülüyor.
Kaçırmayın! Ziyaretinizi mümkünse pazar günleri hariç saat 13.00’da gerçekleştirilen One O’clock Gun’ın ateşlendiği ana denk getirmenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Bir bankanın genel merkezi kulağa pek de tarihi bir yer gibi gelmese de Höyükteki Müze, içinde muhteşem bir cevheri barındırıyor. Burası dünya üzerinde sadece para tarihine yönelik koleksiyona sahip birkaç müzeden biridir.
Princes Street ve Kuzey Köprüsü’ne bakan bir tepede bulunan bir binada yer alan müze içinde, Edinburgh civarındaki arkeolojik kazılarda çıkarılan en eski madeni paralardan bir milyon sterlinlik modern banknotlara kadar sayısız paraya ev sahipliği yapmaktadır. Müzede aynı zamanda eski madeni paralarla ve banknotlarla dolu kasalar ve İskoçya bankalarının oluşumunu açıklayan sergiler de bulunuyor.
Müzedeki sıra dışı yerlerden biri de suçluların yıllar boyunca bankaları nasıl soymaya çalıştıklarına dair görüntülerdir. Müzeyi ziyaret edenler İskoç Bankası’nın ilk günlerinden kalma tabloları ve gümüş eşyaları da görebilmektedir. Çocuk ziyaretçiler için para basımını tecrübe edebilecekleri etkinliklerin düzenlenmesi ise özellikle çocuklu aileler için müzeyi çok cazip kılmaktadır.
Neden gitmeliyim? Dünyanın en önemli para sergilerinden birini görmek için, hem de ücretsiz ziyaret edebilmek için bu özel müzeye mutlaka uğramalısınız. Müze binasının terası da durup manzarayı seyretmek için tam bir cazibe merkezi olarak ziyaretçilerini beklemektedir.
Burası neresi? Aziz Giles Katedrali, 1120 senesinde inşa edilmiştir. Katedralin bulunduğu yerde daha önce 9. yüzyılda inşa edilmiş bir kilise bulunmaktaydı. Kilise İskoç dininde Presbiteryenliğin ana kilisesi olarak kabul edilmektedir ve Edinburgh kiliseleri içinde çok özel bir yere sahiptir. Şehrin merkezi bir noktasında yer alan katedral, şehrin koruyucu azizine adanmıştır.
Karmaşık Neo-Gotik ahşap işçiliğine sahip olan Aziz Giles Katedrali içindeki vitray ve inanılmaz derecede güzel olan süslemeler ve altın varaklı tavanıyla dikkat çeken The Thistle Şapeli, katedrali çok daha cazip ve güzel bir dini yapı haline getirmiştir ve The Royale Mile’nin en baskın ziyaret noktası olmasını sağlamıştır.
Katedralin, İskoç Kraliçesi Mary’i şiddetle eleştiren Protestan reformcu John Knox ile güçlü bağları bulunuyor kendisinin mezarı da katedralin otoparkında bulunuyor. Aynı zamanda katedral içinde Knox’un birkaç heykeli de yer alıyor. Katedral içinde aynı zamanda duvar kenarlarında farklı heykeller bulunsa da bu heykellerle ilgili ne yazık ki bilgilendirme tabelası bulunmuyor.
Neden gitmeliyim? Aziz Giles Katedrali, Edinburgh’un tam kalbinde yer alıyor ve Edinburgh’un dini ve sosyal tarihi açısından çok önemli yapılardan biridir. Katedral aynı zamanda güzelliği sayesinde Edinburgh siluetinin de en görünür özelliklerinden biridir.
Kaçırmayın! Ziyaretinizi nefteki vitray pencerelerinden güneş ışığı sızdığında, koronun verdiği konsere denk getirirseniz muhteşem renk cümbüşü size bambaşka duygular hissettirecektir. Koro, haftada iki pazar saat 09.30’da toplanıyor.
Burası neresi? Geniş bir arazide Neo-Gotik tarzda inşa edilmiş olan Aziz Mary Katedrali, George Gilbert Scott tarafından tasarlanmış ve 1879’da kutsanmıştır. Kilise, Reformdan bu yana İskoçya’da inşa edilmiş en büyük dini yapı olma özelliğini taşımaktadır.
Bir piskoposluk kilisesi olan Aziz Mary Katedrali’nin içine girdiğinizde Rood Cross, Paolozzi Penceresi ve The Presence gibi oldukça çarpıcı tablo ve çeşitli unsurlar görülebilmektedir. Burası aynı zamanda halan aktif bir cemaati olan bir ibadethanedir.
Neden gitmeliyim? Aziz Mary Katedrali, korosuyla büyük bir şöhrete sahiptir ve günlük düzenlenen koro çalışmalarını mutlaka izlemenizi öneriyoruz.
Burası neresi? Edinburgh Royal Mile üzerinde bulunan Canongate Kirk, 1688 ile 1691 yılları arasında inşa edilmiştir ve Edinburgh’un meşhur tarihi yerleri arasında bulunmaktadır. Kilisenin maliyesi ise, 1649 senesinde yeni bir kilisenin inşası için vasiyet bırakan Thomas Moodie isimli zengin bir tüccardan gelmiştir. Hollanda mimarisi ile yapılan kilisede, buna dair pek çok unsura rastlanmaktadır.
Kilisenin kendisi kadar ilginç olan detaylarından biri de çok sayıda önemli kişinin son dinlenme yeri olmasıdır. Burada ekonomist Adam Smith, filozof Dugald Steawert gibi önemli isimlerin mezarları da görülebilir. Kilisenin hemen içindeki, 1128’de dikilmiş olan Canongate Mercat Cross da dikkat çekicidir.
Neden gitmeliyim? Canongate Kilisesi, yaklaşık 400 yıllık geçmişi ile Edinburgh tarihi için gidilebilecek çok güzel bir binadır. İbadethanenin aynı zamanda Edinburgh Kalesi’nin bölge kilisesi olması da bu yapıyı daha ilgi çekici hale getirmektedir.
Burası neresi? Edinburgh’un Eski Kent bölgesini ziyarete geldiğinizde ilginizi çekecek tarihi yerler arasında bu etkileyici kilise de yer alıyor. 16. yüzyılda inşa edilen kilisenin avlusunda, kurulduğu günden bu yana 80.000’den fazla insanın gömüldüğü belirtiliyor. Elbette mezarlığın en ünlü sakini, sahibini öldükten sonra 14 yıl boyunca mezarı başında bekleyen skye terrier cinsi bir köpek olan Greyfriar’s Bobby’dir. Mezarlığın girişinde de köpeğe ait gerçek boyutlardaki heykeli görebilirsiniz.
İçinde bulunduğu mezarlık nedeniyle 16. yüzyıldan itibaren Edinburgh’un ayrılmaz bir parçası olan kilisenin avlusunda şehirdeki en eski surların kalıntıları da görülebilmektedir. Mezarlık aynı zamanda, 1679’da sert kışlarda, yiyecek ve içecek olmadan Covenanters ismi verilen bir dini mezhebin mensupları için bir hapishane olarak kullanılmasıyla da ünlüdür. Kilise aynı zamanda 1638’de Ulusal Sözleşme’nin imzalandığı yer olması nedeniyle de dikkat çekicidir.
Neden gitmeliyim? Harry Potter hayranları için JK Rowling’in Felsefe Taşı’nı yazarken ilham aldığı birkaç mezar taşını görme fırsatı da sunan mezarlık ve kilise, zaman ayrılması gereken yerlerden biridir. Kilisenin içi sade ve gösterişten uzak olsa da özellikle avlu kısmının ilgi çekici olduğunu söyleyebiliriz. Kilisede aynı zamanda küçük ama görülmeye değer bir müze bulunuyor ve bu müzeyi de görmeden ziyaretinizi tamamlamış sayılmazsınız.
Burası neresi? Edinburgh’un hemen güneyine düşen Roslin kasabasında bulunan Rosslyn Şapeli, 15. yüzyıldan kalma büyüleyici bir ibadethanedir. Kilise, İskoçya Kralı 1. James’in korumasını da yapan ordunun en önemli isimlerinden biri olan William Sinclair tarafından kurulmuştur.
Şapelin tarihi 1446’ya uzanmaktadır ve Tapınak Şövalyeleri ile bağlantılı olduğu tahmin edilen taş oymalardan karışık bir düzenlemeye sahiptir. Bu oymaların gizemi hakkında çok çeşitli yorumlarda bulunulmuştur. Kilisede bulunan ve “müzik kutuları” olarak adlandırılan Çırak Sütunu kilisenin en gizemli noktalarından biridir. 213 oyma küpten meydana gelen sütunda Kelt mitolojisine göndermeler olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında uzaylıların dünyamıza geldiğinde bir giriş kapısı olarak kullanılacağına inanılan geometrik desenler, müzik aleti çalan yaşlı adam, çeşitli dini anlamlara sahip oymalar da kilisedeki sırlardan sadece birkaçıdır.
Neden gitmeliyim? Rosslyn Şapeli, keşfedilmeyi bekleyen büyük bir sır ve çok güzel bir ibadethane olması nedeniyle Edinburgh’da görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor. Hatta kilise sahip olduğu sırlar ile Dan Brown’un büyük ses getiren Da Vinci Şifresi adlı kitabında da merkezde yer almaktadır.
Burası neresi? Edinburgh’un yerli halkı tarafından “Gotik Roket” olarak adlandırılan Scott Anıtı, Princes Caddesi boyunca acele bir şekilde alışveriş yapanların üzerinde heybetli bir şekilde duruyor. Dünyanın en önemli anıt yapılarından biri olarak kabul edilen yapı, 1844 senesinde Viktorya dönemi Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden biridir ve meşhur yazar Sir Walter Scott’a ithaf edilmiştir. Yapı, dünya üzerinde bir yazara adanmış en büyük ikinci anıt olma özelliğini taşımaktadır.
Scott Anıtı her ne kadar Walter Scott için dikilmiş olsa da, anıtta 16 İskoç şair ve yazarın başları da dahil olmak üzere toplamda 68 heykel görülebilmektedir. Anıt, 200 metreden uzun bir kuleden oluşmaktadır. Anıtın tasarımında Rossylyn Şapeli ve Melrose Manastırı’nın karmaşık tasarımları göz önünde bulundurulmuştur.
Anıtı görmeye geldiğinizde, dar sarmal merdivenin 287 basamağını tırmanmayı göze aldığınızda Edinburgh şehir merkezinin 360 derecelik muhteşem manzarasını izleme platformundan seyredebilirsiniz. Anıtı ziyarete gelenler anıtın birinci katında bulunan müzede anıtın hikayesiyle ve Scott’un kendisiyle ilgili daha fazla şeyi keşfedebilir. Müze odası David Roberts tarafından tasarlanmıştır ve muhteşem vitray pencereleri incelemek için de en ideal yerdir. Anıtın tabanında ise yazarın kendisi ve köpeği Maida’nın 30 ton ağırlığndaki tek parça mermerden yapılmış heykeli bulunuyor.
Neden gitmeliyim? Bu güzel anıt Princes Street Gardens’ın merkezinde, Waverley Tren İstasyonu’na çok yakın bir konumda yer alıyor. Scott Anıtı, Edinburgh’un ve dünyanın en ünlü yazarlarından birine adanan, hayranlık uyandıran bir yapıdır ve Edinburgh’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yerler arasında bulunuyor.
Burası neresi? Calton Tepesi’nin zirvesinde yer alan Ulusal Anıt, Edinburgh’s Disgrace, Edinburgh’s Folly ve The Pride and Poverty of Scotland gibi çeşitli takma isimlerle anılmaktadır. Anıtın bu şekilde üzücü isimlerle anılmasının sebebi ise 1829 senesinde finansal sorunlar nedeniyle inşaatın durdurulması ve bugüne kadar sadece 12 sütunun tamamlanabilmesidir. Anıtın inşasına dair planlamalar 1822’de başlamış ancak inşaata başlanması ise 1826 senesinde ancak gerçekleşebilmiştir.
İskoçya Ulusal Anıtı, Napolyon savaşlarında hayatlarını kaybeden İskoç askerlerini ve denizcilerini anmak amacıyla Parthenon’un tam ölçekli bir kopyası olarak planlanmıştır. Yıllarca farklı amaçlar için kullanılması ve tamamlanması düşünülse de bu fikirler hayata geçmedi. Yarım kalmış olmasına karşın, Calton Tepesi’nin sunduğu muhteşem manzara ile çok güzel bir görünüme sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Neden gitmeliyim? Bazı eleştirmenler ve halkın bir kesimi tarafından utanç ve başarısızlık olarak görülse de İskoçya Ulusal Anıtı bu haliyle bile insanları etkilemeyi başaran önemli bir tarihi eser konumunda bulunuyor. Ayakta duran sütunların büyüklüğü hayranlık uyandırıcıdır ve kesinlikle görülmeye değer. Sütunların tepesindeki lentoların büyüklüğü ise 70 adam ve 12 at tarafından bugünkü yerine ancak taşınabilmiştir.
Burası neresi? İskoçya’daki en ünlü köpek olarak adını tarihe yazdıran Greyfriars Bobby, köpeklerin gerçekten bir insanın en iyi dostu olduğunu kanıtladı. Bobby, 1872 senesinde ustasının ölümünden sonra, ölene kadar tam 14 yıl boyunca ustasının mezarında bekleyerek tam bir sadakat timsali olmuştur. Bobby de öldükten sonra ustasının mezarına yakın bir mezarlığa gömülmüştür.
Küçük skye terrier cinsi köpeğin gerçek boyutlardaki heykeli, mezarlık kapılarının karşısında bir yere dikilmiştir. Heykelin inşası ise, zengin bir hayırseverin Bobby’nin hikayesinden etkilenerek heykeltıraş William Brodie’ye 1873 senesinde gerekli olan ücreti ödemesi ile gerçekleşmiştir. Heykel ilk yapıldığında köpeklerin ve insanların su içmesi için tasarlanmıştı ancak günümüzde şehrin sembol yapılarından biri olmuştur.
Neden gitmeliyim? İskoçlar efsanelerini turizme kazandırma konusunda çok başarılı bir topluluktur. Bunlardan biri olan Greyfriars Bobby de insanların heykelinin yanında fotoğraf çekmesini ve çeşitli hediyelik eşyalar satın almasını sağlıyor.
Burası neresi? Princes Street ve North Bridge’nin köşesinde, şehrin önemli bir noktasında bulunan Balmoral Otel binası, buharlı trenlerin altın çağında inşa edilmiş önemli bir mimari yapıdır. 1902 senesinde yapımı tamamlanan bina, Waverley istasyonuna gelen demiryolu yolcularına hizmet etmek için bir otel olarak inşa edildi. Otelde kalacak yolcuların valizleri ise görevliler tarafından doğrudan otel odalarına getirilmekteydi. Otelin saati yolcular trenlerine geç kalmasın diye üç dakika ileriydi ve günümüzde de hala bu durum devam ediyor. Saatler yalnızca yılbaşı gecelerinde normal saate geri dönmektedir.
Otel binasını önemli kılan detaylardan biri de Harry Potter kitabı olmuştur. Kitabın yazarı JK Rowling, serinin son kitabı olan Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’nı yazmayı otelin bir odasında bitirmiştir. Bu otel odası günümüzde onun adına yeniden isimlendirilmiştir. Özel pirinç baykuş kapı tokmağı ve yazarın imzaladığı büstünün olduğu odada konaklamak için ziyaretçiler rezervasyon yaptırabilir.
Neden gitmeliyim? Viktorya döneminin muhteşem bir örneği olan Balmoral Hotel, kubbe tavanlı sihirli tavanı, merkezi konumu, etkileyici odaları, lezzetli yiyecek içecek servisi ile konaklamak için tercih edebileceğiniz çok özel bir tarihi eserdir. Bütçe olarak size uygun olup olmadığını ise 180€’dan başlayan oda fiyatlarını inceleyerek değerlendirebilirsiniz.
Burası neresi? Edinburgh’da konser verilebilecek alanların sayısı son on yılda ciddi derecede azalmış olmasına karşın The Usher Hall, bütün heybetiyle dimdik ayakta durmayı başarmıştır. 1910 senesindeki bir yarışmada galip gelen bir tasarım olarak Beaux Arts tarzında inşa edilerek 1914’te tamamlanan, Andrew Usher’a ithaf edilmiştir. Kendisi binanın inşası için 100.000€ bağışlamıştır ve viski işiyle uğraşmıştır.
Usher Hall, sıra dışı akustiği, yuvarlak mimarisi ve kubbesiyle tanınmaktadır. Bu etkileyici gösteri salonu, 1972 senesinde gerçekleştirilen Eurovision Şarkı Yarışması ve 1986 İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları’ndaki boks müsabakaları da dahil olmak üzere hem sanatsal hem de siyasi olaylara ev sahipliği yapmış çok önemli bir binadır.
Neden gitmeliyim? Muhteşem bir mimariyle dikkat çeken yapılar arasında bulunan The Usher Hall, sahip olduğu akustiği ile dünyanın en iyi müzik salonlarından biri olarak kabul edilmektedir. Eğer imkanınız olursa böylesi etkileyici bir salonda dünyanın en iyi müzisyenlerinden birini konserine şahitlik etmek, Edinburgh gezisi için unutulmaz bir an olarak hafızanızda kalacaktır.
Burası neresi? The Royal Mile’ye gelenlerin hemen dikkatini çeken bu ev, 16. yüzyılın önemli Protestan reformcularından biri olan John Knox’un yaşadığı söylenen oldukça tarihi bir yapıdır. Her ne kadar Knox evde kısa bir süre geçirmiş olsa da bunun sayesinde 19. yüzyılda gerçekleştirilen yıkımda ev ayakta kalmayı başarmıştır.
Tarihi evin 1470’li yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu evle birlikte Moubray Evi, The Royal Mile’da Orta Çağ’dan günümüze ulaşan iki bina olmuştur. Bugün Knox Evi içinde, yıkımdan kurtuluşunu ve John Knox’u anlatan küçük bir de müze yer almaktadır.
Ziyaretçiler aynı zamanda 15. yüzyıldaki Edinburgh’un zengin sakinlerinin tercih ettiği süsleme özelliklerini de görebilmektedir. Süslemelerin 1573 senesinde sahte para ürettiği için idam edilen kuyumcu James Mossman tarafından yapıldığı düşünülmektedir ve kendisi muhtemelen o sıralar bu binada yaşamıştır.
Neden gitmeliyim? Yaklaşık 300 yıllık bir süreç içinde zamanla bir harabeye dönen bina, 1800’lü yıllarda restore edilerek yeniden hayata dönmüştür. Şu anda da Royal Mile’nin en önemli turistik cazibe merkezlerinden biri konumunda bulunmaktadır.
Burası neresi? Bir apartman binası olan Gladstone’s Land, 17. yüzyılda Edinburgh sakinlerinin nasıl yaşadıklarına dair fikir edinmek için görülebilecek önemli cazibe merkezlerinden biridir. Bina adını uzun süre sahibi olan tüccar Thomas Gladstone’dan almaktadır. Kendisi binayı lüks bir şekilde dekore etmiş ve zemin kata lüks dükkanlar yerleştirmiştir. Binanın 1600’lü yılların başındaki gibi görünmesi için National Trust tarafından titiz bir restorasyon çalışması yürütülmüştür.
Gladstone’s Land, 6 kattan oluşuyor ve geçmişteki olumsuz şartlardan dolayı her odada haddinden fazla insan yaşayabilmekteydi. 18. yüzyılda binada, şehrin en yoksul kesimlerinden insanlar kalmaya başlamıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde yıkılmak üzere olan bina, National Trust tarafından fark edilmiş ve restorasyon çalışmaları ile eski günlerine kavuşmuştur. Binada dinlenme odalarının yanı sıra uzun süre ticari olarak kullanılmasını yad etmek amacıyla bir kahve dükkanı ve dondurmacı da yer alıyor.
Neden gitmeliyim? Royale Mile’daki bu tarihi bina, Edinburgh’da zamanda geriye gitmek için tercih edilebilecek en kestirme yollardan biridir ve tarihe meraklı olan kişilerin mutlaka bir rehberli tura katılarak Edinburgh’un meşhur tarihi yerleri arasında bulunan bu önemli binayı görmesi gerekmektedir. Özellikle elle boyanmış muhteşem tavan detayına dikkat etmenizi öneriyoruz.
Gladtsone’s Land tarihi detayların yanı sıra Edinburgh gezisi sonrasında arkadaşlarınızla sohbet etmek ya da bir şeyler yiyip içmek için de uğrayabileceğiniz eşsiz bir yerdir. Burada leziz dondurmaların tadına bakabilir ya da kahvenizi keyifle yudumlayabilirsiniz.
Burası neresi? National Trust tarafından ilgilenilen Gürcü Evi, 18. yüzyıldan kalma çok önemli tarihi bir yapıdır. Bu etkileyici yapı, 18. yüzyılda Edinburgh’un varlıklı kesiminin harap ve fakir hale gelen Eski Şehir bölgesinden kaçması ve konaklaması için inşa edilmiştir. Konak, 1791 senesinde Neoklasik üslubuyla bilinen mimar Robert Adam tarafından tasarlanmıştır. Mimarın amacı Charlotte Meydanı ile iç içe geçmiş birleşik binalar tasarlamaktı ve bu bina da bu amaca hizmet etmiştir. Evde 170 yıl boyunca 5 aile konaklamıştır.
Bugün ev, 1700’lerde nasıl görünüyorsa o şekilde restore edilmiştir ve İskoçya Ulusal Vakfı tarafından özel mülkiyete ait bir şekilde yönetilmektedir. Her katta sorularınıza cevaplar bulabileceğiniz danışmanların olduğu Gürcü Evi’ni yılda ortalama 45.000 kişi ziyaret etmektedir ve 200’den fazla gönüllü binaya dolaylı olarak hizmet etmektedir.
Ev, bodrum katla birlikte toplamda 5 kattan oluşuyor. İstediğiniz katı ziyaret etmekte özgürsünüz ancak en alt kattan başlayarak üst katlara doğru çıkmanız daha planlı bir gezi yapmanızı sağlayacaktır. Binayı ziyaretiniz sırasında dönem mobilyalarına mutlaka dikkat etmelisiniz. Bunun yanı sıra Sir Henry Raeburn, Allan Ramsay ve Alexander Nasmyth gibi önemli İskoç sanatçılarının tabloları ile porselen, gümüş ve camdan oluşan koleksiyonlar 18. yüzyılın Edinburgh’unun üst kesiminin yaşamına dair fikirler sunacaktır.
Neden gitmeliyim? Misafir odası ve yemek odası binanın en eğlenceli ve ilgi çeken yerlerindendir ve “Edinburgh’un tarihi yerleri nerelerdir?” sorusunun en güzel cevaplarından biridir.. Merdivenlerin altındaki mutfak ve hizmetçi odaları ise 16 saate kadar çalışan hizmetçilerin yaşamlarını anlamak için önemli bir noktadır. Aktivite odasını ziyaret ederseniz çocuklar ve yetişkinler için hazırlanmış replika kostümleri giyebilir, replika nesneleri kullanarak gezinizi çok eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
Burası neresi? 1600’lü yılların sonunda dünyaya gelen Mary King, Royal Mile’de bulunan dükkanında kıyafet satarak geçimini sağlayan bir tüccardı. Mary’nin işleri yolunda gitmiş ve şehrin en büyük tacirlerinden biri olmuştur ve Alexander Kings Close, onun şerefine Mary King’s Close olarak adlandırılmıştır. Burası 17. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında Edinburgh sakinlerinin yaşadığı, çalıştığı ve öldüğü gizli sokaklardan oluşmaktadır.
Bölge, yeni binalar için temellerin atılmasıyla zamanla harabeye dönmüştü ve 1900’lü yıllardaki restorasyon çalışmalarında gün yüzüne çıkarılana kadar da artık sonsuza kadar kaybolduğu düşünülmekteydi. Bugünse Mary King’s Close her gün yüzlerce kişi tarafından ziyaret edilen Edinburgh’un mutlaka görülmesi gereken tarihi yerleri arasında bulunan bir cazibe merkezidir.
Neden gitmeliyim? Mary King’s Close’u ziyaret ettiğinizde kendisinin yaşadığı dönemde Edinburgh’da vebalı ve hastalıklı insanların nasıl yaşadıklarını deneyimleyebileceğiniz Eski Şehir sokaklarının altında rehberli bir tura çıkıyorsunuz. Tur rehberleri eşliğinde sorularınıza yanıt bulurken yeraltı labirent odalarının en derin kısımlarına gideceksiniz ve Edinburgh’un en iyi yeraltı deneyimini yaşayacaksınız.
Burası neresi? Camera Obscura, günümüzde bile yenilikçi ve orijinal bir fikirdir ve aslen 1835’te girişimci Maria Theresa Short tarafından kurulmuştur. İlk olarak Maria’nın babası Thomas Short isimli Edinburghlu bir teleskop üreticisinin Calton Hill’deki çalışmaları için bir ekran inşa etmesiyle başlamıştır. Maria’ya geçen bu teleskoplar daha sonra bir cazibe merkezi olarak değerlendirilmiştir.
Edinburgh’un en eski gösteri alanlarından biri olan Camera Obscura, etkileyici sergilerinin yanı sıra, Edinburgh’un muhteşem 360 derecelik panoramik manzarasını sunan çatı katıyla da ilgi çekmektedir. Çatı katında ücretsiz bir şekilde kullanabileceğiniz yüksek güçlü teleskoplar sayesinde farklı bir deneyime de hazırlıklı olmalısınız.
Neden gitmeliyim? 6 katlı bir interaktif sergi kompleksi olan Camera Obscura, ziyaretçilerin ışık ve renk kullanılarak ortaya çıkarılan kafa karıştırıcı illüzyon sergileriyle muhteşem bir deneyim yaşamalarına olanak tanımaktadır.
Burası neresi? 1128 senesinde inşa edilmiş olan Holyroodhouse Sarayı, 15. yüzyıldan itibaren İskoç kral ve kraliçeleri için önemli bir ikamet adresi olmuştur. Günümüzdeki binanın geçmişi ise 16. yüzyıla uzanmaktadır ve 4. James tarafından yaptırılmıştır. Edinburgh’u ziyaret ettiğinizde sarayın hala kraliçenin resmi konutu olarak hizmet vermeye devam ettiğini göreceksiniz ve kraliçenin sarayda olmadığı zamanlar evi gezebilirsiniz.
Royal Mile’nin sonunda bulunan sarayı ziyaretiniz sırasında, kraliçenin resepsiyon etkinliklerine ev sahipliği yapan taht odasını ve büyük galeriyi görme şansına sahip olabileceksiniz. Sarayın içinde efsanevi İskoç kraliçesi Mary’nin izlerini de göreceksiniz. Sarmal bir merdivenden çıkılarak gidilen üst katta, Kraliçe Mary’nin 1561-1567 yılları arasında sarayda yaşadığı odaları ziyaret edebilirsiniz.
Neden gitmeliyim? İskoç hükümdarlarının portrelerinden oluşan bir koleksiyona da ev sahipliği yapan Holyroodhouse Sarayı, özellikle Kraliçe Mary’nin kaldığı odaları görmek için gidilebilecek Edinburgh’un en meşhur tarihi yerleri arasında bulunuyor.
Kaçırmayın! Ziyaretinizi sonlandırmadan önce mutlaka Holyrood Manastırı’nın etkileyici izlerini ziyaret etmeyi unutmayın. Her ne kadar çatısı artık olmasa da bu Orta Çağ mimarisiyle inşa edilmiş olan manastır, ziyaretçilerini hala etkilemeyi başarıyor.
Burası neresi? Dean Köyü’nün Arnavut kaldırımlı tarihi sokaklarında dolaşırken, muhtemelen Edinburgh’un tam merkezinde olduğunuzu anlamayacaksınız. Dean Köyü, merkezinden akan Leith’in basamaklı suları ile adeta bir vaha gibi durmaktadır.
Birkaç tarihi tahıl değirmenine de ev sahipliği yapan köyün geçmiş yaklaşık 800 yıl öncesine uzanmaktadır. Köydeki en çarpıcı tarihi yapı ise Well Court’tur. Yakın zamanda yenilenmiş olan yapı, 1886 senesinde değirmen işçileri ve ailelerine örnek olması amacıyla inşa edilmiştir. Yapı, bir saat kulesi ve avlu da dahil olmak üzere kendine özgü kırmızı kumtaşı yapılarıyla, günümüzde sessiz sakin bir şekilde hem yerel hem farklı bölgelerden gelen ziyaretçilerini ağırlıyor.
Neden gitmeliyim? Tarihi dokusuyla dikkat çeken Dean Köyü içinde Well Court’un yanı sıra tarihi Dean Köprüsü ve Neoklasik bir yapı içinde buluna İskoç Ulusal Modern Sanat Galerisi köyü ve çevresini Edinburgh tarihi yerler listenize eklemeniz için geçerli nedenleriniz arasında bulunuyor.
Burası neresi? İskoçya’nın bağımsızlık savaşları esnasında İngilizler tarafından defalarca saldırıya uğramış olan Inchcolm Adası, Forth Rail Bridge’nin birkaç mil doğusunda kalıyor. Ada, İkinci Dünya Savaşı sırasında Edinburgh’u savunmak amacıyla askeri açıdan güçlendirildi. Adada her iki dünya savaşında da 500 civarında asker menzil almıştır.
Ada, İskoçya’nın en güzel adalarından biri olarak kabul edilir ve ülkenin batısındaki Iona Adası’na olan benzerliği nedeniyle “Doğu’nun Ionası” olarak adlandırılır. Adada bulunan ve oldukça iyi korunmuş Inchcolm Manastırı’nın tarihi 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Kral 1. David’in kardeşi, 1123 senesinde fırtınalı bir zamanda adaya sığınmak zorunda kalınca manastırın kurulmasına karar verildi. Manastır, İskoçya’daki en iyi korunmuş manastır binalarından biridir.
Neden gitmeliyim? Manastır ve Inchcolm Adası, insanların keşfetmesi için tamamen halka açıktır. Sakin adanın muhteşem manzarası için özellikle manastırın kulesinin tepesine kadar çıkılması gerekiyor. Ayrıca adada keşfetmek için bazı savaş surları bulacaksınız ve tarihi açıdan görülecek birçok şeyin olması burasını gezmek için ilgi çekici bir yer haline getiriyor.
Ayrıca ada iki güzel plaja ve keyifle piknik yapabileceğiniz çok sayıda oturma alanı da bulunuyor. Tuvalet imkanının da bulunduğu adada, adanın tarihi hakkında daha detaylı bilgiler de edinebileceğiniz küçük bir hediyelik eşya dükkanı da ziyaretçileri ağırlıyor. Adaya ulaşım feribot seferleriyle sağlanıyor.
Burası neresi? Royal Mile, Edinburgh’un en ünlü tarihi yerleri olan altta Holyrood Sarayı ile tepedeki Edinburgh Kalesi’ni birbirine bağlayan, şehrin en turistik noktalarından biridir. Edinburgh Fringe Fetivali’nin da olduğu yer olan Royal Mile’daki mağazalar, mekanlar, restoranlar, barlar ve pek çok etkinlik burayı turistler için çok çekici bir yer haline getirmektedir.
Royal Mile yerli halk tarafından “The High Street” olarak da bilinmektedir ve bulması oldukça kolaydır. Hatta hangi yoldan giderseniz gidin yolunuz mutlaka Royal Mile’a çıkacaktır diyebiliriz. Bu önemli caddede dolaşırken Aziz Giles Katedrali, Mary King’s Close, Gladstones Land ve John Knox House’u görmekle kalmayacak, şehrin büyüleyici geçmişine de göz atma fırsatını yakalayacaksınız.
Neden gitmeliyim? Royal Mile başlı başına bir tarihi hazinedir ve şehrin pek çok önemli tarihi noktasını da içinde barındırdığı için görülmesi şart olan duraklardan biridir.
Nasıl temin edilir? Kartınızı Edinburgh City Pass resmi web sitesi üzerinden hızlı bir şekilde alabilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? Kartın 1, 2 veya 3 günlük geçiş seçenekleri mevcut. Kartın satın alma tarihinden itibaren 12 aylık kullanım süresi bulunmaktadır.
Ücreti nedir? Ücretlendirme bilgileri şu şekildedir:
Avantajları nelerdir? Kartın en dikkat çeken avantajlarını kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Nasıl temin edilir? Biletinizi online olarak satın alabilir ya da St. Andrews Meydanı’ndaki satış noktasından temin edebilirsiniz.
Ne kadar süre geçerlidir? İlk kullanım için 12 ay süreniz bulunuyor. İlk kullanımdan sonra ise 48 saatlik bir sürede kartınızı kullanabilirsiniz.
Ücreti nedir? Yetişkin 59£, Çocuk 32£ ve 60 yaş üstü 52£
Avantajları nelerdir? Kartın sunduğu avantajları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…