Aberdeen, İskoçya’nın en önemli limanı ve ticaret merkezidir. Kuzey Denizi’ne kıyısı olması ticari faaliyetlerini olumlu yönde etkilemiştir. İskoçya’da görülmesi gereken şehirlerden olan Aberdeen birçok güzellik sunuyor. Geziniz sırasında uğramanız gereken noktaları Aberdeen gezilecek yerler adı altında topladık.
İskoçya dünya üzerine en büyüleyici kırsal kalelere sahip. Craigievar Kalesi de bunlara dahil. Kalenin İskoçya Baronial mimarisinin güzel bir örneği olarak gösteriliyor. Günümüzde Jameson ve Reaburn’ün özel aile portrelerinden oluşan koleksiyonunu, etnik mobilyaları, Lady Sempill’in 20. yüzyıl seramik koleksiyonunu barındırıyor.
Aberdeen’in kırsalında sanki masallardan çıkmış bir kaledir. Saray merdivenleri, kuleler, süslü tavanlar kalenin benzersiz özelliklerinden bazıları. Renkli otlar burayı ailenizle geçireceğiniz güzel bir gün haline getirir. İskoç kırsallığında dilediğinizce dolaşmak, 16. yüzyıldan kalan Crathes Kalesi’ni gezmek yapılacaklar listenizde olmalı.
Tarihe baktığımızda Aberdeen’in Kuzey Denizi ile içli dışlı olduğunu görüyoruz. Denizle ilgili fantastik hikayeler öğrenmek isterseniz Aberdeen Deniz Müzesi‘ne gitmelisiniz. Ödüllü müze 1593’te inşa edilmiş. Balıkçılık endüstrisinden petrol endüstrisine kadar değişen koşullar üzerine bir yolculuğa çıkacaksınız. Kuzey Denizi’nde kullanılan tekneler ve özel araçlar da sergi salonlarını süslüyor.
Footdee veya Fittie kentin koşturmacasından uzakta olan bir balıkçı köyüdür. 19. yüzyılın ortalarında inşa edilen ve John Smith tarafından tasarlanan bu köyün çarpıcı özelliği; kare şeklinde, pek yüksek olmayan ve okyanusa doğru bakan evlerdir.
Bu evler eskiden balıkçı ailelerinindi. Şimdi ise yazlık olarak kullanılıyor. Ancak yine de burada balıkçı geleneğini devam ettiren az bir popülasyon var. Footdee’deki güzel bahçelerde oturup etkileyici balıkçılık hikayeleri dinleyebilirsiniz.
Aberdeen’de Duthie Parkı içinde Avrupa‘nın en büyük kapalı bahçelerinden birini ziyaret edebilirsiniz. Bu kadar çok insanın her gün parka geldiğini görmek sizi şaşırtabilir. Bunun elbette bir sebebi var. Bahçede yıl boyunca birbirinden güzel çiçekler, bitkiler oluyor. Durum böyle olunca ziyaretçileri de bitmiyor. Parkın başlıca mekanları şöyle: Temperativ Ev, Parfüm Koridoru, Victoria Koridoru, Fern Evi, Tropikal Ev, Japon Bahçesi ve Kurak Ev.
Kurak Ev’e ayrı bir parantez açmak lazım. Britanya’daki en büyük kaktüs ve sulu meyveler koleksiyonuna sahiptir. Aynı zamanda dünyanın tek “konuşan kaktüs”ü de buradadır. Dolayısıyla her yıl binlerce kişinin David Welch Kış Bahçesi’ne gelmesine şaşırmamak gerek 🙂
1906 yılında Aberdeen’de açılan dünyaca bilinen tiyatro binalarındandır. Daha çok klasik tiyatro, müzikal dram ve dans tiyatrosu yapılır. Yaklaşık 1470 kişilik oturma düzeni var. En çarpıcı özelliği ise, 23 karat altından yapılmış lüks crimson kadife ile süslenmiş iç dekorasyonudur. Seyahat programınıza yer açarak en görkemli tiyatro binalarından birini görmeye vakit ayırmalısınız.
44 dönümlük alanı kaplayan bu güzel park, 1880’de Bayan Duthie tarafından bağışlandı. Parkın adı da Duthie oldu. Parkın halka açılış tarihi 1883’dür. Çeşmeler, göletler, heykeller gibi mimari eserler göreceksiniz.
Duthie Parkı farklı iklim bölgelerine göre ayrılmıştır. Tropikal, Akdeniz, Kurak ve Japon bölgeleri bulunuyor. En güzeli ise, çoluk çocuk piknik yapmak için harika alanlara sahip olması. David Welch Kış Bahçesi de bu parkın içindedir
Bu müze, Aderdeen’in lüks batı ucunda yer alır ve 5 üzerinden 5 yıldız ile puanlanmıştır. Ünlü İskoç sanatçısı Sir George Reid’in eski konutunda yer alan müzede yaklaşık 200 yaşında olan “Finest Regiment of the World”ün tarihsel hikayesi sergileniyor. Bununla beraber düğün, konferans gibi şeyler de düzenlenebiliyor. Birçok ödüle layık görülen müzeyi bir günlük gezi programınıza sıkıştırabilirsiniz 🙂
Bütün tarihi yerleri gezdikten sonra eğlence arıyorsanız Codonas’un yolunu tutun. Eğlence aktivitelerinin tadını çıkarabileceğiniz yerde saatler su gibi akıp gidecek. Acıkırsanız fazla uzağa gitmenize gerek yok. Güzel görünümlü restoran ve kafelerde lezzetli menüler sizi bekliyor.
Aberdeen’in eski kent bölgesinde bulunan Aziz Machar Katedrali, herhangi bir piskoposluğa bağlı değildir. Presbiteryenliği benimseyen katedral teknik açıdan katedral değil, kilisedir. Fakat herkes “katedral” deyince kilise ifade edilmiyor.
Bu ayrıma bağlı olarak, kilisenin geçmişte İskoçya, İngiltere ve İrlanda‘nın karıştığı ciddi bir çatışmaya neden olan sebeplerinden sayılıyor. Gördüğünüz şu anki bina 15. yüzyılın başına kadar uzanır. Heraldik tavanıyla ünlüdür. Mimari tasarımı, Toskana mimarisinin belirli etkileri ile İskoçya’nın en eski Rönesans binalarının tarzını izlemektedir.
Bu çarpıcı kale, şehre yaklaşık 25 kilometre uzaklıktadır. 1575 yılında Michael Fraser tarafından yaptırılmış. Kalenin benzersiz özelliği “Z deseninde” saklıdır. Süslenmiş büyük salonu, aile portrelerini, yüzyıllar öncesinden gelen mobilyaları ve perdeleri, Fraser ailesinin birçok önemli eşyasını görebilirsiniz.
Kalenin içini gezdikten sonra çalılar ve çiçeklerle kaplı bahçede tatlı bir dolaşmaya adım atabilirsiniz. Fraser Kalesi’nde umduğunuzdan daha fazla geçireceksiniz.
Kentin en ünlü dinlenme alanlarından biridir. Şehrin merkezinden kısa bir yolculukla kalabalıktan kurtulup, kendinizi Aberdeen kumsallarına atabilirsiniz. Plajlar son derece güvenli olduğu için, eğer yanınızda çocuk varsa gönül rahatlığıyla denize girmesine izin verebilirsiniz. Belirlenen bölgelerde piknik de yapabilirsiniz.
Ünlü Irvine ailesinin geçmişi hakkında bilgiler sunan Drum mevkii, tarihe ilgi duyan biriyseniz gezi listenizde olmalı. 1323’e kadar uzanan hikaye zinciri size bambaşka bir atmosfere alacak. Rönesans etkili iç dekorasyonu görmemek mümkün değil. Çay salonunda demli bir çay alıp orman içindeki patikalara geçebilirsiniz.
Bu güzel ev, Aberdeen’in kuzeydoğu bölgesinde yer almaktadır. Evin dış görünümü, lüks bir Barok konağını andırıyor. Elde edilen belgelere göre bu ev 18. yüzyılda William Adam tarafından yaptırılmış. Duff Evi’nde aynı anda 50 kişinin yemek yiyebileceği salon var.
İç dekorasyon klasik tarzda. İskoçya Ulusal Galerileri, El Greco, Ramsay ve Raeburn’ün tabloları gibi şaheserler burada sergilenir.
Ayrıca Duff Evi, özel akşam yemekleri, partiler ve kurumsal etkinlikler için kiralanabiliyor.
Viktorya dönemi tarzında dekora ve mükemmel bir iç dekorasyona sahip zarif bir İskoç köşküdür. Antika mobilyaları ve tablolarıyla ünlüdür. İskoç görgü kurallarını öğrenmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.
Pitmedden Bahçesi her zaman bahçıvanlar için ilham kaynağı olmuştur İster profesyonel bir bahçıvan olun, ister kendi bahçenizi şımartmayı isteyin, bahçenizi daha güzel yapmak için bitkiler hakkında her bilgiyi alabilirsiniz. Doğallığın kokusunu ciğerlerinize çekerek çok keyifli zaman geçireceğinize şüpheniz olmasın.
Tarım Hayatı Müzesi ise yerel tanıtımlar yapan bir müze. Tarıma dayalı ekonomi, tarımcılığın gerektirdiği hayat gibi bilgileri bulabilirsiniz. Pitmedden’e yakın ormanlık alanda yiyeceklerinizi içeceklerinizi yanınıza alarak maceraya atılmayı da unutmayın 🙂
Kentin eteklerinde yer alan Hazlehead Parkı sporseverler, yürüyüşçüler ve çocuklar arasında popüler. Yaklaşık 180 hektarlık araziyi kaplayan park golf sahası ve futbol sahası ile dikkat çekiyor.
Parkın en önemli noktası, dünyanın farklı bölgelerinden getirilen ve en iyi sanatçılar tarafından yapılan koleksiyonluk heykeller. Bu koleksiyon Piper Alpha felaketinde hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış bir anıt da içeriyor.
Bizim tavsiyemiz, Hazlehead Parkı’nı hafta sonları gezmeniz yönünde. Erken saatlerde yapacağınız gezi sonrası çevredeki başka yerleri görmeye de zamanınız olacaktır.
İskoçya’nın kuzeydoğu bölgesi nehirlerin yoğun olduğu bir yerdir. Aberdeen sınırları içinde bulunan Linn O’Dee göze çarpan güzelliklerin başında geliyor. Kentin batı yakasında, Aberdeen kırsalını çevreleyen Lin O’Dee, 300 metre uzunluğunda doğal bir kaya geçidine sahip. Binlerce yıldır erozyona uğrayarak bu kanyon oluşmuştur.
Nehir yakınlarını detaylıca gezerseniz şelaleler göreceksiniz. Çok cesursanız Şeytan Noktası’ndan aşağı bakabilirsiniz 🙂
Şehrin büyüleyici bölgelerinden biri olarak kabul edilen Johnston Gardens’da şelaleler, akarsular, göletler, kaya rampaları ve köprülerle doludur. Canlı çeşitliliği fazla ve o kadar hareketli ki, kameranızı yere indirmek istemeyeceksiniz. Eğer o gün evlenen bir çift varsa burada fotoğraf çektirirken görebilirsiniz.
Bu kaleyi bu kadar popüler kılan özellik, ince bir şekilde dekore edilen iç ve dış görünüşüdür. Heraldik heykeli ve taş frizleri övgü alan şeylerdir. Kale 500 yıldır baronluk olarak kullanılıyordu. Şimdi ise ziyaret etmek için tarihi bir alana dönüştürülmüş.
Müze binasının eskiden hapishane olarak kullanılıyordu. Aberdeen’in geçmişine ışık tutan müzede yüzyıllar önce verilen cezalar, cezalara ilişkin hikayeler, yanlış yorumlanan gerçekler gibi ilgi çekici şeyler var. 17. ve 18. yüzyılın orjinal kapıları hala ayakta.
Müze gezisi sırasında hücreler size o günleri çağrıştıracak şekilde dizayn edilmiş. Dekorasyonlar, mahkumların nasıl cezalandırıldığını öyle gerçekçi anlatıyor ki, bir süre durup düşünüyorsunuz.
Cruden Körfezi’ndeki Bullers of Buchan’ın Aberdeen’e 25 mil uzakta olması güzelliğini bozmamasına vesile olmuş. Bir deniz mağarasının çökmesi sonucu oluşan dairesel şekilli tencereye benzer bir yapı ortaya çıkmış. Dar yoldan geçerken yükseklik az olduğu için adımlarınıza dikkat edin.
Yolu bitirdiğinizde çevredeki doğal tablo karşısında nutkunuz tutulacak. Özellikle bahar ve yaz aylarında Razorbills, Kittiwakes, Puffins ve Guillemots gibi deniz kuşlarını izlemek için muhteşem noktalardan biridir.
Kaya yüzeyleri kaygan ve tehlikeli olduğu için çocukları yanınızdan ayırmamaya çalışın.
Aberdeen’in önde gelen konser salonudur. Burada tarihin en iyi müzik performansları sergilendi. 1822’de açılan müzik salonu Archibald Simpson tarafından tasarlanmıştır.
Eğer vaktiniz var ve konser günündeyseniz bu deneyimi yaşamanızı şiddetle tavsiye ediyoruz 🙂
Kar amacı gütmeyen bir kuruluştur ve İskoçya’nın en eski bilim ve buluş merkezidir. 1988’de kurulan ve açılışından bu yana, merkezin eğitim ekibi her yaştan ziyaretçilerine bilimin çeşitli yönlerini gösteriyor. Eğlence için açılan sergilere ve atölyelere katılabilirsiniz.
Maalesef hala yıkılmış durumdadır. Kalenin sahibi Earl of Eroll’dur. 1594’te Kral 6. James, Eroll Kontonu cezalandırmak için kaleye saldırmış. O günden beri harabe halindedir. Ancak turistleri kendine çekmeyi başarıyor.
Yerliler, Bram Stoker’dan ilham alarak Drakula’nın damgasını kaleye yapmış. Bu nedenle Slains Kalesi’nin diğer adı “Drakula Kalesi”dir.
Aberdeen şehrini deniz sanayisinde taşıyan, başarılı yapan limandır. Batı Avrupa’nın enerji sektörü için de son derece önemlidir. Gemilerin inşasını ve denizcilik endüstrisi ile ilgili birçok faaliyeti görebileceğiniz bu güzel limanı ziyaret edin.
1030’a kadar uzanan bu tarihi kalenin zengin geçmişi hala korunuyor. Kalenin içinde gezerek 1592 ve 1597 yıllarına dayanan bazı İskoç tarzı tavanları görebilirsiniz. Kalenin vurgulanan diğer özellikleri İskoç Kraliçesinin elbiseleri, tabloları ve ince işçilikle hazırlanmış yatak odasıdır.
Sabah yürüyüş gruplarına katılmak istiyorsanız Seaton Parkı aradığınız yer. Şehrin kuzeyinde bulunan bu park egzersiz yapmak ve yalnız vakit geçirmek için de ideal. Yürüyüşünüz sırasında Aziz Machar Katedrali’nin bir kısmını görebilirsiniz.
Aberdeen hakkında daha fazla şey duymak ve İskoçya’nın bu güzel şehrine nasıl gidilir öğrenmek için aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz.
Aberdeen’de gezilecek yerler bunlarla sınırlı değil. İskoçya’nın en büyük ikinci kenti gez gez bitecek gibi durmuyor 🙂
Hamburg Nerede? Hamburg, Avrupa’nın Almanya şehrinde bulunmaktadır. Ülkenin Berlin’den sonra ikinci büyük şehridir. Hamburg Hakkında: Almanya’nın…
İstanbul’un Anadolu yakası Karadeniz kıyısında bulunan Şile, şehir merkezine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktadır. İstanbul’un en…
Tiran Nerede? Hangi Ülkede? Tiran, Balkanlar’da bulunan Arnavutluk’un başkenti, aynı zamanda en büyük şehridir. Arnavutluk…
Arnavutluk'un başkenti Tiran'ı ziyaret ettiğinizde, yoğun kargaşa yaşayan bir ülkenin geçmişini ve bugününü keşfedeceksiniz. Gelin…
Bir peri masalı için adeta bir fon gibi duran romantik ve ilham verici bir şehirden…
Napoli nerede? & Hangi ülkede? İtalya Yarımadası'nın batı kıyısında Roma'nın 120 mil güneydoğusunda bulunan Napoli,…