Sinop

İsmini Amazonların kraliçesi Sinope’den aldığı düşünülen Sinop, İnceburun Feneri ile Türkiye’nin en kuzeyi. Nefes kesen doğa güzelliklerinin adeta bir cennet olduğu Karadeniz Bölgesi kentinde 207.427 kişi yaşıyor. Asırlarca doğu yönünde gelişen liman kenti Sinop’un yüzölçümü 5.862 kilometrekare. Nüfusun en kalabalık olduğu Merkez dahil toplam 9 ilçesi bulunuyor.

Sinop tarih boyunca yaklaşık yüzde 75’i dağlardan oluşan coğrafyası ve kalesiyle bir askeri üs özelliği taşıyor. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devletinin yönetimi altında bulunan kent her zaman bir ticaret ve kültür merkezi konumunda. Hatta öyle ki ünlü Diyojen, M.Ö. 412 yılında burada doğmuştur, kentin girişinde ihtişamlı bir de heykeli bulunuyor. Mustafa Kemal’in Samsun’a giderken Sinop limanına uğraması ve harf inkılabı sonrası ilk alfabe dersini burada vermesi de kenti cumhuriyet tarihinde simge bir noktaya getiriyor.

Sinop’un zorlu coğrafyası nedeniyle sanayisi gelişme imkanı bulamasa da topraklarında hayli çeşitli tarım ürünleri yetiştiriliyor. Boyabat pirinciyle tanınıyor olmasının yanı sıra tarım ürünleri arasında armut, arpa, buğday, mısır gibi sebze ve meyveler de bulunuyor. Denize yakın yerleşimlerde balıkçılık yapılırken yaylara da gidildikçe küçükbaş hayvancılık daha yaygın.

Aynı zamanda Sinop her mevsim yağış alan bir iklimine sahip olduğundan Türkiye’nin en yoğun ve zengin orman örtüsünü barındıran kentlerinden. Akdeniz bitkilerinden tutun da çam, dişbudak, gürgen, köknar, kayın gibi ağaç türlerini barındıran bu sonsuz yeşil örtü hem eşsiz bir doğal güzellik hem de ekonomik bir gelir kaynağı. Şehirdeki en büyük orman Giregöz Ormanı’dır.

Sinop çeşitli kültürel faaliyetlerin yaşandığı canlı bir şehir. Helesa ya da Sellime Çıkma geleneği de bunlardan biri. Geleneğe konu olan kaptan ve tayfaların kentin yerlilerinden yiyecek istemesi hadisesi günümüzde de her oruç ayında simgesel olarak tekrarlanarak şehirde yardımlaşma kültürünün devamı sağlanıyor.

Müzeleri, kaleleri, kaya mezarları, sayısız cami, kervansaray ve türbesiyle Sinop, tarihe ilgi duyan seyahat tutkunları için gözde bir şehir. Şehrin tarihinin her kalıntısı bulabileceğiniz Arkeoloji Müzesi ve ihtişamlı bir konakta yer alan Etnografya Müzesi mutlaka görülmeli. Sinop ve Boyabat Kaleleri ve Paşa Tabyaları ise mimari yapıların şehrin güvenliğine nasıl hizmet ettiğine tanıklık etmek açısından oldukça önemli. M.Ö. 6-7. yüzyıllara tarihlenen Terelek, Ambarkaya ve Salar Köyü Kaya Mezarları da barındırdıkları tasvirler, kabartmalar, işlemeli sütunlar ve mezar anıtlarıyla önemli sanat yapıtları.

Denizin nimetlerini cömertçe sunduğu Sinop’un yöresel mutfağında hamsi başta olmak üzere balık yemekleri büyük yer tutuyor. İçli tava en meşhur lezzet. Bunun yanında nokul, mamalika, zılbıt böreği, katlama, hasuda gibi çeşitli hamur işleri de bulunuyor. Sinop kestanesi ise ülke çapında sahip olduğu ün dolayısıyla mutlaka tadına bakılması gereken yemişlerden.