Dubai

Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan 7 emirlikten biri Dubai Emirliği’dir. Basra Körfezi güzergâhında bulunan emirliğin başkenti, yine aynı isimle Dubai’dir. 1900’lü yıllarda küçük bir balıkçı ve liman kasabası olan bölge, 1960 tarihinde petrolün bulunmasıyla birlikte büyümeye ve gelişmeye başlar. Gelir oranları hızla yükselen Dubai, ticaret, alışveriş, turizm ve gayrimenkul şehri haline gelir.

2012 verilerine göre, pahalılık olarak Orta Doğu’da birinci; dünyada ise yirmi ikinci sıradadır. Bunun yanı sıra, 2011’de Amerikan danışma firması Mercer tarafından, Orta Doğu’da yaşanabilecek en iyi kent olarak değerlendirilmiştir. Şehrin yönetimi ise ülkesine bağlı olarak, anayasal monarşi yönetimi ile sürdürülmektedir.

Köklü bir tarihe sahip olmayan Dubai’nin kelime anlamı, BAE tarih ve kültür araştırmacısı Fedel Handhal’a göre kayma anlamına gelen yadub (daba) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime seçimiyle, Dubai Koyu’nun hafif akıntısına gönderme yapılmış olabileceği düşünülüyor. Yapılan kazılarla İslamiyet öncesi dönemden 3. ve 4.yüzyıllara ait seramik kalıntıları bulunmuş olsa da bölgeye, bilinen ilk yerleşim Dubai adlı bir kabile kasabasıyla 18.yüzyıl’da gerçekleşir.

Kasaba halkının, geçimini, inci ticareti ve balıkçık ile sağladığı da bilgiler arasındadır. 1960’lı yıllarda, petrolle tanışan bölge, İngiliz sömürgesinden kurtulup, Birleşik Arap Emirlikleri’ne katılmasıyla hızla değişir ve gelişmeye başlar. Çölün ortasında yeniden inşa edilen şehir, şuan Orta Doğu’nun -tabir-i caizse- ütopyası konumundadır.