Mora

Orta Yunanistan ve erken modern dönemde güney Yunanistan’daki Mora Yarımadası’nın adı olan Mora, aynı zamanda Morea Despotate olarak da adlandırılıyor. Zamanında Osmanlı İmparatorluğu ve Venediklilerin hüküm sürdüğü Mora’nın adı, ilk olarak Bizans tarihçelerinde 10. yüzyılda geçmiş. Esasında alimler, ismin morus veya dut anlamına gelen, morea (μορέα) kelimesinden geldiğini düşünüyor.

Dördüncü Haçlı Seferi’nin (1204) güçleri Konstantinopolis’i fethettikten sonra, iki Frank grubu Morea’nın işgalini üstlendi. Latin (Batı) bir otokrat tarafından yönetilen, büyük ölçüde Yunan kökenli bir devlet adamı olan Achaea Prensliği’ni yarattılar. Morea’daki en önemli prens, 1249’da Sparta bölgesi yakınında Mistra’yı (Mystras) takviye eden Guillaume II de Villehardouin (1246-1278) idi. Yarımadanın tamamını ele geçirmek için yapılan ilk Bizans yolculuğu Prinitza ve Makryplagi savaşlarında başarısız oldu ve Bizanslılar ve Franklar bir arada yaşamaya başladılar. Yarımada, 1684-99 Morean Savaşı sırasında Francesco Morosini tarafından Venedik Cumhuriyeti için ele geçirildi. Sonrasında Osmanlılar Morea’yı 1714’te yeniden ele geçirdi.

Zengin kültürel ve tarihi mirasları ile her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turistin ilgi odağında olan Mora, otantik havası ve daracık labirent sokakları ile eşi benzeri görülmemiş bir tatil deneyimi vadediyor. Sadece deniz, kum, güneş tatilcileri değil tarih ve antik eser meraklılarını da cezbeden Mora’nın Epidaurus bölgesindeki devasa antik tiyatroyu görmeden Yunanistan topraklarını terk etmemelisiniz. Hatta antik tiyatronun yanında bulunan ve adını UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de yazdıran Asklepios da gezilecek yerler listenizde mutlaka olmalı.

Bakir koyları ve tertemiz plajları karşısında tek kelimeyle nutkunuzun tutulacağı Mora’da Antik Yunan ihtişamını tüm ayrıntıları ile iliklerinize kadar hissedeceğinizden şüpheniz olmasın. Ziyaretçilerine sunduğu doğa aktiviteleri ile de macera turizmi potansiyeli oldukça yüksek olan Mora’da kaya tırmanışı yapmak için yönünüzü Lagada’ya çevirebilirsiniz. Bunun yanı sıra off-road sürüşü ve trekking aktivitelerinin de yaygın olarak yapıldığını eklemekte fayda var.

Adım başı zeytin ağaçlarının karşınıza çıkacağı bu şirin yerleşim yerinde çok sayıda portakal bahçesi de görmeniz mümkün. Bal, kestane, Tsakonia patlıcanı ve daha pek çok yöresel lezzetin ön plana çıktığı Arcadia’da envaiçeşit Yunan mutfağına özgü yemek tatma fırsatını kaçırmayın. Kızarmış hamurdan ince yapraklar halinde servis edilen diples, içi ceviz dolu yufka olan rafiolia, bal ve susamın muhteşem uyumu olan pastelia ve Korint’in leziz şurup tatlılarını da kesinlikle tatmalısınız. Nafplio ve Monemvasia kalelerine çıkarak harika manzara fotoğrafları çekebileceğiniz Mora’nın meşhur Alp köylerini de (Stemnitsa, Vytina, Karytaina ve Trikala) gezebilirsiniz.

Yunanistan sınırları içerisinde yer alan Mora Yarımadası’nı ziyaret etmek isteyen bordo pasaport sahibi her Türk vatandaşının Schengen vizesi alması gerekiyor. Resmi para biriminin Euro ve resmi dilin de Yunanca olduğu Mora’nın tamamını keşfetmek için en az 2-3 günlük bir seyahat planı yapmanızı öneriyoruz.