Napoli Körfezi’nin güneyinde konumlanan İtalyan adası Capri, Sorrentine Yarımadası’nın açıklarında bulunuyor. Roma imparatorluğu döneminden bu yana sahil kasabası olarak anılan Capri Adası, sanatçıların ve ünlülerin de tercih ettiği popüler bir tatil destinasyonu olarak biliniyor. Marina Grande ve Marina Piccola isminde iki adet limanın birleşiminden oluşuyor. Yerel halkın çoğunluğu, şehrin batı kesiminin tepelerinde kurulan yerleşim yerlerinde ikamet ediyor. İtalya’da ziyaretçilerin tercih ettiği bölgelerin ilk sıralarında yer alan Capri, fotoğraflarına sıklıkla rastladığımız masmavi denizin kıyısında bulunan meşhur renkli evleri ile her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor.
Capri’nin tarihindeki ilk yerleşim izlerinin, yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda Romalılar dönemine kadar uzandığı tespit edilmiş. Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra büyük ölçüde hasar alan şehir, Napoli’nin hâkimiyeti altına girmiş. 1496 yılında Capri ve Anacapri olarak ikiye ayrılan bölge, korsanlar tarafından yoğun bir şekilde işgal altına alınmış. Korsan Barbarossa tarafından büyük tahribata uğrayan Capri, 1550’li yıllarda V. Charles tarafından koruma altına alınmış ve şehir savunması için kuleler inşa edilmeye başlanmış. 1830’da korsanların saldırısına son verilmiş ve kent günümüze kadar gelmeyi başarmış.
Sıcak ve ılıman bir iklimin hâkimiyet sürdüğü Capri’de yıllık ortalama sıcaklık değeri 17 derece civarında seyrediyor. İdeal bir tatil beldesi olan Capri Adası’nda yaklaşık 25 derece ile en sıcak geçen ay ağustos olarak biliniyor. Kış aylarında bile sıcaklığın çok düşmediği şehirde, yaklaşık 10,4 derece ile ocak ayının en soğuk geçen dönem olduğu söylenebilir. Şehrin tadını çıkarabilmek için bahar ve yaz aylarında kenti ziyaret etmeniz sizin için gayet uygun olacaktır. 2017 yılında yapılan araştırmalar; ada nüfusunun ortalama 7 bin civarında olduğunu gösteriyor.
Muhteşem manzaralarıyla ziyaretçilerini adeta büyüleyen Capri Adası, maviye doyacağınız denizi ve tarih kokan sokakları ile bir tatilden beklenen her detayı karşılıyor. Anacapri bölgesinde bulunan Villa San Michele, İsveçli bir doktor tarafından yaptırılmış olup günümüzde sanat eserlerinin sergilendiği müze olarak hizmet veriyor. Mavinin her tonuna şahit olabileceğiniz Grotta Azzurra (Mavi Mağara), turistlerin akın ettiği ve mutlaka gezilecek yerler listesine alınması gereken bir deniz mağarası olarak ziyaretçilerine kapılarını açıyor. Ayrıca alışveriş yapmak isteyenler için ise sahil şeridi boyunca hediyelik eşya dükkânları, kafe ve restoranlar da mevcut.
Türkiye’den Capri’ye direkt uçuş seçeneği bulunmadığı için öncelikle Napoli’ye ulaşılması gerekiyor. Napoli üzerinden Capri’ye ortalama 1,5-2 saatlik bir zaman dilimi içerisinde feribotla ulaşılabilir. Şehir içinde, özellikle merkeze gitmek için çoğunlukla füniküler kullanılırken, dileyenler için otobüs seferlerinin de bulunduğu söylenebilir.
İtalya’ya yolculuk yapmak isteyen vatandaşlardan bordo pasaport sahiplerinin Schengen vizesi alması gerekiyor. Yeşil, siyah ve gri pasaport sahipleri ise vize alımına gerek olmadan 180 gün içinde 90 günü aşmamak şartı ile ülkeye seyahat edebilirler.