İsviçre’nin, İtalya sınırının yakınındaki Lugano Gölü kıyısında bulunan şehir, ülkenin dokuzuncu büyük kenti olarak biliniyor. İsviçre’de yerel halkın yarısından fazlasının İtalyanca konuştuğu tek bölge olan Lugano, Prealpler isimli dağlarla çevrili bir coğrafik yapıya sahip. Her yıl özellikle ünlülerin akın ettiği şehir, Monte Carlo olarak da anılıyor. Kent, İtalyan şehirlerine olan yakınlığıyla bilinirken, iki ülkenin arasındaki konumu sayesinde popüler bir destinasyon olarak görülüyor. Lugano; göl ve dağ manzarasına sahip muhteşem bir doğaya sahip olması, palmiye ağaçları ile çevrili sokakları, canlı ve hareketli hayatı ile turistlerin ilgisini çekmeyi başarıyor.
Şehir, tarihte adını ilk kez M.Ö 121 yılında Romalıların Allobrogian kasabasına yerleşmesi ile duyurmaya başlamış. 4. yüzyılda piskoposluk koltuğu haline gelen şehir, 1154’ten sonra Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş. 1457’de 50 milletvekili toplanarak Büyük Konsey adında bir devlet organı kurmuş. 1782 yılında devrimci ve işçi sınıfının birleşerek devleti ele geçirmesiyle birlikte bir devrim başlamış ve Fransızların da desteğini alarak uzun süre mücadele etmişler.
Sıcak ve ılıman bir iklimin hâkimiyet sürdüğü Lugano’da yıllık ortalama sıcaklık değeri 11,4 derece civarında seyrediyor. En fazla yağış haziran ayında görülürken ocak yaklaşık 2 derece ile yılın en soğuk ve kurak geçen dönemi olarak biliniyor. Temmuz, ortalama 20,7 derece ile oldukça sıcak geçiyor ve turistlerin çoğu, gezi planlarını bu dönemde gerçekleştiriyor. Eğer bölgeye yapacağınız tatili kış aylarında gerçekleştirecekseniz, yağışa ve soğuğa karşı tedarikli olmanızda fayda var. 2017 yılında yapılan araştırmalar; kent nüfusunun ortalama 63 bin civarında olduğunu gösteriyor.
Lugano, göl kenarındaki konumu, dağlarla çevrili oluşu, ortaçağ esintilerini hissettiren tarihi yapıları ve müzeleri ile dikkat çekiyor. Şehrin en popüler yerlerinden biri olan Monte Bre Tepesi, füniküler ile ulaşılabilen 925 metre yükseklikte bulunan bir destinasyon. Bu tepede bol bol yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Neoklasik tarzdan esinlenerek inşa edilmiş Villa Heleneum Müzesi, denizin kıyısındaki konumuyla dikkat çekiyor ve farklı kültürlerden eserleri sergiliyor. Santa Maria Degli Angioli Kilisesi, canlı renkler ve motiflerle süslenmiş duvarları ile Bernardino Luini’ye ait olan iki freski bünyesinde barındırıyor.
Türkiye üzerinden Lugano şehrine direkt uçuş seçeneği bulunmadığı için Bern, Almanya, Fransa veya İtalya üzerinden aktarmalı bir şekilde yolculuk yapılabilir. Ayrıca Basel, Milano ya da Zürih üzerinden trenle seyahat edilerek farklı bir deneyim yaşama imkânı da bulunuyor. Şehir, küçük yüzölçümüne sahip olduğu için bölgeyi yürüyerek ya da bisikletle gezmek mümkün. Kentin tepesine giden yolları füniküler ile çıkmakta fayda var.
İsviçre ülkesine gitmek isteyen Türkiye vatandaşlarından bordo pasaporta sahip olanların vize alması gerekiyor. Siyah, gri veya yeşil pasaporta sahip olanların ise 180 gün içinde 90 günü aşmamak kaydı ile vize almadan ülkede kalma hakları var.