İsviçre’nin Zürih şehrinden sonra en kalabalık ikinci şehri olan Cenevre, kentte bulunan Cenevre Gölü’nün kıyı kesiminde konumlanıyor. Suisse Romande bölgesinin en büyük şehri olan il aynı zamanda Cenevre kantonunun başkenti olma görevini üstleniyor. Kent, ülkede küresel bir finansal merkez olma özelliğini taşıyor ve İsviçre’nin en kozmopolit şehir olmasıyla birlikte dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerine kapılarını açıyor. Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve CERN Yüksek Enerji Fiziği Laboratuvarı’nın merkezlerine ev sahipliği yapmasıyla da biliniyor.
Şehrin, tarih sahnesindeki ilk izleri M.Ö. 120 yılında Roma İmparatorluğu döneminde görülmüş. 1033 yılında Alman Kutsal Roma İmparatorluğu tarafından fethedilen bölge, 1387 yılında Cenevre Piskoposu Adhemar Fabry tarafından özgürce yaşayan bir şehir kurma düşüncesi ile yönetilmeye başlamış. Bağımsız bir kent olmak isteyen yerel halk, 1418’de Bern ve Fribourg şehirlerini birleştirerek İsviçre Federasyonu’nu kurmuş. 1907 yılında, Katoliklerin referandum yapmasıyla birlikte kilise ve devlet işleri birbirinden ayrılmış.
Cenevre’de ılıman bir iklim hâkimiyet sürüyor ve yıllık ortalama sıcaklık değeri 10,3 derece civarında seyrediyor. En kurak aylarda bile sıkça yağışın görüldüğü şehirde kış ayları oldukça soğuk geçiyor. Ocak ayı ortalama 1 derece ile yılın en soğuk geçen dönemi iken sıcaklığın sıfırın altına indiğine de şahit olunabiliyor. Temmuz, yaklaşık 20 derece ile en sıcak geçen ay olarak biliniyor. Şehre gezi düzenlemek isteyenler için en uygun dönemin yaz ayları olduğunu söylemekte fayda var. 2018 yılında yapılan araştırmalara göre kent nüfusunun ortalama 495 bin civarında olduğu tespit edilmiş.
Muhteşem bir doğaya sahip olan Cenevre, tarihi yapıları, müzeleri, fuar ve festivalleri ile her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Şehrin simgesi olarak bilinen Jet d’Eau fıskiyesi, Rhone Nehri’nin üzerinde 140 metreye kadar yükselirken, ışıklandırmalarla birlikte adeta görsel bir şölen sunuyor. Ziyaretçilerin uğrak noktalarından biri olan gotik mimarisinden esinlenerek inşa edilmiş St. Pierre Katedrali, ihtişamlı görünümüyle şehir merkezinde yer alıyor ve bu yapının kulesine çıkıldığında panoramik şehir manzarası ile karşılaşılıyor. Özellikle sanata düşkün olanların keyifle vakit geçirebileceği Neuve Meydanı, şehrin kültür ve sanat merkezi olarak sayılıyor. Konser, tiyatro, konservatuar merkezleri ve müzelerin bulunduğu bu bölge turistlerin ilgisini çekmeyi başarıyor.
Türkiye üzerinden Cenevre iline direkt uçuş seçenekleri bulunuyor olup yolculuk ortalama 3 saatlik bir zaman dilimini kapsıyor. Havaalanından şehrin merkezi arasında 5 kilometrelik bir mesafe bulunuyor ve bu mesafe için yapılan bir yürüyüş yolu da mevcut. Gelişmiş toplu taşıma sisteminin bulunduğu şehirde tramvay, tren ve otobüs gibi seçenekler yer alıyor.
İsviçre’ye gidecek olan Türkiye vatandaşları arasından bordo pasaporta sahip olanların vize alması mecburidir. Siyah, gri veya yeşil pasaport sahiplerinin ise 180 gün içinde 90 günü aşmayacak şekilde vize almadan ülkede bulunma hakları var.