İsviçre’nin dördüncü büyük şehri olan Bern, ülkenin ve Bern kantonunun “de facto” başkenti olarak biliniyor. Bölgede yaşayan nüfusun yarısından fazlası Almanca dilini konuşuyor ve kent, orta çağ döneminden bu yana tarihini başarıyla koruyor. Bern, zengin kültürü ve el değmemiş tarihi yapıları sayesinde UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmeye hak kazanmış. Belediye sınırlarına dâhil olarak 6 bölgeden oluşan Bern; fuar, festival, müze, karnaval ve tiyatro gibi alanlarda dünya çapında adından söz ettirmeyi başarıyor. Bunun yanı sıra 1843 yılında kurulmuş olan Bern Üniversitesi, 8 ayrı fakültesi ile birlikte akademik alanlarda öğrencilere seçkin bir eğitim sunuyor.
Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda, Bern isminin kayıtlarına 1208 yılında rastlanmış. M.Ö 2. yüzyılda ilk yerleşim izlerinin görüldüğü şehirde Jül Sezar’ın bahsettiği kabileler yaşıyormuş. Roma İmparatorluğu döneminde amfi tiyatro alanları ve kaplıcalar inşa edilmiş. 7 ile 9. yüzyıllar arasında kraliyet saraylarının kalıntılarının görüldüğü Bern, 1218 yılında özgür bir imparatorluk şehri olmuş. Büyük Vestfalya Antlaşması sayesinde imparatorluktan çıkıp kendi egemenliğine kavuşan şehir, hızla gelişerek günümüzdeki halini almayı başarmış.
Sıcak ve ılıman bir iklime sahip olan Bern’de yıllık ortalama sıcaklık değeri 8,8 derece civarında seyrediyor. En fazla yağışın ağustos ayında görüldüğü kentte en kurak geçen ay ise mart olarak biliniyor. Temmuz, yaklaşık 18 derece ile yılın en sıcak geçen dönemi iken ocak ortalama 1 derece ile en soğuk geçen ay olarak biliniyor. Şehre yapılacak gezi için en uygun zaman aralığının mayıs – eylül arası olduğu söylenebilir. 2018 yılında yapılan araştırmalar, şehir nüfusunun yaklaşık 1,1 milyon civarında olduğunu gösteriyor.
Her bir sokağında orta çağ döneminin esintilerini hissettiren Bern; köklü tarihi, müzeleri ve turistik bölgeleri ile her yıl binlerce turiste kapılarını açıyor. Şehrin merkezi olarak sayılan ünlü Altstadt Bölgesi, eski dönemlerdeki varlıklı ve soylu ailelerin yaşadığı bölge olarak biliniyor. Aare Nehri’nin çevrelediği bu bölgede birbirinden ihtişamlı yapılara denk gelecek ve bol bol hatıra fotoğrafı çekebileceksiniz. Sanat ve galeri meraklıları için beklentileri karşılayacak olan Bern Tarih Müzesi, 500 bin civarında eser sergileyerek Avrupa’nın en önemli müzelerinden biri olma özelliğini koruyor. Avrupa’daki en eski füniküler sistemine sahip olan Gurten bölgesi, şehrin tepesinde yer alıyor ve yemyeşil alanlarıyla ziyaretçilerinin nefes almasını sağlıyor.
Türkiye’den Bern şehrine direkt uçuş seçeneği bulunmadığı için Basel veya Zürih üzerinden aktarmalı bir şekilde bölgeye yolculuk yapılabiliyor. Şehir içinde ülkenin neredeyse en gelişmiş tren ağı bulunuyor ve her noktaya ulaşım sağlanabiliyor.
İsviçre’ye gidecek olan Türkiye vatandaşları arasından bordo pasaport sahiplerinin vize alması gerekiyor. Siyah, gri veya yeşil pasaport sahipleri ise 180 gün içinde 90 günü geçmeyecek şekilde vize almadan ülkeye yolculuk yapabilirler.