Kuzey Avrupa’da yer alan Belarus Cumhuriyeti’ne bağlı Mogilev şehri, Dinyeper Nehri’nin kıyısında konumlanıyor. Beyaz Rusya’nın üçüncü büyük şehri olan bölge, aynı zamanda Mogilyov yönetim sisteminin merkezîkenti olarak biliniyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayi sektöründe gelişim göstermeye başlayan şehir, özellikle elyaf ve elektrikli motor araçları üretiminde önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş durumda. Ülkenin doğusunda yer alan Mogilev’de gezerken, barok tarzında inşa edilmiş olan birbirinden farklı onlarca yapı ile karşılaşmak mümkün.
Tarihi 1267 yılına kadar dayanan şehir, 14. yüzyıldan sonra Litvanya Büyük Dükalığı’nın bir parçası haline gelmiş. 16. ve 17. yüzyıllarda ise dünya üzerindeki ticaret yolları arasında önemli bir konumagelen bölgeye,1577 yılında Polonya ve Litvanya’nın kralı tarafından şehir olma hakkı verilmiş. Rus Devrimi’nden sonra 1918’de Almanya tarafından işgal edilen kent, Belarus Halk Cumhuriyeti’ne bağlanmış. 1919’da ise Sovyet Rusya’nın eline geçirmesiyle birlikte Beyaz Rusya sınırlarına dâhil edilmiş.Kent, 1991’de Belarus’un bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte, bölgenin ana şehirlerinden biri olarak varlığını sürdürmeye devam etmiş.
2017 yılında yapılan araştırmalar; şehir nüfusunun yaklaşık 380 bin civarında olduğunu gösteriyor. Ilıman ve karasal bir iklime sahip olan şehirde yıllık ortalama sıcaklık değeri 10,2 civarında seyrediyor. Ocak ayında ortalama -3, -6 dereceye kadar düşerek, temmuz ayında 17-20 derece arası ile sıcaklığı yoğun bir şekilde hissettiriyor. Nem oranının yüksek olduğu bölgede, en çok yağış kış aylarında görülmekle birlikte, sonbaharda da zaman zaman yağışa şahit olunabiliyor. Eğer gezi rotanızda Mogilev’e de yer verecekseniz, bu planınızı yaz aylarına denk getirmeniz gayet uygun olacaktır. Ayrıca ansızın yağacak yağmura karşı mutlaka tedarikli gitmenizde fayda var.
Şehrin simgesi olarak sayılan ve 17. yüzyılda inşa edilmiş olan belediye konağı, bölgeye gelen turistlerin ilk uğrak noktası olarak biliniyor. Bina, gördüğü savaşlar sonrasında aldığı zararlardan sonra 1957 yılında yıkılmış ve 2008’de yenilenerek tekrar inşa edilmiş. Şehrin simgelerinden olan bir diğer yapı ise St. Stanislav’s Katedrali şüphesiz. Barok mimarisinden esinlenerek inşa edilmiş olan bu ihtişamlı yapının inşası, tam tamına 14 yıl sürmesiyle birlikte dikkat çekici 6 sütundan oluşuyor.Şehrin tam merkezinde yer alan Astronomer isimli heykel, bulunduğu meydanın simgesi olarak sayılıyor ve etrafındaki yeşillikler içinde bulunan banklar ise gezinize kısa bir mola vererek dinlenmenizi sağlıyor.
Türkiye üzerinden Mogilev’e direkt uçuş seçeneği bulunmadığından, bölgeye en yakın olan Kiev’e yolculuk yaparak, oradan uçak ya da otobüslerle aktarma yapılabilir. Şehir içi ulaşımda en sık kullanılan toplu taşıma aracı otobüslerin yanı sıra troleybüs ve taksi de tercih ediliyor.
Belarus’a gitmek isteyen vatandaşlar, vize almadan 30 günü aşmayacak şekilde ülkeye seyahat edebilirler. Eğer 30 günden fazla kalacaksanız, Belarus vizesi almanız gerekiyor.